k f Ç | ' | | Ka ı Oylar ve kişiler l İnsanlık ilerliyor Geçen yüzyıl insanlarının övü- nerek iman ettikleri terakki fikri- mi bugünküler münakaşaya bile değmez bir çocukluk sayıyorlar. O kadar ki terakkiye inanmağı, sal- yasını tutamamak, en iptidai şey- leri anlıyamamak gibi bir salak- lık diye karşılayanları bile bulunu- yor; tanıdıklarımdan biri: — “Ne Laılı.n söyliyeyim terakkiye inanan r kimse ile oturup konuşamam,, Üımd_. ederim ki — bu Öz dilimizle î Kısa sözler — Göz görmezse, gönül katla- nır, derlerdi. Şimdi ise, gormeyen Ş Bugünkü program ISTANBUL: 17,30: Inkılâp dersleri Üniversiteden nakil:, C.H.F. genel yazganı — Recep Peker. — 18,30:. İ göz, ve gö diğine gönül kalmadı. ' ik - Bayan Azâde. 19,30: Muhtelif or- kestra ve ses musikisi parçaları: plük. 19.30: Mektuptakı haber Bay Mansur ağır tavırlı, halim se- lim, mahallenin dillere destan — model d. Hıberler 19,40: Gavin k ile, 20: Sağlık ve ıaıııl yırdım bakan-. - — Gerçekleşmiş sal olan gerçeklerden d'tılıu çolı sevmeliyiz! — Geç olsun da güç olmasın... Cümhuriyet, bu kanığımızı (kana- at) da değiştirdi. Hep güç işlere girdik ve hepsini erken başardık. — Geleceğe dalarak geçmişi u- yızı o.ıı.ıı z; çü ben, kendımoe, o fıkn idafaa mük kötüdür. Fakat; geçkişe ği hiçe saymak da- ni n ” edeceğim. Terıldnye ınınmamkk,omıı- ha kötüdür. — İnsanlar öldükten sonra, ye- gelıyor!.. Sıınıdkırhı- dmenyn çabuk müteessir olan, bunun için de bir haksızlık ona, nisbet aksi haksızlığa — saplanan insanlardır. Herhangi bir sanat- kâra kışın çekilmez bir mevsim olduğunu ıoyleyı.n. hamm size baharım ve yızm ) VZ SUF M niden doğacaklar mı? Bunu bile- meyiz. Fakat, biz, bir (ulus) un ö- lüp yeniden dirildiğini görenler- deniz. — Kendine inan ki başkaları da sana ü — Kötüyü yıkmıık iyiyi koru - maktan güçtür. Üa Çatuı çatlamı; bir yapının her aklı lıqııdı uıın ıçın bir a- ten bir ıınımlmr oldu:ım şup- he edebilirsiniz. Bunun gibi Orta - Ça n bır cılııld ve hıuıup dev- ri o güulemn fıloıofhnnm, büyük ve güzel mimari eserlerini saymakla çürütmeğe kalkmaz; Orta - Çağ'- rur ve kabalık devrine girdiğini, söyler. Haksız — bir iddiaya gene haksız bir iddia ile — cevap verir. Söz söylemesini, zihne işleyive- ren teşbihler, istiareler yaratma- sını biliyorsa karşısındakini av- lar ve, daha fenası ,kendi belaga- tine kendi de kapılır. Artık haki- kati keşfettiğini sanır ve bir müd- det etrafındakilere o cazip, fakat bir taraflı fikirleri aşıla.r. - On dol yüzyıl tera.!dn fikri de pek — ayağa düş- müştü. Büyük Fransız romancısı Gustave Flaubert Madame Bova- ry'sinde M. Homais adlı eczacıyı yaratmakla bütün ileri — fikirlere şiddetli bir yumruk — atmış oldu. Gerçi ahmak M. Homais'nin kar- şısında gene onun kadar ahmak gbb& Bournisien de eski düşünce- yi gülünç ediyordu ama doğrusu Flaubert © tipi, öteki gibi canlandıramamıştı,. Koca ec- zacınm yanında papas pek silik kalır. âdeta makul sözler söyler. Böylece terakki duşımnlığmı Flıa.u- bert değil, onun M. H d. kta yat- mulc yeğdir. — Çağını yaşamış ağaçlar her vakit kendiliklerinden devrilmez - ler. Onlara acımadan baltayı vur- malı! — Yarına bugünden sıvanan- lar, dünü aramazlar. Salâhaddin GÜNGÖR TEPEBAŞI ŞEHIR Tiyatrosunda sece saat 20 de MUFETTİŞ 5 perde komedi Yazan N. Gogol 27 mırl çırşım- Kstanbul Belediyes? Şehir"l'ı'gaîmu D 1 u" badan ii Unutulan Adıııı Yalnız bir hafta 1607 * K o k Fransız Tiyatrosunda Gece saat 20 de UÇ SAAT 3 perde Yazan : Ekrem Reşit. Besteli- yen: Cemal Reşit. 1784 lığı nammma konferans, (Profesör doktor İh- san Hilmi) — Çocuklarda gıda hıfzıssıhhası, 20,30: Shüdyo sigan orkestrası. 21: Goncagül- yan (tenor) piyano ile, 21,20: — Son haberler, 21,30: Radyo orkestrası, 22: Bayan B. Rasim radyo caz ve tango orkestrası. 178 Khz. M O SK O V A, 1724 m. 17,30: Sözler. 18,30: Kızılorduya sözlü ve musikili yayım. 19,30: — Kolkozlara musiki sözlü yayım. 22: Almancâ yayım; 23,05: Fran- sızca yayım. 24,05: İspanyolca yayım. B32 Khz. M O S K O V A, (Stalin) 361 m. 18: Karışık yayım. 22,45: Dans, 823 Khz. BÜKROE Ş, 364 m. - 15 Gündüz plâk yayımı. 18: Diniki or- kestrası, 19: Haberler. 19,16: kocal. dı. Her akşam — daireden çıkınca doğru evine gider, karıcığına kavuşurdu. Kazara işi uzayıp ta gecikse, — so- kakta başını önüne eğerek — yürüyor, sağdan soldan şayet apaş kaldırım kızlarının söz atmalarına, göz kırpma- larına maruz kalırsa, bir lâhavle çe - kerek yürürdü. Karısı Bayan Ikbal genç, — güzel, sarışın bir kadımndı. Cuma günleri ha- va güzel olursa, şöyle hava almak için biraz gezmeğe çıkarlar, akşam onu e- ve bırakır ve haftada bir defa dostla- sürümü, 20: Konferans, 20,20: Konferans. 21: Bachın — 250 inci doğum yılı mMmünasebetiyle eserlerinden konser. 23,15 Ha- berler. 23,40: Mircea — lokantasından konser Khr.LEİPZ IG, 382 m. 18,20: Konser, 18,50: Sözler. 19,30 Ulusal ko- ro musikisi, 20: Bachın eserlerinden karışık konser, 23: Son duyumlar, 686 Kbz. BELGRAD,437m. 18: Populer şarkılar. 19,25: — Sözler. 19,30: Plâk, 19,45: Reklâmlar; 19,55: Sözler, 20,15: Duyumlar. 20,30: Ulusal yayım. 21: Keman konseri, (Haendel Paganini). 21,30: Koro ve orkestra (Dvorak) könseri. 545 Khz.BUDAPEŞTE,550m. 20,35: Macar şarkıları, 21,40: Tiyatro. 22,40: Haberler. 23: Yaylı sazlar konseri, 24,10: Caz orkestrası, 904 Khz. HAMBUR G, 332 m. 19,45: Borsa ve liman duyumları. 20: “Von Plık. 20,45: rile bul: tavla oy k için kahve- ye giderdi. Fakat her yiğitin gönlünde bir ârs- lan yatar. Bay Mansur da bahar geldi 'mi, gençleşir ve karısını bir iki ay kal- mak üzere Bursadaki akrabalarının' ya- | |(Şifi nına gönderirdi. Vapur rıhtımdan ayrılıp karısı Bur- sa yolunu tutunca, Bay Mansur birden değişir, kalıbmdan — çıkardı. Onu gö- renier bildikleri Bay Mansurla şimdi yanı başlarından geçen çapkın gözlü, dik yürüyüşlü adam arasındaki farka hayret ederlerdi, Bay Mansur o gün daireye gelince, müdürün huzuruna çıkıp senelik izini- ıu ıılerdı. Dairede her memura, işler k şartile in her zama - Eise befreit...,, adlı musikili — ilkbahar skeçi Zl Akıım duyumları 21,10: Eğlenceli mu- Bando mızika, 23: Haberler. 23,25: Muııkıh program arası. 24: F * Nol saksofon- alto. 24,30: Chopin konseri, 1: e musikisi. 1031 Khbz KÖONİIİGSBERG,291m. 21: Ulusal yayım, (Berlinden naklen eğlen- celi muüsik.) 22: Eski Prusya müusikisi. 23: Son duyumlar. 23,10: Sözler. —23,30: Konferanı. (Portekis) 23,46: Dan& musikisi. 950 Khz. BRSLAU,316m, 20: Eski iyi zamanlara ait dmns mukikisi, 21: Ulusal yayım, 22,15: Nevyork radyo Tekspe- diyosyonu. 2:!,10 Ulusal yayim. 23,30: Duyum- 23,50: 574 Khz. STUTTGART (Mübhlacker) 523 m. IB,E: Plâk, 19,/45: Köpekleri nasıl yıkı- malr7. 20: Yeni ve eski şarkıar, 20,301: “Das Lager von Bunzelvitz” adlı skeç. 21: Musiki geçidi. 22: “Kommohlder Senz,, adlı musikili aranıman, 23: Duyumlar. 23,10: Berlin'den makil. 23,30: Duyumlar ve spor 24: Vaşing- tondan naklen haftalık duyumlar. 24,10: Dans 1: Alman eserlerinden konser. Yerınki program IİSTANBUL: 12,30: Plâk neşriyatı. 18: Ötel Tokatliyandı :' n.nda muayyen aylık izini vermek âdet- ti. Şayet müdür jizin vermek husu - sunaa biraz tereddüt eder ve kunu ge- riye bırakmak isterse, Bay Mansur bir çox şeyler icat ederdi. Kâh hiç bir şey- den haberi olmıyan karısını doğurtur, kâh ağır hasta eder, kâh akrabaların - dan birini öldürür, hülâsa herkesin bıl- diği ve yaptığı gibi zemin ve T BÜYÜK GALA. mühim ve alâkabahş filminin ilk iraesi münasebetile K ilâveten FOX JURNAL K Sinema.- yıldızı olmadan evvel Boks şumpıyonu, müzik hol ırtl.# dansör ve hatta fabrikatör olmuş olan GEORGES CARPENTİER nin hayatı ve aşk maceralarını tasvir eden ve büyük yıldız AR- LETTE HARCHAL ile beraber temsil ettiği A N İki Ayrıca 25.000, mükâfat vardır. #" Dü akşam SUMER sinemasında defa gösterilen MOSKOVA GECELERİ filmi pek parlak muvaffakiyet kazandı Oyniyanlar: ANNABELLA- HARRY BAUR - PİERRE RİCHARD WİLLM ve ROD SANDOR. orkestrası BÜYUK Tayyare Piyangosu 18 inci Tertibin 6 ıncı Çekişi Ti 11 Nisan 1935 de dir. Füyük ikramiye: 200,000 Viradır 20.000, 15.000, 10,000, 5,000 liralık ikramiyeler ve 50.000 liralık “YENİ NESRİYAT muvafık bir yalan düzer, senelik me- zuniyetini karısının İstanbulda olma - dığı zamana tesadüf ettirirdi. İzini koparınca, bu ayı on bir aya bedel tutacak tarzda zevkli ve eğlen - celi geçirmek yollarını düşünürdü. Zevkâ ve eğlenceli deyince bittabi ak- la ilk evvel kadın gelir. Şöyle çapkın, hovarda meşrep, körpe bir şey... Böy- lesini bulmakta da müşkülât çekmez- di. Çünkü o kadarını da ince — eleyip, nakil - Çay saati - Telsiz caz, 19,20: Çocuk saati, hikâyeler - Mesut Cemil. 19,50: Haber- ler. 20: Keman solo - Nejat piyano refakatile 20,.'!0 Havayan kitar, Siret ve arkadaşları, 1: Bayan Rita Mahmut — (şan) piyano ile, Son haberler. 21,30: Radyo örkestrası. 22: Rndyn caz ve tango orkestraları, sık dol. di, Şöyle — arzusuna ğgöre bir mahalle kızı buldu mu, ona ermni- yet telkin eder; alır, evine — götürüt, bir aylık izin günlerini toptan pazarlık Bu da bir hikâyedir Yaşar Nabinin son eseri olan Bu da bir hikâyedir kitap halinde intişar et- miştir. Kadın ruhunu tahlilde — büyük bir muvaffakıyet gösteren genç edibin bu eseri bir büyük ve yedi küçük hikâye- den mürekkeptir. Tavsiye ederiz. Hafta Bu kıymetli haftalık — mecmuanın dün çıkan nüshasında tanınmış imza - ların yazıları vardır. Bedava tiyatro Cumhuriyet Gençler mahfilinden: Istanbul Ikinci Icera Memurluğundan: Mahcuz ve paraya çevrilmesine karar verilen sağılır ineklerin 23-3-935 gün - lemecinde Istinye çarşısında ikinci art- tırma suretile saat 12 de satılacağından almak isteklilerinin mahallinde hazır bu lunacak memuruna müracaatları ilân o- lunur, Satış bedeli peşin ve dellâliye resmi alıcıya aittir. (9546) Sızd. örnek olan yarı topladıkları fikirleri renksiz bir i- fade ile — tekrarlıyan cılız kafalı insanlar doğurdu. Bütün on seki- zânci yüzyıl fikir adamları namına ©o gibilerden dava açılsa yeridir. Bence terakkiyi inkâr etmek fi- losofça değil, sanatkârca bir ruh hâletidir. Yoksa bugünün insanını, bundan evvelki — çağlarınkile bir Sötmmle Dod balea el ei tada ol ydı, bız her şeyi yeni baştan kurmağa mecbur olaydık elbette ki yirminci yüzyılda doğan- ların ilk i dan ileri olduğ söyliyemedik. Bugünün çocuğu yaradılışı itibarile dünkünden üs- tündür demiyorum; bu, ancak in- sanı güldüren bir iddia olur. Bu- günün şairi bir Eshilevs'ten üstün- dur de demıyoruım. Ancak şu var: insanı, isterse, Eshilevs'i ; çünkü bugünün insanı onların bıldıgm— den başka onlardan sonra düşü- nülenleri de biliyor. Yirminci yüz- yılın çocukları için geçmiş insan- lardan farksızdır. demek, geçmiş insanların hiçbir şey yapmadıkla- rını, bize hiçbir hakikat brrakma- dıklarını ileri sürmek değil midir? Terakkiyi inkâr etmek, insan oğ- lunun büyüklüğünü bilmemektir. Dünün bıraktığı bütün eserler or- de, ondan sonra gelmiş — olanları da okuyor. Daha çok şeyler bili- yor, öğreniyor. Bu sadece bir kemiyet işi mi? Hiç te değil; çünkü keyfiyeti vü- cude getiren de boyle uzun bir tec- rübe ve hazırlık çağı geçirmektir. Bugünün insanı dünkünden ileri- Mahfilimiz tarafından her on beş günde bir verilmesi söz birliği edilen bedava halk - temsillerinin yqduıcm 22 - 3 - 935 cuma günü Beyovlunda C. H. F. Beyoğlu kaza merkezi bina- sındaki Beyoğlu Halkevi müsamere sa- lonunda verilecektir. Temsile saat tam 15,30 da başla- nır. Salon 14,30 da açılır. Ve dolunca kapılar kapanır. Çocuk almmaz. ZAYI — Istanbul Kambiyo müdür- lüğünden aldığım 8252 numaralı döviz vesikasını zayi ett ğimden hükmü olma- dığı ilân olunur.. Beyoğlu Elektiik şir- ketinde Erip l yet Asrın umdesi “MİLLİYET” tir. ABONE ÜCRETLERİ : Türkiye için Hariç için K. L.K. 8 — M — 28 — ” 7 50 14 — Gelen evrak geri verilmez — Müddeti geçen nüshalar 10 kuruştur — Gazete ve ait işler için müdiriyete nıü dir; çünkü ondan “asil,, dir; yarın- kilerin bizden asil olacağı gibi. Nurullah ATAÇ racaat edilir. Gazetemiz ilânların meş'u- ü abul etmez. yet rolleri P Safanın (En doğru ölçü) - | ederek, kızı evdeki baş ıedırş3 getirir, Agaoğî:"n” âmn ((; ılavîa A )ıîlln: 1 bel G ekel Heea 1M Lİ n :'::::“.mu LMleh Bedon Baç Ma kat) yazılan bilhassa okuı;mıyı değer 2 DS | O (l ya akrabâsmdan. biri ıanırlırd Li Okuy tavsiye ederiz, 3 İ h ah DN uf PN Ay bitince kadını savar ve * kendi SATILIK HANE 4 UUT RİE L L aklınca dunyanın en büyük zevk ve ta- i 5 ae (BN D dını çıkardığına hükmederdi. Beyoğlu'nun merkezinde kâin ve 6 - : Senelerden bir sene Mahmure adın- | her katta suyu, elektriği, havagazı ve | Wü | ( ONDINDİ | da bir kızı bulmuştu. Tam istediği gibi | banyoyu havi 10 odalık havadar ve | 7 | | | e | M | | ufak tefek, fıkır fıkır, civa gibi bir şey- | güzel taraçalı bir ev satılıktır. Fran- | g ONE DD | 'di. Fakat sirası gelince, öyle masumi- | sızca İstanbul Gazetesine müracaat. 9 ! n L oynardı ki, zaten onun bu 2134 a. İN (B I W e hali de Mansurun daha hoşuna gitmiş- 10 M | | BE ti. Çünkü mahallede icabında bu kadı- 'W dönceli üzmol LNİ GA EELİIRI İ L Oz Türkçe ile Bilmecemiz _ kelimelerin öz tıırkço lıkl a :4._- rak şeklimizin boş li leştirir * niz ve kesip “Mıll.ıyet Bı.lmeco muuıll" lugunıı,, gondreınız Bılmeoemııı doğru ura ç kiyor ve kas —| zananlara hediyeler veriyoruz: # Müddet: Bugün akşama kadardır: Yeni bilmecemiz 12345678 91011 ddi nın süt 4 Bir hafta, bir yere çıkmamacasına evde oturdular. Mansur kendini dün - yanın en bahtiyar erkeği addediyordu. Ikinci hafta sokağa çıktılar Sinemaya, hattâ bara gittiler. Uçüncü hafta Man- sur kendi hususi işlerini görmek için yalnız çıktı. Felâket te işte o zaman vuku bul- du. Bir akşam erken eve dönen Man- sur, müffak kapısından- girerken yaban- cı bir erkekle karşılaştı. Güçlü kuvvet- h cıduğundan hemen herifin yakasına yapıştı. Sürüklüyerek Mahmurenin hu- zuruna çıkardı. Hiddetten — kıpkırmızı kesilmişti. Bağırarak: — Söyle bakalım bu dedi. Mahmure üzerine alınmadı. damı hiç tanımıyormuş gibi bir takındı. Hattâ biraz da kızarak: — Belki refikanız hanımı aramağa gelmiştir, diye hücuma da geçti. Bay Mansur, işin iç yüzünü anla- mağı düşünüyordu. Birden aklına en i- sabetli bir tedbir gelmiş gibi gülümse- di, odadaki dolabı açtı. Içinden bir adam kim? Bu &- tavır resmini aldı, sonra dı kendmıu salı « verdi. Iki üç gün geçince, karısına şiddet- K ve ithamkâr bir mektup yızdı Veoıkı N lik daran koydu. Karısından gelen cevap ıtımf - larla, kendisinden af talep eden ıuklı ümlelerle doluydu. M: gururla Ma..mureye gösterdi: — Bak, dedi, ben öyle kolay ko- lay aldatılır erkek değilim. Ayaklarıma kapanıp ta bana çocuk gibi yalvaraca- ğını evvelden nasıl tahmin ettim, Ben enayi değilim. Oku, oku, bak, — nasıl 'yalvarıyor? Mab e DA A A ME L bire sarardı. Elleri titredi ve asabiyet- le kâğıdı parçaladı. Sonra birdenbire hıkmarak ağlamağa başladı: — Alçak, utanmaz dedi, ben ona gösteririm. Demek ki bana bu kadınla ihanet ediyormuş ha... Tevekkeli mut- fağın kapısını elile — koymuş gibi bul- du . SEM Muallıfı' Nazmı Şahab ke r şüneyim sana söylerim.. — dedi — Balkan — harbindenberi bu iki burnuna — Biz gemideyiz.. kelimeyi ürpererek dııpbılıyor ve yan 802)9 M lnemeı'krını Sl- — Güle güle.. içinde bir acı duy karak sallana me i rıyordu. inmişlerdi. Kahveler tıklım tıklım dolu idi. nuıgım elleri kolları bağlı Ru- | — — Sılooovoco! — Veçeernaya | Fakat o kadar sessizdiler ki... meli beylerini Kavalanın Karaor- | poosta! ——— h a Herkes başını gazetesine eğmiş- manında baltalarla parçalayanl -— R çecesk tnik ! ti. Heni kıyamet loopıı lııçbım rı yetiştiren memleketti. — Veçeernaya! göniüüreküdüğ Bulgarya Edirne muhasarasın- Müvezziler bağrışarak | cağa b ',.,.du. Bırmden bi. da esir olanları — Saray içinde aç — Neye? — Sivri sakallıya verdim. — Para verdin ha? — Ne za *ttin P: en çok geçtiği yer Bulgaryıdm Pa- ran oldu mu korkma! Nazmi derhal kaptana üç lira- yı toka etti; — Pasaport işi için ben bir dü- yorlardı. Sokaktan geçenla-m hep- bırakıp ağaç kabuklarımı kemirte | sinde birer ikişer — gazete vardı. kemirte kakırdatanların le - | karakoldan uzaklaşınca; ketiydi. — Efendi... — dedi — bizim Maamafih az sonra bu korku- | dümen bir haftadan evvel tamir sunun mâ tti, | edilmez. Acele işin — varsa trene Zira karakola benzer bir binada taka kaptanı, sivri sakallı bir si- vil memurun odasına girip on da- kika durmuş ve gülerek dışarı çı- kınca: — demişti — bin git.... — Ecnebi memlekette bulundu- ğümuzu unutuyorsun galiba... Pa- saportu nasıl çıkartırız? Nüfusum * g&_ü- ddi l yok... 3 4.- » | kuş gibi bir hasır iskemleye otur- — Haydi çocuklar; ıerbetımıı' .- — Orası kolay... Nihayet iki li- muş buldu kendini.; ; ranın lıqını_pı . ha. Az kal- — Çayt - Ve fena halde bozulan kamçılı | sın iktam sen - bana üç lira | — — -Çay., : g ae YA ö Zik İi L A ZRNE S i sakkiz l di dide rinde bir boş yer bulmağa çalışa- rak önlerinden geçti. Nihayet so- kağın biraz darlaştığı bir yerde, siyah robunun üstüne beyaz dan- telâlı prostelâ takmış — güzel bir Bulgar kızı ile gözgöze geldi: — Pajalsta... İnce bir beli, dolgun kalçaları ve çok tatlı bi rengi vardı. O an- da ökseye kıçından yapışmış bir Bir müvezzi geldi. Ardarda bir- çok gazete ııydı. Nazmi bu ada- mın Teelbrr ” $Ea | den birini ı.lmıga ınecbur oldu. Kahvedeki herkesin nasıl bir kun- durası bir pantalonu varsa öyle bir tabiilikle bir de gazetesi vardı. Bulgar kızr türkçe İkonuşuyor- du. Ona bir lira uzattı: — Bunu bozar mısmız? — Gazetenin parasını da tutu- nuz . — Olur. Şangırrr! Şungurrr! Bir taş, kahveyi sokaktan ayıran camekânın bir camını kırıp duvar- da asılı büyük bir aynaya çarpmış- tı. Bunu bir ikinci camı ve bir ikin- ci aynayı kıran daha büyük bir taş kovaladı. Ve oanda ortalık allak bullak oldu. Herkes yerinden kalkmış soka- 1 silâh patladı. addedildi. ğa fırlamak istemişti. Nazmi soka- Bir iki e ; . M e reden - is« Sağu sola dipçik savuran silâhlı- | O Nazmi ne ğ ) ğıbıılunoa.km-şı’kı h]::___ ulı:- lalarınım tersini önü gele- iîmlıilı'li_. Meğer oturduğu kj:': tuğunu | nin kafuıın, sırtma, Omuzuna 'ın- omünistler, i kahv - ::âf'fîrllvîîî.f Ha örrmerimenk ae hd | DŞ AO Korğ kahveye dalrverdiler. nistlerden biri nümayiş yapar llı;ga çıkmadan içeriye dalıverdi- Bağrışı Sldü Bet bi saklerdenii ea ee tolk pat pat! . | emirler verildi. Sonra — silâhlılar | kavga bundan çıkıııç. ._ç.ı,,_p.ı_: I““P“' | kahve içinde kimi yakaladılarsa | ei ei üüi üü neki di e eli — Şırak şurnlk' İskemle iskemleye, yumruk yum- ruğa bir kavga, bir harp başla- mıştı. İkide bir bir; Şangurrr! Şungı.ıurr' Işıdalıyor, ya bir aviz2, ya bir ay- na, ânın bir parçası kavga edenlenn üstüne düşüveri- yordu. Bir taraftan da taşlar atılı- paranın nü ve! ğe geldı için iki kahve halkı bi- ribirine kapışınca Nazminin yanın- da kısılıp kalrvermişti. Bu gürültü patırdı arasında herifin biri de ona saldırıvermez mi? Nıami derhal kızın önüne geçti ikapar l z herifin kıfumı öyle bir 'ıddetle indirdi ki serseri soluksuz yere yuvıırlandı Bunu bir ikinci — yuvarlanış tak etti ve bu gidişle güzel Bulgar kızı uğuruna bzim mal daha Kimbilir ne haltlar karıştırıverecekti ki, bir den bir kaçışma oldu. , İk dört palabıyıklı ve beli palali SOLDAN SAĞA 1 — Mübarek olsun 9, 2 — Valide 3, -Nota 2, 3 — Talihli 5, Hayme 5, 4 — Akur, hıtlı fasıl, tel, boyıınd' çıkan bir illet 2, Rol yapan 5, Eser 2, 6 — Çift değil 3, Bir deükekale 3, NO’ ta 2, 7 — Boynun arkası 4, Yama 2, Mı * sırda bir nehir 3, 8 — Tevem, ayni batından 4, 9 — Bir adet 3, Yama 2, 10 — Erkek 2, Gömlek 6, 11 — Köpek 2, Büyük anne 4, YUKARDAN AŞAĞI 1 — Halk 4, Çabuk 3, 2 — Haysiyet 4, Genişlik 2, Büyük 3 3 — Lezzet 3, Noksan 5, 4 — Cemi edatı 3, Mahsul 4, 5 — Su yolu 4, Ayı yavrusu 2, 6 — Nota 2, Seyyah 5, 7 — Gato 5, he P 8 — Erkek 2, 'etin yeni adı 3, 9 — Bir meyva 3, îıufhım 2, İstif « ham 2, 10 Hafi 5, 3 11 — Kumaş 3, Sersem 4, J ikişer ikişer kelepçe — vurdular: ) Tabiit bu kalabalığa Britanya M n leti bile kelepç Bağlanamayanlar kollarnı hı"’ | ya kaldırmağa mecbur edıldd“' On dakika sonra Burgaz rmı dolduran halkım ınımdl” i dipçiklene dipçiklene — geçirileğ bu kafile kışlaya benzer - bir y—' sokuluyordu. Orada şapkaları dörder yıld" dam getirilenleri birer birer H» ettiler. Takada bağırıp çağıran * — dam da bunların arasında idi. Nar — miyi görünce; — Maşallah! — diye bığııdl demek bu kavgayı kışkırtmak i€ gelmıştın. Ama ben demiştim (” o sivri sakallı anlamamıştı. Çık ©* şarı! ; Seçilenleri bir kovuşa doıdurıll' lar. Öbürleri için ikişer - tokat !i bir şiddetli kırbaç kâfi bir .?ı' 'i.—ı', ğ