İARİHİ TEFR VA: 24 İttihad ve Terakki! (BAHAEDDIN ŞAKIR BEYİN BIRAKTIĞI VESIKALARA GORE) ler hakkı mahfuzdur. Yazan: A.C. Whalifleri ve mazarratlarını tahdit mek için cemiyete almak lâzım niyete en namuskâr zatlarm 1 meşrut ve muvafık ise de n hal ve mevkii pek ziya» değişmiş ve şimdi büyük leke kismen imha edilerek kalan da görünüşte beraatlerini iş- *tmiş olduklarından kaldırılması kabil olamayan ve büyük tanılıp bu haysiyet- eret ve muhalefetlerinden rat memul bulunan müellifci kabilinden kesanın diğer fur- girmelerini menetmek ve Ye mazarratlarını kaldırmak i- Unların da cemiyete idhali mü- P olur fikrindeyim. miyetin meth ve sitayişi vadi- gazetelerle neşriyatta bulun- #ski devir mahsusatından o- bir hal olup ortada filen mer- Ve nafi eserler bulunmadıkça il baller durendiş ve dakik inenlerin nefret ve istihzasmı Muhaliflerin de gayz ve haset- celp ederek cemiyete hücum &k için vesile olmaktan başka İeye yaramaz. Onun için gerek etin malömatı altında, gerek- lümatı olmaksızın gazetelerle ür için yapılan neşriyat kat” menedilmelidir. Bundan böy- ün icraatın ve malümatın Wviyet dairesinde geçmesinin te- de elzemdir. Arzettiğim gibi cemiyetin İstan. mektep ve gece dersleri aç- mühim semereler veremez. at taşraya ve bilhassa Anadolu | elinin maarifsiz kalan yer- Be muallimler gönderilerek bun- Yasıtasile hem vatan evlâdını nak ve hem ahali ile sıkı mü- #betlerde bulunarak meşrutiyet “i ve onun altında gizlicecemiyet #İlerinin neşrolunmasını temin vel ehim ve elzemdir. Netekim tnelide ve Anadolunun bazı yer- ihde (Bulgar, Rum ve Ermeni kteplerinde muallimlik edenle. emen umumi mühim mektep- den çıkmış iktidar ve gayret er. bıdır ki az menfaatle büyük fe- kârlıklar yapmayı üzerlerine al lardır. Hiç olmaz gene yüksek &teplerden ve değilse idadiler- Mezun ve cemiyete (mensup b henüz devlet memuwriyetinde sunmayan natuk, muktedir ve ,uz etmeğe kadir fedakâr ve ha- etli kardeşleri şiddetle arayıp ak bu gibi vazifeleri onlara lim. Onlara iki sene Okadar akkat bir müddet için buluna o vazife mukabili maişetine gelecek bir para temin eyliye- Bence pek mühim ve her şeye eccah olan bu fikir kabule görülürse teferruatı hakkında kere etmek kolaydır.,, Ba raporda İttihat ve Terakki liyetini yükseltmek için veri- ti tatbik edilemediği ve ne imkân hasıl ola- ğı malümdır. Cemiyet meşru- ten evvelki kaprret ve kudreti» #ünden güne kaybediyordu. Ce- t erkânı buna kızıyorlardı, çün Onlar gene eski vatan gayretile miyet hissiye çalışmakta de- 19 ediyorlardı ve yürütmek iste- “eri cemiyet maksatlarınm ne- ilerleyemediğini anlayamıyor dr. Halbuki bunu kendilerine an- isteyen kimseler az değildi. zat Kastamonudan mabusan Misi reisi Ahmet Rıza beye yaz- dığı bir mektupta diyordu ki: “Bundan altı ay evevl Kastamo- nudan heves ederek İstanbula git- tim. Lâkin keşki gitmese idim! Bi- zim hafiye olarak tanıdığımız zat- larm hepsi cemiyete intisap etmiş ler, birer makam yakalamışlar. Ne- rede namussuz, utanmaz, ahlâksız adam varsa bir nutuk irat etmek sa yesinde bir makamı elde etmeğe muvaffak olmuş! İltimas gene es kisi gibi devam ediyor. Etek öpül meyince memuriyet almak kabil değil. Nefyedilenlerin — içerisinde hafiyelik ederek nefyolunmuşlar ve daha bir çok ahlâksızlıkların- dan dolayı teb'it edilmişler var ki yaptıkları dalkavukluklar sayesin- de mühim memuriyetlere geçmiş- ler! Eyvah siz meşrutiyet efendile- rine ki bunlardan iş bekliyorsunuz. Bunlar hâlâ aldıkları bol paralarla Beyoğlu birahanelerinde keyif sü- rüyorlar. Sonra da meşrutiyet uğu- runda can verenler, mal verenler, menfalarda bir çok seneler zulüm içinde kalanların çocukları ve ken- dileri ki cemiyetin müessisletinden idiler, bu biçareler gene sokaklar- da sürünüyorlar, İnsaf beyefendi, bu zatlar evvel ve âhır millete hizmet için meyda- na atıldılar. Gerek cemiyet, gerek- se siz ve mebuslar bunları araya” caktmız. Onları iş başma geçirme- ğe çalışacaktnız. Çünkü millete ancak o gibileri hizmet edebilirler. Yokra Abdülhamit devrinden kal- ma ve üç kelime söyleyerek şarla- tanlık yapanlardan bu hükümet iş beklerse yazıktır. Bir fincan kahve- den vaz geçtik, fakat hiç olmazsa onların hatırlarını almak için ken- dilerine bir kere teşeklcür edilsey- di o da kâfiydi?,, Cemiyetin eski müntesiplerinin nasıl ihmal edildiği ve onlarin ye- rine kimlerin iş başına getirildiği bu mektuptan pek güzel anlaşılı- yor. Bu vaziyet karşısında cemiye- tin günden güne sukut (etmesine hayret etmemek lâzımgelirdi. Bu vaziyeti kurtarmak için altı yedi kişi bir araya (gelerek bir cemiyeti tı üse tesis eylemişler- di. Bu cemiyet muhtelif İttihat ve Terakki kulüplerine müracaatla u- mumi içtimaalarda tehyiç edici nu- tuklar söyleyerek kulüp azasının merkez heyeti aleyhine sevkedilme- sine çalışıyordu. Bu cemiyet hakkım da merkeze yazılan bir raporda de- niliyordu ki: “Vakiâ heyeti merkeziyeyi lâ- yuhtt bilmeği hiç bir kimse hatırı. na geliremez. OÖmun da müaheze edilecek hataları olabilir. İhvanr- mızın bu hataları usulü dairesinde tashihe teşebbüs © etmesi hamiyet muktezasıdır. Ancak en ziyade sü- küne ve ittihada muhtaç olduğu- muz şu stada ihvan arasında ihti- lâf çıkarmağa ve o ihtilâfları şid- detlendirmeğe sebebiyet vermek dü şünülecek bir meseledir. Bunu ce- miyetin menfaati namına tehlikeli görürü Bugün cihanm nazarları bize matuf, Her şeyi yeni idarenin mü- essislerinden bekliyor. Bizzat efra- dr arasında ihtilâf çıkarsa buna çok teessüf etmek lâzrmgelir. İsmini öğrenemediğim bir kulüpçe, tensi- kat için hareket ordusu kumandan- lığma müracaat yolunda bir karar (Bitmedi) Eger her şey siri sabarsızlandırıyor ve Götizlendiriyorsa, eger ulak bip aksilik fikirlerinizi ali'Üst ediyorsa, eger geceleri uyku tulmayorsa, teşhip pek basiir: ginirlerinizin tenepbühiyeti artmıştır, henüz vakıl varken by Senalığı idenmeğe acele ediniz. Bromural .Knol. bütün dünyanın tanıdığı bir müsekkin olup kaybetiiğiniz rahatı, uykuya, ve aliyeti gize iade eder zarari yoktun. Sİ - Tesiri gayet seridir, — Bromural'in hiç bir 72 komyrimeyi hari tl raeclerde reçme salin. Knoll A-G, kimyevi maddeler fabrikaları, Ludwigshafen #/Rhin Bay Neden Üniversitede | dün ilk dersini verdi (Başı 1 inci sahifede) zenginlik, demektir, Beni dinliyen arka- daşlarda bir kunıldanış duyuyorum. Derslerimizin amacı (bedeli) o - lan büyük vak'aları anlama yolun - daki hızımızın ifadelerinden birisi*de hız verdik. İlk kelimeleri kullanırken anla - madığımız kelimeleri de her eski $e- yi bırakıp yeniye gidişteki bir ba - kış bir görünüş gibi Eğer biz eskileri alymmrzda bulunarak hir güçlük gö- Biz bütün bu güçlükleri göze ak | saydık şimdiye kadar yaptığımız iş- lerde geri kalırdık. Ve şu güzel w- hasumuz 15 sene evvelki kuşaklı, fos li, gümrükleri düşman elinde bir 8e- falet manzarası arzederdi. Siz bunu yeni dile en önden inti » bak edenler olmalısınız. Dil işinde ileri gidişi ders mevzuu yaparken, şimdilik bu kadar söylüyo- rum. Derse başlıyorum: Değişim hâdiselerinin sıyasal Aseve haz ül bakanla GEZ yanm on üstün ulusu olan Türkleri düş- kün bir halde ileriye ve üstün bir bale götüren büyük hâdiseleri gözden geçis receğiz « Bu ders işinde benim payıma düşen vazife; bu Türk inkılâbı hâdiselerinden bizden başka yer yüzündeki politika cereyanlarını ve bunlar içinde kendi po- litikm cereyanlarımızı karşılıklı bir bir gözden geçirmeketir. Dersin amacı Türk yaşayış me da vazife almak üzere olanlara : O yeni unsura aşılamalktır. Her soysalın kendine göre bütün kü- çük gidişlerde ana teşkil eden öz ina- nışları vardır. Bir hâkim elbette yalmız adliye ve bak fikrinin gösterdiği yoldan vazifelerini yapar. Bir gazeteci yazım yazar bütün #an'st sahipleri, bütün bilgi sahipleri kendi hayatlarında belli istikametler ko- valarlar, k Başka inanış yollarından gidilen is- tikemetlerden kovalayanlar bir müşte yek varlığa inânmışlarsa ne âlâ. Inanma- mışlarsa bazı tökezleyici işler olur. Hal- buki ber insanım muayyen bir fikri s- biti olmek İâzem gelir. Bugünkü Türk içtimai heyetininin, bütün san'at ve mes- lek eshabının öz inanışa derinden bağ- lanması kizender. Mektep tahsili esna. sında müsbet ilimleri klâsik usullerde öğrendik, Mektep sıralarının öğrettiği mevzuları her başka yolda öğrenip ye- işmiş bu inanı ayni suretle Gate bik etmişlerse bir iman yığınından baş- ka farkımız olmaz, | muvaffalıyetimizin tamel direği ber milletin kendine göre sabit bir fikri olmasını izah eder. » Türk Universite ve yüksek tahsil gençleri talebe karşısında amaç edilen, size kafalarınıza, ruzlarmıza yerleştirik- krsaca Her büyük fikir hareketi, her inka. lâp; bilhassa manası, destekli yeri itiba rile tesiri cihanşümul olan her inkılâp ileri gidiş osasında zamanlar geçtikçej nesiller geçtikçe şefler; inananlar de öiytikeçe ileriye doğru soğumağa hızını gnybetmeğe mahküm olur. Ve verici galler <unasında sma fikirlerden dağı. gerilemeler başlar. Bu beyocan ilk ene ve kurtuluşun ulus yaşayışı bo- yanca nesile ayni hızı muha- faza etmezse feragatler başlar, imi. lap asil kuruluşunda ne kadar kuvvetli olursa olsun ileri gidiş hızını kaybeder. inançlı insanlarız. Bunlar bizim dünya- nın mermer someki temelimiz olmalı- dır. Bir table Türk inlulip derelerinin önceki yı kamaca anlatayızDa — Bu suretle büyük eserin me, kadar güçlükler içinde doğdeğnn dinleyen ml karşısında can- landırabilelim. Tablom şudur Yer yüzüne nisbetle geçmiş zaman- lar yer yer, parça parça ki vılcımları ile aydınlanmış bulunuyor. Bu devirler yine yer yer kısa devreler yaşadı ondan sonra bütün yer yüzünü insan halkı, insan yaşaması, çalışması bakımından derin, tüyler örpertici ka» ranlıkdar bürüdü. Bu karanlık devir in- sanları hiç bir üstün duygu kaidesinin, cemiyet kaidesinin tutup tesbit etme- diği bir takım vak'alarla dolu geçti. Ni- hayet bu uzun karanlıklar sonra 15 İnci asrın ortalarına düşen bir zamanda bugünkü bütün yer yü kaplıyan medeniyet ba ye ilk müjde- doğduğu ileriye gidiş ilim ve bilgi insanlar; henüz Amerika diye dünya ü- zerinde bir kıt'a bile bilmiyorlardı. A- merikanın keşfi Okyanostan Atlas Ok- yanosuna geçen Umit burnu da keşfe- Bülesiş değildi. Osmanlı devrinde bilgi Birinci Selim evrensel bir dava ifade eden halifeliği ve islâm davasını güt ek ini üzüme allığı mien dünü haritası; çizgisi i benüz bilim miyordu. bir devirde Galila gibi bütün dünya bil- gini henüz doğmamıştı. Buna söylemele- ten maksadımız batı Osmanlı Türkleri nin ne kadar geniş bir yere sahip ol. ilerinin lanımıyan ilerleme ile şişip genişliyor” du. Bu ileri gidiş Osmanlı İmparator- luğunum büyümesi devresi (o esnasında ilan bakımından dünyayı görme devri açılıyor. Medeniyet, teknik her gün ile- riye doğru gidiyordu. Bu yalnız kitapta değil hayatta da ilerleyip gidiyordu. 17 inci asra yaklaşdıkça insanların hayat duyguları felsefesi başladı. Hayat gi . Osmanlı İmparatorluğu genişlericen bunlarda kalan cüzü'ler ise günden gü- ne ayrılıp dağılıyorlardı. Bunların baş- ka itikatları, dinleri, inanışları göze çarpıyordu . Herkes kendi yaşayışmdaki üstünlü- ü öteki Osmanlı tabaasının mahvolme- sanda bul Osmanlı İmparatorluğunun genişle- we bâdisesinde en büyük yükü Türk unsurunun mukadderalı idi. Osmanlı. lik matbaayı Avrupadan 300 yıla yak» laşan bir gerilikle kabul etti. Bilgi po- İitikanın, sıyasarim ber şeyde olduğu gir bi kültüre dayanması lâzım gelirken bu devlet meselesini halledecek unsur; büyük unsurları devlet işlerini hallede- cek olanlar bile bugünlü en okumamış unsurun bilgisinden daha geri idi. Çeşme inkılâbı bir buçuk yüz yıl ev- vel vâki olmuş bir hâdisedir. 180 yıl eve velki bir vak'a bize Osmanlı İmparator luğunun vaziyetimi gösterir. Rus de namnası Akdenizde, Çeşme'de Osman- h donanmasını yok elmiştir. Vak'a ls- tanbulda haber alınınca hayret edildi. Rusya demek Karadenizdeki devlet de- mekti. Gunların donanması Karadeniz. den nasıl geçmiş? Baştakiler Baltikiten Alas Okyanosuna geçen bir donanman Din Çeşmeye gelebileceğini bir harita bilgisi olarak biliyorlardı. Silâh ve her türlü imha edici vasıtıdarı kullanmaleta büyük İmvvet ve kudret sahibi olmak muvaffak olabilmek için kâfi değildir. Yenen ve korunabilen bunun heyeca- nın: bilenlere mukadderdir. Yenmek i- çin hurs lâzımdır. Bu unsuru olmıyan ye- nemez, Basit bir boks oyununda bile bunu görebiliriz. Osmanlılar ilimde, bilgide geri kak dılar, Fakat harp sanayiinde geri kal- madılar, Deniz muharebeleri için mal Zeme, gemi idaresi, top, barut yapıyor. lardı. Fakat dünyanın umumi bilgisi har #eyi teknikleştirdiği gibi harbi de tek nik vaziyete sokmuştu. Hudutlarımız garba nisbetle Tunaya, nihâyet Balkan dağlara, Şipkaya, Er geneye nihayet boğazlara geldi, dayandı. Bunları 20 inci yüz yılma getiriyoruz. 20 inci yüz yıl insanlığa açılırken be yönden değersiz Yarı şaka, yarı gerçek “Aman allahım, mideleri- miz sana emanet!,, Kaybolan kediler pastırmacıya mı, kürkçüye mi gidiyor? Kediler aşırılıyor! Bugünlerde kedilere bir hal oldu. Sakın dudak büküp inanmamazlık et- | sayin, Kedilere bir hal oldu diyorum size... Yalnız biz'm mahallede, otuza yar kım kedi, güpe gündüz ortadan kay- boldular: Bu mevsimde, kediler ners- ye gider? Mutlaka dama çılanışlardır, diyeceksiniz. Hayır, damlar, bomboş. . Hiç bir taraftan miyavlama sesi de gelmiyor. Öyleyse, ne oluyor bu kedi- lere?.. Sakın; şehirde yaşamaktan u- sanıp, dağlara çek İmiş olmasmlar?.. Benim de hatırıma ikin bu geldi. Konudan komşudan sordum. Burada adlarını yazmıyacağım. Yalnız, bana söylediklerini anlatacağım. Ihtiyar bir kadın, diyor kit — Sorma yavrum. .. On gündenbe- ri, bizim Toraman meydanlarda yok! Aramadık yer bırakmadık. Desturul ayakyollarına varıncıya ei Ha / yek. gitti. Sado benim kedi değil ki. saların kedilerini de koydunma bul!... Allah seni inandırsın, aramaktan ba- şım döndü. Daha da pek körpe idi a canım.. . Hüsniyemin kocası Vandan e getirmişti! Bir başka komşu da şöyle diyor: — Uç gün evvel, anasi ka; Bugün de yavrusu meydanda yok. E- vimiz sağlam ev... Kapısı belli, baca sı belli. .. Kuyu yok ki, düştü de bo- ğuldu diyelim. Mutlaka, aşırdılar. E.! İlimle koymuş gibi bikyorum. Aşırdılar ayol!... Bu iki komşunun sözlerini senet ka- dar kuvvetli bulamadığım için kendim , de etrafa başvurdum. Mahaliede ge- | zip dolaşmadığım yer, içinden geçme diğim sokak kalmadı. Bir tek kediye rastlamayışmma De dersmiz? Bu kediler hep birden başka mahal- leye göçedemezler ya... Eseler bile, kaç gün sonra dönerlerdi. Halbu- ki bir aydan beri, kendilerinden ne haber var, ne tebpr... Mahalleyi sa- ran bu kedi buhranı hakkında ne dü- şöndüğünü, tanıdıklardan birine sar. re şey, dedi, bizim kediyi de kaç gündür, fellik febik arıyoruz. Külhani biraz çaplımcadır da ilk sa- vaşup gittiği gün aldırış etmemiştik. Bir hafta bekledik. Gelmeyinte evde- kileri telâş aldı. Müthiş avcılardandı. Yedi mahalle aşırı yerden farenin kek kusumu alırdı! na mu başladık? Olur a. ihracatı yapılar da kedi ihracatı neden takım açıkgözelr tarafından mı top- m bir tarzda kurmak ve ebedileştirmek lâ” Bu inlkılâbin tam yönü, tam alamı dar. Bütün inkılâp yerlerini gözden ze in iz zaman bu bu kasımda bu dedi- «in o kadar çeşidi ve çok bakiyesini yıl mak mecburiyetinde idi ki bunu 10 » 15 sene içimde işlere sığdırınak aklın ala lattırılıyoru Bu kuruntu, bir kere kafama, girin -. yürütmeğe | başladım. ee kele böyle otuz kırk kedi ortadan yokedilirse Kürkçülere gün doğdu! Malüm ya, koyunun bulun - madığı yerde keçiye Abdurrahman iunmadığı yerde de, kedi, niçin kürke gü düldeânlarnın ba; m e ylıca sermayesi Sermayeyi kediye yükletenler ax mr? Şimdiye kadar, evimizde, tatlr tat- h murıltılarını dinleyip sıçanların ardı sra koşturduğumuz o kediciklerin TI üremişse .. O 9 kıvır kıvır mavişleri, o karali beyaz» kı tekirleri, birer torbaya koyup a Hızlarını sıkrca bağladıktan © sonra, İLİ le çal br kan Kaan ler. Yalnız, beni düşündüren bir nokta rantlakaş paslma niyetine afiyetle yiyor mer yuz Kedi eti, rivayetlere bakılıran, bi- raz ekşice olurmuş ama, lezzet bakm N N emaneti... j M. Salâheddin GUNGOR Başbakan geldi Edirneye gitti (Başı 1 inci sahifede) udaya gitmiş ve kardeşleri Bay Ha -, san Rızanın evine misafir olmuştur. Sıhhat ve i yardan bakam Istanbula geçe Bay Rekk ie rek Tokatlıyan oteline inmiştir. General İsmet İnönü birkaç sant Mz Bay Muhittin, muavini Ali R eN ii niyet müdürü Fehmi daha ve emniyet be çok kişiler kendisini bekliş için istasyonda bekliyorlardı. “Asker selim durdu. Müzika çaldı cümlesi sevimli ve neşeli olan Başba- kanı uğurladılar. Tren tam vaktinde “ Başbakanım bu seyahati Trakya iğüe ekşi madenler değme İkenin bu güzel parçasının noksan- ları bu sayede yakımdan görülmüş ve tamamlanmış olacaktır.