10 Ocak 1935 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

10 Ocak 1935 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

akik: -ikâye EŞimal memleketlerini biliyor mu! »uraları kâmilen buz ile fülmüştür. Hattâ burada yaşa - h insanların evleri bile buzlar al dadır. Buzlar altındaki insan - ne yer, ne içer? diye soracaksı- | Ben size söyleyeyim: | Burada bizim beygirler gibi sağl hılan Ren geyikleri vardır. Kö- er vardır. Bu köpekler ve ge- (ler araba makamında kullanı- ih kızakları çekerler. Balıklar en İyük gıdayı teşkil ederler. X Şimal memleketlerine seyahat mek orada buzlar altında yaşa- n insanları görmek istersiniz de- mi? | İşte zengin Avrupalılar da vu | eketlere giderek etrafı gezer- Gene memleketlerine dönerler. Üste Avrupalıları şimal buz demis | Mine götüren bir geminin kaptanı | na şu hikâyeyi anlattı: — Haritada en şimalde gö ünüz Izlanda Adasını terkettik, va çok güzeldi. Gemimiz gü - | ce hareket ediyordu. Az gitük. gittik... Nihayet uzaklarda buz eketini gördük. Oraya yanaş Bir ay kadar etrafı gezdik. Es- moların hayatmı tetkik ettik. mimizde $YU kadar seyyah var- Bunlar milyonlarca fotoğraf al- ar. Herkeste tam bir neşe vardı. hafta sonra hareket edeceğimi ilân ettik. Herkes vapura geldi. Tam kal- ğımız gün bir soğuk, bir s0- i abahleyin kalktığımız za- n denizi kâmilen buzla dolmuş kulduk. Ne yapalım? Yapacak hiç şey yok. Buz ortasında don - kaldık. Bereket versin yiyece- miz fazla, Ondan yana korku - uz yok, Seyyahuar: — Bu daha güzel bir manzara diler... üzerinde yürü- ek karaya çıktılar. Eskimo dost- ile tekrar gezdiler, eğlendiler. dura du- ee Bunu da biraz nefes ilsn diye karaya çıkardım. Koşa arkasından gittim. Eikimo yur- nda dolaştık. Akşam vapura önecektim. Köpeğimi salrverdim. O buzlar üstünde koşmağa başla- lı. Ben de bir taraftan yürümeğe evam ettim. bu esnada himen ıl oldu? Bir gürültü oldu. Yer opuyor zannettim. o Hakikaten anım doğru çıktı. Buz parçası rıldı, Ve köpeğimin bulunduğu bir buz adası denize doğ- u açılmağa başladı. Demeğe kale Köpek buz görürse çıldı. ır. Avazım çıktığı kadar bağırma | başladım. Vapurdakiler etrafa üşüştüler. Fakat ne yapabilirdik ci... Köpek buzlar üstünde melâl nelül baka baka bizden uzaklaş- lı ve gitti. Sesini bile çıkaramadı. ves ler. ilk kılırsa, bir çok şoförler kasten kaza yazdırıyorlarmış. uzlar arasında köpek var | kaya gidecekleri yerde denizin di- Mn üremesi da hadım mali eeleiiin Macarlar da buna imrenmiş olacaklar ki, bu ay içinde Budapeştede Macar kadın polisi görüldü. Gelen'gazetelerin verdiği malümata ba- O gece, ertesi günü karım bir şey yemedi. Köpeğe acıyor, sonra hun- gür hüngür ağlıyordu. Çocuğumuz ölseydi, eminim ki bu kadar ağlar- — Zavallı köpek, diyordu... Gö- zü baka baka ölecek... Açlıktan mahvolacak. Buzların çözülmesi üzerine biz | de ertesi günü hareket ettik. Bir hafta kadar yol aldık. Niha- yet Izlandanın şimaline doğru gek Bu esnada uzaktan gördi müz aysberg (buz dağı) bizi müt- hiş surette korkuttu. Çünkü hepimiz biliyorduk ki... bunucn 24 sene kadar evvel dür yanın en büyük gemisi böyle bir buz dağına çarpmış tuzla buz ol- muş ve balkabağı gibi ikiye yarıl- mmıştı, İçindeki Avrupadan Ameri- kaya giden binlerce yolcu Ameri- bine inmiş, mahvolup gitmişti. Hiç kimse kurtulmamışlı. Biz de bunu görünce dikkatli dikkatli ileriemeğe başladık. Niha yet buz dağının yanma (o vardık. Dağ su akıntısı ile cenuba doğru gidiyordu. Biz doğru gittiğimiz i- çin bize tehlike yoktu. Fakat ufak buz parçaları gemimize doğru geli- yorlardı. Gece idi. Karanlıkta iler- lemek müşkül olduğu için yol kes- miştik. DU esnada U.mem oldu. Baş tarafta nöbet bekleyen gemici koşa koşa geldi. — Efendim... denizde buzlar üs- tünden bir köpek sesi geliyor. — Aman... Derhal projektörü yaktık. Buz- ların üstüne doğru ışık verdik. E- köpek... benim güzel kö- ahali peğim... Karrma koştum: — Müjde... müjde... dedim. He- men bir sandal indirerek buz par- çası üstüne kendim gittim. Zavallı köpeğim açlıktan, 80 - ğuktan serseme dönmüştü. Sanda- ma aldım. Gemi; ken el duğu hade şeniik yaptık. Ona ye- mek verdim. Sıcak yer de tedavi ettik. | Nihayet © köpe- ğimiz kurtulmuştu. Bu güzel tesa- düf ile kurtulan köpeğimin adını değiştirdim... (Tesadüf) koydum. Şimdi (Tesadüf) hiç yanımızdan ayrılmaz. Küçük hayvan arda oyunu saviyorlar Küçük hayvanlar da çocuklar gi- bi oyunu çok severler. Küçük tillci- ler ve köpek yavruları ip çekmesini severler. Tabii ellerile değil, dişleri le. Meselâ ellerine bir çorap geçir» diler mi, biri bir ucundan, öteki di- ğer ucundan çekip eğlenmekten hoşlanır iş iğri bir daldan kendisini aşağı bırakıvermesini sever. Por- sukların da oyunları şöyledir. Bir tanesi bir tümseğe çıkar ve burası: nı diğerlerine karşı müdafaa eder, i Onu yerinden çıkaran gelir, tümse- | * ğe oturur. Kediler de aralarında saklanbaç oynarlar. Ki filler de ormanda toplanarak yapıp baya ceza kabul etti. MİLLİYET, PERŞEMBE 10 İKİNCIKANUN 1935 KIZLARA OYUN: SPORCU KIZ Bu haftaki oyunumuz (Sporcukız) dır. Bebeği hazırlamak için ev- velâ bir mukavva alınız. Bu resmi kesiniz, mukavva üstüne yapıştırı nız. Bundan sonra İskoç elbisesi veyahut izci elbiselerini de kesiniz. Bunları da ayrı birer mukavvaya yapıştırınız. Ancak yüzlere dikkat | ediniz. Bundan evvelki haftalardaki tarifimiz gibi yapacak olursanız hem eğlenmiş hem de kolaycacık birer bebeğe kavuşmuş olursunuz. MUHACIR HAYVANLAR | Zelzele haftası İstan- İstanbul toprakları bayramdan iki gün önce korkunç sarsıntılar geçirdi. Me - “Görse, bu sarsmtıların merkezi İstanbul değilmiş. Yeni öğreniyoruz ki, Erdekle Marmara nahiyesi, zolzeleden alt üst ol. muş, zelzele haberlerinin hâlâ, arkası ke- silmedi. Marmara nahiyesinin akibetin- den habe: yak, diyorlar Olenler de ol - duğu Bu arada, epin günkü Istanbul sar - anılısının İâfını etmek pek te mevsim - siz sayılmıyacak; Aman, tanrım, o ne heyecan, o ne deh- get verici telâştı... lik zelzele, başlayın. ca, İstanbul halkının yarısı sokağa fır- lamıştı. Tesadüfe bak ki, ben de dışa- ri çıkmıştım. İkinci büyük sarsıntıya Sirliecide uğ- radım. Köşebaşı la söyle - nenlere kulak veriyorum: ka kalmış kalmamış. Hep sofra başın dayız derken sarsıntı başladı. Büyük vel denin kulağı ağır işidir. — Çocuklar, galiba top atıldı. Diyip elini zeytin tabağına uzattı. Fakat uzat- masile çekmesi bir oldu. O önde, biz arkada fırladık. Ama, ne- veye gittiğimizi içimizde bilen yok... Ço- cuklar, eteğimize yapışmış, baykırışıyor. Büyükler, yürek çarpıntısından baygın - lıklar r, böyle paldır küldür, aşa- ğa ienta indik — 310 zelzelesini andırıyor o ama, Allah sonunu ona benzetmesin... — Ben de gazinoda altmış altı oy - niyordum. Bir uğultu duyuldu. Aldır - madam, İkinci uğultuda, elimdeki bacak, düştü. Bir de bakayım; dıvarla beraber gidip geliyorum. Kendimi dar attım de- sarıya... Köşe başlarında grup grup toplanan- lar vardı. Aralarına sokuldum. Birisi m latıyordu: — Eve yeni gelmiştim. Kapmın zili çıngır çıngır çalındı, Koşup kapıyı aç - tem ki, kimseler yok, derken zangırtı başlayınca yukarıdakiler telâşla: — Kimmiş gelen? diye haykırdılar. | Tetiğimi bozmadan seslendim: İ — Teliş etmeyin, telâş etmeyin. de- dim, gelen yabancı değil zelzele! Telâş etmez olurlar mı, hepsi soluğu alt katta aldılar. Kuşların muhacereti hakkında | balıklar a zamanında Sağdan soldan mütalealar yürütülü - şimdiye kadar tetkikat nehirlere çıkarlar. yarı li e e er — Efendim, zelzele başladı mr oldu - eğlirler, kış gelince nereye gider. | Cografi bilgi: İD e ön ye ler, hangi seyahat yollarnı takip | ei sin sakatlanınsa, artık iHâh olmazsın. ederler. Muhacir kuşlar yabani | Hindistan — Hayır, hayır, iki dıvarın ara ye kazlar, kem turna, kırlangıçtır. Bu lar daima mu - şekilde hicret etmektedirler. Dünya'nın en garip memleketi Hindistan'dır. Hindistan'da dün - rindeki | sinmek en doğrusu. Dı- var yıkılsa da sen köşede srkışır kalir - sm. ayyen yanın en sıcak çölü vardır. En bü- | © — Kaçmalı arkadaş. Kaçma. Ka- Ya kefilelerle, yahut çift çift. yük dağları vardır. çanın anası ağlamamış.. Bunlardan kimisi yalnız gün - En büyük suyu vardır. En kurak | | — Durun çocuklar. Galiba iliki düzleri, bazıları da yalnız gecele- ri yol giderler. Gittikleri yerler de 41, beyazı, sarısı... anlatayım: | göller olur. TASFIYE, 1, Arrtma, 2. sene arasmda yumurtlamadan tat- Ir suda yaşar, Ondan sonra denize yerleri vardır. En güzel hayvanları vardır. En zehirli yılanları vardır. Her cins insanlar vardır. Kara- Bunlardan bir kaç tanesini size Himalayalarda müthiş sürette yer oynamaları olur. Koca kaya parçaları tepeden aşağı yuvarla - i nir, Vadileri ili Sular akamaz Dünya'nın en yüksek yeri Hima- layada 8840 metre yükseklikte - dir. Dünya'nın en çok yağmur alan yeri Himalaya eteklerinde Çera » i'dir. Hindistanda 250 den fazla insan! buz gibi... ameamaaeaneasesaaseaaasasesesaeaarreasemee ENA eke yayaya e WWUİ TASDİK, (etmek) 1, Doğrulamak, 2, $ Gerd 1, Darlmak, 2, TEESSUF, 1, Acrmak, 2, Esiri TERSSUR, 1, Acı, 2, Duyen, başladı! Demeğe kalmadan, Sirkecinin bütün lokantaları bir anda boşandı. Yağlı ağız- larını mendillere silerek, meçhul bir yan» gına koşan ame gibi, şuraya bu- raya acı acı temelli öaliriyeciar, Calle se > dasında insandan bir zencir gerilmiş. Dik kat ediyorum, herkes yolun tam orta ye- rinde duruyor. Dıvar diplerinde yürü - yenlere rastlayamıyorum. E.. Kolay ms ya., Can pazarı bü. lisanla konuşurlar. Pencap — Beşsu o kadar garip bir nehirdir ki... gündüzleri müthiş sıcak olur. Geceleri sıfırdan aşağı an 3İFA, — Bayım, akşam topuna, beş daki. | ——————— — — cinsi vardır. Bunlar 250 muhtelif bulda nasıl geçti? “Marmara nahiyesinin de yokoldu- gunu işiteli başım yerine gelmiyor!. Son zelzelenin sürüp giden akisleri Birisi anlatıyor: — Tam pilâra kaşık atacağım, ar - kamda duran takvim, birdenbire yerin « den kopup düştü. 935 yılı, şahlanmış bir keheylin gibi üstüme hücum ediyor san İm, — Bizim kümesteki tavuklar, hep bir den gıdaklamağa başladılar. Hayvan » lara malüm olurmuş, derler. Ortada dolaşan, yalan yanlış şayiala- kün, yerinde yeller esiyormuş. medin altı minaresi, gürrer diye yıkıl - mış. Tahtakaledeki Rüstem Paşa cami- inden de hayır kalmamış, birisi çıksa da “Karaköydeki Osmanlı Bankası düm düz olmuş, çocuklar yığıntıların üstün- de kaydırak oyniyorlar...,, dese, ona da inanılacak. Bu aralık, bizim “Mliyet,, te mütbiş faaliyet var. Arkadaşlar, kol - larını sıvamış, telefondan telefona ko- şuyorlar; — Neresi, efendim. Rasathane mi? Yarım saat sonra ını dediniz. Peki, tek» rar ararız. — Tahkik ediyoruz. Merkezi Istanbul olduğunu. söyliyorlar. ama, benüz belli deği Senih Muammer, alt katta çalışması is çin yapılan teklife omuz silkiyor: — Benim bulunduğum yer, en emin yerdir! Şuradan şuraya adım atmam, diyor, derken, arkadaşlar, birer birer sö kün ediyorlar: — Korkulacak bir şey yol. Zelzele geçici imiş, — Başka me duydunuz? Birisi nefes nefese anlattı: — Beyazıt kahvelerinde, halk cam - darı kırarak dışarı ii gi başm- da da panikten, bir yara» landı! Beyazıt kulesindeki nöbetçiya i- zin verdiler, kuleyi bırakıp çıktı. 'am sinemada bulunacak gece mişi, « — Aman susl.. Saat sekize doğru, Kandilli rasatha - su, zelzelerin devamlı olmadığını müj- deleyince, yüreklere bir forahlık » Arkadaşlardan biri, rasathanenin tebli- ğinde geçen ıskala sözünü ızgara diye ©- kuyarak: Ortalık, biraz yatışınca ben de eve lm. Tika a bi eüşinei, ME giye soruyordu: — Zeteeleyi duydunuz mu? Adamcağız, gülerek cevap verdit bir değil, bir kere Ki Me ei — Nas, zelzele. a a 89 TEK 92 ŞİK e ae kani yeğ ri ŞERRAYIN, 1, Berr, 3 Ben 4, Pam, Si Den TAMA ? ii Ayana 29 em ai er i Me bir, 2, Aylık, z ki ve TANTANA, |, e 2, Olam, lm, e erir a SL AĞ » yem er b TARAVET, 1, Gençlik, 2. Körpelik, 3 Yenilik, mi, bez üs içe gez akyl TARİF, 1, Anlat$, 2, etme, 3, Bildiriş, e LI ” TARZA iğ 2 lm a a öülivemu, 1, Kayır, 2, Kösnük, 3, Oğürsek, 4, Yüğür- T VUR, 1, Düşünce, dlşünüş, e yeyeenes. 1, Ersek, (Kadn hakkında) 2, m ŞEHZADE, 1, Bel, (Bey man) & Beğen 3, Kan (han- Düzeltmek, TAŞI, 1, Değe e Deaaakymak, 2 Diz mir) 4, na, Gs Prcet, piş, ol mİ İir Telek) 1, Beğenmek, 2, Doğru bulma, * SEKAVET me Gmk, yyl e, 1, Aracık, 2. dı Meva man.) 2, (Gasıplık, yağmacdık, man) 5, Hay TAYVIZ, £, 5 m dutluk, . TAVRI Ye' amerizeik, Bi İEKVACI; Yanı, yanıp' yakma, YA m KR Aşma ii 2 Çağlak, TAZMİN, İRİ aa 4, Ödeme, MS, (Şemis), 1, Güneş, TAZYİIK, 1, Basıç, 2, Bask ŞENAAT, 1, Alçaklık, Ti 1, Albattı, 2, Baytak, ENİ, 1, Alçakça, TEBARUZ, 1, Açmak, 2, Belirmek, 8, Belörmek, EP, 1, Gece, TEPDİL 1, >. Denşlirme, R, 1, Kötülük. ve keyfiyet man.) TEBEDDÜL, 1, Değişiş, 2, Ozgeriş, ŞERAIT, 1, be TeRkiğ v Ee esli İEREE 1, Değer Geaymet man.) 2, Un, 3, Yücelik, & TECEDDUT, 1. Yenileme, 2 mi 7 Yükseklik, TECESSOS, 1, a de 1, Ma 5 TEDAVİ, Bakan iş Bene 2 isi ETANET, 1, Şi 2, seçer, Yan b Yılan balığı dört ile sekiz TEDBIR, 1, Geviş 2, e, 3, Düzen, EYDA, Goy, 2 gın, TEDİP, L ei Uran, 2, Doz iz 3, Sıkı, , Arılma, 2, Em, einleme, Çilâç, ilâç verme, Maçın 4, İyileşme, iyi olma, geçerek boş yüz metro TEÇEKKOR, 1 Düşünür, gir vereli MR) A olma, $, Onutlama, (tep- yumurtlar, sonbaharda ölür, Bu yu- TEFRİKA, 1, 2, Ayrdma, 4, Bölük. — e mert çıkan yavrular ilkbe — Fi İk Arlemlık, di 3, Bele Yar ini hayatı tekrar ederler. TeMtike, Ki "Sekilme, 2, İşten kesilmiş, ŞİKAYEK, 1 Mem, acısmı anlatma, 2, Ağlayıp ayın balıklarının yumurtaları tuz Sizıltı, bikini iz Ek KARADA ER, ga ÇEMEN İm, 4 Boğan düş, 3 Oda,

Bu sayıdan diğer sayfalar: