15 Ekim 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

15 Ekim 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sanayi ve paramızın kıymeti Diğer taraftan karşılıklı döviz müva- zenesini temin maksadile de uzlaştığımız. etlerle tediyat “elearing esasi, inde cereyan etmektedir. Bu sistem ise ayrıca, harici ticaretimizin mübadele esasına göre tanzim edilşinin ne kıdar yerinde olduğunu ispat etmektedir, ira uzlaştığımız memleketlerden bizim mal satın almak hususunda gösterdiğimiz sürati, onlar b'ze göstermiyor. Bize na- zaran mal almakta geri kalıyor. İşte bu yüzden arsmınzdaki para muvazenesi geç kapanabiliyor. Tediyat da onların aleyhine olarak 4 - 5 ay geç akabe r. Böyle bir vaziyet sanayimizin bu hee iu salâtta bulunduğu ve ithalâ- tı önlediği bir sırada hasıl olursa, acaba sanayimiz hiç terakki etmemiz olsaydı, snallarımız depola: d cekti. Ya ticaret ve döviz muvazenemiz? Bunların açığını misal olarak zikretmek istediğim buğday | satışmızla çu İm palacaktık? Sonra hangi fiate ve hangi memleketlere çok miktarda satış yapa» caktık.? Italya, Almanya, Ingiltere. Ya nanistan vesair bir çok memleketler buğdayın en ucuz satıldığı bir zamanda bile büyük mikyasta ziraat yapmaya baş- lamışlardı, den buğday ihtiyacının beşte üçünü hariçten tedarik eden Ital- ya, buğün bir çok bataldıkların kuru- tulmasından sonra, ithal etmiyor. Bir milyon yüz bin ton kadar istihliki olan Yunanistan da, daha bundan bir iki sene evvel senevi 300 bin ton buğday istih. | sal ediyordu. Halbuki bu seneki istih- salâtı bir milyon ton tahmin ediliyor. Ya Almanya ve diğer memleketler? On- lar da aşağı yukarı öyle, Sonra başka bakımdan, memleketimizden büyük mik- yasta bir buğday ihracatı farzetsek dahi, bunu hangi fiatlerle temin edecektik. | Dumpinglerin vukubulduğu ve beynel- milel piyasada buğday fiatinin bir buçuk kuruşa kadar satıldığı bir devirde acaba ne istifade görecektik? Bilâkis çok za- rar doğacaktı. Zira maliyet finti, satış fiatinden ne kadar yüksek olursâ, o ka- dar milli serbetimizin zararına satış yapmış olacaktık. Bu kere de gene Türk buğdayının külliyet tarda dumping fiatine ih- raç edildiğini tasavvur edelim. Bu yüz- den memleketimize girecek olan döviz miktarını da ayrıca düşünelim. Acaba bu miktar, sanayisiz bir vaziyette me- denileşmeye azmetmiş bizim gibi bir milletin; hariçten getirtmek mecburi yetinde kalacağı sınayi raahauilerin, te diye muvazenemizde bırakacağı açığı karşılayabilecek miydi? Yahut bunu ka» patabilmek için ne miktarda buğday ihraç edilmeliydi? Söylendiğine göre, sanayimiz senede takriben 150 milyon diralıke istihsalde bulunuyor. Buna karşı ecnebi memleketlerden 30 milyon li lık-mevaddı iptidaiye, nina mahsı yardımcı maddeler celp eyliyor. Bundan başka 20 milyon liralık bir gümrük pa- yıda ayırmmsak görürüz ki, sanayimiz se- nede keenlemyekün 5 ilâ 6 milyon ton buğdayın bedelidir. Bununla beraber u- nutmayalım ki, bundan daha 7 - 8 sene evveline kadar, ziraat memleketi olarak anlan Türkiye hariçten buğday ve un getirtiyordu. Fakat böyle muazzam bir miktarı, istihsalatımızı külliyen arttı. #acak, ihracata ayırmış olsaydık bile, her memleketin kendi ihtiyacını kendi temin etmek istediği bir devirde bunları satabilmek kolay kolay mümkün olabi- lecek bir iş değildi. İşte bütün bu mülâhazalarım, devleti- mizin takip etmekte olduğu sanayi siya- setinde tam bir isabet olduğunu bir kere daha ispat etmektedir. Esasen şimdi sa- nayileşmemizin, daha doğrusu sınayimi, gin ziraatitimize müvazi olarak inkişaf stmesinin, memleketimiz hayatındaki e- hemmiyetini bilmeyen kaldı mı? Zira zengin, nüfuslu, kuvvetli ve medeni mil. | letler sanayileşmiş milletlerdir. Sırf zira. i memleketi olarak kalmış memleketler de diğerlerinin nüfuzu altında ezilmiş- lerdir. Onların yarı müstemlekesi olmuş- lar ve ticari, teydiye muvüzenelerini de bir türlü kapayamamışlardır. Bügün devletimizin takip etmekte ol. duğu mustakir para politikası en iyi bir İZMİR Ç Ya lunu ve bir bacağını kaybederek yarım insan halinde bile düşmana lâhinı teslim etmeyen aksakallı bir asker kumandanının kahraman ik menkıbesi idi. Dadı, bunları ür- perten bir vect ile anlattıktan son- ra bu ihtiyar paşanm son günleri- | ni gözlerinden sessiz yaşlar akıta- rak söyleyip bitirmiş ve yatağında hâyretle gözleri açılan küçük kıza duvarda yan yana asılı iki resmi göstererek: — İşte destanmı söylediğim Se. yit Paşa budur! Senin büyük de - den! demişti Feriha, biri, sırmalı paşa ünifor- maları içinde aksakallı fakat pem- be tekerlek dinç ve güler yüzlü re- simle, harpten sonra tek gözü ümit ışığına sönmüş açık kalan mahzun gözü ile, hayatının son dakikasına kadar memleket acısile gözyaşları ökmüş olan bu ihtiyar kahrama - lerine uzun uzun baktık- ini kalbini, ve sevmek ihtiyacı - Öz dille yazarken... Geçen akşam, yazı yazarken bir arkadaş bana sordu: — “ Hazırlanan yeni talimatna- me ahkâmı, dünden itibaren tat- bik sahasına girdi,, şimdi, bunu, öz türkçe ile nasıl yazacağız? Dedim ki: — İşte bir çoklarımızın yanıldı. ğumız yer burası... Arapça d. türkçe yazmak istiyoruz. “ sahası,, gibi boş lâfları silkip ataca- ğız... Sözgelişi şöyle “diyebilirsin: “İşler, dündenberi, “ele alınan ye- ni yasaya göre yürütülmeğe başlan- dı,, Sen bunda bir eksiklik görü - yor musun? — Hayır... dedi. Ve dediklerimi yazdı. Ogündenberi bakıyorum, öz türkçe yazmağa özeniyor ve ilk günlerdeki kadar da sıkıntı çek- miyor. Yazı yazarken, osmanlıcanın benliği altından kendilerini kurta- ramayanlar, dillerine dolaşan arap- ça ve acemce söz yığınlarının kar- şılığını tarama dergisinde arayıp bulmakla sözde türkçe yazmış olu- yorlar. İyice göz atarlarsa, görür- ler ki yazdıkları türkçe değildir, os. manlıca da değildir, buna osmanlı- cadan “aktarma,, (1) diyebiliriz. | Öz dilimizi o yayma işine bütün gücümüzle (atılmak için en başta osmanlıca düşünmekten kendimizi kurtarmasını bilelim. Şimdilik elimizden geldiği kada- rını yapmak yeter. Önüne gelen, tarama dergisini önüne açıp, yerli yersiz sözleri öz türkçe diye belletmeğe kalkışırsa, işin içinden çıkmak güç olur. Dilimizi gelişi güzel söz karşılık- larile çorbaya çevirmiyelim.! M. SALÂHADDİN nişletilecek, sınaiziraat, Arazı wu- dürlükleri ihtas olunacak, orman şirketleri daha sıkı bir kontrol altı. na almacaktır. Antalyada usulsüz kat'iyat ya - pan bir orman şirketinin mukave- lesi feshedilmiştir. 1765 seyyah geliyor Vulkania ismindeki bir İtalyan va. puru teşrinizaninin birinde İranımıza gelecek ve 1765 seyyah getirecektir. Gemi limanımızda bir gün kalacak ve buradan Triyesteye gidecektir. * YENI BIR ŞİLEP ALDIK. — De- ni ticareti filomuza yeni bir gemi daha iltihak etmektedir. Yerli bir yaptır kum- panyasnın İtalya'dan satin aldığı Tello ismindeki bu büyük şilep yakında lima. nmıza getirilecektir. * IKTISAT VEKALETİ MUSTE - | ŞARI, — Iktsat Vekâleti Müsteşarı | Hüsnü Bey Ankaradan şehrimize gelmiş. Hüsnü Bey, hususi işlerile meşgul ©- | ek ve bir kaç güne kadar Ankaraya | dönecekti, —ş—————n asettir. Binaena- yanı da, iktisadi ya- şayışımızı iktisadi anarşiye sürükleyebi- lecek bir haldir. Işte bundan bizleri ko. | ruyan ve çok sevdiğimiz yeni rejimde mütemadiyen büyürken © muvaffakıyet | dumanlarını yurü semalarına © savuran | milli sanayimizdir. Kumaş sanayici Dipl. Kim. Hayri SUREYYA OCUĞU an: Nezihe MUHİDDİN nın bütün derinliklerile sevmişti. Hâlâ bu iki resim boş yatak oda- sınm sessiz duvarlarında asılı du- ruyordu. Feriha; çocukluğunun en aziz hâtırasını, kalbinin © yegâne sevgisini taşıyan büyük dede: İsânın bile yükseğinde Allaha ya kın gördüğü bu mukaddes ölüyü o- ve ona benzeyenleri vahşi diye tav- sif eden kadına karşı duyduğu âni nefret birden genişleyerek bütün mektep binasına ve onun içindeki- lere ar yayılmıştı. Feriha ömründe ilk defa bir mevzu etrafımda münakaşa ihtiya- <t duyuyor, Amerikalı kıdınm sözlerini dinlerken içinden - durul- maz bir şeyin kalkındığını hisse- diyor fakat söylemek istediklerini kelimelendiremiyordu. Amerika. lı hatibe söze başlamadan evvel her süale cevap vereceğini ve or- taya koyduğu mesele hakkında ce vap beklediğini de söylemişti. Şim- diye kadar alâkasız, bağsız yaşa- mış olan Feriha bir map larında bulunur. 3142 knç datalar eöz | MİLLİYET PAZARTESİ 15 TEŞRİNİEVVEL 1934 MÜTEFERRİK HABERLER MAARIFTE Millet mektepleri Açılacak mı? Maarif müdürlüğünde bir toplantı yapılıyor | Istanbul ilk tedrisat o mükettişleri yarın maarif müdürü Haydar Beyin ri- Yasetinde bir toplantı yapacaklardır. Toplantıyı yeni müdür muayinleri Nurullah, Şevket Süreyya, Adil Beyler de iştirâk edeceklerdir. Bu toplantıda mekteplerin idari va- ziyeti, müfettişlerin senelik mesai ra porları, cumhuriyet bayramı hazırlıkla” vr ve millet mektepleri meselesi görüşü” leceketir. Millet mektepleri için bütçede tah- sitat yoktur. Maarif idaresi bazı smual- Himlerin cemiyete müracaat ederek, gebrin en fazla kalabalık ve ihtiyaç olan yerlerinde millet mektebi dershaneleri açılacaktır. İstanbul mekteplerinin ikinci kadrosu İstanbul ilk mekteplerine ait ikin- ci kadronun bugünlerde vekâletten teb- biği beldlenmektedir. Bu ilsinci kadro, maarif müdürlüğü emrine verilen bir kısım muallimlerin tayinlerine dairdir. Üniversiteye dinleyici talebe alınacak Bu seneden itibaren üniversite fa- kültelerine dinli tenin asli talebesinde aranan şartlar a- yanmıyacaktı Çünkü bu gibi talebe imtihana tâbi olmıyacağından, kendilerine diploma ve- rilmek te mevzuu bahis değildir. Yalnız. dinleyici talebeler de, asli talebe gibi kayıt harcı vereceklerdir. İlkmektep muallimlerinin kıdem zamları İstanbul ilk mektep o munllimlerim- den bu sene kıdem zammı alacak olan dört yüze yakm muallimin İistesi bu- günlerde maarif vekâletinden gelecek - tir. Muallimler yeni maaşlarını zamla beraber alacaklardır. Kültür propagandası Ankara radyosu teşrinisaniden i- tibaren zengin bir programla neşri- yapacaktır. Program Matbuat Umum Müdü: tarafmdan tan- zim edilmektedir. Ankara radyo- su ber şeyden evvel, kültür propa- gandası yapan bir neşriyat vasıta- sı olacaktır, Programlarda halk şar kıları, Tüsk edebiyatından parça- lar, memleket işlerine dair hasbü- haller yapılacağı gibi her akşam muntazam bir surette konserler ve- rilecektir . Radyoda en maruf ediplerimiz e- serlerini kendileri okuyacaklardır. MECCANEN İncili Şerif kitabını göndermek için adresimize yazınız $ Maison de ia Bible Dpt, T, 2, GENEVE (SUİSSE) 3306 mmm 6935 Dr. İHSAN SAMİ smmm ÖKSURUK ŞURUBU Öksürük ve nefes darlığı boğmaca ve kızamık öksürükleri için pek tesirli ilâçtır. Her öczanede ve ecza depo- söylemeğe davranmıştı... Buna bir türlü muvaffak olamayınca boğazı düğümleniyor, gözleri kızarıyordu. Yeni dünya Misyoneri sözü, gör- düğü işkencelere karşı İsa'nın Alla- hı tahammülüne getirmişti, Birden- bire dinleyiciler arasından bir ses çıktı. Bu genç talebe! — Fakat — dedi — Mesihin sa- bır ve tahammülü onu, zalimlerin işkencesinden kurtaramadı. Gene başıma dikenden tacı | giydirerek çarmiha mıhladılar. Bu sözler, Amerikalı hatibenin: — haksız zulüm ve darbelere kar- şı ellerini kavuşturup mukabele et- memesi nasihatine verilmiş bir ce- vaptı.. Hatip kadın gülümseyerek bu sözleri kaydederken konferansın nihayetinde kendisine cevap vere- ceğini vadetti. Bu çevrede şahısla- rım kawaatine karşr sonsuz bir ta- hammül vardı. Herkes düşün nü, görüşünü açık ve serbest si lemekte geniş bir hürriyet sahibi idi. Hattâ bu fikir ve sözler türe ve törülerine aykırı bile olsa... Konferans bitince münakaşa et- meğe vakit kalmadan Leylâ hanım söz istedi. Leylâ hanım bütün talebelerin tık o kadar büyük değildir. > eölendirmele inin axw- İhtikâr var mı, Yokmu? Yeni ölçülerin tatbiki © dolayısile görülen ihtikâr vaziyetini tesbit etmek üzere teşkili takarrür eden komisyon yarm ilk toplantısını yapacaktır. odası iştirik edecek murahhas ta seçilmiştir. Marmara imintakası ve ayar başmüfettiş vekili Mehmet Beyin riya- setinde toplanacak olan bu komisyona, vilâyet namma Eminönü © kaymakamı Raif, belediye namına iktisat müdürü Asım Süreyya, ticaret o odası namına Mustafa Rıfkı, esnaf cemiyetleri namına da, Naşit, Ferhan, | Rıfkı, Yusuf ve Haydar Beyler iştirâk edeceklerdir. Haya raporu Sıfır derceci hararete ve deniz se- viyesine indirilmiş barometre bu sabah saat 7 de 763, sant İ4 te 763, derecei hararet saat 7 de 15,5 saat 14 te 18 Azami derecsi hararet 21, asgari de- recei hararet 14. Rüzgür lodostan esmişi sürati saniyede 6,5 metreye çı Komisyona ticaret namına ölçül Aza miş. Kaçak ipekli kumaş yakalandı Romanya bandıralı Romanya va - purile Selânikten gelen yolculardan Madam Aktalya ve Madam Yolhalya ve kızı üzerlerinde elbise haline »9 < kulmuş bir buçuk kilo ipekli kumaş bulunmuş ve müsadere edilmiştir. Ynuanistandan Edirneye gelen yol culardan Yugoslavya tebaasmdan Za hit oğlu Zaganın eşyaları arasında 37 kilo ipekli kaçak oşya bulunmuştur. Suçlu eşyalarile birlikte ihtisas mah- kemesine verilecektir. Devredilecek ihtira beratı “Sigara makineleri veya bunlara sit ıslahat hakkındaki ihtira için İk. t Vekâleti sanayi umum müdürlü- günden istihsal edilmiş olan 1 Teşri- | nisani 1926 tarih ve 545 numaralı ih ihtiva ettiği hukuk bu kere başkasma devir veyahut icara verilmesi teklif edilmekte olmakla bu hususta fazla malâmat edinmek iste- yen zevatın İstanbulda, Bahçekapıda Taşhanında 43 - 48 numa: neye müracaat eylemeleri tira beratının “ Saray ,, sinemasında (Eski Glorya) Raşit Rıza tiyatrosu Teşrinevvel “16 salı 17 çarşamba alışan 20,30 da Kendisinin Gölgesi 3 Perde Nakleden Yusuf Süruri, 15 Teşrinievel akşam 20,30 da Kadıköy Hale Sinemasında Hedefsiz Buseler 7241 Asrm umdesi “MİLLİYET” tir. ABONE ÜCRETLERİ : Türkiye için Hariç işin LK. LK. 3 aylığı türkçe muallimesiydi. Genç Türk hatibesi önce Tür- kün seciye ve ayırtlarını övündü. Bu sözler boş bir övünme ve bö- börlenme değildiler. Kan kardeşle. rinin ağırbaşlı yumuşaklığını an- lal Köndiine zn gl yaprağı bile atmıyacak kadar çe. lebi olduğunu bir çok görenek ve örneklerle ortaya koydu. Fakat a- ziz bucağına, ulu bayrağına el ve göz atana karşı bir arslan kesilece- ğini, zaten istilâ ve cihangirlik id- dialarının bugünkü Türk medeniye- tinden uzaklaşmış olduğunu gittik. çe güzelleşen berrak sesile söyledi. Genç ve bilgili < Türk... sözeni sözlerine şöyle devam ediyordu: Kadınlar arasında sulh propa- gandası beynelmilel kadın teşkilâ- tının çok eski bir modasıdır. Ben bunları iki grupa ayırıyorum! Bi kısmı; hemen ekserisi topuna, ti feğine, filosuna, tayyaresine, hat- tâ zehirli gazına, askerine, hepsi- nin üstünde de milyonlarca pâra- sına güvenerek rahat rahat pipo- sunu tüttüren Egoist (milletlere mensup kadınlardır. Bu nevi oku. muş, güvenmiş, zengin kadmların memleketlerine karşı endişeleri ar- Gönül | Tahkikatı devam POLISTE Üsküdar cinayeti Ediyor Cinayet yapıldığı yerde yeni bir keşif yapıldı Usküdurda Ukta parasına tamaan öldürülen siyacı Hasan efendinin katilleri — hakkındaki tahicikata devam edilmektedir. Cinayet yerinde müddeiumumi mu- avini Nazif ve ikinci şube cinayet kas- mı merkez memutu Kadri Beyler tara- fından bir keşif ve tatbikat yapılmış - tur. Karacaahmette mezar. Suçlu sanılarak yakalanan Kara- baş Osman efendi cürmünü söylemişti. Diğerleri inkârda devam etmişlerdir. Yaralamışlar Sultanhamamında Ketencilerde o- turan demirci Ohanes ile Ziya ve ls- email efendiler arasında sarhoşluk yü- zünden kavga çıkmış, Rıza ile İsmail dendiler birleşerek Öhanesi yarala - mışlardır. Bir çocuk pencereden düştü Garlatada oturan Madam Sarfiyanm bir buçuk yaşındaki çocuğu pencere - den düşerek bı dan yaralanmıştır. Parasını ve küpesini çalmış Langada Taşçılar caddesinde otu- ran Cemile hanımın odasından | İleli apartımanlarında ahçılık yapan Şefika hanım ismindeki komşusu on liralık bir bütün para ile bir altın küpesini çal - mıştır. Şefika hanım yakalanmıştır. Merdivenden düşmüş Beyoğlunda Kadriler yokuşunda o- turan Fatma © hanım gece karanlıkta merdivenlerden inerken düşerek Bey - oğlu hastanesine kaldırılmıştır. Boğulmaktan kurtarıldı İlyas kaptanın kumandasındaki Hı- zırilyas motörüne kayıkçı İlyas ismin- de biri ip atmak suretile yanaşmak is temiş ve bu ernada kayik devrilmiş- tir. İlyas denize düşmüş ise de derhal kurtarılmıştır. Alacak yüzünden kavga Meyvahoşta mavnacılık yapan Mus- tafa efendi, dün akşam Kutucular iç de kahveci İsmail efendinin dükkünma gelmiş ve bir alacak meselesinden kav- gaya başlamıştır. Neticede Mustafa efendi İsmail ©- fendiyi sandalya ile başından © ağırca yaralamış, kendisi yakalanmıştır. Bir çarpışmada baş yarıldı Kumkapıda Tiyatro wenddesinden geçmekte olan şoför Mehmet efendinin idaresindeki 1872 numaralı otomobile, İbrahim efendinin idaresindeki araba çarpmış ve otomabil içinde bulunan müşteri Ahmet Faik efendinin başı ya rulmıştar, Hırsız hammal | Yeşilbaltacı hanında oturan Ömer efendinin odasmdan 50 lira ile bazı eşya çalan hammal Demir ef, yaka. | lanmıştır, Yangın başlangıcı Eminömünde Reşadiye (caddesinde Habip efendinin dükkünmdan | yangın çıkmış öse de söndürülmüştür Bütün kadınların beğendiği tango BUDAPEŞTE 19: Ders, 1 0. E: b takım tarafı 823 Khz, BÜKREŞ 384 m. ik. 18: Hafif musiki — orketrmsı. 20: Yeni döl 21; Oda kuartet konseri. 21,30: Kon 45: Romen romanıları gece konseri Kız. PRAG, 470 m. 1 18,35: Plâk. 18,$5:Keman | konseri Zirant, 19,20: Alma: n K börler. 20: Saat ayarı, ça dere, 20,55; Filharmenik musiki (BÜ 23,50: Plâk. 23,55: Almanca haberleri 606 Khr. BELGRAT 437 m. 20: Viyolo: 20,40: Plük. 21: Mül Opera WE 221 Khz. VARŞOVA, 1345 m. ni. 18,25: Musahabe, LAÜ ilini ÇPl&k). 18450: Mi Musahabe, 19,154 Pi sahabe. 20: Askeri m Popüler. konser. 21,45: Haberler. 221 lonya musikisi. 22.45: Musahabe, 238 ve kons 5: Filmlerden — plâklafi Dans mi 841 Ki. BERLİN 19,05: Çocukları jimna: lif bahisler, sepriyat, 21. 502 Kir. VİYANA, 507 m. 1850 Tazanni, 19 Rexim 15 Mehtelif bahisler, 20 Haberleii il 21 Söylenecektiti alarından parçal Tamimler, 22.50 Konserin devamı, Zİğİ ler, 2380 Holzer radyo orkestra (yeni dans parçaları) RESLAU 316 m. k müracaati Ayaspaşada oturanlar tramvafi ketine bir müracaatta bulunm dır. Taksim ile Sirkeci arasında İğ yen tramvay arabalarmın Taks değil, Ayaspaşada Gümüşsuyu hanesi önünden kavis yapmasın! mektedirler. Tramvay şirketi ti tetkik etmektedir. Yedikule, kapı halkı da bu civara seyrek işletildiğinden dolayr şikâyette muşlardır. (Eski Artistik) ner iracsine başlanacak olan AMOK (Malezya Delisi) filmini görmelidirler. Zira bu fi geçen ve çok güzel Mme Hav yapılan otopsi ameliyesi kendi. sonderece alâkadar edecektir GARY COOPER BA ldiğr “JOAN CRAWFORD İlk defa olurak ayni filmde oynıyan bu iki yıldırı seyir etmek nihayetsir bir zevktir” HAYAT BIZIMDIR Fransızca sözlü M. G. M. Filmi İ PE K sinemasının üçüncü muvaffakiyet hafta laşırken insaniyet dostluğu tasla. mak onlar için âdeta hoşça bir va- kit geçirme fırsatıdır. Öz yurdu- muz haksız düşman istilâsına uğ- radığı bu zamanda bu insaniyet dostlarından ne vefa görüyoruz!? Bize Çanakkale zaferini çok gör- mekten gayri... Bizi gene kendi öz imanımız kurtaracaktır... Bu © propagandacılarm ikinci kısmı da; — bir yanağına tokat a- tana öbürünü de uzat — gibi Me- sih felsefesi yapan İtmi sosyalist- liğin din. propagandacılarıdır. Bu sonuncuların da mukaddes mefkü- resi dünyayı haçm uhrevi gölgesi altına toplamaktır. Yalnız benim değil, bütün yirminci âsrın kanaati şudur: Sülh ancak o kuvvete dayanır... Dünya müvazenesi kuvvet koluna istinat eder... Biz de sulhü korumak için evve- lâ kuvvetli olmağa çalığaca Askerlik itibarile kuvvetli... 1 saden kuvvetli... İlmen kuvvetli... O zaman sulh kendiliğinden tees- süs edecektir. Uymayacağız. Çocuklarımıza açacağız. Şuurlu ve soylu ker terbiyesi bence terbi' en güzeli en üstünüdür, Çün çok fazilet üstünlüklerin Memleketi le arkasından o vurmaya t etmiyen yağız bir Türk bence misilsiz bir fazilet â dir... Çevreli milli ülküler da ölmeği bilenler yaşamağı şatmağı da herkesten iyi Ey öz Türk kızları! o Ânat Tarlebaskanı ü aşkan! bu kutlu başkamdafiğ Türk tarihinin bitimi gelmeli yük bin inkılâp dönümü caktır... i Biz Tüfk kadınlarının sal i yapacağımız en arık ve değ” lerin en başi çocuklarımı?! İ kan, sanatkâr, “ bilgili ve deri yurt aşkile yetiştirmek ol. Canla başla beklediğimiz 281 sonra ilim savaşına başlaya budunun aziz başını garbın ili yunduruğundan kurtardığı? Gİ tam bir &enliğe irişeceğiz- BU için hiç bir fedakârlıktan yeceğiz... Bugünün beşik Y8*

Bu sayıdan diğer sayfalar: