25 Ekim 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

25 Ekim 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Halı't_—Z_iyk Beyin Eserleri Halit Ziya Beyin romanların- dan — bahsediliyordu. — Romancı t Nuri Bey dedi k: Rqı_ Ne neRı’ eserlerdir. Üsta- dın eserleri Fransızcaya, İngiliz- ceye, Almancaya tercüme olun- saydı. kimbilir. ne büyük bir muvaffakiyet kazanırdı ! Darülfünan Türk - edebiyatı tarihi müderrisi Köprülü zade Fuat Bey dedi ki; — Bence, Halit Ziya - Beyin eserleri — ecnebi — lisanlarından evvel Tilrkçey. tercüme olun- Fena İş Faik Beyi ahlâksız bir adam her yerde metetmiye başlamıştı. Bunu Faik Beye — haber verdiler. Kaşlarim çaltı: — Eyvah, dedi, galiba far- kında olmadan fena bir iş işle- dim. Son Arzu Ahlaksız bir adam can çeki- şiyordu. Son arzu olarak elbise- lerini değiştirmek istemişti. Başucunda duranlardan biri : — Vazgeç, dedi. — Niçin yahu? Ölüyorum artık.. Benim son arzum - bu. — Nafile yorulacaksın. — Neden? — Kıyafetini ne kadar değiş- tirsen ahretle seni tanırlar. Ce- henneme gitmekten kurtulamazsın. Teşhis Şairlerimizden birinin midesi bulanıyordu. Arkadaşlarından biri sordu: — Ne yedin? — Mide — bulandırıcı - birşey yemedim. — Yo... Mutlaka yemişsindir. Belki de son şiirlerinden birini yuttumn. İ İKİ MUHARRİR. ARASINDA | Hakkı Tarık B. — Benim bu- günkü makalemi okudun mu? P. S. B. — Elbette, hem de iki defa okdum. Hakkı Tarık B. — Buna çok memnun oldum. Teşekkür ederim. P. S. B. — Teşekküre degtl’ İ birşey yok. Mana çıkarmak için I bir kere daha okuyaçızıml F - | — Beyefendi... Piyano Dersi Sultan Aziz devrinde, Pudi- şabın Harem dairesinde, kadın- lara piyano öğrelmesi için Awv- rupa meşkur — bir piyanist celp ettiler. Muallim, ilk ders vereceği gün, Harem dairesine girer, kar- şısına bir. Haremağası — çıkar, tercüman vasıtasile konuşurlar. Haremağası der ki; — Buyurun, derse başlıyalım. — Pekâla, başlıyalım. — Haydi. — Haydi. — Peki ne duruyorsunuz ? Muallim şaşırır ; — Ders alacak — Hanımlar | nerede ? l Haremağası gözlerini açar: — Hanımlar mı? Yo... Ha- mnımlar erkeğe çıkmazlar. Muallim sorar: — E peki... Ben onlara nasıl piyano öğretöceğim ? — Sen ne yapılacaksa bana öğret, ben de onlara anlatayım ! Nazırın — Cevabı Sultan Hamit zamanında bir adam sebepsiz yere yakalanmış, hapsolunmuştu, — Nihayet — onu Zapliye nazırının karşısına çıkar- dılaz. Mevkuf sordu; — Efendim, benim kabahatim nedir ? Nazır soğuk kanlılıkla cevap verdi ; — Amma da meraklısın ha! Boya Bir gün, İzmir meb'usu Os- maü zade Hamdi Beye güzel, fakat fazla boyalı bir kadın göş- terdiler : — Nasıl buluyorsun? — diye sordular. Hamdi Bey şu cevabı verdi; — Resimden anlamam. Yangın var... Yanıyorur... — Hanım bem ev işlerine k'ırış'ırmaı Koşun... git ona hıber cr ver! Tariht Fıkralar Sahnede Kadınlar Vaktile Londrada — kadınların sahneye çıkmaları yasakmış. Bu rolleri kadın kiyafetine — giren erkekler yaparlarmış. Bir- ğgün İccada oturan Kı- ral İkinci Şarl, tarihi bir piyes seyretmek için sabırsızlaniyormuş. Sorar: — Oyun niçin hâlâ başlamadı? Efendim, derler, Kıralıça sakalını traş ediyor. Palkavuğun Yaşı Bir Kün, On Dördüncü Lui, nedimlerinden birine sormuş; — Kaç yaşındasınız ? Dalkavuk cevap vermiş; — Kaç yaşında olmamı emir bııyv.*ınırıll'llı z “Oğlum!,, Büyük Frederik tahta çıktıktan * annesi, ona hitabederken; sonr — Haşmetmaap | diyordu. Frederik, bir gün, annesine rica etti; — Bana bundan sonra “Oğ- lum, diye bitap ediniz; çünki oğlanuz olmak, benim için, hü- kümdür olmaktan daha kıymetli birşeydir. Analık — Aşkı Vıklll.- bir. Venedikli — kadı- nn oğlu ölmüştü. Matemzede aune, teselli kabul etmez bir keder ğ h;:,d ,y:;ıdp. kadına dedi ki; — Bu kadar keder etmeyiniz. Hatırlamıyor mismiz? Cenabihak, Hazreti İbrahime çocuğunu kes- mesini emretmişti. O da, bu emre gik demeden itaat etti. Betbaht anneşu cevabı, verdi : Allah, hiçbir anneye böyle l bir_fedıklrhk teklif etmez. Allahlık 5 5 e !ddıa Eden ğ uı.. dininin ilk yayıldığı s- -' da “Allah, olduğunu iddia Ş ıdeı bir adam yakalandı. Bu adama dediler ki: - Dıhı geçen sene — “Pey- olıiığııı iddia —eden ve öldürdük. sana dı bu cezanım verilmesin- den korkmiyor misin? — Onu öldürdüğünüze iyi etmiş- ; siniz. Çünkü ben dünyaya böyle ı bir Peygamber göndermedim! “Kitap Olsaydım!..,, Müderrislerden — biri, evinde, bütün vaktini kitap okumakla geçiriyor ve genç karisile pek az meşgol oluyordu. Bu ihmalden müteesir olan kadın, bir gün, kocasına dedi ki: — Ah, ben kitap olsaydım da biraz da benimle meşgul olsaydın!. Genç zevcesini hakikt bir mu- habetle seven müderris, şu nük- teyi savurmaktan kendini ala- madı: — Evet, bir salname olsaydın da, her sene bir ikisini alsaydım! Kara Habor Katı yürekli bir adamı gece yarısı uyandırdılar: 'Yeni Evliler Tahsin Bey yeni evlenmişti ve genç karısile şimendülerde seya- hat ediyordu. Kadın köşede ve — Kara haber var, dediler, Z baban öldü. Tahsin Bey de yanında oturuyor- SKK b du. Tren biraz ilerledikten sonra, YKSN PESLARE N A elaki karlin alidez k'ı.mbıırr ne keder edeceğim! TU RR Daslenlli diye başını yastığa koydu ve — Teşekkür ederim, evet Hekaae çeyaıda: öi âr İ Pencereden rürgâr gelmi- Fena Koku yorya? — Teşekkür ederim, buyır. Sokaklarda levanta satan gezi- — Başınızı - iyice — dayayabili- € esnafından biri lokantalardan yor mısınız? birine girdi, kalabalık masalar: — Teşekkür ederim, evet. dan birine yaklaştı: — Bu vaziyette sıkılmazsınız, — Güzel — kokularımız. var değil mi? efendim, dedi. — Tesekkür ederim, hayır. Masada oturan kadınlardan bi- — Pekalâ... inizi | ti eline bir levanta şişesi aldı, bana veriniz! SÜİ burnuna yaklaştırırken bağırdı: — — Aman bu şişeden ne fena Bir. Şiir koku geliyor! Şair Halit Fahri bir mecliste Levantacı: iftiharla dedi ki: — Hanım, dedi, o koku şişe- — Üç bin dört yüz mısrak: | den dcğıl. benden geliyor! bir şir yazdım. Nâzım Hikmet atıldı: — Bu şiri okumak için bin dört yüz kişi lâzım! Ecnabiler Kim? Bir mecliste Yusuf Akçora Bey ikmi sözler söylüyordu. Fakat ağzmdan — birçok Fransızca ve ecnebi kelimeler çıkıyordu. Hazırundan biri sordu: — O bükhsetliğ'niz ecnebiler kim'er? Ben tanmıyorum. — Efendim, bazı ilmi tabirler! Para, İç'ü,, Şöhret Meshur bir adama serdular: — Dünyada en çok neleri seversin ? Şu cevabi. verli: — Evvelâ para, sonra içki, nihayet şöhret. Herkes hayret etli: — Nasıl olur? dediler, şöhret sonra mı geliyor ? — Tabü... Param olursa içki alırım, içki içince kafam yerine gelir, iyi çalışır ve şöhret kaza- mırim | IKI İŞSİZ ARASINDA üç Tacak en akıllıca iş nedir? — Sağ kalmak, Üzüm Bir gün Ahmet Rasim chı Özüm ikram ettiler, Dedi ki: *- Teşekkür ederim, ben ra- kımı hap halinde alamam, — Bu iktısadi buhranda yapı —

Bu sayıdan diğer sayfalar: