No'1879—194 NOTLAR © Şimdiye kadar muhakkak ki Nurullah Ata için en doğru sözü Refik Ahmet söyledi: «Onunla konüşürken kendimi sirkte zannederim.» Ne kadar doğru değil mif “ > Allğme görünmek Nurullah Ata beyden sonra tekrâr Burhan Cahit beye geçti galiba. «Yeni roman tekniği» isimli yazısını okuyan her kâri: «— Bravo diyecek, şu Burhan Cahit bey ne âlim şey. « X> Kont İsterhazi'nin o hazinesinde (bulunan türkçe muharrerat Ludvig Fkete tarafından bir cilt halinde neşredilmiştir. Türkiye tarihi ve Türk dilini tetkik için bu eser büyük bir kıymeti haizdir. Reşat Feyzi bir roman hazırlamaktadır, Bu kitap gelecek mevsim çıkacaktır. Yalnız Reşat Feyzi eserlerine isim koymakta çok müşkülpesent olduğu için romanına da bir isim koymamıştır. Anlaşılan, kitap isimsiz çıkağak. # xe» Hole Asotf hanım Pariste bazı eserlerini teşhir etmiştir. Tuillerie salonuna kabul olunan eser- leri bilhassa çok beğenilmekte ve sanat münekkitle- rinin dikkat nazarlarını kazanmaktadır. £ xe Hüseyin Rahmi beyin ipekfilm için bir ko- medi senaryosu hazırladığı haber alınmıştır. S.N. SERVETİFÜNUN 183 Rüzgâr... Sular ... ve ben Penceremi rüzgâra hazla açtığım zaman Kendimi bir denizin ortasında sanırım.. Hasta hülyalarımla yalnız kalırım biran Gözlerim yavaş yavaş dalınca ufuklarş Temiz bir yatak gibi sulara uzanırım.. Rüzgâr bir yelken olar sürükler uzaklara.. Bana yalınız hayatta,. yalnız sular yar olur Gönlümden ayrılarak kanş sen rürgârlara.. Ve böyle saatlarca göğsüm bir duvar olur Kıvrak bir kadın gibi esen rüzgöârlara.. 2. 10. 981 İstaubul Feridun Fazıl Gelecek Nüshada Bulgaristanda çocuk edebiyatı Bulgar çocuk edebiyatına ait kuvvetli bir tetkik makalesinin neşrine başlıyacağız. Bu makale silsilesi bir kaç hafta devam edecektir. Makalelerimiz, daha yeni bir devlet sayılabilen Bulgaristanda edebiyatın, bilhassa çocuk edebiyatının ne derece tekâmül ettiği- ni göstermesi itibarile şayanı dikkattir. Türkçeye çeviren: Reşat Feyzi Bana manasız bir renk sorarsanız, Bize, sarıyı gösteririm.. Bin bir tenevvu ile beraber beni hiç sarmayan, hiç bir heyecanla sarsmayan yegâne renk budur, derim. Bir gece idi; ne yıldızı bir gece, ne mehtaplı bir gece, hede karanlık bir gece idi. Belki, dışarıda, odamızdan ötede bunların hepsi vardı, belki... evet!... Bizim odamız kuvvetli ve temiz bir elektrik Işı- ğıyle aydınlıktı. Sarı renk, işte bu odada en derin manasını &l- mugt... Sarı renk... Oh!. mavi renk!... Hatıralarım hep mavi renkli bir tülle örtülüdür... Mavi gözlü güzeller, engin mavilikterin doldurduğu denizler, mavi bir sema aliında esen bisan rüzgür- leri!... Bunlar öyle hatıralar ki yadı kalbe parçalanmak istidadı veren çılgın arzular dolduruyor... İçime sar- hoş eden iâkilerden dudaklarına kedar dolu kadehler boşaltılıyor!... Mavi renkli bir semanın altında, mavi renkli bir denizin üstünde, ve bu iki maviliğin ortasında, ben, eşleri bulunmayan iki mavi gözün sahibiyle bütün bir yaz..... Çılgın, deli bir macera... Bütün mavilikler ara- sında masmavi bir renk alan bir sergüzeşt.... Mavi bir alev gibi hayatımın, gençliğimin bir mevsimini.,.. aydınlatan bir maceral...... Mavi «gözlü sevgilimin ne beyaz bir vücudu, ne de sarı saçları vardı... Esmer teni, ve kumral saçlar riyle mavi gözlü sevgili........ Ah!. sen ne güzeldin!