Kk ILLIY ET'in Tdilikaği: 32 Naki eden: M.F. Bsrenjermi birisinetelefon etti, yok sa birisimi onu telefonla aradı? Hülâsa oma - Hirsiz namile maruf 0- Jan Marten Dal hususi bir baloda ga yet garip bir hırsızlık vakasının içine karışmıştır. Çalınan şey ev sahibi Ma- dam Koverlihin yeşil elmasıdır. Bunu mas Gimi Barinjer isminde bir adamın i gece bunun “üstünde idi. masın bir parçası.da cinayetin ol- duğu yerde bulunmuştu. Brina bu mü. cevheri tekrar elde ederek kendisini kurtarmak istiyordu. Halbuki > mücev- ber tekrar ortadan esrarengiz. bir Şe- kilde kaybolmuştur. Bunu acaba ev sa- bibi Koverlih aşırmasın. Fakat neden bu adam böyle bir hırsızlığı yapacak- tr? İşte Dal, şimdi genç “kıza bir yar- dem olmak üzere Koverlihin arkasını takip etmiş ve onun da bir gece Cimi Barinjer'in katledildiği dairede aynı şe- külde vurulduğunu görmüştür. Bir sürü maceralardan sonra yeşil mücevheri bulmuş bunu genç kıza tes- İim etmiştir. Şimdi katili bulmak için Beranjerin masasına geçmiş dinlemeğe koyulmuştur.) Tabii Sumers addediyordu. Ve bu kanaatini za- ten kendisine de söylemekten çe- kinmemişti. Uzun bir münakaşa- dan sonra Dal'i istediği gibi ha- reket etmekte serbest birakmıştı. Belki polis hafiyesi evin etrafında do:aşıyordu. Ve kendi hakiki ismi alında Fantoma - Hırsızın şahsi- ir oadama karşı ati bir itimad beslemesi beklene- wezdi.Fakat bunun hiç ehemmiyeti olmadıktan sonra, Sümers istediği kadar onu nezaret altında bulundurabilirdi. , bundan bir iki (o saat evvel sine parlak bir fikir gibi gö- rünen şeyi şimdi saçma bir hareket eddetmeğe başlamıştı. İki defa ay- ni şerait dahilinde tekerrür eden şeyin bir üçüncü defa daha olaca- ğıwı ümid etmişti. o Barenjerin ve Koverlibin üzerine o birer el silâh çekilmiştı. Muhakkak her ikisi de, bu taarruza bir sebeb teşkil edecek bir harekette bulunmuşlardı. Ve Dal, bu hareketin Miminin mektu- bu olduğuna kanidi. Şu halde bir üçüncü şahıs ta ay- ni hareketi yapacak olursa, belki bir üçüncü tabanca sıkılırdı. Her halde katil harekete geçmek mec- buriyetinde kalır ve belki de ken- disini gösterirdi. Bu mütalea mantı ki idi. Her zaman ayni (sebebler ayni tesirleri vücude getirir, bu ta-* biatin (değişmez bir kanunudur. Yalnız bunda can 8i bir şey vardı, sebeblerden * birisinin vuku bulmasına imkân yoktu çünkü Mi. rinin mektubu henüz Dal'ca meç- İki saat müddetle Dal telefonun başından ayrılmamıştı. Ve bu za- man zarfında hiç durmadan, Su- kendisine hiç istemiyerek i telefon numaraları listesin- de bulunan bütün numaraları çe- virmişti. Türlü türlü (o bahaneler, sebebler icad etmişti. — Netice hiç çıkmıştı, Barenjer dostları ile tanı- dıkları Miminin mektubu hakkın- ön gazetelerin yazdığından başka bir şey bilmiyordu. Genç adam ka- ,amuta oturuyordu. Sigarasını a- teşi yanında duran telefonun üze- >ae aksediyor ve... kırmızı bir le- ke gibi duruyordu. Bu makine onu #deta ipnotiza etinişti. Bundan bir ay evvel, bir gece Barenjerin se: bu makineye bir şeyler söylemişti; şimdi. Dal omuzlarını silkti. Bu suale cevab verebilmelin imkânı yoktu. Barenjer konuşmuştu, fakat onu kim dinlemişti? Bir kurşun gelib kafasını parçalamazdan birkaç da- eN evvel hangi numarayı aramış- tı? Sumers bu meseleyi bir tarafa bırakmıştı, Barenjerin imdad ça- ğırmak için telefonu açtığını ileri ürmü ılan adamın hüviye- haiz olmadığını söylemişti. Fakat Dal'ın aklı fikri bu suale saplanmıştı. Acaba Baren- jer hangi numarayı çevirmişti?? Birdenbire, yerinde — doğruldu. Sinirli sinirli gülmeğe başladı. Ka- fasındaki sis içinde hafif bir ışık belirmişti. Niçin Barenjer muhak- kak birisini aradı diye tutturmuş- tu sanki? Kendisi le Sumers gi- bi çok inatçı bir adamdı. Bir dr kafasma (o koydumuonu oradan çıkaramıyordu. Muhekie Barenjerin birisini aradığında ne diye ısrar ediyordu? Birisinin Ba- renjeri araması da iel dahilin- Dal'ı yarı kaçık | Uzun uzun düşündü. uzaktı. Sadece muhakeme sahasını i, İşte o kadar. Bu yeni ir yol daha açmıştı. Bel. ki, birisi Barenjere “telefon etmiş- ti ve ona bazı şeyler söylemeğe başlamıştı. Bu söylenen şeyleri de, yani katil, Barenjerin ii temiyordu. yepyeni bir mecraya sürükleniyordu. Dal bir türlü yerinde hareketsiz oturamadı. Kalktı odanin içinde bir aşağı bir yukarı dolaşmağa başladı. Düşüncelerine o kadar © dalmıştı ki odada bulunan eşyaya çarpıyor, onları deviriyor ve hiçtir şey duy- muyordu.. Katil mesele-i.. Kasa... Mimini mektubu... Genç, adam dur- du ve gözlerile' karanlıkları del- meğe ça'ıştı. Kaza bir köşede du- ruyor ve karanlıkta âdeta farkedil- miyordu. Ya bu kasanın içinde... Bu kasanın içinde ne vardı acaba? Dal gülmeğe başladı. Birkaç a- dım attı. Bu kasanın kilidi, Sumers” e de söylediği gibi, Fantoma - Hır- sız için bile açılır gibilerden değil- di. Fakat bu mania yenilemez bir şey değildi. Belki bileğinden kelep çenin halkasmı çıkaran ii doğrusu sanatkâr bu işin çıkardı. Dal yerinden sıçradı. Bütün ak- lı kasanm üzerinde teme ği bir sırada, bu sessizlik lefonun zili çın çın ötmeğe başla- muşta. Bir sıçrayışta telefona ulaştı. Şim di bir ses konuşacaktı. Acaba Ba- renjeri ve Koverlibi de i ses mi çağırmıştı, Dal gözlerini telefo- na dikmişti. Kendi kendine güldü. Muhakkak yanlış bir numara al- mış olacaklardı. Fakat Cimi Baren- jerin koltuğuna otururken ve ahize- yi kulağıma götürürken hertarafı aitim başlamıştı. “Alo7,, dedi- ği zaman ses boğuk çıktı. Korkak ve zayıf bir ses uzaktan: — Kiminle konuşuyorum? diye sordu. - Mösyö Dal... Marten Dal.. Ses: — Marten Dal! diye tekrarladı. Evet bu ismi hatırlıyorum. Kim ol- duğunuzu biliyorum. Niçin karan- lıkta oturuyorsunuz? — Karanlıkta oturduğum $iz nereden biliyorsunuz? — Biliyorum. Biraz evvel oda- nız aydınlıktı şimdi - karanlıktası- nız. Ne yapıyorsunuz ?. —Siz kimsiniz ? Bir süküt oldu. Meçhül adam te. reddüt ediyordu. Sonra: — İsmim ehemmiyeti haiz değil dir, dedi. Çok © hastayım bu gece belki yeryüzünde geçireceğim son gecedir. Büyük bir sır üzerime bü- tün ağırlığiyle basıyor. Öleheden evvel bu sırdan kurtulmalıyım. Ses sustu. Biraz sonra: —Sizi oraya çeken kasa mı? di- ye sordu. Kasa için mi şimdi ora- da bulunuyorsunuz? Dal hayretle: — Kasa mı? diye tekrarladı. Zayıf, hafif bir gülüş duydu: — Demek kasa değil; sesinizden anlıyorum. Başka bir Nd Me ora- da umuyorsunuz. içinden dürmek istediğini öğrenmek | yorsunuz demek... nasıl değil mi —Belkki.. fakat siz bunu nereden biliyorsunuz?.. Se: bir kere daha #ıstu Hastanın güçlükle nefes aldığı anlaşılıyordu. — Ben her şeyi biliyorum. Siz de kasayı açtığınız zaman öğrene- ceksiniz. Kâfi derecede cesaretiniz var mı? İki adam o kasayı istediler. Birisi öldü. Diğeri yaralı. Hayamızı tehlikeye koyuyorsunuz, ke sırtında bir ürperme hisset- — Kabul! dedi. — Öyle ise gidib ka; Kilitli mi? Bu belki ma daha tedbirlice bi Dal çok heyecanlı idi vaziyetten memnundu da... giyindi. kapıyı kilitledi. Ahizeyi tekrar alarak: — Oldu, dedi. Şimdi kasayı na- sıl açacağız? Gine) |, Fakat bu | İ fikir de işi kolaylaştırmaktan çok MİLLİYET PAZARTESİ » Taki âb küdösani İngitiz kuvvetleri İstanbul daşi çıkmak istemiyordu bl “çk erim Sakarya muharebesinden evvel. lantısı oluyor. Burada İstanbulda dur - manın güçlüğü mevzuu bahsoluyor. Loyd Corç şehrin Türklere Bırakilması- Bt ve boğazların alınmasını reşal bu olmaz diyor. Amiral Fişer diyor ki: — İstanbul bizim için Irlandadan da ha mühimdir. Askerce srkışek isek İrlan- dadaki askerleri alalım ve bunları is - tanbula gönderelim. Binanaleyb İstenbul son derece kim vir çe, dir. İstanbuldan sökülüp maları du bizim ıçın mühim bir şeydir. İşte İstanbula hâkim olmak İngilte- renin ilke iyi idi. 2 — İkinci iş Osmanlı imperatorluğu- nu ezmektir. Kapı imparatorluğun elindedir. Iran, İrak, Rusya Osmanlı imparatirluğuyla hemhuduttu. Bilhassa Kafayla gü - nün birinde 2 ateş arasında almak ih- tümali vardır. Osmanlı imparatorluğu - Bun ezilmesi muhakkak lâzımdı. Bu su- retle büyük İngiltere imparatorluğ vulacaktı. Fakat Türklüğü ez dere üzerine almamışlar. Türkiye par - çalar? ğı için artık Ermeni, Amerika, Fransa, iri ile hududu olacak ve baş ka şeylerle uğraştıkları için İstanbula a- tılamıyacak. — üçüncü şört Rusyanın zayıf bulun masıydı. Bu yerlerde tutunabilmek için yalnız başına kendi kuvvetini | sarfet mek İngiltere için çok pahabya mal o- Jacaktı. İngiltere imparatorlukları şuurla rduncılarla işini görmüştür. Bu iç ve dış yardımcı olur. Masır, Hindistan böyle fethedilmiş - tir. Burada da böyle hareket etmesi Jâ- zumdı, Bâhusus harpten yeni çıkmış ol- duğu işin inianca ve paraca yıpranmış tı, Yardımcı üyeler neler olacaktı? 1 — Gözetilen yerlerdeki üyeler. 2 — Dış yardımcılar, İç yardımcılar bu memlekette oturan kir, Evvelâ Türkler araplar İranliler biraz da ermeniler ve saire... Dışarıda yardımcı olarak Fransa ve İtalya vardı. Gizli munhedelerle Anado- Isda yer almak hakkını almışlardı. Bun- ları kendileri istemişti. Onlar vazifeleri. ni tam yaparlarsa yani Fransızlar Siv. sa, İtalyanlar Afyona, Denizliye kada, kıpırdanamıyacak bir i, Bunlara bir de Amerika İç yardımcılar zümresi: 1 — Türkler; Türkler halıkında mütareke zamanın da birçok düşünceler vardı. Bunların en kuvvetlisi dışarı işleri bakanlığı ve Lord Gürzonun sıyasası, Bu adamın Türk; hakkındaki dü - şüncesi için Harbiye © bakanı Çurçil diyor kiz — Lord Gürzon Türklerden nefret e- iri. İmparatorluk için tehlike adde - Gürzon İngilterenin meşhur emper- yalisti idi. Çok kitabı vardır. İngiliz <mperyalizmini medheder der ki: — Yeryüzünde insanlık için Allahtan sonra en büyük bereket İngiliz impara- torluğudur. der. Bu düşüncede olanların karşısında Türklere âdilâne bir sulh vererek onla- yı kazanmak isteyen vardır. Bunun başmda Hindistan işleri ba- kan Montegü gelir. Adilâne sulh Dum- Jupmar zaferinden sonraki sulh akla gel mesin... Türkleri İrak, Mısır gibi yaşatacak bir sulh düşünüyorlardı. Gürzon Türk- keri uluş olarak ortadan kaldırmak isti- yordu. Montegü ve onların taraftarı uluş olarak yaşatmak fakat devlet olarak hi- şe indirmek istiyordu. li imza lanmış olduğu söylenmiştir. Bu al mamıştır. Belki Vahdeddin giderken gö türmüştür. İngilterenin Şark devletlerile yaptığı muahedelere benzediği muhakkaktır. — Eylül 1922 de imzaladığı munhedede İs- Türkler müstakil bir Türlöstanın te- şekkülüne mümanaat etmixecek. Halife- nin müslüman memleketlerinde İngilte- re lehine kullanacak, Türkiyede padi - şah aleyhinde bir dail skin eşli Te yardım edecek 3 — Şekil. Acaba o vakit İngiliz siyasal adam- ları arasında Türleleri sahiden kazan - mak yani Yunanlılar nasıl kazanılmış ve İngiltere siyasete âlet edilmiş ise Türk- eri isteyen olmuş mudur? Bu çok söylenmiştir. Fakat bu bapta hiç bir vesika ortada yoktur. Ancak ha- if bir cmare olarak Mareşal Vilsonun O zan Arap Ky sl zaman ir şayin : Türklerle Bolşevikler arasında Ba - tumda muharebe var... ” Bu şayia ne tahkik, ne tekzip edilme- diği bir zamanda Avrupada bu-duyul » muş, İkinci İnönü harbinin sonu... , İşte bu zamanlar bakanlar diyorlar ; — Misin Yunan yeni taarruza ha - ri yu YERSİN ipsini — Biz teşvik etmiyoruz. Kendi ken- Loyd Corcün deliliği yüzünden kayba « Bu bir emaredir, Yoksa Gürzonün s8 akan ba Yari SUBAT yasan Türklere karşı hülmolmuştur. Büyük İngiliz imparatorluğunun ku- rülmasında muhalekale surette Türkle - rin yok edilmesi - lürimdi. Türklerden sonra yardımcı unsur olarak Yunanlılar akla gelmiştir. Türkleri ezerek uğraş - mak “zere Yunanlılar kullan İmişt Yunanın bir acaip tali olruştar, iyi mi fena mi bilmem? Neticesi fenadır. Krnl Kostantin Almanyanın galeberi in harbe girmemisür. Harbin son zler ve Fransızlar Venizelosu mevikii iletidarn getirerek horbe sokmuşlarılır. Bu pek nakıs ol - muştur. Yani mütarekede yıpranmamız bir or- du Yunan ordusu idi, İşte bu Yunanın kıymetini arttırmış ve hazmedemiyece - #i kadar böyük bir parça verilmiş ve Yu- üşündüğünü | anlamak için bazı şeyler lnieeğe Çurçil hatıratında diyor ki Çanakkale muharebesine bütün kuv- vetile sarılmış olan Çurçil mağlüp olun- Şa kendini müdafan için mütemadiyen üşsnttn bulunmuştur. Bu hatıratında di- | yor ki Loyd Corşla bir mükülemesini şöyle- ce anlatıyor: Çarçitin maksadı Yunanlıları tutmak- tan vazgeçerek Türkler için bir sulh ak- | dini teşvik eden adam. Loyd Corç diyor ki: “ekler şarki © Akdenizin Ru- sudur. Türk bârbarlığına karsı Heristi » yan medeniyetini temsil edecekler. Büyük Yunanistanm İngiltereye ge- tireceği fayda çok büyüktür. Bugün 5-6 milyondur. Onlara verilmiş olan yerle - ri muhafaza ederlerse 50 sene sonra 20 milyon olacaklardır. İyi gemici olduldarı için bahri kuv - vet olacaklardır. Adalara sahiptirler. Girekterde minnettarlık kuvvetli bir histir. Onlara sağlam bir dostluk göste- rirsek imparatorluk birliğinin yotunu tu- tan muhafızlar olur. Bir yün gelirse belki fare arslanm i- pini kemirecek ve faydası dokunacak - tır. İngiliz Başbakanın düşünceleri Yu | nanlılarca da malümdü. Paris sulh konferansı esnasında mu- rahhaş olan Tanberley Yunanlıların dö- şündüklerini izah ederken der — Yunanlılar şunları ümit ediyordu. Venizelos İstanbul ve sevkulceyş nokta ları istememişti, Ancak buralarda ne şe- kilde clursa olsun beynelmilel olacağım söylemiştir. Yunanlılar İstanbulda beynelmilel bir kontrol oluran Osmanlı hükümeti ciddi olamıyacak oyuncak olacaktır. O vakit Istanbulun kalabalık Hıristiyan unsuru Rumlar adeden, iktısaden ekseriyeti ka. zanacaktır. Bundan sonra İngiltere M sırda olduğu gibi Fransa ve İtalyayı at- latacak ve Rum unsuruna dayanacaktı. Vaziyet icabı Rumlar İstanbula hâkim | olacaktı, Loyd Corcun düşüncesi Yunanlılar da bu ümidi uyandırmıştı. Sevr yaşaya- cak birşey di örkler aleyhine Yu - nanlılar lehine değişecek bir şeydi. Bina #naleyh Türklere İstanbula birkaç sene ismen in bir müşkülât yoktu, Loyd ei birçok defalar tenkide uğ- ramıştı. Zira İngiliz ceneralleri Türkle. vi Yunanlılar yenemiyecek diyorlardı. Türk mukavemeti hafif iken Loyd Corç bunları susturuyordu.. Türk kuv- veti srttılıça Loyd Corcun ve Lord Gür. zonun sözleri azalacaktır. 3 üncü bir unsur olarak Araplar hâ- dm da bir imparatorlukta en bü- yük araziyi işgal ediyorlar. İngilterede &n meşhur Arap mütehassısı Miralay Lavrenstir. Bu meşhur casustur.. Hicaz isyanını idare etmiştir. Lavrens mütarekeden sonra yazdığı bir makalede Araplar hakkındaki siyasa yı anlatmak için der ki: — Türkiyeyi düşmanlarına karşı tut mak siyasası boştur. Türklerin çürümüş ve kadınlaşmış İmparatorluğuna bir har tef koyacağız. Bunlar araptır. Ve mu- sevi, Ermenidir. Arapları tanıyanlar onların ötisi hak- kında İ dayi ümit beklerler. , Bu şu demektir : Arapları Türkler. den ayıracağız. Hilâfeti onlara verece - ğiz, Halifenin mevhum nüfuzu bizim e- Bimizde olacaktır. Hindistan yolu da A- rabistandan geçer; Bu yol da emniyet al. tunda bulur » ii Bu Arapları Türklerin yerine ikame- nin Araplara istlkâli olmadığını göste ren emare de vardır. Bunun en güzeli Miralay Lavrensin yetiştirdiği Emir Fay sal sulh konferansında demiştir ki: , — Biz bütün Arapların birleşmesini, istiklâlini almasını ve bir tek devlet man dasma girmesini isteriz. Bu uu mânası yoktur. Bu ifa- deler çösteriyor ki Araplar için düşünü- len şey istiklâl değildir. Bir devlet te yalnız inci bir delil de harp Miralay Bromven Arapların yanında bu- hanmuştu. Bu adam der kiz Şerif isyan edince irtibat zabiti ile konuşuyorduk. Buna nasıl hitap edece- ğimizi sordu. Bir (Celâdetülşerif) di - yeceğim, der, O da celâdet şevketlü mukabilidir. Biz Fas sultanma bunu söyleriz. İngi - liz de der ki; haşmetlâ hitabı yalnız ngitere daralına söylenir Bu da İngilterenin şerif için bir mihiraceden başka bir şey göstermeli > gini gösterir. Bu münasebetle Fransızlarla İngi- izler arasında pek çok kavgalar çılemış- tır. İngilizler Arapları önde tuttukları için Arapların hizmetinden bahseder - ler, Fransızlar bilâkis harpte bunların İş | tahta avdet mesel bir işe yaramadığını — söylemişlerdir. geni işe yaradığını ilâve etmiş- ndan snr şeri lp olary rn (Başı 1 inci sahilede) sel Habesbürg hanedanının muhtemel bir avdeti hak kında İngal 2 vevisi süamlarının mü talenlari sorulacaktır. Bu son mesele hakmda Viyanadan gelen haberlerde, Habesburg haneda- ninin avdetile ulusal toplanma gay - retinin kolaylaştırılmış olacağı ihsas editmektedir. Tahmin edildiğine göre İngilizler, vaziyeti olduğu gibi muhakeme ede - ceklerdir. Londra hükümeti, Habes « burg hanedanının tahta avdetine müt- laka muariz değildir. Çünkü bu avdet keyfiyeti, her han- gi bir muahede ile menedilmemiştir. Maamafih, İnyiliz hükümetinin, Ro - mada Fransız - İtalyan teblij ri sürülmüş caln ii ni tamamen müstakil telâleki ettiği ve inin derhal mevzuu bahsedilmemesini tercih edeceği söy- | denmektedir. Bakanların beyanatı PARİS, 24 (A.A) — Başvekil Sehuechnigg ve hariciye bakanı Ber- ger - Waldeneşg matbuat mümessille- İ rini kabul ederek, Avusturyanın iç ve | dış siyasaları hakkında beyanatta bu- Tanmuşlardır. Başvekil Sehuschnigg, memleketin, krallık reji inkirazımdan dolayı bilhassa geçirdiği iktisadi mücadele - leri mevzuu bahsederek, monsenyör Se ipel'in, uluslar arasında — iktisadi ve evi bir elbirliği prensibi tesis et - i ve Dolfussün Fransız devlet a- damlarile temas için biç bir fırsatı ka- çirmadığmı söyledikten sonra, izaha- İma şöyle devam etmişti: “Tesanüt politikamız, muhtelif mil- İiyetlerin, katiyen şekilsiz * bir kütle halinde imtisasını istilzam etmez. Bi- lâkis, terakki ve medeniyet için ulus- lar arasındaki rekabetin hayati bir €- bemiyeti olduğuna kaniiz.,, Bundan sonra Bey © Sehusehnigg, | dahili olduğu gibi, harici istiklâlin ta- İ mamen muhafazasının da, bariş için ösaslı teminat olduğunu söylemiş ve devlet idare ve teşkilâtındaki islâhat hakında bazı malümat vererek, ba İş- lerde bir diktatörlük emmaresi gör leri tahtiye etmiş, yapılan teşebbüs. lerin, halkın meşru ibtiyaçlarile dev- let hayatının basit bir telifinden iba- ret olduğunu kaydetmiştir. Bay Sehuschnig, retle devam etmiş beyanatma şu vu “İşleri oluruna birakmak istemiyen devlet, kendisinin üzerinde müceses bulunduğu prensipleri inkâr mahiye * tnde olacak surette, her hangi Bir si- yasi faaliyete müsaade edemez. Mem İekotin istiklâlini muhafazaya muk - tedir olan, yalnız yeni © Avusturya - dar. Federal hükümeti intizamı tesis et lılar vardır. 1919 ağustosunda İngilizler Iran bü- kümetine bir himaye muahedesi imza- lamışlardır. Onu da Tunus, Fas vazi - yetine solmuşlardır. O sıralarda bir Iran heyeti Parise gelmişti. Bunlar sulh könferanima racaat ediyorlardı. Birçok (dilekleri vardı. Sınırlara ait şu idiz İran Ceyhuna kadar olan yerlerin kendisine verilmesini istiyordu, Merve, Hive, Buharayi, gurpta Fırata kadar 0- lan yerleri Musul, Diyarbekir , Vanı... Bu öyle bir zamanda idi ki, — yen devlet İran toprağma girmi: Kiliç” erpeşinsii brankiaz; rn bir gey yapamamıştı. Bu dilek Paris sulh o konferansına söylenilmek üzere bildirildiği zaman he- nüz Iran Tahrana hâkim değildi. İranlılar o zaman kendilerini dev ay- nasında görüyorlardı. Zira bu kadar manasız şey istenemez. Maamafih İngiltere bunu istemiyor değildi. Zira bu Irana verilirse Ingil - tere manda süretile © buraya hâkim ©- cak, Fakat bu konferansa resmen bildi - 1918 - 1919 senelerinde Iranda çolk para sarfetmiştir. Kazak Ruslar vardı. Isveç 1 : yerli kumandanlar vardı. 1918 de İngiltere bunları ksâmilen e- le almıştı. Bunlara bir senede & milyon Bira sarf bile etmişlerdi. Bu İranın a- dam akıllı benimsendiğini | gösterir. O vakitki Iran bükümeti ile bugünkü 1 - ran hükümeti arasında ne şuur, ne ka” biliyet, ne de münasebet yoktur. O zamanki Iran hükümeti Osmanlı hükümetinden de berbattı. İngilizlerin istifade ettiği bir şey de Nasturi, Asü- gi gibi ırkların İran hükümeti dileği üzerine Osmanlı hududuna yerleşmiştir. Bunlar çok vuruşkan millettirler. Ermenilere gelelim: Sevr muahedesi kurulmak iste- silen Ermenistan Türklüğün Kafkasya irtibi kesmekti . iliz orduları Türk or. i altında kalmıyscak - t. Fakat Ermeniler kendi başlarına bu işi Ekseriyette de değil. diler. Münlerit cesareti haiz (olmakla beraber yani bomba stmak, suikast yap- makla , belki tecrübesizliklerin- Ingiltere İranda sburglar Avusturyaya ge eb ire mekle, maddi muvaffakiyet! ir ee ka manevi parlak Fra, Berger » Waldenegg, Chasının ili düşüncesi lemiştir. Bunlardan biri, A dost olanların sayısını ind ğu kadar çoğaltmak, diğeri ö8 şın muhafazasına yardım Faris 1 Fransız #gzeteleri ne PARIS, 24 (A.A.) — teleri, dün akşam biten Fri yusturya müzakereleri bakl lukla memnuniyetlerini ve duvasma karşı teveccühünü İğ mektedir. Git Parisien gazetesi ranân. ve Avusturya man müşterek düşüncelerd? eri mişlerdir. Avusturya, LondrB ye, kolunun, Avrupada emniyet leri tesisi haklemdeli Yasam! | etmiştir. Excelsior gazetesi, Habsb" ri nedanmın muhtemel avdeti ki nazik meseleye temas kıs "Kraliyetçilikk meselesi, ir poli vusturaya mit di K bi görünmektedir. Bu mesela 2 Viyana ve Peştede, eski ASİ Macar imparatorluğunun gekkülü tehlikesi baş göst ' le bir tehlikeye gelince, hükümeti, genç Avusturya yetinin devlet adamlarına timat ettiğini göstermiştir bir şekil aldığı görü artık Almanyanın Ayust Bir darbe indirmesi imkânsz tahaklcuk ettiğini yazmaktı Hariciye nazırı ne diz Viyana, 24 (A.A.) — yi hariciye bakanı Bay Berger Vâği Noye Wiener Tazeblad gai diği bir mülükatta, Fransiz damalrının, Habıburg hanedi selesinde, hâkimiyet h bir devletin hukukile telif ie eek hiç bir şey istemedik direrek demiştir ki "Paris görüşmelerinde celer Avusturya ile İtalya #J yeni görüşmelere mevzu teşkil cektir. Ademi müdahale anla: kında akdedileceğini 2 VİYANA, 24 (ALA. ) ner Tageblad gazetesi Pari#f 'an Fransız - Avusturya görü »in neticelerinden Sakal turya işlerine ademi müdabelt rsrn çanlı bir sey haline “a ğunu yazıyor, 7 Türklere kaydırmlar. Ba bir # meletir. işte bu vasiyet) da bir mandacı aram kadan rica ettiler. Vilon BUSE dı. Yapılan hesaptâ 5 fırka lâzımdı. Bu çoktu. Amerika ayanı böyle m tılmaktan çekindi, Ezm dasını Cemiyeti Akvama ş di. Cemiyeti Akvam ordu kö tedi, Isveç, Norveç, şu, bu Bİ” ker verecek, Bu da olmadı. Ermeniler başıma bir şey yapamadığı âyetlerini almağa kimse Asıl dış yardımcı Fi lar ve Amerikalılar düşünül yanlar bu işi ciddi tu Anlaşılmıştır ici bu yerle mek onların harcı değil » başlangışta ciddiye yil lu içine yürümüştür. Mersf miştir. Kayseri, Sıvasa gibi hrken 1920 kışında Meraşis Adana ve Mersinde birfi gi tir. Fakat işin limceğili €n kaçmağı cana minnet bik”; Amerika hiç girmemiş iy müşkülleştikçe, Ermenistan demeyince, Türkler , zafler durunca, İngiltere *'İ| şimalde Rus tehlikesi a kasyadan çıkmıştır » Bundan sonra İran te girmiştir. Nasturiler, A: tir. Bir baskına uğrarım Türk ordular, gilizler Türklerle yeni bi” alamamıştır. Lolt Corç İstemiş talat gf istemediğinden Loit Core deleye başladılar. A. lere karşı da mücadel lr yergi Türkiye de bok na ça a Türk « Rus sayasasının desi olmuştur. z