ve din kuvyeti nulhyetle, tarıhı şuurla beraber faşizmin halefi ol an, komünizmi yenmeğe mu- vaffâk' olmuştur. İspanyada boy]edır Fransada böyledir, İtalyada Böyledir. Din milletlerin ah- lâki tereddilere, cemiyete musallat olmuş cins cins mânevi hastalıklarâ ve nihayet Moskova- dan akıp gelen istilâya karşı dünyanın her târa- . fında mücadele halinde olan muazzam hir kuy-: vettir. Ğ S Dünya buhranının büyük va.hametı karşı- sında bellibaşlı bazı adamlar ne duşu.nuyorlaı” Onlardan size birkaç misal zikretmek isterim. Amerika Cumhuı' Reisi Truman'ın bu bahse temas eden bir nutkundan size 'bazı cümleler ayırıyorum: -. «— Medeni dünya daha uzun muddet mev- cüdiyetini muhafaza edebilmek için hodkâm- hğa, cins cins kötü Lhtıraslara, müsamahasızlığa karşi, şimdiye kadar eline geçirmiş olduğu mad- di kuyvetleri geçen bir mânevi kuvvete malik olmak ıhtıyacındadır » , Ü Ü ÂAmerikanın en çok sevğgi ve saygı ıle çevrilmiş şahsiyetlerinden bir olan Wanden- bergi «— 55 millet sulhu muhafaza i için birbirine Yardım etmek üzere muhteşem bir taahhüde gir- diler» diyor ve devam ediyor: «Cebrin yerine hakkı koymak, milletlerin hürriyetine saygı te- SEBİLÜRREŞAD Cüt -1, Sayı 10 3 hayatı baska turlu tanzim etmek istiyen yeni * bir 'cerayan karsısmdayız Karşı karşıya düş- £ man vaziyetinde,i vei & Maddeye, menfaate birinci mertebeyi vermek. istiyen insanlarla, insanlığa, ahlâka, müâneviyata -: birinci mertebeyi verenlerın çarpışması. karşı- sındayız » Var. öeen ** Nıcolas Murray Butler, aynı duşunce- yü r kir : de daha ileri gitti. O diyo — Dünyanın insanlar için uzeıınde yaşa- * nabıhı bir halde kalması mâneviyatın, a.blâkm - ilme ve fenne de hâkim olmasiyle mumkund Bu gibi tekrarı faydalı olacak sözlerin hepsı- : -birer birer nakledilemez, Yalnız bu. günkü has- ; bıhalımızı bitirirken.size şu son cümleyi söy- liyey: : Bu Amerıkada bqundugum gunlerde İçti- ma halinde veya teker teker; gonullerı beşeri -— endişeleri kaybetmemiş, zekâları, a aları din- © lerin, milliyetlerin hudutlarında durmiyan bir- çok insanlarla temasa geldim. Bunlar ,dünya-. * nım her tarafırda aynı maksatlar için yaşayan- larla tanışır ve buluşurlarsa, kuvvetlerini bir- leştirmek, bir istikamete sevk etmek kabiliye- “tini gösterirlerse, hür yaşamağa hakkı olan mil- © letler, genıshyen bir Afrika gibi, bir esaret dün- yası içine düşmek tehlikesinden kurtulabilirler, :: * Min etmek arzusu haddizatında insana ümit ve ışık veren bir karardır. Bu kararın bir hakikat olabilmesi için birbirimize yardım etmemizden aşka ne çare tasavvur olunabıhr'î'» Kanada Başvekıh e— Kilisenin en büyük içtimat vazifesi rail- letlerarası iyi niyeti kuvvetlendirmek ve sulhu_ ıdameye çalıştırmaktır» diyor. 'nun kanaatine göre, bu maksat büyük din- lerm Peygamberleri tarafından: telkin edilmiş olan esaslara her Şeyden daha fazla uygundur. Dr. Wilkam Merrü, bence taşıdığı vuzuh itibariyle; birçok diğer mülâhazâ ilardan fazla dikkatimizi üzerine çekmeğe” Tâyık olar bır fik- rin sahibidir. İ Könferansın fahri reisi olan bu zat, asıl has- _talıgı teşhis ediyor. Büyük dusmanı ehnı UZa- tarak gösteriyor. O diyor t— Yaşadığımız gunlerde en teh]ıkeh olan ıhtılaf dinden dine, milletten millete olan ihti- ,Jâf değildir. Biz dunyayı başka f:uxlu anlayan, SÖZÜN ÖZÜ: ; _MA'ARİFİN ACIKLI DURUMU İstanbul gazetesmde okumuştum: Bu sene lıselerde sınıfını geçen talebenin sayısı yüzde on et on beş nisbetindedir! Demek ki tuttu- $- ğumu arif işi bugün yüzde 85-90' zarardadu'! Gerek dveletın gerek talebe velilerinin bu & him ve hayati iş için meydana attığı mılyonlarca ve mılyonlarca sermayeler nihayet bize bu ran- dimanı mı verecekti? m böyle c»luyoruz'7 “Niçin” her 1şımızde mutlaka evdeki pazar çarşıya uymuyor’ Yöoksa Türk talebesi zekâsız mı, ten Hayır Yar hut Türk- muallimi zalifn mi, ? Hâşâ, Peki, her iki tarafın birbirine karşı olan bu asık ; su_ratları ve bu neticeler' neden öyle görüyorum ki bu işin sebepleri çok derındu— I'akat hâlâ maalesef bunu araştıran, N, Çe- kiştiren, hakikati yakalamaya uğraşı ir kim- seciğimiz c e ılerımız_de susuyorlar! Mesele bu dar mmiyetsiz mi? Yoksa ar- tık bizde his demleu devletlıden bir eser'mi kal- n madı? H.B.Ç. 4 & <