ş iie tamaiğrler» den bâhse- çe # Msbiyatımııdu (Divarf Edebi- Edebiyatı Atika, Tenzimât Seir deki, Edobiyatı Cedide - Memlik, Gönç kaleniler -Feori- İrbedi #Ölin, meş'öleciler) gibi neyle büdüt teselsiil eden eri olduğu gibi : (Temâşa, (Bayol ven “Silih,i Yazan: Cemaleddin Server ' için, » kıymet deröcesi ne olursa olsuu - as çok bir şeyler söylen- mişdir. Fakt OCümhuriyat de doğan ve yalnız onun feyyaz nurile inki- şaf eden «amatörler» hakkında şimdiye kadar esaslı bir tedkik ya- “değitdir. Her yosımda söylediğim gibi heyecanlarını satmadan çalışan, is- tidadiannı ,istismâr tenezzülüne . 6ppmadan şpir aşkına» didinen bu genç neslin içinde cidden takdire değer kıymet taşıdıklarına inandı- dım genjler vardır. Maksadım, 86- nelerdenberi tedkik ettiğim bu kıy- metleri, san'at ve hüviyetlerile tes- bit ekmek; yarının Galiğ"lerini, Ke- mal'lerini; Vasfi, Râşid ve Sddi'le- rini tanım r. Mamafih «yarının san'ai füyükleri» serisi altında oku- yacağınız bu gençler arasında zengin İstidadını, - - yarım'a, bırak- makdan - işpat etmiş olanlar, az döğildir. Bn büyük noksanlarn, Ankara, Eminönü, 3 #yyüb gibi hirkaç «Halk- evi» ni iskisda edersek - birçoğunun başında, , Kafasında kültür taşıyan melâhiyetli bir «rejisör» buluuma- masıdır. Yanlış telâkki edilmemesi, ters ma'n&. verilişemesi için ilâve ede- yime Bu «şdlâhiyete meselesi, pek mthiyidir. dençiiğin başına geçen adam, «tejişör» galâhiyetini iktisâb etmiş addolunamıyacağı gibi' buna benzer işlerde de: liyakati tahak- kuk etmiş bir şuhsiyyet olmasını No. 3941— 93Ö Mehmed Şevki Çayıreloğlu (Rejisör ve Komediyen) iycâb etdirmez. «Kafile reisi» başka bir şabei- yet; «rejisörr başka bir selâhiyet- dir. Bu iki «hüviyetei birbirine karışdırmak Ohatasını o işliyenler, - hiç değilse - riyeziyenin, eayni oinadamolunyanlar, emezler.» düstürunu hâtırlamaları lâzımdır. Mamafih memnuniyetle şöylü- yorum: bu genç neslin içinde kül- tür seviyesi, üstün olanlar, ekseri- yetdedir. Yalnız «ilmin» kâfi geleceğine inanan bir adam değilim. «Aktör» ün, Hbussü'dd ahfadıpdan olmasını şart koğmuyorum, Fakat unutul- mamalıdır ki; tiyatro, kendini gös terme gan'ati; sahne ise, kültür ve heyecan mes'elesidir, Salâhiyetsiz kaleme sarılmak; dolmadan taşmak tasavvuru Les- liyen «cür'et» e benzediği gibi es- kilerin « mektebi edeb> dediği sahnenin, Maarifsmeydanı olduğu- nu unutmak da hımbılık olur. Oraya kültürsüz çıkmak çılgınlığı ise, yalnız şahsa tealuk eden bir meâkoralık, bir fikir oserseriliği değil «bedâyi'» namına işlenen «fecâyi'» den olur. Sahnede cehlin dişleri sırıttıkça, «oyubcu» ile «san' atkâr» ı ayırmanın imkânı yokdur. Cehlin taklak atdığını gördü- güm zamanlar, «Ağtörü soyları mil- radiflerinden sayan sihniyyele hak vereceğim geliyor...» dediğimi her zaman hatırlarım. «Seyirel» ye de hak vermek lâzımdır. - müşteri»