Kadın tayyareciler ve göklere gönül veren kız Yaşama savaşında kadıngün geç- tikçe yer kazanıyor. Fizik yapısın- daki inceliğin çevrelediği imkân sınırlarını görüşlerindeki hususi- yetle genişleterek idealist erkeğe gündelik işlerde yardımcı, yarma bağlı çalışmalarda ortak oluyor... Kadının bu ortaklığı en ileri in- sanlık kaynaşmalarından en baş döndürücü ihtiraslara kadar uza- Oğüh bu ortaklığını havacılıkta da görmek mümkündür. Göklere kanat açmış kadınlar az değildir. Acunun her köşesinde bunların erkekleri gölge de bırak- mağa çalıştıkları görülüyor. Bir kaç mizalle bu iddiayı canlandır- mak kolaydır : Bir Amelia Earhart çıkıyor, yak nız başına Okyanosları aşıyor. Bir kanatta Los - Angelos'u New - York a bağlayarak acun uzaklık rekoru- nu kırıyor. Bir Maryse Bastiğ çıkıyor, 9800 metreye yükselerek yarı yolda ası- İp kalan erkeklerine parmak isır- tıyor. Bir Amy Mollison yetişiyor, erke ğile rekor yollarını paylaşamıyor. Bir Maryse Hilse Paris - Tokyo arasında mekik dokuyarak bu yolu her sene bir az daha kısaltıyor. Bir Hölöne Boweher türüyor, sa- atte 424 kilometre yaparak acunun en hızlı kızı oluyor. Yaptığı can- bazlıklarda ölümü avucuna alarak onunla oynuyor. Ulusların yetiştirdiği bu Boucher lerin, Hilse'lerin, Bastie'lerin, Ear- hat'ların sayısı o kadar çaktur ki hepsini buraya dizilemeğe ne za- man ne de mekân vardır. Hergün sayısı artan bu dişi kartallarm he- nüz töylenen yavrularile yarında erkek uçucuları gölgede bırakacak. ları şüphesizdir. Gönül isterdi ki, Yurt da kadınlı- ğın en yüksek haklarını bulan Türk Ne yazık ki Türk kızlarının içini yakan bu dileğin çok yakında ha- kikat olabileceğini © zannetmek mii olamıyor. söyen ağı son günü, havacılığın karakaplı kitabı gene açıldı, ve ora- ya hava kartallarının gözlerinden damlayan yaşlarla şü isim yazıldı: Höline Boucher. Hölöne Boucher yirmi dört ilk baharmı yeni doldurmuş genç, gür- büz, güzel *: kızdı. Üç sene ev- vel memleketinin aeroklüplerinden birine yazılmış ve kısa bir zamanda uçuş belgesini almıştı. Daha doğarken gönlünü göklere veren Hölâne, göklerin kızı idi. Her sabah tanyeri ağarırken oraya ha- valanır; akşam sular ordan dönerdi. Hâldne gençti. Güzeldi. Güzeli severdi. Mavi göklere ondan âşık olmuştu. Kara yüzlü toprak ona buny çok gördü. Bugün artık Hölöne, yerde yatan kırık bir kanat; gönüllerde yaşa- | yanyana durursa radyoda da öyle... ———— Tası; acumun 424 kilometre rekorlu | yan acı bir hatıradır: Göğe gönül verirken yere serilen Dışarı çıkınca gene (bir itişme | kakışma oldu. Ali, (gene arayıcı | fişeği gibi kalabalığa dalmış, önü- ne geleni dirsekleyerek yol açmıştı. Merdiven başına ulaşınca genç te cebinden çıkardığı bir beşlik kâğı- dı ona tutuşturdu. Bu sırada Arap- kirli karşısma dikilivermişti — Hayrola Mehmet Bey oldu mu? Memnunsunuz ya artık?, Nazminin anlaşılan bu adama bir faydası dokunmuştu, — Sağol beyim... — dedi — sa-| yende oldu. Şimdi yeni bir şey da- nışmak istiyorum. — Değer mi? Pek mühim değil- se kulak asma! — Mühim beyim... mühim. — Hafta içinde gelirim. — Pek mühim beyim... Hafta i- gine bırakılacak gibi değil.. — Öyleyse yarın öğleden evvel sendeyim. Ölmüş tavuk Yediriyorlarmış Tavuk satan aşçılar, bu tavuk - ların arada bir ölmüş olanlarını pi şirip alıcılarına (müşteri) | sunu- Bumu söylerken bile, in- sa karnımızı doyurduğunuz bir ta- vuğun, öldükten sonra kesilmiş ol duğunu Baytar değilsiniz ki anla- yasınız. Ne çeşit nesne olduğunu öğrenmeden kursağımıza giren böy le kimbilir neler var? İçtiğimiz süt lerin veremli ineklerin sütü olma dığını kim biliyor? İzgara ettirdi- ğimiz şiş kebapları, canlı değildir ler ki, keçi etinden yapıldıklarını, sakal bize sınlar. Hele bu ölü tavukların ye- dirilmesi sözü ortaya çıkalı, içi bağrı dönenlerin sayısını Tanrı bilir. Istanbulda, tavuk, o kadar ucuzladı ki; en güverilen yerden, en semiz, en yağlı tavuklar, 50 - 60 kuruşa alınabiliyor. Piliç ise daha ucuz... 25 - 30 kuruş arasında! Di- risi bu kadar ucuz olan bir eti, yüz de yüz kazançla satıp, bunada kanmıyarak bize ölüsünü yattur - mağa kalkışanlar varsa, bunlar i- çin söylenecek ağır söz bulamıyo- rum, Yapılacak ilk iş, bütün tavakçu larda, sıkı bir araştırmadır. Kimin böyle bir suçu ortaya çıkarsa, ona bir daha satıcılık ettirmemelidir. Kamu (halk) nan sağlığı ile oy- | nayanlara acımaz. | M. Salâhaddin GÜNGÖR | Geniş yürek ister!.. Geçen akşam, misafirler gelmiş- | 4. Radyoda Viyanayı dinliyorduk. | Düğmeyi, bir milimetre sağa çevir- | dim. Karşımıza Kırım çıktı. Misafirlerden biri sord: — Yahu... olur şey değil... Kurum neresi, Viyana neresi? Bunlar, biri: birlerine nasıl bu kadar yakın ola- biliyorlar? Ben dedim ki: — Radyo, geniş bir yüreğe ben- zer, Bir yüreğin içinde, kin, nefret, | sevgi, intikam, iylik, kötülük nasıl Bir gün bakarsın, kinin sesi yük selir: — Falanca, sana filân zamanda şunu yapmış, unutma! Biraz sonra, düğmeyi çevir, im tikam merkezini dinle: — Bir kere şa flâncadan öcümü bir alabilsem. Derken sevginin sesi : — Ne güzel kadın yarabbi!.. O- mı bir daha nerede görebilece ğim? Radyoyu dinlemesini hiç sevme- yen bir misafir hemen fırsat ber fır. sattır diye atıldı: — Radyo geniş bir yüreğe ben zer mi, benzemez mi bilmem... A- ma, bu zırıltıyı dinlemek için in- sanda çok geniş bir yürek olmalı!.. en hızlı kızınm hatırası. N.D. MİLLİYET Öz Türkçe ile Bilmecemiz Osmanlıca karşılıklarını yazdığımız ke- ân boş bamelerine yerleştiriniz. Ve şekli keserek (Milliyet Bilmece memurluğuna) gönderiniz. Doğru halledenler arasında Bilmecemiz 1234567891011 1 — Az değil (3). Lahiraf etmiş, de- ki (5). 2 — Yet (2). Hatime, hitam (3).1- simleri sıfat yapan edat (2). 3 — Petrol (3). Esma, hiza, istif (4). 4 — Bülüğn ermiş (6). Lstifham (2)- 6 — stifham (2). Bir rakam (3). Çok değil (2). k 7 — Afrikada bir mehir (3) Uzak ni- dası (2). Fersude, eski (4). 8 — lstifham (2). Huzur, gözün ya- sundadır. (3). 9 — ketifhaen (2), Şart edatı (2). No- ta (2). 10 — Büyük bir hayvan (3). Hazfet- mek, iptal etmek (6). li — Valide (3). Kârli (3). Yukardan aşağı 1 — Sağlam, zorlu (5). letifham (2). Nota (2). 2 — Olmaktan emir (2). Bebek şarkı. | “« (5). 3 — Umum (5). Rabat edatı (2). 4 — Bent (3). 5 — Cesaret, cür'et (5). Fecir (3). & — Esp (2), Ser (3). Şart odatı (2). 7 — Hemşire, lenger (4). Nota (2). — Az scak (4). Nota (2). Bir Türk | (3). Nota (2). Nota, istifham | 11 — Lâhim (2). Galiz (5). “b , grupu 4 üncü sergisini açıyor Genç ve çok kabiliyetli sanatkârle- rın vücuda getirdikleri (D) grupunun dördüncü sergilerini açacaklarını mem- nuniyetle öğrendik. Bir senede bize dört sergi gösteren bu verimli ve çalışkan gençler yeni ser- gilerimi gayet değerli eserlerden mürek- kep olduğu halde on gün © sonra açar caklardır. Arılarından birisinin Sovyet Rusya- da çevrilmekte olan bir filmin dekorlar rını yapmak üzere Moskovaya davet © dilmiş olması ve bundan ömce Peştede ve Moskovada da ayrı ayrı sergiler aç- | miş bulunmaları, gerek Rus, gerek Fran- sız ve Belçika matbuatanı uzun uzadı | ya meşgul etmeleri, (D) grupunun u- i gösteren kuvvetli işaretlerdir. iyede bu kadar Canl bir birliğe yeni muvaffakıyetler dile- rim VEFAT Yanya eşrafından merhum Bay Eşref kerimesi ve Deniz Mezika wuallimlerin- den Bay Nacinin kayın valdesi Bayan Sabire üç ayı i murtarip balundu- ğu hastalıktan şifayap olumıyarak Şişli Şifa yurdunda vefat etmiştir. Cenazesi bugün öğle vakti Feriköy, camiinde namazı kılındıktan | sonra Fe riköy mezarlığma defnolunacaltır. SPOR Cuma maçları İstanbul mmtakası futbol heyetinden: 14-12-1934 cuma günü yaj m it Galip, Beşiktaş-Fenerbahçe B. t saat 11 hakem Halit İbrahim, Eyüp- Altmordu A. £. saat 12,45 hakem İzzet Muhiddin, Beşiktaş - Fenerbahçe A. &. saat 14,30, hakem Ahmet. Yan hakem leri : Halit İbrahm, Zarf 2 — Fenerbahçe stadnda: saha ko miseri Saim Turgut, A — Büyük saha- da: Vefa - Beykoz B. &. saat 10 hakem Ali Ridvan, Hilâl-Beylerbeyi İ. & saat 11.45 hakem Saim Turgut, İstanbulspor- Vefa 1. &. saat 13,30 hakem Suphi. Yan i: İzzet Asaf, Ali Rıdvan, B — Küçük sahada: İstanbulspor - Vefa genç t. saat 11 bakem İzzet Asaf. 3 — Taksim stadında : saha komise- ri Sadi, Haliç - Bakırköy İ. & saat 12,30 bakem Mehmet (Selim, Doğanspor - Karagümrük |, & 14,15 hakem Sadi. Voleybol Voleybol, basketbol ve tenis heyetin- den : 14.12.1934 cuma günü Galata saray lokalinde yapılacak resmi voley- bol birincilikleri : Galatasaray-Fener- yılmaz sant 17 hakem Ali Rıdvan, Fe- merbahçe. Topkapı sant 17.30 da hakem Ali Rıdvan, saha &miri Ekremdir. Altınordu kongresi , Altinordu Kulübü reisliğinden t Yeni Dizamnameye göre akdi İâzrmgelen kong renin 21.12.1934 cuma günü saat İ4de azaya bildirilir. Bugunku program ISTANBUL! 18 Frammca. 1800: Jimnastik Selim Ser 0: Dünya habar: iğ 15: Anadolu aj larri Radyo orkesi 545 Kis. BUDAPESTE, 550 18: Sözler 1,30: Ri 19/45: Eski İngiltere 0,10: Plak, 2020: Haber iyat, 21: Jübliyanadam sak- "Ka VARŞOVA 1245 m. 184 Koman kanseri, 1835: Piyano yardı şarkılar, Hafif musik, 2020: Sönler. 221 Chopin Şarkılar. Zir Dans masikisi ve Hafif parçalar, Khz. PRAG, 470 m. İialyan tarafından kore iştirekile komser, berler. 23,15: Plâk, — Fransren habar Ki. MOSKOVA, (Stalin) 261 m. 133), Süplenik kanca "Oskar Eriadin ide resipde ve Bruckner, Mozartn eserlerinden, Khz. STOKHOLM, 420 m. 1805: Çocuk programı, 18408: Plik, 10,45 Almanen ders, 20,30: Konferama, Zi: Bash sserlerinden konser. 23: Yeni dana musikisi, ROMA. - NAPOLİ - BARI 18,10: Karışık hafif musiki, 18,55: Plâk. ve sözler 21,45: "Sereda dopera, isimli piyes. 24; Son haberler. 592 Khz. BERLİN 357 m: vi Noel şarkıları, rk herler, 23,30 Dana masikisi, musikisi, 1 Gece konseri. Söz Kr. VİYANA 507 mi 1805 Yemi Avusturya musikisi, 78 Telbi tavsiyeler, 1050 Sözler 20 Haberler, 20, Mamdelin orkestrası konseri, Zi Kuartet kom Bütün dünya matbuatı Martha Eggerth tarafından temsil edilen (o İSMİ Çardaş Fürstin İLE ÇALKALANIYOR Bu akşam MELEK sinemasında «es Senenin en zengin - en ihtişamlı rülmemiş bir lüks, duyulmamış musil ve istisnasız biç bir filmde gö- enfes bir mevzu. Fransiz- €a sözlü Metro Goldwyn - Mayer söperfilmi. DANSRUYASI takdim edilecektir. Baş rollerde CLARK JOAN GABLE CRAWFORD Bugün saat 2,30 -4,30 ve 6,30 sennslarında son defa ol: EKMEK i KADIN m» Yarın akşam TÜRK sinemasında «es Fevka'âde zevali Framsırca sözlü bır film, HER ŞEY KAZANANIN Oynıyanlar: (Kadın avcısı) filminin sevimli kahramanı JAMES CAGNEY MARLON NIXON-VİRGİNA BRUCE Heyecan - Neşe « Aşk filmi Müstesna bir vaz İivetent En veni dünen haberleri ECLAIR Hayat Kaza sahne - Emsalsiz bir temsil JOURNAL ve Otomobil Sigortalarınızı Galatada Ünyon Hanmda Küâin UNYON SIGORTASINA yaptırmız Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele ötmekte olan ÜNYON Kumpanyasma bir kere uğramadan sigorta yaptırmayız. Telefon : 4.4888. VEFAT ç Tevfik Ne- kayınbabası Bay Halit fat etmiştir. Merhumun cenazesi dü Beşik daştaki evindin kaldırılarak Eyüp- teki aile makberesinde Tanrıya emanet olunmuştur. Kederli ailesine beyanı tar ziyet eyleriz. YENİ NEŞRİYAT Holivut Önümüzdeki hafta büyük bir hasusi 'nusba ile okuyuculara büyük bir sür- priz hazırlamakta olan Holivuten dör- düncü sene son saymı Bayan Feriha Tevliğin renkli bir resmi ile en #on sine- na haberlerini havi olarak imtişar etmiş- tir. Asrm umdesi “MİLLİYET” ör. <a —— ——— — ABONE ÜCRETLERİ : Gelen evrak geri verilmen— geçen wühalar 10 kuruştur. matbasya aft işler için müdiriyete Saat edilir. Gazetemiz iânların mes tini kabul etmez Müddei One: Müe'lif: Nazmi Şehap — Söz mü? — Söz... Arapkirli kart postal büyüklüğün de bir kart vizit uzattı; — Bildiğin yerden çıktım... — dedi — yeni adresem burada yazılı. Genç fazlasını dinlemedi. Sigara dumanı, nefes ve ayak kokusu için- de bumalan, terleyen, kâh şakala- şan, kâh bağrışıp biribirinin gırt- İağına sarılan ve yalnız para düşü- nen, para konuşan bu insanlardan uzaklaştı. Bir saat sonra Beyoğlunda Bir apartımanın, pencereleri doğru yo- la bakan bir odasmda" geniş bir kanapeye © yaslanmış, yaşlıca bir kadma kunduralarını çekğiriyör. du. Bu iş bitince ona iki lira uzattı: —Terez!.. — dedi— al bunları. Doğru Mariye git! Beni çok bek. | letmesin, sonra karışmam ha., Kadın bir şey söylemeden oda» dan çıktı. Bir iki dakika sonra 30- kak kapısınm hızla kapandığı du- yuldu. O zaman Nazmi elinde tuttuğu büyük ve dolgun bir zarfı kanape- ve boşalttı. Onluk, beşlik, yirmi - beşlik bir yığın banknot biribirinin üzerinden kayarak © yere, halının üstüne yayıldı. — Şunları bir daha gözden geçi- relim. Desteleri saydı: — İki bin yedi yüz yirmi beş li- ra... Demek ki yazıhaneden bura- ya gelinceye kadar iki yüz yetmiş beşini eritmişiz. Nereye verdik bun- ları? Yüz otuzlira terziye... Kırk beş lira gömleklere... altmış lira, lokantaya olan o mel'un borç... On beş lira da kâtibe suladık. Geriye kalanını da öteberiye vermiş olaca- ğiz. Temizlerinden on tane yirmi beş- lik ve iki tane de ellik banknot ayr- rıp cüzdanma yerleştirdi. İki bu- çuk liralıklardan bir desteyi k penin üstünde bıraktı, Diğerlerini tekrar zarfa doldurdu; elbise dola- bınm rafına koydü. Bu dolapta es- dikkatle ve süratle run süratile soyundu. İpekli bir pi- jama giydi, yatağa uzandı. Başı yastığa değer değmez göz- leri kapanmıştı. Pek az sonra açılıp kapanan sokak kapısınn gürültüsü. nü işitemedi. Matmazel Mari, alıa- ma, moru moruma odaya girdiği - zaman o derin bir uykuya dalmış bulumuyordu. Kız, gözlerini ondan ayıramıya- in karısından hiç Ze, Bebikteki Şalıya oğlunu sırf | parasını çekmek için dadandırdıle- larını zannediyordu. Calibenin ana» st o müddet onu sık sık ziyaretet- miş, Nerede tesadüf ettiyse ödeta rarmıştı: — Aman hanrmefendi.. Bizi kır. maymız artık efendim.. Bir defa ok sun buyurunuz... ne olur? rak şapkasını çıkardı. Parmakları- nn ucuna basa basa karyolaya yak laştı, Dudaklarını hafifçe dudaklar rına dokundurdu. Sonra yavaş ya- vaş kanapeye gitti, yerde açık du- | ran bir resimli Alman gazetesini aldı, oturdu. Bu sırada üne banknot deste- ermişti. Gülümse: 'aramaz... ken, affettir- mek istiyor.— dedi — ama kandı- ramaz ki... İşte, Nazminin bol bol sarfettiği para eline böyle geçiyordu. Bunu hiç kimseye söylemiyordu. En ya- kın arkadaşları, başta Hilmi oldu- ğu halde onun Mariden para çeke- rek yaşadığını zannediyorlardı. Ba- bası ise oğluna her ay o yaşta bir genç için pek çok sayılacak bir pa- kice bir paltodan başka, bir şey yok tu. Tekrar kilitleyince kapısını bir iki kere dartakladı. Sonra bir yıldı- ra veriyordu; binaenaleyh Nazmi- nin vaziyetinde hiç bir gayritabiilik iyordu. Hele anası Abidin be Valide hanım kulak asmamıştı. Nazminin ssrarlarmı da dinlememiş ti; —O kadına içim rsınmadı vesse- lâm demiş ve orada kalmıştı. Niha- yet Abidin Beyin hanımı da Naz- milerden ayağını kesmişti. Fakat iyi tırmış ve gitgide Bebekteki yalınm küçük beyi gibi bir şey olmuştu. Abidin beylerle Şehabeddin bey ailesi, bundan on sene evvel tanış- mışlardı. O zaman ticaret nezaretin de küçük bir memur olan Abidin bey, Fazlrpaşa taraflarında küçük bir ahşap evin üst katında oturu- yordu. Nazminin annesi, işte bu ev- de tanıdığı orta halli ev kadınını kendisile bir ayar tutmağa taham- mül edemiyordu. Aabidin beyi harp ( birdenbire zengin edivermişti. Oldum olasıya hep babadan kalma hayratı satıp savarak yaşayan Şehabeddin bey 9563 | TEPEBAŞINDA ŞEHİR * TİYATROSU İm Bip Bu akşam ŞehirTüyatraso Saat (20) de bin ei my... 5 perde Yazan: W. ŞEKSPER Tercüme eden: > ei Eski Fransız Tiyatrosunda Şehir Tiyatrosu Öperet kısmı 12-12534 tarihte çarşamba günü ak- yanı sani 20 de cuma günü gündüz sast 14530 da DELİ DOLU Öperet 3 perde Yazan Ekrem Reşit, besteleyen Ce- mal Reşit. OZAN OPERETİ Eski Süreyya Opereti) Şehzadebaşı Ferah t- yatrosu hu akşam 20,30 da Mublis Sabahattin Fahri Gülünç, İsmail Dünbüllü GUL FATMA Operet 3 perde Cuma matine 15 de Beyoğlu Mulenrujda | harbi senesinden sonra bütün ümidini oğlunum — yapacağı paralı bir izdivaca bağlayacak hale gelmişti. Valide hanrmefendinin bir za- manlar başma kondurup düğünler» de debdebeye sattığı taç, gerdan- lıklar, bilezikler, tek taş yüzükler, küpeler birer birer eritilmişti. Da- ha savacak öteberi vardı ama, Abidin beyin hanımı, kulak- tan kulağa akseden dedikodulara bakılırsa bunların tutarı kadar bir parayı her hafta pokerde eritiveri- yordu. İşte valide hanrmefendi bu- nu © çekemiyordu ve bunu için “© kadına, içi bir türlü ısmamıyordu. Abidin beyin hanımı, erkek ev- lâdı olmadığı için, içinde donup ka lan erkek evlât sevgisini olduğu gi“ bi Nazmiye vermişti. Hele Calibe- nin de yavaş yavaş ona kaynadığı” nı görünce kararını vermişti: Kızını ona verecekti. Abidin bey bu projeye itiraz et- medi. Nazmiyi açık göz buluyordu. Eyi konuşması biliyor, gönül ali- yor, evde karşılaştığı kadın erkek herhangi bir misafir bir gün sonra mutlaka ondan iyi bir dille bahsedi- yordu. Eh bundan iyi damat mı bu- İunabilirdi?