, Ne. 2253—567 UYANIŞ 321 Naşid Sürpik Dudu rolünde yatrosunda temsiller veriyor. Kısa bir zaman Ertuğrul Sâdi ile bers- ber çalışan Naşid, şimdi gene 68- ki arkadaşlariyle birlikte temsille- rine devam ediyor. Öteden beriden toplama zayıf bir kadro içinde eşsiz sanatkâr Naşid, günden güne heder olup gitmektedir. HALK OPERETİ Halk Opereti de kışlık temei|- lerine Beyoğludaki sahnesinde baş- ladı. Bu yıl muhtelif tanınmış Av- rupa operetlerini göst Bini vaad- eden Halk Opereti, ilk olarak Bu Hesapta Yoktu adlı bir operet temsil etti. Daha sonra Yusuf Sü- Turi'nin yazmış olduğu Zır Deliler. adlı eseri sahneye koydu. Yakında Mahmud Yesari'nin Kadınların Be- ğendiği adlı yeni eserini temgil edecektir. i KARAGÖZ OYUNU Günden güne unutulup gitmek- te olan halk sanatlarının başında karagöz geliyor, Cidden orijinal ve hiç bir dramatik sanatın malik olmadığı (artistik (hususiyetlere malik olan bu oyunu kim canlan- dıracak? Münevverlerimiz arasında ancak bir sempati uyandıran ka- ragöz oyunu, tatbikat sahasında hiç bir faaliyet göstermiyor. Son günlerde Aksarayda bir kıraathane salonunda karagöz oynatıldığını işittik. Acaba şu bizim orta oyu- nu emektarları de, böyle küçük çapda da olsn bir faaliyet göstere- mezler mi? Hüsamettin BOZOK sOlnolt köşesi SANAT ve AHLÂK Hayatı ve insanı ancak bazı muayyen katagoriler içine aslan rönesans, sanat için büyük bir ehemmiyeti olmakla beraber, bu ehemmiyet tek cepheli olmuştur. Rönesans, realite görüşü içinde yer almaz: çirkin bir yüz ressa- ma model olmamıştır. Hatta sanat- kârların böyle bir yüz önünde ça- lışmaktan iğrendiklerini de söyliye- biliriz. Rönesansta, realite yutul- muştur, Bugün hakikat ve hayat sanat eserinin tek mevzuudur, bunu bü- tün çıplaklığiyle gösterenlere de o kadar alışık (A L'ouest Rien De Nouveau, Aprös: Marin Re- m8rgue). ue, harbin bütün feca- atini önümüze döküyor. 60 hık fahişelerin kucağında büyüyen bir gendin iğrenç hayatını Collete bü- tün - teferrüatiyle gösteriyor. (Che rie, Fin De Cherie). anatın bir realite içinde dü- günülmesi, sanatın mevzuunu güp- hesiz genişletmiş, hayata o nisbette yaklaştırmıştır. Artık hayatı ve hakikatı kendine mevzu edinen sanat eserleri için gaye gene hayat ve sanattır. Bunun baricinde bir- şeyi düşünmek mümkün değildir. Zaten sanat eseri için bir gaye düşünmek tuhaf olur. Eğer bir gayesi varsa, oda kendisidir. Sanat eserinde bir gaye gütmeye alışan. lar herşeyden önce bunu unutu- yorlar. Bunun için olacak, Oscar Wide, sanat faidesizdir, der. Şüp- hesiz bunuda hemen kabul ediver- mek, safdillik olur, kanaatindeyim. Her sanat eseri faidelidir. Fakat İaide sanat eserinin bir gayesi de- ğildir. Faide kabul eden bir eser, bir meseleyi ortaya koyuyor, yahut bir netice ve onun incelenmesini ileri sürüyor demektir. Sanat ese- N. Ilhan Berk Yazan : rinin mevzuu ise, isbat etmek değildir. Sanat eseri kendisine böyle bir fayda kabul etmeyince ahlâk diye bir endişeden de mes'ul değildir. Ahlâksızlığı yapan, onu kendine mevzu edinen bir kitab, sadece fe- nadır. Bu onun böyle bir meseleyi ortaya koymasından değil, fena yazılmasından meyduna gelen bir kusurdur. Yoksa ahlâki veya gayri ahlâki diye bir şey yoktur. Çünkü sanat eseri çerçevesine giren her şeyin bir izah yolu vardır: Sanat. Güzel, sanat eserini yapan unsur- dur; iyi ise, sanat eserini yapan bir unsur değildir. İyi, ancak fay- dalıdır. Ahlâk, şübhesiz her şaydan önce bir telâkki meselesidir. Bu her ferde göre değiştiği gibi, muh- telif devirlerde, muhtelif cemiyet- lere göre de değişmiştir: Yakın zamana kadar, sosyologlar, iptidai kavimler arasında genç erkekleri bir kız gibi merasime tâbi tutarak ev. lendirdiklerini söylemişlerdir. (Bu husustaki eserler sayılmıyacak ka- kadar çoktur). Bir zamanlar Fransiz adliyesi Fleurs du Mai'den altı manzume- nin çıkarılmasını ve eser sahibini epice bir para cezasına tâbi tut- muştu. Bugün o altı manzumenin münakaşası bile gülünçtür (91 Ay- ni mesele Madame Bovary için de söylenilebilir. Kürek Cehenneminde bu en güzel şeklini bulur. Bu husustaki misalleri çoğaltabiliriz : Kızlariyle yatan Loth, annesile evlenen Ödip bilhassa hayatın ye- güne gayesi zevkten ibaret oldu- — Devamı son sayıfada — (9) Mevzubahs manzumların bir kısmi tarafımdam Varlık ve Gündüz mecmuale- rinda çıktı.