mn e. Liberalizm nedir Devletin hakları Yani; hakikati bulmak için bize yardım eden bütün sebep- leri boş ve gülünç oldukları için silelim; hakikat bir kere elde edildiği için ayakta ki Bilhassa kalan şey budur ki “ İçtimai uzviyet ,, sistemi “ in- sicamlı bir istidlâl binası ,; kur- mağa yarıyabilir, fakat “ İçtimai vücut ,, bir şey yaratamaz. “İç- timai uzviyet ,, tanınmış hiç bir uzviyet mukis değildir ve bina- enaleyh ona uzviyet adını ver- mek ceyp veya mümas adını vermek kadar doğru olur. “ İçtimai uzviyet , taraftar- ları, cemiyeti, aileyi, hükümeti ve her şeyi üçlükler addeden ve her tarafta üç rakkamıni gö- ren Bonald ile hiç şüphesiz alay ederler. Fakat © onlardan ne daha fazla, ne daha az gülünç değildi. Onun davasında fazla bir şey yoktu. Hayvancı sosyo- logların davasında da daha az bir şey yoktur. Fakat bunların nazariyesi, kim olursa olsun, her hüküme- tin çok hoşuna gider, zira on- lara bir kutsiyet verir. Hükü- met, dimağın vücudu idare et-)l: tiği gibi milleti idare eden bir arım-Allah olur. Üluhiyet hak- ile ona her şey caizdir. Bahu- s ki o olmıyan her şey kaba saba olmasa bile, her halde his- siz ve düşüncesiz bir maddedir. Köpeğini pataklıyan Malbranş gibi, hükümet te içtimat vücudu teşkil eden fertler hakkında: “Bunun o duyduğunu — zanneder misiniz?,, diyebilir. Hükümetler umumiyet itibarile, idare ettik- leri memleketi Malbranşın kö- eği gibi telâkki etmekten hoş- nırlar. Hakikat şudur ki, insan ce- miyeti 'esas itibarile tabif bir bir hâdise, inkişaf itibarile ise, yine tabii olmakla beraber, i di mahiyet alan bir hâdisedir. Esas itibarile iradi değil, tabit bir hâdisedir: ınsanlar birleşmezler, birleşmiş olarak doğarlar. Aşiret derecesine kadar yayılan aile bağları, itiyat bağları, müşterek lisan bağları, müşterek âdetler müşterek hatıralar, omüşterek ananalar, müşterek din ve müş- terek itiyatlar bağları onları da- ha doğarken birleştirmiştir. Ne fütuhat, ne bir sınıfın diğeri ta- rafından tazyiki gibi tesirlere tâbi olmadığını farzettiğimiz ha- kiki cemiyet budur. Bu, tabit cemiyettir. Müdafaa ihtiyacı büyük vatanı yaratır. O da tabiidir, zira kabi- lelörin © birleşmesinden ibarettir. Fakat fazla olarak iradidir, zira bu kabilelerin birleşmesi için biç bir tabii sebep yoktu ve hiç bir sevkitabii onları birleştirmeğe seyketmiyordu. Birleşmek. için onlar tabii değil, tarihi sebeple- re tabi oldular. Mebadisinde ta- bit olan bu birleşmenin bilhassa iradi olduğunu söyledim. Zava- hire rağmen, netice itibarilebu birleşme daima iradidir. Ekseriya hakikatte bir fütuhat neticesi- dir, en kayi aşiret en zaif olan- ları fethetmiştir. Evet, fakat bu vatanın devam etmesi için, ilhak edilenlerin daimi muvafakatı ve bu muvafakattan o başka kü- çük vatan hakkındaki muhabbet- lerini nevima büyük vatana ciro etmeleri lâzımdır. Eğer bu mu- vafaket mevcut değilse, eğer bir kaç nesil zarfında bu ciro yapıl- mamışsa, vatan mevcut olamaz, parçalanır. Görülüyor ki büyük vatan, uzak olan meba de tabii, inkişafında ve bu gün görüldü. gü vaziyette de iradi. bir işti- raktir. Uzak sebebi insanın ta- bii olan birleşme itiyadi, daha bile hakkında doğrudur. Büyük vatan hakkında hiç doğru de- gildir. Bu vatanı yaratan, muziç doğru, kismen de cali ve sun” idir. Doğru olmak itibarile hür- met ve taabbüdümüze hakkı vardır. Cali olan kısımlarında yalnız itaatımıza hakkı vardır. Ve şunu hatırlamalıdır ki ye- gâne mesnedi müdafaa ihtiyacı olduğuna göre, hakiki hakkı, namusluca hakkı bu esastan doğar ve bu müdafaa lüzumun- dan öteye geçemez, Siz, ilk aşiret, size hurmet eder ve sizi severim: Benim kö- kümsüntüz, ecdadımın kemikle- risiniz. Siz, şimdiki cemiyet, si de ilk aşiretin mümessili ve ni- hayet onun ittisa olduğunuz için sever ve hurmet ederim. Bunun- la beraber hatırlayınız ki siz bilhassa daha eyisi bulunmadı” ından ve daha fenasından kor- kulduğundan kabul edilmiş bir ilâçsınız. Hatırlayınız ki ilk aşi- ret için doğru olmıyan şey, yani mukavele, muahede ve pazarlık ibi bir kayt sizim için biraz oğrudur. Siz, müşterek menfa- atların müdafaası için kurulmuş iradi bir birlik olmaktan kur- tulamazsınız, ve binaenaleyh sebebi | vücudunuz olan vazife- i tecaviz ederseniz, ger çi hiç bir katı mukaveleyi ihlal etmiş olmazsınız, fakat mukave- leye mümasil. bir şeyin hududu haricine çıkar, nereye kadar gi- deceğiniz evvelden kararlaştırıl- mış olduğu halde siz daha öte- ye gitmiş olursunuz. Zımnan bir emniyeti suiistimal işlemiş olur- sunuz. Sizi harici düşmana kar- şı müdafaa için ihdas etmişler- se ve.bu maksatla size teham- mül eylemişlerse, vazifenizin bu na münhasır olduğu böylece Si- ze söylenmiş oluyor. Bundan faz- la olarak yapacağınız her şeyi yapmakla hata edeceksiniz, zira bunu yapmanızı sizden istiyen yoktur. Tam manasile bir mu- kaveleyi bozmuş sayılmazsınız, zira böyle bir mukavele yoktur, fakat vazifesine sadık olmıyan bir vekil olursunuz, Vaziyet mantıki olarak bu- dur. Tarihi olarak her yerde başka türlü olmuştur. * Pek âlâ takdir edilir ki, o vakte kadar ayrı olan aşiretlerin müdafaa için büyük bir Devlet halinde birleşmesi, merkezi kuv- vete derhal değil, fakat tedricen muazzam, hesapsız bir kudret veriyordu. Merkezi kuvvet va- tandı, kuvvetli vatan, şanlı va- tandı, ve emniyet noktası, ışık noktasidi, Bu hususta çok yakın ve mazidekilerden daha sarih bir misalimiz var. Alman vatanı, mükemmel bir süratle, 14üncü Lui, 15 inci Lui, birinci Napoleon ve üçüncü Napoleon tarafından ya- pılmıştır. Şark cihetinden daima fü- tuhat peşinde olan Fransa Jer- man milletlerinin tabii lâkaydi- yenmiş ve onların küçük vatanlarına ve beledi hürriyet- lerine olan aşklarına galebe çal- mıştır. Tehammül edilmez bir hal alan Fransaya karşı, büyük bir Alman vatanı, bir müdafa: ordugâhı kurmak icapetti.. Bul yapıldıktan sonraş emniyet hissi minnettarlık hissi, şan hisi Prus- alıları ve Berlinlileri eski infi: rattan nefrete sevketti. Feriyet- çilikten ve liberal hislerden Al- manyada daha uzun müddet bahsedilemiyecek, Aynı suretle Fransiz vatanı İngiltere tarafından yapılmıştır. Lamartinin sozü yarı yarıya doğ- rudur: Bu, küçük yatan, aşiret, ka- “(Kendimizi Mimik mi m Seylâpzedeler iskân edilmemiş Açıkta kalan Year acı nacak vaziyettedirler (o “ Seylâp. . felâketinden sonra| çoluk çocuğu gösteriyor. Göz 'Hilâliahmer evsiz, aç ve çıplak) önünde böyle acıklı lâvhalar kalan vatandaşlara yardım elini| olursa,“ ötesini * düşünmek ko- uzattı. Azami muavenete çalıştığı |laydır. ve felâketzedelerin ilbası ve iaşe) © Burnovada aileler vagonlar için himmet sarfettiği memnu-) içinde, camide titriyorlar. Bütün niyetle “kaydedilebilir. İhtiyaç|bu tedbirler, “iskân namını ala- çok büyük olduğundan, Hilâli-|bilmekten çok uzaktır. Vakıa, ahmerin gayreti her şeye yeti-Jiskân meselesi bir iki gün için yor iddiasında bulunulamaz. Şi-| de halledilecek kadar basit de- kâyetler . eksik olmamaktadır. Şildir. Yüzlerce aileye ev yap- Sokak ortalarında tahta kasalar içerisinde bakımsız kalanıar! Bununla beraber, yardımın gün-|mak uzun bir iştir. Bununla be- den güne .daha muntazam ve|raber uzun ve güç olduğu için esaslı. bir şekil alacağı umula-)hemen bununla meşgul olmak bilir. mecburiyetindeyiz. Yalnız felâketin Hilâliahmere| Dahiliye vekili Şükrü Kaya tâbi olmayan ve fecaati | hâlâ/beyin bu maksatla İzmire teşrif- baki olan bir safhası vardır.|leri memnuniyetle kaydolundu. Bu da £ seylâpzedelerin iskânı| Hükümet ve ancak hükümet felâ- meselesidir. İptida en acil icihe-|ketzede ailelerin iskânı için mu- te gidilerek açıkta kalan aileler sip ve müessir tedbirler bulabi- kısmen şuraya kismen büraya)lir. Şükrü Kaya beyin bu ted- muvakkaten yerleştirildiler; Bu,|birleri arıyacağına eminiz. Vazi- gün. geçirecek bir tedbirdir.|yetin Fecaatı göz önündedir. Derde deva olmadığı malümdur.| Önümüz kıştır. Hatta kış için- İzmirde hâlâ açıkta yatanlar(deyiz denilebilir. Seylâpzedeler vardir. Dün sabah vaktı. etken-|çıplaktırlar, Hastalık tehlikeleri den aldırdığımız aşağıdaki tesim | vardır. arkasında taşlar İskân ; meselesi hemen sandıklar halledilmeğe muhtaçtır. Bunu üzerinde yatan|dört gözle bekliyoruz, Dikkat! Aylık Zengin Altın Piyangomuz 1 Beşi bir yerde Hepsi birden 10. Altınlira 30 15 Altın yarım lira ; 30 Altın çeyrek 'lira'ğ Altın lira Bu hediyemizin birini, veya bir kaçını kazanmak için muh. erem okuyucularımız hiç bir külfete sokulmıyacaklardır. Sadece her gün neşredilecek kuponlarımızı saklayınız! kışlanın içinde, yardım ederse bir kaç hediyeyi birden kazanmak mümkündür. Piyangonun keşide tarihi ayrıca ilân edile ektir. Keşide noter huzurunda yapılacaktır. Ku on numaralarının teselsülü şarttır. Kuponları saklayınız! Tamamen fransızça sözlü - Varyeteli - Şarkılı derecede heyecanlı, evsafı, bir mükemmeliyette şaheserler şaheseri, yakın sebebi'de müdafaa ihti- N Binaenaleyh “kısmen ecnebilerdit.. — Bitmedi — Gazeteciliğin 300 üncü yıldönümü İlk gazete nasıl çıktı. Nasıl ve ne zaman öldü - gazetecilikte inkişaf Dünyânın ilk gazetesi üçyüz|bizim gazeteci hekim bu Sor sene evvel çıktı, Bunu 1630 se-| sahifesinde konsoltasyonlar yap, mesinde Teofrast Renodo- Theo-mağa başlamıştı. Paris kekini, phraste — Renandot - düşünmüşlrinin hiç kıymet ve ehemmiy 1631 de projesini kendisini tat-| vermedikleri antimon madenini, bik ederek icadına La gazette| yarin hassaları hakkında da ya ismini vermiştir. Renodo hekim zılar yazıyordu. idi. Daha talebe iken havadisçi- Renodo nün gözetesi; Gazel, e “be je.) te de France namile tam üç x em enin v ereo'lsn dayandı nihayet 1914-19) li ai KP) olmaca RSS mami cenk hengümesinde gap ii olup git Monpe ülfününund paye GARA Gazetecileri, yetişmiş olmasına rağman genç) kei Londralının hekimliği peksudan | akibetleri tabii evelden keşfedil. mez.Dünün gazeteciliği bilebugü idi. Kralın talii varmış ki Reno- dö hekimlikten çabuk vaz geçti. kü terekkiyatı fenniye ile pe kısir ve cılız kalmıştı. ve kendisine başka bir yol aradı. Telefon, * telsiz telgraf gar, Nişterleri, hacamat aletlerini bir tarafa atarak Calandre 80-| tecilik san'atıuın bütün kaidel; rini ve onun umumi inkişafı kağında Altın horos Cogd'or is- altüst etti, mi altında bir adres yazıhanesi açtı, Bu günkü salnamelerin ağa| (Silindir şapkalı mühbirleri; en seri vasıta olan faytor. babasi'olan bu kitapta Parisin memle-| ara kurularak havadis toplamı: vilâyetlerin, ve ecnebi lke yazı hş, demlArnin| ga gittikleri zamanlar çoktan ge; Bu barakanın bir köşesinde|ti O günkü muhabirler. büyük bu zat bir “istikraz sandığı da| caddelerin etrafını süsliyen asır. dide ağaçlar kölgelerinde topl dıkları havadisleri tertip ve ter işletiyordü. Büyük bir zekânın eseri olan si etmeğe rahat buluyorlardı. bu iki müesseseye yarıyan ma- lâmatı neşredip müşterilerine dağıtmak nasılsa cin fikirli mü-) Şimdiki muhbirler otomobilde vapura, vapurdan tayyareye ko. şa koşa gidiyorlar, havadisleri essisin aklına est Bu iki yazıhaneye iş itibarile telsizle resimlerini Belinogramlı gönderiyorlar. girip çıkanlar çok olduğundan havadisler kendi kendine yağı Yalnız gazeteciler değil kr ler de değişti. Öyle uzun uzx yordu. Renodo. eczacı yamağı sıfatile ilk çıraklık devresini ge- dıya makale okuyacak kari kal madı herkesin İşçi, amele e çirdiği Londradaki berber dük- kânında gördükleri de onda bu sabirli oküyüzular bile Küçke he vadisleri ve serlâvhaların altın fikrin doğmasına büyük bir saik olmuştur. Çünkü: türlü türlü iş daki başlıkları okumakla | ikti) ediyorlar. her türlü malâmat edinmek için bu berber dükkânına uğrı- Biraz daha sabırsız danla) telsi yonlarındaki sesli muh yanlar pek çoktu. Zaten her devirdeki dedikodu- birlerin söyledikleri havadislerk! kanaat ediyorlar. cular, gazetecilerin ilk dedeleri Yakında Radyo ihtimal gr demektir. İşte bizim istihbarat müte- hassısı da borçlularının, büyük zetelerin yerine geçecek, onlar da ortadan süpürecektir. Fakat bu ortadan kalkacak gazetecilit sinyorların, adresler için gelen yalnız havadiscilik olacak galib: ayak takımımın görüştükleri, birlerine haber verirken ağızlı Çünkü edebi ve san'atkârane ye; zıların okuyucuları bu İezzei rından döktükleri muhtelif vak alara, siyasi hâdiselere ait ma- radyodan alamıyorlar, Diyorlarki Televizion gare! lümatı toplamağa başladı. Ve bunlardan istifade yolunu buldu. teciliğe belki son darbeyi vurr/ cak. İlk zamanlarda “el yazısı ile ( Lagazette ) pek az sonra matbu Bir gün gelecek ki hâdise leri. yapanlar, “ kendi. seslerik; olarak haftada bir defa çıknağa başladı. Paris havadisleri en sona bırakılıyordu. En muhtenayirler uzak. memleketlere âit ava: kendi resimlerile hâdiseyi oldu gu gibi karin gözleri önün yaşatacaklar, Bir gün. gelecek ki torunlr ere bırakilıyordu. Fransız kral haricindeki (o memleketlere ai rımız, bu günkü gazetelere, bi zim eski Roma kitabelerine, Mr askeri, bari, siyasi havadisler de sir hiyerogliflerine baktığımı satırlar arasında serpiliyordu. Sonra da bugünün asri gaze- gözle bakacaklar. Bugünün mü/ iğimiz gazeteleri or rahat vaki ir. mukabili olan dördüncü sahifede şeytan Renodo hekimlere ait küçük ilânlar koyuyordu. Bu iş Paris fakültesi erkâ- telerinin on ikinci sahifesinin nını bile şaşırttı. Hayretten par-| <enmel dedi Mevsimin en büyük Fransızça sözlü filmi YARIN AKŞAM SAAT 9,5 de ELHAMRA i. Milli Kütüphane sinemasında, fevkalâde bir müsamere olarak muhte- rem halkımıza takdim edilecektir MUTTEHEM.... KALKINIZ! imdiye kadar misli görülmemiş bir zelliği ne tasvir edilebilecek mede tasavvür olunabilecek FİATLARDA ZAM YOKTUR lara, on sekizinci asrın mini mi ni havadis yapraklarının bize gi” ründüğü gibi görünecek. | © Fakat daha o merhaleye gel Sİmedik. Fennin terakkileri br günlük gazeteciliğe yardım edi yor. Ve başbaşa | yürüyor/ $| birbirlerine yardım ediyor. Bi Üİ hâdise olur olmaz onu telefo: bir kaç dakika sonra bildiriyor yazılar yazılır yazılmaz diziliyo: | Makaleler dizilir dizilmez bas Elliyor. Sürat ve zerafetle gazet: meydana çıkıyor. Bunları hatırından bile geçi miyen Renandot'un gazetesinde! ne kadar uzaktayız. O yoklukt! bunu düşünen ve bulan, o şeyt4 herif bu günlere yetişseydi fer nin terakkilerinden istifade ed€ cek daha neler, neler bulurd kim bilir? © * Se makları ağızlarında kaldı. Çünkü