e ma ve (Her hakkı mahfuzdar ) Abdülhamit durdu. Derin bir nefes aldıktan sonra tekrar söze başladı — Amcamın hal'i,, Sureti vefatı.. Onu müteakıp te bira- der merhumun hal'i gözümün önünde dururken artık ih- tiyatla hareket etmek zarı- retini hissetmiştim. Bahusus, (Ali Suavi) vak'asından sonra bu ibtiyatı bir kat daha ar- tırmıya mecbur oldum. Fakat bütün bu ibtiyatlarıma rağ” men yine birtakım hâdisele- rin önünü almak mümkün olmadı. Cülüsumdan üç sene kadar sonra bir (mevlüt ala- yı) günü idi. O gün, atla (Me- cidiye ) camiine ( selâmlık) etmiştim. Yıldız sarayının (Mecidiye kapısı) ndan çıktım. (Mevkip) le yavaş yavaş ilerledim. Tam camiin binek taşına gelipte attan inerken ortalık karma karışık oldu. O karışıklık Arasında (Hünkâr yaveri) kı- yafetinde bir adamın yaka- landığını gördüm. Yanımda- kiler koluma girerek beni camie (o soktular... | Derbal tahkikat yapıldı. Elinde bomba olduğu halde benim üzerime hücum eder- ken (yakalanan bu adam yaverlerimden ( Seyfettin ) is minde bir Rum mühtedisi imiş. Bu adamı çok iyi tanı- yordum. Ona bir fenalık etmek şöyle dursun, hatta büyük bir iyilik etmiştim. Ma- lüm ya, (93 ) harbi esnasında İstanbulda ( Mevkibi Hüma- Yun ) ismini taşıyan birtakım siaylar yapılmıştı. Harp beliyesi hitam bulup İ ta bunlar dağıtılırken, bir ba- | tıra olmak Üzere ra Üç nefer alıkoymuştum. Bum Mi o zamanki kıyafetlerile ve yaverlerim £ sıfatile dai- ma (rükâp) tn bulunuyor lardı. Bu üç neferden biri de bu (Seyfeltin) idi. Meğer bu herif vaktile Avrupada bir lunmuş. Birtakım (( kimse lerle ahbap olmuş. Onlarm ikri fasidini kabul etmiş ve Wbret kazanmak için beni Öldürmek istemiş. İşte, bu vak'a da bana ders oldu. Yine bir gün (bayram selâmlığı) ( Dolmabahçe ) sarayına iyordum. Tam (caddere Sikacak © köşeyi dolaşırken, birdenbire akrabama ( bohçö Bibi birşey atıldı. Allah bili ii ne saklıyayım, kirden- Ayı Yüreğim ağzıma geldi. di Sarımı geri çekerek eğil- ayan. Atılan şey, kr dimildıyzn şey; birden- — ağlamıya ve baykırmiya n Rizdi Yeşi, #7di. Etrafımdaki ya- Kb 2 sola saldırırken atları ürktü. Bü ayaklarımın altın- TT maz mı? Ortalık biribi | Mütekait Bir Zabit, Çocuğu” nu Abdülhamidin Arabasına Doğru Fırlatıp NAKLEDEN: ZİYA ŞAKİR... 107 Abdülhamidin omusahibi Nadir ağa (Bu rexlim, Nadir ağn Beylerbeyi sa- rayına Abdülhamidi siyarete geldiği zaman sarayda çekilmiştir) daki çocuk azkalsın yere dü- şecekti. Hemen onu ellerimle tuttum, kaldırdım. Dizlerimin arasına aldım. O esnada çe cuğu atan adam da yakalandı. Şüphesiz fena halde bırpala- nacaktı. Hemen sağ elimi kaldırarak haykırdım: — Bırakınız.. Buraya gelsin. Dedim. Rengi limon gibi sararan yaşlıca bir adam ara- banın yanına gelerek: — Aman efendimiz. Ben ettim, sen etme.. Diyerek arabanın basamağı- na kapandı. ma a öeşiig LE so Atmıştı e eee Dedim. Yaverlerden birine de: — Saraya götürün. Çocukla beraber bir doktora gösterin Korku ile bir hal olmasınlar. Emrini verdim.. Muayede bitti. Tekrar Yıldıza döndüm. Gazi Osman Paşa vasıtasile bu adamın maksadım sordur- dum. Meğer bu adam babriye mütekaitlerindenmiş. o Aldığı maaş az olduğu için geçinemi- yormuş. Güya, evlâdını benim himayeme tevdi etmek iste- miş. Böyle bir akıl düşünmüş ve yapmış... Şimdi, siz düşü- nünüz. Eğer bu atılan şey, bir çocuk olmayıp ta bir bomba olsaydı. Ne olurdu?.. Erme- nilerin Yıldızda bana o büyük bombayı attıkları zaman sizi temin ederim ki hiç korkmadım, O koca selâmlık mevkiinde herkes biribirine © girerken, ben binek taşında sükünetle durdum. Şehitlerle mecruhla- rın derhal kaldırılması için emirler verdim. Sonrada ara- baya bindim. Dizginleri ken- dim kullanarak sara ya avdet ettim. Hattâ, ben geçerken, oradaki sefirlerin ve . ecnebi- lerin bağıra bağıra, ellerini, salıya o salıya beni alkış alamalarına, gayet tabii bir vaziyette gülerek ve elimle selâm vererek mukabele ettim. Eğer korkak bir adam ok saydim, tekrar camiye girer, caminin (etrafını askerlerle kuşattırarak ortalık Omayna oluncıya kadar orada bek- lerdim. Kendisi bir sigara daha yaktı. Bir tanede bana uzattı. Yorgun gibi görünmesine rağ” men: (Arkas var) Bu Haftaki Bilmecemi- zi Doğru Haledenler (Dünkü nüshadan Devam) Birer Albüm Kazananlar e KİR A e Aİ sek, nn ağ a ep zi 73 Hamdi, Edirne, Ayşekadın frmen Adana Mest Muzaler, Adana Ahmet © Efendi u r Birer Muhtıra Defteri Kazananlar doktoru kım O Bih- ve ER İREN m nba or İz enini al Gönül, Beyant 6 ıncı, mektepiz Hisar "Aksaray Urunyusul sokağı W a Recep, Bahkesir Jandarma, ku. dan yürbaşı Tayyar Bey hemşiresi van ouya Erkek lişesi 91 ğer, Kitin erkek Hzesfr64 Mw Tankı mer ettin mektebi 155 m ii mektebi 96 Huzaftar, ir Hisar Üç şerefeli karşısında Berber Halil E£ mahdumu Rifar, Erenköy Kız 2353 Leman, Ankara Arslanbane mey” dun önü Keçeciler sokağı No. 3, Am kara Mukdim mahallesi Haymana cad” desi 4 Abdullah, Adana Ters! Tevfik Fikret, Ankara Erkek Msesinde 10 Ahmet, Ankara Tabakane mekallesi, Gici oğlu sokağı 8 Jak, Topkapı Sefa bostan 27 Sedat, Yeşilköy Fazıl Tevfik, Kın Muallim mektebi 165 Selma Hazım ve Beyler. ON ÜÇÜNCÜ PATRON KUPONU No, 14 Gazetemizde on beş günde bi vermekte — olduğumuz — Patrona bedava “almak İstiyorsan, bu kuponu kesip saklayınız ve 15 kapan toplayınız. Patronlarımır dan pek memnun olacaksınız. Patronlar meşredildişleri gün den Nibaron İstanbul kerilerimiz bir hafta, taşra karilerimiz © gün iinde kuponların gönder melidirler. Bu müddet geçtikten sonra kuponlar kabul edilmez STA Sayfa 7 Yni Bir Genç Bir İranlı Elek- irikli o Gramofon Ve Soba Keşfetti Genç köşif, kendi icai ettiği makinesinin baş.nda Musuldaki İran İ.onsolosu- nün oğlu Abbas Fan Übeydi Bey Musulda elel.erikle işliyen bir gramofon ve birde mut- fak sobası heşletmiştir. Bu gramofon o'omatiktir. Plâkın bir yüzün. çaldıktan sonra diğer yüzünü yine kendisi çe- viriyor ve bitince duruyor. Mutfak sobası da şimdiye ka- dar görülen -sobalardan bam- «başka ve çok kullanışlı bir şekildedir. Abbas Han bunları , Musulda teneke, odun ve de- mir gibi basit şeylerden ve basit aletlerle yapmıştır. Bu zeki çocuk (17) yaşındadır. Daha şimdiden Türkçe, Arap- ça Acemce, Ermenice, Rusça, Fransızca İngilizce gibi yedi hisanı o mükemmelen okuyu; yazmaktadır. Kimya ve firik derslerini Erivandaki Rus kole- jinde okumuştur, Şimdi de İn- gilizlerin Musuldaki / tayyare imalâthanesinde çalı; dır, Abbas Han e peel disliği tahsil etmek üzere Ame- rikanın Pansilivanya Dartlfü- nununa gidecektir. Hastalıktan o Korunmak, Tedaviden Kolaydır Geçen seneye nazaran bu sene havalar vakitsiz bozdu. Bundan sonra İstanbulun en tehlikeli havaları başlar. Kış kapının önünde, demektir. Arasıra gürülen sıcak günleri, birdenbire deği- yen, yağmurlu ve soğuk günler takip eder, Akşamları derece hararet dalma gok düşük olduğundan halkın “Ayar, dediği soğuklar görülür. Deniz kamarı ve tam Iki boğaz ortasında bir geçit teşkil eden İstanbul, mevkiinin bu hu sosiyetinden dolayı fazla hava cere- yanlarına ve bilhassa rütubete daha fazla maruzdur. Bütün bu saydığımız ie ram EhİAI etmek hasmennda yına birer sebep teşkil edecek kadar mühimSirler. Ufak bir ihmal en büyük hastalıklara yol açabilir. İstanbulda şu mevsimlerde ik sık görülen hastalıklar, bilhassa. soğuk algınlıkları ve anjinlerdir. Esasen len fstik olan çoçuklar, bu mevsimde ça” bük hastalanırlar, Hemen ber ewde nikropların kolayca dubul yalu olan boğar tarikinin mukavemet IN kabiliyeti zayıflıyarak bir sürü salgın hastalıklarının patlak vermesidir. Cerek bu bastalıkların U teşfiyesinde, gerek bunlardan korunmada, pek mühim ve kuvwetli bir vasıta olan “Bayer , in PANFLAVİN pastillerinin Wa ettiği kıymetli hizmetler hakkında son za* manlarda birçok hekimler tarafından neşredilen sitayişkâr yanlar biribirini tasdik etmektedir. Ba ilâç lezzetinin güzelliği ve kuk imüdafilerini geçerek Ü vaziyetine Hakemlik Ve Of- sayt Kaideleri (Baştarafı Sinci sayfada) de Şi : 'L muhacimi arkadaşma pas verir. Fakat S müdafii topa falsolu vurur. Topta S den (D)e gibidir. Bir şut çeker ve gol yapar. (D) her nekadar ofsayt vaziyetine girmiş ise de topu andan aldığı için olsayttan kurtulmuş olur ve gol yapar. L muhacimi topla N ve S gelir ve şut çektiği zaman top kaleye girmiş ise gol sayılır. (D) oyuna müdahale etmediği için ofsayt (o vaziyatinde ka- lamaz. Bazı hakemler sağ tarafta oynanan oyunu durdurup sol- da bir ofsayt çıkarırlar ki bu elbette yanlıştır. Resminizi * Size Tabiatin M. Tevfik Ffendi: ğ izi sohbet ve şen- ö : dir. o Sözleri çi batmaz, aile A perverdir. Usul raftarıdır. * Bir kariir Şöhret ve Ea .xbali o sever. ÇE Kendini ezdir Vi İ mez, tahak- | küme taham- © mül edemez, İzeti o nefis ! mesailinde bas- sas ve kıs- kançtır. Medih ive takdirden hoşlanır. His ve hayal mevzularına lâkayt kalmaz. N , Sirkecide Davit efeadi: (Fotoğrafımın derein! tatemiyor) Hayalperest ve balâpervar- dır. Çok söyler, sözlerine el harekâtile iştirak eder. mu- ziplikten hoşlanır, alayı sever, teblike ve zararlı işlere gir- mekien müçteniptir. reğbet görmüşür. Hastalığa tutulmamak © İstiyemler günde 3-4 Pastil almakla kendilerini koruyabilir. ler, Henüiz hastalığı yakalanmış olup meselâ o boğarlarında hafif sanclar hisseden kimseler, her saatte bir tane Pastil ağıslarına alıp yavaş yavaş erit mek suretile kurtelabi'eidr. Bize Gönderiniz, * izi Söyliyelim... Hoş ' (K) bir serbest vuruş yapsa top evvelâ (L) a sonrada (D a gitse bir şüt çeker ve yapar. Her ne kadar (N) müdaflinin oarkasında topla oynanıyorsa da (S) müdafii kale içinde kaldığı için (L) ve (D) ofsayt olamazlar, : G Dimer — (D) S, N müdafilerinin ya- nından topu kapar ve süratle kaleye yaklaşarak gol yapar, ofsayt olamaz. ii Mİ ne 8 “K Kaleye şüt çekse E, 7 direkten gelen topu kaleye sokar ofsayttır. Çünki top bir hasım tarafından oynan madığı gibi önde iki basım oyuncu yoktur. Kornerden ve tacdan ofsa- yt olamaz. Tekrar bu mevzu devam edecektir. * Nazif bey: Dürüst ve cid- didir. Alaya, ww lâübaliliğe ta- İ hammül ede X | mez, usul ve © nizama riayet- * kârdır, mes'a- liyetten çekik nir, israfı sev- 1 ne, hususiyet- lerine müdahale -dici dedi- kodulardan hazetinez, İranda.. Geniş Bir Demiryolu Faaliyeti Var Tahran, ( Hususi) — Yeni yapılacak demiryollar için ma- kine, vagon ve ray gibi mak zeme vermeyi taahhüt edinen İsveç grupunun mümessilleri buraya gelmişlerdir. Hüküme- tin İsveç grupundan aldığı malzemenin bedeli (3) milyon İngiliz lirası tutmaktadır. Hü- kümet bu parayı yapılacak hatim O hasılatından tedricen ödiyecektir. Bundan başka O bükümet, demiryolu inşaatında istihdam etmek üzere yeniden (36) Ak man ve İsveç mühendisile mukavele yapmışlır. Evvelce ayni işlerde kullanılmak üzere üçer senelik mukavele aktetti- ği (76) mühendisin şu gönler- de Tahrana gelmesi bekle- niyor,