Her hakkı mahfuzdur. Osmanlı İmparatorluğu 5 m nasıl Nİ yıkıldı Yazan: Son Yemen valisi Mahmut NEDIM Suriyeyi ele geçirmek için Araplar nasıl hazırlanıyorlardı? Suriyedeki hazırlıklar - Osmanlı ordusu Kafkas- larda ve Çanakkalede çarpışırken - Arkadan sokulan hançer Yazıkır, efendiler, Turani, Kıh- tani, Numani, (1) gibi her biri ib- lisane bir şeytanetle dinimizin ve mübarek yurdumuzun hain düş- munları tarafından icat edilmiş birtakım cereyanlar sizler arasm- da ihtilâf tevlit etmesin. Türk ve Arap yedkiğerinizi seviniz biribi. rinize mütekabilen hürmet ediniz ki ayni gayeye matuf hizmetleri- niz müsmir olsun, yoksa her iki- Biz için de inkıraz felâket ve esa- Şüphe yok ki Cemal paşanm bu sözleri birçoklarını uyandırmıştır. Fakat Mışırdaki merkez bir türlü rahat durmıyordu. Beyennameler neşrederek, gazetelerde makaleler yazarak Arap efkârını zehirleme- ğe çalışıyorlardı. Suriyede bu söz- İeri dinliyen ve bilhassa bu sözle. ! re muhatap olanlar ise bihakkın ki bıyık altından gülüyorlardı. Çünkü elli seneden fazla bir za- mandır, gerek Avrupada, gerek Mısırda, ve İstanbul ile Arabista- nın her tarafında çalışmış olan A- rap iftirakçıları bekledikleri g geldiğine kanaat getirmişler- Onlar şimdi Osmanlı hüküme- tinin Çanakkalede, Kafkaslarda ne çetin bir mücadeleye girişmiş olduğunu, bu yüzden Suriyenin askersiz kaldığını o görüyorlardı. Bir taraftan da Fransanın ve müt- tefiklerinin neticede — galip gele- ceklerine de o inanmış gibi idiler. Çünkü onlara mütemadiyen bu iti- mat telkin ediliyordu. Suriyedeki Arap iftirakçıları Cemal paşanın etrafında toplan- mışlardı. Bu sebeple Cemal paşa vaziyetten emindi. Halk esasen isi gücü ile o meşgul bulunuyordu. Bu elebaşılar rahat durdukça sü- kün ve huzurun bozulması elbette mavzuubahis olamazdı. Fakat a- caba bu elebaşılar rahat duruyor. lar mr idi? Cemal paşa ne olursa olsun bu- na inanmıştı Umumi vaziyette Suriyede biz bir bozguna uğrama- dıkça bu adamların sessiz sadasız bekliyeceklerini gösteriyordu. Hal. buki bilâhare anlaşıldığı vechile bu görüş hiç te doğru . değilmiş. Çünkü biz Suriyede hâkim bir va- ziyette bulunduğumuz, diğer cephe lerde bile tuttuğumuz bir sırada bizi içimizden vurmak için Suri- yedeki Arap iftirakçılarının hare- kete geçmiş (oldukları görüldü. Sayda ve Sur taraflarında bir kı- yam hazırlandığı haber alındı. Bu kıyam hareketini hazırlayanlarm başında da gene İstanbuldaki El müntedil edebi reisi Abdülkerim vardı. Bu adam Cemal paşaya us- lu oturacağını, her emrini ifaya â- made olduğunu vadettiği ve bu va- dini tuttuğunu göstermek için de bazı hizmetlerde bulunduğu ve on- dan birçok paralar da aldığı halde işte nihayet harekete geçmişti. Suriyede kuvvetimiz yoktu. On- lar bundan ade etmek istiyor- lardı, Suriye sahillerinin boş nok- talarına gelen Fransız gemilerinin getirdikleri yahudi casuslar onla- ra Mısırın emirlerini taşıyordu. Bu Bi emirlerle de aleyhimizde harekete geçiyorlardı. Fakat bu hareket yal. nız Suriyeye münhasır kalmıya. caktı. Ötede, Hicazda da Mekke Emiri Şerif Hüseyin İngilizlerle anlaşmış bulunuyordu. Bir yandan da Yemende İmam Yahyayı kan. dırmağa çalışıyorlardı. Fakat İ- mam Yahya bu ifsadata kulak as- mazdı, Onu şimdiye kadar böyle avlamağa çok çalıştılar. Fakat iti- raf etmek esim İmam Yahya ecnebi parmağiyle hiçbir zaman &- yaklanmış değildir. Bize karşı mü- teaddit defalar vukubulan kıyan larında ecnebi teşvik ve parasf (1) Asıl Arapların — kabilesi Kıhtan kabilesidir. Numani de keza eski bir kabiledir. H8lâ Arabistanın muhtelif Yerlerinde, Yemende ve Hicazda dağı. Mik bir halde bu kabilelere tesadüf edi- Suriyede Araplığın menşeine gitmek bu isimleri dillerine doladıldarı Gibi, Suriye itirakçılarının Kıktanr le bulabilmek mümkün değildir. bu sefer de, bilhassa Harbi umumi i- çinde devleti aleyhine kıyama as- la razı olmadı. Onun haleti ruhi- yesini bildikleri için bu tehlikeli oyundan Yemende çabuk vazgeçti. ler. Ben, Yemenin o zamana kadar sık sık (o ayaklanmış olmasından istifade etmek istediklerine ham- lettiğim bu gizli teşsbbüslerin başka taraflarla rabıtası olabilece- ğini asla tahmin edemezdim. Şe- | rif Hüseyini bilirdim, fakat onun | bukadar nazik bir zamanda böyle bir hiyaneli irtikâp edeceğine kendimi inandıramıyordum. Ba- busus büyük oğlu Emir Ali Medi- nede, ortanca oğlu | Şerif Faysal Istanbulda ve sonra | Şamda idi. Meğer onlar buralarda iken baba- ları Şerif Hüseyin Mekkede İngi- İ Bizlerle anlaşmakla meşgülmüş. Şe- rif Faysal bu anlaşma işini örtmek, gizlemek için Cemal paşanın ya- nmdan ayrılmıyordu. Hattâ pek yakında büyük bir kuvvetle gele. rek Dördüncü orduya iltihak ede- ceğini de vadetmiş ve böylece Şe- rif Hüseyin Cemal paşadan o sıra- da on binlerle altın almağa mu- vaffak olmuştu. Büyük harp bittikten sonra Şe- rif Hüseyinin — şimdi Şarki Er- den Emiri olan — Oğlu Şerif Ab. dullah mağrur bir edaile hitap eltiği Araplara bastonile ufukları göstererek, muhayyel bir Arap im- paratorluğunun hudutları çizmiş | vedemiştiki: — Büyük Arap imparatorluğu artık bir hakikattir , İşte Şerif © Hüseyin bu tuzağa düşmüştü. Bir yandan padişaha sa- dakat mektupları yazar, bir taraf- tan dördüncü orduya bin beş yüz hecinsüvari göndermek üzere ol- duğunu bildirirken, İngilizlerle | yaptığı gizli müzakerelerde bu A- rap imparatorluğu hudutlarmı is- tiyordu. Hırs onun gözlerini bürü- müştü. Tarihe büyük bir Arap im- paratorlu diye geçmek, işte Şerif Hüsey' muştur. Şerif Hüseyin İngilizlerle nasıl anlaşmıştı. Mekkedeki kıyam pat- lak verinceye kadar bize meçhül kalan bu hakikat, harpten sonra neşredilen tarihi vesikalarla mey- dana çıkmıştır. Bunlardan anlıyo- ruz ki Şerif Hüseyin — İngilizlere ilk teklifini 2 temmuz da yapmış- tır. Bu tarihte Şerif Hüseyin Ce- mal paşaya olduğu gibi bana da, Yemene muvaffakıyet temennile- ini yazıyordu. Giriştiğimiz çetin mücadelenin muvaffakıyetle neti- celenmesi için elinden geleni ya- pacağını, benimle teşriki mesai €- deceğini bana yazıp ( duruyordu. Halbuki Şerif o Hüseyin o tarihte İngilizlere arzı hizmet ediy: Mekke Emirinin İngilizlerle nasıl, ne şeraitle anlaştığını bilmek fay- dalıdır. Bu husustaki vesaik bize şunları öğretiyor: “Şerif Hüseyin İngilizlere 915 temmuzunda yaptığı ilk teklifle, Osmanlı hükümetine karşı düş- manlarile elele vermeğe razı oldu- ğunu bildiriyor ve bunun için, A- rabistanın şimalinde Mersin ve A- danayı ihtiva eden ve 37 inci arz dairesinden İran hududuna kadar uzayan sahanm muhtariyetini is- tiyor. Şarkta İran hududu boyun- ca Basra körfezine kadar, cen«p- ta Adenden maada Bahrimuhiti Hindi ve nihayet garpta Bahrinh- yeni ve Bahrisefit Mersine kadar ududun tesbitini talep ediyordu. İngilizler bu talebe verdikleri cevapta hudut tesbit “etmenin he- m zamanı olmadığını söylüyor- ar. Şerif Hüseyinin İngili lan müzakeratına Kaleli İğ giliz fevkalâde komiseri Sir Han. ri Makmahon tavassut ediyordu. Tabit perde arkasında ön Faal #5 i felâkete sürükliyen bu ol. | | İ İ istediği hukuk müsavatı da terin edil- İ reisi yabaner açkeri ataşelerine Alman * Güzel yazı rmüsabakarmnız Bir haftalık dahili ve harici vakayii takip ediniz en şayanı dikkat bulduğunuz hadise hakkında bir yazı yazıp bize gönderiniz. En güzel yazılmış makalenin sahibine: 5 lira İkinci gelen makalenin sahibine: 2.5 dira Hakkı telif verilecektir. Bu musabakaya yalnız liseler, yüksek mektep talebeleri iştirak edebilirler. Yazıların gazete yazısıyla azami satır olması, kâğıdın bir tarafına yazilmiş bulunması lâzımdır. Bu yazılar cuma günü akşamına kadâr elimize geçecek tarzda postaya verilmelid 75 ve asgari 30 Geçen musabâkxayı- kazanânıd: Güzel yazı müsabakasında birinci sınıftan Suphi Çoşkan, ikincili, Rıdvan kazanmışlardır. Keni Galatasaray li: on birinci Haydarpaşa lisesinden 1633 namaralı ilerinin hüviyet varakalarile idaremize mü racaat ederek mükâfatlarını almalarını r:sa ederiz. A.manyanın vaziyeti Fransız Başvekili M, Pierre - Etienne Fiandin ile Hariciye nazırr M. Pierre La- va. in Londra'da ingiliz devlet adamları i.e yaptıkları görüşmelerden sonra me$- rettkleri 5 Şubat tarıhli teviiğce Fransa ve İngiltere'nin Almanya'ya karşı — bu #onuncunun Doğu andiaşmasına ve bir hava Locarnosuna — iştireki şartile — bazı askeri müsaadatta bulunacaklarını bildirmişlerdi; bu suretle Almanya'nın miş otacaklı. Bu husustaki müzakereler Hagivsrenin uhdesine birakıldı, Yapın dipiomasi konuşmalarında Aimanya ha- va Locarno'suna esas ilibarile muvafa- kat ettiğini bildirdi; Doğu andlaşması hakkında bazı sualler sordu ve karar için İngiliz nazırlarını Berlin'e çağırdı, Bu davet kabul ve seyahat taruu martın ilk günü oarak tesbit edildi, Ancak bu ta- Yaalen bir iki gün evvel Herr Hitler has- talandı ve görüşmeler geri kaldı. Bu hastalığın gerçekliğe uymadığında bü- tün dünya biriilti, ingiltere parlamentö- Müdafaa bütçesi konuşulu- sunda Milli yordu, hükü bu silahlanmanın osbabı muci kil eümek üzere de “Ak kitab” 1 meşret- mişli, Bu kitapin Alman siahlasmasına geniş bir yor ayrılmıştı. İşte Führerin basiaığını bü kitapta aramak doğru ©- lur, Bu hastalığın iyileşmesi bek.enildi- ği bir sırada, 13 martta Alman devlet ya'nın bir bava filosu yapmak kararını bildirdi. Bu sözler Avrupada, tabii ola” rak, hoş karşıdanmadı. Daha bu sersem. lik geçineden, Avrupa, ikinci yumruğu da yedi: 16 martta Almanya mecburi askerlik hizmetini yeniden kurdu ve ba- rış zamanımda ordu mevcudunu 36 fur- kalık 12 kolorduya ulaştırdı. Bu suretle Versailler muahedesinin beşinci faslının en mühim maddesini tanımıyordu ki buz bütün faslı çiğnemek demekti, Bu vazi- yet karşısında eski gelip devletler için gidilecek iki yol vardı Ya Almanya ilo müzakereye girişecekler, yahut deceklerdi. Süngülerin dü, i temediğini 1914 - 18 savaşı göstermiş- tir. Ingütere üzerine düşen vazifeyi tak- dir ederek birinci yolu tutmuş ve Alman- yayı Keman protesto etmiştir. Notanın asasını (muahedelerle tahdit edilen si- lâhlar bir taraflı hareketlerle değiştiri- İemez) fikri teşkil etmektedir. Bu nota yumuşak bir lisanla yazılmışrı. Bunun nun etmemiştir. Fransa ve Italya da Almanya'yı protes- to etmişlerdir. Fransız notası sert bir dilledir. Her hangi bir müzakerede, e nelmilel mukavelelerın £ yekcihet hakkında kararlarm nazarı itibara alm- mıyacağı izah edilmiştir, Almanya, bu notanın bugünkü ahvale güre yazılma mış olduğunu ve binsenaleyh kabul edi- lemiyeceğini bildirmiştir. Italya da Ver- #ailles'ın bozulamiyacağını söylemişse de Baron von Neurath'tan bu muahede- nin daha evvel kendisine imza koymuş olan devletler tarafından ihlâl edildiği cevabini almıştır. sanda toplantıya çağırmıştır. Almanya mecburi askerlik kararına sebep olarak Fransa'da askerlik müd - detinin iki seneye çıkarılmasını göster» miştir, Gerçeklik şudur ki: Bu mesele 1930 da silâhsızlanma konferansı ihzar ri komisyonunda görüşülmüştür. Bu komisyonun eylül 1930 da Cenevre'de neşrettiği raporunun askerlik o müddet- lerine sit B kısınmda, Belçika'nın tekli- 6le bir istisna kabul edildiği bildiriliyor ki Fransa'nm hareketi buna uygundur. Almanlara göre mecburi askerlik hiz- metinin tesisi şimdiye kadar halledilme- miş dünya politika meseleleri üzerinde semere verecek müzakerelere varmak i- çin lâzem olam muvazeneyi teşkil etmek» tedir. İngiltere, motasında, evvelce karar - laştırılan seyabatlerin yapılın yapılamı: yacağını da sormuştu. Berlin müsait ce vap verdi; seyahat tarihi 24 mart olarak tesbit edildi, Almanya'nın kararı ile hâ- koniuransi oplândı, — M. Picrre Laval, Lord Anthony Eden ve M. Suvich'ten teşekkül eden bu konferansta Fransa, İngiltere, Italya hükümetlerinin nokta nazarlarında tam bir tesanüt bulunduğu görülmüş ve her üç hükümet 7 künunu sani ve 3 şubat tebliğlerinin dahilinde olan gayelerinde uyuşmuşlar. şet Sir John Simon ile M. Antho- ny Eden dünyaca beklenilen Berlin yo culuklarma çılemışlar o ve orada Reich hükümet reisi ve Harisiye bakanı ile iki günü tamamen dolduran uzun konuş malarda bulunmuşlardır. Almanya'nın, son kararile, askerlik hukuku itibari devletlere muadil ve müsavi vazi- te müzakereye girişeceği umulmakta idi. Hakikat te öyle olmuş, müzakerat çok Cereyan etmiştir. Bunun için, ın seyahati çok iyi ol- iz. o Neşcedilen resmi tebiiğden fazla — bir şey anlamak kabil dildir. Müzakeratın 3 şubat tebliği dahilinde geçtiği ve semere vermiş bulun duğu bildirmektedir. Sızan duyumlara göre Simon, müşterek bir emniyet sis- temi vücude getirilmediği Lakdırde Al manya'dan çekinen bütün devletlerin bir araya gelerek bir “Coalition,, yapımala- rından İzaskulacağımı söylemiştir, Al » manya Sovyetlerden — neden — em dişe etmektedir. o Fakat çok açıktır ki Sovyetlerin iştiraki olmadan Orta Av- rupa güvenini temin etmek imkânsızdır. Bugünkü vaziyette Rusya memnun değildir. Pravda İngiltere'yi — bilerek veya bilmiyerek — Almanyaya yardan ile itbam etmektedir. Amerika — Cordell seyirci vaziyetindedir. 24, 3. 1935 tarihli Le Temps gazete- si “La Position de la France,, isimli baş- makalesinde bunun M. Laval'ın Palais- Bourbon'da verdiği nutukta belli oldu- ğunu söylüyor, Fransızların İtalya dost- luğuna kıymetli bir mevki verdiklerini, bu dostluğun sembolik bir jestten iba- ret olmadığını, bugünkü Yugoslav, Italya yakınlaşmasının 7 kânunusani gö- rüşmelerinden doğduğunu ilâve ediyor, Görülüyor ki Fransızlar daha çok İtal: ya'ya gürenmeketedirler. M. Mussolini ise şöyle söylüyor: “Bu- lutlu ve kararsız olan bugünkü siyasi iklimde Italya bir sükün manzarası ar- zeder, Zira İtalya gerek © ruh ve gerek silâh itibarile kuvvetlidir!,, Diğer taraftan Alman beslihatı Bal - kanlarda da yeni bir durum vücude ge- tirmiştir. Malâmdur ki Avusturya, Ma- caristan ve Bulgaristan da muahedeler- le bağlıdır. Şimdi bu memleketlerin de AAlmanyayı taklitlerinden korkulmakta- dır, Avusturya bunu ihsas etmişti. Bu devletlere müzahir olarak Italyayı gö- #üyoruz. İtalya'nın bu husustaki prensi- pi şudur: Munbedeler ebedi değildir, tek taraflı da bozulamaz.. o Macaristan ve Bulgaristana karşı ilk ses o Bükreş'ten yükseldi: Trianon va-Nenilly, Versailles değildir! Küçük Iülâf ve Balkan undlaşması başkanı Titulesco sulh muahedelerinde değişiklik yapilmasma bütün vasrtala- rile muhalefet edileceğini Paris ve Lon- dra'da bildirmeğe memur edildi ve yola çıktı, Belgrad'da şunu söyledi: “Gördüm ki şimdiki ahval ve şerait altında noktai nazarlarımız arasındaki âyniyet bir te- solliden çok daha büyük bir kuvvettir...,, Bulgaristan'ın © yeni Ankara Elçisi Pavlof, Bulgaristanın Neviliy muahede- sini tek taraflı feshe teşebbüs etmiyece" ğini söylemiştir. Umumi bir hüküm vermek lâzmgelir. se diyebiliriz kit Bugün her şey İngiltere'nin elindedir, Bu devletin vazifesi zıt iddinlar ve muh- telif endişöler arasında tevazün temin st- meletir, Bu, çok mühim rolünü Lord E- den'in Moskova ve Varşova seyahatle- rinden sonra Siresa konferansında oy- nıyacağı kanaatindeyiz. Alman silâhlanması fazla ehemmiyetli değildir, diyebiliriz, Şu itibarla ki, Al - #manya gizliden (gizliye o Versaillee'i çiğilemişti. Nihayet, açığa vurulmuştur. Uni Tözündır ki koca Almanya- yı 25 haziran 1919 muahedesile uzun müddet bağlamak imkânsızdır. Mesele, filerimizce, şudur: Almanya'nın bu ha- muştur, diyebi Hull'e göre — İ Savulun!.. Kara Güç işlerden biri, yazdığını bi yen ve okuduğunu anlamıyan bi münakaşaya girmiş olmak felâketidir. Ben böyle bir felâkete uğramış bu- lunuyorum. Ancak güç işleri başar - maktan ayrı bir zevk £ duyduğum için bu felikete göğüs gereceğim. Bakınz, size işi anlatay Galatasaraym 1 - O yenildiği son Fenerbahçe - Galatasaray maçını ya- zarken, bir aralık yan hakemsiz oynan dığı için Galatasarayın itirazlarda bu- Yunduğunu anlatmış, işittiğim rirayet- lere göre de o klübün bu iş hakkında elmilel federasyona müracaat et- i bildirmiştim. Hattâ (bu doğru ile Galatasarayın yanlış ha- iğini, kendi spor teşkilât - ki con yazısma imza koydu- Zuna göre Ahmet İlhsanmış - benim ri- linde verdiğim havadisi par- mağına dolayarak, aşağı yukarı şu şe kilde ve farklı olarak tekrarladı: «Galatasaray klübü yan hakem - siz oynanan bir maçın muteber olup olmıyacağını federasyon reisinden sor- muş, müsbet veya menfi cevap ala - mazınca İngiltere, İtalya ve Avustür- İ ya federasyonlarma birer mektup ya- zarak keyfiyeti sormuştur.» Mesele; Galtasarayın beynelmilel federasyon yerine Ingiltere, | Italya, Avusturya veya Hotanto federasyon na mektup yazıp yazmadığı mesel değildir, e eee parasına kıy mez ki... Asıl mesele (bu klübün, fedoras- yon reisimize her hangi bir şekilde müracaat edip müsbet veya (menfi | bir vevap alamadığı) meselesidir. Tekzip edilen nokta, budur. Nitekim iki in sonra Cumhuriyet gazetesin- de bir mektup çıktı. Federasyon reisi Bay Hamdi Eminden gelen bu mek - tupta takriben deniliyordu kit «Cumburiyette şöyle bir fıkra oku: dum. Bu iş hakkında Galal ruy klü bü ne resmi ve ne de hususi bir şe - kilde bana müracaat etmiş değildir. Ancak evde otururken bana telefon eden Galatasaray klijbü reisi benden | sadece filân federa adresini sormuştur.» Bir kere Cumhuriyet spor muhar- ririnin bildirdiği doğra olsa idi, fede- rasyon reisi bu mektubu göndermek lüzumunu hissetmezdi. Sonra o mek- tup, ne Milliyette çıkan bir yazı ve ne de Milliyet spor muharririnin ver- i ürerine yazılmış de- ğildir. Doğrudan doğruya, bir klübün başka federasyonlardan akıl tanışma- #rmi mecburi ve makul göstermek kay- gusile «o klübün kendi — federasyon roisinden müsbet veya menfi bir ce- vap alamadığını» iddin eden gazete ve o gazetenin spor muharriri için yazılmıştır. Bu ciheti anlattıktan sonra gele- lim Ahmet İhsanın dünkü (Tekzi; öyle olmaz, böyle olur) başlıklı yazı- sma İlk iş olarak şunu söyliyeyim ki müharrir, kendi satırlarının arasma Hugo Meislin mektubunu koymakla büyük bir isabet göstermiş: O mek tup ta olmasa bir sütun yazı içinde ipe sapa gelir bir satıra tesadüf im- kânı onun kalmıyacak... İ Kütle yeni sergüzeştler için mi hazır. İanıyor? 400.000 tonluk filo; Memel... Lehis- Avrupanın siyasal durumu gene aynı karışıklığı muhafaza ediyor. Berlin ko. nuşmalarından bir netice çıkmadı. İli gün devam eden bu konuşmalar, bir yan- dan Hitler, baron von Neurat, von Rib- benirap; diğer taraftan Con Simon, Bay Eden, İngilterenin Berlin sefirinin ara- larında oldu, İnsana bu âdeta bir kon- ferans manzarasını veriyordu. Ingiltere Almanyanın hangi şartlar dahilinde Uluslar Kurultayma ve silâhları bırak- ma işine döneceğini, Tuna ve doğu ant laşmasına girebileceğini öğrenmek i mişti, Almanya, Con Simon'a en kat'i şe- kilde istediklerini söyledi. Berlinde giltere; Fransa ve İtalya'nın mümessili olarak telâkki ediliyor. Con Simon Ber- Ene giderken fikir anlıyacağını, hiç bir karar veremiyeceğini söylemişti. Bay Edon dahi bu maksadı tahakkuk ettir - mek, Rus ve Çek devlet adamlarının du- romun gerginliği üzerindeki düşüncele- rini öğrenmek istemişti, o Bunun için Moskova ve Prağa gitti, Bundan dolayı Hitlerin ileri sürdüğü © şartlar üzere müsbet veya menfi bir cevap derhal ve- rilemezdi, Ingiltere, Almanyanın düşün- celerini on bir nisanda toplanacak Sire- sa konferansında söyliyecektir. Alman- ya her şeyden önce Rusyadan çekindi. #ini, ona karşı kuvvetli bulunmak lüzu- munu duyduğunu, Rusya aleyhine bir blok yapmanın iyi olacağını söyledi. Morning post “Almanyanın genişleme e- meline Rusyayı feda edemeyiz.,, diyor. Bü, İngilterenin fikridir. Pek yakında başta Fransa ve Rusyanın bulunacağı muahâdelerin tadili aleyhinde bulunan kuvvetli bir blokun teşekkül imkânının Almanya istediklerini söyledi en mühim hâdise bu konforanam neticesine Lıdlar şimdiki kaprlı şeklini muhafaza ör, duman geliyor! bilmiyen ve okuduğunu — anlamıyan muharrir, Meisi'in Galatasaraya ya7- dığı mektubu sütununa geçi ve tepesine kir şatafatlı (Tekzip öyle ol* maz, böyle olur) başlığı koymakla bü- yük bir şey yaptım zannediyor. Ah zavallı... Ona, (o Galatasaray Meisl'e mektup © yazmamıştır diyen kim?,. Meislin mektubile Galatasaray hak kazanır diyen kim?.. Neyi tek - zibe kalkıyor ve bu mektubu meşret- mekle neyi isbata yelteniyor?- |, Galatasaray kendi spor teşkilâtı i- çinde hakkını aramış mıdır? Hayır, aramamıştır. Başka taraflara müraca at etmiş midir? Evet, etmiştir. Bun - lar Cumhuriyet spor muharririnin ken- di satırlarile | sabittir ve mesele de budur. Şu halde Cumhuriyetin dünkü kendi yazısına (Tekzip öyle olmaz, böyle © olur) | başlığından münasibi de olamaz. Arkadaşım Eşref Şefik dün bana bir hikâye anlattı. Bu hikâye, defaatle yere vurduğunu söyliyecek kadar hayale kapılan yazı sahibine pek uygun düştüğü için anlatmaktan geçemiyeceğim: gi Bir kasabada, sesi gür çıktığı için kendini kuvvetli sanan yecuc mecue birisi varmış ve (Eytt.. bana man derler... Dünyada bir ben varım, bir ben varım) diye bağırıp dolaşır - ir gün böyle bağırarak do- laşırken karşısma bi ruğu vurunca zavallıyı yere çökert - miş.... Karaduman düştüğü yerden bü- #ını kaldırmış, sözünü de geri alama- mış: (Ve bir de sen varsın!) demiş, Ahmet İhsan da (Bir ben varım) diyor ama bunun zoraki olduğuna ve içinden (bir de sen varsın!) diye tek- rarladığına eminim. Hoş görürüz, vazgeçsin Karadu » manlık taslamaktan... Bir de, daha imzaya varma, vel yazınm içinde birer imza ze çarpan (patavatsız), (anlayışsız) (yalancı) kelimeleri var. Ahmet Ihsan pek iyi ki anlayışsız, patavatsız ve yalancı olsaydım, işim kendi- sine çoktan (anlayışlı, pata doğru sözlü) demek olurdu. E. H. SAVCI Uluslar arası at yarışına giden binicilerimiz Bu sene de nisanm 17 nci günü Fra sanın “Nice,, şehrinde uluslararası #t yarışları yapılacaktır, Geçen seferki ya- rışlara girerek çok iyi neticeler ile dö * nen zabitlerimizin verdiği büyük emni- yetle bu sene de yarışlara iştirâk ediyo” Yuz. Yarışa girecek olan Türk ekipi y&- rin limanmızdan kalkacak olan Patriya vapuru ile Nice'e hareket edecektir. Ka- file, Binicilik mektebi müdürü Miralay Cevdet, Kaymakam Saim, yüzbaşı Ce vat Kula, birinci mülâzim Cevat Gürkan, birinci mülüzim Saim Polatkan, ikinci mülâzim Eyüp Oncü'den mürekkeptir. atı götürülüyor. Bu hayvanların arasın” da geçenki Nice yarışlarında birinciliği ve üçüncülüğü kazanan Kısmet ile Vr“ İ yanada iyi derece almış olan Güdük te vardır. Bizim ekipimiz, Almanya, Fransa, İr- Handa, Hollanda, Jspanya, Belçika, İs veç ve Italyadan mürekkep olmak üzere 8 ekip ile karşılaşacaktır. Bu seneki mü- sabakaya Almanya ile İsveç takımları ilk defa iştirâk ediyorlar. Zabitlerimiz Nice'e bü; bir emniyetle gitmekte - dirler. tan koridoru... Nereye gidiyoruz? Galatasaray Lisesi 11 inci sınıf 166 Suphi COŞKAN #mişlerdi. Tuna ve hele doğu antlaşması- na asla yanaşmadılar, Çünkü orada Rus- ya var, dediler. Almanyanm Uluslar Ku- rultayına dönmek için ileri sürdüğü beş şart belki onun dünya siyasa âleminde yalnız kalınasına sebep olabilir, Hitlerin ilk istediği Dançiğ koridorunun ortadan kaldırılmasıdır. Bu, Lehlilerin işine gel mez, Buna mukabil şark hudutları ileri” de değişmiyecektir, diyor. İkinci olarak bir buçuk mil yon ana valanda ge” kilde Çek - Alman hududu düzeltilecek" tir. Evvelden de yapmak istedikleri A losuna müsavi olacaktır. Hı ” talep deniz harp filosupa miş, 400 bin tonilatoluk bi bu devlet adamlarının me is i Öğrenecek, bütün teklifler Strosa'da 7” giltere, Fransa, İtalya arasındaki üçler konferansında konuşulacaktır. Şüpbesir bu üçler konferansın. Oyle gözüküyer edecek” varacağı