HAŞ HİNDISTA li Moskovada, e iğğnmne Hernedense Bizi Efganlılardan — Ayırdılar... YAZAN: M. KÂZIM e ae Cumartesi 11 Teş- rinlevvel 919 Nibayet bu gece saat (12) de Moskova İs- tasiyonuna var- dık. Bir bölük asker ile bir bando muzika Efgan heyetini bekliyordu. Me- rasimle karşı- landık. Trenden inerken meş- hur seyyah Ab- dürreşit Ef. nin yanında bir ar- kadaşı ile beni aramakta oldu- ğunu gördüm ; konuştuk. Bu kısa mu- havere esnasın- da hayretle öğ- rendim ki: — Bereketul- lah Efendi beni karşılamak mak- sadile bu sa- bah hareket e- den trene bine- rek (Samra) ya Sövyet Hariciye Komiser- | liği benim bu gece Moskova- | | turdük. Karşımıza bir mâbet da bulunacağımı pek iyi bi- liyordu, buna rağmen Bere- ketullah Efendiyi güya beni karşılamak" için ( Samra ) ya göndererek Moskovadan uzak- laştırmıştı. Bulunan sebep bizi derhal konuşturmamak - için uydurulmuş bir babaneden ibaretti. Fakat bu, cahilâne bir bahaneydi. Her ne ise vagondan indik. Bizi (Pavurya) oteline, Efgan- hları da bir başka yere gö- türdüler. Biz şarkta bir gaye etrafında - birleşmek isterken Ruslar bizi ayırmıya çalışıyor- lardı. Gece otele eli boş olarak gelmiştik. Eşyamız istasiyonda kalmıştı. Sabahleyin getirip etelin ilk katına çıkardılar. Halbuki biz üçüncü katta oturuyorduk ve bunları oraya kadar çıkarmak bir mesele idi. Emirberim akıllı davrana- rak garsonlara bir avuç kuru üzüm —yermek suretile bu müşkülü halletti. Filhakika o zaman yiyeceğe müteallik olan herşey Mosko- vada makbule geçiyordu. Me- vaddı gıdüiye buhranı' vardı. Hatta ekmek — bulunmadığı söyleniyordu, Akşam üÜzeri mihmandarı- mız Kampenos geldi ve: — Kara hanın pazartesi günü bizi göreceğini ve Mos- kovada kaldığımız müddet zarfında esbabı istirahatimizin temin edileceğini haber verdi. * Ertesi gün tercümanı yan- ma alarak şehre çiktım. Pazar olmak münasebetile her taraf kapalıydı, yalnız ekmekçi ve sebzeci, mevaddı gıdaiye satan dükkânlar hafta Semerkantta, bir cami ve müezzinin ezan okuyuşu tatilinden istisna edilmişlerdi. Rastgele bir istikameti tut- çıktı. Başka bir sokağa sap- tık, başka bir mabet ile karşılaştık . — Dünyanın, mabedi en çok olan şehri hangisidir" de- seler, derhal: — Moskova! cevabını ver- mekte tereddüt etmiyeceğim. Filhakika nihayet Üüç yüz metrede bir kilisenin yüksel- diğini görüyorduk. Ayni suretle: — En dindar balkın da Moskovada bulunduğunu söy- lemek belki yanlış olmıyacak! Filhakika mabedin - içinde dindarane bir huzu içinde rüküâa varan binlerce halkı bırakınız; sokakta — mabedin önünden geçenler bile haç çıkarıyorlardı. Hele sakallı bir arabacı gördüm ki, faytonunun üze- rinde ayağa kalktıktan sonra eğilerek haç çıkarıyordu ki cidden garipti.J Sokaklarda şekerleme, mey- va, sigara satan — kadınlara da tesadüf ediliyordu. Fakat istedikleri fiat pek pahalıydı. Meselâ bir elma için 60, bir şekerleme için de 15 ruble talep ediliyordu. Büyük tiyatro meydanında durduk. Burası bizim Sultan- ahmedi — andırıyordu, — hatta çeşmesi bile vardı. (Mabadı yarın) Velime Cemiyeti Sabık - çifçi meb'uslardan Fuat Beyin kerimesi Hikmet Hanımla Ankara Cümhuriyet Müddeiumumi muavinlerinden Fuat Beyin düğünleri Anka- rada Ethik Palasta icra edil- miştir. Tarafeyne saadet te- menni ederiz. İ Ahmet Cenap on dokuz yaşında, zarif ve güzel, utan- gaç ve zeki bir genç çocuktu. Ailesi Galatasaray Lisesinde tahsilini bitirmesi İstanbula gönderdi. Ahmet Cenap, uzak akra- badan Necati Beyin Şişlideki büyük apartımanında yatıp kalb- kacaktı. Muayyen günde apar- tımana geldi ve misafir oldu. * Necati Bey, genç çocuğa karşı mültefit, nazik ve feda- kârdı. Necati Beyin karısı Şükran da nazik, fakat lâkayt görünüyordu. Ahmet Cenap onlara karşı için onu gısız hiç değildi. Kendini ça- bucak sevdirdi. * Haftalar geçti. Cenapla Şükran arasında bir samimi- yet başgöstermişti. Cenap, mektebe gitmediği zamanlar | apartımandan dışarı az çıkıyor, odasında çalışıyordu. Akşam- ları, Necati Bey yazıhanesine çekilince, Şükranla Cenap karşı karşıya kalıyorlardı. Haftada iki üç kere, her üçü de sinemaya gidiyorlardı. x Dört ay daha geçti. Bir gün, Cenap, Necati Beyle hususi görüşmek iste- di. On dakika başbaşa kal- AM üŞ ci ödüden çıkınca doğru kendi odasına gitti ve kapandı. Necati Bey, öfke içinde, karısını buldu, ona dedi ki: — Cenap artık bizim apar- tımanda oturmak istemiyor. Sebebini söylemedi. Fakat ben sezdim. Kabahat sende. Çocuğa evimizde fazla oldu- ğunu — hissettirdin, belki de Meclisteki Müzakerenin Zabıtlarını Aynen Yazıyoruz ( Baş tarafı 1 inci seneler intibakı mucip olacak sayfada | hiçbir ibret misali yoktur. Cörü- yorsunuz ki — mesele için şahsf bir mevzu değildir. let yerine gelmiyor. Bu ev. emirde münh ların - vazifesidi hata olan şeyimiz nedir. Hâkim buna karışmaz. Hükim, kendisine miz usul ve kanunu tatbik aran hukukşina: Eksik olan ve eder. Hukukşinaslar bu kadar tecrübeye göre eksiğin nerede olduğunu bilmezler mi? Kezal gazeteciler rejimi müdafaa ed bü memlekette cümhuriyet tı İ vermek için mes'uliyet olan gazeteciler fena İsti- *tte bulunan arkadaşlarının yunlar yaptıklarım — hepl- mizden iyi bilirler. Sonra vatandaşlar mütcessir, mustarip olan vatandaşlar neden ıstırap — çektiklerini — horkesten iyi bilirler. O kadar çok tecrübe yapılmıştır kâ bu teerübeler bir araya gelince bu memlekette matbuat hürriyetini rencide yen onun faziletlerinden İsti eden her — türlü sulistimalial bertaraf edecek olan bir kanun meydana çıkarmak mümkündür. Biz böyle bir kanun lâyihası hazirladık, fakat iddim edemeyiz ki bu lâyiha ile bütün ihtimalâtı derpiş ederek milletin hayatını teşevvüşten — kurtaracak — bütün tedbirleri temin edebildik. Bu hususta — büyük — Millet Mec- lisinin — müzaheretini — isteriz. Burada çok tecrübeli olan her biri bir işte ihtisaa kazanmış bir çok arkadaşlarımız vardır. (Devamı var) sıkılgan ve minnettardı. Say- | hükümet | Eksik olan şey şadur: Adı-ı | ÂYE Bu Sütunda Hergün Muharriri : MESELE YOKİ Safiye Peyman —]wW | haberim olmadan fena mua- | mele — yaptın; kibirli genç, belli etmeden bizden ayrılmak | istiyor. Şükran kocasına: — Dur, dedi, ve Cenabın | odasına gitti. İ — Bizden ayrılmak istiyor- muşsunuz. — Kocam söyledi. Sebebi de, ben size fena muamele ediyormuşum. Ko- cam öyle diyor. Cenap evvelâ kızardı, sonra sarardı. — Hayır, doğru değil bu, | dedi. — O halde? Cenap cevap vermedi. Ka- din israr etti, Cenap gözlerini önüne eğe- rek, alçak sesle: — Evet, dedi, sizin yüzü- nüzden gidiyorum. Şükran bu küçük itirafı küçük bir kahkaha ile kar- şılamıştı. Dudaklarının kena- rında hafif bir tebessüm sak- hyarak — düşündü, — düşündü, sonra yavaş sesle: — Kalınız! Cenap sevinçten titredi * — Nasıl olur ? dedi. Kadın yine yavaş sesle: — Ben ettiğimi olur. — Çok memnunum. Sirze o kadar minnettarım ki... — Pekâlâ. Arada bir bana minnettarlığınızı söylemiye mü- saade ederim ve daima iki samimi dost olarak kalırız. — Oh, benim için ne saadet. Bakıştılar ikisi de gözlerile, samimi dost olarak kalacakla- kocama sizi razı söylerim, memnun Fevkalâde Şen Vodvil FRAKLI ADAM FERNAND GRAVEY tarafından MELEK'te Saat 1 den itibaren Hüveten 1 Sesli va Her Sinemanın Dün akşam ASRİ BugüunOPERADA Denizde cereyan eden en büyük dram olan GAİP FENER (Aşk ve Vazife) Tamamen Fransızca sözlü filim Mümessili: (Franaızların JANNİNGSN HARRY BAUR İlâveten: Sesli, sözlü ve şarkılı varyeteteler Umumi duhuliye 25 kuruş Neşeli olmak — isterseniz. Deoktoer MAX DEARLIY'yi istişare edinir, size rına yemin eder gibiydiler. ... I' Hergün ı | 5" * (Baş tarafı 3 üncü sayfada) yaya veriyordu. O halde yapıla- cak şey İngiliz bankasında de- pozito olarak bulunan Fransız altınlarını geri çekmekti. Da- ha iki ay evvel bu harekete başladı. Tedricen İngiliz ban- kasının kanını emer gibi a- tınlarını çekti. O vakit İngiliz bankası şaşırdı. Fakat iş işten geçmişti. lıııîi.lix lirasının kar- şılığı olan altın azalmıştı. ransa bu vaziyetten İsti- fade etti. İkinci bir taarruza geçti. Borsada Fransız spe- külâtörleri ellerindeki Ingiliz- leri çıkarıp franga çevirmiye başladılar. Nevyork borsası da Paris Borsasını takip etti. Bu umumi taarruz İngiltereyi perişan etti. * Bugünkü para harbi, dünkü asker harplerinden daha ax mühim değildir. Bir milleti mahvetmek için parasını kıy- metten düşürmek kâfidir. Dün Avusturya, bir gün sonra Almanya, bugün de İngiltere para harbinde mağ- lüp edilmiş bulunuyorlar. Bu milletlerin düştükleri vaziyet, para harbinin ehemmiyet ve azametini anlatmıya kâfidir. ma hi ddedllidirdüm aei ALKAZAR — Vahşiler geliyor ALEMDAR — İht EKLER — Volga, Volga ELHAMRA — Hüküm gecesi ETUVAL — İkimiz yalnızken FERAH — — Mübhtelif - temsiller GLORYA — Markiz dB Pompadur KEMAL R. — Çelik kasa MAJİK — Dilenciler Kıralı MELKE — Fraklı Adam OPERA — Caip fener ŞIK — Aşk Valal Üsküdar Hâle — Tıtina Kıraliçe Takaim bahçesi — Varyete Üsküdar Hâle sinemasında Titina Kıraliça Mümessilleri: Lilyan Harvey Villi Triç. Resminizi Muktedir. GEORGES BANCROFT SİNEMADA gösterilen ÖLÜM MAKİNESİ Filminde büyük muvaifakiyet kazanmıştır. Hisat ve faci ve göyet kuvvetli olan bu filmi mutlaka herkes görmelidir. İ m Mühim ve zengin VARYETE numaraları * * Size Tabiatinizi Söyliyelir 34 Halide hanımın validesi: (Fotoğrafının dercini istemiyor) Herkesi tenkit eder, men- faat gördüğü yere çabuk te- mayül eder ve samim! olur, fakat düşmanlığı kadar da dostluğu devamsızdır. Temed- dühte bâlâpervazdır. Teşvi- ka kapılır, takdirden çok hoşlanır. Herşeyi bilirim iddi- asındadır. Mevsimin İlk Büyük Drami LGENERAL — PLATOFF ) HÜKÜM GECESİ SUZY VERNON tarafından filmleridir. San'atkârı Bugün Bu Akşam ve Yarın Yalnız Matinelerde MARKİZ DÖ POMPADUR Harikulâde Fransız Öpereti Heyetl Temsiliyesi Başında: ANDRE BAUGE ve MARCELLE DENYA İlâveten: OSWALD'ın Canlı Bir Resmi Dün akşam ARTİSTİK sinemasında İkinel programı ve WALTER JANSSEN'in temsil ettiği #YALNIZ ... SE (NUR DU) Operetini — görenler — VILLI WOLF'un bu yeni operet revü- sünün evvelkinden yeni * iki kalp birleşince , operetinden daha yüksek olduğunu takdir etmişlerdir. âveten: “FAS'ta,, Umumit duhuliye 25 kuruş MICKEY MOUSE Bu Akşam Neler a . . Dinliyeceksiniz ? 25 Eylül Perşembe Ostrava 263 metre, 11 kilovat 19 : Gazete haberleri 19,30 1 Kömedi 22,15 : Hafif musiki Muhlaker 369 metre, 75 kilovat 19,40 : Senfonik konser 21 : 3 perdelik komedi Belgrad 429 metre, 40 kilovat 20 : Halk garkılarl 20,30 : Keman konseri 21,30 : Lübliyanadan nakil Roma 441 metre, 75 kilovat 21 : Operet Scugnizza Viyana 516 metre, 20 kilovat 19,30 * Operacan nakil 29,05 : Gece konseri Peşte 550 metre, 23 kilovat 19,30 : Arpad ve Jankisi 20,30 : Komedi, son — geet Varşova 1411 metr>, 158 kilovsi 19,35 : Gramofon 20,15 : Konser senfonik Königeavü.terhavsen 1635 metr& 35 kilovat 20 « Berlin musiki isminin konserleri | koaserl akade” Bize Gönderiniz, * 1404 Derviş Efendi: Fotoğrafının dercini istemiyor Eğlenceyi, zevk ve safâf sever, meclis kurup - sobi etmekten — fazla — hazzedtf şakayı ve alayı ihmal etme” Çabuk ahbap bulur, iâüböl olur, kafadarlarını — intihal müşkülât çekmez, daha 7i tesadüflere tâbi olur.