14 Şubat 1935 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

14 Şubat 1935 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MILLIYET'in Tefrikası: 22 kleden: M.F. Polis hafiyesi Kondona sordu bu sabah nerede idiniz? Hülâsa ntoma - Hırsız namile marul 0- Dal hususi bir baloda ga- vakasının içine ır. Çalınan şey ev sahibi Ma- lihin yeşil elmasıdır. isminde bir genç kız aşırmıştır. #ksadı şudur: Çünkü Bu yeşil el & Barinjer isminde bir adamın gece bunun üstünde idi. İnsisin bir parçası da cinayetin ol» duğu yerde bulunmuştu. Brina bu cevheri tekrar elde ederek ki kurtarmak “etiyordu. Halbuki mücev- her tekrar ortalıktan esrarengiz bir şe kilde kaybolmuştur, Bunu acaba ev Sa- bibi Koverlih aşırmasn? o Fakat neden bu adam böyle bir hırsızlığı o yapacak- tr? İşte Dal, şimdi genç kıza bir yar dım olmak üzere Koverlihin arkasını miş ve onun da bir gece Cimi Barinjer'in katledildiği daire de aynı şe- kilde vurulduğunu görmüştür, Dal şim- di Kondon'un evine gitmiştir. | — Hayat çok tuhaf... Koverlih size Fantoma - Hırsızın mı ken. sinin üzerine tabanca (o çekt söyledi? - Koverlih kimin attığını bil- miyor. Fakat hırsızın kartını bul - mak meseleyi tenvir eder zannede- | rim. Belki kurşun atmağa hiç ni - | yetiniz yoktu. Belki de kendisi dece tehdit ediyordunuz. Fakat her şeye rağmen vaziyet gayet sarihtir. Şimdi Koverlih'e bir iki şey sor - duktan sonra sizinle beraber kara- kola-ğideriz. Dal apartman sahibinin yüzüne baktı. Herif sapsarı kesilmişti. Hem şaşkın hem endişeli idi. Dal geri çekilerek: — Müsaade buyurun dedi. Be- ni tevkif edemezsiniz. Çünkü öğle yemeğine bekliyorlar, — Demek öğle yemeğine bekli- yorlar. Doğrusu bu fena. İşte te - lefon idin ve gelemiyeceğinizi söy leyin. Fakat bir oyun oynamağa kalkmayın sonra haliniz feci olur. Polis hafiyesinin tabancası ü - zerine dikilmişti. Dal masaya Jnğ- ru ilerledi. Bir kaç adım attıktan sonra sordu ve müteessir bir tavır- lar telefona baktı. — İmkânı yok dedi, ne numa - rasını, ne oturduğu evi biliyorum. Yalnız hatırımda küçük ismi var. | İşte buna canım sıkılıyor. Sumers gülüyordu: — Bu fena dedi. Fakat mütees- sir olmayın. Siz hapise girdiğini zaman belki size çiçek falan gönde rir, Hapise mi? Dal kafasını salladı ve ilâve et- — Çok kötü kelâm ediyorsu - nuz. Âdeta başım — ağrıyor. Evet müthiş başım ağrıyor. Amatı ya - | rabbi bir şey olsa da yutsam... Sumers bağırarak atıldı. Fakat çok geç kalmıştı. Dal birkaç seri hareket yapmıştı, Polis hafiyesi, tıpkı eczahane kutularma yen yuvarlak bir kutu farketmişti. Dal iki parmağını bunu içine (o sokmuş ağzına bir şey atmıştı. Yutmak için hayli müşkülât da işti. | he mein. geçer. Sumers gözlerini (o dörtaçarak k ine baktı. Sonra omuzlarını silkti. — Bu da bir manevra olacak,de-| di. Siz hakikaten şayanı hayretmiş- siniz. Fakat eğer bu Kareketinizden bir şey anlayorsam arab olayım. Süratle ilerledi. Kelepçenin bir halkası gürültü ile Dalım sağ bi ğinde kapanmıştı. Polis hafiyesi bür halkayı da kendi sol eline geçir. li — Mükemmel dedi. Şimdi biribi- rimize bağlandık. Bakalım ne ya: pacaksımız? Fantoma - Hırsız, koluna geçen demir halkaya bakıyordu: — Böyle yapacağımızı zaten ü- mid ediyordum, dedi. — Umid mi ediyordunuz? Hâlâ alay etmek için kendinizde cesaret görebiliyor musunuz? Bakalım ü- zerinizde ne var ne yok? Rovalverini cebine koydu. Ve Da İm üzerini aramağa başladı. Altın kutu meydana çıkmıştı. Poliz hafi- yesi üzerindeki pırlantaya baktık. tan sonra onu bir masanın üzerine koydu. Taharriyattan o başka bir şey elde edememişti. Dedi ki: -— Bugün şansım üstünde. Şim- di M. Kondon size bir şey soraca- memnun olub olmadığını sormayı u nutmayın. Kondon mecburen gülümsedi. Su mers çenesini kaşıyordu. Soğuk bir tavırla cevab verdi: — Bütün bunları farkettim. di ayni mesele üzerine geleceğim. Sonra uzun uzun pencereye bak- mağa başladı. — Dün akşam saat kaçta Ko- verlih'lerin balosunu terkettiniz M. Kondon? Pek dikkat etmedim amma bana bunu sorüyorsunuz? Niçin? bana bunu sofyorsunuz? Niçin? Polis hafiyesi durakladı. Tered- düt etti. Biraz canı sıkılmış gibiy - di. — Umumiyetle dedi,şahsını bil. mediğim, tanımadığım kimselerin verdiği haberlere kulak asmam. Fakat bir saat evvel birisi bana te- lefon etti. Ve bu sabah ne yaptı- ğınızı size sormamı bildirdi. Bu bir kadındı. İsmini söylemek isteme - di. Dal kafasını kaldırdı: Bu acaba Brina mı yoksa Madam Koverlih miydi? Kondon omuzların silkerek: — Bir kadın!-diye mırıldandı! — Evet, kadınlar bu nevi şeyle- ri yapabilirler, — Peki öyleyse dinleyin. Kover- hih'lerden ayrıldıktan sonra doğru evime ç-İdim ve yatağıma yattım. Saat aşağı yukarı üç vardı. — Odanız nerededir M. Kon - don? Kondon mütehayyir bir vaziyet- te bir kapıyı işaret etti, — Odanızın kapısı, siz yattığı - nız zaman kapalı mıydı, açık mıy- dı? (Bitmedi) Dış ve iç şehirlere tele'on konuşmalarında kolaylık Oğrendiğimize göre, İstanbul Pos- ta, telgraf baş müdürlüğü, şehirlermiz. le ve dış şehirlerle konuşmaları kolay- laştırmak maksadile Beyoğlu, İstanbul ve Kadıköy postahanelerine yeni tele- fon tesisatı koydurmuştur. Her üç poslahanede, bu şekil mü- habereler için birer hususi telefon bü resi ayrılmıştır. Diğer taraftan, telefon abonelerinin şehir arası ve beynelmilel | İkonuşmalar için telefon şirketi ile mukavele yapma- ları usulü de kaldırılmıştır. Bundan böyle her abone, hiç bir muameleye ih- tiyaç görmeden şehir harici görüşme - ler de yapabilecektir. Yeni Posta, Telgraf Başmü. işe başladı Açık bulunan şehrimiz posta, telgarf başmüdürlüğüne Ankara telsiz mühen- dinlerinden Bay Mazhar tayin edilmiş- tir. Bay Mazhar Ankaradan şebrimize gelerek yeni vazifesine başlamıştır. Hava raporu Sıfır derecei hararete ve deniz seviyesine indirilmiş barometre bu sabah saat 7 de 762,5 saatlâde 761, dersesi hararet saat 7 de 0,03, saat 14 de O, en yukarı hararet 1, en aşığı hararet 0,07.. rüzgâr yıl- dız poyrazdan esmiştir. En yukarı sürati saniyede 14 metreye çıkmış- tır. Vapurculuk şirketinin yeni vapurları Vapurculuk şirketinin “Lojt Triesti- İ no kumpanyasından tatın aldığı yeni ge- ilerden (Güneysu) vapuru bugün Ka- radeniz hattına ilk seferini ( alacaktır. (Aksu) vapuru da on güne kadar ayni hatta işlemeğe baştıyacaktır. Küçük haberler * Döklor Ihsan Saminin başkan unduğu Türk e mikrobiyoloji kurumu dün akşam da Etibba odası salonunda toplanmış, mesleki meseleleri konuş - muştur, * Yakında Ankarada toplanacak o- Jan Ahi Sıbbat şürasıma Etibba odasın- — operatör Bay Murat Can gidecek- tir. * Okonomi bakanlığı deniz ve hava müsteşarı Bay Sadullah Güney, dün An karadan şehrimize gelmiştir. Bay Sa - dullah Güney, burada bir kaç gün ka- dar kalacak, tetkiklerde — bulunduktan sonra Ankaraya dönecektir. * C.H. F. Eminönü Kazasına bağlı Beyazıt nahiyesi tarafından Şehzadeba- sında Fırka Merkezi salonunda bir mü- samera verilmiştir. Müsamerede avukat Bay İhsan Mukbil tarafmdan saylâv se- minde hallermızın iği alâka ve MİLLİYET PERŞEMBE İta yanlar Habeşleri P.otesto ettiler (Başı 1 inci #ahifede) yan kitastını kuşatmak teşebbüsünde aş- hinde Gerlogubi civarında: ki hâdiseler ana da Habeş tebliği şu malümalı veriyor “Yalnız tüfekle bir Habeş di imparatorun evvelce İere tamamile riayet olan - Büradeki tahiimlere göre, UakUal mintakasında Habeş ve Somalı hududu arasında bulunan malısüidar ve suyu bol olan mıntaka, tehlikede olan yeâne iin takadır. Bu civar dağlarında | gıdai maddeler ve ımembızarın azlığından do re'de harp tehlikesi olmadığ :söyleniyor. Söylenildiğine göre (bugün Malya Somalısında 4V00 ve (o Eritre'de JO) italyan müstemiske askeri vardır. de bu s0 » rler ve | ok yerlerine Eritre'nin hav duğundan metropol askerleri getirile - Bölür. | Habeş kuvvetleri, bazı İ 200,046 ipi: olarak tahmin edik | dir. Talepname haberi yalan yen tıkzip etmektedir. Bu şayıalar, <rznunda Ualual hâdi len metalibin r şka bir çey değil mr İştediğine dair olan şa- yinlara gelinet; esasen bütün Haber as- | keri ve kabile halkı baş açık gezer, de- siliyor. Italyan tebaası yerlilerden 5 hayatına mal olan son hâdiseler: rü şüphesiz £ işteniler ir ölen haberin sıhhati teyit edilmekte - dir. Maslahotgüzar ne diyor? ROMA, 13 (A.A) — Habeşistan maslahatyüzarı Bay Afvork, Röyter &- jansı muhabirine demiştir ki: “Italya ile Habeşistan arasında bir harp çıkacağına, şahsen ihtimal vermi- yorum, Bu meselenin mustihane bır tarz da halli mümicün otabilir.,, Masimafih, Bay Afvork, nin bilcümle aykırı metalibi redduture azminde bulunduğunu da söyledikten sonra, şu suretle sö:7 » devam etmiş - ör “Vaziyet şudur: Eğer Italyanlar U- alual vakasında ötürü bizden tazminat istemekte ısrar edecek olurlarsa, ki, ta- rafımızdan sebebiyet verilmiyen bu vaka | esnasında bir çok Habeş telef olmuştur, ve eğer İtalya hükümeti Ualual'a ka - Gar wan arazının kendi malı bulundu- ğuna iddia ederse, bizim bu esaslar üze- n ğ hükümeti - sekli Fransız gazeteleri ne diyor? PARİS, 13 (A-A.) — Italya - Habeş #htilâifi, eflârı umumiye nazarımda hay- li tehditkâr bir mahiyet arzetmektedir. Ancak gazeteler, muslihane bir tavsiye tarzı bulmağa çalışan diplomasinin gay- retlerine güveniyorlar, Pöti Parizien, Ingiliz masahatgüza- rının dün akşam bariciye kâtibi umu - misile bu mesele hakkında görüşmüş ol- duğunu haber verdikten sonra diyor ki: “Italyanın hazırlanması makuldür, Çünkü Somali hududu boyuna on bin - lerce adam yerleştirdiği muhakkaktır. Bay Mussolini icap ederse, kuvvetle mu kable etmek arzusundadır.,, Figaro gazetesi, ilk Ualunl hâdise - derini müteakıp derpiş edilen müzake- relerin henüz başlanmadığına ese£ ederek diyor kiz “Iki fırkayı seferber etsnekle, > Bay Mussolini belki sadece silâh elde olarak müzakereye girişmek amacı gütmüş- tür. Matin'in Roma muhabirine göre, Ha beşisian ne tazminat, ne de tavizat ta- raftarı değildir. Zira, hiç bir taarruzda bulunmadığı gibi bâdiselerin vuluh duğu yerler, hep kendi arazisi dahil dedir. Habeş imparatorluğu, uluslar kuru- munun hakemliğini kabul stmeğe ha - zar olduğu gibi, salha taraftar olmakla beraber memleketinin istiklâl ve tama- miyeti mülkiyesini de saydırmağa az - metmiştir, Jurnal da diyor ki: “Bu ihtilâf, Uluslar korumu için çe- tin bir imtihandır. Ortada iki şık yardır. Eğer uluslar kurumunun tavassutu aran- mazsa, bu, kurumun iflâs ilin etmek demektir. Ve eğer tavassuta aranırs3, 0 zaman da, uluslar kurumu müdah wesi- nin faydasızlığını bir kere daha yöster- miş olacaktır. 'Eko dö Pari de kezalik, Cenevrenin yine içinden çıkılmaz bir mesele ile kar» sılaşacağı mütaleasındadır. Popüler, Bay Mussolinin harbe ka - dar varmaksızm müsbet neticeler elde etmeğe matuf bir siyazet takip etroekte bulunduğuna zahiptir. “Mussolini, Ha- beşistan üzerinde hukuken değilse de filen bir himaye tesis etmek istiyor. U- luslar kurumunun uykudan uyanması Wi ŞUBAT 1935 Kaiforniya açık- larıxda bir facia (Devamı Gmcı sahifede) çalıştımsa da denizin yüzünü, an- | cak pek yakına gelince görebildim. | Su; emas eder etmez, sefine is kiye bölündü Mürettebat, kauçuk sandallara bindiler ve nihayet Makon battı. B. Viley, ilâveten mürettebatın, intizamı pek güzel muhafaza ettik-| lerini ve tahlisiye kemerlerini tak: | mağa vakit bulduklarını söylüyor. Yağmura rağmen deniz sakindi. Ve bu, çok muntazam cereyan &- | den kurtarma işi ,olay'aştırmış- tr. Kaybolan iki şahıstan biri, tek sizci, öteki de metredoteldir. | .. LONDRA, I3.A.A. Kazaya mış olan kabili sevk balonun i- çindekilerden meydanda olmıyan iki kisiden biri, telsiz memuru 0- lup rukut esnasında 40 metre ka- dar irtifadan kendisini denize at- mışlır. Diğ is ise ra Gen Ber! »a!l Fahreddin inden geldi (Başı 1 inci sahilede) İran - Afganistan hududuna lar da hazırlanmıştır. General Fahrettin Aral raporunu ve vazilesine dair izahat vermek üzere Ankaraya gi- decektir. Bugün şehrimizden hareketi muhtemeldir. General Fahrettinin başkınlığı altın daki heyetin kararı henüz Iran ve Afgan hükümetlerine de bildirilmemiştir. Bu | karar hükümete verildikten sonra ali - kadar devletlere bildirilecektir. PR ME A alya tarafından itüibaz edilmiş o - dbirlerin İtalyan müstemleke ini temine matuf ale akım ihtiyat tedbirlerinden i- baret olduğunu söylemiştir. Asıl mü zakereler. Adis - Ababa'da Habeş im peratoru ile İtalyan müreesilleri ara- sında icra edilmektedir. Habeş mas - lahatgüzarı hükümeti tarafından her- hangi bir tebliğde bulunmaya memur edilmiş değildir. ... ROMA, 13 (A.A.)— Bay Suvich ile Habeş maslahatgüzarı arasındaki görüşmelerden sonra siyasi mahafil, ihtilâfm muhtelit bir komisyona ha - valesi mümkün olduğu mütaleasmı i - leri sürmekteler ise de müzakeratın şimdiki hali iki tarafın böyle bir usu- lü kabul edeceklerini tahmine müsait bulunmamaktadır. Avam kamarasında sorulan sale cevap LONDRA, 13 (A.A.) — Avam Ka- marasında sorulan bir suale cevaben Sir John Saymen bilhassa demiştir k Italyan Hariciye Bakanlığından is- tenilen malümata covap olmak üzere Romadaki İngiliz sefirine Somali ile Habeşistan arasındaki hudud üzerinde son zamanlarda çıkmış olan hâdiseler .... Salkımsöğütteki ayazma” dan şifa, Sıhhat ı umanlaf Ayazmanın hasılâtı Sirkecideki Rum mektebinin masrafına karşılıktır Salkımsöğüt önünde tramvay » ları yolundan alikoyan bir kalaba» İk kaldırım boyunca dizilmişti. Solda, üzeri salipli karanlık ka- pının ağzımda, gözü görmez, eli a- yağı tutmaz dilenciler; bir ağızdan rumca anlaşılmaz bir ilâhi okuyor. lardı. Arkadaşım, kolumu dürttü: — Bugün pazartesi değil mi? Ayazmanın en kalabalık günü!. İstersen, biz de girelim!. Sakat dilencilerin önünden güç- lükle yol bulup sokulduk. Kapıdan girince büyücek bir sedir üstünde yaşlı"bir adam, göze çarpıyor. Her içeri giren bu adamın önünde bir kere eğilip uzattığı salibi öpüyor, sonra gönlünden ne koparsa, ö - nündeki tepsiye bırakıyor. Tepsi ağzma kadar gümüs, nikel, bronz paralarla dolu.. Duvarlarda başı taclı bir çok a- İ sizlerin serma ile işlenmiş resim * leri var, Tavanın tam ortasında iki be - yaz güvercinin arasından İsa pey- gamber,. Burası âdeta bir küçük kilise.. Sıra sıra, boy boy, renk renk mumlar. Mumuna göre fiyatı da değişi - yor: Tanesi elli paradan on kuru- şa, elli kuruşa kadar mum var. Ayaterapon ayazmasına girip, suyundaki şifa(1) hassasmdan is- tifade etmek mutlaka bu mum lardan almak | İ Bir köşeye çekilerek, gümüşlü çerçeveler içindeki aya resimlerine tapınanları seyrediyoruz. likin, siyahlar giyinmiş yaşlı bir kadın geldi, kürsüde oturan papa- 2n uzattığı ayaya bir kaç defa yüz sürüp, sağ elini, göğsünün sağına soluna götürdükten sonra mumla- rınr uzattı. Papaz, bunları kendi büyük mu munun alevine tutarak birer birer yaktı, sahibine verdi. Kadıncağız, mumlar elinde, haçlı tasvirlere doğru yürüdü. En başta İsanın resmini öpüp geçti, sonra dudakları arasından bir dua mrıldanarak sıra ile öteki tasvir- leri de ziyaret etti, Döne dolaşa çeşmenin yanma döndü, (Büyük mermer, yalağın üstünde; parıl pa- yıl yanan su taslarından bir tanesi- ni musluktan ağzına kadar suile doldurduktan sonra, birden içti. )- kinci defa doldurduğu tas ile de göz lerini yıkadı. Bu işi, hepsi de bir nevi ibadet dolayısile Italya hükümetinin tedafüi bir ihtiyat tedbiri olmak üzere iki fır- ka askeri seferber ilân etmiş olduğu bil ürmiştir, — Bu iki fırkanın mevcu- du takriben 30 bin kişiye baliğ olmak tadır. Bundan başka İngiltere hüküme - tine bu ihtiyat tedbirlerinin hiç bir za man İtalyan hükümetinin meseleyi Ha- beşistan ile yapacağı | doğrudan doğ - ruya müzakerelerle dostane bir su - rette halletmek için şimdiye kadar sar fetmiş ve halen sarfetmekte olduğu mesniyi terkedeceği mânasma gelmi - yeceği de bildirilmiştir. Ayni zamanda İngiltere hükümeti- e uzun müdedtten beri münaziünfih muntakayı işgal etmekte olan Italyan krtaatının bu mntakadan katiyen ile- ri gitmediği bilâkis Adisababadaki 1 - talyan elçisine Habeş hükümetile mü- zakereyo girişmesi için talimat veril- miş olduğu da bildiri . Sir John Saymen, Adisababadaki Ingiliz elçisine bu müzakerelerin mu. vaffakıyetle neticelenmesine - medar olmak üzere tavassutta bulunması mezuniyet ve selâhiyet verilmiş ol m ği eylemiştir le > üç Eron Sayman bundan sonra demiş- Habeşistan bülümeti uluslar kı e il tuptaki taahhüdüne sadık kalmış oldu » ğunu ve yeni bir takım hâdiselerin zu - buruna mâni olunması için icap edenle re iddeti sem vermiş bulunduğunu Benim bildiğime göre bundan ne im ve — Italya m rumuna her hangi bir mü 3 a e b Kİ ri bulun İngilterenin vaziyeti Diğer bir suale cevap veren Sir J Saymen iştir kis pi leme Bizim bu meseledeki vaziyetimiz şu- dur; Her iki memleketle de iyi münase - betlerde bulunmakta olduğumuzdan me selenin muslihane bir surette tesviyesi i- gin elimizden geleni yapmak isteriz. Ti ROMA, 13 (A.A.) — Bay Suvich I- lâzımdır.,, demektedir. MI üzakereler ROMA, 13 (A.A.) ar Suvieh, kn, ilmi şistana karşı Bir fikri olmadığına ve ihti- unda mersi ibi orlardı. Ziyaretçiler ara- Dada 18 20 yaşlarında gençler de var, Bunlardan biri, mum almadan, yürümek istedi. Papaz, elile küçük bir işeret yapınca, elini cebine gö- turmeğe mecbur oldu. Ayazmanın memuru, bizi ya- bancı gözlerle süzüyordu. Nihayet dayanamadı: — Burada birini arıyorsunuz? diye sordu. O zaman benim aklıma geldi: —A; m bir o mütevellisi vardı, dedim, galiba adı Tanaştı. İkide bir gazeteleri dolaşarak ku- lağına gaipten sesler geldiğini, bü- yük devletler diplomatlarmın ken- disini gizliden gizli takip ettikle - rini söylerdi. Ne oldu o adam?. Ayazma memuru güldi — Zavallının aklında bir par- ça eksiklik vardı. İki sene evvel, buradan gitti. | Şimdi nerededir, bilmiyorum!. — Bugün ayazmanızda epey ka kıbalık var! Kuşkulandı; — Eh.. Bir parça.. Pazartesi ol. duğu için... Ama başka günler. hep ziyandayız. — Koskoca mektebi geçindiri- yoruz, bayım dedi, ayazmann ge- Üiri Sirkecideki — rum mektebinin karşılığıdır! Ayazma memuru devam etti: Burası ocaktır, eski bir ocak... Aya terapan ayazması.. o Siz hiç gelmemişsiniz bu ayazmada.. Suyu çok şifalıdır. (Sizinkiler) dende gelirlerdi. — Bizimkiler kim? — Yani müsürmanlar.. Ama, şimdilerde görünmez oldular. Yal. nız (bizimkiler) kaldı. Onlarda gün geçtikçe azalıyor. Bir ayazma memuru ağzında bu tasnif dikkate değer bir mâna “aliyordu.. a ma için şöyle bir hurafe ; verd” Güya, Kıbriste Terapon ismini | bir aziz yaşarmış. Bu adamın bi dinlendirdikten © uzun sen” sonra, Kıbrislilere rüyasında Sv rünmüş: — Kıbrısı, Endülüslü bu yakınlarda hıristiyanların © den alacak. Benim kemikleri) burada bırakmayıp Istanbula SÖÜİ derin! demiş. gil Bunun üzerine cesedini Kıbf taki mezarından çıkarıp İstanbiii getirmişler. Gömüldüğü Yı hemen bir su fışkırmış. AY: pon ayazması, işte bu azizin araplr”” ir | zarından fışkıran su imiş. Şifa“ ği mup içenlere âfiyet olsun! ij Otuz beş, kırk yıl önceye K&X dar bu ayazına üstündeki evls Bİ likte bir Türkün tasarrufu altın©. iken Abdülhamit tarafından Ro patrikhanesine hediye edilmiğ | Ayaterapon ayazması, meni” runun yanılıp yakılmasına rağ. hâlâ patrikhanenin en büyük riot kaynaklarından biri olsa #€ rel, Çünkü, günün hangi saati! önünden geçsem, kapısını ağfffi kadar ziyaretçi ile dolu görüğ” rum, a Salâhaddin GÜNGÖR — Lindbergin Çocuğu meselesi” (Başı 1 inci sayfada) “| dr. Böyle bir cinayeti işlemek i damarlarında donmuş bir ka9 kan bu haraminin, memleketin f refini kirletmiş olan bu sefilin 9“ ya çıkması lâzım gelmiştir. © pg Zabıta, bu muzur hayvanı, bir mumerolu dünya düşmanın! hayet ele geçirmiştir. İşte, Bi Hauptman karşınızda bulunuye”. Herkes, hatta müdafaa mevkii de bulunanlar bile onun suçlü duğuna kanidi *| B: Vilentz; müteakiben, Lİ berg'in, red Conson'un ve Dok Kondonun bütün evleri cuk çalınalıdan beridir, fiil vE reketleri tecessüs edildiği baliğ” şüphe uyandıracak hiç birşey #” rülemediğini ilâve etmiştir. B. Vileniz, iddianamesine tam verirken de, fidyei necati İğ. kil eden paradan tek bir dol” dahi, Lindberg'in adamlarile © masta bulunan hiçbir ferdin elf de görülmemiş olduğunu söyl” tir. A Günahları çı ıkarmış FLEMİNGTON, 13, A. Aİ Müddeiumumi iddianamesi kuduktan sonra, dinleyicilerin sında oturan bir paps, ayağ# © kıp bağırmıştır : i — Hauptman'a benzeyen, #4 o olmıyan bir adam, 1932 Ramo yortusunda, benim kili gelip, bana günahlarını ikrar ği sırada, Lindberg'in çocui çaldığını itiraf etti. Vepa Barne adındaki bU pas, derhal zabitaca di i rılmış, lâkin sorğuya Kaldi i sonra, serbest bırakılmıştır. Bİ hadeti “iddin mekamı, ne de dafaa avukatları nazarı itibi”” 2 mıyacaklardır. . (Asınız) ka eba ipin som menin harici beş bin kişi tarafınd”, sınız! Parçalayınız!,, diye bağı Bu hödiseden sonra hâkim, " me etrafında bir polis kordonu * emretmiştir. gi / : , Soğuk kanlılığiye maruf ola” her hangi bir harici tesir altımda Çarşamba gününden iti 7 DELİ DOLU öleli e

Bu sayıdan diğer sayfalar: