İLLİYET Tefrikası: 2 Sakın bu polis hafiyesi denilen adam Fantoma - Hırsız olmasın? Hülâsa (Fantoma - Hırsız namile maruf o- lan Marten Dal hususi bir baloda da- vet bulummaltadır. Bu baloda Fanto- manm düşmanı fakat Martenin dostu bulunan polis hafiyesi Sumers de vardır. Yani Dal iki şahsiyete sahiptir. Fanto- manın gözlü ev sahibinin yeşil müvec- herine takılmıştır.) — Ey siz misiniz matmazel Bri- na! Genç kız gözlerini £ gözlerine dikti. Sonra dudakla.ı hafifçe kı- mıldadı. Sonra sert, vahşi bir gü- löşle güldü. Bu gülüş biraz evvel, genç adamı teshir eden gülüşün ay eridi. — Hâfızanız o kadar kuvvetli değil Mösyö Dal!.. — İsimleri aklımda tulamam... Meselâ sizin aile isminiz!... Hattâ hapishaneye gitmek pahasma da olsa bunu hatırlayamıyorum. — Hapishaneye gitmekten mi korkuyorsunuz? Titredi ve cevap verdi: — Yok canım... o değil:- Bilhas- sa o değil!.. Sonra uzun uzun genç kızı süz- meğe başladı: küçük ve ince idi. Ve dudakları gülüyz/du. Ve mehta- bın altında mermerleşen saçları, rüzgârla dalgalanıyordu. Dal: — Tuhaf şey dedi. İçeride salon özleriniz sarımtrak yeşil renk» i. Halbuki burada siyah görü- nüyor. — Sarımtrak yeşili? Hiç şüphe- siz, madam Koverlih'in yeşil mü. cevherine gözünüz yn onu dü- mz gözlerde ne alay ne de hiyanet var- dı. Genç kız ilâva etti: — Belki siz de galeti rüyeti elvan hastalığı var. Renkleri biribirinden tefrik edemiyorsunuz! Benim göz- lerim sizinkiler gibi O külrengidir. Fakat bunun zaten ne ehemmiyeti var. Aile ismim de öyle. Siz bana Brina diyebilirsiniz. o Ben de sizi Martin diye çağırırım. Nasıl hoşu- nuza gidiyor mu? — Ne demezsiniz Brina! — Fakat hâlâ sualime cevap ver- mediniz Martin. Birisinden mi ka- çıyordunuz? — Ne münasebet? Bu esnada birkaç dakika evvel Sumers'in bulunduğu çam ağacına doğru baktı. Ve mirldandı: — Kimden kaçacağım? ii Bilir miyim ben. Burada bir lis memuru var, Belki görmüşsü- nüzdür. Küçük biçimsiz bir adam. Tıpkı buldog köpeğine benziyor. za bakılırsa birisini ısıracak gu — Polis olduğunu nereden bili. yorsunuz? — Madam Koverlih söyledi ve kimseye mi de sıkı sıkı ya tenbih etti. Zaten öbür davetli- lerin de haberi var. Hepsine ayni şeyi tekrarlamış olacak! Ellerini blozunun ceblerine sok: tu. Vücudunu geriye doğru çekti: — Martin dedi, bu polis memu- rundan kaçıyorsunuz değil mi? — Hayır, Bilâkis, onun benden kaçtığını zannediyorum. Tekrar genç kızın yüzüne baktı. Bu bakışların altında hiç bir gizli mânâ yoktu. Sonra tekrarladı: — Ben neden kaçacak ( mışım? Benim vicdanım müsterih. — Evet ama... amasi var... ben de vicdanımın müsterih olmasını çok arzu ederdim. — Neden bir şeye canınız mı sı. kılıyor? — Hayır Martin, hayır!... Ben... Ben feci bir mahlükum! ve bu po- lis memurunun bu müthiş herifin ben çıkarken © bana nasıl baktığı hiç aklımdan çıkmıyor. — Bundan hiç mütcessir olma- yın! —O günahkâra da,peygambere de ayni nazarla bakar. Fakat benim anlayamadığım bir nokta var: Bu adamın burada iş ne? — Madem Koverlih bana anlat- tı. Siz o hiç Hırsız - Fantoma'dan bahsedildiğini duydunuz mu? Nakleden: M. FE — Şu haydut mu? Onu kim bil- mez! — İşte o! Polis hafiyesi Madam, Koverlih'e demiş ki, “Bu Hırsız - Fantoma şüphesiz bu akşam buraya gelecektir!,, — Buraya mı?.. bu akşam mı? — Bilmem, öyle (söylüyorlar... Tuhaf şey ama... Fakat polis memu- e e Emi etmiş ki nihayet am kendisini çağırmağa mec- bur kalmış. > Martin genç kıza bir daha dik- kalice baktı. Fenerlerin ve mehta- bin ışığı altında onu bir defa daha süzdü. Çok muzdarip görünüyordu. Bluzunu düzelterek: — Boyuna da kayıyor, dedi, bi- İiyor musunuz Martin dedi, benim aklımdan ne geçiyor? Sakm bu po- Bis memuru Hırsız - Fantoma olma- sn? Dal şaşaladı: — Ne? diye bağırdı. — Bu, salona girmek için iyi bir usuldür de onun için. Dal; — Evet! diye tasdik etti. Göz- lerinde müstehzi (o bir alev parla- mıştı. — Madam Koverlih için iyi bir ders olur. Çok basit bir kadm. Her şeye inanıveriyor. Üstelik te haline bi herkesin gözüne batan bir şekilde âlemle korta (yapıyor. Fakat, hırsızlardan polislerden faz la bahsettik. İsterseniz dansedelim Dal: — Memnuniyetle diye cevap ver- a Gizli bir sevinç sesini titretiyor- ————— Koluna girdi ve eve doğru ilerle- meğe başladılar. Cazband durmuş- tu, Fakat yaklaştıkları zaman kiv- rak provalar çalmağa başladı. Ka- pının önünde idiler. (Birdenbire Dal kahkaha ile gülmeğe başladı. 2d oluyordu? ne vardı? Brina sor- hu: — Tuhaf bir şey oldu? — Demincek söylediğiniz sözler aklıma geldi de... hangi şu polis memuru sakın polis kıyafetine gir- miş Fantoma - Hırsız olmasın de- memiş mi idiniz? İşte ona gülüyo- rum... Bunu Sumers'e anlatacağım. Sumers'mi? bu da kim oluyor? — Dostlarımdan biri... Yapılan My vakit vakit zevk duyan adam. Zannederim ki bu onun hoşuna gidecektir. Balo salonuna giden geniş sofayı geçiyorlardı. Büyük kapılar apaçık. bı. Buradan salonda danseden bü- tün çiftleri görmek kabildi. Kapı- nın önüne geldikleri zaman Dal ko. İunu kızın beline (sardı, ve küçük bir elin omuzuna değdiğini hissetti. Her ikisi de kendilerini musikinin ahengine bırakmışlardı. Fakat bir- kaç kere ya döndüler, ya dönmedi. Salonun öbür ucunda, müzikacı- Jarın bulunduğu yere yakın bir yer- de bir el kalkmış ve sükütu emret- mişti. Dansedenler şaşkın bir vazi- yette kaldılar ve durdular. Herkes biribirinin yüzüne bakıyordu. Evin sahibi olan Nikola Koverlih mey- dana çıktı. Bu, uzun, zayıf, le arşa a- yaz bir adamdı. Birkaç kelime söy- lemek istedi. Fakat sesi zayıftı kim- se bir şey anlamadı. Dal gülüyordu. Böyle bir sahne- ye ilk defa zastgelmiş değildi. Bu- nun neticesinin ne olabileceğini tah min ediyordu. Kalabalığa baktı, herkes ev sahibinin ne dediğini öğ- renmek için biribirinin üzerine yı. Zılıyordu tam o zamanda genç kı- zın titrediğini farketti. o Brinanm gözlerine garip bir korku, bir endi- şe vardı. — Ne oluyor, ne var? diye mr rıldandı... Sonra kızıl dudaklarının arasında kelimeleri geveliyerek ilâ-| ve etti: — Şunu siz alsanız dabaiyi € dersiniz Martin! Dal'ın eline bir şey sıkıştırmıştı. Bu yassı ve oldukça yuvarlak bir şeydi. Genç adam buna bakmağa bile hacet görmemişti. Parmaklari- le ilk yokladığı zaman anlamıştı bu yeşi. elmastı. — Bitmedi — MİLLİYET PEŞEŞEME, Bulgaristanda Kabine değişti (Başı Tini sahifede) İ Yeni hükümetin iç sıyasası bütün ulu- sal kuvvetlerin — birleştirilmesini ve maemleketin ökdnomi işini kuvvetlen- dirmoği istihdaf edecek, ve hiç bir de- öişiklik göstermiyeceketir. Dış siyasada şimdiye kadar oldu- ğu gibi barış bütün © memleketlerle bilhassa Bulgaristanın komşular laşma sıyasası olacaktır. Dışarı işleri bakanlığında Bay Batalof'un kalması bunun bir delilidir. SOFYA, 23 (A.A.) — Kabine te - beddülü hakkında mütalealar serde - den gazeteler, bu tebeddülü intaç et- miş olan sebeplerin tamamcu dahili olduğunu yazmaktadırlar. General Zlatevin teşkil etmiş ol - duğu yeni hükümeti, hükümdar ile or- du ve millet arasındaki mukaddes ra- bıtanın bir ifadesi olarak selâmlamak- istifası yalnız Bulgaristanda değil, Türkiyede de a- Jâka ile karşılanmıştır. Komşumuz o- Jan Bulgaristanm dahili ve vaziyetinde hasıl olacak her ti gişiklik tarafımızdan takip edilmesi geye e Van çet ile görüşerek bu değişikliğin se - bebini sorduk. M. Vançek dedi ki: — Kabinenin değişmesi sırf dahili vaziyetten ileri gelmiştir. Bu bir Tran- sation kabinesi olacaktır. General Zlatef'i a Batalof yeni kabinede yerini mı za eimiştir. Bu da kabine değişikli ğinin harici siyasetle bir alikası olma» dığını gösteriyor. © Başvekil General Zlatef ise eski ka- 'eni kabinenin başlıca le iii komşularile dostluk rabıta- larını kuvvetlendirmek olacaktır. İki köy halkının mübadelesi M. Vançef biri Türk diğeri Bulgar iiribirlerile mü- cevaben dedi ki: biribirleğile edilecek emlâk ve arazinin Hstesini de hazırlamışlardır. Bunlarm müracaatı üzerine iki hü. kümet te mübadele edilmelerine mu- vafakat etmiştir. 40 - 50 a'leden ibaret olan bu iki köy halkı bir kaç güne kadar yeni yurt larma gideceklerdir. Türkiye - Bulgaristan ticaret muahedesi — Bugünkü ticaret muahedesinin müddeti 17 martta bitiyor. Bununla beraber müddet bitmeden ( evvel iki hükümetin anlaşarak muahedeyi da- ha bir sene temdit edeceklerini zan - nederim. Bulgaristanm Ankara sefirliğine ki min tayin edileceğini | soruyorsunuz. Henü belli değildir, Yeni sefirin tayini, hariciye büt- çesinin tanzimine bağlıdır.Hariciye na zurı Cenevrede bulunduğundan bütçe son şeklini alamamış ve bu sebeple Ankara sefiri de henüz tayin edileme- miştir, Bulgaristanda Türkiye aleyhine bir cereyan mevcut olduğu hakkında Tür kiyede şayi clan haberler doğru de - ğildir. Bulgar hükümeti bütün komşu- larile ve bilhassa Türkiye ile daima dost olmak ister. Başkonsolos — M. Vançef doğmuş ve 191Z senesinde Galatasa- ray lisesinden çıkmıştır. Bilâhara Sofyada hukuk tahsil et - miş ve bir çek harici vazifelerde bu - Munmuştur. M. Vanşef Türkçeyi iyi bilen ve ü çok iyi tanıyan sevimli Dir duplomattı Kadastroda yeni Teşkilât başladı (Bağı 1 inci sahifede) larına vaki olan itiraz ve iddialara ait” evrak ile beyannameler, ittihaz oluna- cak idari ve kazai karar ve icra edile - darı va haritalar , dadıga süsuminM muaf tutulmuştur. Tapu kanunu da İ kânunusaniden ji tiberen tatbik mevkiine konmuştur. Bu kanuna göre de gayri menkul devlete ait ise alım ve satımında malmemuru bulu- macak, eğer belediyeye ait ise beledi- ye reisi, evkafa ait ise evkaf müdü veya bünlar tarafından kâtibi âdil vası- tasile vekil edecekleri memurlar takrir İ vermek salâhiyetini haiz olacaklardır. Bu kanuna göre, denizden odolma yerler, sahipleri tarafından dol. ise dolduranlar lehine meccanen tescil edilecektir. Yeniden doldurmak istiyenler de a- likadar daireden müssade almak mec - buriyetindedirler. Tapa ve kadastro kanunlarile nizamnamelerinin tatbilkini gözden geçirmek için umum O müdür Bay Cemalin bugünlerde gelmesi bek: lenmektedir. a) IKINCIKANUN 1935 Eski posta müdürünün muhakemesi | Almanvanın g (Başı | inci sahifede) mevzu o imiş gibi o başka bir o imik- ya: aramak hususunda heyeti vekile - ye müracaat eylemek. Beşinci defa 4 — Heyeti vekile mubtelit müşa- virler komisyonu teşkil edip bu komis- yon tenzili İkararlaştırdığı halde nakid işlerinin sermayeye müteallik mütalea- sını esas ittihaz ederek tenzile teşeb - büsten evvel şirketin malı ve kiymetini tetkik etmek üzere (o kömisyon teşkili zımnında beşinci defa heyeti vekileye müracaat etmek, 18 Gün 5 — Nihayet Nafia vekületi hemen tebliğ edilmesini bildirdiği halde tebliğ 18 gün alıkonulmuş, ve aynen tebligat yapılacak yerde müşavirler kararile sia. kit işleri müdürünün raporunu gönder- mek suretile vekilin emrine karşı şir - ket lehinde itiraz zemini hazırlamak, 200,000 lira 6 — Tarife komisyonunun mubtelif topuantılarında tenzil kararı verilmiş i- ken bir çok tmünakaşalar açarak tenzil kararlarının tatbikine mani olmak ve İs- tanbul halından bu suretle 200 bin li- şirketin şirket mukavelesine yapılan zeylin ikin- ci maddesi, tarife komisyonunun karar- larına karşı şirkete itiraz hakkı tanın - madığı halde sirf halkın menfaatini ko- rumak için idareye bu salâhiyet veril- wen o bu salahiyeti şirket lehine etmek. 7 — Bir taraftan tarifelerin yüksek» liğini beyan ederek tenzilini istiyerek şerketi muzakereye davet etmiş iken, diğer taraftan tenzili masraf ve taahhüt. lerin ipkasından şirketi müşkül mevki- de bırakacağını söyliyerek mukaveleyi tatbik cihetine gitmemek, Bundan maa- da ingiliz birası kambiyo fiyatma göre tenzilat yapılırsa şirketin zarar ğini söyliyerek bu düşünüşten şirke - #m 1 milyon lira kâr ettiğini , unut- mak, Bu hâdiselerin her (o biri bir idari muamelenin düşünme ve takip etme tarz larından ibaret olup buna karşı ihtisms kömizyonunen ve devlet görüsimen veri- İen karar karşısında mukavelenin tadi İinin istenmesi ve bu suretle muamele- yi menedecek bir şey olmadığı halde ve tezkereler vekâletin tasvibine ikti - ran ettirildiği halde kendisine hususi menfaatler temin ötmek gibi 1602 nu - maral; kanuna ithal edecek delil ve ka- rineler aranmaksızın münhasıran fikir ve içtihatlarda her zaman düşünülebi - şeklin- gün sonra tebliğ etmek ve şirkete gön- dermek saç mahiyetini haiz olduğun - can lüzumu smuhakemeyi muciptir, Bay Fahri Bay Fahri ise 4 teşrinisanide ayrıl. dığından —— teşrinievvesin 26 sından 4 teşrinisaniye kadar geçen zaman zar - fında cumhuriyetin onuncu yıl bayra » mu tatil günleri dahil bulunmasına gö e, Bay Fabri kahili af değildir. Lüzu mu muhakemenin bu kısmının feshi ta- lebine karşı 7 maddenin tafsilâtı baştan sonuna kadar şirket lehine gayri tabii | ve vakti memuriyet ve vazifelerini sui- isümal ettiklerine dair daavi dairesin - de verilen karar Bay Fahri ve Bay Ce- mal hakkında doğru © görüldüğünden tasdik orndu. Bay Suphi Bay Suphiye geli dörder gün tebliğ mestlesinden görülmüş ve muhalefet vaki oimuşsa da ancok tariienin tenzili reyini iznar etmişken madürü umumi muavinuğinde bulun - duğu zaman nafia vekieüne | şirketin malı vaziyetini bitaral bir heyete tet - kik ettirilmesi için Başvekâlete müra - <aatla terke tenzilâtn: 3 ay daha ge cikürmekle beraber daha sonra vekâlet yaparken de nafa veğülelinden #cele ol- masma © bakılmıyarak teoiğ olunan emri şirkete tebiiğini daha 9 gün ge - ciktirmesi de hâdisede alikasına bir de- Midir. Bu itibarla meni muhakemesinin fes- bine dabiliye hukuk müşaviri Bay Ek - yari evep elik. donyaya yk rı ise de bu tarzda mütalcada (mi olmadığından nihayet bir içtihat Ma : yetine geçmesi filinden dolayı meni mu- bakemesine çoklukla karar verildi. Müdafaalar Karar okunduktan sonra Bay Fah- rinin müdafaa vekili Bay Hayrulah söz alarak, devlet şürası mülkiye dai - resinin kararında dahiliye hukuk mü - şaviri Bay Ekrem hakkında serdedilen mütalen ve müvelkilim — haklında bu mahiyette bir muamelci o kanunıyeuin taUkini yüksek mahkemenizden isti - yor. Okunan lüzumu muhakeme karar - namelerinden anlaşılıyor ki müyekki - İm ve arkadaşlarına isnat edilen suç bir silsilei hâdisattan ibaret bulunmak. tadır. Bu silsilei hâdisat tetkik edilir ken görülecektir ki 7 maddeden wüddesi af kanununun tayin ettiği müd- detten evvel vaki olmuştur. Bundan dolayıdır ki devlet şü nm Bay Ekremin af kanunundan isi fa etmesi dolayısile hakkında takibat yapılmamasına karar vermiştir. Devlet şürasınca müttehaz s0n tah- kikatın açılması kararında bahsedilen 7 maddeden ancak müdürü umumi mua- vinliğinde bulunduğu sırada Bay Sup- hinin nafin vekâletine yapmış olduğu tahriri tekliften ve bu teklifin vekâlet makamında bulunan zatm bunu tetki- ke imkân bulamıyarak Avrupaya gi - 'deceği sirada yazdığı derkenarın yedi sekiz gün umum müdürlükte geç kal - ması gibi bir maddeye şmünhasır bu - Junmaktadır. | hazmı ve 2 madde hakkımda müvek - kimin sörguya çakilmanni yüksek üöak kemenizden istiyorum. Bundan sonra Bay Ihsan Cemalin müdafan vekili avukat - Aziz söz ala rak; arkadaşımın ileri sürdüğü nokta hukuküdir. Hir prensibin hallidir. Bu noktada durmak lâzımdır. Devlet şü - rası umumi heyeti arkadaşının bah- settiği af kanununun müvekkilimin bu- kukı ve cezai vaziyetine müessir olup olamıyacağı hakkında bir şey söyleme- miştir. Bu itibarla bu cihetin sorgudan ev- vel mahkemece»stecil edilmesinde zaru- reti kanuniye vardır. Biz mahkeme huzurunda okunan maddeler hakkın - da açık alın ve tam kanaatle hesap ver- mek ve senelerdenberi efkâr: umumi - yeyi alâkadar eden bu meseleleri en in- €e teferrüatna kadar hesabını görmek azmındeyiz. Mahkemeden bütün bu işe müncer olacak ithamlardan sonra ku otli bir berset kararile çıkmak arzusundayız. Bir noktaya temas edeceğim o da aikadaşımın bahsettiği kanu.yur. Ma- lümdur ki af kanunu 28 temmuz 933 tarihincen &-ve.e mt olan © musümeri curmiyet kisvesinden kaldırmıştır. Dev. let şürası müvekkilime atfeasen hu - suslar. tarih sırasile yazmamıştır. Bu - na müsteniden tarih sırasile af kanu - nunun dairei şümulü haricinde kalan - un.ı tetkek ve Kusan maddeler için ka - nuni imkân olmadığmı arzedeceğim. Hüdise 5 - 7 . öz de başlamış ve 3 - 12 - 933 te bitmiştir. Şu halde mü- vekkilime suç diye isnat edilen madde- lerin kısmı azamı af kanunundan ev « vel, ar kanunundan sonraya rastlayan hâdise şudur: Şüra kararında bildirildiği gibi muh. telitüllh olan prensibin tesbit kâleiier hukuk müşavirlerinden ok kep bir heyet teşkil edilmiştir. Bu be- yet mesele hakkında noktai (o nazarmı tesbit etmiştir. Bu karar 19 temmuz 1933 tarininde müdüriyete gönderitmiş- tir. Bunun üzerine Bay Suphi tarafın - va ettiği hususi imzasile tesbit edeme- miş olduğ. Jan umum müdürlüğe tari- fenin tatbıka için şirket komiseri mez « dinde teşebbüs yapılmasını bildirmiş ve bu şirkete iblâğ edilmiştir. 18 gün geç iddin edilen tebliğ meseledir ki aftan sonraya taallük eden bir hâdisedir. Bi- msenaleyh bundan sonraki maddelerin müveldeilime karşı sual ile istizah ol - maması nokiai mazarını ilâve eder ve bir karara bağlanmasını dilerim. Iddia makamının sözleri eşten ğine gile öl; ymm daye rarında zikrettiği maddeleri biliyoruz. Gönderilen şekle göre eğer ismat o- Inan bütün işler 28 temmuz 933 ten evvel olsaydı, mesele yoktu. Ve takibe mahal kalmadığına af kanununa istina - den karar verebilirdi. Hâdise sonra da | devam etmiş ve yeni yeni & tezahürler göstermiştir, Kat'i mütalea yürütmek için suç - luların eski mahkümiyetleri olup olma- dığı sorulması Iğzımdır. Hâkim suçluların O şimdiye kadar mabkümiyetleri olup olmadığını İstan - bul ve Ankara mahkemelerinden tah - kiki için müddelunmumiliğe müzekkere yaz.lmasını ve duruşmanm Tl şubat sa- at on dörde talikine karar verilmiştir. Yeni soyadı Alanlar Istanbul İthalat gümrüğü ambar memuru Ahat Hiilenki, bürme Saffei, kardeşi Bahriye ”Şenol,, soy adını al- smeşlardar. * Adana hukuk (hâkimi Ali Fuat, zasından Ferruh, hemşiresi Sadiye, ye- eni maliye mcmurlarmdan Fuat (Yar zc), Eminönü kaymakamlığı tahrirat kalemi memurlarından (o Nevzat (Coş- kun), tapu kayıt kalemi memurlarından Müstein ve kardeşi doktor binbaşı mü- tekaidi Sadi (Bilhan), tapu evrak me- muru Bedri ve kardeşi İstanbul evkaf müdüriyeti vezmedarlarımdan Cevat (Ak çadoğan) soy adlarını Sıvasta soy adları SIVAS, (Milliyet) — Şurda xoy a- dı alma işi hızlı bir şekilde ilerlemek - tedir, Almıyanlar da almıya devam edi- yor. Bugünlerde soy adı alanların adla- rna bildiriyorum: Sıvas - Erzurum, Malatya iltisakı hatları müfettişi Galip (Demiriz), Zi- rant bankası çevirgeni Faik (Eren), mu- İ hasebeci Hamdi (Gönen), muhasip Ser- vet (Gözüd), muhasip Nihat (Güngör), muzmelât memuru Fahri yea se düz), fen memuru Cemil (Unal), fen m. Fazıl (Uyanık), başkâtip Aziz (Ural), anbar memuru Turan (Unger), daktilo Sabahat (Sevilmen), © eczacı Ali Rıza (Peker), Acevit oğulları (Ecevit), terzi Omer, Mustafa Silen), e gazete yaza- | rı N. Nafiz (Duman), Emir yazıcı ©- ğuları (Buyruk), Türlemen oğlu Fev- zi (Okyay), nümune haslamesi eezacı- (Mutlu), fen memuru Tacettin (öm | larından Hüsnü (Akkan), soy adlarını almışlardır. İ Avusturyada (Bay: 1 inci sabifedeğii lsrın bu deftere isimlerini kaj ceklerini ilân etmiş 'r. 4 Polis müdahele ederek elçi Oy” çin bir kordon kurmuştur. şılıyor ki, Avusturyanın birleşmesi taraftarlarını tesbit ler hazırlanmiştır. ş VİYANA, 23.A.A. — Bad bulunan Avusturyalı nazi eği Heimveten'lerin giydiği ünü zer üniformalar verilmiştir. bunların hududdan küçük linde Avusluryaya girebi ediliyor. Mahküm edilen nazilt VIYANA, Z3.A.A, — teşrin ayında, tedhiş suçunda ölüm cezasına çarptırılan iş. < zalarını, reisicumhur mete çevirmiştir. Kral namzedenin beya VİYANA, 23.A.A, — Vel tesi, Tyrol katolik işçilerine a Otus tarafından istar 9 İngiltere Avusturya ietikl bulunduğunu bir defa daha te) : in ti rupa muvazenesi için buyün ten ziyade İuzumlu olduğu » Şuşnig'in beyanatı VARŞOVA, 23.A.A, — Tet Karjir —— Avusturya Mep bir mülâkatı Seçim işleri Bitirildi (Başı 1 inci da ikidir. sabifede) Edirnede seçi EDİRNE, 23 (MA) — mizde dün başlayan i seçimi hararetle devam y Seçim bugün Edirne merkez ki” le Kavaklıda bitmiş ve hall doksanının reyini kullandığı larla donatılmış olan kım tezahürleri rasmda rülmüştür. Bu mersime halk kent iştirak etmiştir. Seçim er kadmlarımızm soysal leri cihetle memnuniyetle dir. İkinci müntehip seçimi elm her tarafında bitmiş 9 “Üzanköprü, Keşan ve EDİRNE, 23. A.A. — seçimi bugün Uzunkü; ve Cümhuriyet halk fırkası zanmıştar.