25 Eylül 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 1

25 Eylül 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 1
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SEKiZiNCi SENE No. 2653 Sahip ve Basmuharriri FSJADÎ 8f 1 İDAREHAJMESİ: daircı malısosa Ntanhul Cıımhurivet Posta kutusu: N° 246 Başmuharrir : 22366, tahrlr müdürü f 23236 Idare müdürü 22365. Matbaa 20473 Cumhuriy Y an vekiliîs CUMA 25 EYLUL 1931 ABONE ŞERAtTİ MODDET: JTÇBKİYE İÇİNİ | Seoeliği I 1400 Kr.»j 2700 Kr. } J3 Arlığı} 400 | 6 Aylıgi f 750 Kr. j 1450 j 800 KrM NUshası her İktisdî sekavet!.. Aşağıdaki adetleri dikkatle oku • yunuz: Şu dört memleket ithalât ve ihracatı 1931 senesinin ilk altı ayında, 1930 senesinin ilk altı ayına göre, şu nisbetlerde düşmüstür: İthalât Atmanya Amerıka İngıltere Fransa İhracat « 5 Kuraştur ^ yerr*e r ı r ı ı ı** r Gazİ Hz. Ankara'ya gidiyorlar f M. Venizelos'un H a r i c i y e v e k i l l e r i d e gidivorlarl ^ ^? Hususî tren bugün öğleden sonra hareket edecek Gazi Hz. ile üç köylü arasında bir pazarlık Temmuzun yirmi birinde şehri mizi teşrif buyuran Reisicumhur Hz. Istanbul'da iki ay kaldıktan sonra bugün Ankara'ya avdet buyuracaklardır. Reisicumhur Hz. ni hâmil tren bugün saat üçle dört arasında ha reket edecektir. Müşarünileyh Hz. Haydarpaşa'ya geçecekler, oradan ihzar edilen treni mahsusla hareket buyuracaklardır. Gazi Hz. tstanbul'u teşriflerinde merasimi mahsusa icrasını arzu buyurmamış olduklarından avdetlerinde de merasim yapılmıyacaktır. Gazi Hz. Ie birlikte, evvelki gün şehrimize gelen Başvekil tsmet Pş. Hz. ile şehrimizde bulunan Hariciye Vekili Tevfik Rüştü, Dahiliye Vekili Şükrü Kaya Beyler de Ankara'ya gideceklerdir. tstanbul Valisi Muhittin B. şehir hududuna kadar giderek Reisicumhur Hz. ni teşyi edecektir. Başvekil Ismet Paşa Hz., Dahiliye ve rCumhuriyet,febeyanatı metPş.ninAtinada nasıl karşılanacağını anlatıyor Atina 24 (Sureti mahsusada gönderdiğimiz muharririmiz den) M. Venizelos bugün saat beşte beni evinde kabul etti. Son derecede memnun ve nes'eli göriinüyordu. Dedi ki: « Bir kaç gün sonra İsmet Paşa Hz. ile muhterem rüfekasını burada selâmlıyacağımdan dolayı pek memnun ve bahtiyanm. Türk ricali geçen sene Ankara'da küşat ettiğimiz itilâf ve dostluk yolu üzerinde bütün Yunan milletinin yürüdüğünü burada bizzat tesbit edeceklerdir. ^ •• ^m ~"^^^" ~~^^^^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ m ^ ^ ^ " ^ ^ ^ 33/3 37/1 22/9 14/9 23/2 36/8 33/7 28/7 Bu ne demektir? Bu, ihracat emtiamızın bellibaşh alıcısı olan memleketlerde pazarlar darahyor demektir. Filhakika, meselâ Almanya'ya °" Ian ihracatımız son üç senenin ilk üç ayında şöyle bir seyir arzetmektedir: 1929 1930 1931 Ismet Pş. Atinaya gelecek cuma hareket edecek dan kavun yüklü bir araba ile geçen bir gencin, adını, nereli olduğunu öğrendikten sonra: Arabada ne kadar kavun var, kaça satarsın? Diye sormuşlardır. Uç yüz kadar kavun var. On beş liraya veririm. Daha aşağı olmaz mı ? Bunları tstanbul'a götüreceğine bana sat. Satarım fakat 15 liradan aşağı olmaz. Gazi Hz. on Hra vermiş, köylü razı olmamıştır. Bu sırada arkadan gelen diğer bir köylü muhavereye karışarak Gazi Hz. ne hitaben: Yahu! Demiş, ne yapıyorsun? Bir araba kavun 15 liraya verilir mi? Gazi Hz. de köylüye dönerek demişgr kİ: Hemşeri, sana ne oluyor? Biz bu felikanh ile görüşüyoruz. Mal onunJur. Onunla pazarlık ediyonız. Yışh köylü, delikanlının ağabeysi olduğunu, kardeşi Recep kavunlan 15 Iraya verse bile kendisinin ver miytceğini söylemiş ve Receb'e dönertk: (Trava!) diye bağırmıştır. Bu telime rumca (çek!) demektir. (Mabadi 4 uncü sahifede) Bin T. L. 44,031 Bın T. L. 37,281 Bın T t. 30,939 Demek ki, bizim Almanya'ya 1931 senesinin ilk üç ayında olan ihracatımızda 1929 senesinin ilk üç ayına nisbetle %30 bir düsme vardır. Bu hakikati, diğer memleketlerle de olan ticarî münasebetlerimizin adedî ifadelerile isbat etmek kabildir. Neticeler: Pazarlar darahyor. Ihracatımız düşüyor. Rekabet kavgası sertlesiyor. Bu vaziyet karşısında düşünmek mecburiyetindeyiz. Ticaret blânçomuzdaki müzmin açık, daha ziyade açılırsa halimiz ne olacak? Paramızın kıymetini korumakta nasıl devam edebileceğiz? Görülüyor, ki en mühim, en ha yatî bir davn karşısındayız. Bu dava, inkılâbımızın talihi ve müdafaasile doğrudan doğruya alâkadar bir davadır. İktisadî zaruret«"ler neücesinde paramızın kıymetini aldığımız (idarî) tedbirlerle korumakta devam edemezsek, korkulur ki, siyasî ve iktisadî istiklâlimizi çekemiyen düşman safIarı kuvvet ka • zansınlar. thracatımızın düşmesini sadece dünya buhranile izah etmek, işin kolay tarafıdır. Fakat mes'eleyi biraz karıştırınca, görürüz ki, ihracatımızın düşmesi yalnız dünya buhranınm bir neticesi değildir. Bunda ihraca tımızın hiç bir kontrola tâbi olmaması da mühim bir rol oynamaktadır. Memleketimizden döviz ihracı kontrola tâbidir. Fakat bu döviz müvazenemizin bir tarafı.. Halbukî Türkiye'den ihracat ya pan her şahıs ve müessese, memle ketimizin döviz ithalinde bir rol oynar. Iste bu döviz müvazenemizin i kinci tarafı, tamamile başıboş bırakılmıstır. Memleketimizden çürük yemiş, ıslak pamuk, taşlı yapağı, hileli tütün ihraç etmek işi, sigara ve rakı îçmek, kumar oynamak ve intihar etmek gibi tamamile «hususî» ve «şahsî» bir !s telâkki edî'iyor. Devletin, nasıl ki, sişrara ve rakı îçen bir veremliye müdahale etmeğe hakkı yoksa, mahsulîerimizin bey tnelmilel piyasalarda söhretini dü şüren ihracatçılara da bugünkü kanunî mevzuatımıza ve telâkkileri mize göre • karışmağa salâhiyeti yoktur. Bufünkü vazivetin mantığı şu dur: Ticaret s^rbestti.. E""" sat'Ci hileye bas vurursa zararını kendisi çeker. Mes'ele, alıcı ile satıcı arasında hallolunacak «hususî > bir mukavele mahiyetindedir. Buna bir üçüncünün ve devletin müdahaleye hakkı yok tur. O halde bir taraftan ihracat yo lile memleketimize girecek döviz mes'elesinde geniş bir hürriyet ve müsamaha.. Fakat, diğer taraftan altın ve dÖviz kaçakchğına karşı sert kayıtlar ve hükümler.. Bu ikilik, gayet garip değil mi? İhracat mallarımızın söhretini ve itibarını düşürtmek te, netice itibarile, bîr nevi döviz ve altın kaçakçılığı sayılmaz mi? îşte bu «liberal» zihniyeti bir ayak evvel değiştirmek, iktisadî istiklâlimizin emrettiği bir zarurettir. tyice bilmeliyiz ki, ihracat ticaret:, zannolunduğu gibi, hususî mahiyette Nasıl ki geçen sene ben de Ankara'da ayni hali görmüştüm. İki milletin münasebatı hakikaten dostanedir. Diğer milletlerj arasındaki dostluklar bu iki mil] letin dostluğu kadar hiç bir zaman kuvvetli olamaz.» M. Venizelos bir Balkan fe derasyonu teşkili hakkında M. Papanastasiyu tarafından sarfo1 lunan mesaiyi takdir ile takip etmekte, bunun bir zaman mes'] elesi olduğu kanaatinde bulunmaktadır. Yunan Başvekili Patriklik unvanı mes'elesinin halledilmiş olmasından da çok memnundur. thtan Bugün Ankara'ya avdet buyuracak olan Sevgtti GaaPmizin son resimlerinden biri ingiliz lirası 808 kuruşa kadar düştü Liret ve Dolar da düşüyor, Türk parası çok sağlam vaziyettedir Dün Borsada 4,265,000 frankhk Muamele cereyan etti Dün tstanbul Borsasında tngiliz lirası üzerine hiç bîr muamele cere • yan etmemiştir. Sabahleyin gelen teigraflarda sterlinin evvelki güne nisbetle biraz daha sukut ettiği anlaşılmakta idi. öğleyin gelen telgraflar Paris bor sasında bir tngiliz lirasının (102) franga düstüğünü bildiriyordu. Nevyork piyasasmda öğleyin bir sterlin (3,90) dolardı. Halbuki ak şam saat beş buçukta gelen telgraf lar ümidin fevkinde bir sukut kay • dediyorlardı. Parîs borsasında bir sterlin (97,50) franga sukut ettiği gibi Nevyork borsasında da (3,84) dolara kadar düşmüştür. Bu miktar bizhn paramızla takriben 808 kuruştur. Bununla beraber dolar da dahi Fransız frangına limiMllllllllllllllllllmilllllllMIIIIIIIIIIIH Gazi ve köyluler Reisicumhur Hz. geçen pazartesi gecesi sabaha karşı refakatlerinde mutat zeva* bulundugu halde oto mobillerıc r.yüp cihetine giderek Eyüp sırtlarından ganeşin tuluunu seyretmişlerdîr. Oradan Yeşilköy'e giderek trenle tstanbul'a dönmüş lerdir. Bu sabah gezintisi esnasında Gazi Hz. kendilerini tanıtmaksızın köylülerle görüşmüşlerdir. Reisicumhur Hz. Yesilköy'e gi derlerken otomobilden inerek ora Rusya Gerek futbolcular, gerek antrenör mu Asker topluyor vaffakiyetten çok ümitli bulunuyorlar M. Litvinof Japon elçisine haber verdi Mcskova 23 (A.A) M . Litvinof, Japon elçisini kabul etmiş tir. Mumaileyh Japonya'nın Sovyet'lerle olan mü nasebetleri ve Sovyet'lerin Çin şimendiferlerin deki nenfaat leri hasebile kendiane niyet lerini bildirme M Litvinof si Iâzm geldiğini söylemiştir. M. Litvinof, Sovyet hükumeti tarafmdao yapılacık tavassutun ihtilâfm halli üzerindemüessir olacağını ve her şekil ve suretle Sovyet'lerin huduttaki kuvvstlerini takviyeye mecbur olduğu kınaatinde bulunduğunu ayrıca beyan eylemiştir. [Cin Japon harbine ait son haberl«r, üçüncü sahifemizdedir.] Millî tukım dün gİttiî İngüız altmt.. Mılll takım Sırkecı garınca teşyiciler arasında nazaran hafif bir sukut kaydedilmis* tir. Liret niçin düşüyor? Italyan borsalannda liret te düsmekte devam etmiştir. Bu sukut düne nazaran pek cüz'î dahi olsa me (Mabadı 2 incı llllllllllimilll III MIIIIIIHM1 IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIMinillllilllllllilllllllllllllHIMIIII llllllllll Balkanyat müsabakalarına işti rak edecek olan millî takımımız dün aksam Sofya'ya hareket etmiştir. Fethi Beyin riyasetinde bulunan 17 kisilik takımındaki oyuncular şun lardır: Nihat «takım kaptanı», Bürhan, Mithat, Cevat, Fikret, Rebii. Muzaffer. Hakkı, Avni, HiUamettin, Ni ya'' Salâhattin, Eşref, Sami, Hüsnü. Bımlardan Esref, Salâhattin, Hakkı. Muzaffer ve Sami ilk defa millî takıma dahil bulunmaktadırlar. İngiliz antrenör M. Peegnam da takıma refakat etmektedir. İlk defa millî takıma dahil olmuş bulunan oyuncular bundan çok mü bir <aş» değildir. Hileli bir tütün balyasının zararı «ferdî» ve «şahsî» değil, «umumî» ve «millî» dir. Alıcılar: «A. Ef. nin yahut H. Beyin ihraç ettiği tütün hi leli, binaenaleyh bundan böyle A. Ef. den ve H. Beyden tütün almıyahm, demiyorlar; Türk'ler, hileli tütün satıyorlar, Türk'lerden tütün almıyalım» diyorlar. Ve bilhassa ra kiplerimiz bu ferdî ve şahsî misal leri, millî tütüncülüğümüz için bir propaganda vasıtası olarak kullan • masını gayet iyi biliyorlar. Kıymetlî arkadaşımtz M. Nermı nin Almanya'dan gönderdiği bir mektuptan şu satırları aynen nakletmekten kendimi alamadım: iBunların yani hileli ticaret suretüe ıhracatımızı baltahyanların oldurduğu dovız miktan, her hangi bir altın kaçak tehassistirler. Takımımızın hangi %ün ve hangi taktmla karşılasacağı Sofva'ya gittikten sonra çekilecek kur'a neticesinde anlaşılacaktır. Takım efradı bilâistisna muvaffaki yetten emin olarak yola çıkmışlar • dır. tstasyonda yüzlerce sporcu ta rafından çok hararetli bir surette tesyi edilen takıma buketler veril miş ve muvaffakiyet temennileri arasında tren hareket eylemiştir. Antrenör Mr. Begnam hareketten evvel pazetecilere demistir ki: « Bu takımı iki aydanberi an trene ediyorum. Takım çok ahenkli bir haldedir Muvpffak olmamak için (Mabadi 4 uncü sahifede) Müf ettiş müdahale etti 10 kuruşluk otomobillere niçin müsaade edilmediği Belediyeden soruldu Mes'ele gittikçe Hararetleniyor! Belediyenin 10 kuruşa yolcu taşıyan otomobilleri menetmesi üzerine şoförler şikâyette bulunmuşlardı. Bu cihet Mülkiye Mü fettişliğinin de nazari dikkatini celbetmiştir. tstanbul mıntakası Mülkiye Başmüfettişi Hacı Hüsnü Bey Belediyeye bir tezkere yazarak bu otomobillerin menedihnesinin esbabını sormuştur. Hacı Hüsnü Bey bunun teşkilâtı esa siye kanununa muhalif olduğunu beyan ederek, ticarete mâni ol mak suretinde tefsir etmektedir. Belediye Mülkiye Müfettişliğine verilecek cevabı hazırlamakta dır. Belediyenin kanaatine göre mes'ele taksiden ucuz otomobil işletmek mes'elesi değildir. Be lediye buna mâni olmamaktadır. Nitekim taksiden daha ucuza yolcu tasıan otomobillere mümaneat edİlmemektedir. Yalnız bunucuz otomobillerin menedilmesınin serbestiı ticarete ve binnetice teşkilâtı esasıyeye muhalif olduğu kanaatinde bulunan Mülkiye Başmüfettişi Hüsnü B. larm otobüs şeklinde bekliyerek birer birer müşteri almalarma iti»«/«« ^ifeyi gevMniz) Yunan'lılarla Dostluk... iki Yunan recülü konferans vermeğe geliyor Atina 24 (Sureti mahsusada giden mufaarririmizden) Mosyö Yasunidis ve Başvekâlet Musteşarı Mosyo Papadatos teşrinievrel zarfında Istanbul'a gelerek Türk Yunan itilâf ve dostluğunun faide ve muhassenatı hakkında Darulfü nunda bir kaç konferas vereceklerdir. 3 IHIIIIIIIinilllllllllHllllllllllllllllllllllllllllllllMltllllllllllllllllllllllllllllllllltlllllllllllllllllllllMIIIHIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIHnllllllllllllllllll çütğından çok daha dehşetlıdır. Biz bir taraftan devletçiyiz, diğer taraftan zlıberah ticaret fıkrine kapüarak bir çok ticaret zorbasına ağız bile açmıyoruz. Bugunun en buyuk şekavetleri dağlarda değil pıyaslarda yapılır » Görülüyor ki, artık döviz mü •azenemizin ithalât tarafını da, yani haricî ticaret dolayısile memleketimize girebilecek döviz mes'elesini de millî paramızın, daha geniş ve doğru manasile, iktisadî istiklâlimizin bir parçası olarak görmek ve ona göre en cezrî tedbirleri almak bir zaruret halindedir. Hariç piyasalarda Türk malının söhretini ve itıbarını düşürmek, en büyük bir hiyanettir. Bunu böylece bilelim ve icabına göre hareket edelim! Dr. VEDAT NEDİM Balkan konferansı murahhasları Atina 24 (Sureti mahsusada giden muharririmizden) Istanbul'da toplana cak ola Balkan konferansında Yunanistan'ı, ilk murahhas olarak, esbak Baş vekil Mosyo Papanastasiu ve ikinci mu . rahhas olarak meb'us ve güzide muharrir Mosyo Makas temsil edeceklerdir. Ihsan I • • « •* • • • • • •• «• • • • Yarınki nüshamızda: Darülfünun ideali Yazan: HASAN CEMtL "»Mı. .11"»"

Bu sayıdan diğer sayfalar: