İle, 2191 —306 DIL Görülen hatalardan bir kaçı daha Dilimizde yabancı kaçan kelime ve tabirleri bilhassa gazete lerinde görüyoruz. Gazete ifadele- rine bu yabancılık da istihbarat acentelerinin hariçten gelen telg- rafların terolimesi yoluyla giriyor. Meselâ bizde «Fransız orduğu», <Alaman devletb, «İngiliz bahri- yesi> denir: Yani bunlar #24f6t terkibiyle söylenir. Halbuki Fran- sızlar sıfat terkibiyle söylerler: Ar- mde française, Hiat allemand, ma- rino anglaise, gine bunun gibi bi- zim <tarih meomuasi», <âiyaset haftası», «tiyatro hayatı, gibi iza- İet terkiplerimizi sıfat terkibi ile da rovue historigve tarihi meomua la semaine pulitigue (sıyasiğ hafta), la vie ihdâtrale (tiyatroya ait hatta) şeklinde söylerler. Bu son misaller gösterir ki bizim bu terkipleri iza fetle söylemek âdetimiz dilimizin lehine bir farktır. Çünkü Fransız gibi söylersek <tarih mecmuası> ile «tarihiğe mecmua» yı farkede- meyiz. Halbuki bu bizim kaidenin Fransız tezi iie bozulduğu görü- Tüyor. Meselâ gazetelerde «Frankiat ordu» denildiği görülüyor. Bu biz- de, yukarıdaki misaller gibi, izafet terkibiyle söylenmesi lâzımgelen bir terkibin İransızcasıdır: armde frangwisie, Onların, (sıfat terkibiyle) armde framçaise dediklerine biz ng- gıl (izafet terkibiyle) Fransız ordusu diyorsak, armde franguiste'e de «Franko ordusu» dememiz lâzımdır. Gene, «Frankiatler» yerine, «Fran» kokulât» dememiz doğrudur. Fransızın iste ile yaptığı meslek, mensupluk gösteren iimleri biz oi ile pekâlâ yapabiliriz ve eskiden de yapardık : nahonalisie — millici, jourhaliste -- gezeteci, öyolidte — pisikletçi... Li Diğmizde yabaneı tesiriyle do- laşan terkiplerden biri de «Sovyet Rusya» dır. Bu, boylu boyunca bir hatadır. Çünkü izafetle söylen- mesi lazımgelen bir terkibin gıfat terkibi Ooçeklinde (söylenmişidir. «Sovyett kelimesi sıfst değildir ki «Rusya» nın başına konulup sıfat terkibi yapilan. Bu kelimeletin ikisi de İsimdir, o halde izalet ier- kibi yapıp «Sovyet Rusya'sın de- mek lazımdır. Franuz da bunu, bizim bugibi halietde izafetle söy- lediğimisi sıfat terkibiyle söyleme- Bi kajdesine uyarak Ewamie Sovid- figve der. Yalnız İngilizler Sovist Russia derler, bu da onların izafet terkibi tarzıdır. Bursda ilik kelime başta sıfat olarak değil, isim ols- rak bulunuyor. Aynı çekilde onlat bizim <Ankara cadde» dediğimi» ze Ankara Sireei (Aukara caddesi), «İzmir Sergisi» odediğimize Zemir Fair (İzmir sergi) derler. Gene yabancı dillerin tesiriyle bize giren söyleyiş tatzları arasında «falan yerde kâin» tabii var, Bu, eski bir ifadedir ve biz bunu ko- nuşma dilimizde hiç kullanmayız: «Ç....ın şimelinde kdin D... tepesi...» Bu, gene fransızca yazılıştaki ei? veya #itue'nin esareti altında kalı- narak kullanılmış bir yazış tarsadır. Bunun da türkçesi «Ç...'nin garkın. daki D... tepesidir. «Kâin> bilhassa bir şehir, bir mevki hakkında y& baniğ kaçıyor, bir bina hakkında olursa, gene bir eskilik kokmakla beraber, manası daha kendine uy- gun geliyor: «iki bahçe ortasına kdin bir ev> , «yüz metre mural- ba: üzerine kdin bir bina» gibi. Bunları «iki bahçe ortasındaki bir ev», <yüz metre tüzerindeki bir bina» şeklinde söylersek asl mana kisaş kaybolmuş olur. Halbuki bir mevki hakkında, bilâkis akşi ya- bancı geliyor. Dilimizin o kadar iyi hususiyet- leri vardır ki bunlara dikkat etme- mek ve yabancıya, kurban yermek hakikaten günah oluyor... Vahdet Gültekin