Hükümetin vaziyeti Belediy, abatını, yerlerde, Halk fırkası kazandı! Fakat, nasıl kazanmış oldukları, artık, hiç kimse için bir muam- ma değildir... Gözümüz önünde ettiğinden dolayı, meselâ İzmiri ele alalım: İntihabatın bü- tün safahatında, Serbes Fırkanın kahir galebesi bir emrivaki ol- masına, yeni fırka, intihabata iştirak eden yirmi beş bin ki; den, asgari yüzde sekseni reylerini bihakkin kazanmasına rağmen; Halkçılar, bin fedakâr- lıklar bahasına elde ettikleri za- if bir akalliyetle, güya ihrazı ekseriyet etmiş oldular Ve vi danlarında bir eza hissetmek: zin, şehrin, ancak, bihakkin müntehip hemşehrilerine tah: ettiği sandalyalarına (musallat olduk Bu arada, elim bir nedamet duymakta olduklarını zannetmek istediğimiz, bir çok temiz ve iyi vatandaşları bilerek, bilmiyerek şeriki cürüm vaziyetine sokmuş bulundular. İşte bu misali aşağı yukarı ayni şekil ve mahiyette olmak üzere, her tarafa teşmil eder: iz, intihap komedyasının (Mol- yer) e.mahsus bir sahnesini göz- leriniz önünde canlandırmış o- lursunuz, Meselenin mudhikeye taham- mülü olsaydı, bu netice karşi- sında her ferdin duymakta ol- duğu hayret ve teessüre lüzum olmadığını bilâtereddüt ilân ederdim, Fakat ortada, demokrasi de- silen, müarızlarımızın o ellerinde bir kalkan gibi kullandığı, “Milli hakimiyet, prensibi mevzubahs- tir, Eğer karşımızdakiler, ,,Milli hakimiyet, “bizim hâkimiyetimiz,, demektir.; dei olsalardı, bu açık. itiraf karşısında münaka- sayı zait addeder, Sükünu tercih eylerdik., Zamirlerini alenen ifşa etmek cüretini kendilerinde bu- lamadıkları için göya halkın ken- dilerile beraber olduğunu göster- miye cabalamışlar, ve bu uğurda ber türlü yolsuzluğu irtikâpta te- reddüt etmemişlerdir. Ama, diyeceksiniz ki; herk sin malâmu olan bir hakikat ketmetmekle ne kazanacaklar, bn zahiri galebe ile kimi aldat- mış olacaklardır?. Muhterem karilerim, çok ye- rinde olan bu sual karşısında, fırkacılık mülâhazalarının süküt etmesini, yerine mantıkın kaim olmasını tasavvur © ediyorsanız aldanıyorsunuz. Çünkü yeni fır- ka teşekkül ettikten ve bilhassa Garbi Anadolu tezahüratından sonra, muarızlarmız da, maatees- süf (selâmet - muhakeme) denilen kabiliyet kalmamıştır. Filhakika, Fethi beyin, İzmir- de hakaret göreceği tarzında makamatı aidesini, ve hatta bu meyanda kendi kendilerini alda- tanlar, hakikatin acı tebessümile karşı karşıya gelince, afallaştılar, Halkın teveccüh ve muhabbetini kaybetmenin fecaatını hisettiler, İlk şaşkınlık devrelerini atlattık tan sonra, vaziyetlerinin tamirine titaban oldular. Müzakereler, iç- timalar, kabine tebeddülleri, birbirini veli etti. Fırka teşkilâtında yapılacak esikat, hükümetin icraatında boğuldu, Dünkü nüshamizda kısmen bahsettiğimiz gibi İzmir yeni ve büyük bir felâketle karşılaştı. Evelki gece başlayan yağmurlar sağanak halinde tam yirmi sekiz saat devam etti. Öğleye kadar Sular caddeleri su altında bırak- mıştı. Herkes belediyeye küfre- diyor. sıkılıyor, üzülüyordu. Fa- kat öğleden sonra havanın büs- bütün kararması, saikaların bü yük gürültülerle etrafa düşmesi heyecanı artırdı. - Sular kabar- dıkça kabardı. Sokaklar Mende- res ovasına döndü. Belediye civarı ve çarşı Artık belediye “civarı: geçi- lemez bir hale gelmişti. Bütün dükküânlara su “girmiş hatta bir metroda yükselmişti. Dükkâncı- ların malları su üzerinde yüzü- yor, dükkândan bir kova su a- tayım derken on kova sü içeri- ye dalıyordu. Girit ve Demir hanları birer göl halinde i Bir çokları çareyi dükkânların kapatmakta buldular ve kapat- tılar. İncir mağazaları kapıları- nın önüne incir çuvallarından setler vücuda getirmişlerdi. Bu civarda bulunan Marifet matba- ası en büyük zararı görmüştü. Hazırladığı işler sular üzerinde Yüzüyordu. Fadıl bey tahammül edemedi. Büyük bir teessürle mağazasını terkederek çekildi. Bu manzara saatler geçtikçe umumileşti. Bütün çarşıdaki dük. kânların içerisine kâmilen su gil di. Mağaza sahipleri mevcut ise gözete sütunlarına intikal eyle. Eğer emelleri samimi, hare- ketleri O makul olsaydı, — belki bunda bir dereceye muvaffak ol; bilirlerdi. Maatteessüf, bu ümi te tahakkuk edemedi. Tasfiye teraneleri, ıslahat vaitleri, gazete erlerinden ibaret kaldı. Çün- ki ne bahasına olursa olsun, hal- kın kendilerile beraber oldukla- rını tevsik etmek lâzımdı. Başka türlü, zevahiri kurtarmanın im- kânı yoktu. Nihayet, milli hâki miyete istinat ettiklerini iddia edenler, Derokrasiyi baltalayan- lar ve halkın reylerile istihza eder gibi neticede sun'i ve mü- rettep rakamlarla, güya vaziyeti kurtarmış oldular. İşin fecaatına bnkınız ki, ha- kikatin ne tarafta olduğunu, ra- kamların ağır bir kesafetle han- gi cephede teraküm etmiş bu- lunduğunu, bütün halk ile bera- ber muarızlarımız dahi biliyor. Hatta meselenin iç yüzüne tama- mile muttalif olduklarını da biz biliyoruz. Artık, bundan sonra, aldan- mak ve aldatmak mevzuu bahs Bütün şehir su altında kaldı. yekünu bini tecavüz ediyor. Kaybolanların akibeti meçhuldur. Şimendiferler işleyemiyor Dört beş günde işleyemiyecek - Mül- hakatta zarar büyüktür . |karıyor, gürültülü bir şelâle gibi izmir ve mülhakatı Şimdiye kadar görülmemiş bir felâ- ketle karşılaştı. Yüzlerce vatandaş öldü Sokaklarda cenazeler ikinci kata kaçarak fecaati kolla-| rı bağlı olarak seyir ettiler. bâzı- ları da kepenkleri indirip sulara dalarak kaçtılar. Yalnız çarşının zararı yüz binlerce liraya baliğ ol- duğunda şüphe yoktur. On altı buçukta On altı buçuktayağmura do- lu da karıştı. Ceviz cesametinde dolular şiddetle düşüyordu. So- kaklarda dolaşmak imkânı da kal- mamıştı. Bereket versin bu çök sürmedi dolu kesildi. Yukarı mahallât Yukarı mahallâtta harap olan| evlerden - bazılarında © çöküntü başlamıştır. Yağmurun dehşeti bütün kalplere korku ilka eyle- mişti: “Sokaklar birNehir” mat- zarası arzediyordu. Vaziyette ürkenler etraftan istimdat eyle- yorlardı, Fakat kim kimin imi akıyordu. Sular taşları, kumları lar arasında boğulmuş kedilere, tavuklara bazı ev eğyalarına te- sadüf ediliyordu. On yedide şel nakalâtı durmuştu. Elektrikli tramvaylar esasen bir müddet müşkülâtla çalışabilmişti. Yukarı mahallâttan Göztepe ve Re; diye caddesine suların getirdiği taş ve kum yığınları caddeyi geçilemez bir hale getirmi Tramvaylar olduğu yerde kaldı. üzerine bir vecibe olmuştur. Bir kaç gün zarfında açılacak olan B. M, meclisinde, bütün bu müzakere edildiği zaman hükümetin alacağı vaziyet, bil- hassa mütaleaya şayandır. Her'yerde yapılan yolsuzluk- ların fecaati o dereceye gelmiş- tir ki, hakikatin tevil ve inkârma imkân bırakmamaktadır. İrtikâp edilen kanunsuzluklar karşısında, biz süküt etsek bile, hükümetin lâkayt kalacağı tasav- vur edilemez. Şu halde, kusur- ların tashihi, bir zaruret hükmü- nü almıştır. Fakat tam bir hüsnü niyetle, bu işlerin düzel- tilmesine karar verildiği takdi de bile, hakikatlerin resmen sübutu için, aylar, hattâ sene- ler kifayet edemiyecektir, Çünki" irtikâp edilen yolsuz- luklar, o kadar çok ve her tarafa şamildir. Devlet şurasının vereceği ka- rarlar kanunun tayin ettiği müd- det zarfında muteber olacağı, yine kanunda musarrah olduğu- na göre,bu kadar çok ve karı- şık işlerin içinden çıkmak madde- On yedide bi mü- olamıyacağına göre, ameli bir çarei hal bulup işin içinden çık- slahat projeleri, uzun telgraflarla mak, muvafık, muhalif hepimizin | ten müstahyel bir hale gelmiştir. Bumaddi ademiimkân karşısın da yapılan gayri kanuni intihabatı | Yıkılan evlerin Rıhtım tramvayları müşkülât ile seferlerine devam ediyordu. Fa- kat bu da ancak saat on yediye Kadar devam etti bu arabalar da olduğu yerde kaldı. Denize giden hayvanlar rketi arabalarını yol üstünde bırakmamak için bütün gayretini sarfetti. Ahırlarda, hay- yanlarını kâmilen hatta kalmış arabaları cerre tahsis eyledi. Fa- kât feci bir manzara bu mesai- yide yarda bıraktırdı. Melez Giy taşmıştı. Şehre hücum edi- yördu. Sular yangın yerlerinden Fransız (hastanesinin önünden Belevisteye geliyor ve buradan denize döküliyordu. SularRılıtım kenarında bulünüi setlerin züerinden akıyordu. Ya ni bir metroyu çoktan geçmişti. Bu sirada iki tramvay sürücüsü hayvanlar üzerinde bu mıntaka- ya dahil oldular, Sular hayvan- ları da sürüklemeğe başlamılar. Binicilerden biri hayvanı bıraka- rak kenara çekilebildi. Diğeri hayvanla beraber denize gitti. Hayvanların ikisi de boğuldu. Zavallı sürücü de boğulmağa ra- mak kalmıştı. Fakat operatör Esat beyin kiliniğinden atılan bir ipe sarıldı ve karadakiler kendisini çekerk kurtardılar. Otomobillerin vaziyeti Tramvaylar kâmilen faaliye- tini. tatil etmişti. Otomobiller bir müddet müşkülatla çalıştılar. Fakat çok geçme: sonu üçüncü bir emri vaki halind mek zaruretimi hâsıl olacaktır? Demokrasinin hâkim olduğu id- dia edilen bir memlekette, gay- ri kanuni vaziyetlerin, ârayı mil- liyeye menafi emri vakilerlin te- isine civaz verilemiyeceği gayet tabiidir. Şu halde, yegâne ameli bir çareihal, bütün intihabatı mef- suh addetmekten ibaret kalıyor. Bu gibi mühim ve umumi mesa: il hakkında esaslı kararlar ver- mek hakkı, bittabi Büyük Millet meclisine âittir. Meclis, bu hu- susta, kendiliğinden bir karar ittihaz etmeden evvel, hüküme- tin medise teklifte tekaddüm etmesi, hükümet namına kanun- perverane bir hareket olacaktır. Eğer milletin reylerine hür- metkâr olduğumuzu ispat etmek istiyorsak, bu günkü muhterem İsmet paşakabinesinin üzerine te- rettüp eden ikinci bir vazife daha vardır ki, oda hemen istifa ederek mevkiini mutedil ve bitaraf ze vata terk etmekten ibarettir. Müstakbel intihabatın, hükümet elemanlarının. bitaraflığı içinde tam bir serbesti ile icrası, bu istifayı zarari kılmaktadır. / xxergsün ööleyin çıkar NN Halk için mücadeleden yılmaz Mefküre Gazetesidir İdaş hanesi: İzmir < Gazi Bulvarı ( “Yeni Asır, yurdunda Nüshası - Heryerde 5 kuruş ie düşmanları Bunlar haydutların en fenası, en al- gağıdırlar. Haydut, o müdafaasız bir yolcunun nihayet parasını çalar, tanın alır; fakat bunlar namus hırsızıdırlar. Çamur ve levsiyat içinde yaşddıkları için Kendi muhitleri olan bu çirkâbı her tarafa, her temiz nasiye üzerine sıçrat- mak isterler. Ne tuhafı şu ki, sıçratabi- deceklerini zannederler de... Çünki bunlar için, namuş para ile ali- nır satılır bir şeydir. Ceplerine bir kaç bin liralık bir çek attılar mı, kendilerini dünyanın en namuslu adamı farzederler. ve bunu, icabında, altı Sütun yazı ya- zarak İspat etmeğe de kalkarlar. Mese- lenin ispatı güç olduğu için altı sütun yazı çok değildir. Çok azdır bile... İşte bu adamlar, ara sıra karşınıza çıkıp — Yahu, derler, bana niçin selâm ver- miyorsunuz. Ben de çok namus var. —Çok, buda lâf mı ya. Fazla namus var. Sizin namusunuz artmış ve taşmış, onur için fazlasını satıyor, namus tica- İŞ tına rağmen mezbaha şirke- Feti yapıyorsunuz. Siz mi namussuz? Yok, namusu sizin gibi taraf taraf sırasına göre yüzlük, piyasasına göre binlik kaimeler muka- dilinde satarlar da hiç namus noksan olur mu? Böyle der,beya düşünür ve geçersiniz. Onlar da bunu düşünmeyecek kadar aptal olmadıklarından, kendilerinin na- muslu olduğunu inandırmak için daha fazla | külfet sarfelmeklense, açık alınla ve yüksek başla dolaşmak itiya- dında olan vatandaşları kendilerine berizetmek isterler. Buntin için yalan ve Ytiradan çekinmezler. —Benim yüzüme bakmıyorsunuz ama, şü en sevdiğiniz, en fazla hürmet elti- giniz filân yok mu, oda bana benze- mek için tek bir işaret bekliyor Haydutlardan daha alçak olan bu adamların aldandıkları bir nokta var- dır. Onlar, yüzlerinde namus ve sami- miyet maskesini taşıdıkları müddetçe aldatabildikleri kimseleri, bu maskeleri düştükten sonra yine aldatabileceklerini zannedecek kadar kısa akıllı olurlar. Bilmezler ki seciye ve namus hâkkin- da, başkalarının. iftiralarile değil, her kesin hareketlerile hüküm verilir. —O'da bana benzeyecek; Dedikleri adamlar için, “Ona benze- miyor, demek ki temiz ve namusludur. geyecek umumi bir viedan vardır. Bu vledan her yeremezellet karıştırılmasını, memleketin namuslu çocukları üzerine leke sürülmesini bir lahza Kabul etmez. O umum! vicdan için, bu vatanda her #€y, her şahıs ve her. seciye Satılık de- dildir. Satılık olanlar kendilerini daima göstermişlerdir, Hayatlarını İstihkar ederek fazilet mücadelesine / atılmış olanlar da her vakit kendilerini göster- miyorlar mi? Fakat onlar, meşhur. bir sözü tekrar ederek: —-İftira ediniz, iftira ediniz, elbet bir. $ey kalır. Deyebilirler. Diyorlar da.Lâ- kin aldanıyor. Bir söze inanılmaması için, onun bazı mahiyet belli ağızlardan çıkması kâfidir. Üzerinde yalan, iftira ve: döneklik markasını silinmiyecek şekilde taşıyan bir gazete, yalnız mille- tin teveccüh ve itimadını değil, fenalık yapmak iktidarını da kaybetmiştir. Onu ellerile tutmıyanlar, namusa karşı ulu yan sesini de duymazlar ve duymak istemezler. B.A Serbest Cümhuriyet N Altın piyangosu Altın piyagosu Kupon No 2 Sorabilirmiyiz N İzmir valisi kanunları okumak zahmetini ne zaman ihtiyar buyuracaklar? Belediye kanununun yirmi $ dördüncü - inaddesi intihap İ olunmak şartlarına aittir, Bu | maddenin yedinci fıkrası der $ ki: “ Belediyeye aza intihap Şi olunmak için, belediyeye ait & işin mukavilimütaahhidi veya bunların kefil ve şeriki ve & yahut bu cihetlerden borçlu bulunmamak lâzımdır.,, Belediye kanununun otu- zuncu maddesi der kiz Âza olmak için lâzım gelen şart $ lardan her hangi birine ha- lel geldiği takdirde azalık sıfatı zail olur., Kanunlarımızın bn saraha- $ tinin murahhas müdürü Ce- Ş mal Şahingeri bey belediye $ azalığına intihap olunmuş ve Vali paşanın buyurultusu ile $ işe başlamıştır. Mezbaha belediyeye ait bir iştir. Mezbaha belediye & ile mukavele aktetmiş muay» & yen bir müddet için işletmes sini deruhte eylemiştir. Ş Cemal. Şahingeri Bey “hem bu şirkette şerik ve hem de Ş müdürdür. Binaenaleyh Bele- diye azası olmaması lâzim- ğ dır. Amma bizim Vali Kâzım © Paşa kanunlarla meşgul ol Ş mağı lüzumsuz bir iş adde- X der. Onun mantıkı, gelişi güzel hareketlerinin kanun otoritesi demek ini besler, İzmir gibi en münevver ğ bir muhitte namzetler tesbit dilirken bu kanunlar göz nüne getirilmez, buyurultu- Ş lar imzalarken bu kanunlara Ş bir göz atmak lüzumu hisse- dilmezse vay halimize... Şimdi Vali Paşaya sora» bilir miyiz? Kanunen Beledi- ğ yeye aza olacak mevkiinde bulunan Cemal | Şahingeri beyi nasıl belediyede vazi- feye davet ettiler, Ve gine Ş Cemal Şahingeri Beye sora- & bilir miyiz? Bu kanunsuz va- ziyete nasıl muvafakat et- tiler? ğ ve devlet Liberalizm Mesleğinin esası nı ve gayelerini bildiren vemüna kaşa eden siyasi tefrikamız 2'nci