TA İ öz dilimizle de Yİ Kısa sözler hık diye karşılayanları bile bulunu- yor; rklarımdan biri: “Ne a söyliyeyim terakkiye inanan şüp- he edebilirsiniz. Bunun gibi Orta - Çağ'ın bir cihâlet ve taassup dev- ri olduğu iddiasını da sadece o haksız bir iddia ile | cevap verir. Söz söylemesini, zihne - işleyive- ren teşbihler, istiareler yaratma. sını biliyorsa karşısındakini av- | lar ve, daha fenası ,kendi belaga- tine kendi de kapılır. Artık haki- kati keşfettiğini sanır ve bir müd- det etrufındakilere o cazip, fakat bir taraflı fikirleri aşılar. On dokuzuncu yüzyıl sonunda terakki fikri de pek (ayağa düş müştü. Büyük Fransız romancısı Gustave Flaubert Madame Bova- ry'sinde M. Homais adlı eczacıyı yaratmakla bütün ileri | fikirlere şiddetli bir yumruk atmış oldu. Gerçi ahmak M. Homais'nin kar- şısında gene onun kadar ahmak şbbö Beurnisien de eski düşünce- yi gülünç ediyordu ama eği Flaubert Oo © tipi, gibi geyim ew zacının yanında pk pek silik kalır. âdeta e, la Böylece terakki dü ğına . bert değil, onun M, Homais'sine örnek olan yarı okumuş, ağızdan topladıkları fikirleri renksiz bir i- eee ile | tekrarlıyan cılız kafalı insanlar doğurdu. Bütün on seki- zinci yüzyıl fikir adamları namına © gibilerden dava açılsa yeridir. Bence terakkiyi inkâr etmek fi- losofça değil, sanatkârca bir ruh hâletidir. Yoksa bugünün insanını, nülenleri de biliyor. Yirminci yüz- yılın çocukları için geçmiş insan- lardan farksızdır demek, geçmiş insanlar hiçbir şey yapmadıkla- rını, bize hiçbir halelkat bırakma. dıklarını ileri sürmek değil midir? Terakkiyi inkâr etmek, insan oğ- Tunun büyüklüğünü a bıraktığı eserler Milli tefrika: 134 rıyordu. Bulgarya elleri kolları bağlı Ru- MM şleri Kalk Kürecel ik durmuş ve gülerek dayar çe — Haydi çocuklar; serbestsiniz! © Ve fena halde bozulan kamçılı göz, ve görmediğine katlanacak gönül kalmadı. — Gerçekleşmiş masalları, ma- sal olan gerçeklerden daha çok sevmeliyiz! — Geç olsun da güç olmasın... Cümhuriyet, bu kanığımızı (kana- at) dad ii Hi ere girdik ve — Fiş e — Geleeeie gani geçmişi u- nutmak kötüdür. Fakat, geçmişe dalarak geleceği hiçe saymak da- ha kötüdür. — İnsanlar öldükten sonra, ye- niden doğacaklar mı? Bunu bile- meyiz. Fakat, biz, bir (ulus) un ö- düp yeniden dirildiğini görenler- inan ki başkaları güçtü — Çatısı çatlamış bir yapının içinde barınmadansa, açıkta yat- mak yeğdir. — Çağını yaşamış ağaçlar her vakit kendiliklerinden devrilmez - ler. Onlara acımadan baltayı vur- malı? — Yarına bugünden sıvanan- lar, dünü aramazlar. Salâhaddin GÜNGÖR TEPEBAŞI ŞEHİR Tiyatrosunda :ece saat 20de EL 5 perde el Yazan N. Seral Keonbat Belüdişti ŞehirTiyatrosu Yalnız bir hafta 1607 Fransız Tiyatrosunda Gece saat 20 de ÜÇ SAAT 3 perde Yakasi 4 Ekrem Reşit, Besteli yeni Cemal Reşit; 1784 Istanbul İkinci Icra Memurluğundan: Mahcuz ve paraya çevrilmesine karar verilen sağılır ineklerin 23-3-935 gün - lemecinde İstinye çarşısında iki rt. tırma suretile saat 12 de satılacağından almak isteklilerinin mahallinde hazır bu İunacak memuruna müracaatları ilân 0- lunur, Satış bedeli peşin ve dellâliye resmi alıcıya aittir. (9546) tada olmasaydı, biz her şeyi yeni baştan kurmağa mecbur olaydık elbette ki yirminci yüzyılda doğan- ların ilk insandan ileri olduğunu söyliyemedik. o Bugünün çocuğu yaradılışı itibarile dünkünden üs- tündür demiyorum; bu, ancak in- bugünün insanı, isterse, Eshilevs'i de, ondan sonra gelmiş (olanları da okuyor. Daha çok şeyler bili- yor, öğreniyor. Bu sadece bir o kemiyet işi mi? | Hiç te değil; çünkü keyfiyeti vü- cude getiren de böyle uzun bir tec- rübe ve hazırlık çağı geçirmektir. Bugünün insanı dünkünden ileri- dir; çünkü ondan “asil,dir; yarın- kilerin bizden asil olacağı gibi. Narullah ATAÇ | e AMA US Bugünkü program 1s 12 ANBUL leri Üniversiteden nakil: , Recep Peker. nal radyo caz ve tango orkestrasi. 175 Khz. MOSKOVA, i7ğim. Sözler. 1830: Kimılorduya sözlü ve 1 ayım. 24.06; ca, yayım. ; 832 Khz. MOSKOVA, (3imlin) 381 m. 18; Karışık yayım, 2245: Dans, vehim 250 İnci doğum Yılı le eserlerinden kanser. 23,15 Ha- barlar, ZAM Bllrene Üçkmeesiziin İlme nakli, Kbr. LEİPZİG 3üzen, 1820: Konser, 1850: Sözler. 19,30: Ulus vo musikisi, 20: Backın eserlerinden konser. 23: Son duyumlar, 608 Kbr. BEL GR A D, 47 m. şalt Pore seriler. 13 1845: Reklimler; 19,55: Sözler, 20,151 Bay 20,30: Ulosal yayım. 214 Keman konseri, ÇHaehdel Pağanini). 21,30: Kere ve ŞTE S0. 20,35, Macar şarkıları. 2140: Tiyatro. 22,40: Haberler. 23: Yaylı sazlar konseri. 24.10: Caz orkestra. 804 Kh. HAMBURG, 3m. E #Nl saksafon 1: Özce musiklek. lar. 78 İhr, STUTTGART ÇMübineker) 523 m. arel 100 Kekler masa yk aylar vet peş: ör: Vaği saklan haftalık duyumlar, 24.101 D. ye Çele germesi ra Yerinki proyram ISTANBUL (yan) piyane ile, ler. 21,30: Radyo orkestrası, Me en el Bedava tiyatro Cumhuriyet Gençler mahfilinden: Mahfilimiz tarafından ber on beş günde bir verilmesi söz birliği | edilen ve halk © temsillerinin — isi 935 cuma günü Beyoğlunda e . F. Beyoğlu kaza merkezi bina- sındaki Beyoğlu Halkevi müsamere sa- lonunda verilecektir, Temsile saat tam 15,30 da başla nur, Salon 14,30 da açılır, Ve dolunca kapılar kapanır. Çocuk almmaz. ZAYI — Istanbul Kambiyo paldür üğünden aldığım 8252 numaralı döviz vesikasmı zayi et ğimden hükmü olma- dığı ilân olunur. Beyoğlu Elektik gir- ketinde Erip Asrın umdesi “MİLLİYE T” tir. ABONE ÜCRETLERİ : Türkiye işin Harig için m vi verilmez. Müddeti eye ünl 0 kurut Gana ve ait işler içim müldiriyet edilir, Gazetemiz ilânların waş'u- liyetini kabul etmez, Mektuptaki haber | Bay Mansur ağır tavırlı, balim s6 lim, mahallenin dillere destan o model kocalarındandı. Her akşam (daireden | çıkınca doğru evine gider, karıcığına kavaşurdu. Kazara işi uzayıp ta gecikse, © 80- kakta başını önüne eğerek (| yürüyor, | sağdan soldan şayet apaş kaldırım kızlarının söz atmalarına, göz kurpma- | arma maruz kalırsa, bir lahavle çe » | kerek yürürdü. Karısı Bayan Ikbal genç. | güzel, | sarışın bir kadındı. Cuma günleri ha- ya güzel olursa, şöyle hava almak için | biraz gezmeğe çıkarlar, akşam onu €- ve bırakır ve haftada bir defa dostla- rile buluşup tavla oynamak için kahve» ye giderdi. - Fakat ber yiğitin gönlünde bir ars- lan yatar. Bay Mansur da bahar geldi mi, gençleşir ve karısını bir iki ay kak mak üzere Bursadaki akrabalarının ya- mına gönderirdi. | Vapur rıbtımdan ayrılıp karısı Bur- sa yolunu tutunca, Bay Mansur birden değişir, kalıbımdan Onu gö- remer bildikleri Bay Mansurla şimdi yan: başlarından geçen çapkın gözlü, dik yürüyüşlü adam arasındaki farka hayret ederlerdi, y Mansur o gün daireye gelince, müdürün huzuruna çıkıp senelik izini- ni isterdi. Dairede her memura, işler aksamamak şartile senenin her zama - n.nda muayyen aylık izini vermek âdet. vi. Şayet müdür izin vermek husu - sunaa biraz tereddüt eder ve bunu ge- riye bırakmak isterse, Bay Mansur bir çox şeyler icat ederdi, Kâh hiç bir şey- den haberi olmıyan karısını doğurtur, kâh ağır hasta eder, köh akrabaların - dan birini öldürür, hülâsa herkesin bil- diği ve yaptığı gibi zemin ve zamana muvafık bir yalan düzer, #enelik me- zuniyetini karısınm İstanbulda olma » dığı zamana tesadüf ettirirdi. İzini bu ayı on bir aya Bedel tutacak tarzda zevkli vı len - ce geçirmek yollarını düşünü Zevki ve eğlenceli deyince bittabi ak- la ilk evvel kadın gelir; Şöyle çapkın, hovarda meşrep, körpe bir tey. Böy- lesini bulmakta da müşkülât çekmez- di. Çünkü o kadarmı da ince eleyip, sık dokumazdı. Şöyle © arzusuna göre bir mahalle kızı buldu mu, ona emini. yet telkin eder, alır, evine © götürüt; | bir aylık izin günlerini toplan pazarlık kızı evdeki baş sedire getirir, oturturüu, Mehaileli bu kızı Bay Man surla beraber görseler, ya: hemşiresi, ya akrabasından biri sarırlardı. Ay bitince kadını sayar ve : kendi aklınca dunyanın en büyük zevk ve ta- dımı çıkardığına hükmederdi. Senelerden bir sene Mahmure adın- da bir kızı bulmuştu. Tam istediği gibi ufak tefek, fikir fıkır, civa gibi bir şey- di. Fakat sırası gelince, öyle masumi- yet rolleri © oynardı ki, zaten önün bu hali de Mansurun daha hoşuna gitmiş- ti. Çünkü mahallede icabında bu kadr. nin süt kuzusuna dönmesi lâzımdı. Bir hafta, bir yere çıkkmamacasına evde oturdular. Mansur kendini dün - yanın en bahtiyar erkeği addediyordu. İkinci hafta sokağa çıktılar Sinemaya, hattâ bara gittiler, Üçüncü hafta Man- sur kendi hususi işlerini görmek için yalnız çıktı. Felâket te işte o zaman vuku bul. hu. Bir akşam erken eve dönen Man- sur, müfak kapısmden girerken yaban- cı Bir erkekle karşılaştı. Güçlü kurvvet- hı uduğundan hemen herifin yakasma yapıştı. Sürüklüyerek Mahmurenin hu- zuruna çıkardı. Hiddetten © kıpkırmızı kesilmişti. Bağırarak: — Söyle bakalım bu adam kim? Mahmure üzerine almadı. Bu e damı hiç tanmıyormuş gibi bir tavır takındı. Hattâ biraz da kızarak: — Belki refikanız hanımı ar: Sinema. yıldızı olmadan evvel Boka mi olei müzik hol artisti. dansör ve hatta fabrikatör olmuş GEORGES CARPENTİERİ p ğ nin hayatı ve aşk maceralarını tasvir eden ve büyük yıldız AR- LETTE HARCHAL ile beraber temsil ettiği TOBOGAN ühii âkkab; filminin ilk iraesi mü betile mann BÜYÜR GALA, ilaveten FOX JURNAL ; #2 Dün akşam SUMER sinemasında İki defa gösterilen MOSKOVA GECELERİ fümi pek parlak muvaffakiyet kazandı Oyruyanlar: ANNABELLA» | HARRY BAUR - PİERRE RİCHARD WİLLM ve ROD SANDOR | orkestrası BÜYUK Tayyare Piyangosu 18 inci Tertibin 6 ıncı Çekişi ş 11 Nisan 1935 de dir. Büyük ikramiye. 200,000 iradı Ayrıca 25.000, 20.000, 15.000, 10,000, i 5,000 liralık ikramiyeler ve 50.000 liralık mükâfat vardır. 2015 v Oz Türkçeile (o | z Bilmecemiz YENİ NESRİYAT Bu da bir hikâyedir Yaşar Nabinin son eseri olan Bu da bir hikâyedir kitap halinde intişar et- miştir, büyük bir Kadın ruhunu tahlilde muvaffakıyet gösteren genç edibin bu eseri bir büyük ve yedi küçük hikâye- den mürekkeplir. Tavsiye ederiz. Hafta Bu kıymetli haftalık © mecmuanın dün çıkan müshasında tanınmış imza - ların yazıları vardır. Peyami Safanın (En doğru ölçü), Ağaoğlu Ahmedin O (Palavra ve haki- kat) yazıları bilhassa okunmaya değer Okuyucularımıza tavsiye ederiz, SATILIK HANE Beyoğlu'nun merkezinde kâin ve her katta suyu, elektriği, havagazı ve banyoyu havi 10 odalık havadar ve güzel taraçalı bir ev satılıktır. Fran- szca İstanbul Gazetesine müracaat. 2134 ———- fotograf makinesi çikarerek, © herifin e ale sonra da kendisini salı * SOLDAN SAGA verdi. 25 Iki üç gün geçince, karısına şiddet- ia ve Ke li ve ithamkür bir mektup yazdı. Vesika| © 5 — Tani 8 Hayme B, sa makarımda da adamın resmini mektuba BE le m İL 4 — Akur, hattı fasıl, tel, boyundr çıkan bir illet 2, Rol yapan 5, Eser 2, larla, kendisinden af talep eden acıklı 6 — Çift değil 3, Bir denizimiz 3, 3, Ne v— Ma el halledenler arasında kura gökce ve iii ” zananlara hediyeler veriyoruz: Müddet: Bugün akşama kadardır: z , Yeni. bilmecemiz 12345678 91011 oeaaumaeme cümlelerle doluydu. Mansur mektubu | ta2, gururla Mahmureye gösterdi: a van 4, Yama 2, Me — Bak, dedi, ben öyle kolay ke çeri ni Sİ lay aldatılır erkek değilim. Ayaklarımı | © Ş2 eva pe ln N 0 kapanıp ta bana çocuk gibi yalvaraca- 10 — Erkek 2, Gömlek 6, vi ğmi evvelden nasıl tahmin ettim. Ben 11 Köpek £ Bizi oem i enayi değilim. Oku, oku, bak, © nasıl YUKARDAN AŞAĞI yalvarıyor? 1 — Halk 4, Çabuk 3, Mahmure mektubu okurken birden | 7 — Haysiyet 4, Genişlik 2, Biye bire sarardı. Elleri ttredi ve asabiyet | (3 — Lezzet 3, Noksan 6, ; 4 — Cemi edatı 3, Mahsul 4, Su yolu 4, Ayı yavrusu 2, Nota 2, Seyyah 5, e Müğedı yençaladı. Soz birdenbire hıkararak ağlamağa başladı: gelmiştir, diye hücuma da geçti. Bay Mansur, işin iç yüzünü anla- mağı düşünüyordu. Birden aklına en İ- sabedi bir tedbir gelmiş gibi gülümse di, odadaki dolabı açtı. © İçinden bir — Alçak, utanmaz dedi, ben ona Gato 5, gösteririm. ki bana bu kadınla 8 — Erkek 3, Milliyetin yeni adı 3107 ihanet ediyormuş ha... Tevekkeli mut- 9 — Bir meyva 3, İetifham 2, fstif* fağın kapısını elile | koymuş gibi bul- | ham 2, du. 10 Hafi 5, m 11 — Kumaş 3, Sersem 4, Veçecrnaya poosta! — Rabotniçeceski vestnik! — Veçeernaya! — Efendi... — dedi (— bizim dümen bir haftadan evvel tamir edilmez. Acele işin © varsa trene bin git... — “Eehebi memlekette bulundu. ğumuzu unutuyorsun galiba... Pa. saportu nasıl çıkartırız? Nüfusum yok... — Orası kolay... Nihayet iki li- ranın başına patlar.. ba.. Az kal- sın yöritnceleten sen «bana üç lira ? — Sivri sakallıya verdim. — Para verdin ha? — Ne zannettin . ya.. Paranın en çok geçtiği yer Bulgaryadır. Pa- ran oldu mu korkma! Nazmi derhal kaptana üç lira yı toka etti; Pasaport işi için ben bir dü- şüneyim sana söylerim., — dedi — Kahveler tıklım trkirm dolu idi. Fakat o kadar sessizdiler ki... salışa- rak önlerinden geçti. Nihayet s0- 'kağın biraz darlaştığı bir yerde, siyah robunun üstüne beyaz dan- telâlr prostelâ takmış | güzel bir Bulgar kızı ile gözgöze geldi: — Pajalsta. İnce bir beli, dolgun kalçaları ve çok tatlı bi rengi vardı. O an- da ökseye kıçından e yapışmış bir kuş gibi bir hasır iskemleye otur- muş buldu kendini,. Bir müvezzi geldi. Ardarda bir.| gok gazete saydı. Nazmi bu adar mın koltuğunu şişiren gazeteler. almağa den birini mecbur oldu. Kahvedeki herkesin nasıl bir kun- durası bir pantalonu varsa öyle bir tabiilikle bir de gazetesi vardı. Bulgar kızı türkçe konuşuyor. Şile Şeke ikijer ikiğer kelopça'— vureiajiİ İskemle iskemleye, yumruk yum- Tabii bu kalabalığa Britanya di ruğa bir kavga, bir | harp başla. | leti bile kelepçe #nıştı. İkide bir bir; Bağlanamayanlar kollarmı hav” — Şangurrr! Şunguure! ya kaldırmağa mecbur l işliyor, ye bir avla, ya bir ay- | On dakika sonra Burgaz sokaklifii na, yahut ta camekânın bir parçası | zır dolduran halkın arasınd8” kavga edenlerin üstüne düşüveri- du, Orm bir iza umttir yordu. Bir taraftan da taşlar atılı. | bu kafile kışlaya benzer bir ye” | — Bunu bozar mısınız? yordu. sokuluyordu. ni — Şimdi. Güzel kız paranm üstünü verme- | (Orada şapkaları dörder yl — Gazetenin parasını da tutu- | ğe geldiği için iki kahve halkıbi- Wu dört palabıyıklı ve beli palali miki ribirine Nazminin yanı- * dam getirilenleri birer birer tetkif” — Olur. da kısılıp kalıvermişti. Bu gürültü | ettiler. Takada bağırıp çağıran # elemeye ia dam da bunların arasmda idi. di Şangırrr! saldırıvermez mi? , | miyi görünce; Şungurr! Nazmi derhal kızın önüne geçti | | Maşallah! — 9 Bir taş, kahveyi sokaktan ayıran | ve iskemleyi kapar kapmaz herifin | demek bu kavgayı için ölkülrnme bl edkmmit Kirep düver- Eafazulm öyle biri şklilsile indirdi. | e lmiştin. zet da asılı büyük bir aynaya çarpmış- Mm ma o sivri sakallı anlamamıştı. Çk tx. Bunu bir ikinci camı ve bir ikin- eml m ml keyi Bular kez | şanı! kıran daha büyük bir taş Heal VE bapla çenliz sia uğuruna bzim mal daha Kimbilir ne haltlar karıştırıverecekti ki, bir irem a soka. | den bir kaçışma oldu. bir şiddetli kırbaç o kâfi bir ğa fırlamak istemişti. Nazmi soka. | | Biriki silâh patladı. di. > ğa bakınca karşiki | kahveden is. | , Sağa sola dipçik savuran silâhl.| O! zaman Nazmi ne olduğunüüs,. kemlesini kapan müşterinin bulun | lar palalarınm tersini önüne gele- | yabildi. Meğer oturduğu kahvedi “ duğu kahveye doğru o koştuğunu nin kafasma, sırtma, omuzuna in- istler, karşıki kahvede i** gördü. Ve onlar bu taraftakiler 40- diren üniformalı birtakım adamlar çiftçiler toplanırlarmış. e çıkmadan içeriye dalıverdi. | kahveye dalıverdiler. nistlerden biri nümayiş yapar Bağrışmalar oldu. Sert birtakım | elindeki çiftçi gazetesini ey tok.. pat pat! Çatapat.. patapat! emirler er Kala, Sonra kahve içinde kimi yakaladılarsa ; silâhlılar | kavga bundan çıkmış.