KADIKOY pama5 URE Y Y Ay SİNEMAĞ YENİ MEVSİME BAŞLAMIŞTIR Haftada iki defa, PAZAR ve ÇARŞ AMBA günleri program değişir. Gündüzün matineler 2,30 ve 4,30 geceler 9 da. Perşembe, Cuma ve Pazar 2 - 4 ve 6 da. i« vyever kusyasınd ı maarif savaşı | Öz dilimizle | Em z ir kasadarın hikâyesi Güreşçilerimiz | ocalar ve program Birinden dinledim: Hocal programlar Yeni Rusyada işçiler ve çiftçiler hal- kını fikirce yükseltmek için binlerce mektep © ve yalnız ilk smıflar için, en azdan, altmış bin hoca lâzemdi. Bu sı- pıflarm üstünde, orta dersler için, tek- nik dersler için de bir | çok hoca bul- mak lüzemgeliyordu. Bu büyük ihtiyacı temin için, yalnız bilgili adamlardan hoca yapmak olamc2- dı, Çünkü hocaların işi, kapitalist mem» leketlerde olduğu gibi, sadece bilgi öğ- retmek değil, ayni zamanda hem yeni nesli büyük inkılâbm prensiplerine gö- ve yetiştirmek, hem de — daha güç bir iş olmak üzere — İmşurtorluk zamanın- dan kalan ve okuma, yazmadan mah- rum yaşlı nesli inkılâbın o prensiplerine çevirmekti. Sonra da, inkılâbın kendi büyük ül küsünü yani, fikir işlerimi de, ne kadar yüksek olursa olsun, gene işçiler ara- sından alınacak adamlara gördürmek kaidesini unutmamak lâzundi. Yeni re âmin temelleri olacak mektep hocaları" nin, yeni rejimi kuran işçilerin arasın- dan çıkması tabii âdi. İlk iş olmak üzere işçi fakülteleri de- mek olan Rabfak mektepleri kuruldu. Bu yüksek mektep hocaları olmağa lâ- yık görülen genç işçiler bu mekteple- re g ildi, Bu suretle yüksek mektep lere ve teknik mekteplere hoca yetişti- rilmesi temin edilmek istenildi. Fakat ilk smıfların ihtiyacı olan alt miş bin küçük hocayı bulmak daha güç- tu. Bunları yetiştirmek için de başlan- giçta, eski zamanın mektep hocalarile birikte dirayetli genç işçiler için, kısa bir müddet içinde yeni rejimin prensip- lerini öğretebilecek dersler kuruldu. Bu- sayede az zamanın içerisinde elli beş bin hoca yetiştirildi. Yeni rejim, Rusya da pek çok oldukları malüm bulunan, milletlerden ber birinin çocuklarını ken- di dillerinde okutmayı da bir prensip olarak tuttuğundan ilik sınıflara hoca bulmak için bu o prensip te ayrıca bir güçlük çıkırmıştı. Türk rkından olan çocukları okutacak hocaları bulmak için yeni rejimde artık alış © veriş edemiye- cek ticaret ac mlarından ve bilhassa ye- mi rejime hüdim olan mollalardan isti- fade edildi. Bu ilk scele teşkilâla beraber, mü- tehassis terbiyeci hocalar yetiştirmek ü- zere teknik mektepler kurulması da ta- bü unutulmadı. Komünist gençliğinin an birinci kongresinde bu teşkilâtten elli bin azanın hocalık mesleğine se- gilmesi kararlaştırıldı. biekteplerin ilk | srnıflarımda ve orta sınıflarında hocaların dama” komünist fırkasında kayıtlı olmalarına pek zi; dikkat edilmektedir. Fakat yüksek mek- teplerde bocaların fırkada kayrtlı olmar larına lüzum yoktur. o Zaten komünist fırkasına © kaydedilmek pek kolay bir şey olmadığı © anlaşılıyor. Her isteyen fırkaya giremiyor. Girmek isteyenlerin bir çok tahkikattan sonra kabul edilme- dikleri çok olurmuş. Onun iğm yüksek mekteplerdeki hocaların ai yal. eğ enler arasmdan olmaları yetişiyor. Yeni rejim sermayenin aley- hince olmakla beraber bilginin a çin pek ehemmiyetli bir sermaye olduğu. nü bildiği için, e sermayeyi kendi yük. 16 gı mekteplerinde işletmekten hiç $u. amiyor. teplerde ders veriyorlar Meselâ impara- torluk devrinde mide fizyolojisi hakkın- da tecrübelerile bütün dünyada şöhret kazanmış ve bugünlerde 85 inci yapı pek büyük merasimle ve pek cömertçe müköfatlarla kutlulanmış olan profesör Pavlof yeni rejimde de hâlâ iş başında ük bir hocadır. Bunun gibi meşhur lerden profesör Leningrat'ta. ki büyük Kombinat yüksek mektebinde müdürdür. i onların yeni rejimi ger. 0$ görüp, görmediklerini ya kımdan tahkik için değil, o büyük adam ların bilgilerini yakından öğrenmek İ- çin — fırka azasından bir zat veriliyor. Meseli bir vakit Moskova üniversitesi rektörünün muavini olarak, daha önce den polis teşkilitinm umumi kâtipliği- ni yapmış bir zat eski | rejimden kalan hocanm üniversite idaresi usulünü öğ- Yeni rejime idare adamları yetiştiren komünist üniversitelere hoca hazırla. mak üzere o mahsus bir Kızıl hocülar Enstitüsü bulunması tabiidir. » 4 * Büyük ve küçük © mekteplere hoca yetiştirmek mühim < bir iş olduğu gibi, bu mekteplerin dersleri | için program şizmek te elbette mühim bir iştir. Yeni Rusyada manrif savaşı da beş senelik plânı hazırlayan “devlet plânları, ko- “kültür yapısı,, ve halkım siyasi terbiyesi işlerini üzerine alan kısımdır, bu kısım mekteplere, tiyatrolara, sinemalara, rad- yolara, müzelere, gazetelere ve bunlar gibi işlere karışarak bu işlerde gözetile çek direktifleri gösteri: larının tafsilât hülâsa edilen “devlet bilgi şurası,, çize rek mekteplerde tatbik ettirir. Bu kadar geniş teşkilâtımı yaparken ne kadar himmet edilmiş olsa da, iş a- cele olarak © yapıldığından, Sovyetlerin merkez komitesi 1932 yılında çıkardığı bir emirde maarif savaşında intizamsız. bik ve usulsüzlük gördüğünü bildirmek- ten çekinmemiş ve bozuk gördüğü mokta- arı birer birer söyledikten sonra düzelt” mek çarelerini de göstermiştir. Meselâ mütehassıs yetiştirmek usu- lünde pek ifrata o gidildiğinden başka başka bilgiler arasnda | birer münase bet bulunduğu prensibi unutulmuştu, Bunu merkez komitesi anlayarak ilimde şubelerin biribirine bağlı olduğunun u- nutulmamasını ihtar etmiştir. Bu da Rus inkılâbını idare edenlerin ilimde en te- melli prensibi pek iyi anladıklarını Rös- mame a een böyle sağlam olunca tün yapın lam olacağ - min edilebilir. m aya GA, İş ve İşçi Milliyet bu sütunda iş ve işçi isti. yenlere tavassut ediyor. İş ve işçi istiyenler bir mektupla İş büro « muza müracaat etmelidirler. İşçi aranıyor Beş işçi hanıma ihtiyaç vardır. İs. teklilerin Mahmutpaşa Tarakçılar Bi - raderler han 8. 9. 10 No, daki fabrika ya müracaati, İş arayanlar Hastahanelerde, mekteplerde yemek gervisi, ütü, çamaşır gibi hizmetlerde er. babum, taşraya dahi giderim. Adresim; Sirkeci Samsun - Pazarcık oteli 8 muma- rada Şemsi Harik Hayat U Kaza Güreşçilerimiz, bu yılda Bal - kanların güreş birincisi olacaklar. Buna elimizle koymuş gibi biliyo- ruz, Daha ilk kapışmada, karşıları na çıkanların yedisinin de strtları- nı yere getirdiler, Türkün, öğünebileceği varlık - lar, bir değil birçoktur. Fakat, o, hepsinden önce güçlü bir budun ol makla tanındı. “Türk gibi yy sözü,-hâlâ Avrapalıların dilinde. dolaşır, durur. Cezair kıyılarından Viyana yakınlarına kadar, acun (1) un hemen yarısı, Türkün ne yaman bir döğüşücü olduğunu ta- nıdı. Bize düşen, atalarımızın ka- zandıkları bu yahşi (2) adı kötü- lememekti. Güreşçilerimiz, her gittikleri yer den, Türklüğün ün (3) üne yaraşa cak bir baskan (4) la döndüler. İstanbulda yapılan Balkan gü - reşlerinde de, yüzümüzü ağartacak ları belli idi, reşten söz açmak mak gerekmez. Eski Türkler, ana- larından sırtları yere gelmemek ü- zere doğarlardı. Ölümleri de ya at sırtında, yahut yağı (5) ya kar- şı pala sallarken olurdu. “Bir Türkün bütün yer yüzüne değer olduğunu,, ortaya atan en büyük Türk, hiç bir sözünde ya - nılmadığı gibi bu sözünde de yanıl mış değildir. Türk, yokluk, yoksulluk içinde de arslanlar gibi döğüşmesini bi - lir. Yenildiği de olmuştur, fakat araştırılırsa, yenilen Türkün ken - disi değildir, onu nerede, nasıl kul lanacağını bilemiyen başbuğları- er. Balkan savaşında, kim demiş hi, yenilen Türkün ke: Büyük savaşta, nasıl ileri sürülebi- lir ki; Türk yenilmiş olarak, çıktı? Güreş te, bir savaş sayılır. Hele büyük, sayılı güreşlerde yer alan böke (6) ler, bayrağını omuzların da taşıdıkları budun'un ününe de ortak olurlar. (Saim) lerimizi, Ankaralı Hüseyin'lerimizi, Çoban — kim demiş ona çoban diye — Ars lan Mehmetlerimizi, birer savaş kazanmış Alp (7) ler gibi alkışla- sak yeridir. M. SALAHADDİN (1) Acun - Dünya, (2) Yalışi “ Gö- zel, (3) Ün - Şerel, (4) Baskan - Za- fer, (5) Yağı - Düşman,. (6) Böke - Pehlivan, (7) Alp - Kahraman... . ZAYI — Rizede Karadere Merkez ilk mektebinden 1929 . 30 senesinde almış olduğum şahadetnamemi kaybet. tim. Yenisini çıkardığımdan, eskisinin batlal olduğunu ilâm ederim, 332 do- ğumlu Mustafa oğlu Kâzem No, 3 (3342) ve Otomobil Sigortalarmızı Galatada Ünyon Hanında Kâiı NYON SİGORTASINA yaptırmız. Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan Kumpanyasma bir kere uğramadan sigorta yaptırmayınız. Telefon : Milyet'in Edebi Romanı a İZMİR ÇOCUĞU Yazan: Nezihe MUHİDDİN kadar ahlâk ve terbiyesi de bam - | başka idi. Çocukluğunda © bütün | dünyayı Nişantaşındaki muhteşem | konaklarından ibaret sanmıştı. Genç kız bir efsaneye benzeyen ha rikulâde nefis ve güzel bahçeleri- le, büyük ve müzeyyen © konağın muhitinden başka | hariçle hemen hiç bir münasebeti yoktu. Arasrra saraya davet edildikleri zaman ko- nağın kapısından arabaya binerler sarayın mermer merdivenlerinde a- şağı inerlerdi. Yalnız bir defa Te. pebaşma “Montanyi Rüs,, dedikle- ri süratli küçük trenler geldiği za- man onu iki haremağası ile bera r oraya göndermişlerdi. Füruzan Hanımın zaten böyle şeyleri gör - mek için dısarı çıkmağa hiç te ih. tiyacı yoktu. Babası ona Avrupa. da yeni cıkan her türlü eğlence vasıtalarını getirtiyordu. Hattâ fo. moğraf ilk defa onların bahçesinde salmış ve uzaktan uzağa etrafın garip bir dedikodusunu celbetmiş. ti. Bir çok kimseler onun bir maki, ne olduğuna inanmamışlardı. Füruzan Hanım küçük yaşında iken bir Esmeni —i Sr yenin eline teslim ( edilmişti. Bu yaşlıca kız; bütün Ermeni Katolik- r gibi hiç görmedikleri veyahut içinde bir kaç ay sefilâne hayat ge girdikleri Parisi öz vatanları adde- denlerden biri idi. Kendine mah - sus bir şive ile — Paris — derken içi titverdi. Bir Fransız misyoner pansiyonunda uzun seneler tahsil gören ve rahibelere hayranlığı yü- zünden bir kaç seneler de pansiyo- nun muhitinden ayrılamamış olan ve hemen râhibe olmağa ramak kal mışken, daima Süryani olduğunu ileri sürerek yerli o Ermenilikten kendini sıyırmağa çalışan babası Mösyö Armanakyan © tarafından zorla mektepten alınmıştı. Matma- zel Suzan Armanakyan Füruzanın küçük başını tamamile Paris mu - hayyelesile doldurmuş, zaten tanı- madığı doğduğu memleketle alâ - Bazan konağa gelen ziyaretçi ve rıcacı Türk kadınlarile, bir uma. &ı birucube görmüşler gibi mürebbi Zamanın padişahı üçü de fevkalâde kuvvetli 4.4888, 6649 yesi ile beraber saatlerce gülerler ve alay ederlerdi. Matmazel Suzan düzgün fransızcası ve frengâne ta- yırlarile Zühtü paşanın o kadar iti- orme emi ki kızına okut- için Avrupadan siparis edilen kitapları kontrol etmek lüzumunu bile hissetmiyordu. Küçük Füruzan dinç canlı bir kadınile, ya- inkâr da Bi âr etmiyordu. Büyüdükçe güzel: liği ve cazibesi yüksek duvarlı kâ- şaneden dışarlara doğru yayılıyor. du. O hiç mariz, hayalperest naze- nin bir kız değildi. Güzel yüzünü penbeleştiren taze kanmın bütün berrak hararetile ve okuduğu ma- cera romanlarının tesiri altında o da macera yaşamak istiyordu. Fa- kat on altı yaşmdaki kalbini çatp- tıracak macerayı o yalnız tahayyül etmekel iktifa edeceklerden değil. di. Canlı ve güzel genç kız ince ve hassas derisine temas edemeyicek hülyalara kapılan şarkir dilberlere benzemiyordu. Onun © bu müdhiş cesaret ve ihtirası bir gün korku. lacak bir tehlike haline gelmişti: Macaristandan bir şark turn: ne çıkan üç kişilik meşhur bir mü- zik grupu Mühtedi Zühtü paşa ta- rafından evvelâ saraya sonra ko- nağına davet edilmişti. — Zengin bir ticarethanenin ka- sadarlığını yapan, genç kız, bir sa- bah müdürün odasına girdi. Biraz endişeli görünüyordu. Müdürü se- lâmladıktan sonra dedi ki: — Efendim, size fena bir haber | vereceğim. , . Müdür, bir felâketten korkarak bağırdı: — Çabuk söyle, ne var? Kız, soğukkanlılıkla cevap ver - di; — Kasanın anahtarını kaybet - tim!, Müdür, müsterih olda: — Sende bir anahtar daha vc dı, onunla açarsın. . Kasudar kız, gülümsedi: * — Bakınız, o anahtarın kaybol. masına imkân yok. Çünkü, kasanın içinde burakmıştım!... Müdür, fena halde hiddetlendi, | fakat hiddetini belli etmedi: -— Şimdilik size izin veriyorum. Gidebilirsimiz. Maaşınız tabii işle - meyecek. Fakat siz, kendinizi gene burada biliniz! Tamamile emniyet. iniz kimse dokunamıya - « Hadi, güle güle kızım... Kulak MİSAFİRİ Bugünkü program STANBUL .PTOZ 18,30 Plâk neşriyatı, 19,20 Ajans ha- berleri, 19,30 Türk musiki (neşriyatı “Kemani Reşat, Mesut Cemil, Muzaffer Beyler, Vecihe, Vedia Riza Hanımlar.,, 21 Ateş-Güneş klübünden nakil, Ajans ve Borsa haberleri. 21,30 Radyo orkest- Tası ve dans musikisi, 154 Khx. ISTANBUL 1621 m. 18,30: Pl 19.20: Ajanı haberleri, 19,30: Türk müsiki Muzaffer Beyi Tar.) 215 Ateş Radyo caz ve Verdin Roza harım- ibünden makil, 21,30 munikisi. 23; Haberler , 18,45: Plâk. 1655: Senfa- dı 24,087 Dans musikisi. 546 Khz. BUDAPEŞTE, 550 m. TES, operası. 21.30; Haberler. 23,50; Dana musikisi. 696 Kiz. BELGRAT, 437 m, ovenden kuriet koncsari, 2030: Reklâmler. 20,40: Plâk, 21: Murahabe, 21,30; Muhtelif opera havaları. 22: Operetlerdan par” salar. 22,45: Muhtelif haberler. 23: Popüler Orkestra konseri 23,10: Danş plâkları. 24: Kah. vehane konseri, Ke, LÜKSEMBURG, 1304 İngilir akşama 20: İngiliz im rışık musiki, — Murahabe, 2230: Dama musikisi, Zi: Tai parçaları. 24: Karışık akşam musikisi, B4l Khe. BERLİN 356 m. 10,30: Radyo orkestrası. / 20.40: Spor, Zir Hafif musiki, 23: aHberler. 23.20: Dane mu- sikini Kr. KONİGSBERG, 291 m. ii ikisi, — Musahabe, 20, 20,35: Murahabe, 21,05: Spor. 21,15: Verdinin “Macbeth,, operası. E3: Haberler: 73,30: Musahabe,, 24: Dane musiki. 8950 Khz. BRESLAU, 316 m. 19,58: Edebi mu- tanın yenilikleri, Zi: Karışık geyeli ve musikili neşriyat, 2ö: Haberler. 23,30 ane oausikisi, 592 Khr, VİYANA 507m « 1805 Otto Vacek sik oda muzikası opera takımı, 2440 Sehram- mel Kunrtati, kanlı sanatkârlardan pek hazzet- na davet etti, Bunlardan biri, flüt, biri viyolonsel, biri de kitara çalı- yordu, Bu sonuncusu dinleyenleri vecde ve hayrete düşürecek kadar gönül alıcı, ince bir sanat sahibi ve peyce sarsmtı ıpmuştı, Genç ve yakışıklı sanatkârlarm kapalı sa- ray kadınları üzerinde yaptıkları tesir ve kazandıkları şöhret gizli- den gizliye Zühtü Paşa konağına kadar gelmişti. Konağın kadınları da ayni alâka ve heyecanla sabır. sızlanıyorlardı, Konağa geldikleri. nin ertesi günün gecesi bahçedeki küçük fakat zengin dekorlu sahne- de verecekleri konser saatine ka- dar bütün tecessüslere rağmen genç adamları henüz gören olmamıştı. Yalnız Füruzanın küçük halayığı Peyker, yaşından umulmayacak bir gönül isteği ile onları görmeğe mu- vaffak olmuştu. Ve küçük çerkes kızının anlatırken gözlerinde birer ışık yakan hikâyesi etrafın sabır- sızlığını artırmıştı. Füruzan bile bütün azametine rağmen küçük ha- layığı karşısma alarak izahat almış. tı; i ve. şekileri çok güzel olan deli. | Her SALI ve ÇARŞAMBA tenzilâtir HALK GÜNLERİ | Her Cuma sabah 11 Bugün, Pazartesi ve 5 ŞARKI KRALI HERBERT ERNST GROH pek yakında | SUMER (Eski Artistik) sinemasında Her halde iki üç defa göreceğiniz | | | | filminde taganni edecektir. TEPEBAŞI ŞEHİR TİYATROSUNDA Akşam ferma BERİ saat 20 de ehir Tiyatrosu Göze İm VE CEZA 20 Tablo Yazan F. M. Do toyevsky. Tercüm den Reşat Nuri. e | Eski Fransız Tiyatrosunua 11-10-934 Perşembe günü akşa- mından itibaren saat 20 de YARASA OPERET 3 perde, Besteliyen Yohann Strauss ü : Ekrem Raşit. Tercüme eden: Ekrem 2an7 Vk URCULU: TURK ANONİM ŞİRKETİ İSTANBUL ACENTALIĞI Liman Han, Telefon: 29925. Trabzon yolu TARI ; Törneva günü saat 20 de Galata HAZAN, Kalkacak Gidiş Zem guldak, İnebolu, o Ayancık, Samsun, Ünye, Ordu, Gireson, Tirebolu, Gö- rele, Trabzon ve Rizeye. Dönüşte bunlara ilâveten Of, ve Sürmeneye uğrayacaktır. Şark ile Macaristan arasında munta- zam ve doğru bir posta yapacak olan “BUDAPEŞTE,, vapuru 13 Teşrinievvelde Tir ge lecek ve BERUT, HAYFA, YAFA ve İSKEN. DERİYE limanları için eşyai ticariye yükletecek ve avdette KALAS, IBRAİL ve BUDAPEŞTE'ye kadar diğer Tuna limanları için eşya kabul edecektir. Nak- liyat; aktarıçasız olarak doğru icra edi- lecektir. Tafsilâi UAYENEHANE NAKLİ Diş tabibi Mehmet Necati Yeni postane karşısmdaki muayene hanesini Taksim tramvay durağı kar. unda “Kamer pelaea “inci Mala nakletmiştir. Yeni telefon : 49313. 6930 — Kız sen onları nasıl gördün? Peykerin yanakları Gitireyetek bir peri hikâyesi anlatır gibi titrek bir sesle anlattı: — Hani beyazgül sarmaşığı yok mu hanımefendi? işte oraya çıktım da gördüm efendim. len ne idi? Sen de elbet — Vallahi efendim... Size biran evvel haber vermek için küçük ha- m Füruzan kendini zaptedemiyerek bir kahkaha attı: — Aferin sana (Peyker... söyle bakayım... Küçük çerkes kızın bu kahkaha- dan sonra ferahlayarak dili açıldı: — Küçük hanımefendi bir gör- seniz ne güzel insanlar, ne de gü- zel elbiseleri var... Tıpkı izin kir taptaki gence benziyor... Hepsi de" güzel... Kâhya hanımın anlattığı Hint padişahının üç oğluna benzi- yorlar efem... Hele bir tanesi... — Hangisi 07... — Kumralı küçük hanım...gözleri hep gülüyor... Öbü: sde'esmer güzeli 'âfem... (8241) de tenzilâtlı matine BÜYÜK KATERİN Franuzca ös DOUGLAS FAİRBANKS Jr.ve ELİSABET BERGNER' Rome çılgınlıkları Gençlik - Aşk - güzell RAMON NOVARRO ni Misilsiz bir surette temsil ASRİ TALE Fransızca sözlü filminde Toplanmıstır MÜESSESELER Ankaranm modern her türlü kit gazele ve mecmua ile model ve raf levazımı ihtiyacma cevap yegâne müesseselerdir. Merkezi : Maarif Vekâleti sında Şubesi : Samanpazarı, T. 3377. stanbul şubemizde A: meşriyatını bulabilirsiniz.— İl yurdu ittisalinde, Dr. A. KUTI Karaköy Topçular caddesi Usküdar hukuk hâkimliğindeni Mehmet Lütfü Beyin karısı de Mersin bar ve gazinosunda tahdem Fatma Zehra hanım namt Semine hanım aleyhine açtığı ma davasının tebligata rağmen | kat günü gelmediğinden gıyabında! kikata karar verilerek müddei dan ikame edilen şahitler M. nin arasıra evini terk ve yabanci keklerle gezdiğini ve netice haysiyetsiz kayak sürülğü etmiş ve M. aleyha ikametgâhı olduğu anlaşıldığından ilânen ve silerek tahkikat 15 « 11. 934 İ be saat 14 olarak tayin lerlmmış İİ Alrn vendesi “MİLLİYET” ABONE ÜCRET! Füruzan odasında hazır! konağın içindeki hazırlık ta of aşağı kalmıyordu. Bahçedeki yatro fevkalâde çiçek saksı! süsleniyor; hattâ İstanbulda ilk) fa paşanın konağında motorla elektrik tertibatı yapıl du. Bu harikulâde bir eğlence caktı. Herkesin heyecan ve sızlığı arttıkça artıyordu. P ehemmiyetli davetlileri vardi. vetliler arasında padişahın if le iki genç şehzade ile bir kaç paşa zade de vardı. Akşam yemeği acele ile Füruzan odasında mürebbi: — Bitmedi”