w ğan (Her hakkı mahfuazdar) 20 teşrinlevel 328 - İstanbul - Güverteye çıktığım zaman, Büneş Çamlıcanın üstünden Yükseliyor ve İstanbul, pembe bir sis altında görünüyordu. | Yat, Kızkülesine — doğru ilerlerken iki istimbot geldi. unlardan biri, yata rampa etti. İndirilen — merdivenden (İstanbul muhafızı Memduh Pş. ), yata çıktı. Paşanın maiyetinde, erkânı harbı - ve daha ziyade akıl hocası ol- duğu anlaşılan - yüzbaşı Nev- res Beyle yaver vardı. Bu küçük heyet, doğruca yanımıza geldi. Biz, damat paşalar da beraber olmak üzere bir grup halinde gü- vertede duruyorduk. Memduh Paşa, yanımıza gelir ge- mez hemen cebinden öküz boynuzuna benziyen boru gibi birşey çıkarıp — hazırlıyarak, damat paşaları selâmladıktan Sonra Safa geldiniz. efendim. Dedi. Rasim Bey kendisini ve muhafız arkadaşlarını tak- dim etti. Memduh Paşa, Nev- res Beyin de yardım ve mua- venetile (Zatı Şahane ) nin (selâmı — mahsusu ) nu tebliğ ettikten — sonra )A"M“"n için ( Beylerbeyi ) Ssarayının bazırlandığını. söyledi. Ayakta Uzunca süren bu mükâlemenin en garip ciheti, Memduh Pe.nın kulağına koyduğu boru gibi alete rağmen yine lâkırdıyı kıt anlaması ve bütün cevaplarda Nevres Beyi vasıta yapması idi. Derhal anladım ki ';:ıîı"' Memduh Paşanın yalnız kula- &ı değil, dili de — sağırdır. Hem de, manen, ve madde- ten... - Heyetin geldiği ve (ikameti seniye ) leri için Beylerbeyi sarayının hazırlandığı Abdül- hamide tebliğ edildiği zaman Abdülhamit derhal itiraz etti. — Yooo.. Ben, Beylerbeyi Sarayında — oturamam. Benim Tomatizmam var. çok Tütubetlidir. Hemen biradere arzolunsun. — Ben (Ç'"İ:"j Sarayı )nın harem dairesini İsterim. Dedi. Abdülhamidin bu ar- zusu, Memduh Paşadan ziyade Nevres Beyi - şaşırttı. Ç'::: eyvelâ Çırağan sarayı, yal kül .ı..î'm Bunu Abdülha- mit bilmiyordu. Sonra da bir başka — yere nakli tertibat tUmıya mütevakkıftı. Kendisinde doğrudan doğruya bir (İstan- bul muhafızı ) hakkı kelâmı bulan bu çaçaron zat, damat paşaların önünde ezilip büzü- lerek — ellerini uğuşturmıya- başladı: — Aman efendim.. ( Hakanı mahlu Hazretleri ) nin bütün arzuları bizce mukaddestir. Fakat bilmem ki birdenbire bir başka yere makil nasıl olur; yeniden arzedip (iradei seniye) iİstihsal etmek epey- te zamana mütevakkıf. Hal- NAKLEDEN: Bastırdı: Ben İlle Sarayını İsterim. A ŞAKIR ... 95 Abdülhamidin oturmayı buki bu müddet zarfında deniz üstünde beklemek (yar ve ağyar) e karşi pek çirkin ür. Hele şimdi (Beyler- yi) ne teşrif — buyursunlar da... (Halâskâr ) grupunun nam- dar kahramanlarından — olan Nevres Beyin bu mtütaleasile Abdülhamidin mükerreren vaki olan itirazı epeyce sürdü. Artık, uzaktan da Beylerbeyi sarayı görünüyordu. Bilvasıta cereyan eden bu münakaşa — neticesinde uzun müddet deniz üzerinde kalmak- tan hâsıl olacak dedikoduyu Abdülhamit te — istememiş olmalı ki nihayet saraya çık- mıya razı oldu. Yat, Beylerbeyi sarayının önüne mümkün olduğu kadar sokulmuştu. Sarayın deniz ka- pısinin iki kanadı da açıl- mıştı. — Rıhtımda ve — saray bahçesinde, bazı zabitler yük- sek sesle emirler veriyor, neferler de oradan oraya koşuşuyorlardı. Abdülhamit, yata girerken yapılan ayni merasimle yatı terketti. Yanında Kadınefen- Çıra- istediği Çırağan sarayı diler ve Damat Paşalar ol- duğu halde Memduh Paşanın istimbotile — saray — rıhtımına çıktı. Abdülhamit, Beylerbeyi sa- rayına ne hislerle giriyordu ? Tabii, bunu kendisinden baş- ka kimse bilemez. Fakat, dikkat ettim. Lorleyin mer- divenlerinden inerken, istim- botla giderken ve saray rıh- tımına çıkarken; daha dik, daha çevik görünmiye çok dikkat ediyor.. Sanki, bütün dastlarına ve — düşmanlafına karşı; , — Nasıl?.. Görüyorsunuz- ya.. Daha ben ölmedim.. Bü- tün sıhhat ve kuvvetimle ya- şıyorum. İ Demek istiyor gibiydi. * Bu zarif saraya girer gir- mez gördüğüm nefis san'at eserleri karşısında, Abdülha- midi de kendimi de — unut- tum. — Ortalık — karmakarışık. Hele şu gürültü mayna ol- sun da ondan sonra yazıma devam edeyim. ( Arkası var ) Meclisteki 'Müzâkeren_i-ıî Zabit- — larını Aynen Yazıyoruz. inci sayfada ) hui GöRer ea tükailren öcst olan insan, her vesile ile bu ser- bestileri bu faziletlere karşı bir bomba gibi kullanmak — istiyen insanlara düşman olmak mecbu- riyetindedir. Binaenaleyh matbuat bürriyetine, fikir hürriyetine sa- mimi dost olan hiçbir. şey- den — korkmaksızın — kanaatine dost olan bir insan onun mahiye- tini tahrif edecek olan herşeye düşman olmakla mükelleftir. Şu halde yapılan şey nedir, bunu sükün İle ve samimiyetle tetkik edelim. Arkadaşlar; yapılan şeye isterseniz irfan kasaplığı deyiniz isterseniz farilet karmanyolacılığı deyiniz isterseniz Türkün idraki- ne karşı kuttar tariklik deyiniz ne derseniz deyiniz, bizim bugün- kü mukaddesatımızı kendi - sefil maksatları ve İhtirasları uğrunda diye kullanmak ıı:::;:ml. izim takdis etmek liğimiz :.fhıııılın. kendi hizmetlerinde uşak diye kullanmak demektir. Arkadaşlar; bu hareketi insan nasıl tasvir edebilir. Vaktile birşey yazmıştım. Dedim ki bu doğrudan doğruya hastanın sargısını çıkarıp * ta cellât kemendi yapınıya benzer. (Bravo sezleri ) Yapılmış ve gö rülmüş olan şey budur. Burada | bugün #sör söyliyen bu âciz ömrünü tenkitle geçirmiştir. ve heyeti muhteremenizi ve Hükü- meti birçok defalar tenkit etmi- şimdir ve daima derin bir surette | hürmetkârı bulunduğum — İsmet | met Paşa etlerinin matbuat hakkındaki — vaki olan — bütün g-h beyanatından anlıyorum ki eyeti içtimaiye tenkitten korkan birşey değildir. (Devamı var) ON ÜÇÜNCÜ PATRON KUPONU Gazetemizde on beş günde bir vermekte — olduğumuz — Patronu bedava almak — istiyorsanız, bu kupona kesip saklayınız ve 15 kupon toplayınız. - Patronlarımır dan pek memnun olacaksınız. Patronlar neştedildikleri güne den iibaren İstanbul — karilerimliz bir hafta, taşra karilerimiz on gün içinde kuponlarını gönder melldirler. Bu müddet geçtiktes sonra kuponlar kabul edilmez. | | 'Hava Kahraman- hanmızı Tanıyalım torpitolarına bomba bücumları yapıldı. Bu baskınlarda rahmetli tayyare yüzbaşısı Cemal Beyin muvaf- fakıyetini kaydetmeyi bir ka- dirşinaslık bilirim. 15 ağustus 338 tarihli bir emirle de Hava kuvvetleri kumandanlığı emrine verilerek İzmire gitmek icap etti. 12 eylül 339 da da İstanbul, işgal kuvvetlerinin hükmünden kur- tulmuş — oluyordu. — Fransızlar tarafından Yeşilköyde kısmen tahrik edilerek bırakılmış de- niz tayyareleri vardı. Getir- iğimiz — motörleri — bunlara ?&k ederek bir tanesini harekete getirdik ve bu sır retle işgalden sonra İstanbul havalarında Türk bayrağını, bir Türk tayyaresinde dalğa- landırmıya muvaffak olduk. Bundan sonraki zaman, İs- tanbul Hava şubesi, İzmirde Kara Tayyare mektebi mü- dürlükleri ve —İzmir — Grup kumandanlığı gibi vazifelesi yapmakla geçti. ürdeki vazifem esnasında Başvekil İsmet Paşa ile yap- tığım bir uçuş, geçen uvfak bir hâdise münasebetile hatı- ramda yeri canlı kalmıştır. orum. An=9 İzmirde — vazife — ifa ederken et Paşa da 28 mart 1926 da İzmiri teşrif etmişti. Kendilerinin tayyare ve tay- yareciliğe büyük alâka ve sevgileri vardır. Bir uçuş yap- ıııl.ı'deınnıı ettiler. Keıdileı:-l benim tayyaremde bulunuyor, yedi tayyareden mürekkep bir fdo da bizi takip ediyor- du. İzmirin Gülbahçe koyun- dan Sıgacık körfezine geçer- ken motörüm — bir arızaya uğradı. Az bir zaman içinde devri azaldı. 'l;ı'g'(ueyi derhal baş aşağı veri iniş vaziyetine geçtim. Bıı_ıırıdı da P:şı 'a baktım. Soğuk kanlılığını giç bozma- mişti. O derecede ki pişkin bir tayyareci de ancak bu de- rece soğuk kanlı olabilirdi. ğ A:l ıonlr: motör tabil bir ürelte çalışmıya başladı. An- İııılıyurâıı ki be= borusu tortu ile tıkanmış, sonra tek- rar kendiliğinden açılmıştı. İsmet Paşa, önümüzdeki tahtaya şu satırları yazdı: »Herşey yine eski vaziyeti buldu..,, f Karargâha dön müz ve denize indiğimiz :ın:ınııı Paşa beni iki yanağımdan Öptü, savuşturulan kazadan dolayı tebrik ederek iltifat gösterdi. * Bu sıralarda — Almanyanın Rorbah tayyare fabrikasına beheri (450) beyğir kuvvetin- de iki bombardıman tayyresi sipariş edilmişti. Bunları tetkik etmek üzere beraberimde İsmail B. ( müte- kait İzmirde) olduğu halde Almanyaya hareket ettim. Bu fabrika Berlinde idi. Kopenha; da bir şubesi yardı. Sulh muahedesi muci- bince Almanlar harp vasıtası yapamıyorlardı. Bunun için muhtelif Fabrikalar, muhtelif ecnebi memleketlerde şubeler açmışlardı. Tayyareler askeri oldukları için tecrübeleri de Kopen- hagta yapıldı. Tecrübe uçuş- larında ben de pilotun yanın- da idim. Yapılan manevralar- dan sonra ve pilotu müteakıp aynı manevraları tekrar ettim. Bu hareket çok beğenilmiş olacak ki Komisyon reisinin imzasile yeni tayyareleri mü- kemmel surette idare edebi- leceğime dair bir vesika ver- l teren Bir Hayırperver! (Baş tarafı 1 inel — sayfade| Geçenlerde Yunanlılar Ame- rikaya bin kız göndererek evlendirdiler, Bizde ise birşey yapılamıyor. Meselâ bir baba kızını kimseye teklif edemi- yor. Anmesi de öyle. Konu komşu da alâkadar olmuyorlar. Kız ise hiç açamıyor. Genç- lerimiz gönül eğlendirmekle vakit geçiriyorlar. Bu — yüz- den de — evlenmeler azalıyor. Bugün Romanyanın — nüfusu bizi geçiyor. Ben öyle derim ki nüfus meselesi bütçe me- lesiuden daha mühimdir. Bütçe nasıl olsa tevzin edi- lebir fakat bir hükümet bu- gün nüfusla alâkadar olsa bir harp neticesinde açığını ancak (20) senede kapatabilir. Fvlenmemenin ahlâktaki menfi tesirleri de size caba... Ben bunun için (10) bin liramı ve Yalova sahillerineki (1) milyon dönüm arazimi bu işe hıır:deceğinî(. Son kuru- şumu atı! adar çalışa- cağım. 0= sonra da benim işim tamam oldu, ey zengin- ler, ey hükümet, siz buyurun mabadini tamamlayın diyece- ğim. Salih Bey Neler Yapıyor ? Salih Bey belediyeye bir mektup yazarak İstanbulda de- mode olmuş, yatkın nekadar eşya varsa peşin para ile alacağını ve bunun için lâzım elenler nezdinde teşebbüste ulmasını rica etmiştir. Bunları alacak ve fakirlere dağıtarak sattıracaktır. Nüfus — bahsinde ise Salih Be milessesesine — yalmız bekârları — kaydetmektedir . Şimdiye kadar (12) düğün ş bir dü- yake'lda Benlelği gi lüyor. Uzun projesinin ana lardır: Ve bunlar- 1 — Mukayyet olanlara kı- şın ucuz et yedirmek için sucuk yaptırmaktadır. Bunları kışın okkası (30) kuruştan satacaktır. 2 — Okkası 3 kuruş 35 paradan kömür temin ettiğini söylüyor. 3 — İşlek bir yerde m- kayyetlere — bir — kahvehane açıyor. Burada altımış paraya kahve verecek. 4 — Bir fırın tamir ettiri- yormuş. Burada maliyet fia- tına, meselâ bugün (5) ku- ruşa ekmek satlıracak, 5 — Mukayyetlere birer tayyare bileti hediye ediyor. im — menfaatlere ğmen Beyin defterine kayit olanların adedi (70) i bulma- mıştır.) 6 — Salih Bey bir fotoğ- raf makinesi almıştır. Fakir- lerin (7,5) kuruşa vesikalık fotoğraflarını yapacak. Bun- lardan başka ğilı Beyin çok mühim bir teşebbüsü daha #ardır. O da dilencilere vesi- ka vermektir. Salih Bey bir Işııı'ln“ıgı:ıı l(ıu ) lira ile geçineceği! esap etmiş ve (3340) varaklı, dört renkli ve herbir yaprağı onar, yirmişer, kırkar ve yüzer paralık birer zımbalı cüzdan yaptırmıştır. Yardıma muhtaç olanlara çi- kolata, bisküvi, karemelâ, ço- rap ve ayrıca bu cüzdanlardan da birer tane verecek bunlar hem bunları — satacaklar, hem de halktan sadaka aldıkça bu cüzdanlardan birer yaprak koparacaklar. Tuhafı şu ki Salih B. çok sadaka verenlere de 100 liralık iİkramiye vade- diyor Salih Bey bir de düğün ko- nağı hazırlıyor. Buraya muh- teşem mobile köyacak. Ev- - lendireceği gençleri masraftan kurtarmak — için anabtarlarım bir hafta kendilerine verecek ve burada bal haftası geçir- melerini temin edecek. Salih Bey tefecilerle mü- cadele için cüzdan sahipleri- ne birer aylık faizsiz para verecektir. Muhtaç olan aza- sına da ayda (20) lira kadar faizsiz para verecekmiş. Kev- disi : “— Ben asri — değilim. Ciddiyeti çok severim. Diyor. Salih B. ayni zamanda bekârdır. Şöyle bir tasavvuru da vardır: (10) bin bilet bastıra- cak buhları kör, topal kam- bur, çopur kızlara birer liraya satacak, Bu paraları evlene- cek — fakirlere sarfedecek. Sonra Notere gidecek bu (10) bin sakat kadının numa- rası üzerinden bir piyanko çektirecek ve taline hangisi — çıkarsa — onunla — evlenecek, amma ya bu kadın ahlâksız çıkarsa, işte onu düşündüren bu noktadır. *— Bu kaput bezinden don değil ki bozup ta gömlek yapayım, diyor. Bunuda halle- derse kat'i kararını verecektir. Salih Bey birçok para sarfederek Darphanede be- mak Üzere birer de rozet yaptırmıştır. Fakat Salih Beyim teşebbüsleri de Tübâü ağacına benzer. Henüz ilk sınıf ka- dınları ayırmadan birden bire beşinci sınıfa çıkmıştır. Bunlar işçi ve bekâr kadınlardır. Bunlar resmini koyduğumuz numaralı rozetleri göğüslerine takacaklar. Bekâr erkekler bunları görecekler ve Salih Beye müracaat ederek evle- nebileceklerdir. Erkekler için de başka şekilde* rözet makineleri hazırlamıştır. Bu rozetlerde dokuz renk vardır ve her bir renk bekâr erkeğin tahsilini, seviyesini, kumar oynayıp oynamadığını içki içip içmediğini gösteriyor. Salih Beyin müessesssi Suk tanahmettedir. Söylediklerini yapıp yapamıyacağına gelince, buna da, ey a İster inanın, ister inanmayın BORSA İstanbul 26 Eylöl 1931 — Kapanan fiatlar — NUKUT İstertin - Dolar Amerikan 21200 20 Frank Fransı 169,00 20 Liret — İtaiyan 22400 20 Frank Belç'ka ns, 20 Drahmi Yunun 49,00. 20 Frank İavçra D 20 Leva — Bulgar 2600 1 Florin Felemenk 65,00 20 Koren Çekoslovak UA — 1 Şilin Avusturya M6— 1 Rayhşmark Almanya Sö— ee 1 Zeloti Lehlstan 2300 ; =—-ı- tişmye Yugoslarya 70,00 1 Çervoneç Sovye' € KAMBİYO Londra 1 İsterlin — kuruş —— Nüy. — 1 Türk İlram dolar | 0473890 Parla 1 Türk Hrası Frank ! ı | 1 | ? | | 3 d