* 394 _____'_.__—-———— hesindeki * maglubıyetumzde “müessii? olmüş,> Mutareke devrınde istilâcılarla dostluk- -kur- Ş, Milit Mücadeleye aleyhtar Kkalmıştır.Ni- hayet Anadoluda, ölmüş zannolunan bit mil- let ve clevletm yeniden dogdugu cforulunee bu bakir kuvveti de çember için bu defa inkılâpçıları desteklemek nıkabma — bürünerek yine Türk milletinin işlerine' ka- rışmışlardır. O zamanki Millet Meclisinde ve yuksek memurlar sınıfındaki âzalarımı çoğal- ; taı'ak tedricen İttihat ve Terakki zamanındati daha nüfuzlu ve kuvvetli bir hale gelmişler- dir. 1935 yılına doğrü 'artık hükümet içinde hükümet haline gelen' farmasonluk devletin iecraatına dogrudan doğluya müdahaleye bas- Tamışlardır. İşin bu dereceye vaıdıgmı, mıllı — SEBİLÜRREŞAD' ha.kımıv et ve milli menfaatlere aykırı bır Va- ziyet aldığını gören Atatürk, perdelerı ve gizli maksatları delen ve meydana 'çıkaran detin bir nüfuzu nazar ve uyamklıkla 'bu Siyonist tesekkulunu dagıtmaga mecbur kalmlş ır. Farmasonlugun 1935 Vılmda 'nasıl orta- dan kaldırıldıgı hakkındaki ihtisaslarını o za- manki mecmualar'dan birinde röpörtaj şek- Tinde maşr]kı âzamı Doktor M. Kemiâl, hatır- mmızdâ kaldıgma göre, şöylece hikâye etmişti: M. Ke nkaradan acele bir davet al- miş. Bu 'dâvetin sebebmı bılmedıgı için'mes- leki bir iş için zannederek hayli meraklanmiş we' hemen' har&ket etmiş: zamaân' derhal Atatürkün meelisine getirilmiş. O-zaman sıhhi- bir: sebeple çağırılmadığını, * herkesin neşeli ve sıhhatte olmasından anlı- - yarak telâşı” geçmiş: Fakat merakı da fazla- laşmış. Atatürkün sofrasında bazı vekiller 've mebuslardan başka 'mutat kimseler: de ve-da- ha başka zatlâr da varmış. Söz arasımda Ata- : türk ortaya ' bir mevzu atmiş. Mevzu da şu imiş: «Umumi efkârı değiştirmek mümkün mudur" Mümkünse nasıl ve e vasıta ıle teb- i'söyle d;m ; Kimi «Devlet eliyle * ve” propâgaânda Vasıtasıyle' mümkündür» demiş: Bu fikir de kabul olun- amış..Herkes aklına geleni söylemiş. Niha- yet bır zat uEfendım, umumı efka İ ancak demiş ve izah & |- «Farmasornlar eski ve beynelmilel * bir tesekkuldur Mületler ara- sında en yüksek nüfuz ve ilktidar sahibi kim- —a —e —D eei Üü üüü Ankaraya geldiği Ciltrdi, Bayıt*25 seleri elde etmişlerdir. Buyuk (dövlet adamla- rı, idareciler, profösörler; F; büyük' 'döktoörlar, meşhur avukatlar, fabrıkatorler, bankerler, tüccarlar, matbuat'n ileri gelen erkşm, eİhâ- sıl'bir Kette ne-kadi kimseler varsa ne yapıp yapıp bunlardan bir kısmını kendi aralarına almışlardır. Bunların nüfuz ve iktidarindan istifade edılerek far- masonlüğün * herhangi''bir: karar” ve arzüsu her sahâada birbirini destekliyen: ve birbir ine merbüt olan tedbirler 've hamlelerle *yaptır- mağa Mmuüvaffak olmuştur. Bu'arzu ve kararlar hemen umumiyetle umumi “efkâra “rağmen tatbik olunmuş ve umumit ' efkâfin “manzara ve istikameti değiştirilmiştir.» Bu- sözleri dınleyen Atatürk, M. Kemale hıtap ederek . z "Türkiye farmasonlannm mmaşrıkı âzamı İmişsiniz. Faımasoıılugıı bize izah eder misiniz? demiş. - M. Kemal. de: Farmasonluğun beşeri kar- deşliği ve insani müsavati tesise calıstıgmı, milletlerin sulh içinde yasamalarını, gerılık— ten kurtulmalarımı istediklerini, farmasonlu- ğun inkılâp-ve teceddüt taraftarı olduğunu, hür fikirleri yaydığını, irticam amansız düş- manr olduğunu, bundan.: dolayısiyle Türkiye- de yapılamiçtimat inkılâplarda farmasonlarin daima ön safta çalıştıklarını izah etiniştir. Dahiliye Vekili Şükrü Kaya, b sozlere cevap 'olarak: «Hivet, ama farmasonluk m bir-teşekkül değil, beynelmıleldır, kökü dı- şarıdadır. Dışarıdan emir- we talimat alır ve bu aldığı emirleri İcra etmekle mükelleftir. Milliyet düşmahıdır. Milliyeti kabul etmez. Bunu bizim inkılâbımızla nasıl telif edebilir- siniz? demiş. - Üa V. Kemal cevaben: uFarmasonluğuh beynelmilel oluşu bizim inkıdâpçılığımıza mâ- ni olamaz, demiş Bu munakasayı dikkatle dinteyen Âta- türk: Mademki "masonluğun beynelmilel bir teşkilât olduğunu kabul ediyorsunuz, şu hal- € sizin reisiniz kimdir? diye sormuş. M. Kernal de heyecanla: Efendım, bu ka- dar ileri bir.inkılâbı tahakkuk ettirerek bütün ileri fikirleri ve-hamleleri muvaîfakıyetle ba- şaran zatıâlileri bizim reisimizsiniz, demiş. - Bu -sözler- Atatürkü çok- kızdırmış: Kemaı Bey; Kemal -Bey, ben: başkalarının em ıradesıyle hareket edecek ve iş görecek £ adam mıyım? diye ona çıkışmış ve hemen şu