166 SERVETİFÜNUN BU AT A FE FA DU Boşuna gayret! Gide, söylüyor : “ Senin için en tehlikeli yerler : odan, ailen, mazindir. Onları terket. ,, Odamda, ailemin içinde, maztmde yaşıyan ben; biraz rahatı bu üç duvar arasında bulan biz; Gide'e iğfalei diyoruz. Fakat! bırakalım, vuoudümüzü “manastır ,ımızda çile doldursun; ruhumuzu, onun hududundan kurlardığımız ân, Fransız muharririne hak vereceğiz. Hayalimde, düşünüşümde olsun, alabildiğime 860r- besi kaldığım zamanlar, bu “iğfal,i güzel bulmuşum- dur. İçimde teoessüsten daha başka bir şeyin, arzunun kımıldanışını farketmişimdir. Kısa ve sâde anlatayım: odamı, ailemi, mazimi sevmediğim saatler vardır. Belki, beyenmiyeceksiniz. Ama, itiraf edeyim: Ben, bizzat, kendimi sevmem, kendi “hddiseler, imden kaça- rem. Beni bütünlüyen üç şey ize, odam, ailem, mazim- dir. Onlar sayesinde ve onların içerisinde, bir hüviyet, bir karakler, bir var olabiliyorum Odamda, ailemde, mazimde, onlardan evvel, benim hâdiselerim yaşıyor. Duvarımda asılı duran resim, ya sevdiğim bir #nsana aitti; bu takdirde, ondan bıkmışımdır. Yahui da, haya- umda herhangi bir alelâde tesadüfün, kahramanıdır. Belki, uzak bir akraba.. Bu resmin sahibiyle, aramızda geçmiş bir vak'a da olabilir. Hdtraşı, hiç de hoş ol- mıyan, bir vak'a... Netice: ne olursa olsun, bu resım benim için, sıkınlılıdır. Sadece, boş bir çerçive dahi olsa. Mazim de, odam gibidir. Onda da, bıklığım, usan- dığım birçok yüz, dönmesini istemediğim saatler vardır. Bu anlattıklarıma, sadece, birer fantazi diyenler ola- bilir; fakat, bir an kendi kendinizle yalm kalın. O vaki, bu dehşeti, id içinizde, siz de bulacaksınız. Gide doğru söylemiş: “ Senin için en tehlikeli yer- ler: odan, ailen, mazindir. Onları terket. ,, Güzel. Ama, kendimi terkedebilecek miyim 9.. Ne gezer ? Fransız müellifi, bizzat kendi, bütün ha- yatında kendini kovaladı. Öyleyse... Bu çırpınış neye f.. Mademki, odamda, ailemde, ma- zimde, beni ürküten, gene bir zamanlar onlarda yaşa- miş “öcn,im!.. Boşuna gayret!.. Bundandır ki, bugün birçokları saadeti toplu yaşa- mada buluyor; bu basit çerçivede, daha mesut, daha sâde bir hayat tasarlıyor. Fakâi, ovakit de... Gavsi Halid Ozansoy Nb. 7915—3530 Tanrının Bahçesinde Kaç bin yıldır böyledir Tanrımızın şarkısı: Bir mezarı okşamak tçin düşüyor yaprak; Gece yalnız hayatın en güzel bir yarısı, Ve yalnız ıztırabı büyük kalble yaşamak.. Bir eski çağıl var yolun pınarlarında, Hasretini başımda en güzel tac bilirim; Engin sükün buluyor kendi kenarlarında, Uğrunda can vermeyi asıl miyrae bilirim.. Yürü gönül ateşden şarkılarla coşarken, Anl aşdığın yolun parlıyan izlerine; Ye zamanın karanlık kıyısına koşarken, Son secdeni de bırak sevginin dizlerine.. İhsan Boran em şter ki; Mesut olmak ne tath gey. Mesut olmak ne basit, ne kolay şey! İnsanlar mesut olmak için her şeye sahibken nasl oluyor da mesut olmamak için, ellerinden geleni yapıyorlar 9.. Georges Duhamel Her bekleyişin bir arzu değil, geleni kabule bir hazırlanış olsun. Saadetini « Dem bu demdir » de ara. En ufak bir lâhzai hayat ölümden daha kuv- vetlidir ve onu inkâr eder. Andre Gide e Hayat kısadır diyenlere gülerim. Kısa olan senelerdir; fakat dakikalar uzundur. Georges Duhamel Ruhum göklere uçluğu ve tenim topraklara karıştığı gün kabrimin üzerine parmağınla «kalkl..» diye yaz; yaz ki, ben mezarımdan sıprayım ve bu ölü vücudüm tekrar canlansın?! Mevlâna“