Kari Gözile Gördüklerimiz Maltepanin Ekmekleri Geçenlerde size bir mektupla Maltepede çıkan ekmeklerin bo- zukluğundan — şikâyet etmiştim. Bu şikâyetim nazarı dikkate alın- mış olacak ki birkaç gün ekmek- ler düzeldi. Fakat bu defa on, ön beş gündenberi okadar boruldu ki harbi umumide yediğimiz ekmek- lerin cinsini bile geçti. Maltepede filvaki bir Belediye Reisi var ve bu zat Maltepenin yollarına ve aaireye ehemmiyet veriyor. Fakat gönül İsterdiki bu zat ekmeğe ve gıdaya da ehemmiyet versin. Hatta bazı günler Bostancıdan ekmek gelmediği için bir kisım balk müşkül mevkide kalıyor. $ Bir Orman Meselesi M. Şefik imzasile İktisat Ves kili Mustafa Şeref Beye kitap eden bir mektup aldık. Mektup tahibi, Kadıncık — ormanlarında yapılan kanun hilâfı kat'iyattan bahsediyor. Diyorki: *Muvakkat plân ve mukavele ile bu ormandan senelik kat'iyet miktarı tayin edilmiş iken - tah- ribat müstesna - enkaz samı ah tında mukavele harici — olarak canlı ağaçların kesilmesi devam ediyor. Eyvelce bu hususta İktizat Ve- kâletini tenvir etmiş ve bir heyat burada tetkikat yapmıştı. Fakat bu tetkika! müspet netlce verme- di. Esaslı bir tetkik bu işin ma- hiyetini meydana çıkarabilir. Alâ- kanızı rica ediyorum. Bundan başka orman İşleri hakkında, banı meseleler bakkında devlet ve hazinenin menfaati noktasından vekâleti aliyelerini tenvire âmade bulunuyorum efendim, Adanadan Pehlivanları Davet Ediyorlar Gazetenizin ( 348 ) numaralı nüshasında ,İntişar eden bir. ma- kalede çobaân Mehmet pehlivana meydan okuyan Urfalı Salih peh- liyan namında birinin İlânını gör- düm. Şimdiye kadar yirmi sene- dir pehlivanlık ederim. Bu namda bir pehlivan işitmedim. Fakat ço- ban Mebmet, Dinarlı Mehmet, Manisalı — Rifat — pehlivanların peblivan olduklarını ötedenberi İşitiyoruz. Doksan kilo sikletinde- yim, Yirmi senedir. alaturka ve alafranga güreş yaparım. Şimdiye kadar sırtımı yere getiren olma- mıştır. Alaturka ve alafranga güreşmek arzu edenlerle güreş yapacağımdan hangi pehlivanlar arzu ediyorsa Adanaya buyursun. Adana Peklivan Yusuf Ziya —— TAKVİM — Gün s1 25-Temmuz-931 Mear 1 Rumi 12- Hariran - 1347 Arabt 9-Rebülevvel-1350 #akit-ezanl-vasati | vakıt-ezant-yasatl 16 | 449 e| 1333 Öğle | 646 1220 | Yata ı.nl'ıı.ı'ı Tkindi| &44 İi7 | Tanaak Iı KU Tefrikamız : No. 89 Hayata Yeni Girecek Gençler Ve Aileleri Okusun Take Bir Meslek Seçmeden Evvel Bü-'Deniz Hamamlarında yüklerinizin Nasihatlerini Dinleyin| Haremlik, Selâmlık İyi Bir İdareci Olmak İçin Lâzımgelen Şartlar Nelerdir? Tahsillerini bitiren birçok gençler var ki, bunlar, kendile- rine bir meslek seçmek için tereddöt ve müşkül içindedirler. Gençliğin bu tereddüdünü bilen “SON ?OSTA.. daha evvel hayata atılarak kendilerine bir mevki edinmiş kimselerle gö- rüsmüş, mesleklerine göre muvaffakıyetin sırrını _hııı i âmillere atfettiklerini sorup tesbit etmiştir. Bugün de, bir idareci sıfa- tile Vali Muavini Fazlı Beyin tavsiyelerini kaydediyoruz ; * Sualimizi sorduğumuz zaman, Fazlı B. meslek seçmek üzere olan gençlerin içinde yaşadık- ları heyecanla çok alâkadar oldu ve: — İyi bir idare adamı ol- mak için neler lâzımdır? Sualine şöyle cevap verdi: — Bazıları derler kil ida- recinin mektebi, kitabı olmar. Bence bu, böyle değildir. Her- şeyde olduğu gibi bu iş için de evvelâ tahsll lâzımdır. Farzlı Bey, bu sözlerile alay- dan yetişme, bilgisiz bir ada- mıan kuvvetli bir idareci olamıya- cağına İşaret etmek istiyordu. Sözlerine şöyle devam etti: *—İkincisi, Idart vazifede ka- deme kademe yetişmeye dik- kat etmek, mümkün olduğu kadar alçak — kademelerden yükseltmiye bakmak' lâzımdır.., Fazlı B. gençlerin küçük memuriyetleri beğenmemesini tenkit ederek diyor ki: —" İptidalarda küçük vazi- feleri istihkar etmemek (Vâzım- dır. Bugün küçük bir memur olmak, yarın da büyüyememek demek - değildir. İyi bir idareci yetişmek İçin lâzım olan tahsili kuvvetle yapmış bir kimse, İdarenin en küçük kademesinden baş- liyarak yetişirse her halde iste- nildiği gibi muvaffak bir idareci olacağına kanaat ediyorum. ,, Fazlı B. ihtisasa da büyük bir ehemmiyet veriyor. Sözleri hep çekirdekten — yetişmenin faydaları etrafında dönüyordu. — Siz masıl muvaffak oldu- nuz, gençlere kendi hayatınız- dan bahsetmiyecek misiniz ? Dedik. Fakat Fazlı B. bü- yük bir tevazula kendi haya- tından — bahsetmek - istemedi. Bunun değersiz. olacağını söy- lüyordu. “Bu suretle Fazlı Beyin kendi muvaffakıyetindeki sırrı öğren- mek kabil olamadı. Yalnız sözlerini şöyle tamamladı: — “Bizim yetişişimiz taklit edilecek, özenilecek mahiyette değildir. Meslek daşlarımıza tav- siye etmek istediğimiz sözler kendi bayatımızdan daha - iyi- dir, zannederim. Dünyada Neler (_)—L—u_yor ? Fransada Heyecanlı Bir Muhake- me - İspanyada Grev Gürültüleri |Son Posta: Epey evvel Fransa- da UÜstrik atlı bir banka iflâa etti. Bu banka, bilhassa bir kısım İtal- yan sanaylini temell eden tahvil- leri Fransa piyasasında tanıtmak vazifesini Üzerine almıştı. Banka Wlâs edince görüldü ki birtakım mühim adamlar bu bankadan para almışlardır. Bazı - ecnebi eshamının Fransa borsasına yazıl. masında yüksek nüfuzlar kanun haricl olarak müessir olmuşlardır. Maznunlar, caki Maliye va Adliye Nazırlarından Raul Pere, eceki Roma sefiri Benar, e«ki müsteşar- lardan ve Jurnal gazetesi erkk- mından Gaston Vidal ve daha bir- kaç kişidir. Bunlar şimdi divanı âlide muhakeme ediliyorlar.) Paris, 22 (A. A.) — Udtrik | Kizea Bankasının iflâsı rezaletini tet- kik eden Divanı Âlide maz- nunlardan M. Gaston Vidal'i müdafan eden M. Loewal, KUCAKTAN KUCAĞA SERVER BEDİ Atıf B. ciddi bir Amir vazi- yetini bırakarak, yavaş yavaş, bir arkadaş hali almıya başla- dı. Evvelâ: — Vapur kalabalık mıydı? diye sordu. Arkasından: — Güzel parçalar var miydi? dedi, Atıf Beyin meşbur hafif meşrepliğini bilen Ferit, bu sualleri hayretle değil, gülüm- siyerek karşılıyor : — Olmaz olur mu efendim ? diyordu. Atıf B. araba ile büyük bir tar — yapılmasını — teklif etti. Arabada, Atıf B. Nadirenin, Ferit te Nerminin karşısına oturmuştu. Atıf B. şakalarında acele etmiye başladı. Faritle Nermine dediki : — Siz karşılıklı biribirinize yaraşıyorsunuz amma, ben Na- direnin karşısında biraz karta- loz düşüyorum değil mi? müddeiumumilik — makamının iddialarına hücum ederek ceza kanununun 183 üncü madde- sinin fili değil, niyeti istihdaf etmekte olduğunu söylemiştir. M. Rere, S.N. İ. Â. Visco- sa'nın İthali emrini imza etti- ğinden dolayı takibata duçar olmadığından, M. Vidal fll_ll takibata maruz kalmıyan bir =hd= olmak töhmetile ez. lrldıfu vekili netice olark müvekkilinin harp esnasındaki şerefli mazisini heyecanlı bir lhd:L ile hatırlatmış ve demiş- tr ki: “Bütün haklara oldu- biliyorum, fıl:':ılnıı’ııllvek' ceketinin düğme deli- ginde Lejiyon donör nlşanının rozelini görüyorum ki İşte onu oradan kaldırmağa bakkınız yoktur. Ferit, bir “Silsilei Meratip, alışıklığile : — Estağfurullah, dedi. Nermin, o gün, Nadirenin kısa kollu, beyar; gayet sade bir “robunu giymişti. Ayakla- rında beyaz topuksuz iskar- pinler vardı. Yüzü tamamile boyasızdı ve hep önüne bakı- yor, masum genç kızlık günle- rindeki utangaç hallerini hatır- hyarak, mazisini taklide çalışı- yordu. Muvaffak olmuyor de- gildi. Beyaz esvaplarile, boya- sız. yüzile, Önüne bakışlarile, sükütlarile, hafif ve cesaretsiz gülümsemelerile, —lekesiz ve bakir bir genç kız tesiri yap- masına, göze çarpan hiçbir mâni yoktu. Divanı âli, büyük bir süküt İçinde avukatın — müdafaasını dinlemiştir. Bu hitabenin derin bir tesir husule getirdiği an- laşılıyordu. M. Vidal, başı avucunun içinde, hıçkırıyordu. Davaya yarın devam edilecektir. İspanyada Telefon Grevi Madrit, 22 (A.A.) — Tele- foncuların grevi devam ediyor. Yapılan tahribatın tamiri güç oluyor, Zira amele miktarı azdır. Bomba Koydular Barcelone, 22 (A.A.) — M. Maura, Barcelone'un ya- nin sair aksamı ile olan tele- fon — muhaberatının kesilmiş olduğunu beyan etmiştir. Sa- bahleyin erkenden 15 kadar şahis — telefon kum 'asına bir bamba koymuşlardır. Bom- Atıf B. ona takıldı : - — Nermincik, dedi, senin dilini kedi mi yuttu Allahım seversen ?.. Hep böyle susar- n | Nadire Atıf Beye cevap verdi: — Genç ve görgüsüz kızlar öyledirler. Hep susarlar. Ha- yalâta dalarlar. Ne gariptir ki, bü lekesiz ve tecrübesiz genç kız rolünü benimsiyen — Nermin, — kendi kendine masumiyetini o kadar inandırmışti — ki — birdenbire utandı ve kızardı. Bunu karşısında oturan Ferit ve Atf Bey görmütü, fakat Nadire görmediği için devam etti: Kafamızın İçindeki Sarık Evvelce Meşihat Dairesi kadınların çarşaflarının cins ve boyunu tayin eder, sokağa çıkılacak — kıyafeti tesbit ve tahdit ederdi. Bu müdahale ile kadınların güya namus ve haysiyetleri korunurdu. Meşihatin bu müdahalesi, hayatın akışı önünde duramı- yordu. Moda denilen esraren- giz hükümdarın verdiği hü- hümler ne Meşihati, ne de hükümetin memnuiyetini dinli- liyordu. Bütün — memnuiyete rağmen kadınlar yine bildikle- rini okumaktan geri kalmıyor- lardı., Fakat bu meşihhat rihniyeti hâlâ — kafalarımızdan - silinmiş değildir. Kafamızın dışından çı- karılan sarık, içine sarılmıştır. Kadınların artık giyinişlerine, yaşayışlarına eskisi kadar ka- rışmıyor - görünüyoruz. Fakat ilk fırsatta harem ve selâmlık daireleri ihdasından çekin- miyoruz. Misal mi istersımız? İşte dahz iki Üç gün evvel Şile beledi- yesi, kadınlarla - erkeklerin bir arada yıkanmalarını menetmiş ve kadınlara mahsus bir harem dairesi, erkeklere mahsus ta bir selâmlık ihdas etmiştir. Tarihten — &lınan — misaller göstermiştir ki, bu menfi mü- dahaleler, erkekle kadın mü- Çocuğunuzdan | Ne Şikâyetiniz | Vardır? Her anne, — çocuğuna | karşı — gösterdiği — itinalara | rağmen, çocuğunu bir türlü | terbiye ve kusurlarını ıslah edemediğini söyler. Bu Sütunda Müşkül- lerinize Cevap Vereceğiz 1 — Çocuğunuzun ne ku- surları var? 2 — Kaç yaşındadır ? 3 — Kız mı, erkek midir? | büyüyor ? 5 — Sıhhati nasıldır? İ Bu — suallerin — cevabile, | derdinizi bildiriniz. Çocuğu- nuzu - ne sürette islah ede- | - bileceğinizi size bildireceğiz. Buedan başka çocuğunu- | . zun terbiyesine ait her tür- İü müşküllerinizi bize bi- ları seyrediyorlar. Burada erkeklerin terbiye- - sizliğini mazur göstermek iste- — miyorum. Sadece onları bu terbiyesizliğe sevkeden — âmlili anlatmıya çalışıyorum. Bugün çarşafla gezen kadım- nasebatında gayri meşru şekil- | ar daha ziyade nazarı dikka- | leri daha ziyade teşdit ve teş- vik etmiştir. İnsanlar daima timizi - celbediyor. Gazinoda ve deniz hamamlarında rastgel- menedildikleri şeylere — haris | diğimiz kızlardan ziyade göz- olurlar. Modada biri erkek ve ka- | bulyalı gözlerile gelen- geçen dınların müştereken — girebile- cekleri bir deniz hamamı var- dır; bir de yalmız kadınlara mahsus ayrı bir hamam mev- cuttur. Müşterek hamamda kadın ve erkeklerin terbiye ve nezaket dahilinde yıkandık- larını görürsünüz. Fakat biz bazan kadınlar hamamına git- meyi tecrübe ediyoruz. Müşte- rek hamamdan çıkan erkekler kayıklara — binerek - kadınlar kısmının etrafını sarıyor. ve saatlerce orada yıkanan kadın- ba biraz sonra patlamıştır. Müthiş bir patlayış civarda- ki ahaliyi dehşet içinde bırak- mış ve ahali kaçışmıya başla- mıştır. Reksaş Serbest Bırakıldı Madrit, 22 (A.A) — Tayya- | tevkif edilmiştir. Tevkif olu- | reci Franko'un arkadaşı Yüz- | nanlar 44 kişidir. — Ne güzel — hayallerdir. | bakmâyı ister. Değil mi Her şeyin en temizi, en güzeli Ümit edilir.. Şimdi Nermine #orsanız bu adanın kalabalık yerleri cehennem gibidir. O, | hayatına karşı nefretini anlattır bir kıyıda, uzaklara | | RUS ç DiKİŞ MAKARALARI | ve ucuzdur. tenha Sağlam Dünge MARKALARA lerimiz penceresinin arkasından | erkekleri seyreden kadınlara takılıp kalıyor. | Demek ki her yerde bir haremlik — selâmlık — ihdasına aha çalışanlar var. Bunlar kendi — gayelerine ediyorlar. Bırakınız —efendim, kadinla erkeğin bir acada bulunması, bir arada yaşa- ması — tabil birşey alsun. — Yoksa gayri tabiilik devam ettikçe gayri meşru münaye- bıhıılı önüne geçmek mümkün hiyanet — Hanimteyze — başı Rexach, dünkü hâdiseden sonra ulmıştır. A İ 44 Kişi Mevkuf | Madr2 22 (A.A.) — Sendi- lerin idare — merkezleri kapatılmış ve idare heyetleri öyle? Nermin, Atıf Beyin kendisine — verdiği dersleri hatırladı ve bu İüks hayatına, eğlence ( Arkası var) —— Her yerde Arayınız — Nalça DİKKAT