(,cm-ı Sayı 25 SEBİLÜRREŞAD a DG SD '39â_ At % ğa!%â Vi “Farı agümuk Hükümet lçinde hükümet kurmak isteyen, bir Siyonist teşekkülü olan farmasoriluğu Atatürk bir düşman ordusu gıbı - Tektar kurulduğunu geçenlerde gazeteler- deki toplarıtı ilânlarından anladığımız «Tür- kiye Farmason Derneğin nin- artık faaliyete başlamış, büyük şehirlerimizde şubeler aç- | — mak karatı vermiş olduğunu, bununla da kal- . mıyarak evvelce fesih kararı verdikleri Zza-” man hükümete devrettikleri menkul ve gay- diyorduk. Çünkü ilm-i bâtın başka, sofi haş- ka, bâtıni de başkadır. Bâtınilik, Şemseddin - Günaltayın . dediği veçhile, farmasonluk gibi gizli bir teşkilâttır. Bunların fedaileri vardır. Üstad-ı âzamları vardır. Dâileri, çırakları, üs- tatları, dereceleri, mertebeleri vardır. Her sırrı her çırağa açmazlar, derece 'ederler ve bir gizli teşkilât tarafından idare edilirler ki bunların tarihte meşhur. simaları Hasan Sabbah, Reşidüddin Sinan. gibilerdir. Bunlaıf, fedaileri vasıtasiyle neler yapmışlar, ne kadar adam ölfürmüşlerdir! Kâ'beyi bas- mışlar, hacıları katliâm etmişlerdir. Bu bâ- tınilerin Alamut kalesinde kurdukları Melâ- - hide hükümeti mutediller tarafmdan yıkıldığı devırde Baba İshak gibi, Şemsi Tebrizi gibi birçok müteşeyyihlerin Anadoluya geldikleri “malümdur. Ancak Mevlânâ hiçbir zaman bu teşkilâta g]recek ar küçülmüş ve bâtıni olmuş değildir. Biz bovle bıhyorduk ve böyle liyoruz. Sımdı bu işin içyüzünden şüphe etmeğe başladık ve kalem erbabımızdarni bazı zatlar, - Mevlânânın neyden maksadı başkadır ,ayrı- liktan şikâyeti, Orta Asyadaki hâfıralarıdır, . Şems'ten maksadı ise Şamanların güneş mâ- bududur demektedirler. Yani bunlar, Mevlâ- nânın bir din düşmanı bâtıni olduğunu söyle- mek ıstıyorla_r Bu dava kotu ve buyuk bir dâvat Bız bunu reddederiz ve Nureddin A_rtam— la Ulusta aynı sahifede yazı yazan zattan, ya " bu iftiralarını tashih etmelerini, yahut iddia: “Tarını delillerle isbat etmieleriin İstiyoruz: Ve- : “ let Çelebi ve Tahir Olgün üstatların da bu . mak isri derece telkin -hususta beyanattâ büulünmalarını temenni nesil dağıttı? rımenkul mallarını-da tekrar gerı ıstedıklerı— ni yine gazetelerden öğrenmiş YOTrUZ. Bütün dünyaca beynelmilel gizli bır teşekkul olarak tan mmşı ve şimdiye kadar da memnle- ketimizde bu yolda çalışmış bulunan farma- sonlugun yeni nizamnamesini doğrusu oku- etdik, Cemiyetler kanununun beşinci maddesi, Türkiyede kurulan her türlü siyasi ve içtimal cemiyet ve dernekleri nizamname- lerini neşretmekle mükellef kıldığı halde şim- diye kadar hiçbir gazetede bu nizamnamenin “yayınlandığını göremedik. Kanuni cephesi te- kemmül etmiyen bir cemiyetin faaliyete nasıl geçebildiği ancak Cumhuriyet Savcılığını alâ- adar eder. Bizim bu husustaki merakımız, beynelmîlel ve kökü dışarıda olanı bir cemiye- ri Cumhuriyet kanunlarına göre kurulama- ması, gizli bir tarikat olan masonlugun faali- yete geçememesi lâzımgelirken mza.mname- lerini nasıl kitaba uydurduklarmı münevver" leri aldatmak için nasıl yaldızlı ve tumturaklı vecizeler icat ettiklerini gorerek 1bret almak arzusundan doğmaktadır. «Biz bize benzeriz» dıyen Atatürkün kurtarıcı ve koruvucu bir kararla yıktığı far- lik icabı gibi moda'halinde ekâbiriri ıntısap ettikleri bu gizli ve yabancı cemiyet yavaş ya- vaş mahiyet ve gayesini meydana. çıkarmış, bütün dünyada olduğu gibi Türkiyede de Si- yonistlerin ecnebi menfaat ve siyasetinin âleti old uğunu her fırsat buldukça - göstermiştir. Büyük Millet Meclisi Reisi merhum Kâzım Karabekir bunu en kuvvetli tarihi deliller ve vakalarla isbat etmişti. Bu teşkilâtın her hâ- disede mutlaka perde arkasında vazife aldı- ğı malüm bir hakikattir. O kadar ki bütün Fhtilâllere karışmış, padişahların hal'ine me- “mur heyetlere kadar maşrıkı âzamları olan Yahudileri sokmuş, Trahlusun 'anavatandan koparılmasında iffal yolu ile mühim roller oynamış, Ütihat ve Terakki idaresine hâkim * olmus, Birinci. Dunya Harbmd 'Filistiri