Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Di A L B TUT TTTT FŞT rÖz dilimizle ] H Saplanıp kalmak yok Eski yazıda, ufak bir yanlışlık yapmak, arapça bir sözün üstününü KULAK f kdliVYAFiRi Ruhaniler Yeni kıyafet nizamnamesi ruha- nilerin işine yaradı. Hele papaılar.. MILLIYEL UUMA / KANUNEV VEL Öz Türkçe ile . . Bilmecemiz halledenler arasmda çektiğimiz kur'a- dı birinciliği: İstanbul Kız lisesi tale- hele papazlar... o koca kavuklı inden 2212 lr Bayan Me- esre, (E) sini (İ) okumak, eskiliğ bağlı kalan yazarları küplere bin- dirirdi. Birisi böyle bir yanlışlık yapın- ca adamcağızın yüzüne vurulma- dık, ne bilgisizliği kalırdı, ne gör- güsüzlüğü... Muallim Naci ile yar- dakçıları bu işte en ileri gidenler- dendi. “Şeyh Vasfi,,ler, “hoca İbrahim efendi,,ler, ağdalı Osmanlı dilinin altındn.hı (opıızlıı saçlarile, zuuallı- lar, hiç biri de gidip sere serpe eğ- lenemezlerdi. Şimdi sokaklarda cübbesiz, ka- vuksuz dolaşacaklar. Onların pa- ::;:. olduklarını kimse anlamaya- Günün birinde, — bakacaksınız, danslı bir süvarede tüysüz bir de- yıllarca eli sopalı bekçiliğini yap- İikanlı... güzelce bir kızın beline mıılırl.ı. Bugünkü yazı düi_?ıîî_böy sarılmış: fırıl fıril dönüyor. le bekçilere yer vermez. Çünkü ho-| — Gözünüz ısırmadığı için soracak- ayrılık kalmadı. 'K' dir bu delikanlı? Arap, acem sözlerini çıkarıp a YU gi attıktan sonra, geri kalan öz, ne ar- Kulağınıza fısıldayacaklar: ıııı* ne eksik, tıpatıp bizim ölçü e iyor ? Fal Bu dille yazarken kimse yanıl- maz. İçinde bilmediği söz, bulun- muyor İu yanı!ıın e ü, ku!l okumuyoruz ki biribirimizin yanlışını düzeltmeğe kalkışalım. Diyeceğim su ki: Yeni dilimizi osmanlıcadan aha kolay işliyebi- leceğiz. Bizi günlerce oyalayacak için- den çıkılmaz, sözler üzerinde sap- lanıp kalmak olmadığı için iş, um- duğumuzdan çabuk ileri gideeck! M. Salâhaddin GÜNGÖR kilisenin papası.... Şaşa şaşa bir hâl olacaksınız. Bir başka akşam da, sözgelişi, bir düğün evinde, nız, birisi kalkmış, şakır şakır — göbek atıp zeybek oyunu oynuyor. — Kimdir? demeğe kalmadan birisi bağıracak; — Yaşşa be imamcığım!.. Nur ol yahu! O zaman anlayacaksınız ki yeni kıyafet talimatnamesinin verdiği mü'ıaajleden ı'sh'fmdı— eden İalan Wt Canlı ve motorsüz kara nakil vasıtaları sahiplerine Fatih askerlik şubesinden: Yapıl- makta olan canlı ve motörsüz kara nakil vasıtaları sayım müddeti 9-12- 934 pazar akşamıma kadar uzatıl- mıştır. Vesaitini kaydettirmeyenlerin bu müddet zarfında Fatih askerlik şubesinde bulunacak olan sayım heye- tne her halde müracaatları. Kişın yoksul çocuk- ları düşünelim Kış geldi. Kışın soğuğundan ve bu soğuğun getirdiği hastalıklardan yok- sul yurtdaşlarımızı korumak lıq)ıı'nı- z'n boynumuıı borçtur. Bu borcu ö- demiş olmak için kullanamadığımız eski çamaşırlarımızı, çocukıılrnnıım eskilerini Himayei etfal cemiyetine verelim. (eee S Evlenme merasimi Şehit binbaşı Bay Asımın kenmo- lek Zeynel, ikinciliği: Orman mektebi , talebesinden 12 numaralı Bay Muzaf- fer Galip kazanmışlardır. t 5 -" "f A Lui_ yelerini almaları kendilerinden rica o- kunur. Ceçen defaki bilmecemi- zin halledilmiş şekli 1 iı 5 4156 10851014 19354 DİKKAT: 2 devrelik Süheylâ onbeş — yaşma gelmişti. Genç kızlığın tecrübesiz ve çılgın za- | manlarmı yaşıyordu. Teyzesi Melek Hanmn Süheylâyı annesi Gülser Ha- d dılıı. çok sevdiğinden onu Bu yüzden genç kız, şimarık, inatçı, başı havalı ol - Ullıl“. Melek Hanım son zamanlar- «da küçük hemşirezadesine yerli krep döşinden mavili bir rop dikmiş, başı- na da hasır ve ön tarafında kırmızı | gülden süsü bulunan zarif bir şapka almıştı. Süheylâ, her gün yataktan | kalkıp kahvaltısını etti mi idi kesik, kumrıl saçlarını bir kaç defa tarıyor, arkasına takıyor, beyaz podü- süet sandaletlerini ayağına geçiriyor, kırmızı güllü hasır şapkasını çapkın- casına ,yana yıkarak komşu kızlarile | 1 İOLLİĞİUİNİME(L/E|KIB 2 İKİMİLEİR/İ (ŞİM/(E'KIRO 3 |UMİZİM B MENİL'B 4 İMM İK ZİNM EMMU 5 JAİBIN M ŞİRİAİKEER 6 İKİAİTILİL'AİŞIİMAİKİE 7 İSİLİİİSİEİSİBİEİŞEİ 8 İSİIİEMİTAMKEEŞ 9 İZİKİNİEİMİBİAİCİUİNE 10İO|MEİBİEİLİLİİ BİLİE NİYİE| DİEİKİNİİ ' MB İ T Çe) lıca | lıklarını yazdığ kelimelerin öz türkçe mukabillerini zi doğru halledenler arasında kur'a çekiyoruz ve kazananlara hediyeler , veriyoruz. Bilmecemizin müddeti: Pazartesi günü akşamına kadardır. e gıdxyordu. Annesi ona bir türlü söz geçiremez olmuştu. Gülser kızının son zamanlardaki bu - dik- başlılığına, bu evde oturamaz halleri- ne türlü türlü mânâlar vemege bıı- lamıştı. Öz kızına söz geçirememesin- deki bu kabahatı kendisine buluyor- du. Kocası Irfanın eline Süheylâ beş yaşında bir bebek olarak gelmişti. Ö- vey babay Fo y İ var a ol- mak için daima müdafaa etmiş, koca- sı çocuğunu tenlksit edip, tekdir ettiği, bazan bir kaç şamarla okşamak iste- si bayan Ayşe Sehade ile l mektebi talebesinden ve Muş vilâyeti m.erkez tapu memuru qu Ismail Fet- hi ile evlerme merasimi dün icra edil- miştir tarafeyne saadet dileriz. MEVLÜT Peşte Elçisi Bay Behiç'in refikası merhume Bayan Behiye'nin hatırası nı yad etmek için bugün öğle namazın- dan sonra Nişantaşında Teşvikiye ca- miinde mevlüt okutturulacaktır. Merl Ca gELiŞ y ve teşrifleri rica olunur. İş ve İşçi Milliyet bu sütunda iş ve işçi isti. yenlere tavassut ediyor. İş ve işçi istiyenler bir mektupla İş büro - muza müracaat etmelidirler, İşçi aranıyor (Bay) rumuzunu verenin idaremize gelmesi. Milli tefrika: 36 Başına sarık takıp sırtına cubbe Bilmecemiz diği ımnhluâ_d da ellerini ;!'?Md" : İ TELEFONCU KIZ "sz:ıwxı...msuxnss. bainer i giymekle insanın bir takım masu- e SelER. GETNb. MA0 U l aa ae AAT ea SE OĞ Operet 3 perde 13: Plâk. 13,45: Borsa haberleri. 141850 Her mane eğlencelerden de mahrum ol- Ka K Rnaştu. Hoi n berler. 14,40: Plâk. Hafif musiki. 18: Radyo 0€ icabeder? İ aa D Fakat şimdi... Işte Süheylâ baba- kestrası. 19: Haberler, — 19.15: Radyo orket ması mt icabeder? el . dan korkusu olmadığı için başıboş, | - TEPEBAŞINDA ŞEHİR | ee 20: Konferana, 2020: Opora korosm: Zi! Şimdiye kadar, imamları benli 2 ). ( İ (B (B inatçı, âsi bir evlât olmuştu. Doğrusu TİYATROSU y z;";_':_f__r:::“"ı:_ 22,15: Közüeli devifi horoz gibi nerede görsek tanırdık. | 3 DDD ei imm | zaman acayipti. Şurada burada türlü ü $ ma, 23,30: Plâk. Biğlen Könmz Boi yanaracağini | "4 mMEN DE türlü lâkırdılar işitiyordu. Bakire kı- Bugün matine 14,30 da vas K"&..:'”şo"' ni B | | sEfeti ği 18,15: musikisi. — 18,50: Sözler. Çünkü onlar da ramıza karıştılar. | 5 (a| | | | îıı-fn:ılı “î:m;::: îı:rdu.h:şl?ruu. fatanbül Beteiğesi ğ Di el0 Si ae L AREL KU AA Kanun çıkmadan evevl, dışarda | 6 | | (| (| | l (| | vek hoşgörmüyordu. Bir akşam va - ehirTiyatrosu îx*lx'[’_) ğ_ı_ Yamk — Sopr baberleri Z1LiSt Senfesik kon A $ ; rlağe (V: Hil nisi.) 23,30: sarığını çıkarıp şapka ile gezen bir | 7 | a| | D im H M sağeran ç"kE a d::"w:m" çei mm "”" : y ıı:;î::»'ı.' konsez, 24: Sözler. 24,05: Dans imama dün rastladım. 8 NL LI | daüR Bi SK Vürdi Sükekta 5 perde musikisi. “Plâk, ZAaNmtlydedim. bayü ! a SENŞ GENKGİK VU Y. > Khz. LEİPZİĞ, 382 m. » dedim, bay imam... ka-| 9- |— |BB MELI övey kızına ya,pı,acık bir ıhumn Ye- azan: 18;20: Şarkılar. 18,50: Ökomomik neşriyat. d ? EMEZEIR n zaletle ti //. ŞEKSPER 19: Amele grevi hakkında, 19,20: ı'ı:.ı..ı -ıu:; Pat ballüde; * mm KAT (K F vi Tercüme eden: | Piak üs'kabara mepiik. zi “Beemaz e . ıği zaman karısma: t tu; Muhsi W » isimli dram. 23z Son haberler: Ben kend_l hesab aP N . — Gülser, ben bu yaştan sonra na- mmı“ ğrul “973;; :::' z;;';'olı'cl" aÜ AT h num ama, dedi, buna yetmişinden Soldan sağa lükcerdi. söyleti Ü rene l =sı sı.(hâ BUDAPEŞTE, 5ö e — — e sonra gelen devlet derler!.. e- Fd;î'_î;& ©. ka :lamıkıılı muhafaza et, yoksa fena o- KAREYAREZ TIŞEtrosüdü Şalörısı Cisyenö'öekçetrili. 190 Saşn MÖü A &- , KADEFMİS| L Na ĞĞ tı. SI rosunda e kon- Ü LE T T eei ) — a a aa aa Melek'le, la- | ŞEHİR TIYATROSU ÖPERET KISMİ | Tzi zğö: Tüakerler. 2550 Rağer ilerdede — | : S : 'a Hafif salon musikisi. « : dili di 2 — Alâ, mavera, meşakkat (2), 1- | zm sokaklarda delikanlılarla konuş- | | Bugün matine 14,30 da Opara Rekestrasi; AkADE FT Felek ehli dili Nwz ederam-| A T : ması dolayısile kavga etmiş, onun bu Bu akşam saat 20 de ĞĞ’Ğ.KĞ;.İ.“_..—"FM Zi: Haberler. 21.10 ma neden sonra,, Z Pöna, ateş X r lök !ullerınm hef kenduın.ı'ı_'kın_ fazla BU BIR RUYA .-.ı-bııı. (Musiki ve sözlü.) 22: Ha- Kulakmisafiri yüzver ileri söyle- Opecek 3 fif komser. 23: Haberler, — Saar vesaire. 23,48 2Sa0Irı (4), Hane, sakaf (3). yerek bağırmış, çağırmış ve nihayet ef DEL[ DOLU î:b:.h; Sı:ıv:ky isimli zabita .ı_ı. ha Gece 4 — Cezire (3). bu kavga, karı kocanın teyze ile kızı , Büyük 178 Khz. MOSKOVA, 1714 m. * VEFAT 5 — Sonradan ilâve olunan şey (7) ye| bırakarak ayrı eve çıkmalarile neti- opereti 9698 ı"ıs_,şı:xhıh. Di 19,30x s:- ımul.:.d mek (2). celenmişti, için konser (garkılı.) Ecnebi İstanbul meb'usu — Halil Etem'in ari ı beli — Fiil (2). Lâkin İrfanla Gülserin ayrı eve çık- Khz. MÖSKOVA, (Sizlin) 361 oğlu Gureba hastanesi dahiliye şefi eg e mal. dıhıfenı lmıu;tu.ÇunkiSu- alsın. im in * Mi ! G Güki: önlelisni İi 7 — Idam etmek (5). arı £ ©| nına Ü 17: Bizetnin “KARMEN,, operasını Moskos — |ç FB < heylâ, te Ana kalbi sızladı: andan nakil. ; Suleymı.n Etem vefat emuşlı- Cena- 8 — Ge"'!uf_ (2). Mayi (.4)' ıııııı;.,o meiteplı çocuklarla, lmç er- — Hayır y tendi., Yüz bin er- "’;:"';" BELGRAT, 43 Tas. zesi yır'ı_nkı cuın;;t:u gunıı Beledıy— 9 — Tenha, üzmekten emir )2). Ka- keklerlo M übekebillerdi | |at ön v d büğd ,,20: K_;“:l.ilî Plâk. m:olı Rıı_ı!;ı—" nin ar 2). Bey (3). İ B e İi B : berk 4 dr luneıınden saat onlnr lmçuldı kaldı- mî;’(_) Hııî olmamış üzüm (5), Uyu- oturmııı. türlü türlü hediyeler alaa: | İaruman . ve ni z :üb ":(l)â Hi";;ı&_ıa'ul a İ kı- ktan emir (3). ga başlamıştı. Bu bavadisdar İsfan'ın | | “Allabmmmaarladür. İ 18: Neşeli musiki. — Sözler ve plâklar. 21,45 ı&?muğn:âkam 'ğ::ı's_'ıf";g:_ 11 — Nota (2), acele etmek (5), kulağına çnrwkç:;hw baba müte- krfan'ın bir övey evlât yüzünd. ei DMDEZ gü Ş K aa Terleladei önerli KP SER Yukardan aşağı madiyen karısını ştrıyor : on senelik yuvası bozulmuştu. :;ı Ğİ:'.; =:£ ıl4.37 n sındandır. YENİ NESŞRİYAT Mevlânâ'da türkçe kelimeler ve türkçe şiirler Universite edebiyat fıku!hıı Islâm dini ve felsefesi düncü sayısında basıldıktan sonra ayrı basım hafinde (Mevlânada keli- İki elini midesine dayayarak su- satını buruşturmuştu. Nazmi; — Ne oluyorsun? — diye sordu- — Hiç... — dedi — birdenbire içtim de rakı mideme dokundu. Ra ki... Senin söylediğin iyi arkadaş bu olsa gerek. İçin yanmamışta bil- miyorsun. Eğer Ömerof bana rakı içirmeseydi o gece mutlaka deli- rirdim. Güneşin ışıgı yavaş yavaş ılık- laşmağa — başlamıştı. Bir vapur, uzun bir düdük öttürerek geçti. Onun birdenbise çarpan dalgalarile sallanan sandalın küpeştelerini tu- tarak devam etti: — Sonra... hergün bir dalda do- laşan seni bulamayacağıma akılım kesince, burada dolaşmağa başla- dım. Annem geceleri sandal sefası yaptıklarını söylemişti. Dün gece sandal yalıdan ay tlınca cesaretim birdenbire kırıldı. Derhal uzak'aş- Müellifk Nazmi Şehap tım. Bu gece ise... İki şişe içtikten sonra gelmiştim ve Hiç te kolay ko- lay ayrılmak niyetinde değildim. Fıkat. — Smdıldın tımdıgım bır Se$... En iyi arkadaş sesi geli Ve hele bu en iyi arkadaşım çıln kürek üzerime yüklenmeğe karar verince... Kaçtım. Bu dermansız kollarımda ne kuvvet varmış me- ğer! Yaa benim en iyi arkadaşım... 1 — Halk, Hepsi (4). Berrak, ha- lis, musaffa (5). 2 — Fari'fa, karakter, (3), bir (3). güç, ce- 3 — Alkıştan çıkan ses (6) Nota (2). 4 — Cet (3). 5 — Büluğ, idrak, vusul (4). Rabıt edatı (2). 6 — Çıkmaktan emir (3) Valide (3) 7 — Cevval (4). Yummaktan emir (3) B — Genişlik (2), dendan (3), ye- mekten emir (2). 9 — Dahi (2), Pipo (5). 10 — Amca (3,) Beyaz (2). Nota (2) 11 — Emir, hizmet, vazife, memuri- yet (5). His (5). di: — A şunu! Al! Al! Sonra bir eli ile boğazmı sıka- rak bir eli ile midesine — basarak sandalın içine düştü. Kafasını otu- rağa vura vura kıvrandı. Can çekı- LA Haftanın en büyük —muvaffakiyeti: Ekmekçi Kadın olan bu film hepsi birden gösterilmektedir Bugün saat lİ de teerilât'ı BugInM matine Senenin en zengin, görmek için daha D A N S Baş rollerde: CLARK GABLE - JOAN GRAwFORD MAKSİM (Turkuaz) Yarın akşam KOTİYONLAR - Biliyor musunuz? OZAN sanı Topluluğu nerede? en ihtişamlı - en güzel filmini RÜYASI Bu bir film değil, güzelliğin kendisidir. VALS ve ZEYBEK SUVARESİ Jöri; Halktan seçilecektir. Mükâfatlar: VALS ve ZEYBEK danslarında birinci gelene birer Yılbaşı Tayyare piyançosu bileti verilecektir. E L E K sinemasında bir hafta kaldı: SÜRPRİZLER 9803 Bügünkü program 12.30: Plâk anıynh. 18.: Çıy santl. Otel Tokatlıy nakil, 190.: Çocuk ' — SÜREYYA OPERETİ San'atkâr Fahri gülünç iştirakile bu- gün 15 de matine Beyoğlu Mulenrujda akşam 20,30 da Beşiktaş Sümer Tiyat- rosunda saatı: Hikâyeler, 19.30: Duııyıhıherle- ri, 19.40: Soprano: Bayan Sabahat Hüs- nü. 21: Plâk ııeşnyıü Tiyatro musikisi. 21.15: Anadolu ajansı, borsalar, 21.30: — Yerin dibine batıyorum. Namı- sımnuz iki paralık oluyor, rhyç-du. Bir gün Gülserin canına tak — Oylıyıo biribirimizden ayrıla- lrm. Beni boşa. Gerçi h-fı.n, onun bu kadar senelik ikocası idi. Ama ne denirdi? Kısmet bu kadar da olabilirdi. Irfarl vicdan sahibi bâr adam olduğundan buıııçın şöyle bir hal ve ıuuye çıreu buldu: leye sürmek mişti. Nitekim Huı’h Süheylâ'nın mah- h karar verildiği — Kuzı tey y za alalım. Buna karısı şöyle itiraz etti: — Süheylâ, ablamı çok sever; ya- nmmıza gebhpez. Öyleyse mahkemeye müracaat et. Ablan manevi evlât olarak onu ya- — Ooh... Fakat bu ölmüş! Salelrr bi K | buz urkerek irkildi. Ellerini çekti. Boş- ta kalan ceset gene yuzükoyun ye- re duçtu. Bu sırada gözü pantalo- binden yarısı fırla- şen iri bir balık gibi Yüzükoyun gibi uzandı kaldı. Nazmi yerinden kımıldanacak va kit bulamamıştı. Bu son sahne göz açıp kapayacak kadar kısa bir Za mış bir uhınuyı ilişmişti. Onu al- mak için elini uzattı, fakat sonra bu eli tekrar geriye çekti: — Tuhaf... — dıye mnıldandı — Tabanca ile g k ki çok manda oluvermişti. — İmdat! İmdat! — diye bagı— rabildi — Ve akabinde maon boyalı san- îıula geçerek onu kolları — arasına dı: — Cavit! Cavit! — Kendine gel kardeşim... — diye söylenerek alnı- na, göğsüne bir kaç avuç su çarptı. Hiç.. Tıbbiyelide en küçük bir kıpırdama bile olmadı. O zaman, Korkarak, ürkerek kaçtım den! Nazmi artık dayana ştr; — Benim keranıetım mi var? — diye haykırdı — Bunu nereden kes- tirebilirdim. Arkadaşlığımdan şüp- heye ne hakkın olabilir? — Suss.. . Benim hiç hakkım yok Hele acımana... ne ta- hammülüm va :. Ne de.. Iıyrlmn Şimdi yüzü yemyeşil kesilmişti. Pantalonunun arka cebini göster- Yd kalbi büyük bir korku ile gümbür __,ı" ibür çar n ğa bışlı.ldı. A:ka.- başını iki elile kavradı, yüzüne bak- tı: Ağzından köpükle karışık hafif bir kan sızıyordu. bir şeye Çenesini tuttu: Dişleri srm sıkı kenetlenmişti. Gözkapaklarını açtı:. Camlaşmış iki göz, g Bi |! kildi. kotu kararlar verııuq bulunyor- Şimdi sahilde otuz kırk kişilik bir kalabalık toplanmıştı. Bağrışı- yorlardı. Son süratle gelen bir san- dalın içinde üç polis bulunduğunu gördü. Meraklılarla dolu iki san- dal biraz açıkta durmuştu. Polııler gün ç.pkm ruhlu ve baştan çıkmış Süheylâ da dünyaya gayrımeşru ve babası olmayan bir çocuk getirmişti. Irfan bozulan yıwıımm u:ıluı, diğer leri de lekeler çmdoyalmılmlınqlıtdı.—o N. ticvaptan geçirdi. Genç, zavallı arkadaşınm aşk macerasından başka ne biliyorsa ıöylodı. Onun yarı yarıya dolu bir nln şıçesuıı bir nefeste içtiğini gör- müştü. Başka bir şey bilmiyordu. Ölmeden evvel ıırtlıgmdıln ve- remden şikâyet etmişti. Fakat son içtiği şışeyi denize attığını da söy- lediği için komiserin kafası bu se- fer de şişeye saplanmıştı. Bir po- lis vaka mahalline göndendi. Bere- ket versin şişe bıtmıımşu. Ve de- niz sakin olduğu i ıçın çabuk bulu- nabilmişti. Polis şişeyi getirince &- linden heyeçanla aldı. Uzun uzun kokladı: * — Rakı vanmış bunun içinde... — diye mırıldandı — fakat cset- teki bu yeşillik neden? Herhalde şüpheli bir ölüm h:şnmdıyız bu ona bir şeyler sordulan. O p bir şeyler söyledi. Sonra komiser olduğunu farkettiği biri; — Otur şu küreklere... çek ba- kalrm! Deyince bir ınıhı.lle :akaıı ita- cetet ve şu şişeler mutlaka morga gitmelidir. Yarım saat sonra ıelen doktorla müddeiumumide ayni fikirde bu- lundular Bir kaç şahit dinleni 19,05: Sözletk 19,30: Plâk. 21: Haberler. 21,10; Ksilofon vt mandolin temsili. 2344 Ha- ŞARK DEMİRYOLLARIN- DAN : münasebetile 46 ve 5l nu- mınh lulıı-!ıı- 7-8 Birinci Kânım 1934 üçüncü gününe kadar (dahil) her gün Yeşilköydetanbel arasında ve mütekabilen seyrü sefer ©- teriyoı'du ki genç tıbbiyeli Nazmi- nin | ine tesadüfünden çok ev“ vel gayri tabil şerait içine düşmü$ bulunuyordu. Nihayet her zaman ki gibi çok erkenden işine yollanat — Calibenin babası ne olduğunu anlar mak için karakola uğnyrp ta gen ci görünce, onun geceyi kendi evilir de geçinmiş bulunduğunu söyledi. Bunım üzerine ifadelerin uıınlıl' V “ kııı mamıştı. Şüpheli bu.lduğu bu ölü- mün sarrını keşfedebilmek için ye* niden çalışmağa mecbur kalacağ” nı duqunerek canı sıkılan komisef — istemeye istemeye ; — Nazmi bey... serbestsiniz... — dedi — gidebilirsiniz. Karakoldan çıktıkları zaman Calibenin babası üç beş adırm öte de, bir bakkal dükkânmın önünde duran parlak körüklü bir faytonu İşaret etti: — Beraber gidelim... olmaz mı? daha ciddi bir isticvabr atile sandal d & ö indiği yere yanaştırdı. Cavidin ce- ıedıî iır sediyeye koydular. Ka- rakola coturduler Yüzünün yemyeşil kesilmesi ko- miserân midesini bulandırmıştı. Za- bıta doktoru ile müddei umumi ge- nı lüzum görülmedi. Bu şahitler o- bir sandalla geldiğini ıorımış lerdi. Hele sandalcı bilhas- sa orada beklediği için memurları daha iyi aydınlatabildi. Sonra ma- on boyalı sandalda daha dört beş boş rakı şişesinin bulunması da gös |' N. : llâ.li dal G G, .y[' lamamıştı. Sessiz sessiz onu takiP eti. Arabanm yanına gelince Ca!” benin babası; — Nasıl beyendin mi? — diyt sondu: — Neyi? | -—_-Bibııodi-'