Kari Gözile Gördüklerimiz Marhtan Fazlaya Satılan Ekmeklere Dair Muhterem Efendim, 22-9-931 salı günkü gazete- zin ikinci sayfasında * Ekmek yçikâri,, başlıklı yazıda tablakâr- *r hakkında yapılacak takibattan diliyor. Ah efendim! Ne ar, bö takibat bazı fırınlardaki lar (tezgâhtar) hakkında da Yapılsa, Zira bunlar da daima 4 iıtan (ekmek İse yirmi para, tancala İse iki, üç kuruş) fazla ahyorlar. Narhtan bahisedildikçe: #endim, ekmeklerimiz kilodan azladır, onun farkını alıyoruz. derler, Demek ki, yirmi paralık, iki * kuruşluk fozla koydukları diğer pek çok fırıncıların Yaptıkları kadar tam kiloluk pi- $irir ve narh üzerinden satabilir- » Bu iddialarını terazi ve dir- mlerinin ve ayarlarının sıhhati- Dİ tezgâh üstünde ve göz önünde tatbik ederek ispat etmelerini İstemekte ısrar ettiğimiz vakiti (Biz tartı ile vakit kaybedemeyiz) diyorlar, Bu talebimize bittabi iştirak *den o sirada orada bulunan alı- lara karşı da hiddet ve infial yüzü göstererek tezgâh altında ( bazılarının üstünde ) bulunan teraziye şiddetle koyarak hemen indiriyorlar ve: Efendim, İşte gördünüz ya, ne kadar farla... diye hokkabazın (ne sihirdir ve keramet, el çabukluğu maharet ) ustalığını icra ediyorlar. Hele francala için üç kuruş fazla almaktan, tesadüfen oradan ekmek almakta bulunan Belediye Kabıta memuru huzurundan bile Şekinmemiye yelteniyorlar. Francala fırıncılarının bir id- diaları da: Efendim, kâğıda sarı- Yoruz; bu küğrt bedava mı? Hem biz'm francalalar, en nefis undan Ve bira mayasından.. Narh komisyonunun kararına VE tulimatnamelerin sarahatine Muhalif olan bu hareketlerin der- al menedilmesi lâzimgelir kana- atindeyim, Karilerinizden Nami Sabri Cevaplarımız Uzünköprüde Zekeriya Beyin Mezdinde Ali Galip Bey: Efendim, Şimendifer Mek- tebine hariçten talebe alınmaz. Devlet Demiryolları idaresine merbut olan bu mektebe memurlar alınarak o hareket şakirdi yetiştirilir. Gt s0 « 26 Eylül - 931 Har 1446 Rurat 1. Eylül » 1347 vakıfsezami- vasat Arabi 13 Cemaziyelev.350 gokit-ezani-vas vi? i Ş | SON P Dünyada Olup Biten Hâdiseler Yakalarında Çiçekle İngiliz Buhranı Ve Dünyadaki Akisleri Londra — Muhalefet mev- kinde bulunan eski kabine- nin Hariciye Nazırı ve Amele fırkasının bugünkü Reisi Hen- derson İngiliz buhranı hak- kında bir nutuk söylemiştir. Henderson, bu nutkunda, kanun ile iş yapılamıyacağını, kambiyo piyasasını korumak için mübalâğalı kazançların önüne geçilmesini, Bankaların kontrol o edilmesini, ( başlıca sanayi ile umumun menfaati- ne hizmet eden müesseselerin ya o millileştirilmesini (o yabut murakabeye tâbi tutulmalarını istemiştir. Harici siyaset için de iktısa- di harpten vazgeçilerek sul- hün tesisini tahdidi teslihat ile kolaylaştırmak yolunu tav- siye etmiştir. Gümrük tarife- leri konmasını, Mister Hen- derson, İngiliz sanayini can- landıracak bir tedbir şeklinde görmemektedir. Diğer taraftan haber veril- diğine göre Kalkütada, Ça- kers Bankası mevduatın fazla çekilnesinden dolayı kapıla» rini kapamıştır. İngiliz Bankası mümessille- rinden birininde ( Nevyorka gittiği haber veriliyor. Mak Donalt te birdenbire Londraya dönmüştür. Bu ani dönüş, sihhatinin iyiliğinden ziyade vaziyetin her zamandan fazla dikkati icap ettirmesi ve inti- babat meselesi münasebetile kabinede fikirlerin ayrılmasıdır. Birçok İngiliz müesseseleri, harice yaptıkları siparişleri geri almaktadırlar. Meselâ Havanaya ısmarlanan birçok cigaraların siparişi iptal edil miştir. Esham borsası 26 Eylülden itibaren muame- lelerin peşin yapılmasına ka- vermiştir. Evvelki muame- eler 5 Teşrlaleviule kadar tasfiye edileceklerdir. İngilte- re ile büyük işler yapan ve Merkezi Almanyada bulunan komitesi, Borsada İflâs Eden | OSTA İflâslarına ahit Olan Centilmenler - Alman Milliyetperverleri Ve Fransızlar | Solda #ransız Başvekili Lâyal, sağda Brtand ve bazı Cemiyeti Akvam delegeleri Son gelen haberler, Müsyü Lavalın, mali buhran münasebetile Amerikaya seyahatini ancak teşrinlevelde yapabileceğini bildiriyor. Meşhur Alman Milliyetperveri Hiti er, Fransiz Nazırlarının yakında Berlini ziyaretleri esnasında taraftarlarının nümayiş yapınamalarını emretmiştir. caklardır. Centilmenler Londra — Borsanın faali- | , eti müthiştir. apan halk e ei ca halk sokaklara taşmaktadır. Esasen bina dar olduğundan ekseriya işler dışarıda görüşülür. Bunu bilmiyen o ecnebiler buradan geçerken manzaraya hayretle bakarlar. Son buhranda başlarında silindir, o yakalarında çiçek, yüzlerce İngiliz zengini ser vetlerinin bir anda sıfıra indi- ğini büyük bir soğuk kanh- lıkla seyretmişlerdir. İngiliz lirasında nisbi bir yükseliş vardır. Alman Bankasının Vaziyeti Berlin — Alman Bankasının son neşredilen bilânçosu altın döviz, karşılığını yüzde 401,1 olarak göstermektedir. Bir Fransız Bankasının Aezi Paris — Büyük bir Fransız bankasının son buhran müna- sebetile müşkül vaziyette kal- dığı bildiriliyor. Maliye Nazırı Aksi hareket edenler, bu gruptan derhal çıkarıla- Japon Jhtilafı Cenevre, 25 (A. A.) — Ce- miyeti Avam Meclisinin umu- mi içtimaıda Japon mümes- sili söz alarak Japonyann iÇin - Japon ihtilâfını ilk ön- we Nankin Hükümeti tarafın- dan teklif edilmiş olduğu veçhile iki hükümet arasında doğrudan doğruya müzakere yapmak suretile sulh daire- sinde halletmeyi pek ziyade arzu etmekte olduğunu teyit etmiş ve demiştir ki: “ Mademki iki taraf takipğ edecekleri usulün ve şeklin intihabı hakkındaki nokatai mazarlarını açıktan açığa bik dirişlerdir. Benin zanmma kalırsa Cemiyeti Akvam mec- lisinin bu Lusustaki vazifesi ibtilâfa alâkadar olan iki ta- rafın noktai nazarlarına riayet etmektir, Çin. mümessili de Çinin kaytsiz olarak kendisini Ce- miyeti Akvamın elleri arasına bıraktığını söylemiştir. “ 25 yaşında bekâr bir gen- cim. Hayatta epeyce sevği maceraları geçirdim. Tecrübe bana öğretti ki çabuk uyuşulan sevgiler devamsız ve o gençler tez usanmıya mahküm! Tam evlenme çağındayım. Fakat, hayati bir dönüm noktası olan bu mühim işe bir türlü cesaret edemiyorum. Sebepleri: 1 — 60 lira maaşım var. Bu, müşterek hayatı temin edemiyecek. 2 — Aradığım tipte, ara- dığım evsafı haiz bir eş bu- labilmek güç. 3 — Evliliğin zorlukları, geçimsizlikleri. Annem de var. Kime raslasam, hangi evli erkekle o konuşsam: |oOAman azizim sakın evlenme, başına iş açma! Rahatına bak di- yorlar, Mes'ut zannettiğim bir çift var. İkiside muallim, ikiside genç, aylık varidatları yüz lirayı buluyor. Orta bir ha- yata kâfi bir kazanç, erkeğile konuştum : “Evlenme kardeşim, evlen- me!, Dedi. Acaba bizede mes'ut çiftler biç kalmadı mı? Evlendiğin- den memnun olan hiç yok mu? Bunları gördükçe büs- bütun Evlenmekten çekiniyo- rum. Fakat bunun sonu yokl. Hoşuma giden bir kız var. 18 yaşlarında. Tahsili, terbiyels, seciyasi iyi, «varidat yok. Ses dece babası doktor. Bununla evleneyim mi ? Ne şerait tah- vam Sarayı Cenevre — 1930 da Cemi- yeti Akvam, sarayının bir keşfi o yapılmıştı. o Bu keşif bu sefer tekrar edilmiş ve (20) milyon Fransız frangı fazla masraf gösterilmiştir. Muhte- lif murahhaslar, buna itiraz etmişlerdir. Amerika İşsizleri Vaşington — Amerikada 5 milyon 600 bin işsiz bulundu- ğu tahmin ediliyor. Reisi M. Lerroux meclisi Çin - Japon ihtildfinin mem- nuniyeti mucip bir surette beliedileceği ümidinde bulun- | Kadın Ve Kalp İşleri Gençler Eevlenmekten Korkmakta HaklıMı?.. | Cemiyeti Ak- |İnsan Dururken tında nasıl bir kızla evlenirsem mes'ut olabilirim. , OR. Öz Bu mektubu bililtizam ay- nen (dercettim. o Maksadım gençlerin evlenmekten nasıl korktuklarını ve nasıl kaçtık- larını göstermektir. Kendisi bu korkunun sebeplerini iyi tahlil edemiyor. Basit sebep- lerle evlenmekten Okaçmıya çalışıyor. Bence en büyük sebep ha- yatın biraz güçleşmesi, oku- yan sınıfın evlenirken günden güne ihtiyatlı Oolmassı, ve parasızlıktır. Filhakika 60 lira maaşla evlenip mes'ut olunabilir mi? Bunu benim aklım almıyor. bir defa bu paranın içinden beş on lira ev kirası çıkar- mak lâzım. Oda ve ev. Kalan kırk lira ile, yani günde bir # lira ile yaşanabilirmi? Daha | gözünü açmadan o arkadan bir de çocuğun feryadı geldi miyidi, artık o evden hayır gör. Saniyen bu kadar az bir para ile evin içine bir de anne sokmak, faciayı evvel den hazırlamaktır. Yavrum, sen etrafından hep cesaretini kıracak sözler işit- mişsen, sebebini senin gibi saadet esbabını temin etme- den evlenenlerde aramalısın. Anayı düşünmeden, hazırlı- ğını tam yapmadan evlenen- ler elbette mes'ut olamazlar. Sen de kazancını arttırmıya çalış. Bir çifti mes'ut edecek dereceye geldiğin gün evlem. meyi düşünebilirsin. Hanımteyz: d Hayvanı himaye ' Berlin— Avusturya Hayvan | ları Himaye Cemiyeti, bir tayyare tutmuştur. Bu tayyare Alp dağlarında soğuktan don- İ muş (güvercinleri toplayıp (| Venediğe götürecektir. Kuşlar, fena hava yüzünden yolda kalmışlardı. Kuşlar, Venediğe salıve “ecektir. Ispanya Kıral Ailesi Paris — İspanya tabtı üze- rinde hakkı olduğunu iddia eden Purbon ailesinden don Cen, eski kıral on üçüncü a. Güneyi1i.48 | 41 ji Bankası iflâs et: | ve nezaret erkânı vaziyeti yi EL “eti : yö) ös pi İni ” tetkik ediyorlar. Çemileri Akvam ii RA bye SEM SA Karışmıştar. m e giyi Allah güzeller yaratıyor, | nin içine benim yüzümden Kafası dumanla dolu olan | O— Buraya çene yariştırmız TEFRİKA NUMARASI 35 -— demek her güzel kul bir | bir sevgi doğmuşsa beni | şehzade, işittiği sözleri lâyı- | ya gelnecim ya, BiR ELMASIN HİKÂYES Sarhoş gerç, kendisini ça- dırın bir köşesine doğru sü- trükliyen kadına itaat etti. Kuvvetli bir endişe | için- de bocalamakla beraber Gül hatunu dinlemekten, zevkyap oluyordu. — Söyle Gül, dedi seni dinliyorum. Gül hatun, o fitnekâr o bir maksatla şehzadenin dizi di- ine çömeldi: — Sultanım, dedi, sevgi | Dadi. 2 YAZANI — İyi ama sultanım, onu benim gibi bilmiyenlere nasıl ? Mini sorgu. Ateş nedir, edir gibi birşey. Ateş z : ye su, sudur; Sevgi de idir! “— Ateş, yanacak şeyden iner, Sevgi çıkar. Su, dağdan nereden doğar ? — Yürekten. — Kim doğurtur? — Allah! ta, ben de bunu anla” sevyi yapabilir! ii Hayır, her güzel kul, sevgi yaratamaz. Güzel olur ki soğuktur, adamı dondurur. Şehzade, bir kahkaha par- lattı; — Mantık hocamın kulağı çınlasın. Hiç te böyle safsata tertip edememişti. Sen İcaze- ti ezelden almışsın. Ve sonra ciddileşti: — Şehzadeler sorguya çe- kilmez Gül, Onlar yalnız söy- lerler ve iyii bütün aya kabul ettirirler. vw Ben harp esiri, Ulak tutsağı, Çerkes halayığı deği lim. Türküm, müslümanım. 8-1: Se öznel i inandırmalısın, kandırmalısın. — Kandırırsam ne olacak! — Kandırırsan düşünürüm, yüreğimi yoklarım, işime ge- İirse kocamdan ayrılırım, ken- dimi sana mal ederim. — Kazanamazsam? — O vakit ayaklarına ka- panırım, “İrzimı "yıkma, beni kirletme, diye yalvarırım. — Dinlemezsem? — Kendimi öldürürüm. Çün- kü bir kuşak giki bugün bele sarılmak, yarın köşeye atılmak istemem. Şehzade bir nebze dalgın laştı. O güne kadar hiçbir kimseden böyle sözler işitme- mişti, kile tahlil etmekten &cizdi. Yalnız müphem bir tesir al- tında o düşünmiye savaşıyor- du. Kadına hak vermek ha- tırma o gelmiyordu. o Çünkü hakkın ancak kuvvetten ve kuvvetin de şehzadelikten iba- ret olduğuna kani idi, Şu ka- kar ki . kadın, o ceffelkalem haksız da çıkaramıyordu, pe- rişan bir düşünce içinde dal- gınlık geçiriyordu. Nihayet kararını verdi, şır- ma rık bir Şehzade vaziyetin- den (o ayrılmamayı omünasip gördü: — Epeyce konuştuk, dedi, yetmez mi? — Ne oldu? — Anlaşmaidık mi? — Anlaşacak birşey yok. Fikrimi söyledim ya. Oka- dar kâfi! Mustafa sultan çadıra gi- rerken sinirlerinde ( dolaşen yakıcı alevlerin o sırada azal- dığını hissediyordu. o Tuhaf bir kesel içinde idi. Vücu- dunda bir gevşeklik dolaş yordu. O, bir nevi küngür- lemeyi andıran bu keszleti, bol bol içtiği şarabın şeame- tine hamlederek (hiddetleni- yordu. Mâamafih vaki olan teklifi, İster istemez kabul etik — Peki dedi, batırın hoş, n olsun. > CE ie