1 Kasım 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

1 Kasım 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İspanyanın Dansı Da Kendine Göredir Selim Ragıp Birkaç ay evvel gürültülü nü- mayişlerle başından kıralını atan İspanya, şimdi, ilân et huriyet rejiminin temelini kuvvet- lendirmekle meşguldür. Nisbeten sessiz ve nisbeten gürültüsüz bir meşguliyet. Artik o eslil sokak nümayişlerin- den, manastırlara hücum edip bina- lara ateş vermek gayretinden büyük bir eser kalmış değildir. . Hükümet, idart vazifesini yapıyor, Kortes denilen İspanyol Mücssesan Meclisi de Cümhuriyet Kanunu Esa- alsini kaleme alıyor. Gelen telgraf haberlerinden görüp okuduğumuz şeylere bakarsak, bu Mmeclla, cpey zaman övvel yapılan Abtilâlin hâlâ heyecanımı taşıyor. Çünkü, verdiği bütün — kararlarda, Ssdar ettiği bütün kanunlarda bu heyecanın ifadesine şahit oluyoruz, İhtilâl ve inkılâp yapan bir millet veya meclisin bu inkılâp ve ihtilâlin heyecanını uzum müd- det taşıması hayra alâmettir. Vücuda getirdiğimiz bir eserin lüzum ve ehemmiyetine ne derece kani olur, ona varlık vermek için çektiğimiz müşkülâtın tesirini mekadar devamlı duyarsak da- vamıza olan imanımızın samimi- yetine insanları o derece inandıra- biliriz. Şu şartla ki, verdiğimiz kararlarda aklın ve mantığın hu- dudü aşılmış — olmasın. Fakat hayretle görüyor ve okuyoruz ki İspanyol Müessesan Meclisi, ko- runmak — İâzımgelen bu hataya defaatle düşmüştür. Bundan son- Fa da ne derece — dü,; ini Allah bilir. Kü l'îı birkaç misalı 1— Bu meclis, düşünmüş ki İs- panyol kadını asırlarca cefa çekmiş. İnsanlık hakkını bir türlü tamta- mamiş; bu haksızlığı tamir etmek İçin geçmiş zamana mahsuben bir taviz vermeyi muvafık bulmuş. Kadına kocasını boşamak hakkı verilmiş. 2 — Kıral idaresinde, dikta- törlük zamanında, hükümetin ic- raatina iştirak edenlerin mes'uli- yeti tesbit ediliyor. Bu töhmetle birçok kimseler tevkif olunmuş- | tur. Fakat bugün İspanyol Cüm- buriyetinin Başkumandanı Ceneral San Cürco, diktatörlük idaresinin iktidar mevkine gelmesini temin Etti. Kıbrısta Müsademeler Var Çin - Japon Askerlerinin Müsademesi Londra 30 — İngiliz gazete- lerine — Muükdenden — bildirildi ğîno. göre Japonlarla Çiraix arasında çarpışmalar olmakladır. Bu çarpışmalar, başlıca Su- Tin- Kay ile Tao- Nom arasında vu- kua gelmiş, (200) Çinli, (3) Ja- pon telef olmuştur. Salı günü Çin — toprağına — geçen (300) Rus kamyonunun Çin kıtıaatına | mühimmat taşıdığı anlaşılmıştır. Elinde (60) bin kişi bulunan Ja- pon taraftarı Çin cenerali Şang - Hay - Peg ile hükümet kıtaatı kumandanı Ceneral Haykiya ara- sında şiddelli çarpışmalar oluyor. Teslihat Mütarekesi Cenevre, 30 — 30 teşrinlev- vele kadar bir sene müddetle ve bir teşrinisaniden başlamak şartile teslihat mütarekesini ka- bul eden devletler şunlardır: Lük- senburg, Mısır, Sovyet Rusya, Arnavutluk, İsviçre, İspanya, Ja- ponya, Setonya, Danimarka, Çe- koslovakya, Şili, Amerika ve Fransanın buna muvafakat ettik- leri haber veriliyor. İngiliz Amele ;ı::ııı Reisi M. Henderson inti- abatta mağlüp olduğundan Tah- didi Teslihat îonfennıının Reis- liği münhal bulunuyor. eden — yegâne kumandandır. Ona ilişmek hatırdan geçiril memiştir. 3— Bir İspanyol nazırına, bazı hâdislerin doğurabilecekleri akı- betten endişe edip etmediğini sormuşlar, şu cevabı almışlar : — Her milletin dansı nasıl başka türlü ise İspanyanın danset- mesi de elbette ki başka türlü ola- caktı. Bana kalırsa dans ile ihtilâca düşmek arasında büyük farklar vardır, Japon Kıbrısta iwiüsademeler Larnako, 30 — Akasta torpi- do muhribi Kap Greko deniz | fenerine karşı yapılan hücumu akim bırakmıştır. Birçok uzak köylerde yangınlar ve yağmacı- lıklar devam ediyor. Alman Bankasının Vaziyeti Berlin 30 — Rayiştag'ın neşre- dilen plançosunda eylül açığı 43 milyon olarak tespit edilmiştir. Ağustosa nazaran eylülde, Demir- yollar hasılatı 337 milyondan 331 milyona düşmüştür. Masraf- borçlar faizi ve inşaal proğramıda dahil- 374 milyondur. Alman döviz ofisi Frankfurt şehrinin bir İogiliz bangasına olan 200 bin marklık borcunu verme- sini menetmiştir. Almanyaya ya- tırılmış olan ecnebi sermayesinin miktarı 28 milyara biliğ olmakta- dır. ileri karakolları Mukden önlerinde İngilterede ıS iyasi Vaziyet Londra, 30 — Yeni intiha- | battan sonra teşekkölü her an-| beklenen İngiliz kabinesinin ilk icraatı Mali ve iktısadi vaziyeti, ayni zamanda idhalât eşyasına konacak gümrükleri tetkik için bir Nazırlar Komitesi vücuda getirmektir. Kabine bu heyetin raporuna göre hareket edecektir. Kıral, siyasi hayattan çekilen M. Snovden'i kabul etmiştir. Başvekil M. Makdonald Şekerse gidecek ve yeni kararlarını orada vere- cektir. Edisonun Serveti Vilmington, 30 (A. A.) — Edisonun üç oğlundan en büyüğü olan M. Vilyan Edison babasının bıraktığı — vasiyetnamenin doğru ve makul olmiyacağını beyanla itirazda bulunacağını bildirmiştir. Edison bu vasiyetnamesinde 12 milyon dolar tahmin edilen servetinin — büyük bir kısmını ikinci evliliği zamanında doğan iki çocuğuna terketmiştir. Gönül İşleri | aa ' SAA ö Çocak Japonlar Çinlilerle Çarpışıyorlar -13 'Devlet Teslihat Mütarekesini Kabul | Annesine . .. NeVakit Dönmez? Karı koca kavgalarının en masum — kurbanları çocuklardır. | Onlar biç günahları olmadığı | halde, ana baba geçimsizliğinin cezasını çekerler. Ya öksüz kalır lar, ya üvey ana elinde ezilip kırılırlar. Fakat karı koca bir defa bir kavgaya başladılar mı, artık çocuklarını düşünemiyecek kadar hodgâm olurlar, Dün F. T. rümuzlu bir bas nımdan aldığım bir mektupta kocasının eline kalan çocuğunun kendisini araslamasından şikâyet ediyor. Diyor ki: Beş sene evvel evlendik. Beş defa darıldık, ayrı yaşadık, | Bir kere de mahkememiz oldu. Ben o zaman bir buçuk yaşında bulunan çocuğumu babasına b rakarak yine anneme kaçmıştım, Neticei muhakemede zevcimin evine dönmeme karar verildi. Esasen o sıralarda zevcim raki içmiye ve eve geç gelmiye baş- lamıştı. Zevcimin bu hali devam ettikçe kendisine düşman oldum . İki ay evvel küçük bir sebebi behane ederek annemin yanına geldim, Dört yaşlarında bulunan çocuğum benimle gelmek isteme- | di. Halbuki babasını aramıyan ve benim peşimden ayrılmıyan bu çocuğun ayrılırken babasının kus cağına atılarak benimle gelmeyi- | şine hâlâ hayret ediyorum. Bu neden oluyor İütfen bu ciheti izah ediniz. Saniyen şimdi mah- kememiz var, beş defa vukubulan ayrılma ve darılmalardan sonra kocamla barışırsam mesut olmak kabil olur mu? Yoksa boşana- yım mı? Hanım teyzeciğim lütfen bana bir akıl öğretiriz.,, Çocuğun annesinden kaçma- sının iki sebebi vardır. Biricisi çocuğun baba tarafından yapılan propaganda ile annesinden 80- ğgutulması. İkincisi annesini kavga- da baksız bulması veya ondan yüz görmemesidir. Bu işte çoek cuğun bu iki sebepten birile veya her ikisinin tesiri altinda haraket etmesi muhtemeldi. Ayrılıp ayrılmamak —hususun: daki fikrime gelince, tecrübe- leriniz size Ööğretmiş olacaktır ki, kocasız bir kadının vaziyeti, fena bir koca ile yaşamaktan daha fe» | nadır. Eğer kocanızda sizinle ya- şamak arzusu varsa, bu fırsartan istifade ediniz. Lüzumsuz baha- nelerle kavga etmemiye karar veriniz ve hayatı olduğu gibi kabul ediniz. Hanimteyze “SON POSTA,, nın Milli Tefrikası AH, MİN MUHARRİRİ : #*— Bana hergün şeref ve I Nbl'l'u-'-mîlıeni. Yarın, öğleden i sonra beş? “— Hay hay. “— Söz mü? * — Söz. Telefon çabucak kKP'n""’hl; Yazıhanemin başından fırlıyara ellerimi uğuştura uğuştura odanın içinde dolaşmıya başladım. Key- fimi düşün. Babası müşterim, k'ıf da sevgilim olan iki insan b*f” ziyarete gelecekler. Bir an dü- şündüm: “Kızın hatırı için bu davayı ucuz, yahut ücretsiz der- uhde edebilir miydim? Doğrusu hayır. Cimriliğim üstümde idi. Babasından para ve kızından aşk.. 7 EL AŞK! SERVER BEDİ Bir taşla iki kuş vurmayı aklım- dan geçiriyordum. Sonra içime hafif bir korku girdi. Babasile gelirs, ben, ayrıca, bu kızla temasımı nasıl muhafaza edebilecektim? Hem bu adam kim? Nasıl bir. mahlük? Kız her şeyi babasına anlatmış. Demek pek öyle mutaassıp bir şey değil. Yahut kızının bü deli dolu hareketlerinde bir tehlike görmi- yor. Ne ise. Herhalde liberal bir zat. Alâ. Yaşasın liberaller, Onlar olmasaydı, — bizim - gibi bağrı — yanık sevdalıların — hali | neye varırdı? Zevzekliği bıraka- hm. Bu telefonun ilk neticesi şu oldu: Ben, ertesi sabah, aynanın karşısında iki saatten fazla vakit Yüzümle, kıyafetimle gul olduğum yoktu. söyle bana. Çirkin m? Kırka merdiven Fakat saçlarımda bir k. Fakat, bu kızın k- geçirdim. hiç böyle me$i Doğrusunu bir adam mıyı tek ak yol vırcık - saçlı erkeklerden _lıoşlınıp hoşlanmadığın! düşünmedim değil. Ayrıca, kirpiklerimin — kısalığı, göz bebeklerimin küçüklüğü, çene kemiklerimin fazlaca iri ve dudak- larımın kalın olmasıda canımı sıkıyordu. Sen beni kırileı_—iııc istediğin gibi tasvir edersin. Biraz illimas ct te, bu çirkinliklerimin hepsini sayma. Ha... İçini çekiyor- sun... Tıraş fazlamı geldi? Ne 0? Gidiyor musun? Bir tane daha içer misin? Pek âlâ. Bu günlük bu ka- dar, Devletle... Devletle... Ne gün buluşuruz? Pazara mı? Yine bura- da... Peki... Hikâyenin arkasına o gün devam ederiz. Gel ha... Gittikçe meraklıdır... İhmal etme, gel, devletle... -- Biraz geç kaldın amma zararı yok. Ben de gezetelere şüyle bir baktım. Derhal başlayayım mı? â... Geçen gün nerede kal- Kız bana telefon etti. Er- tesi gün babasile gelecekler. Evet, tam saat beşte, baba kız geldiler. Peder bey, ellisini geçkin, fa- kat yaşı gözlerinden anlaşılan bir adam. Eğer pembesi kaçmış, so- | | luk, buruşuk yüzüne ve dar omuz- larına, kanburuna bakarsan altmı- şını geçkin görünüyor. Herhâlde geneliğinde fazla huvardalık etmiş, vücudunu yıpratmış, yaşından fazla yaşamış amma gözleri hâlâ cilâlı, Nekre bir adam. Beni görür görmez: — Nereden nereye? diye ba- ğırdı. Kızımın eli pencere kena- rına sıkışmış olmasaydı sizinle ta- nışmak şerefini kazanmayacaktım. -— eref bendenize ait, dedim. tendim malümâliniz, bir hikâye vardır... diye başlamış, ozunca bir masal anlattı; benim böyle şeyler hatırımda kalmadığı için hikâyeyi unuttum. Geçelim. Yalnız, ilk yarım saatlik soh- bet arasında şunları öğrendim: Peder bey eski büyük memur- lardan biriymiş. İttihatçılar zama- nında müsteşar olmuş, mülkiye müfettişi olmuş, bir şeyler... Fahrettin... Kıışımn i:ı:ıyi' de Nl:ıî miş. Hiç böyle isim duymadımdı, | Narin, Narin... Hoş bir isim |değil mi? Narin... Bir kıza yaraşı- yor... Narin,incecik... Bu ismi ben sonraları kendi kendime neçok tekrarladım, bilir misin?Narin, Na, rin, Narin, Narin... Zaten bir ka- dını sevip sevmediğini anlamak istersen, bir hafta içinde, onun ismini kaç defa andığını bir. düe şün, aşağı yukarı hesap et, üç yü zü geçerse tamamdır, abayı yake tın demektir. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: