206 SERVETİFÜNUN No, 2191—500 Fransız Edebiyatından Nikayeler Yazan : Çeviren : epmonp | Yıl Dönümü | kerime AUJAY NADİR Ö sabah takvimin yaprağını koparan Marthe Fournier titredi. Tarihi, Müthiş tarih!. «20 Kânunsani !>» Her sene bu böyle idi. Hayatının daha ilk baharında onu yorgun, yarı ölmüş bırakan bu korkunç gönün hatırasını bir türlü düşüncelerin- den atamıyordu. Nasıl bu kederlere galebe çalmıya muvaffak olmuştu? Nasıl unutabilmişti? Nasıl bir başka- sının ilânı aşklarını, teminatını dinliyebilmişti? Ve nihayet, nasıl bugün bir saadet benzerliğile süslenmiş bu kırmızı kiremitli küçük sayfiyede kışın soğuğundan ve hayatın azablarından uzak yaşayabiliyordu?.. Halbuki bütün bunlar, gençliğini süpüren kasırgadan sonra meydana gelmişti. 290 kânunsani!. O zamandan beri beş sene geçmişti. İlk defa girdiği adliye nezaretinin iri taş merdivenlerini korkak, mahçup ve hurda bir halde tırmandığını tekrar görür gibi oluyordu. Gardiyana : — Öinayer mahkemesi ne tarafta ? diye sor- muştu. Şahitlerin sığınağında, tahammülsüz in- tizar anlarını tekrar yaşıyor, ve, nihayetindeki kırmızı elbiseler birer kanlı leke gibi duran halkla dolu salona götürüldüğü anı hatırlıyarak titriyordu. Ve en ziyade, en ziyade şuuruna işlenmiş o dehşetli sahne idi: Piçrre, sevdiği ve sevil- diği Pierr, muhafızların arasından birdenbire kalkarak, kollarını uzatıp yalvaran bir hareketle: — Onlara söylel., Beni tehdit ettiği için onu vurdum!. Sen orada idin!. Onunla ben dövüşmüştük.. Niçin olduğunu biliyorsun Marthe. Söyle onlara... diye haykırmıştı, Marthe evvelce dilsiz gibi susmuştu. Hâki- min kendisine sual sorması lazım geldi. — Ey matmazel ! Mücrimin söylediğini işit- tiniz mi ?. Haydi şaşırmayınız.. suallerime cevap veriniz.. Bersac Lambine ateş ettiği zaman Sız hakikaten yanlarındamıydınız?.. Önce tereddüt etmiş, sonra alçak esesl: — Hayır, ben onlardan uzaklaşmıştım, de- mişti. — Yal. Dövüşmelerinin sebebini biliyor- musunuz ?. — Hayır, buna ehemmiyet bile vermemiş- tim. Zira genç adamlar arasında bu hal ekse- riya vukua gilir. Pierre Bersca : — Marthe |. Sana yalvarırım, diye inlemişti. — Fakat hayır! Ben hiç, hiç bir şey bil- miyorum. O zaman Pierre başını çevirerek oturmuştu. Ve Marthe bir daha onunle gözgöze gelmemişti. İki saat sonra, Adliye nezaretinin koridor- larındaki taş sıralardan birinde otururken, mu- hakemeden çıkanlardan, Pierre'in giyindiği hük- mü öğrenmişti : Müttehim, esbabı muhaffete ile, beş sene prangaya mahküm edilmişti, Beş senel. 20 Kânunusani!. » *# Birdenbire bahçede bir ayak sesi duyduğunu vehmetti. Paris civarının, uzun süren gurub saatlerin- den biriydi. Bu saatlerde zavallı sokak fenerleri güçlükle günün son ışıklarını silerdi. Perdeyi kaldırarak dışarıya seri bir gözattı. Gecikmişti ! Onu gördü. Kapıyı çalıyordu. — Aç Marthe!l Benim, Pierre. Beni tanıdın!. Aç! Biliyorsun ki, bu lâzim!.. Sapsarı ve titriyerek itaat etti; koridora doğ- ru yürüdü, sürgüyü çekti ve onun geçmesi için yol verdi. Pierre : — Bonjur!.. dedi. Oo . — Buraya ne yapmağa geldin? diye ke- keledi. — Boynuma atılmıyorsun |.. — Ohi Pierre|. A! Evet.. Evlisin!, Fakat bu bana taallük etmez |. Seni daima sevdiğimi biliyorsun.