SON POSTA « Abdülhamit,KanunuEsasiyi 'Miete' Vermek Şerefini Hep Kendi Üzerine Alıyordu NAKİLİ: ZİYA ŞAKİR — | (Her hakkı mahfuzdar) S Şimdi ben sizden şunu rica ediyorum. Eğer mümkünase, biriniz İstanbula gidiniz.. Be- nim böyle cemiyeti hafiyeler ve sairelerle alâkam olmadığını #öyleyiniz. Doktor sabredemiyerek sor- du: — Hiç bu işe dair size bir- şey sordular. mı?.. — Hayır.. — Şu halde, sizi itham eden birşey henüz yok demek- tir. Belki de mesele külliyen asılsızdır. Doktorun - fikrini - anladım. Ben de İlâkırdıya - karıştım: — Evet.. Doktor Bey doğru düşünüyorlar.. Bu hususta te- lâş etmiye hiç lüzum yok.. Dedim. Abdülhamit, Geniş bir nefes alarak: — Doğru, ikiniz de haklısı- mız. Fakat ben, şayet böyle bir şey varsa, vaktile önü alınsın diye düşünmüştüm. — Sonra öteki meseleler de vardı. Bun- lar için tekrar İstanbula gidil- mesine İüzum görmüştüm. Öteki meseleler dediği şey- ler için de İstanbula gitmiye hacet kalmadan burada icabına bakılabilzceğini söyliyerek d- şarı çıktık. Çıkar — çıkmaz, — daktoru aldım.. Odama — götürdüm. Biraz uzunca süren bu beya- natta, eksik fazla birşey olma- ması için, doktorun da hafıza- ana müracaatle, Abdülhami- din beyanatını aynen kaydet- tim, 20 temmuz 326 Abdülhamidin mütalebatı hak- kındaki müşterek — teşebbüsü- müzden kendisini de haberdar etmek için doktorla salonda birleştik. Ve —Abdülhamide haber gönderdik, Derhal geldi.. İkimizi de il- tifatlara — garketti. — Oturduk. Evvelâ, teşebbüsümüzden ba> his olan kâğıdı okuduk. Sonra dereden, tepeden — konuştuk. Söz, yine o (cemiyeti hafiye ) meselesine intikal etti. Bu me- selenin pek ziyade korku ” ve e«vhamına dokunduğu anlaşılı- yordu. Hele doktorun: — Eski bendeglindan ve Saraya —mensup hâfiyelerden böyle bir cemiyetin teşekktil etmesi hasebile istediklerinizin husulü kariben mümkün masa gerek. Demesi, aoşturdu: — Fakat efendim, —bana taalluk eder cihet yok. Kim öyle birgşeye cür'et etmiş İse, terbiyesi hükümete ait... Hem ben meşrutiyetperverim. Eğer — öyle — olmasaydım, Kanunu Esasiyi kolay — kolay Yermezdim. — Soruyorum - size, Kanunu Esasiyi kim yaptı?... Herkes, bunu Mıtat Paşa yap- ti zannediyor.. Hayır Miıtat ol- onu - bütün bütün 30 Töpane müşürü Zeki paşa Paşa yapmadı. Her maddesini, ben hazır olduğum balde (bir heyet dikte) etti. Doktor sinirlendi.. Adeta lakırdısını keser bir vaziyette: — Evet.. Mıtat — Paşanın Kanunu Esasisini, Sait Paşa BİR İFLÂS DAVASIND tadil etmiş... Ve,.. Siz de kabul etmişsiniz... Deyivermez — mi? — Abdül- hamit doktorun yüzüne baktı, Bir an öyle — kaldı. Sonra, doktorun — söylediklerini hiç işitmemiş gibi sesinin eski tonunu muhafaza ederek sözü- ne devam etti. — Dediğim gibi, ben Kanu- nu Esasiyi arzu etmeseydim.. Daha ilk tahta çıktiığım za- man, ne yapar yapar vermez- dim. Yine durdu, Biraz düşünür gibi oldu: — Ben, Kanunu Esasinin ruhunu bilirim, Benim buraya münhasıran - gelmekliğim, Ka- nunu Esasiye muhaliftir. Lâkin başka emelim olmadığı için ben nefsimi müdafaa etmiyo- rum. Bu, şüphesiz bir tehditti. Belki de: (İşittiniz ya, bunu böylece (Makamı aidine) bil- diriniz) demek istemişti. ( Arkası var) vet Nasıl Pjıyjaşılmış? 'Bir AlacaklınAcı (Baş tarafı 1 inci sayfada) İ Herşey Fesatlı Sadık B., hemen bütün mü- zayedelere fesat karıştırıldığı iddiasındadır. Meselâ bu fab- rikayı Hasan Ef, isminde biri almıştır. Fabrikanın müzayede- sine Arif zade Asım B. ismin- da biri de girmiştir.. Sadık Beyin iddiasına göre ; Hasan Ef, bu zata dört bin lira ver- miş, müzayededen hariç bırak- mıştır. Sadık B., bu paranın kaydını Hasan Efendinin 928 senesine ait defterinde göz- tereceğini söylemiştir. Son celsede, işte bu iddia- dan dolayı Hasan Ef. dinlene- cekti ve dinlengi. Fakat “ifa- desi herksi inkisarı hayale uğrattı. Çönkü (928) senesine sât defterlerini Ceyhan nehri- nin tuğyanı esnasında sel gö- türdüğünü söyledi. Hasan Efendi, defterlerinin zıyamnı mahkemeye bildirmiye ve ilân etmiye mecburken her nasılsa bunu da yapmamıştır. Mühim İfşaat Bundan — sonra — mahkeme huzurunda Sııâık Bey - mlülhim ifşaatte bulunda, Ağ:udıye ait diğer mab- ların müzayedelerinde kanun- suzluklar — yapıldığını — söyledi. Meselâ — satılan Cümhuriyet Oteli binasından babsetti. Bu Şeyler Anlatıyor hususta İlk tahkikatı yapan müfettişlere nezat kaimeleri- nin asılları değil suretleri ve- rildiğini, Casıllarında- — mevcut tahriflerir bu suretlerde gös- terilmediğini, - bundan - dolayı müzayedenin feshi icap ede- eeğini anlattı ve: — Bu muazzam bina ile bütün diğer mallar kanıma —mühalif şekilde satılmıştır. Meselâ Mu- rat Palas oteli, Onun karşı- sındaki yazihane ve altındaki mağazaların mezat kaimeleri açıktır. Bunlar görülünce zan- mnedilir ki binalar hâlâ müza- yededir. Çünkü ihalei evveliye ve kat'iyelerine dair karar yoktur ve kimlere ihale edil- diği de - methuldur. Halbuki bunlar satılmış ve sahiplerine teslim edilmişlerdir. Hatta bu #mülkü alan zat, Üç senedir masaya —borcunu — vermediği halde kira bedellerini ulıyor. İşte ağa rzadenin malları böyle kapatılmış — ve - iflâs — masası böyle zâarara sokulmüştur. Bozuk Bir Defter Bu arada mahkeme, sindi-. kalara nit hesap muamelesini gösteren kâsa defterini de le- temişti. Sâdık Bey, hâkim ta- rafından tasdik edilmemiş olan bu defterin muteber olamıya- çağını söyledi, Sayfaları bile bazan mürekkeple, bazan kur- şan kalemile numaralanmıştı. Sadık Bey aymı zamanda AN DOĞAN REZALET Adanada Koca Bir Ser- > Çocuük Bilmece- | mizi Doğru Hal- | ledenlerin Listesi Mw—wwnı vacu sınıf talebesinden Halil B. bir fetoğraf makinesi karanmıştır. Birer Muhtara Defteri Kazananlar Zonguldak orta meklep Franmaca munllimi Falk B. oğlu Halük, Sesbe- Buva mektebi 631 Mehmet Fahrettin, Ceyhan Malmüdürü Hulüsi B. mahdumu Abdürrahman Cenglz, Bursa Şeralettin mahallesi n esddesi Y Fersane, İzmir Şadırvan altı 7 Hilmi, Fındıklı Mollabayırı 9. Vedia, Adana Belediye tanıifat ambar memuru Ömer Et. oğlu Ş. Sami, Zonguldak Ereyli laşı şübesi M Ekrem, Fatih Nişa karakol yanında Bak- kal İsmall ahdumu Fehml, Adapa- sari Tütün İnhisarı Eksperi, Dörtyol Dava Vekili Hüseyin Avnl B. oğlu Biham Yılmaz, Adana Keresteciler gargısı - Keresteci Çolak Hüseyin Efl Mmahdumu Rasim, Yeşilköy Mühendia sokak:9$ Fadıl Tevfik, Taşlı çıkış çık- matı 35 Nadide, Eyüp Kızılmesçit Balcı yokuşu 7 Cahide, Çerla F, 61 Levazım müdürü Rısa B. oğlu Mehmet Rüştü, Ankara Hisar Divdiran mahallesi Meaçit sokak 9 Necibe, Çarşıkapı Çorlü med- yesesinde 9 Hüseyin, Adana Saztans elvarı Sandalyacılar İttisalinde 37 > Darlişşalfaka 71 Sadi B. ve H. lar ka- sankaışlardır. Kitap Kazananlar Şüleymaniye No, © Perizat, Bursa orman — mühendisi Celâl B, Kardeşi Üüzüde, Gelenbevi orta mektep 149 Celâi, Ankara Hisar Demliifirka ma- hallesi 15 Münire, Eyip Taşçılar caddesi 25 LütfG, İzmir Karşıyaka Muhittin Bey Mayen Grupu, Eyip Delterdar Alaca No, 72 Hasan Mühaln, Ankara Utucanlar Cümhuriyet mektebi karşı- sında No. 6 Nimet, Ortaköy Çırçırçeş-. mesl Üsiünde No, 3 Nejat, Konya aake- vt hastanesi baş hekimi binbaşı Şaban Bey ağlu Orhan, Konya İleesi 467 Kâ- a erta mektep 508 Sey- fettin, — Şişli Nişamtaş — Hacı Mensur sokak 60 Saniye Ziya, İzmir Saman iskelesi Büyük Kardıçalı hanı 54 avukat Nurettin Beyden Mehmet, Zonguldak orta mektep 166 Hilmi, Adana yanık Orozdibak civarında perukâür İbrahim EF. oğlu Pnsan, Salihli Belediye daktiler #su Halime, Senbenuva mektebi 24 Nezih Fuat, Erenköy Eğri sokak 6 Feriha Remsi, — Şişli Halsekâr caddesi 187 Sema Nas H. ve Bler. Birer Kart Kazananlar Beyazıt Koska Sucu sekak 3 Melfha Eşref, Kalecik Hacl Abdullah B, mahdumu Rahmi, Ankara Şahin Petrof Bozkurt mahalfesi E ürve sokak 6, 39 uneu ilk mektep S17 Şamıl, Zonguldak Avukat Tevfik Bey eğla Naci, İzmir Nohutçu tarlkr Haci Al Efendi caddesi 391 Sami, Tekirdağ Yarapsanlı Hafız Tevfik Bey yanında şolür İbrabim, Anmkara B.M. M muhâsebe mümeyiri Rauf Bey eğlu Bedi, Feyzlâti Jisesi Nida Zeki Bey ve Hanımlar. Öi üeü sibdiklerin masaya ait parayı tahsil “ettikçe günü gününe bânkaya ve alâkadarlara ver- ıfıyip kendi hesaplarina İşlet- tiklerine dair Adanada deve- ran eden bir şayiadan bah- setti — ve — ( 928 ) — genesi sonuna kadar aldıkları (20) bin lira Ücretle masa müamelesi vesair masraflar için — gös- terilen (80) bin liraya yakın para hakkında hâkim kararı olmadığına İşaret etti. Ayrıca odacı, kâtip, muakkip ücret- leri gibi izinsiz #sarfolunan paraların tesbitini istedi. Mahkeme, bütün bu Iddia- ların tahkiki için üç kişilik bir ehli vuhuf teşkil etmiştir. Salâhattin SEKİZİNCİ PATRON KUPONU No: 14 Üzretemizde on beş günde hir vermekte — olduğumuz — Patrena bedava almak — istiyorsanız, bu kuponu kesip saklayımız ve 18 kupan toplayımız. Patronlarımız- dan pek mamnun olacakaınız. Patronlar meşredildikleri gün- den İlibaren İstanbul — karilerimlz bir halta, taşra karilerimiz en gün İçinde kuponlarını gönder- melidirler. Bu müddet geçtikten sonra kuponlar kabul edilmez. İ HİKÂYE Bu Sütunda Hergün BİR ANA Doğrusunu söyliyeyim: Ben sevdiğim kadınlardan hiçbirini kendi arzumla terketmedim. Hep onlar beni başlarından savdılar. Fakat, bir kadın beni terkedince, göz yaşlarımı baş- ka bir kadının göğsünde ku- ratmak âdetimdir. Sirin an- hyacağınız: ben senede yarım dözüne kadar papyebuvar kul- Tanırım. Bu sene, yarım düzüneyi tamamlıyan kadın, ötekilerin hepsinden daha meziyetliydi: Güzel, kibar, zengin. Onu kü- çük bir otomobil kazasından kurtarmak — fırsatile tamdım. Randevuya dakikası dakikası- na geldi. Üç beş gezintiden sonra, — muharrirlik - mesleğine karşı hürmetini gizlemedi ve kullarımın arasına — kendisini bıraktı. Bu yeni metresimin esaslı bir tek kusuru vardı: Kırkını geçkindi. Fakat bütün hayatı lüks ve refah İçinde geçtiği için vücudu — yıpranmamıştı. Yüzü de — yaşmı gizliyordu. Nibayet, benim gibi dişleri pek te sağlam olmıyanların geçkin ve Olgun yemişleri ter- cih etmeleri tabildir. Mes'uttam. Kadın ihtiyacım tatmin olunuyordu. Fakat, bir taraftan da evlenmeyi düşün- müyor değildim. Şüphesiz bu kadınla evlenemezdim. Çünkü doğrusunu — isterseniz. kocam olup olmadığını bile bilmiyor- düum. Kadım benden ismini, vaziyetini, evini, her şeyini gizlemişti. Benimle yalmız çok tenha yerlerde geziyordu. Ara sıra, ben, merak edereki — Yahu, güzelim, kimsin sen? Çıldıracağım, söyle! Server Bedi KIZ . zım? “Böyle esrar -içinde Beviş- mek daha iyi değil mi? _kî; ben sana küm olduğunu - soru- yor muyum?- Yalmız w! biliyorum, ismini bilmiyorum. — Altı ay böyle yaşadık, “Nis | hayet bana kiz ariyanlar bir ” tane buldular. Güzelmiş, hari- — ka imiş, zenginmiş, akıllı imiş. Âla. Ben, bir gün, kızı görmek için Şişlideki apartımanına gö- | türüldüm. 'N Hizmetçi kapıyı açar açmaz | bizi kız karşıladı. ve galona — Muharriri: | aldı. Hakikaten pek cici şeydi. — | Güzelliğine fevkalâde güzel, Akıllı olmasına da fevkalâde | akıll. Kam sıcak. Kendini ifşa | etmeksizin — samimi, —Hemen — benimle konuştu. Çok geçme- den izdivaç bahsine girdik. Evlenmekten neler beklediği- mizi biribirimize anlattık. — Eğer, dedi, sözlerimizi hareketlerimiz tekzip etmezse, galiba sizinle hiç münakaşa etmiyeceğiz. Sonra ayağa kalktı: — Durun, dedi, annem de gelsin de, onunla da bir konu- şalım. Annesini abıp geldi. Ben dona kaldım. Annesi... Benimkidi. - Elini öperken titriyordum. İlk defa tanışıyormuşuz gibi konuştuk. | Fakat bu karşilaşma ve konuş: | ma soğuk oldu. Kalktık mü zakereye başka bir gün devan etmiye karar verdik. O gün- den sonra benimki randevuya gelmedi. Ben de ana kızın ziyaretine gitmedim. | İkisini birden kaybetmiştim. ... Meclisteki Son Müzakerenin Za- bıtlarını, Aynen Yazıyoruz. ( Baş tarafı 1 inel sayfada ) Ali Saip B. (Urfa) — Mis- yöner terbiyesi almıştır. Ahmet İhsan B. (Devamla) — Efendiler düşünmüyor ki bu âbide, bütün milletin istiklâlini bütün milletin gayretinin tim- salidir. Bu darı düşünmediler ki, altı yedi sene eyvel bu meydanda altı yedi devletin, düşman askerleri ge- Ali Salp B. (Urfa) — Onlar misyoner terbiyesi almışlardır yazabilirler. A—uîuıı B. (Devamla) — İşte Beyefendiler; matbuntın en eski bir müntesibi olarak bu neticeyi çok fena görüyorum. Şimdi size biraz tarihi misaller verceğim. 1908 — inkılâbı ol duğu zaman -ki 10 temmuzdu şimdi 23 temmuzdur senei dev- riyesi yaklaşıyor. Babıilinin karşısında bulunan matbaamda evvelâ isyan hareketini matbuat namına kaldıran benim. Çünkü Selânikte İttihad ve Tarakki Cemiyetine o hareketi yapmak için yemin etmiştim. Bir © va- kit Mahmut - Sadık merbumla iki mubarrirdik - ve - çalıştık. Bunların ehemmiyeti. yok. Fas kat bizim nezahetle başladı | ğımız o iş topu topu on Üç gün devam etmiştir. 13 gün- den sonra bügün İstanbulda | gördüğümüz bu neşriyata bene zer şeyler başladı. Abdülhamit, Hükümetini tezyif ettirmekten ekinmezdi. Çünkü onun nas zarında Babıâli başka, saray başka idi. Babıâli bütün mat- | buatın merkezi ve irfan ocağı« | dır. (Ya şimdi sesleri). Bazan böyle matbuat şakileri ocağı- dır. Matbuat bir arkdaşımızın söylediği yibi bir silâhtır. Bu silâhı düşmana karşı kollanır- sanız — vazifesini görür fakat düşmara karşı kullanılmazsa © vakit kullanan adamın elin- da bir şakavet âleti olur. O vakit Baba Tahir vardi o da Bebiâlide bir Çamlıbel eşkıya- sı kesildi. Kanun haricine çık- tığı vakit kaparlar, fakat tek- rar açılırdı. Bir gün Baba Ta- hirin metbaası boiradei aliye mücbbeden kapatıldı diye bir ilân çıktı. (Devami var ) cakf