13 Ocak 1935 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

13 Ocak 1935 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

; T j i i Ts Töz dilimiz | Tabiat sırlarından: ikiz doğumlar Bir birlerine çdk benzeyen, hattâ yalnız vücut ve çehrece değil, ahlâk ve tabintça bile ayırd edilemeyen ikiz. çocuklar vardır. Bunların yetiştikleri muhit ve aldıkları terbiye ne kadar değişik olursa olsun gene ikisi de aynı yolda yürümüşler, ya iyi huylu, çalış- yahut muzır, fasit bi- rer cemiyet düşmanı olmuşlardır. Me- selâ ikisi de müzisyen olmuş, orkestra şefliği yapmış, yahut ikisi de katil, ci- nayet işlemiş ikizler görülmüştür. Buna mükabil olarak birbirlerine hiç benzemeyen, meselâ bünyece biri sarışın, mavi gözlü, dğer esmer, ka- ra göz, kara kaşlı ve tabiatları da büs- bi vardır. © Eskiden ikizliği bir sihirbazlık es6- ri, yahut esatir devrinde yarım ilâhla- rm insan vücudunda birleşip dünya- ya gelmeleri şeklinde tefsir ederler- miş! Fakat bugün fennin tesbit ettiği kikat bizi daha fazla tenvire kâ! İssiyet meselelerinde en ziyade aydın- latılmış olan cihetlerden biri kizlik meselesidir. / İlizliği evvelâ menşe itibarile bir ve iki yumurtalı o- larak taksim etmelidir. Bir birine ben- zeyen ikizler bir aşılı yumurtanın iki- ye ayrılmasile hüsule gelirler. Yumur- tanın her iki parçası ayrı birer şahsi- yet ortaya kor, fal unların evsaf ve kabiliyetleri biribirinin aynı olur. Biribir ne benzemeyen ikizler ise ay- rı ayrı iki ağılı yumurtanın büyümesile meydana gelirler. Bu tarzı taksim nazari bir tahmin- den ibaret olmayıp bazı hayvan yu - murtalarile yapılmış olan tecrübelere müstenittir. (Speman) ismindeki Al- man doktoru aşılı bir (semender) yu- murtasını kılla boğarak ikiye ayırmış ve ayrılan her iki parçadan ayrı ayrı birer fert teşekkül ederek bir yumur- talı ikizliği sun'i surette husule getir» Gerek erkek tohumunda, gerekse dişinin yumurtasında maddi ve ma - nevi vasıfları hâmil olan (kromozom) şeritleri vardır. İrsiyet inhisarı bun- İarın elindedir. Erkek ve dişiye ait 0- Jan bu kromozomlar cinsi temastan sonra birleşirler ve yeni bir fert mey- dana gelir. Bu şeritler insanda, 24 ü erkek ve 24 ü kadın tarafında olmak üzere 48 tanadir. Ikizliği tevlit ede - cek olan aşılı yumurta ikiye aj ğı zaman kromozom. ortalarından ikişer o kısma ayrılarak gene ber iki yumurtaya 48 yarim kro- mozom isabet eder. (Bu suretle iki yumurta da miktarda irsi kudre- ti ihtiva etmiş tirecekleri şahıslar da maddi ve ma- nevi ayni cinsten ve aynı derecede melekâta salı p olurlar. Bap âdeta, ta- biatın iki nüshalı bir basınıdır, arala- de dişi veya ında fark yoktur, İkisi harlı veya esmerdrler; & fetleri de hep bir türlü alur. İki yumurtalı ikizler ise, dedi gibi, iki yumurtanın ayrı ayrı masından doğarlar, Bunların bir.bi De benzemeleri, başka kardeşlerin bi- ribirlerine olan benzeyişlerden daha fazla olunaz ve birisi erkek diğeri di- 4, biri mavi gözlü döcir kara gözlü 0- labilirler, Hattâ bazan bunların ben- zeyişi o kadar az, daha doğrusu ben- zememeleri o kadar aşikâr olur ki or- tada b.r şüphe bile uyanır ve acaba i- kizlerin babaları ayrı mıdır diye de ya gelmiş olmaları da fennen müm - kündür. Eğer ırk biyologisini tetk'k edenle- rin iddin ettikleri gibi bünyevi ve ruhi kabiliyetlerin nkişafında muhit ve ter biyeden ziyade irsi tesirler hâkim olu- yorsa o zaman bir yumurtadan doğan biribirine benzer ik zler de, yetiştikle Mol tefrika: 71 amma ik eren d li dolaba cen devam etti: i gün bahçede odun yari yordum. Yorulunca belimi tutarak doğrulmuşum. ir kadın s€- ek “Belin mi ağrıdı. . Nede çok yoruyorsun kendini?,, başımı kaldırdım. Evin en üst pencerele- rinden birinde bizimki yarı beline kadar sarkmış, bana | lâf atmıyor mu? İşte o günden sonra gözüm ikide bir sizin pencereye kaymağa başladı. Bir gün... pencereden: bir taşa sarmış... mektup fırl Arkadaşlara okuttum. “Senin için yanıp tutuşuyorum.,, deyip duru- ye Eeey... tam meraklı yerine gel din.. Al, şu sigarayı Sölimde bir çocuk toyluğu vardı. Sigarasından derin bir nefes aldı: &— Ne yaparsın beyim? — dedi— “Hak,, bizimdir! Atatürkün başkanlığı altında #oplanarak Türk sözlüğünü mey- dana getirmek için çalışan komis. yon, şimdiye kadar 120 kelimenin karşılıklarını buldu. Dilimize alınan sözler arasında hak kelimesi de var. Adliye veki- line bundan böyle hak bakanı denilecek. Sağına, soluna ekleme- ler getirerek kullandığımız hak mamazlık edebilir? Sözgelişi ha- ketmek demişiz, hak gözetmek de- mişiz. Haklamak demişiz. Haklı ve haksız demişiz. Daha böyle enine boyuna çekip ondan yeni yeni ke- limeler çıkarmışız. Emek verip, üzerinde bir ku - yumcu gibi işlediğimiz bu sözü şimdi neden bırakalım. Hak, bizimdir. Dün de, bu gün de, yarın da.. Ancak, beri yanda, yine hak kökünden gelme bir takım sözler var ki bunlar hak gibi dilimizin ana yapısına girmemişler. Doğru- luk dururken “hakkaniyet, diye- meyiz. Hakkı yerine getirmek var. ken ihkakı hak sözünü kullanama- yız, Araştırıcı karşılığı olarak mu- hakkak, anlaşılmış, meydana çıka- rlmış dururken mütehakkak de - meği düşünemeyiz. Büyük Türk sözlüğü üzeri, yapılan çalışmalar, bize yeryü: nün en kıvrak, en gelişmiş dili o- lan Türkçeyi; kılına dokunmadan, yeniden kazandıracaktır. Çünkü, varlığımızın atası olan Atatürk, dilimizin de atalığını yapıyor. Salâhaddin GÜNGÖR ri muhit ve aldıkları terbiye ne olursa olsun, irsiyetlerine tâbi olarak hayat ortasında aynı at ve kabiliyetleri göstereceklerdir. , Ikizliği tetkik eden profesör (Fer- müşahedesini kaydedelim: Biribi benzer ikizlerden iki hem- e çocukluklarından itibaren çok u- zak yerlerde ve çok değişik seviyeler- de yetişmiş olmalarma rağmen, aynı tarihte vereme tutulmuşlar, rontken meyi em ele ve Gene benzer ik'zlerden bir çift er- kek kardeş te hemen ayni tarihlerde Aynı neviden cinayetleri Benzer ikizlerde telepati kudretinin de şayanı hayret © derecede olduğu vr söyleniyor. B ribirinden uzak lerde oturdukları halde biri münü diğeri derhal hissediyor tâ bu ölüm diğer msfın da ölümüne sebep oluyor. Buna mukabil biribirine benzeme- yen ikizlerin, bir muhitte ve bir ter- biye almış olmalarına rağmen, hay sbütün ayrı yollar takip ettil ri görülmüştür. Biri hastalıklı olduğu halde öteki sıhhatli kalmış, biri gar - la hayatını kazanırken diğeri güzide br sanatkâr olmuş. şi Mer mile'lz ve) kanın ikiz olduğu ve 100 doğumdan de Üçüz olduğu kaydediliyor. sıcak memleketlerde ve genç kadınlardan daha çok oldu ziyade yaşlı kadınların ik z doğuma oldukları anlaşılmıştır. fında muh tten ziyade kanm, Kinik yo itesdi yana insanın - hâkim olduğudur. Dr. Muhip NURETTİN Müeilifi: Nazmi Şahap zorluk çektiği bir yerdir. Ben Ana- dolluyum. Burada kimsem yok. Bir iki kere hapishaneye de gelip konu- şunca gönlümüz kaynaştık. Tabii... Ara sıra mektup ta getiriyordu. — Bizim ahçı kadın yazı yazmak biliyor mu?.. — Yok canım... O da benim gi- i.. Ama ne olacak? birine beş ku- vi verip yazdırıyordu zahir, Niha- yet beyim.. Sözü © uzatmayaln Baktım ki olacak gibi değil. Artık alev her yerimi sarmıştı. Bir hesap ettim daha yedi sene hapishanede kalmam lâzım... — Kaç seneye mahkümdun? — On beşlikdik. — Hırsızlıktan mı? — Cinayet... komsu koyunlarını bizim tarlaya “salmış.. Bende mı? çekip vurmuştum. | Koyunları i. İşte... | | önümüze lâğımı çıkardı. * MİLLİYET PAZAR 15 IKİNCİKANUN 1938 ALTIN RÜYA din adamı henüz ev- lenmemişti. Sebebi de şimdiye o kadar birini tuttu. Uç defa çaldı. Kapınin tok- mağı kilise avlusunda kof (o akisler bi- râktı: Tuk.. tuk... Tok... Biraz sonra hademe gelip kapıyı aç- t. Papas boynunda asılı o duran haçı e düzelterek heybetli bir sesle sör- İn — Panayot niçin böyle yorsun? Papas içeri girmişti. Mermer avlu. dan asıl kilise kapısına doğru ilerlerken Arkadan koşan Panayot onun etekle - rino kapanıp yalyırdı. Gözlerinden yaş- lar akarak şunları söyledi: — Ovh.. Kirya Papadoplos.. Hı- ristos aşkına... Büyük payamirler aşkı- na beni affet... Ben bir günah işledim. Yavaş yavaş kilisenin içime gil lerdi. Panayot yanan mumlardan birini alarak büyük bir mumu © tutuşturdu. O sırada mumun ışığında bir kadmı bir kadını bir sütunun dibine çömelmiş bir halde gördü. Kadın papasın siyah sakalını ve kara kıvılesmlı gözlerini gö- rünce bir çığlık kopardı: Bu teyaşi sayhası, sessizlik ve gün- lik kokuları arasındaki bu mabette tit- riyen mumlar gibi taş duvarlarda, geniş kubbede müheyyiç akisler yaptı — Kiryana!.. Kiryana !., Affet! Papas hemen haç çıkardı: — Hazreti Isa sizi affetsin. dedi. Ve sabah duasından evvel onların gü- nahlarını çıkarmağı vadetti. Duvarlardaki tesavir ve eizze resim- leri yanan mumların — ışığında kalbe huşu ve dindarane korkular veriyordu. Ilk evvel Panayotun günahı çıkarıl- dı. Sıra kadına gelince © papasın yüzü birden değişti; çünkü kadın arkasına elbiselerini giymişti. Panayot bu sira- da avluyu süpürmek ve yıkamak üzere daşarı çikti. Kadın, İn sapsarı pa - pasın önüne gelerek diz çöltü: — Muhterem papas... Muhakkak ki cehennemin eteşleri benim © üzerime yağacak ve mukaddes zere a çarpacak ve azizler bana yen ja net edeceklerdir. in — İsmin nedir kadın? — Teodora... — Seni bu günahı işlemeğe gele den nedir? . — Kirya.. Bu çok uzun bir” şöy- dir. Bunun sebebi gördüğüm bir yi dızlı rüyadır. — Kısaca anlat bakalım. — Bir gece rüyamda Hiristosu düm. Bana dedi ki: Git Ayataydaki liseye gir.. Onun altıncı penceresi yanında bir kapak göreceksin. O ka - pağı aç. Büyük bir bahçeye gireceksin. Bahçenin içinde sarı bir saray görecek- sin. Bu binanın içine gir. Odalarda mü- cevherler ve cavai türlü yemişler, ipek Ubaslar bulacaksın. Bu hbaslardan s€ç, giy. Mücevherlerden ve altnlardan ta- kın... Yalnız ey benim sevgili ümme- tim, aziz kadın. Sakm yemişlerden yı me. Onlar seni günaha (o sevkeder! hiyanete alıştırırlar. O yemişleri 8 la, Kapısına bin bir kilit vur ve kim - seye de yedirme. Eğer cehonnemlerden korkar, öteki dünyada saadet ve refah görmeği istersen © vaaz ve nasihatımı tut, Ve papaz yatağımda gözlerimi aç- ğ ksibim hızlı hızlı çarpı - pordu. Hemen örtümü alarak kiliseye koştum. Panayot beni karşıladı. Altın. cı pencerenin yanındaki kapağı Pana - yotla beraber aradık. Ve o sarayı bul- geç kalı. Kolye ya, yılbaşı, bayram üs- geldi. Aylık kazancından baş rai zeliri olmıyanların bayram s0- nu, elleri böğürlerinde kaldı. Her- kes, haline göre epeyce dökülüp saçıldı. Dün arkadaşlar, başbaşa vermiş konuşuyorlardı: — Bu bayram, ben fena sarsıl- dım!.. — Sus.. Asıl sarsıntıya ben uğ- radım!. — Senin sarsıntı, benimkine benzemez. Ne de olsa, bekâr adam- sın? Bizim gibi çoluk çocuğa ka- rış ta Ben Bariki taraflı sarsıntı lâfe nı duyunca dayanamadım: — Marmara adasını ziyaret e- den zelzele, dua edin de bü taraf. lara uğramasın.. Sarsıntı ne oldu. ğunu ikiniz de o zaman anlarsınız! Kulakmisafiri Öz Türkçe ile Bilmecemiz manlıca karşılıklarını yazdığımız keli - çekiyor ve karanın Müddeti Pazartesi dir, Bilmecemiz 1234567891011 1 2 3 4 5 6 7 8 9 x un SOLDAN SAĞA 1 — Umumi (8), Cevir (3) 2 — Halis (2), Büyük bir rakam (3). 3 — Zehir (3), Nota (2). 4 — Termin, iye batamdam (4). Sir (8. srenezi, Akl ser EM 8 — Kırmızı, Akıl (2). Eser (2), Beygir 2) 8 — Çile değil (3), Yer (2), Sayt (21. Ayı yuvası (2), Yuce değil (5). Tir (2). Aile, hanüman (4), Urun değil (4). Yat (2). Vana, yaka t yapam hir edat (2), Kün yak TE Em YUKARDAN AŞAĞI 1 — Sema (3), Esp (2), yama ÇE. Ezmekten emir (2), Rabıt edatı (3). R miş (5), Tatlı değil (3). p (2). Amex (3). idm (3), Rabt edatı (2). mayva (5), Tabusu (3). Bir rakam (2), Bir rekam daha (4). ota (2). 10 Füruht eden (5), Üst değil (3). 1 — Zirmat (6). dak. o. mücevherlerden takındık. O li- baslardan giyindim. Fakat... Yalnız ol- saydım yemiyecektim. Pahayot beni çi- leden çıkardı. Üzümlerden, incirlerden bademlerden yemiyecektim. O beni baş-| dan : Müflis Hayım Kaplanın #nasasına tan çıkardı. Papas haçı başı hizasına kaldırdı iristos seni affetsin, O Dedi. Birçok”dualar okudu. Bu hâdise papasın — taassubunu alt üst etmiş, ve günün birinde dünya e- vine girmesine sebep olmuştu. Bu vak'a katolikler arasında altın rüya diye şayi oldu. Ve bu isim kadın- lar arasında bilhassa pek büyük rağbet gördü! —O.N.— MAK wi Harik Hayat Sigortalarmızı Galatada Ünyon Hanında Kâin UNYON SIGORTASINA yaptırınız. fına dı Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan ÜNYON Kumpanyasına bir kere uğramadan sigorta yaptırmayınız. Telefon : Bugünkü program INSTANBUL: el Takniyandan yon, Gay e Kir i züler arkalar, BS: Sözler, “Sr Pl Aş Sözler, 1,301 Pİâİ sikm BERLİN, S7 19; Küçük radyâ orkestrası. Zir Frankfurt tan sakil, 23: Koza, Zi: Neşeli musiki Çienfo- mik). 1 - 3 Halk musikisi ve danslar. ME Kh BUDAPEŞTE. 19,20; Harpa konseri. 1950: Pi ie Zi: Stüdyodan Ws 20 lara Me swasikisi nakli. Yakam ZlBi Dame haberler. Yarınkı program NBUL a ders, 18,30: Dan pi bul halkevi Soysal beni nama profesör Osman Şerafed- din Uludağ, 1930; Haberler, 1040: Sole ye ses musikisi plâk, 20; Yurdumuzu bilelim; Selim. Sırrı Tarcan, 20,0: Gotama caz Bayan, C.H, Şan 21, sn haberler, 21,30: Bayan Türün şan vadyo caz ve tango orkastraları, Lab Son kisi, va Meşrikiazam balosu Türk yükseltme (Meşriki â senelik balosu aym on yedisine mü - sadif bu perşembe günü akşamı Mak- sim salonlarında verilecektir. Biletler de bulunur. İstanbul ikinci iflâs memurluğun- müracaat eden İskonto Türk Limitet şir- ketinin istediği 760 firadan 460 liranın Turkuaz müdiriyeti Bu akşam Reveyon RUS SENEBAŞI Şerefine SUVAREde GALA Kotlon Sürpriz. Fevkalâde yemekler Kaza hakiki bir alacak olmadığından dava aç- makta muhtar olmak üzere kayıt talebi- nin reddine ve 300 lira alacağın 6 ıncı sıraya kabulüne ve sıra defterinin bu suretle düzeltilmesine iflâs idare heye- tince karar verilmiş olduğu ilân olunur. (6927) SIM Otomobil ve . Bu vel olab «Resmi i in ed. 4.4888, edi şek İSKANDALES Henri Bataille'ım eseri i.e İSKANDALG Büyük bir asri facia i kar İSKANDALŞUi is tüyler ürpertici dramilyime" 4 SKANDAL”;“' İki masum yavrunun geçird di leri iztirablı mücadele tek İSKANDAL Piw #ABY MORLAY ve HENRİ ROL i Bibi iki büyük artisin temsilidir. ÖP Bunla Pek yakında Ba iki SUMER SİNEMASINDAĞ: TEPEB, N mbar Beşel ŞE Diğer ŞehirTiyatrosu TİYANRG k . Ba Saat (20) dali ne de Komedisi Bükür 4 Perde a Yazan .CENE e a ya Yazan £ d ligine m DEL la: 221.938 Li DON e oi Ha BİR. KAVUK DEVRİLDİ Zi hap YENİ NESRİYA ESRİYAT pi Büyük gazete İTahki Büyük gozetenin 12 inci say Vi sn gün güzel, renkli bir kapak içi zengin yazılarla çıkmıştır. Bu nüshada, Türk tahtelbahin CENE nin tarihine sit olan (meraklı eği b okuyunuz. Bundan başka, İzmir ki i bi sesinden yetişenler yurduna dair ol akşam vopürtaj sa tavsiyeye değer - Üğğzi yeti yük gazetenin bu sayısında LONI tefrikalar, muhtelif bilmece ve mi aki kalar, kadın, moda, sinema, tiyatro kurur hifeleri vardır. Okuyucularımıza ettir ye ederiz. ya — Yök enn. Komşuyus: — Nasıl elin vardı buna.. Sen pek tatlı bir adama benzersin? — Mal canın yongasıdır beyim. — Sonra.. düşündüm. Bana öyle e male mazsa dolduramıyacağım. dedim. Ya gazi, ya şehit! Ahçı kadından keskin sirke is- tedim. — Ha anladım... sirke içe içe kendini öldürmeğe karar verdin? fakat sirke ile adam nasıl ölür? en bu sefer kahkaha ile gül- — Yok beyim... duvarı delmeğe ir yerdim de... — Yerin altını kazıp kaçmaktan başka çarem yoktu. o Hamamdan bir kırık balta ağzı uydurdum. — Yaa.. anamı kudurtan o sirke etiğe bu yüzden oluyormuş de- — Tola ğı Kezişak kolay ama ya öpüme bir bağ çıkarsa. Ü zaman sirke ile çalışmak lâzım. Keskin sirke taşı yumuşatır. ve çalışmağa başladık. Nihayet... bildiğiniz gibi. 'Tabakların hepsini yerleştirmiş- ti, dolabın kapağını kapadı. — Bereket... — dedi — Tesadüf e En az- dan on beş gün köstebek gibi ça- lışmak lâzımgelecekti. Nazmi bir şey söylemeden biran ona baktı. Herhalde masallardaki Ferhad da böyle bir adam olacak tı. O nasıl koskoca bir dağı delmiş- se, bu da koskoca bir inzibat teş- kilâtını delmişti. Arada oufak bir fark vardı. O bir Ferhad Mey rile sert toprağı yumuşatmış, bu değişir. Hapishaneyi bir gez daha boylarız... — Anlamadım. boşanınca ha- pishaneye gitmek lâzimgelmez a.. mı? Alimallah onun şah damarlarını boşaltırım. — Ben o ayrılığa nasıl taham- mül ederim beyim... Parçalarım vallah... Galiba siz hiç sevmemiş yumuşatmak için sirke kullanmıştı. | olacaksınız beyim. başınızdan bir Cüzdanını çıkardı: — Selim... sana para vere- im. Babamın pintiliği O tutmuş. Hem sizi evlendirelim. İster misin? Koca adam utanarak, sıkılarak ezildi, büzüldü. Bir cevap verme- eksik ne kaldı ki... İmama da şöyle bir okuttururuz. — Sen bilirsin beyefendi. Nazmi ona birkaç lira verdi. Son- ra ayağa kalktı. — Çok seviyor musun? — Ya günün — birinde bu kadın senden vazgeçerse... — Nasıl olur beyim... Utanma canım? Zaten fazla, | garip Ferhad herhalde aşk geçsin de o zaman anlarsınız. Öğleden biraz sonra ire be- yin yazıhanesine çıkarken kim bi- lir rise Selimi hatırladı. Sevdiği kadından ayrı yaşamaktansa, onu kıtır kıtır kesmeyi tercih eden bu çok geri kafalı olacaktı: — İnsan sevdiğini nasıl öldüre- bilir? — diye mırıldandı — bu işin zora uyar tarafı yoktur. Bir kadın severse sever... sevmezse Sevmez... Fakat şu ahçı kadın aşk mektupla- rını kime yazdırıyordu? pek merak ettim. Abidin Bey onu görüncet — Olur a bir başkasını seveceği | | — Neredesin a canm? — diye tutar... bağırdı — hiç sormazsım, aramaz- Selimin yüzü hiç değişmedi. Ge- | sın... az evvel evden telefon etmiş- ne gülerek cevap verdi. leri. Geleceğini söyledim. Hanım «severse © zaman iş| eritlake eeninle Rin Aç şu telefonu! — Emredersiniz efendim. Bir dakika sonrahanımefend dil dökmeğe başlamıştı: — Ah efendiciğim.. .bilem yapmış olmak için — Calibe bene Sendin? iyi telefonu ona verir misiniz?

Bu sayıdan diğer sayfalar: