Sar anlaşması Hi afta arası toplanan Milletler Cemiyeti Konseyi dünya bar şıklığı bakımından #ci mühim karar ver- di: İlk önce Sar meselesini halletti. Son- ra da Yugoslavya ile Macaristan arasın- daki davayı her iki tarafça da kabul odi- İebilecek bir şekle bağladı. Her iki me selenin de mahiyetini saygıdeğer okuyu- sularımız bilirler: Sar'da 1935 on üçücü günü caktır. Bu ârüya müracatla Sar balkı şu üç şıktan birini tercih edeceklerdir: 1— Almanya'ya dönmek, 2 — Fransa'ya il- tihak etmek. 3 — Şimdiki beymelmilei idareyi devam ettirmek. Bu noktalarda bir ihülâf yoktur. An cak ârüya müracaata kadar ve bilhassa ârâya müracaat sıralarında asayiş bozu- lacak olursa bu asayişi kim iade edecek? Sar on beş yıldan beri Milletler Cemi- yetinin ıdaresi altında bulunduğuna gö- re asayişten mes'ul olan da Milletler Ce- miyetidir. — Ancak Milletler Cemiyeti 1926 yılımda bu asayişi muhafaza vazi- fesini Fransaya terketmişti. Fransa © za- mandanberi, asayişin idi. Almanya 1926 yılından beri vaziyetin değiştiğini ileri sürerek Fransız askerle rinin Sar'a girmesine muvafakat edemi- yeceğini bildirdi. Fransa ile Almanya'nın arası açıldı. Milletler Cemiyeti namına bu işi Ro- ma'da tstkik eden Üçler komisyonu ta- rafından hazırlanan rapor tetkik edilir- ken Konsey, bu nazik mesele hakkında bir karar verdi. Daha önces üzerinde an- laşıldığına şüphe silemiyecek olan bu karara göre, Fransa asayiş bozulacak ©- lursa, Milletler Cemiyeti namına yalnız başına hareket etmekten vazgeçmekte- dir. Yani 1926 yılında kendisine verilen | hakkı terkediyor. Bunun yerine Sar'a İn- giltere, italya, İsveç ve Holanda asker gönderer'derdir. Hattâ asayişin bozul- masını beklemiyerek 1500 Lagiliz, 1300 Italyan, 250 Isveç ve 250 Holanda aske- ri Sur'a gitmek üzere şimdiden yola çık: | mışlardır. Sarda asayişin muhafazası Mül- İetler Cemiyetine düşen bir vazife oldu- ğuna göre, şimdi gönderilen askeri İçuv- vetin Milletler Cemiyetini ler üzerinda iyi bir tesir husule ge- tirmiştir. Yugoslav - Macar davası Cemiyeti Konsoy'inin sulha namna başardığı ikinci mühim iş Yugoslavya ile Maca - ristan arasındeiti dava hakkında karar vermektir. Filhakika dava henüz niha- yetlenmiş değildir. Ancak snlh için bir tehlike olmaktan çıkmıştır. Karar ile hem Yugoslavya manen tatmin edilmiş | oiuyor, hem de Macaristan'm haysiyeti rencide edilmiyor. Esasen Milletler Ce- miyetinin de karşılaştığı vazife bu idi. Krai Aleksandr'ın ölümü baklanda duyulan acı bütün devletler tarafından bir dola data tekrar edildi. Bu mesele üzes.nde devletler arasmda iki fikir yok- tur, undan sonra Yugoslavya'nın iki dileği üzerinde duruldu. Yugoslavya'. Bin şunları istediği anlaşıldı: | — Macaristanm suçlu olduğunun kabul edilmesi. 2 — İleride beynelmilel tethiş hare- ketlerine mami olmak için tedbir alın- ması, Ikinci mesele bir Yugoslav meselesin- den ziyade bütün devletleri alikadar eden bir meseledir. Beynelmilel | tethişçiler sulh için büyük bir tehike olmağa baş- ladılar, Bu tehbike ancak bütün devletle rin elbirliği ile izale edilebilir. Bu mese- ie ile meşgul olmak için on bir devlet Mmurahhasından mürekkep bir koeisyon. teşkil edildi ve bunun raportörlüğüne de İngiliz murahhası Mr. Eden tayin edildi. Macaristan'ın mes'ul batulması hak - kındaki Yugoslav talebine gelince; bu, oldukça hararetli cnünakaşaya sebep ol- du, Fransa Yugoslav tarafını, Italya da Macaristanın tarafmı iltizam eti T ii tefrika: 43 den gazeteyi kaptı. Ve o ilk şaşkım- lığından kurtuluncaya kadar bir yıl dırım süratile son kısmına göz gez- dirdi. -- Oooh... çok şükür.. Rahatlanmıştı. Gazeteyi hayretle kendisine bakan sahibine iade etti. — Çok naziksiniz beyefendi! diye mırıldandı — Terbiyesizli, mi af buyurunuz! Ve bir cevap vermesini bekleme- den tramvaydan atladı, çünkü mec- hül adamın gözlerinden sabrının sonuna geldiğini, hani (o nerdeyse bomba gibi patlayıvereceği nla- ynıştı. Kendini daldırmış gidiyordu. Bir | el göğsünden itince bir homurdan- ma işitti: — Önüne baksan a be birader! Dalgınlıkla bir kadınm ayağına basmıstı. Zavallının nasırı mı var dı ne? kıvrım kıvrım kıvranıyordu. giltere bitaraflığını muhafaza etti. An cak nihayet bir formül bulundu. Bu for- müle göre, Macaristan hükümetinin su- Şu değil, memurlarına ihmalleri sulh uğrunda en hayırlı iki işini yapmış oluyor. ... Fransız Siyaseti ve Avrupa büyük devlet Gl bir tesir yapacaktır? Bu isi mesele ile ya doğrudan doğruya, yahut ta dolayısi- le alâkadar olan büyük devletler Alman- ya, Fransa ve Italya idi. Fakat büyük devletler arasındaki münasebetler biri birinden ayrı ve müstakil olarak tetkik | edilemez. Fransanm Almanya ile müna- sebeti, Fransa'nın Rusya ile münasebe- tine o da Rusya'nın Almanya ile müna- sebetine bağlıdır. Beynelmilel münase- betlerin düğüm noktası, Fransız harici si yasetinin takip edeceği istikamettedir. Fransa'da öledenberi mevcut olum ii esreyan vardır: 1 — Fransanm Almanya ile temas ederek anlaşmağa çalışması, Bu, Briand'ın siyaseti idi. 2 — Diğer ta- raftan Herriot'nun terviç ve Barthou'nun da tatbik ettiği bir siyaset te Fransanın Rusya ile beraber yürümesidir. Şimdi Fransa bu kanı Lavab'in henüz bir karar vermediği anlaşılmaktadır. o Çürkü bir taraftan Rusya ile bir itilâf imzalamıştır. Bu iti- lâfa göre, Fransa ve Rusya şark misakı imzalanmcıya kadar bu misakın aktini müşkülleştirecek hiç bir harekette bu- lunmamayı taahhüt ediyorlar. Gerçi bu Rusya ile imzalanmış bir ittifak değildir. Ancak herhalde Fransanın Rusya ile çok iyi münasebette olduğuma delâlet eder. Diğer taraftan M. Laval'in Sar işinde anlaşmak için gösterdiği cemile ancak Briand tarafından güsterilebilirdi. Bu da Almanya ile anlaşmağa doğru bir tema— Avrupa sulhü bakımından en hayırlısı bunların her ikisini de telif edebilmeletir. | Hâlâ beynelmilel borçlar arn birinci kinanın on beşi. Avrupa © devletlerinin Amerikaya olan borçlarının tediyo- si vadesinin geldiği ogün. Bu borç- larm © tarihini muhterem oluyucula - ranız hatırlarlar, Galip devletler Alman- yadan tamivet borcu aldıkça Amerikaya olan borçlarımı da ödemekte idiler. Al manya tamârat Borca ödemeyince Ingil- tere, Fransa ve İtalya da Amerikaya olan borçlarını tediye etmemeğe karar ver diler. Ancak Amerika bu mahsup mua- melesini kabul etmedi. Devletler buna rağmen borçlarını tediye etmiyeceklerini bildirdiler. Amerika bu borçları ilg edil- imiş telâldzi etmediğinden ber vadesi gel- | düleçe borçlularına hatırlatmaktadır. Bu defa gene hatırlattı. Onlar da şu cevabı verdiler: «Tediye edemiyeceğimizi ilk defa olarak bildirdiğimiz zamanki vazi- yet değişmemiştir. Bunun için bu defa da tediye etmekte mazuruz.» Amerika borçları feshedilmemiş te lüldki etmekle | beraber, bu borçların bir defa daha Amerikaya tediye edilece- di çok şüpbelidir. . Habeşistan — Italya alsyinbereda: İzakya melezleri &> ie Habeşler arasında * vukua gelen bir hudut çarpışması büyük be yecan uyandırdı. Bu heyecanın sebebi, hâdisenin ehemmiyetinden ziyade İtal Müg.iifi: Nazmi Şehap Ve bir adam, dişlerini sıkmış, küf- retmemek için kendini güç zaptedi- yordu. Bir “affedersiniz!,, de onla- ra sarkıttı. Mahcup olmuştu. Bir başka halt | karıştırmamak için etrafına bakın. dı. Yenicami tunelinin tam önünde bulunuyordu. Hızlı hızlı o yürüdü. Bahçekapıdaki büyük mağazaların önünden geçerken hâlâ; — Oh çok şükür... çok şükür! — diye söyleniyordu — Gazete vakayı gayet mufassal yazdığı halde Calibenin hiç bahsi geçmiyordu. Hattâ bu ölümü doğ- rudan doğruya bir genci harap e- den gırtlak veremine atfediyorlar- dı. Sandalda bulunan şişelerin en âdi, en ucuz rakı şişelerindendi. Po- lis bunların talaştan çekilmiş ispir- tolarla yapılmış olmasından şüphe ediyordu. Gazete muharriri Cavi- din zavallı anasını da aramış, bul. ili yolun ayrıldığı | poktaya gelmiş bulunuyor. Hariciye ba- | MİLLİYET CUMA İsmet “İnönü,, nün son Trakya gezintisi Başbakan lamet İnönü, Trakya'da üş gün süren bir yolculuk yaparak Anka- ra'ya döndü. Bu yolculuk, £ Edirne'den Çorlu'ya kadar, bütün Trakya'da, görül- memiş bir sevinç uyandırdı. Başbakanın uğradığı yerlerde, kamu sanki yeni bir kurtuluşun bayramını yapar gibi, gün- düzleri omuzda bayrak, geceleri, | elde ışık; «İsmet» im geçtiği yollara döküldü: ler, Trakya, bu özeni eumburluk kurul duğu güne kadar ileri gelen beylik a- damlarmın biç hirinden görmemişti. E- dörme, bir üvey oğul gibi, idi, Kimse ya” mına uğramaz, «Nicesin?> diye sormaz- di. Köylü arasında boy gösterenler, jan- darma çavuşu ile vergi stahsildar» lar idi. Bunlar da yalnız bac almağa, beleş mami elirlerdi. Trakya köylüsü, zengin bir ovanın or- tasmda, yarı aç, yarı tok, yaşamağa alış- muşta. orun düşüncesi, sn boyundan ötürü idi. Bu sınır boyu, sik sak değişir; Edirne üç boş yılda bir, yabancı çizmeler altında kalıp çiğnenir- di. Köylücüklerin yaşayışı geceli gün « düzlü korkulu bür duş içinde geçiyordu. Bu yüzden; ata yurduna, kimse ısina- maz olmuştu. Trakya'da yıllardanberi süren, nasıl analatayım, bir tedirginlik, bir yerleşamemezlik vardı. Kulaklar kirişte, eller tetikte, bir ya- şayış ki, böyle sürüp gitseydi, Trakya | ovasında, taş üstüne taç omuz üstünde baş kalmıyacaktı. «Atatürk» Türlsiyesi, yurda, her işin başı baysallığı (emniyet) soktu. Baysal- ık olmadıkça; gönüllerde sürekli bir ça- İışma duygusu kök tutamıyacalıtı. General İsmet İnönü bu son Trakya gezintisi ile Trakyalılara ve bütün Tür. kiyelilere bir daha söylemiş oldu : — Bu topraklarda «Bay» sizsiniz! Kömüniz ekip biçecek, kâminiz yapıcılık, kuruculuk e edecelesiniz! Alışverişinizle, işiniz gücünüzle uğraşınız. . - Yurdun büyük işleri bizim üzerimiz- dedir! Cumhurluk çağı, bütün özünü ulustan alıp, bütün gücü ile gene o (ulus) ada- yanan bir varlıktır. Bu varlığın söyle - diklerine inanmak, öğütlerini tutmak ge- rekli, Yurdun bayındırlığı böylelikle başarı- lacaktır. ML. Salihaddin GUNGOR TEŞEKKÜR | Ayukat ve Madenci Ali Nibad'ın gerek cenaze merasimine iştirak etmek ve ge- rek mektup, telgraf vesaire surette be- yanı taziyet eylemek lütfunda bulunan sile dostlarımıza ayrı ayrı imek imkânsızlığı karşısında büyük elem | cevap ver- lerimize iştiraklerinden dolayi en derin minnettarlığımızla teşekkür ederiz. İsinet, Nebahat, Nahid, Nejat —————— yanın ötedenberi Habeşistan hakkında beslemekte olduğu emellerdir. Italya nm Habeşistanda bir takım emelleri ol- duğu malümdur. Bu yüzden geçen yüz yılm sonlerma doğru Italya ile Habe- şistan arasında bir harp te çılamıştı. Ancak bu emellerin tahakkukuna mani Fransa olduğu zannediliyordu. Son za- manlarda Fransa ile Italya arasmda bir takım pazarlıklar o yapılmaktadır. Söy- lendiğine göre Habeşistan da bu pa- zarlık mevzularımdan birini teşkil edi- yordu, Hudut hâdisesi üzerine bu pa- yarlıkların neticelendiği ve Fransanm Habeşistanda İtalyaya serbesti verdi- ği zannedildi. Ancak şimdi anlaşılıyor ki çizilmiyen bir hudut ihtilüfmdan çi kan bir hirliseden ibarettir. Hâdise et- rafında henüz tafsilit gelmemekle be raber, meselenin azıcık izam edildiği de anlaşılmaktadır. Her halde şimdilik bir Habeş - İtalya harbi karşısında kal- mıyacağız. Maamafih bundan Halyanın Habeşistandaki emellerinden © vazgeç- gibi bir netice de çıkarılamaz. İ A SMER muştu, Kadıncağız oğlunun bir aşk buhranına kurban olmasına zerre kadar ihtimal veremediğini söyle- mişti. Demek ki Cavit Calibeye kar. şı duyduğu ümitsiz sevgiyi hiç kim- seye çaktırmamıştı.. Buraya gelince beyninde bir şüp he kurtlandı: — Sakm Ömerofa söylemiş olma- sın! Eğer o gevezeye © çıtlattıysa yandık. Sonra kafası yavaş yavaş bir baş- ka tarafa saptı. Ceblerini yokladı. İ Arapkirlinin, bir Çin mandarininin fermanını andıran kart vizitini buldu. — Musul hanı... — diye mırıl. | dandı — Musul hanı birinci kat numara sekiz dokuz... âlâ. Ve yüzüne lâkayit, neşeli bir hava vererek (o postahaneyi geçti, tütüncüyü dolandı. Üzerinde kırmı. sallanan bir kapıdan daldı. Geniş bir taş merdivenden çıkarken, gözü ne trabzanlara arkalarını dayamış iki kız ilişti. Bunlar şakrak şakrak gülüşüyorlardı. Onu görünce, cid- dileşmeğe, mahcup bir eda takın. mağa çalıştılar. Fakat bu gayretleri pek beyhude idi. Genç bir bakısta reel tanımıştı. Karta bir da- 14 KANUNEVVEL 1934 Bugün MELEK sinemasında Dün görenlerin çok beğendiği, bugün göreceklerin çok beğeneceği misilsiz derecede nefis bir film gösteriliyor DANS RÜYASI Bugün Öz Türkçe ile Bilmecemiz Gaçan haftaki bilmecemizi doğru halleden: lr arasmda çekilen kurnda birinciliği Vefa Lisesi sekizinci nef talebesinden 545 Numar ral Bay Vedat Rafi, ikinciliği: Topkapı No. 15 Bay Turkan Cemil kazanmışlardır. Ceçen defaki bilmecemi- zin halledilmiş şekli 12345678 91011 ÇIOIKMIK/AÇIL KI EL GİJAİZ'M SİTİRJAİE E|R'İİŞ'İiKİMNE llmizin beş hamelerine yeri “Milliyet; Bilmece canmun Bilmecemizi doğru halledenler arasında kura sekiyor ve kuzamanlara hediyeler veriyoruz. Müddet; Pazartesi günü akşamma kadardır, Yeni “bilmecemiz 1234567891011 Soldan Sağa: 1 — Müdür 8 içerek 7 — Sayt 2 Rab 3 4 — Ziyade 3 Resim, cizya, harç 5. $ — Miserda bir em 5 6 — Nedret, Atm dişisi 6 7 — Meyan 3 Ayı yavan 2 Şeri sdatı Z 8 — Hançer 4 Kamer 2. 9 — Abs 4 10 — Dünya 4 Gurap 5. 1) — Garet, hücum, taarruz £ bir renk &. Yukardan Aşağı 4 — Mesiki öleti 6 2 — Fame 2 Arka 3 Meyas 2 3 — bum, şölret 3. Table değil 3. 4 — Alika, merbut 6 Selimülkalp 3. 5 — Nota 2 Memis, kortlu, idmanı 7 — Beyaz 2. 7 — Genişlik 2. mahni 5. hür harf 2. 8 — Cedde 4 Valide 3. Alâ, meşakkat, ma- vera 2. 9 — Are & bal yapar 36 10 — Deli, iebar & Şart edatı 2 11 — Mebus, seçilmiş & Oruç ayındayız, fitre ve zekât vereceğiz. Bun ları kimseye verme, Tayare cemiyeti topla- yacaktır. Fransızca sözlü M.G M. Filmi Oynıyanlar tenzi'âtlı saat İlde ÇELLİNİ'nin ISTANBUL: 1230: Plâk. 18 Çocuk emati; otel Takatliyan om. 19: Çocuk hikâyeleri, 194554 Muhte- Haberler. 20,30: Mülü 2130: Zağrepten ma- 1,15: Senfonik konser. (konser 2330: Şiirler. 2340: Konseri telif sözler, vatuvardan) manaım eserlerinden C - dur 1 Time faktazisi Zi: Operet parçı Kh. PRAG, 15 Şarkılar, 2210 Eğlenceli kon- va haberler, Zi;0 Gece konseri, x. VİYANA 507 18,15 Çocuk, 18440 Piyano Haftanm beden sporu D Haberler, 20,15 Noel 1 VEFAT Abdülazizin ikinci Mabeyincisi Mer- bum Bay Fahri refikasr eski Ziraat ve ticaret nezareti Maadin müdiri Bay Şevket ve avukat Bay | Arifinin kayın valdeleri ve Anadolu ajansı hesap işleri müdiri Bay Cemil Zübtünün ve avu- kat Bay Cevdet Fahrinin büyük kayın valdeleri Bayan Tirendaz vefat etmiştir. Cenazesi bugün saat onbir buçukta Kı ziltoprak İllamurda Kalamış caddesinde büyük damadı Bay Şevketin köşkünden kaldırılarak cenaze namazı Zühtü paşa camiinde kılındıktan sonra Erenköy Sah- rayı cedit Kabristanma defnedilecektir. Ailesinin duyduğu derin acılara iştirik ederiz. © ) (9 Asrm umdesi “ MİLLİYET” tir. “ABONE ÜCRETLERİ : Türkiye içim Hariç için LK. LK geçen nüshalar 10 kuruştar— matbaaya ait İşler için müdiriyete müs Gazetemiz ilân Tiyetini kabul etmez. matine JOAN CRAWFORD CLARK GABLE Bu hafta SARAY Sinemasında CONSTANCE BENNET ve FREDERİC MARCH MACERALARI Filminde parluk muvaffakiyet kazanıyorlar. FOX JURNAL hususi bir filminde: Prı Kent ile izdivacı merasimi bütün teferruatile Marina'nı Dük de Eugün İPEK Sinemasında Heyecan ve dehşetle dolü muazzam süperfilm: İSİMSİZ ADAM Fransızca sözlü M, G. M.filsi Baş rollerde: ELİZABETH ALLAN- LEWİS STON ROBERT . MONTGO- MEREY Bugün saat 11 de tenzilâti matine vardır. Senenin en büyük filmi ÇARDAS FÜRSTİN Dünyayı dolaşan meşhur operet MARTHA EGGERTH Us sağlamlığı koruma kurumu toplantısı Türkiye us sağlamlığı koruma kw rumu (Türkiye akıl hfsssbası cemi yeti) ber sene olduğu gibi bu sone öf büyük bir ilmi kurultay yapacaktır, Pre, Fahrettin Kerim Gökayın bet” kanlığı altında yapılan merkez beye toplantısında kurultayın ikinci | kimi nun anuncu perşembe günü yapıknas” na söz ğ Karakaya memleketin mübdmesi sinir ve cuh hekimleri, | terbiyecileri bulunacaktır. Konuşulacak o rapor” şunlardır: 1 — Sağlam ve hasta adamlarda 59“ lışma gücünün ölçülmesi prof, Falrei tin Kerim ve Dr. Aliye Rıza, 2 — Psikofiziğin değeri Dn yin Kenan. 3 — Us sağlamlığı korunması ve 8 kola hekimliği Dr. İbrahim Zati, 4 — Ipermotifler (çabuk kazanlar) Dr. Cevat BL 1935 temmuzunda Brükselde toplan” cak Avrupa ittihadı hijyen mental 1529” Hü rek. Kapalı bir kapınm buzlu cammı tıkırdattı. İçeriden bir cevap çık» | madı. Bir daha tıkırdattı. O zaman kızlardan biri, uzunca boylu bir es- mer, mide bulantısı veren ucuz bir | lâvanta kokusu yayarak yaklaştı: Ki yorsunuz küçük bey! — Arapkirli Mehmet beyi istiyo- rum küçük hanım.. — Ah... Nazmi bey siz olacakar- nız galiba. — Evet... — Buyurunuz efendim... şimdi nerdeyse gelir. Ve sağ omuzun gencin ağzma değdiren bir hareketle kapıyı açtı. Temiz ve debdebeli döşenmiş bir o- daya girdiler. Yere çok güzel bir hereke halısı serilmişti. Saray işi bir kanapenin iki yanına, sebilhane bardağı gibi, tahtaları yaldızlı ve sırma saçaklı koltuklar, iskemleler dizilmişti. Bü- yücek bir ceviz masaya (hayretle baktı. Bunun inde neler neler yoktu! Kü büyüklü, iğri büğ- rü bir takım şişeler... e kuru bakla taneleri... Bir avuç mavi boncuk, bir gümüş nazarlık. İki küçük kap- lumbağa kabuğu, bir pergâr. — Kuzum bunlar ne? Attar dük- kânı mı burası? |, Kız, karnımı masanm kenarma d kuyruk | yordu; : | © — Çalışabilmesi için bunlar lâ- zın... — diye mırıldandı — — Peki ama Mehmet bey bun- larla ne yapıyor? — Mehmet bey bir şey yapmıyor. O kazanca ortaktır. Baba (o çalışır burada. Nazmi bir sigara yakmıştı. Kana- peye yaslanırken lâkayit sordu: — Bu baba epey tuhaf bir baba olacak... Ne babası bu böyle? — Şam babası! Kalın, alaylı ve hım hım bir ses bü cevabı vermişti. Nazmi istifini bozmadan kapıya baktı. Beyaz tak- kesinin üstüne kulaklarından ta- şan kocaman bir yeşil sarık sarmış, kolsuz hayderi hırkalı ve açık kah- ve rengi şalvarlı bir adam sol eli de bir teneke ibrik sağ elile ince bi- yıklarını burarak Nazmiyi istihza dolu bir bakışla süzdü; — Yaa... —dei — küçük bey, burada bir şam babası hazretleri vardır işte... Bir şam babası ki tatlı- 'drr ve her derde deva bulur, değil mi kızım? Esmer kızm gerdanı okşadı: — Söylesen e... Bu o küçük bey bizim şöhretimizi daha duymamış galiba... Hayret edilecek şey!. Kırk beş yaşından fazla göster- ii 'nesinde ve sey- il na kuruldu. — Niçin geldiğinizi sorabilir ei” yim? a Kız Nazminin cevap vermesin8 meylan bırakmadan eğildi, kulağı” na bir şeyler fısladı o zaman hazretlerinin yüzlerindeki istih2* birdenbire siliniverdi; yaltaklana bir sesle bu kadar genç olacağın” zı nasıl tahmin edebilirdim? K” zım beyefendiye iyi bir kahve ya” Sonra sen Dilber! Neye köy gelifi gibi dışarda durursun... Bu ray el. *“lerdiven başmdaki ikinci k3# da esmerdi. Fakat birinciden dab# tatlı bir hali vardı. Bir nefes gibi sessizce odaya girdi. Bir koltuğa liş — Bunlar benimi yavrularımdıf Onlarsız olamam.. — diye deva etti baba — gönlüm bir türlü iti” yarlamadı gitti. Çingene karısını? dedikleri birbir çıkıyor. Ve Nazminin gözlerinde bir alâ ka ışıldadığını — farkedince d derin göğüs geçirerek; — Yan... dedi — küçük befr” Sizin nesliniz fala inanmıyor. iste diğiniz kadar inanmaymız! Fak* iliniz ki bir çingene karısı bir gö” elime bakmış benim © istikbalini bülbül gibi okumuştu.