(Her hakkı mahfazdar) Elimden kalemi biraktım ve kendi kendime sordum : — Acaba ne oluyor ?.. Dinledim, güvertede kuman- dalar veriliyor ve koşuşmalar “luyordu. Hemen kalemi bı- raktım ve kapıya fırladım. Tam çıkacağım zaman bir Alman küçük zabiti beni se- lâmlıyarak dışarı çıkmama nezaketle mâni oldu: — Kısa bir zaman için güverteye çıkmıyacaksınır.. Dedi. Bir ande um, buz kesildi. Şüphesiz, Abdül- hamide (suikast (o edilmişti, Genç zabitin yüzüne hay- kırdım: — Niçin efendi? Biz burada mahpus değil, misafiriz.. Ayni zamanda ikinci kap- tan yukarıdan dik. ve kaba bir sesle başırıyordu; — Yok Kalpak.. yok kal Bereket versin, ikinci kap- tandan çok terbiyeli ve mü- nevver olan genç zabit, vazi- yetimden ne düşündüğümü anlamış gibi “tatlı bir neza- ketle cevap verdi; — Müsterih olunuz.. Bu memnuiyet, tamamen İehiniz- dedir. Çünkü, Yunan filosu, #zerimize doğru geliyor. Bi: hâdiseye meydan vermemek için muvakkat bir zaman sa- kalmanızı kumandan londa emretti, Dedi. Bu esnada, Vasıf Beyle Salih Bey de güverte- den gelmişlerdi. Hep beraber salona indik. Ah bu dakikalar, nekadar acı ve nekadar emdi? Askerlik oşerefinin bütün kıymet ve kutsiyetini göğeün- de taşıyan Türk zabitinin, vazife ve mecburiyet dolayı sile düşman karşısında sak- lanmaktan ne acı ıstırap duy- duğunu © anda gözlerimle ördüm. P Ya filosu, büyük bir gürültü ile yanımızdan geçti. Güverteye çıktığım Ozaman İlk gözüme çarpan $ey, grandi direğinde dalgalanan büyük Alman harp bayrağı oldu. Sanki o siyah Prusya kartallari etrafa beybet ve azamet saçıyorlardı. . (Averof), yavaş yavaş bizden uzaklaşıyor. Pek yakın geçti ği için, arkasında bıraktığı dalgalar, yatımızın bordasına çarparak dümen sularımıza karışıyordu. o Yatın suvarisi, pek hoş bir adamdı. Kısa boy- İe, sinirli, odaima dişlerini gıcırdatan tubaf bir Bahriyeli. Küpeşteye dayanmış, Yunan filosunun arkasından bak yor.. yumruklarıni sıkarak; — Ab, bir Türk kruvazöü... Diye mirildanıyordu. Salih B. süvariye sordu; — Şayet hizi görüp te ak mak İsteselerdi ne yapardınız? Suvarinin derhai kaşları ça- ldı. Sağ elinin işaret parma- ile evvelâ, direkte azamet- İABDÜLHAMİDİN SON | İN aptanı, Güverteden Aşağıya Bana Bağırdı: Yok Kalpak, Yok Ka NAKLEDEN: ZİYA ŞAKİR... 9) Alman K | Ipak Abdülhamit için hazırlanan Beylerbeyi sarayında yatak odası olarak sol köşe intihap adilmişti. bayrağını ve sonra da ilnürteieki tesi ları göstererek: — Onu yapabilmek için, evvelâ bunlara cevap vermek lâzımdır. Dedi. Fakat Salih Bey, bu cevabı kâfi görmedi. Herhalde bu Alman zabitinin ruhunu daha iyi anlamak için tekrar sordu: — Fakat Averofun koca toplarına karşı, sizin bu kü- çük toplarımız nasıl mükâve- met edebilir? Dedi. Süvari, daha büyük bir ciddiyetle buna da cevap verdi: — Çok hakkınız var. Fakat bir asker harbe girişmiye mec- bur olduğu Yakit, ne kendi zâfını ve ne de karşısındaki düşmanın kuvvetini düşüne- mer. Benim Yvazifem, sânca- min şerefini ihlâl edenlere z ii dakikaya Okadar bütün kudretimle harbetmek- tir. Muzaffer olmak nekadar büyük bir şerefse, vazife uğ- runda mahvolmak ta ayni de- recede yüksek bir şereftir. Dedi | z in Süvarinin bu sözleri, ordu Birer Kutu Boya üze dede şokuk 45 Kenan, 9 Halli, oğlu Necmi Birer i Doğan Bey ve Hanımlar. Düzüne Zarf Kâğıt ve Yedikule Gengeğa sokak ei alda, Salihli a daktilac Nadire, Gokaleğia erifeli cami M. Ziya, Edirne Öç geri kB BE alta talebesinden 73 ve Hanımlar. Birer Albüm Ankara Öz Çebi gi ve Bakı'köy < Metin ema A Avana Hilâlishmer siyer Ba Ne. 3 karşısı dallah, Seyfi İ meydan okuyan Lisesi 1025 Mahmut, Galatasarm hu Terzi AUER yanında Hüseyin ini Sekizinci mektep sınıf $, 396 Sa- e Hac Murat mahallesi Bilasee” es Mei mükerrer 3 | Aytekin, Çenberiltaş orta mektep Sö Şinasi, Ankara. Hilecetteps Yağir yi Topkapı Sefa bostan Ruh Bil ejeik" Avukat Aldklş Bep köşkünde Rıza Paşanın söy- lediği sözleri hatırıma getirdi. Narin bir (yat) im içinde oyuncak gibi görünen selâm toplarile AÂverofun çelik zıh- larma, büyük çaplı toplarına şu zabitin sözlerile Rıza Paşanın sözle- rini mukayese ettim. Cihanşümul bir şöhrete ma- lik olan Osmanlı içi boş bir testiye, ve daha dün hükümet kuran düşman- ların atsız ve şansız orduları- nı da sert bir kayaya benze- ten.. ve bu kıyas ile en er | vel kendi askerlik kudret maneviyatını bizzat i eden bu Osmanlı . ordusu kumandanı, nazarımda kardan yapılmiş bir heykel gibi bir anda eriyiverdi. Rıza Paşanın ve maalesef onun çürük iman ve kudretine tevdi olunan zavallı üçüncü ordunun omağlüp . olacağına şimdi tamamen kani oldum. Çünkü şu Alman zâbitinin söylediği büyük sözler .bana bir daha anlattı ki bir silâbı ve | kullanan el, kudretli bir imana dayanmazsa o silâhtan galebe beklemek büyük bir hatadır. ( Arkası var ) Çocuk Bilmecemizi Doğru Halledenler Fikret, Beşiktaş Hacımensur sokak 60 a, İzmir Şark otelinde M anbul Kır orta mektep 147 Milif Müdafan sat leri maaş kâtibi Yusuf Bi pm Ragıp, opanede sütçü Nike 97, Edirne © şerefeli cami karşın berber Halit Ef vi Rıfat, Konya İsmetpasa, mektebi 7 Türkân Rüstem, Ankara İsmetpaşa mahallesi Poyraz sokak 160 Re Yozgat Gozl Paşa mektebi Jale Gönül, Hanım ve Beyler, Birer Kitap Manisa Saray mahallesi şişeci Halit oğlu Semih, Yeşilköy Mühendis 35 Farıl Tevfik, Salihli Avukat Hayri B, kızı Muazzez, Beşiktaş köyiçi Besimpaşa köşkü Ezel, Çanları Posta Telgraf müdürünün oğlu Salâhattin Heybelisda Suhliboyu 1 Salihli Avukat Hayri B. vamtasile zibe, Nişantaş Feyziye İlsesi mexunlan Saniye Vedat, Halide, Ankara Berin Necmi, Çorlu &) inci furku Teva- srt müdürü” Kaymakam, All Rosa Ber oğlu Rüştü, Edirme Postama yanımda Albert Şoef, Vefa orta mektep 96 Muzaffer, Uzunköprü Mimar Hayrettin ektebi 135 Nerkiz, Ankara Anafarta mahallesi 5 Şükrü, Galalasa- ray linesi 1148 Osman Naci, Salihi Tel- graf Müdürünün oğlu Muzaffer, Ankara Hisar Devdiran mahallesi beaçit sokak Beşiktaş Kö; Mehmet Asaf 3 Nabe ilkan Çengel kan 5 Tahsin Bey ve Hanımlar ordusunu, * #'dip gelebilmektir Atinanın Misali Bize Bir Ders Olmalıdır ( Baştarafı 1 inci sayfada ) Pire ve Atina çıplak ve taşlı bir arazide bina edil- dikleri halde bugün Zapiyon, Millet bahçeleri gibi şehrin ortasında muntazam parklar vücuda getirilmiş. Şehirde bü- bir faaliyet var. Herke- sin ittifak ettiği bir nokta — ki, bizim eski hemşeri umlar Oburaya (geldikten sonra AÂtinanın ticari ve ik- tısad! faaliyeti çok artm Meselâ evvelce burada tel bir halı kapi ya vw di (360) abrikası, 62 tane de halıcılık mektebi var. Bura gazetecilerinin davetile evvelki gün ( Akropolis ) Ati- nanın eski hisarına gitmiştik. Hisarın bulunduğu nokta bü- tün şehre hâkim bulunuyordu. Bize verdikleri malümata göre mübadiller geldikten sonra Atina beş misli büyümüş. Bunlar için Yunan Hüküme- tnin (sarfettiği para ir: (400) milyon Türk lir.- sına (baliğ oluyormuş. Bura mukabil bunların Yunanistana götürdükleri servet, nakit ola- rak (55) milyon altın tahmin ediliyor. Şurası da dikkate şayandır ki Atina civarında toplanan mu- hacir mahalleleri, muhacirlerin Türkiyede eskiden bulunduk» ları şehrin isimlerine izaletle ve (o bunların birer “Yeni, kelimesini koymakla “Yeni İzmir,, , “Yeni Filadel- fiya,, (Alaşehir) , “Yeni Kon- a,, gibi bir nevi Türk isim- leri taşıyorlar. Atina şehrinin dahili faa- liyetini artıranlar ise muha- cirlerden ziyade firari rum- lardır. Bunlar, onaklettikleri büyük © servetlerle ( şehirde büyük tesisat ve ticarethane- ler vücuda geti; irmişler. Bugün bunların besledikleri en büyük emel Türkiyeye serbestçe gi- ve Türk- Yunan e gr a arzu” er, tal ettire- Gözii Fanidirler. unan gazetelerinin neşri- yatma göre, İsmet Paşanın Atina ziyaretinde, bu mesele de balledilecektir. Burada İstanbullu bir zahire taciri ile görüştüm. Türk - Yu- nan dostluğunun en büyük semeresini ticaret sahasında vereceğine kani olanlardan biri de bu zattir. Diyorki; — Türkiyede en fazla hu- bubat istihsal edilir. Yunanis- tanda en ziyade hububat ithal eder. Kanada ve Amerika gibi uzak memleketlerden Yuna- nistana her sene (500-600) bin ton hububat gelir. Kom- şu ve dost Türkiye dururken artık uzak yerlerden erzak celbetmekte ne mana vardır? Sizde olmayan bir size, bizde olmayanı siz bize ve- rirseniz bugün çektiğimiz buhrandan kolaylıkla kurtu- luruz, İşte yeni Yunanistanın yeni Türk - Yunan itilâfından bek- lediği asıl semere budur. ON ÜÇÜNCÜ PATRON KUPONU No, 1 Gazetemizde on beş günde bir vermekte olduğumu — Patronu bedava almak istiyorsanız, bu kuponu kesip saklayınız ve 15 kupon toplayınız. Patronlarımız dan pek memmun olacaksınız, Patronlar neğredildikleri güm den itibaram İstanbul karilerimir bir balta, taşen karilerimiz om gün içinde kuponların gönder melidirler, Bu müddet geçtikten Türk Hava Kartal- larını Tanıyalım... ( Baştarafı inci sayfada ) Burada, tekrar bölüğümün başına geçerek mütarekeye kadar çalıştım. mirin işgali Üzerine 22 Nisan 335 te İstanbula dönmek mecburiyeti bâsıl öldu. Ayni senenin 18 hazirannda Deniz Saya Mektebi Müdüriyetine getirildim. Mektep Yeşi idi. Fakat bütün pie mer Tersane ambarlarına nakledil- mişti. Bu atıl vaziyette durur- ken İzmir Müdafaai Hukukunun İstanbula nakletmesi Üzerine ie teşriki mesaide ulundum. e a milli harekât hakkında! tebliğle- rini köprü Kadıköy iskelesinde bir müvezzi gibi halka da- ğıtarak bir müddet te böyle çalıştık. İstanbulun İşgali üzerine va- ziyet büsbün tehlikeli bir hal almıştı. Yanıma deniz yüzba- gısı tayyareci Ahmet Nuri Beyle berar (Hava Müsteşar- lığında binbaşı) Berlin Sefiri Kemalettin Sami Paşanin ta- lebi üzerine Ankaraya hare- ket ettim. e Ahmet Ali yi gedikli reci İsmail Efendi ae e. (Bu zat İzmirde uçarken bir kazaya kurban gitmiştir.) Hareketimiz 2 Nisan 336 da vaki olmuştu. Üsküdar yolile yola çıkışımızın ikind günü akşamı kuvayı milliye- nin ilk karırgâhına vardık. Sabık İstanbul Meb'usu Bin- bı krü ve Dayı Mes'nt Me orada idiler. Hergün sekiz, on saat yüz rümek suretile dördüncü gün yatsı vakti Adapazarına var dık. Kasaba, . milli kuvzetlerin işgali altında idi. Bunların başında da kuşçu Eşref vardı. Bir ara Eşrefe muarız bir çerkez kafilesi oAdapazarımı işgal etti. Bu hal üç gün sürdü. Vaziyet kötü idi. Bun lar, bizim Anadolu içine git- mek istediğimizi biliyor, bu yüzden tehlike de artıyor- du. Bu vaziyetten bizi, Gey vede bulunan rahmetli 24üncü Fırka Kumandanı Kaymakam Mahmut B. kurtardı. Bir kısım kuvvetile Adapa- zarına gelince bir vesika rica ettim. Şehir hâlâ çerkezlerin kordonu altında idi. Vesika» yı aldıktan sonra Belediye reisinden üç lira iane istedik, şimendifer idaresinden de bir derezin alarak bir gece vakti yola çıktık. Lefke halâs mu takası idi. Buradan kırk ki- şilik bir vagona atladık ve tasiyonda bulunuyorlardı. Kem dimizi takdim ettik. Ellerimizi sıktı, hatırımızı sordu. Geldi ğimiz yolu, tesadüf ettiğimiz fevkalâdeliklerle alâkadar ol- du. Biz de icap eden şeyleri arzettik, Apadoluya geçişimiz ve orada vazife alışımız da İşte böyle cereyan etti. Çin - Japon Harbi Şimdilik Durakladı (Baştarafı 1 inel sayfada ) nedir ki (o Japonlar (taarruza psn Mukdene kadar iler- e: mişlerdir. Yine Japonların iddiasına | göre Çang - Çungiaki OÇin askerleri de (O Japon askerle- rine tecaviz (etmişlerdir. Çinliler, Japon < Demiryolu- na karşı taarruzlarını (22) eylülde: tekrar (o etmişlerdir. Ayni zamanda 21 eylül ge cesi, Çinliler Harbindeki Ja- pon Askeri Heyetinin binası- na, Japon Konsoloshanesine ve Japon bankalarına bom- balar atmışlardır. Ayrıca Kora hududunda İsyan çıkarmışlar, Japon bi- nalarna &teş © vermişlerdir Çang - Çungtaki o müsademe- lerde Japonlar 66 ölü, 77 yaralı vermişlerdir. Japonlar, bu hâli, Çinlilerin harp edil mesin . diye askerlerine ver- diklerini iddia ettikleri emriu doğru olmadığına bir delil addediyorlar. Bundan başka Japonların O kabul ettikleri bir nokta vardır. Oda, Çinlilere karşı kiddetki bulu- nan genç Japon zabitle- rinin son bâdiseleri bir vesile bularak harekâtı yenişletmiş olmalarıdır. Japonların bir ithamı daha var. O'da Çim lilerin Japonlara tecavüz ha zırlığı o yaptıklarıdı.. o Bunun için de Mançuri bankaların dan paralarını o çektiklerini sebep gösteriyorlar. Şu hale göre şimdi vaziyet nedir? Vaziyet şudur: Bir taraftan Cemiyeti Akvam, diğer taraf- tan Rusya ile Amerika vazi- yeti gözden geçiriyorlar. Vas şingtonda Çin, Tapon sefirs lerinin ve Ameri'a Hariciye erkânının iştirakile ka-uşma- lar yapılıyor. faponya da Cemiyeti Akvama cevap haarlye*. Çin halkı mitingler aktediyor, seferber- lik yapılmasını istiyor. Umu- miyetle » Jazonların odemek istedikleri şudur ; “— Bu iş ötekinin, beriki- nin karışacağı iş değildir. Biz kozumuzu o Çinle paylaşırız. Esasen bizim Macçuride (16) bin kişilik asker bulundurmıya hakkımız vardır. Sevzettiğimiz askerler fazla değildir. Fakat Çin, tabii kuna ya naşmıyor ve Cemiyet Akvas wn kararmı bekliyor. Bu arada da O biribitin düşman ola: Çin vilâyetleri muhare- beyi | Jaratrmuş, vaziyetin ikişafım bekliyorlar. Belkide müşterek düşmana karşı müş- tereken brekete gelecekler- dir. Fayfat bunun için Kanton hükümet bir şart koşuyor: Milli © Çin bükâmeti' reisi Şang-Kay-Şekin çekilmesi * Son haberler, Şimali Çin- dei Çin askerlerinin ailelerile bereber Pekine çekildiklerini heder veriyor. Bunların sile“ leri hayvanlarla beraber aynı © vagonlarda naklediliyorlar. a 25 SON POSTA m Sayfa 7 | | m, AY. | , i gm RR