ARENA em EL Ser r —lç GER ez e Rİ KE ELE Si * A Var olun arslanlarımız... | Yedi kategorinin yedisini de hiç yenilmeden kazandık Balkan güreş şampiyonasının fi - ali dün Fransız tiyatrosunda büyük bir kalabalık önünde yapıldı. Müsa - bakaların kat'i netayicini anlamak is- teyen halk, boş yer yoktur dedirtecek kadar salonu doldurmuştu. Müsabakaların hemen hepsi ga - yet zevkli oldu. Ve yedi kategorinin 'de bir tanesi müstesna olmamak şartı le şampiyonu olduk. İkincilik, Yugoslavlarda, üçüncü - lük Yunanlılarda, dördüncülük te Bul garlardadır. Bundan başka bu akşam gene ayni tiyatroda Türk takımı ıle Balkan ekipleri mubhteliti arasında bir serbest güreş müsabakası yapılacak - tır. Müsabakalar heyeti umumuyesi İ- tibarile iyi cereyan etti, Bize gütel bir muvaffakıyet temin eden güreşçi lerimizi candan tebrik ederiz. Teknik neticeleri aşağı yazıyoruz: 56 kile Hüseyin (Türk) — (Yugoslav) Orta hakemi: M. Vekusis Güreşçiler, ilk saniyelerde biribir » lerini deniyorlar. Her de şampi- yonluğu kendi lehine imale edebumek içim bütün gayretlerile çalışıyor! Daha ilk dakikalarda güreş Hüseyinin lehinde... Yugoslav güreşçi ntajı yorgunluğunu İ belli ediyor. Birinci on dakikanın 10- nunda hakemlerin ekseriyeti Hüseyi- ni.galip gösterdiler İkinci on dakika da ayakta devam ediyor. Artık Yugoslav güreşçi son gayretini sarfediyor. men galip ilân edildi ve Balkan şam » piyonu oldu. 61 kilo Salis (Yunan) — Tut (Yugoslav) yok. Birinci on dakika sonun kadar va - ziyet değişmemekte devam ediyor. i dakikada urada tatbik etti. lis bir şey yapamıyor, neticede, Yu - goslav Tut hükmen galip geldi. 66 kilo Saim (Türk) - Deloka (Yugoslav) Orta hakemi: Vekusis İlk dakikalarda her ikisi de biribir. lerini yokladılar. Saim bir ara rakibi Bi bastıraark bir burgu taktı ve iki kal ile de bir tek kle takarak 7,05 dakikada tuşla galip gelerek Balkan şampiyonluğunu aldı. 72 kilo Türk Hüseyin ile Bulgar Kayef ara sında yapılması lâzımgelirken Bulgar güreşçisinin kilosu nizami olma: dan hükmen mağlüp addedilmiş ve sampiyonluk Hüseyin tarafından ka - zanılmıştır. Bu akşam hususi mahiyet te bir güreş yapılacaktır. 79 kilo Nari (Türk) - Zamot (Yunan) Orta hakemi: Herlin. i Çok sıkı olan iki müsabık ta, güre- gin ilk dakikalarında wantajı kendi lehine almak için biribirlerinin zayıf | taraflarını bulmağa çalışıyorlar. Mamaafih Nuri o hasmına faik bi vaziyette, güreşi o idare ediyor. Birinci on dakikanın hitamında çekilen kur'a - da, Nuri önce alta düştü. Zamot hiç bir şey yapamadı. İkinci on dakikada, Nuri yedi tane de burgu tatbik et - tü. Fakai vücutların terli olması bur - guların kaymasını intaç ediyordu , Son saniyelerde, çök kuvvetli bir burgu ile Nuri hasmına tuş yaptırdı. Fakat hakemler görmediler. Neticede 20 dakikada hükmen galip geldi. Bu kazandığımız beşinci Balkan şampi yonluğudur. 87 kilo Mustafa (Türk) - Pirher (Yugoslav) Orta hakemi Vekopis. Mustafa demir gibi | çalışıyor. İlk saniyede rakibini altına aldı. Eziyor. Yugoslav © güreşçisinin — min - derden kalktığı yok. o Fakat bir türlü netice alamıyor. Birinci on dakikanın sonunda ittifak» Ja Mustafa galip ilin edildi Kendisine nasıl devem etmek istediği soruldu ve güreş tekrar ayakta başladı. Yugoslav güreşçi feci bir hale geldi. Herkes he- yecandan çıldıracak vaziyette , fakat bir türlü Mustafa tuşla gelip gülen yor. Neticede yinmi dakikada hükmen galip geldi. Ağır siklet Lalas (Yunan) * Dimitriyef (Bul gar) örta hakemi: Sadullah Bey, 13,40 dakikada Yunanlı Lalas gar ip. Ağır siklet ikinci güreş Naki (Yugöslav) - Mehmet (Türk) orta hakemi: Vekuses Birinci on dakikanın #onunda ha kemler beraber vaziyeti ilân ettiler. Çe- kilen kur'ada Naki alta düştü. Sonra Mehmet alta yattı. Hiç biri netice ala- madı. Yirminci dakikada kolu bükülmi « yen “Türk” Mehmet galip ilân edildi. Dostluk Böylemi olur? (Başı 1 inci sahifede) hikın akın hicrete mecbur edecek de- tecede yenpılan şiddtli tazyiklerin mat buatmızda akisler hâsıl etmesi ve has sasiyetimizi uyandırması kadar tabii bir şey olamaz, e bütün miki - einen hrileme ie. gerek doğrudan doğruya ve gerek Romanya yolile memleketimize birçok muhacirlerin - aylardan beri ve ardı arası kesilme- kii nde a ere Mz yağ manlkiamdn bSilş 4 yeni rejim zami “ lk ağil, bir kat daha artmıştır. Her sayısının en az az üçle ikisini Türkler aleyhindeki iftiralı (Trakya bizimdir!) gibi hüsreden (Trakya) güzetesi, Georgi yeft hükümetinin matbuata tatl tiği şiddetli sansüre rağmen neşri *mda en küçük bir değişme olmayan bir gazetedir. Bu iddiamızı tevsik et- mek için bu gâzetenin 27 Eylül tarih- li sayısmda çıkan (İstanbul ve Trak» ya adlı bir makaleyi aynen alıyoru: Birkaç gün evvel Bulgar milli kli- 88 renesansının bir âbidesi takdis edil di ve bununla Bulgâr ekzarhı Vidin Memeli Antim adlı cesur ve fe - dakâr bir ruhaninin hâlırası ebedi - İeştirilmiş oldu. Bu merasim, Bulgar münevverine ve Bulgar milletine ne gibi şeyler hatırlatıyor? Sırf Bulgar halkile mzakün bulunan Trakya, Ma kedonya, Tuna boyu, Dobrica lu hatırlatıyor. Bu Bulgar toprakları murahhaslarının İstanbulda toplanıp, bugün Tuna vadisinden mandasınn yatan hürriyetine, vatan klisesine, va- tan mektebine ve vatan âdet ve an - anelerine hasret kalan bu sevgili ve aziz Bulgar toprakların üzerine hi- mayekâr elini uzatacak Bulgar orto - doks klisesinin reisi olan ekzarhı in- tihap etmelerini hatırlatıyor. Hayır! Bu topraklardan Trakya ile Makedon Yanın bir kismi, doğrudan doğruya kendini işleyen ve güzelleştiren hal - ka hasret çekmektedir. Bunlardan en bedbabtı ise Antim dedeyi doğurup besleyen Trakyadır. Yüksek meşalesini kaldırıp bütün Bulgar milletinin, serbestçe ve tam bir terakki yolunda ilerilemesi lu nu aydınlatan bu merkezimiz - İstan bul - Bulyarları altın Trakyadan ko - vaaların darbeleri altında sön: . Doğ rudan doğruya bütün Bulgar memle - ketleride “elleyen, Bulgar | milleti- hin şeref ve namı için gene mıldama- 0 lüzum olan ve bu ışığı muhafaza ct- mek için Bulgar okzarhlık kandiline Yağ damlatan bu Bulgar halkından e- *er bile kalmadı, Hülâsa, Vidindeki yörasim 1 — Şerefli Bulgar mazisini, > Acıklı Ralgar halihazırını ve 3 — Bandan 62 sene evvel Istanbulda tar Ye Bulgar meşalesini yaratan vve - lâ İstanbul sonra Trakya ve diğer e- sir Bulgar topraklarındaki Bulgar hu kukunun iz gelmek ve daima sesini yüksel aöl Ka vazifeyi hatırlatır. Bu mefküre yağma eder gibi tepen larımızı ve milletimizi paylaşıp par - çalayan bütün komşularımızın pek korktuğu siyasi bir esasa dayanma dan kültür, maarif ve halk prensi, rile takip edilebilir. Bu millet, kendi ismile, dilile kendi kilise ve tabiatile ve bundan 62 sene evvel Sultanm bir fermanile elde edilip başı ve merke: İstanbul olan müstakil Bulgar kilise- sile hülâsa bu maksat ve mefküre ile hiç olmazsa bundan 62 sene evvel ye ni ihtiyaçlarla umumi Bulgarlığın bir meşalesi gibi parlayan İstanbul ve Trakya muhafaza edilmelidir. Bu sa- hada sesini yükseltmesi lâzım gelne umumi Bulgar kültür kuvvetini teşki. lâtlandıracak Bulgar kalmadı mı? Bulgarların İstanbuldan kovulma» larının önüne geçilmesini ve Trakya- Warm Trakyadaki aziz ocaklarına iade edilmelerini temin edecek Bulgar hükümeti yok mu? Trakyalılar, mu- kaddes ekzarhlık olan İstanbul ile bütün Bulgar milleti arasındaki rabı- talarm tesisi maksadile, teşkilâtları - Dın bütün Trakyalıların öz yurtlarına dönmeleri ile ifade edilen sarih ve kati noktai nazarını beyhude yere taya sürüyorlar, Trakya, Dr mukaddes İstanbulile münasebette bulunmaları için geçmeleri lâzım ge- len mukaddes bir yerdir. Trakya ve İstanbul ortadaki siyasi meseleleri bir Bulgar gibi anlayan bütün Bul, için bir ideal olmalıdır. Bulgar idare ve politikacıları, Türklerin bütün Bulgarları Trakyadan kovdukları yet miyodmu$ gibi İstanbulu da zaten pek az kalan Bulgar unsurundan nasıl te mizlediklerini görmüyorlar mı? İstan bul ve Trakya meselesi, bütün bir Bul garlık meselesidir. Bu mesele, dört bu ğa dağılmış bulunan Bulgarların kül tür, ruhani ve halk birliklerinin bir te- meltaşi olmalıdır. Bu sahada esir Bul gar topraklarından gelen Bulgarla - rın kurdukları teşekküller söz sahibi- dir. Bu teşekküller, ber şeyden evvel, yukarıda hatırlatılan bütün Bulgarlık mefküresi üzerinde birleşmeli ve İs - tanbulla Trakyanın büyük ehemmiye tebarüz ettirmelidirler. Bütün Bulgarlık mefküresi için ça lişan Sioia Paisi Bulgar itithadı, mec- muasmın bütüm sayılarında bu ideal- İ bu suretle 55 kişi engin Kayı MİLLİYET PAZAR 7 .21NEVVEL iz “Hey beli önünde müthiş bir facia (Başı 1 inci yo ede) denize dökülmüş, 32 kişi boğulup git miştir. Bu kısa cümle ve sayılar facianın korkunçluğunu göstermeğe yeter. Dün bir muharririmiz hâdisenin tah | kikine merkez olan Heyboliadaya gi- | derek sabahtan akşama kadar bu a- nasıl olduğunu meydana, çalışmıştır. Muharriri” mizin yaptığı tahkikatı yazıyoruz. Yalovadan kalkış Faik kaptan idaresindeki Afitap motörü Yalovadan sebze, k vuk ve sair eyya yüklemiştir. Bu eşya» nın sahipleri Yalovanın köylülerinden dir. Malların: İstanbula getirerek sa- tacaklardır. Geçinmeleri bu yüzden » dir. Bunların bir kısmı da muhacir o- larak yerleştirilmiş köylülerdir. Motö re çok eşya yükletilmiz olduğundan kendileri motöre binememişlerdir. Mo töre Faik kaptan, taifeden Mu onbaşı, Mehmet, Raşit ve İznil cardan Hüseyin Efendi binmişlerdir. Geride kalanlar ise piyade tabir edi- len büyük bir kayık tutmuşlardır. Bu kayık Yalovada Dağıstanlı Ali Efendiye aittir. İrfan tarafından kul. lanılmaktadır. Bu kayığa motörde eş yası olan köylülerden başka Bursadan İstanbula gelmek isteyen bazı köylü- ler ve üç kadın da binmiştir. Kayıkta En binmek için adam başma 14,15 ku. ruş verilmiştir. Bu şekilde gidip gel. ime yasak olduğundan kayık ve motör âdeta kaçak gibi Yalovanın dere için- den dan kalmeşi. Kayık motöre bağ - ve cuma akşamı saat 11 de oi çıkılmıştır. Evvelki gece ve kayık durgun denizin üzerinde İs- tanbula doğru geliyordu. Saat gece yarısından sonra iki buçuk üç radde sine gelmişti, Kayıktaki yolculardan hemen hepsi uyumuşlardı. Çok geçme den başlarma gelecek korkunç facia» 'dan habersizlerdi. Heybeli - Maltepe önlerinde Saat 3 sularına doğru Afitap mo » ve arkasında bağlı kayık Hey « beliada önünden geçerek ilerlemekte» dir. Heybeliadann Burgaza düşen kısmında değirmen feneri burnu var- dır. Maltepeye doğru da gene bir ka- yalık vardır ki, vapurların kazaya düş memeleri için oraya fener konmuştur. Motör ve kayık Heybelinin değirmen fener burnu hizasmda ve Maltepe ön lerindeki diğer fener açıklarında yo- luna devam etmektedir. Bu esnada vapurculuk şi Feruman vapuru Kartala > doğru gitmek tedir, Firuzan şileptir. Saat iki buçuk ta Beşiktaş önünden kalkmıştır. Kar- tal Yunus çimento fabrikasından çi- mento alarak Mersine götürecektir. Ve Hasan Bey kaptanın idaresinde - dir. Saat üçü geçiyordu. Motördekiler zifiri karanlık içinde üzerlerine doğru büyük bir vapurun gelmekte olduğu Söylendiğine göre emotörün kaptanı Faik uyuyormuş. Dü Hüseyin Efendinin muharririmize söy ğine göre, Mustafa Çavuş dümeni kullanamamakla beraber vapuru. olarak mo- vapurun hızımı bi olamadığından facianm önü alımama- mıştır. Motör Anadolu cihetine sağa doğru ve vapurun önünden & facia haç bir şekil almış - tir. serendireği kırılarak va - seyi g tarzma göre, soluna geçmiştir. Vapur ipi kopartmış, işte bu ösnada içinde elli beş kişi olan ka yık, vapurun sağına düşmüş, gemici tabirile aborda olmuştur; agrim delinmiş, su &l emi yığı sağında, motörü solunda bıraka- zak Heybeli ma doğru yürümüş- tür. Kayık su almakla berber içinde kilerin de korkuları arasında hemen batmış ve facia kurbanları denizin ü- zerine döklmüşlerdir. — Kurtarın. — Boğuluyorum. baba. — Baba, — Aallah, Allah. Sesleri gecenin korkunç karanlığına bir kat daha korku ve dehşet saçmış- miş Kurtarılanların anlattıklarına gö - re sandallar da çabuk indirilememiş- tir. Jik kurtarılanlar Taifeden Yunus ve Şevki efendi » ler ve diğer taifeler sandallara koş - muşlardır. İlk olarak Mahmut kurta rılmıştır. Bu ihtiyarca o bir adamdır. İkinci Hasan oğlu Mustafa, üçüncü 0- larak ta yenişehir Koyunhisarlı Ahmet kurtarılmıştır. Vapurun ateşçileri ve ikinci kap - tanı Mustafa Bey de kurtarma işine çalışmaz, kaptan Hasan Bez nezaret tarılabilmiş, 32 kişi keiki örenli larına gömülerek act şekilde can ve- rip gitmiştir. Motördekiler, söylendi- ğine göre, kurtarma işine bakmamış- lardır. Kaza esnasında motörün yükü yükün bir kısmı denize attığı söy - İeniyor. Ancak motöre yüzme bilmesi sayesinde ve her nasılsa Yalovanın Kadıköyünden Tevfik Çavuş oğlu 13 yaşında Hüseyin çıkarak kurtulmuş - tur, Faciadan sonra Facia vuku bulunca vapurdan dü- dük çalınarak başkaca imdat istenil- memiştir. Denizde toplanabilenler top landıktan sonra vapur yoluna devam etmiş, dün sabah Kartala giderek hâ dizeyi haber vermiştir. Karlı ma kumandanlığı orada hü: koymuştur. Heybelide nasıl duyuldu? Faik kaptan motörünü saat dört buçuğa doğru Heybeliye yanaştırmış- mevkiine hâdi- seyi haber vermiştir. Heybeli komise- ri Hasan Bey, hemen tahkikata el koy- mu, lâzım gelen diğer makamları ha berdar etmekle beraber, bir motörle facianın koptuğu yere giderek başka ca insan olup olmadığını araştırmış, İkimsö bulunamamıştır... Esrarengiz gemi Şim yoluna giden gemi olmuştur. Bu geni nereden geliyor? Nereye gidiyordu? i ne idi? Bu üç noktanın tahkikat için hemen aydınlatılması lâzımde Bunun üzerine Marmaranın bütün iskelelerine telgraflar çekilmiş tele- fonlar edilmiştir. Ç Nihayet öğleye doğru Kartal j darma kumandanlığı geminin Kartal da, ve isminin Feruzan olduğunu fonla Heybeliye, bildirmiştir. Hasan Bey kaptan da gemiye bir jandarma konarak nezarot altına alınmıştır. Bir taraftan da Heybelide nezaret altma alınan Faik kaptan ile, diğerlerinin ifdelerinin alınmasına başlanır Sabah olunca, bu kara baber Hey belide bir kurşun hiziyle duyulmuş, halk merakla iskeleye inmiş, rıhtıma bağlanan motörün başmda toplanmış» tır. Kara haber ayni zamanda vapur- larla adalardan inen halk vasıtasile şeh- rin her tarafına erkenden yayılmıştır. Müddeiamumi iş başında Vakadan haberdar edilen nöbetçi müddelumumisi Nurettin Bey Heybe- lindaya gelerek tahkikata el koymuş, ilk olarak Faik kaptanla diğerlerinin ifadelerini almağa başlamıştır. Kartrılanlara ilk yardım Kurtarılarak vapura alınanların ilk tedavileri yapılmış, kusturulmuş, gal irtilmiş, elbiseleri kurutulmuş e Heybeliye geliyor Feruzan vapuru saat on ikiyi on beş geçe Heybeli önüne gelerek demirle » Bütün gözler vapura dikilmiştir. Çünkü kurtarılan ve boğulanların ha- Kiki sayısı ve hâdisenin nasıl olduğu şimdi anlaşılacaktı. Kaptan Hasan B. polis mevkiine getirilmiştir. Müddei- umumi Nurettin, Heybeli nahiyesi mü dür vekili Vahdi, Heybeli komiseri Hasan, belediye doktoru Rüştü Bey - ler gemiye gitmişlerdir. Hâditeyi tah- kik eden muh. iz de gemiye git miştir, Muharririmiz kurtulanlara: — Geçmş olsun, demiştir. Bunların halleri çok acıklı idi. Yüz renk kalmamıştı. Facianm tüy» ler ütpertici tesirleri gözlerinde oku- muyordu. Bir takımı çıplaktı. Titreşi » Bazıları güvertede —- Kartal Yunus fabrikasından çi mento yüklemek üzere 7 - 8 mil üze- rinde gidiyorduk. Takriben Heybeli » Maltepe arasında idik. Birden önümü ze bir motör çıktı, Aramızda yirmi metrelik bir mesafe vardı. Bir fener görebildik. İş başmda yanımda Mus- tafa Bey kaptan da vardı. Ona da gös terdim Kayığı görememiştik. Feneri yoktu. Motörü kurtarmak için hemen çilemez. İşte maalesef bu çok hi vaka oldu. Müsademede motörü kur - tardık; faakt kayık parçalanmış. De- Ok senelik ke kya çok büyük gemilerde de çalıştım. Hiç ka- za İSe mese için müsademe olunca baş- hai eg istemediniz, düdük çalmadı. — Biz çalışıyorduk ta ondan, Muharririmiz sormuştur: — Peki, sonra neden Kartala gittiniz ve Heybeliye gelmediniz?. — Kartal da yakındı. Oraya gidin- ce hemen jandarma kumandanlığına a inci kaptan Mustafa Bey de mo törün lâmbasmın eşyalar altında ol masından ancak yirmi metreden gö - rünebildiğini ve kazanım önüne geçil- mesi işin çok çalışıldığını Sr Bunların ifadelerine göre hata, mo > sahiplerine ve kayığa aittir, Niza- “e koymamışlardır. göre Motör kr Faik Ei de mesele öyle dekildir. Diyar ME) “9 — Ben uykuda değildim. ii başında idim. Hem motörde ve hem de kayık- ta lümba vardı. Tehlikeyi ğa doğru gittik, Vapur da geli tikametten in gevirseydi, kaza ol - mazdı, D, tutmuşlar, Beni âdeta zorlıyarak ka - yığı motöre bağladılar. Bu kazada be nim kabahatim yoktur. Ve ben kayık kurtulsun diye de ipi kestim, motör- den ayırdım!! Vaka esnasında dümeni kullandığı söylenen Mustafa onbaşı ve arkadaş ları da Faik kaptan gibi söylüyorlar. Bitarat bir şahit Diğer taraftan motörde olan İznik li tüccar Hüseyin Efendi muharriri « me İsem! ki: İotörün dümeninde Mustafa on Bayın emar mir Faik kaptan uyuyordu, De nizcilik bilmem amma, anladığıma göre Mustafa işi iyi kullanamadı. Va purun önünden hızla geçmek istedi Facin da oldü.,, Bir baba kucağında çocuğu ile boğuldu Kurtulanların anlattıklarına göre hemen hepsi uyuyorlardı. Mü nin şiddetinden uyanmı; battıklarını görmüşlerdir. Yalnız Ya- lovanın Kadıköyünden Tevfik Çavuç oğlu 13 yaşında Hüseyin daha hâfıza sına sahiptir. Bu çocuk muharririmize demiştir ki — Çarpışır çarpışmaz kayık battı. Ben yüzme bildiğim için kurtuldum. Istanbula sebze götürüyordum. Sala- caktım. Denizin üstü kıyamete benzi yordu. Sa: bir baba vardı ki al b yedi yaşındaki çocuğu da kucağın- da idi. Bunlar da baba oğul boğul - muşlar. Çok acıdım Bazıları da biribirlerine sarılmış - lardı. Birisi de benim boynuma sarı - hyordu. Ana baba günü. Kendimi zor. kurtardım. — Korkmadın mı? Şoçuğun fun gözleri © parladı? orkmadım. Çünkü yüz me Sür Kim kabahatli? Yukarıdaki ifadelere ve tahkikatın dünkü şekline bakılırsa faciadan da- ha fazla motör kaptanı Faikin suçlu Motörcü Faik ise bunun aksini söy lemektedir. Gerek tahkikat ve gerek yapılacak ehli vukuf keşfi ve mahke- me safahatı bunu meydana çıkaracak tır. Bununla beraber motörcü Faiğin ve dümenci Mustafa onbaşınm ehli- 1 görülmüştür. k tahrik etmek söylediğimiz gi iman ve isk. inden de değil, gizli bir şekilde dere için den kaldırılmıştır. Müddeiumumi Nurettin Bey dün gece de geç vakte kadar tahkikata de vam eylemiştir. Bugün de tahkikata Teva edilezeiir. Kaptanı Hasan Be motörcü Faik nezaret altında bulun. durulmaktadır. Acıklı sahneler Hâdise büyük bir heyecan uyandır mıştır. Dün Yalovanın birçok köylü - leri akrabalarının vaziyetlerini anla « mak için ya Heybeliye | gelmişler veya telgraf ve telefonla haber almışlar - dır, Yalovanın Kadıköyünden Mustafa ise Heybeliye gelmiş, oğlu Hasanı va- purda sağ görünce kucaklaşmışlar ölaşmışlardır. Bu acıklı hal herkesi ağlatmıştır. Yalovada tahkikat Diğer taraftan Yalovada motörün yaşasın masal irin hakkinda ma Yirmi e iş Sal e KER Yalovanm Kadıköyünden Hüseyin ağ lu Yusuf, Yalovanın Çınarcık köyün. 'den Mustafa oğlu Hüseyin, Yalovanın Kadıköyünden Mevlüt oğlu İshak, Ya lovanım Kurt köyünden Mustafa oğ - lu Sefer, Kütahyadan Mehmet oğlu Ali, Yalova Safran köyünden Hasan oğlu Salih, Yalova Akköyünden İsma il oğlu Raif, Yalova Kadıköyünden Tevfik çavuş ye Hüseyin, Yalovanın. Akköyünden İsmail, Yalovanın Kadı- köyünden Ali oğlu Hüseyin, Yalova » nın Kadıköyünden Elmas oğlu Meh - met, Yalovanın Hacı Mehmet köyün - den Hasan oğlu Mustafa, Bursa Yeni» şertoprak Ocak köyünden lu Necip, Yalovanm Kurt köyün Hüseyin oğlu Kadir, Ti ye cık Ortaburun köyünden Mustafa oğ la Kâmil, Bursa Yı dan Kabaçmar ka fa oğlu Salih, stanbul Yemi Değirme nsokak 39 numar: seyin oğ met Yenişehir Koyun - hisar köyünden İsmail oğlu Ahmet. (fazla su yutmluştur. hastadır) Niğ- denin Semendirek kariyesi oğlu Mahmut, Yalovanın Safran kö - yünden Mustafa oğlu Hasan, Koyun hisarlı Ahmet oğlu İsmail. kişiden pi ari irfan da kurtulmu; Müsademe esnasında yeka uy- kuda olduklarından kurtarma işi ga güç ve garip tesadüfler de yeni uyku halinde kurtulan da var - dır. Bursanın Yenişehir Toprakocak köyünden Necip, yorganile kurtul - üzere geliyordu). Ayni köyden Şeri H,, (asker oğlunu görmek için geli yurda), Bara Mesimes köründe KE vak Alinin baldızı Hayriye H- Bor fn oğlu Hasan, Yenişehir Babasultan mahallı en İzzet oğlu Mustafa, Yenişehir Koyunhisar köyünden Meh met oğlu Üzeyir, Yenişehirin Seymen dıköyünden : Bayram oğlu Ali, Köyden Süleyman oğlu Hüneyin, Hüsa yin oğlu Hasan, Hasan. oğlu Ahmet, Kefeli Hasan, Salih oğlu Mehmet Ha» şan, Hall oğlu Salk, Hüseyin oğlu İs Ti, Mümeşi oğla Hal, “Tac * Ömer pe mlelak amlreikğeme yündin Tevfik Efendi, Yalevadan Mela Paşanın Hasan, İznikten Arap Mehmet, Yalovanın Hacı Mehmet köz 5 Asil konuklarımız Dün gece geldiler (Başı 1 inci sahifede) lerdir Muhterem misafirler dün Bursada gezintiler yapmışlar ve Uludağına çık- mışlardır, Ertağrulyatı Tophane önünde de mirlemiş ve prens ve prenses Hazrotler ri Denizyollar idaresi rıhtımına lar, vali ve belediye reisi Muhittin Bey. le vilâyet erkânı polis müdürü Fehmi Bey tarafından karşılanmışlardır Muhterem misafirler, doğruca ika- metlerine tahsis edilen Beyoğlunda Tü» nel civarında eski İsveç sefarethane - sine gitmişlerdir. Prens ve prenses hazretlerile Mel demviselle d'honneur'leri Mel.Reutersvar şehrimizde kalacakları müddet zarfın. da sefarethane binasında sefir Mösyö Bocmann ve refikasının hususi misafi- ri sfatile ikamet edeceklerdir. Bu nascbetle sefarethane bayraklarla süs » lenmiş, önü ve bahçesi İsveç renkle rinden ampullerle donatılı Prens Hazretlerinin refnkati" lunan kont Posse ve yaverleri kuman- dan Wetter Perapalax & edilmişlerdir. Muhterem misafirlerin şehrimizi zi- yaretleri hususi mahiyettedir. Bu sebep le burada geçirecekleri günler için res- mi bir program yapılmamıştır. Sefir Mösyö Bocmann camileri , mü ze ve sarayları ziyaretleri ve şehirde ya, pacakları gezintiler için hususi bir pro- gram hazırlamıştır. . Bu akşam sefarette şereflerine bir çay ziyafeti verilecektir. Çayda İsveç kolonisi de davet edilmiştir. Yarın da gene sefarette bir resmi kabul yapıla » caktır, Muhterem misafirler 11 teşriniev velde Wasaland vapurile İzmire gide esklerdi Uludağa çekiş BURSA, 6 (Telefonla) — İsveç veliahtı Gustav Adolf hazretlerile pren- sesler ve maiyeti erkânı vali ve beledi. ye reisi bu sabah saat dokuzda Uluda selimlarış ve kendilerine dağa sit resimlerden bir album takdim etmişlerdir. Uludağ ile fevkalâde alâka- dar olan velinbt hazretleri dağ halam da izahat istemişlerdir. Bu izahat ta klüp idare heyeti tarafından verilmiştir. Bunu müteakip gene gösterdikleri arzu üzerine dağcılarla bir arada fotoğ- raf çektirmişlerdir. Veliaht hazretleri şehre avdetleri esnasında yola | düşen telgraf telinin tamircisi ile bizzat alâks- dar olmuşlardır » Velinht hazretleri böcek © enstitüsü ipekiş fabrikasızı, Muradiye türbeleri» ni ve Yıldırım camiini gezerek buralar- da uzun uzadıya tetkikat yaptıktan son ra Mudanya şolile İstanbula hareket gözlerin Mudanyada bir saat kadar retlerile prensesler hazeratı saat gi da refakatlerinde Hüsnü Rıza Paşa belediye reisi olduğu halde açık Me. gezintiye çıktılar İlk olarak uğradıkları Yeşil camiin- ge verilen izahatı alâka ile dinlediler ve ellerindeki rehberden takip ettiler. Burada gördükleri güzellik ve sanat in- —— takdir ön veliaht Hazretleri. tetkkikatı buçuk saat sür- dü. Bilhassa çini tezyinatile oyma tah- ta işlerinin ve camiin dıştan muhtelif resimlerini aldılar. Ondan sonra Yeşil de gezdiler. diler. Müşarünileyhin bu tetkikleri es. nasında yolları dolduran halk kendile- rel sevgi ve saygı ile alkışlamışlar. e Aylıklar 1arttırılan i Memurlar (Başı inci sahifede) birleşmesinden sonra bu idarelerin ma- aş dereceleri vazifelerin ehemmiyet ve şümulüne göre az bulunmuş ve mua- melâtın genişlemiş ve çoğalmış olmasın- dan dolayı yeniden bazı memuriyetler ihdas edilmişti. Yeni cetvelde şube memurluklarının, tahsildarların muamelâit | kâtiplerinin, istimlâk kısmı âmir ve dereceleri aynen bırakılarak yalnız ün- değiştirilmiştir. 165 lira ücretli Zeynep Kâmil has- muayenehanesinde 14 lira maaşlı 3 kâ- tiplik, bir de (55) lira maaşlı emlâk şubesi müdürlüğü ihdas edilmiştir. Yeni kadroya göre maaşlarma zam yapılan memurtuklar şunlardır: Encü- men kalemi müdürü 55 liradan 70 li- raya, evrak kalemi müdürü 45 liradan 55 liraya, muhasebe müdür muavini 55 liradan 58 liraya, varidat şefi 30 liradan 35 liraya, başmürakip 45 liradan 55 liraya, masraf müdürü 45 liradan 55 liraya, masraf müdürlü. ğü tahakkuk şefi 30 liradan 35 liraya, müvazene müdürü 45 liradan 55 lira. ya, teftiş heyeti mümeyyizi 30 liradan 35 liraya, fen işleri kalemi mümeyyizi 30 liradan 35 biraya, e rinden Aliköse oğlu Mehmet, başka yünden Tahir oğlu Nazif, ayni köyden | bir baba ve altı yedi yaşındaki çocu-