7 Nisan 1935 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

7 Nisan 1935 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ELDİVEN Rahmi parkın ri ve girince, ağaçların serinliği yüzüne iy. Gözünekestirdiği şöyle ten- Tabir kanapeye oturdu. Üniversi- teye tahsile gelmiş bir gençti. Babasının İzmirden gönderdiği kıt para ile kendini idare ediyor- du. Ara sıra parKa gelir, kitabını açar, hava almak için oraya gelen- lerin âleminden uzak, okur, okur- du. Yalnız önünden bir kadın geçti- »: zamanlar gayri ihtiyari başmı kaldırır, uzaklaşan (o kadının bir müddet arkasından dalar, bakardı. Fakat ne fayda? O yaşta çekin- ger, acemi, üstelik te parasız bir vene ne ümit edebilirdi? sonra İstanbulda kimseyi tanımıyordu. Sadece (o babasının dostlarından birinin tavsiye ettiği Beşiktaş taraflarında oturan bir #srih mualimini taryordu. Bu mu- allim kırk yaşlarında, terbiyeli bir adamdı, Evli idi. Genç bir karısı ve ondan daha genç dul bir baldızı vardı. Rahmi bay muallimi, bu zi- yaret hoşuna gittiği için değil, sa- dece vazife telâkki ettiği için ay- da bir görmeğe giderdi. Başka ta- nıdığı yoktu. Hele (okadınlardan hiç! OF, artık düşünmiyelim bunla - yı. Rahmi tekrar başını kitaba sok. | tu. Tam dalmıştı ki yanı başına ge- Wp birisi oturdu. Bir kadın mı? E- © wet, bir kadın ama, ne kadın? İri > iv 3 memeleri düşük, çam yarması gibi bir şey... Yaşım geçkinliğine rağ- men süslü, podralr... Şöyle genç, güzel bir şey olsaydı, bu komşuluk Rahminin hoşuna gidecekti. Fakat .bu heyulayı ne yapam? Rahmi ka- dını oradan uzaklaştırmak için bir çare düşündü, hemen bir sigara yaktı, Dumanlarmı kasten kadın - dan tarafa üfürüyordu. En nihayet dumandan bizar olan kadın, bir şey ler homurdanarak kalktı, uzaklaş- tı. Bir kaç defa da kanapeye, dala konan serçeler gibi, mektep çocuk- ları gelip iliştiler ve oturdukları gi- bi koşup gittikleri bir oldu. Uzun bir yalnızlıktan sonra, hiç bekleme- diği bir tesadüf taze bir kadın se- si: —Vay Rahmi bey, diyordu, böyle yalnız parkta ne yapıyorsu. nuz? Rahmi hayretle başmı kaldırdı. Beşiktaştaki tarih mualliminin bal. dızı Şükranı tanıdı. Ayda bir ziya- rete gittiği zamanlar, şayet salona gelirse daima sessiz, bir kenara ili- şip oturan, az konuşan genç kadm.. i emen yerinden kalktı, kitabını göstererek: — Görüyorsunuz ya hanımefen- di,çalışıyoruz, dedi? — , bu Zaten ben sizin ciddi bir üniversiteli olduğunuzu biliyordum. Yalnız sizi dersinizden alıkoyduğuma pişman oldum. Sul- tanahmette bir yere uğramıştım. Şöyle hava almak için biraz bura- ya geldim. — İyi yaptınız da geldiniz. Bu- gün de hava o kadar güzel ki.. Rahmi nasıl olmuştu da Şükra- Mill tefrika; 151 halde bir başka Nazmi Bey olacak. Ben evli değilim. Benim öyle karım “marım Sarışın çocuk piç kurusunun bi- riydi. Derhal cevabı çaktı: — Ana beyamca... Şakire hanı. mun sizin hanımışnız olduğunu her- kes biliyor. Daha dün akşam Ga, lip bey enişteme sizden selâm ge tirdi. — Ne münasebet?... Fakat dur- “dur dur... Çocuk bu Refika hanım kim oluyor? — Annem... — Ya Galip? — Fahrünnisa ablamın kocas.. — Mükemmel... demek Makri- ,, Hemen önüne bir o kâğüçekti. | Sar kısa cevabı yazdır Ee evvelden dikkat etmemişti. Göl - geli iri siyah gözleri, mat bir teni, uçları çı ve hafif ruj konmuş dudakları vardı. Vücudu, bilhassa vücudu bir kamış gibi serpilmiş ve mevzundu. 5 Rahmi muhavereyi kesmemek İ- in? — Biraz oturmaz mısınız? dedi. Zaten ben de kitabı okuyup bitir. miştim. — Öyleyse beş dakika kadar o- tururum. Parkın bu tarafları benim eskidenberi hoşuma gider. Delikanlmın yanma oturdu. Ai- lesi, tahsili, intihap ettiği meslek hakkında sualler sordu. İstanbul- da hazin ve yeknesak ( bir hayat geçirdiğini öğrendi. Rahmi, sanki mektepte imtihan ediliyormuş gibi hafif kızarıyor.ve kısa cümlelerle çevaplar veriyordu. o Yalnız bir farkla... İmtihanda cevap verirken hocanın iri pabuçlarma' bakan iri gözleri, şimdi bir çift zarif iskar. pine ve yukarıya doğru uzanan i- pek çoraplı bacaklara dalıyordu. Epeyi vakit geçtikten sonra, Şük ran ayağa kalktı: — Bizi çok seyrek görmeğe geli- yorsunuz, dedi, halbuki evde her- kes sizi seviyor, Ciddiyetinizle öy- le sempati bıraktınız ki... Herhal- de sık srk bekleriz. Kadın gittikten sonra Rahmi tek. rar kitabını açtı. Okumak mümkün değil! Kitabı kapatıp kanapeve bi- raktığı sırada, bir tek eldiv: rada unutulmuş olduğunu gö: — Vay, Bayan Şükran eldivenini unuttu, dedi, yarın götürüp ver - meli. Ertesi gün götürmedi. Ne daha ertesi gün, ne de başka bir gün. O. dasına dönüp de eldiveni cebinden | çıkardığı zaman, içinde acayip bir heyecan duydu. Bu, çok sade, sırtı üç siyah çizgili alelâde bir eldiven- di. Rahmi baktıkça, Şükran ılık elleri bu güderinin içinde sanki <canlanıyordu. Rahmi her akşam yalnız kalım- <a, eldiveni sakladığı küçük kutu. dan çıkarır, okşar, koklardı. O za- man Rahmiye, Şükranla beraber o- turuyorlarmış gibi bir hayale var. ması için gözlerini kapaması kifa- yet ederdi. Bir akşam eldiveni, bu ölmüş hayvan derisini öptü ve o za- man hakikate erdi: Rahmi basit bir tek eldiven yü- zünden Şükrana âşık olmuştu. Artık Beşiktaşa sık sik gidiyor, evin civarda dolaşıyor. Sükrana lüf ihtimallerini çoğaltmak iş- du, Ve hakikaten bir gün kar- şılaştılar. Gezdiler, tozdular. Ar. tk ondan sonra biribirlerini sev - diklerini saklamıyorlardı. Bu yeni vaziyete Şükran da mü- tehayyirdi. Nasıl çabucak bu deli. kanlıya kanı kaynadığını ve hattâ bunu itiraf ettiğini anlıyamıyordu. | Sebebini sordu. Rahmi dedi ki: — Basit! parktaki ilk tesadüfü- müzü hatırlarsın ya,. Yirmi dakika kadar kanapede benimle beraber o turmuş ve giderken eldivenlerinin M Nazmi Ş:ha “Efendi ve hanım., , “İstediğiniz parayı gönderiyo- rum, Bu benim ömrümde kumara verdiğim ilk ve son paradır. Bir- daha benden böyle bir tezkere ile para arıyacak © olursanız sizi çok fena bir vaziyete sokr ım. Ben be- kâr bir adamım. o Bugüne kadar evlendiğimi hatırlamıyorum. Ve istemiye istemiye seksen li- ralık bir çek yazıp mektupla be- raber zarfın içine koydu. Çocuğa uzattı; — Haydi bakalım.. Kır kirişi. , Çocuk ses çıkarmadı. Kapıyı itti, fakat camlı kapı ittiği tarafa 8- sılacağna © odanın içine“ doğru açıldı ve çocuk geri geri itildi, v cöylü Refikanm evinde bu Şakire | kim gelse © beğenirsiniz? Şakire sürtüğünü herkes benim karım bi- ike hanımefendi salına girmezler mi? Nazmi nasıl o masanın başından kalktı, o tabaklar, sürahi, bardak salına odaya İ çok az sevişiyoruz, ya da, o kadar | nın gençliğine ve güzelliğine den) İ dişmemiştir. Yeter ki, o tadı olan- Z. Sevişme yoksulluğu Sevişme yoksulluğunu içten du- yan bir soyun çocukları olduk. Ya yalandan sevişiyoruz ki; böyle se- medense, apaçık döğüşmek iyi» dir. Aramizda, gidiş birliği, söyle- yis birliği, tatum birliği gitgide a- azalıyor. Arkadaşlığın anlamı, kal- madı gibi bir şey... Bakıyorsunuz, en yakınınızda sandığınz kimse; sizi yapayalnız bırakıvermiş. Ara- mızdaki köklü bağlantıyı kuracak bağlar, öyle çürük ki, en ufak bir denemede hemen kopuyor. Gerçek! Sevdikleri uğruna ate- şe atılan eski şövalyeler çağında değiliz. İnsanların yürekleri, değiş t. Yüreklerindeki sevgilerin yeri değişti. Fakat, ne de olsa, seviş « menin, canciğer olmanın tadı de - lar azalmasın!. Salâhaddin GÜNGÖR | YENİ NEŞRİYAT Büyük gazete Büyük Gazetenin (24) üncü sayı çok güzel ve renlli bir kapak © içinde çıkmıştır. Bu sayıda, bütün dünya dev- leilerinin eskeri kuvvetlerine di ehemmiyetli bir makale ve heyecanlı resimler vardır . Türk ordusunun o büyük varlığı hakkında da, bu makalede, rakaml istinat eden izahat vardır. Gittikçe gü- zelleşen Büyük Gazetenin her sayısı, daha mütekâmil bir şekilde çıkımalıta der. Büyük Gazeteyi okuyucularımıza tavsiye ederiz, yenlere tavassut ediyor. Iş ve işçi | istiyenler bir mekfupla iş büre » muza müracaat etmelidirler iş arayanlar Yaşım 19, tehillim ilk me kaliyelerde © çalıştım ve şapkacıy ZAYI — Liman cüzdanımı zayi et- tim. Yenisini çıkaracağımdan eskisitin hükmü yoktur. Rizeli Mehmet oğlu İlyaş lik ehliyetnamemi zayi ettim. Yenisini, çıkaracağımdan hükmü yoktur. Unkapanı 2666 Mehmet m bir tekini unutmuştun. Ben eldive- ni aldım, sakladım, işte benim bü- tün aklım, fikrim ta o zamandan çelinmiştir. Bu eldiven bana hep seni düşündürdü, seni sevdirdi. Şükran şaşırdı: — Ne eldiveni? Ben eldiven fa- lan kaybetmedim ayol? — Kanapede bulduğum eldiven senin değil mi idi? Yooo! O zaman Rahmi bu eldivenin, Şükrandan evvel gelip kanapeye o- turan şişman karıya ait olduğunu anlamıştı. Demek ki hep o çirkin kadm eldivenlerini okşayıp kok- lamıştı. Gülerek: — Eğer sebep bu ise ne ehem - miyeti var Şükran, dedi, madem ki seni seviyorum. | SEM ve tepsi nasıl yuvarlandı, karıyı ko undan kavrayıp nasıl odadan, yazıhaneden ve handan dışarı fır- İattı, Bunu kendisi de anlıyama- mıştı, Her itişinde ağzından, yılan ıslığını andırır bir ses çıkmıştı: — Decefol kaltak! Ve kadını tekme tokat, merdi- yenlerden yuvarlaya yuvarlaya 80- kağa atıvermişti. Hanm her tara. fından kafalar uzanmıştı. Herkes hayretle bakakalmıştı, Bu hali gö- ren çocuk pencereden mi atmıştı kendini? uçmuş muydu? Allah bi- lir... Yalnız odaya döndüğü zaman, bir dayak atmak için, onu, kanape altlarında uzun uzun aramıştı. Alnmdaki terleri sol elinin tersi: | le silerek tekrar yerine geçti, Hâ- lâ; burnundan soluyor ve; — Kaltak! — diye homurdanı- yordu — O zaman, büyük © harp seneleri içinde Musul hanındaki falcı ba- banın, eline © bakarken söylediği sözleri hatırladı: “Aman çocuk! Sakın merhamet edeyim deme |,, Bir sigara yaktı. Üç beşnefes çekince — derhal tabiileşivermişti. Zile bastı, Gelen — uşağa şu emri verdi: Bu karı, vE mi buraya ayak | XAYY Zal Bugünkü program Hikmet, 18,70 Jimnastik (Ba 1884 (3ünelü parçalar pik. inde koro hü şan Çadırer: Radyo caz ve tango | orkesiraları ile barabar. 175 Kis MOSKOVA, 1724 m. gilizce, 2, 532 Ki REĞŞ,3öim. i 12,30; Plâk, 13: Oğle kon- Kr. VARŞOVA, Im. dür Çocuk yayımı İzntenik orkestra Konseri 24061 BUDAPEŞTE, 880 am. > keman konseri. 18,45: Kon Konferans. 20.10: Düs Wopyat Şark Sözler. 19.80: Deniz yalenluğu. 20,0: Aktü- alite, 21: Adolf adamın — "Der Postlilon ven opera, 23: Duyumlar, 2030: PARİS (Kura dalga) 1888 m. 14: Son duyumlar. o 1430; Konser makli, 1530: İngilizce | duyum! 15,0: Sözler. in, 1616: Sözler. 1630: etesinin komseri. AĞ Am. mem derya nin opareti, 23: Sen duyumlu 20 n duyum Fatih ikinci hukuk mahlemesi satış memurluğundan: Bayan Sabiha, Müfide, Zehra, Lülfi- ye ve Bay Halit ve sairenin şayıan mu tasarrıf oldukları Balatta Hamami Mu- hittin mahalesinde Söğütlü bakla! soka- ğında 10 No, ile murakkam 4766 lira mu bamezi kıymetli bir bap hane izalei şu- yu zımnında açık arttırma suretile 11 ma yıs 935 cumartesi günü 14-16 ya kadar ve muhammen İiymetin yüzde yetiniş beşini bulmadığı takdirde son arttıran taahhüdü baki kalmak şartile. 26 Mayıs 935 pazar günü 14-16 ya kadar şersiti atiye dairesinde başkâtibin odasında satılacaktır. 1 — Arttırma peşin para iledir. Art- bırmaya iştirak edecekler yüzde yedi hu: çuk nisbetinde pey akçesi vermeğe mec- burdur. 2 — İşbu gayri menkulde mü - seccel ve gayri müseccel sahiplerinin ta- rihi ilândan itibaren 20 gün zarfında se- tış memurluğuna müracaatla haklarını tesbit ettirmeleri alezi tekdirde gayri mü- seccel hak sahipleri paylaşmasından hariç bırakılacaktır. 3 — Üzerime ihalesi icra kılınan müşteri bedeli ihaleyi vermediği takdirde ihalenin feshinden mütevellit fark ve zarardan mesul olacak ve bu fark bilâ hüküm kendisinden alınacak- tır, 4 — Tellâliye ve tarihi ihaleye kadar vergiler ve sair borçlar hissedarlara a ittir, 5 — Şartname herkesin görebile- ceği surette açıktır. Fazla malümat al - mak istiyenlerin 12 satış numarasile sa- tış memurluğuna müracaatları ilân olu- Uşak uzun uzun gülümsedi, ra elini göğsüne basara| çam sakızı gibi yapışkan lüka hiçbir şey yapamam. Peki... ben yaparım gene ya- ımı? Defol karşımdan mis- ! Bir kahve söyle. Bu sırada telefon çalmıştı, aç- tu: — Allo! Tahsin Nazmi ortaklar.. Ben Nazmi Şehap. — An. buyur başmubarririm .. Ne dediniz? Öbür akşam mı? —Güzel oluyor mu bari balola- rmız? Peki başmuharririm... peki. Vadediyorum. — Ne tarafta dediniz? Sahne | nin sol tarafında... öyle mi? Peki- | efendim. Tam saat onda orada bu- İunacağım. Yirmi sekiz ikincikânun geçesi... Her sene bu gece, Beyoğlunun büyük lokallarından biri İstanbul gazetecilerinin şerefine donanır. FREDERİC MARCH ve güzeller güzeli MİRYAM HOPKİNS tarafından emsalsiz bir surette oynanan YAŞAMAKKORKUSU filmi Harik Hayat Kaza MELEK sinemasının yeni 'ir muvaifakiyetidi ve Otomobil Sigortalarmızı Galatada Ünyon Hanında Kâin UNYON SIGORTASINA yaptırmız. Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan UNYON Kumpanyasına bir kere uğramadan sigorta yaptırmayınız. Telefon : 4.4888. Öz Türkçe ile Bilmecemiz hediyeler ve * amma ka 'n çekiyor ve riyaruz, Müddet: Paz dardır Yeni bilmecemiz ? 4567891011 SOLDAN SAGA 1 — Seal 8 Ekilecek yer 6. iyetimin 3; Beyaz 2. Kar. 3. Sonuna bir (a) ke 5. Bir kömür cin “ deki 4, Kuş yemi & 9 — Trabronlu 3, Bir kumaş cinsi $ 10 — Geniş değil 3. 1) — Ateş 3, Lezzet YUKARDAN AŞAĞI 4 — Bir vilâyetimiz 6. İlim 8. 2 — Şair 4, Parlaklık 4 Istanbul İkinci icra dairesinden: Mahcuz ve paraya çevrilmesine ka- rar verilen Z adet beygir 10-4-935 tari- hine müsadif çarşamba günü saat 16 da lanların mahallinde hazır o bulunacak menuruna müracaatları ilân olunur. (10200) pul kullanılırsa o gece beş bin am pulden fışkıran bir ziya lokalin salonlarından bütün gölgeleri, ler. En güzel kadınlar, giyinmesi- ni en iyi bilen hanımlar, en güzel çiçekler, kokular ve kotiyonlar o - rada bulunur. Gazeteciler balosu, bütün ka - valyelerin temiz gömleklerle gel - dikleri biricik balodur. Sahnenin sol tarafında otuz ki- şilik büyük bir sofra kurulmuştu. Üstü, bol tutarlı yapma kamelya lar ve büyük beyaz krizantemlerle süslü olan bu sofranın bütün davet lileri ayakta duruyorlardı. Beş altı garson bir kenarda, hususi bir bü- fenin üstünde dizili buz kovaların- daki şampanya ve şarap şişeleri - ni arasıra alışkın parmaklarla çe- viriyorlardı. Salon dolmuş gibiydi. Ötede be- ride ancak yirmi otuz boş iskem- le görülebiliyordu. Caz, ardarda şakrak havalar çalıyordu ama, henüz kimsede dans etmek arzusu görülmiyordu. Kamelyalı masanın * başında duran bir erkâniharp miralayı bir şişelere, bir boş bardaklara, bir de ayakta duran ve şi özlüğünün genis, siyah kur - En debdebeli süvarelerde bin am- | delâsi ile oyniyan geniş omuzlu NV »8 — Deniz yolları İŞLETMESİ Acenteleri » Karaköy Köprübaşı Tel 42362 — Sirkeci Mühürderzsd; SKENDERİYE YOL ! ANKARA vapuru 9 Nisan SALI günü saat 11 de İskende- riye'ye kadar. (1764) ihtira ilânı “Demiryollar arabalarına ait maden takazu,, hakkında istihsal olunan 23 şu bat 1924 tarih ve 110 sayılı ve “Temas takozü,, hakkındaki istihsal olunan 23 şubat 1924 tarih ve 111 sayılı ihtira be. ratları bu defa mevkii fiile konmak üze- ve ahere devrüi ferağ veya icar edilece- ğinden talip olanların Galatada, İktisat hanmda Robert Ferriye müracaatları i- İ İlân olunur. ———— —-— İstanbul Tapu müdürlüğünden: Yedikulede Sultan Fatih mahallesin- de Dabağhaneler ittisalinde Tekele mey» danı caddesinde « Umum Debağ esnafı na mahsus olan 21 numaralı ahşap De- bağhane mahallinin esnaf cemiyetine a- it olması dolayısile senet talebinde bur lunulmuştur. Mahallen tabiciknt ira 6- dileceğinden bu yere ait tasarrâf iddia sında bulunan var ise on beğ gün zar - fında İstanbul Tapu baş memurluğuna müracaat eylemeleri ilân olunur. (10193) illiyet Asrın umdesi “MİLLİYE T"'tir. ABONE ÜCRETLERİ : mezbaha önünde satılacağından talip o | geçen nüshalar 10 karuştur.—. v. matbaaya ajt İşler için mükliriyete mü- enenat edilir. Geretemiz ilânların mas'u. İiyetini kabul etmez. ve aksaçlı bir adama: — Canrm Beybaba.. — dedi — ayaklarımıza kara su indi artık. — Ne yapmamızı istiyorsunuz? — Oturalım artık. Aksaçlı adam — ki Hakikat ga- zetesi baş muharriri Rüştü Necip Beyden başkası değildi — Lâkayt bir hareketle beyaz yeleğinden al- ve tini çıkardı, Kaşlarını kal- dr: — Daha beş dakikamız var mi- yalayım. — Bu ne kadar Alamerikan iş canım.. Yirmi dokuz kişi bir kişi. yi mi bekliyecek? Şimdi bütün davetliler masanın etrafma çepeçevre toplanmışlardı. Rüştü Necip Bey, ekseriyetin miralayla bir fikirde bulun.luğu - nu anlamak için tek gözlüğünü takmağa lüzum görmedi. Mahir bir manevra ile lâfr değiştirmek di — Sen niçin tâ öbür uçtası Gözler hep yeşil / özlü muhar - rireye çevrildi. O, bu yirmi dokuz çift gözün bakışmdan utanmış gi- bi gözlerini bir an kapadı. Sonrat — Haydi bakayım yerine! iz sai 2 VE Birmedi)

Bu sayıdan diğer sayfalar: