“; a. SERVETİFÜNUN No.1879—194 Cenevrede Parlementolar konferansında bir gün Konferansın açılacağı 20 temmuz günü çikan Journal de Genğve bizim teşekküle bir isim takmıştı, Ona Parlement İnternational adını takmış ve bu ad çok beyenilmişt. Ne yazık ki bütün milletlerin toplanmasından doğan bu parlemento insanlara mah- sus didişmeden kendini kurtaramadı, daha üçüncü ietimada Fransız delekesi rosyalist Renaudel galiba kendisini Fransız meclisinde zannederek bir diğer mebusa söz söyleyince, İtalya delekesinin mefküresine dokunduğu gibi gürültü patladı; uğraştılar, çabaladı. lar Repaudel söylediği .bakaretli sözlerden dolayı terhin verildiği için konfrana dördüncü çelsesini bile Cemiyeti Akvam salonlarında aktedemedi. oCen&vrenin karşı yakasındaki Saniral salonuna göç eyledik, yazık oldu; Cenevre gazetesinin bulduğu yeni ad, uğur getirmemişti. Nazara geldik! Bununla beraber konferans çalışmasını durdurmadı; doğrusunu sorarsanız, muhtelif hükümetler tarafından nasp olunmuş mesul murahaslardan mürekkep olan Cemi- yeti Akvam'ın malı bulunan dairede, bütün millet meclislerinin gelmiş ve istediğini söylemek hakkını haiz ve gayri mesul mebusların toplanıp konuşmaları hiç doğru bir şey değildi. Öbürleri talimatla söz söy- liyebilirlerdi; biz işe içtihadımıza tabi idik, konferans kürsüsü, Millet meclisi kürsüsü gibi serbest idi. İşte böyle serbest kürsüden söz söyleyen mubtelif milletlere mensup mebus arkadaşlar, cihanın en mühim meselelerine ve kendi memleketlerinin dert- lerine temas ettiler. Uzun nutuklar okudular; içle- rinde çok semimi olanları vardı ve bunlardan bir tanesi muhakkak Belçika Âyan Meclisi azasından M. Lafonten'in sözleri idi. Mösyö Lafonten cihan buhra- nının sanayi memleketlerine yaptığı zararları ve cihanda 25.000.000 işsiz bulunduğu ve bunların aile efradı sayılırsa yüz milyona çıktığını söylediği zaman herkesin gözü önüne müthiş tablolar gelmişti ve Lafonten'in dediği gibi yanımızdaki büyük salonda toplanmış bulunan Terki Teslihat konfransı dört aydır yerinde sayiyordu. Lafonten'in çizdiği tablolar beni çok mütehassıs etti ve söz aldım. İçimden ge- lenleri ve ruhumdaki hislerimi olduğu gibi ağzımdan döktüm. Nutkum yazılmış değildi ve samimi idi ve bütün beynelmilel mebusların dikkatte dinlediklerini iftiharla görüyordum. Sözlerimin hüldeasını telgraf ajansları verdi; ben bülâsayı biraz daha düzelterek gazetemize nakledi- yorum: — Milletlerin müşterek parlamentosuna birinci defa iştirakimizden memnun ve müftehiriz, Osmanlı İmperatorluğundan çıkan yeni Kemalist Cümhuriyeti hududu millisi içinde asri, medeni ve ilmi çalışmak- tan ve kendi istiklâlinden başka şey düşünmez. Em- peryalist Osmenlı İmperatorluğunun felâketlerinden aldığı derslerle asla emperyalist değildir. Fakat naw yonalisttir. Komşularile iyi geçinmek yegâne emelidir. Başkalarının istiklâl ve miliiyetine çok hürmet eder, Bundan dolayıdır ki, bizimle dört asır kendi istiklili için harbeden yunanlıların istiklâl aşkını takdir ettik ve biz de 1922 harbimizi yalnız istiklâlimiz için yaptık. Yunanlıların iştiklâllerini kazandıkları güuün ml dönümünde yaptıkları şenliklerde Osmanlılar asla bulunmazken Türk Cümhuriyetinin mümessili bu şenliğe iştirak ederek cümhuriyetin istiklâle hürmetini rdi. Böylece iki taraf idealini alınca birbirimize muhabbetle el verdik ve bununla didişip duran Av- rupa'ya acizane bir nümüne göstermiş olduk. , o Konferansımız Kâtibi Umumisinin buhrahı iktisadi raporunu dikkatle okuduk. Çok mühim hayati me- selelerle dolu bulduk. İktisadi buhran dünyanın başına inmiş müthiş bir felâkettir ve bunun membaı biten harbin neticeleri ve şimdi harp hazırlıkları ve masraflarıdır. Yanımızdaki salonda Tahdidi Teslihat konferansında hâlâ bunun hakkında cezri âcil ve kat'i ikililer Masşlir.. Dört aydır devam eden lara gönderiliyor ve ortaya çıkan kararlarda hastalığa şifa verecek bir şey bulamıyoruz. Reisimiz M. Lafonten'in dediği gibi dünyaya âcil ve kat'i tedbirler lâzımdır. Çünkü ikti- sadi bubran neticesi sefalet ve felâketler, mubariplerin gök yüzünden attıkları bombalar gibi sukut kanununa tabi olarak düştükçe ağırlık ve kuvvetini artırıyor. Yer yüzünde buns karşı alınan tedbirler çok yavaş yürümektedir. Efendiler; biz Avrupa'nın şarkında kendi hudut- ları içinde mütehamımil, kanaatkâr ve çok çalışkan bir milletiz. Mahrumiyetlere katlanmanın yolunu biliriz. Sanayi memleketi değiliz. İşsizlik bizde yoktur. Yalnız zürra yüzde 85 olduğundan mahsuliinü &on senelerde ucuz satmaktan sıkılıyor, Hükümet de istedikleri yenilikleri yapmakta tasarrıfa mecbur kalıyor. Böyle olduğu halde milli muharebesile milli hu- dutlarını kazanan, iktisadi istiklâlini Lozan,da Avrupa dostlarına tasdik ettiren yeni Kemalist Türkiye Cümhuriyeti 1924 tenberi asri, medeni hamlelerinde hiç durmadı; o tarihten beri istikrazlar aramadan demiryoliarımızı üç kat yaptık; eski demiryollarının çoğunu satın aldık; Tütün İnhisarını satın aldık; Ankara'da halimize göre asri devlet merkezi kurduk. Lozan'da kapitolasyon rejimini nasıl türkler kaldırdı- larsa irfan hayatımızı kâpitolasyon gibi sıkan eski harfleri de terk eyliy&rek Lâtin harflerini aldık ve yeni yetişecek nesillerin nurlanmasını kolaylaştırdık ve bunların hepsi Türkiye Ciümbhuriyetini kuran Mustafa Kemal'in rehperliği ve milletin gayretile olmuştur.