ISTANBULDAN EUİNİDZ TA N a '.'_ Cemal Paşa İle Bu Yazıların Muharriri Karşı Karsıya ... YAZAN: M. 120 Aradan günler geçti; bir — sabah evde oturuyorduk. Ha- 2 riciye Komiserliğinden — bir — memurun geldiğini haber ver- ğ ' ten — sonra | diler. — Buyursun, dedik. İçeri girdi ve: — Cemâl Paşanın 20 ağus- tosta (Taşkent)te bulunaca- ğım haber verdi. Memnun oldum: Artık Ce- mal —Paşayı da gördük- memleketimize dönmemek için ortada hiçbir sebep kalmıyacaktı. * Ağustosun yirminci günü geldi: Hariciye Komiserliği — istasiyonda Cemal Paşayı kar- ':'İ:yıbilmeklîğimiı için bize otomobil — göndereceğini “ haber vermişti. Fakat trenin muvasalat — saati — yaklaştığı balde otomobil görünmedi. Sebebini araştırdık ve anla- — dık ki: Soför gelirken direk- " siyonu kaçırmış, bir ağaca çarpmış, iki kaburga kemiği kırılmış, hastaneye kaldırılmış. Yeni bir otomobil getirt- menin imkânı yoktu. Mesafe- nin çok uzak olmasına rağ- — men' yaya olarak Bereketullah Ö olduğunu — öğrenince EK. ile birlikte sokağa çıktık. Fakat yarıyolda trenin gelmiş istika- meti değiştirdik. Cemal Paşayı ( Rekina ) oteline — misafir — etmişlerdi. Doğruca oraya giderek Paşa- nın mihmandarım — bulduk, ziyaretine — geldiğimizi — söyli- yerek keyfiyetten Paşayı ha- berdar etmesini rica ettik. Odasına girdiğimiz zaman Cemal Paşa ayağa kalkarak | bizi karşıladı ve ellerimi sı- karak bu uzak havalide gös- terdiğim — faaliyetten — dolayı beni tebrik etti: Eski Bir Hır-l sızlık Meselesi | Baştarafı 1 inci sayfada) toprak ve saire çıkmıştır. Kayıtları kapanarak sahipsiz Oşya meyanına ithal edilen bu sandıklar şimdiye kadar malüm olan sahipleri tara- fından — istenilmediğine göre içindeki malların yine kendi- leri tarafından alındığı şüp- hesi hâsıl olmaktadır. Bu şüphe üzerinedir ki sir- kat işi tetkik olunurken ba- mı memurların da ifadelerine müracaat edilmek lâzım gel- mektedir. Biz mesele hakkında Ma- liye Teftiş Heyeti Reisi Âdil Beye müracaat ettik ve şu ) kısa malümatı aldık: “— Bu sirkat meselesinin tahkikıma maliye müfettişleri yazıyet etmişlerdir. ,, KÂZIM îr A R Cemal paşanın umumt harp | sıralarında çizilmiş bir krokisi — Berlinde iken —Enver Paşayı gördüğünü ve beni şarka göndermekle çok iyi bir harekette bulunduğunu söylediğini, hüsnü intihabın- dan dolayı Enver Paşayı teb- rik ettiğini söyledi. Paşanın gösterdiği sandal- yeye oturdum, musahabeye başladık. Cemal Paşa sözüne devam ediyordu : — Ben Türkistanda Kâzım Bey isminde bir zabitimizin çalıştığını biliyorum, fakat bu Kâzım Beyin sen olduğunu hatırıma getirmemiştim, şimdi görünce derhal tanıdım. Filhakika Cemal Paşa beni tanıyordu. Bağdatta Vali bu- lunduğu sırada ben de jan- darma karakol kumandanları mektebinde muallimdim. Ve o vakit tanımıştım. Hatta Bağdattan mezunen İstanbula gittiğim zaman mezuniyet ve- sikamı kendisi imzalamıştı. Üzüm Parası Satıcı İle Müşteriyi Biribirine Geçirdi Ahmet isminde biri Büyük- adada Vasil isminde bir ma- nava bir küfe üzüm satmış. Aradan bir müddet geçip te Ahmet üzüm parasını isteyince Vasil: “Bana çürük üzüm yuttardun, şimdi de para mı istiyorsun, diyerek Ahmedi fena halde dövmüştür. Suriyede Iraklı Talebe Berut, — (Hususi) Son günlerde buradaki muhtelif mekteplere girmek üzere (400) lraklı talebe gelmiştir. Irak- ta kolera bulunduğu — için sıhhati umumiye idaresi bu talebe hakkında sihhi tak- yidatta bulunmuştur. ! SON POSTA HİKÂYE Bu Sütunda Hergün Muhbarriri : BEKLİYEN Rica ettim. Niçin evlenmek istemediğini anlattı: — Üç sene evveldi. Genç bir. mektepli ile karşıdan karşıya tanşmıya — Başladım. Hemen ber akşam ona muay- yen bir köşede tesadüf edi- yordum. Bazen ayni kald- rımda, bazen uzaktan biribi- rimizin mevcudiyetinden biha- ber görünerek beraberce bi- zim evin Öönüne kadar yü- rürdük. Son sınıf imtihanlarını bi- tirdiğimiz gündü. Arkadaşla- rımla küçük bir kır gezintisi yapmıya karar vermiştik. Mek- tepten çıkar çıkmaz kapının önünde meçhul dostumu gör- miyeyim mi? Ona burada te- sadüf etmiye alışmış değildim. Evvelâ, birar şaşaladım. O da ne yapacağını tayin ede- miyordu. Belki, yalnız çıka- cağımı zannetmişti. Bu vazi- yet arkadaşlarımın gözünden kaçmadı. Küçük imalarla alay etmiye başladılar. İçlerinden birisi: — Artık çekinecek bir şe- yimiz kalmadı, dedi. Ne ceza ne sınıfta bırakılmak korkusu. Seninkini çağırsana beraber gezeriz. Bilmem nasıl oldu? Hentz tanışmadığımı — söyliyemedim. Esasen içimde eğlenmek için taşkın bir heves vardı. Bizden az ilerde —yürüyen meçhul dostuma doğru süratli birkaç adım attım. Fakat, yanına sokulduğum zaman yaptığım deliliğe — birdenbire pişman oluverdim. Ona nasıl hitap edecektim? Bu tarzda müna- sebetlere —alışmış - değildim. Fakat, artık geri dömek te mümkün değildi. Bu ânın azabinı ömrüm oldukça unu- tamıyacağım. Bereket versin meçhul dostum beni bu müş- kül vaziyetten çabuk kutardı. Birden geri dönerek: — İdâl Hanım, dedi, bu- gün mutlaka sizinle konuş- maklığım lâzım. Müsaadenizi rica edebilir miyim ? Bu cümleyi gözlerime bak- madan, ezberden bir dua okur gibi bir nefeste söyle- mişti. Yüzü kıpkırmızıydı ve sesi titriyordu. — Ben de, dedim, sizinle görüşmek — istiyordum. İstere seniz hep beraber dolaşalım. O zaman büyük bir yükten kurtulmuş gibi sesine ve tav- vurlarına bir canlılk geldi. — Bugün mektebinizin bit- tiğini biliyordum, dedi. Sizi tekrar göremiyeceğim — diye okadar korkuyordum ki.. Onu bu vadide fazla ko- nuşturmak istemedim. Bahsi değiştirerek isminin “Hikmet,, olduğunu — öğrendim. Şimdi, bir an evvel bu müşkil vazi- yetten kurtulmak - istiyordum. | dan sonraki Yusuf Necati J KIZ Onun yanında kendimi küçül- 'müş, âdileşmiş buluyordum. Kırda oldukça eğlenceli bir vakit geçirdik. Sonra hep beraber iskeleye döndük. Vapur karşıdan görününce Hikmeti bir kenara çektim. Sesime, elimden geldiği ka- dar ciddi bir ahenk vererek: — Hikmet Bey! — dedim. Maalesef bugünkü tanışıklı- ğımızın devamına imkân yok- tur. Bir daha tesadüf eder- sen beni tanımıyor gibi gö- rünmenizi ve bilhassa ; bugü- ü tamamen unultmanızı rica ederim. Bu darbe Hikmete çok ağır geldi. Karşımda renkten renge giriyor, olduğu yerde sallaniyordu. Ben kaşlarımı çatmış, — vereceği — teminatı bekliyordum. — Beni sevemiyeceğinizi zaten tahmin etmiştim. Ra- hatsız ettim efendim, affeder- siniz, dedi. Ve birden geri dönerek — süratli adımlarla uzaklaştı. Ben bir müddet olduğum yerde hareketsiz kaldım. Ar- kadaşlarım vapura girmişler, karşıdan beni çağırıyorlardı. |İskeleye doğru birkaç adım yürüyerek onların gözünden kurtuldum. Vapur — hareket ediyordu. Yetişebilirdim. Fa- kat, orada kaldım. Hikmet te İstanbulda oturuyordu. Bun- vapurla o da avdete mecburdu. Hikmeti |tekrar görebilmek ümidi kal- bimi heyecanla doldurmuştu. Bir kenara ilişerek beklemiye başladım. Bir aralık onu uzak- tan görür gibi olmuştum. Yaklaşınca benttiğimi anladım. Fakat, birşey daha öğren- miştim. Bu, Hikmet olsaydı onun yanında bulunmaktan büyük bir zevk duyacaktım. Bundan sonra bütün benliğimi saran bir hararetle onu dü- şünmiye başladım. Ben Hik- meti seviyordum. Biraz sonra o, yanımda olacaktı. Ona, “Seni seviyorum!,, diyecektim. Belki, o, kırılan izzeti nefsi- nin intikamını almak istiye- cekti, fakat, ne çıkar? Ma- demki © da beni seviyordu. Bu, bizim için ne tatlı bir hayat başlangıcı olacaktı. * Vapur geldi. Biletim elim- de, gişenin önünde bekliyo- rum. O yok. Belki son vapur- la dönecek. Fakat, o kadar geç ki: Benim için beklemek mümkün değil. Görünmeden geçmiş olması da muhtemel- di. Çaresiz, vapura girdim. Salona baktım. Kesif bir kalabalıktan — başka birşey göremedim. Yukarısi nisbeten tenha idi. Birkaç defa aşağı, ukarı dolaştım. Hikmet yak. ğııknleıini geçiyoruz. Ta, bu- SİNEMALAR Bugün: .ccc. kAZZ ETUAL GARPTA BİR YENİLİK YO! ARKTA.. K UKRATLI SİNEMASINDA Hâveten: İsmet Paşa Hz. nin Atina seyahatleri. ARTİSTİK SİNEMASINDA GRETL THEİMER ve güzel genç artistt WERNER FUETTERE Viyanada Bir Kız Sevdil Almanca aözlü ve şarkılı filminde dehal san'atküranelerini gösteriyo İlâveten » İSMET PAŞA Hi nin Yunanlatana — seyahatlerinin tek teferruatile ? büyük kasım. GLORYA Bugün bu akşam ve yarın yalnız matinelerde BÜYÜK FİLMLER| SERİSİNİN Birincisi GECE SEVDALARI İlâveten : PATHE JURNAL ile İsmet Paşa Hz. nin Atina seyahatlerinin tam filml. İ Tiyatro Ve Sı'nemalurı ALKAZAR — Kara tabur ALEMDAR — Fırtına ARTİSTİK — Viyana bir luz sevdim ASRİ —— Dün ve yarının kadını EKLER — Siyah İnci ELHAMRA — Monmartr sevaaları BTUVAL — Caz kara'ı FERAH GLORYA — Gece sevdaları KEMAL B. — Mukaddes dağ MAJİK — — Artür güzel hanımlar MELEK — — Yanık kalpler MİLLİ — — Müttehem kalkınız OPERA — — Azais — İham ediyorum Üsküdar Hâle — Paris Modaları runda, aauk kararan suların çıkardığı sesi dinliyorum. Vapur köprüye — yanaştı. Herkes çıktı. Bütün yolucları teker teker saydım. Fakat yok, Hikmet yoktu. Kendi kendime : — Belki, dedim, son vapur- la dönecektir. Yarın onu arı- yacağım, bulacağım ve konu- şacağım. — Altına hücum * Ertesi gü:u oldu, daha er'esi gün e bütün öteki günler gelip geçti. İşte bugün de karanlık basmak — üzeredir. Hikmet yok. Hikmeti bir daha görmek nasip olmadı. Ne oldu bu çocuk ? Nereye gitti ? Bu suale kimse cevap veremiyor. — Ailesi, dostları, uzaktan ve yakından on . tanı- yanlar Hikmeti, o gevinti gü- nünden sonra bir daha görme- mişler, onu herkes kaybetmiş. Fakat öldüğüae, — dünyadan kaybolduğuna dair hiçbir ha- ber de yok. Ümidimi kesmedim. Onu bekliyorum. Mademki ©o da beni seviyor... * Dalgın ve gamli gözlerle bir müddet düşündü. Sonra silkinerek ve derinden bir nefes alarak ilâve etti: — Sizinle niçin evlenmek istediğimi aladınız mı? : “MÜTTEHEM KALKIN! filminin — mümessilleri GABY — MORLAY v CHARLES VANEL SEVİLLE DANSÖZ Franssca sözlü ve şarkılı filmi tekrar — görüneceklerdir. | Radyo 9 Teşrinievvel Cumi Ostrava 263 metre 11 kilo 2005 Habif munlki 20,55 Gün haberleri 22,Xh Orkestra Heilsberg 276 metre, 75 kik 19,3$ Tiyatro hakkında bir ni habe 2010 Küçük — sokaklarda taliler Ti * Mendort ,, öperssi haldki musahabe 221 * Mendort ,, operasından çalar Mühlaker 360 metre, 75 kild 194454 Prankforttar — naklen — Li hikâyeler 20 : Stüdgart musikl salonud maklen konser Bükreş 394 metre 16 kilol 20 » Radyo Dartilfünunu Ti 8: Sesli film musikileri Belgrat 429 metre, 2,5 kilol 20,30: Karsonun pllikları 22,50 Radyo orkesirası Roma 441 metre, 75 kilo 2010 Gramofon plâkları 20,30: Gün haberleri 21 ; Şigago Prensi serlevhalı retten parçalar Viyana 516 metre, 20 kilo 1916 Meslek adamları hakkındı konlerans, tayyarecilerle mülâkati 20 ( ( Buchner )in muhtelif 21,15: Peşteden naklen Hicaz şarkıları Peşte, 550 metre, 23 kilo' 20 : Org konseri 22,16 Macar halk şarkıları 21 16: Salon orkestrası Vımvı 1411 metre 158 kild D Königsvüsterhavsen 1635 n 75 kilovat 20 : Gramofon pllkları 20,30: Şillerin ( Haydullar ) plyı Erzurum - Sıvas Hat Erzurum - Sıvas — hattı inşasını — Nafıa — Vekâleti Julyus Berger şirketine ib etmek üzere olduğu kıy dilmektedir. Hazırlanan kavele mucibince hat, Iıü mete beş sene içinde te: edilecek, — hüktmet tediyata başlayacaktır. Fafat biz ihalenin Jul, Bergere yapılacağı habel ihtiyat kaydile yazıyoruz. E GLORY Yarın Akşam A'da SARI Gaston Lerox'nun meşhur HUGUETTE polis EX - romanından alınmıştır. DUFLOS sinemada konuştuğunu ilk defa işiteceksiniz. Yerlerinizi - tedaril etmek için bugünden Beyoğlu ve RONAND en sevimli 1656 Noya telefon ediniz. Konuşan ( ODANIN ESRARI Mümessilleri : TOUTAİN GSSE » pit