No. 1703—18 UYANIŞ Kulakları birdenbire uğuldadı.Ardında uğul- tulu bir ses, bir çiğ gibi mahuf yuvarlanıyodu. Bu sesi o çok iyi tanırdı. Ve ses, bir çığ keskin «ve telâşlı ve boğuk Bu ses, beyaz yollar, beyaz kırlar içinde, aç ve çeneleri kupkuru koşan bir kurt sürüsünündü. Allah acısın. Ve Allah ona yardım etsin. Fakat Allah ona acımadı. Ve Allah ona yardım etmedi. İki dakika başlarını uluklara kaldırmış yolların beyaz gibi mahuf ve yuvarlanıyordu. ona sonra, sırt- larında, didiklenmiş kemiklerden hiç bir şey kalma- mıştı. başka Geride, yollar kasabaya doğru uzu- yor. Veiçerde yanık bir çanı koküsu var ve yanık bir reçina. Bu geceden bir hafta sonraydı. Ka- ikindi i, birdenbire bir Ve kapı pıda bir üs at kişmedi. vuruldu. İki ihtiyar ba- kıştılar. duymadı Acaba sesi lar nur At tekrar kişme- di, ve kapı tekrar vuruldu. Ocağın mıhlanmış gibiydi- ler... Ne tuhaf... Bunu elbette ki, hiç ümit etmezlerdi. Bir yolcu öldüren, ve hırsızlık eden bir adam kendini teslim için gittiği yerden bu kadar çabuk döner mi? Bununla beraber sevindiler. başına Içerde yanık bir çam kukusu, reçina ve küflü bir duman... yanık bir Ana pencereye yavaş yavaş gitti. Üç Jandarma süvarisi ve bir çavuş. — Allah yardımcınız olsun. Kapıyı açtıkları.zaman; ihtiyar: — Hayır, diyecekti, O benim oğlum değil.. Sinema san'atkârlarından Ruth Taylor Adeta bir ilâhe, fakat asri bir ilâhe gibi bağdaş kurmuş olan bu güzel denbire çöktü. Ve kadın we pijeması içinde ne cazip mabudeler gibi can ieda edercesine tapanlar az değildir Ben onu tanımıyorum. © benim oğlum değil. kanımda katıl hırsız yok. O benin oğlum değil. Benin yok. Benim kanimda Arkada ihtiyar ana, elleri kilitlenmiş, beli eğik, dudaklarında bir dua ve gözleri müteces- sis bakiyor... — Neolmuş... Ve gözlerinde yaşlar var. Daha, Osmani asıyorlar mi yoksa?..» fena bir haber... Osmanı kurtlar parçalamış, atinizi da... Başka bir yolcüyuda parça- lanmışlar.. Bir ceket bulduk; Os- manın asker cüzdanı içinde çıktı; yanında para- dt, Kumandan bu yolladı. Siz sağa olunuz... sabalı size Ve süvariler , başka hiç bir şey söylemeden ve arka- larına bir kere bile bak yollara madan beyaz gitüler. Ve süvariler, birazdan batacak olan al ve deyirmi bir kış gü- neşine doğru, beyaz yollara atıldılar. İçerde ocak ya- İhtiyar, bacaklarında, nıyordu , bir - denbire tuhaf bir kesiklik hisetti. Bir- !.. Her halde bu Peri de kadim paralar dağıldılar. İhtiyar ananın göz- leri donmuş bir pa- kuflü bir çam kokusu ve yanik bir reçina... rıltıyla bakıyordu. İçerde yanık bir Dışarda, ufkun ucunda, sapı kırılmış kırıstal, duman, yayvan, yuvarlak bir kadelı içinde batan, al ve deyimi bir kış güneşini içmek için başlarını uzatmış beyaz ve buzlu yollar... Başka hiçbir şey.. Kenan d€utusi