i « 222 — Servetifünun — 2405 BUGÜNKÜ SİİR YY glğz A : Klasik edebiyatımız yalnız çi- ir demektir. Asırlarca dedelerimiz edebiyat deyince yalnız şiiri dü- gündüler, Yazılı edebiyatımız baş- tan başa manzumdur : ismi üstün- de: Divan edebiyatı... Bu klasik edebiyat islâmidir, isiâmi olduğu kadar da türkdür. Divan edebiyatımızın türklüğü su götürmez bir hakikattir. İslâmi ruh ve zihniyet ile meydanâ ge- len klâsik egerlerimiz, bir Süley- maniye bir Selimiye, bir Sultan Ahmed camii kadar bizimdir. Na- sıl ki, diğer bütün İslâm memle- ketlerinde bulunan camiler, mina- reler, kat'iyen bizimkilere benze» mez, bizim mimarimiz kendimize * hastır. Bu mimari, belki diger is- lâm medeniyetinin kurulmasına iştirak eden milletlerin mimarisin- den çok daha üstündür. Gerek A- rab memleketlerinde gerek İran ve Hindistanda, Selimiye ve Sü- leymaniye ayarında bir eser bul- mak çok güçtür. Halbuki bu mem- leketlerin hepsinde de cami deni- len mabedler mevanttur. Acaba, giirimiz islâm medeni- yeti tesiri ile meydana gelen şii- rimiz, mimari eserlerimiz kadar muvaffak olmuştur 1 Bu mesele gok uzun ve karışıktır. Asırlarca İranı taklid eden divan şairleri, nihayet onyedinci ve on&ekizinci asırlarda artık İran örneklerine istihfaf ile bakmağa başladılar ve kendi eserlerini üstün gördüler. Bu hâdisede ne tarafın haklı ol- duğunu ortaya koymak bizim har- cımız değildir. Fakat şu kadar varki : Bu işin mütehassısları, kı- lâsik Türk şairleri içinde yetişen bir Fuzuliye, bir Nedime kat'iyyen İran şairleri arasında tesadüf ©- dilmez derler. Onların hususiyeti çeşnisi bambaşkadır. Bu da bize, müşterek mazmunların, motiflerin şeklin içinde, temayüz eden türk ruhunu gösterir. Tabii bizde de ne Firdevsi, ne Nizami nede Ha- fiz ayarında bir şair vardır, Şiire bu kadar emek vermiş o- lan bir millet sıfatile, hiç çekin- meden diyebiliriz ki, Avrupa ile İMİZ SAMİM KOCAGÖZ ferah ferah boy ölçüçebiliriz. Bi- zim Karnacaoğlana, Yunus Em- reye, Nedime ve Füznliye karşı, rakib bulmakta epice müşkülât çekerler. Hattâ bu günkü giiri- mizde, bile, mevcut olan hususi- yetleri itibarile Nazım ayannda bir şairi, yine bu sıralarda Avru- pada aramak zordur, Tabii burada nesirdeki yeniliğimiz, acemiliği- mizden söz açmak cesaretini ken- dimde bulamıyorum. Bonra, Tanzimat devrinden bu güne kadar devam edeğelen inti- kal ve karışıklık, aynı zamanda da tekâmül hâdiselerini, ve bu bu hadiselerin faillerini bir tara- fa bırakarak Nâzım, Ahmed Ham- di, Ahmed Muhib, ve Cahid Sıdkı neslinden &onra, uzun dedikodu- ları mucib olan bu günkü çiir ü- zetinde duracağım, Tabii bu gün- kü şiirimiz, Hâşim, Yahya Kemal Nâzım Hikmet, Ahmed Hamdi tarafından temsil edilmektedir. Fa- kat bu şahsiyetlerden sonra, on- lardan da bambaşka bir üslüb, görüş, anlayış ile ortaya çıkan yeni nesil, yeniler, ve aynı zaman- da bir takım gazeteciler tara- fından da <bobstil» işmi verilen şairlerden bahsedeceğim. Evvelâ, bir takım kimselerin kıskançlık Oyüzğnden, gençlere yükledikleri bir sürü s#ıfatlarda, bu yenilerin de kabahati oldnğu- Du söylemek istiyorum. Muanz- ları bir tarafa birakalım, Melih Cevdet, Oktay Rifat, Orhan Ve- li gibi şairler, hakikatte çok güzel şiir yazmakla beraber, sanki inadına bir taraftan da fan- tazi yapmağa savagtılar. Ve böy- lelikle, gazeteler vasıtasile gleyh- lerine dönen efkârı umumiyeyi büsbütün aleyhlerine çevirdiler. fakat zamanla kendilerini sevdi- recekleri muhakkak. Bazıları için edebiyatın mo- dası çokdan geçmiştir. Bu yukarı da ismi geçen arkadaşlardan bir tali' eseri olarak çok bahsedildi. Bu günkü şiirimize vermek iste- dikleri yüzden dolayi, isimleri 9z duyulmuş fakat kıymetleri müslim olan beş şair arkadaşdan bahsedip her hafta birinin üzerinde dura cağım. Muhterem karilerim, şu nok- tayı dikkatle nazarı itibara alma- lılar ki: biraz yukarda kısaca ma- zisinden ve halinden bahsettiğim Türk şiirinin istikbalinden ve mu- kadderatından bahsediyoruz. Bü- tün geniş mangsile şunu anlams- liyız ki : artık genç neslin yazdı. ğı serbest şekilden, yehi giir tar- zından başka türlü Türkiyede bun- dan sonra şiir yazılmayacaktır. 7 — beam 228 da — Sabahlık hali Bilhassa sabaha karşı Gün ışığında - Öylece uzanmış yatıyor, habersiz! Ağaca çıkıyor Yahut, konuşuyor Rüyasında. Ah .. hiç bir zaman bu kadar güzel değil! Sabahattin KUDRET