20 Ağustos 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

20 Ağustos 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Seyahat in tibaları: 2 - Otomobille Avrupada 9000 kilometro : Seyahatın başlangıcında en müşkil geçilen yollar hangileri ? Otomobil ile Avrupaya gidecek olanlar, için iki yol vardır: 1 — Edirne, KR Sofya, Bek rat ve Budapeşte yolu- 2 — Edirne, Tırnova, Ruscuk, öş ve Budapeşte yolu. iyeden giden tâ bazıları Romanya yollarının çok i olduğu hakkındaki propagan- 'â kanarak vapur ile Köstence- in abe doğrü atadi rek Budapesteye geçerler. Eğer Romanyadan geçmek için usi bir sebep yoksa, deniz yoli- olsun Tırnova - Ruscuk yolile ol- sun, Romanyadan geçmek lüzum- ur. Evvelâ deniz yolu müşkül- Otomobili vapura yükletmek, östencede vapurdan o indirmek hayli güç bir iş olduğu çok m fhdır. Romanya gümrükleri u nevi yolculuk için hazırlıklı de- İlerdir. Yolcu Köstencede simsar- n, bamalların, gümrük memur- elinde baziçe olur. Bu yolun ikinci bir mahzuru Köstence Bük- yolunun çok bozuk olmasıdır. Köstenceden Bükreşe gitmek, İs- tanbuldan Edirneye gitmek kadar | olduktan sonra bu yolun hi için ortada bir sebep kalmı- yor. Eğer yolcu mutlaka rahat se- -yahat etmek istiyor ve Edirne - İs- tanbul şosesinin zahmetine katlan- istemediğinden deniz yolunu ih ediyorsa, o halde vapurla ya g'tmek daha doğru bir ha- et olur, Romanya yolunun diğer mahzuru da şudur ki Bükreş en Macar hududuna kadar yollar mile yapılmış değildir. Filha- kika bu yollar üzerinde çalışılıyor. Fakat daha tamam ın çok iyice şose, kısmen de asfalt yoldan Bükreşe varılır. Bizim döner- takip ettiğimiz yol budur. Bu lum mahzurları şudur ki Bulga- n geçen yolların büyük kıs- 'enadır. Şipka geçidindeki yol pılıyor. Fakat Harmanlıdan son- Sejmen denilen kasabaya kadar geçilmez bir haldedir. Tırnovanın z i yollar da çok fenadır. Diğer bir mahzur da Tunayı geç. a i müşkülâttır. Çok iptidat ile gecildiği gibi, otomobil başına yirmi I'ra kadar ücret alınır yor ve yolcu nihayetsiz müşküller nda bırakılıyor. > Gelelim giderken ( bizim takip ettiğimiz yola: Bulgar'stanm garp mdaki yol — ki Londra - İs. il yolunun Bulgaristan topra- n geçen kısmıdır. — İki kı. « Türkiye hududundan Ta- lar pazarcığa kadar o olan kısım gok iyi bir şosedir. Bu şose yeni ta- » Sansaros seslendi. Haklı kuyru- ğunu sallıyarak koşup geldi. Yor- ıiğunun ve sadakatinin karşılı. göreceğini anlamıştı. Kemikle- yemeğe başladı. Şoför gülümse- — İşin bu çetrefil © çıktı Süleğ. ie yalnız sen varsın ım. Bir de köpek meydana , Ne diye bunu ardıma taktın? Çalman danalı ineği bulmak pazarına ğim. İneğin kokusunu alır- ır çıkarını. ara'ı asker şoför bir kalka. © <- Hadi bakalım dediğin okun. Neyse, dua et ki yükümüz cok de- fi. Ama köpeğin o çuva'ları kir etmesin, z — Bir sey yapmaz. Alı'lıdır 0. iye dovdular, #“lan Kö- eği m... gi ki cay?! arasının sok- yolcular riya ikinci yolu tercih ederler. Hat. | mir edilmiştir ve saatte elli kilo- metre g'dilebilir. Sabah Edirneden hareket ettikten ve Bulgar hududu- nu saat ona doğru geçtikten sonra- saat ikide Filibeye vardık. Bu iyi şoseden cesaret — alarak ayni gün Sofyaya kadar gitmeğe karar ver- dik. Bunun hata olduğunu öğren- dik, çünkü anladık ki Filibe - Sof- ya yolu, Edirne - Filibe yolu kadar iyi ve muntazam değilmiş. Filibe- den Tatarpazarcığa olan kırk kilo- metrelik tamir edilmiş bir şoseden geçtikten sonra çok fena ve karışık yollara geldik. Vaziyeti müşkülleş- tirenbir o âmil de şuidi ki yol, İs- viçrede neşredilen Europa Tou - ring ismindeki kitabın gösterdiği ve bizim de takip etmek istediği- miz yoldan başka bir yol idi. Euro- pa Touring ( yolu Tatarpazarcık, Vetren, İhtiman üzerinden çizmişti. Halbuki Tatarpazarcık, Gabrovica, Belovo ve Kusteniç Banyo üstün- den gitmek lâzımdı. Europa Tow ring Fil'be - Sofya yolunu 144 kilo- metre olarak göstermişti. Halbuki hakikâtte 235 kilometre idi. Sıra- sı gelmişken şumu da söyliyeyim ki bu kitabın yollar hakkmda ver. diği yanlış malümat buna münha- sır değildir. Seyahatimizde Europa Touring kitabmın hatalarına çok defa kurban olduk. Bir taraftan yolun çok fena ve karışık olması ve o mütemadiyen köylülerden sormak mecburiyetin- de kalmamız, diğer (o taraftanda Europa Touring kitabımın tasrih et tiğinden yüz kilometre kadar uzun olması dolayısile ( Sofyaya ancak gece saat on buçukta © varabildik. Dört yüz kilometreden fazla mesa- fe katederek bir günde Edirneden Sofyaya © gelebilmiş isek te hayli yorulduk. o Şunu da söyliyeyim ki bir buçuk ay zarfında katettiğimiz. dokuz bin kilometrelik yolun tek bir lâstik patlaması da bu yol üze- rinde oldu. Dört yüz kilometre oto- mobil için “uzun bir yol “ değildir, Fakat Edirne - Sofya yolunun bir gün içinde yapılmasını müşkülleş. tiren vaziyet şudur ki Bulgar hu- dut gümrüğü, taat dokuzdan evvel muamele yapmaz. Binaenaleyh ne kadar erken yo'a çıkarsanız çıkı- nız, Virantekkeye varınca, saat dokuzu beklemek mecburiyetinde. siniz. Bizim için aksi bir tesadüf te i ogün—4 Temmuz gümrük memuru ancak saat dokuz buçukta geldi buna pan dolayısile tekerlek değiştirmek için . sarfedi- len zaman da ilâve ed lirse, Sofya- ya gece ( saat on buçukta varmak bile bir muvaffakıyetti. Maamafih bu Edirne — sofya yolundan aldı. ğrmız tecrübe şudur ki, bu yol ra- hat olarak ancak iki merhalede ya- pılabilir. Edirneden dokuzda hareket et- meli ve akşamı Filibede geçirdik. ten sonra Sofya yoluna ertesi gün çıkma'ı. Edirneden © daha erken hareket etmenin bir faydası ola. maz. Çünkü dokuz belkide dokuz bucuğa kadar Bulgar hududunda beklemek icap eder. Biz'm hudut vi Milliyet in romanı: 5 Yazan: AKA GÜNDÜZ tular. Sansaros ta şoförü: vet Karal e un görüşüne göre kam- yon yıldırım gibi uçuyordu. Arka- sından atlı çıkarsalar yetişemiye- cek. Akşama kadar kim bilir ne. relere varacaklar. — Sizin Ankara güzel mi? güzel, 4 — Ben oraya gitsem iş bulur mu yum? ir bakar ei — Bırakır ya. İş bulurum > Sl ya. iş ona pa — Aferin sana ama, Ankara b raya çok uzak. çi — İneği bulursan “aaa götü rürüm, oradan yola çıkarım sora 80- ra Ankaraya giderim. Şoför anasını doyurmak için ne- ler düşünen bu çocuğa acracı gü lümsedi ve çene:'nen okşadı. Bulgarlara ne oluyor? Evet, sorarız, Bulgarlara ne olu- yor? Kopardıkları — gürültüyü du- yanlar, bugün yarın (o bize saldıra- caklarını sanır. Homurdana homur- dana diş bilemeler, (o ağız dolusu söğmeler... Gazetelerinde “Edirne bizimdir!,, yaygaralar.. Gospodinler, Edirne neden sizin oluyor? Her karış toprağında haç Mehmetçiğin kemiği gömi olan Edirne, dün de bizimdi. Bu- gün de bizimdir, yarın da bizim o- lacak, Onu hiç kimse, bir daha eli. mizden alamaz. Sivas ne ise, An- kara ne ise Edirne de odur. Bakınız, bize, Filibeyi, Tatarpa- zarcığını antyor muyuz? Düşünse- niz, oraları 56 yıl önceye kadar bay rağımız altında idiler. Biz oralarda birkaç yüz yıl efendi gibi yaşadık. Siz ise Edirneye kanlı bir gece bas- kıncur gibi girdiniz ve burada üç beş ay ancak konaklayabildiniz, Herkes öğrendi, siz de öğrenin: Türkün komşularile iyi geçinmek. ten başka dileği yoktur. Çıban başı koparmağa istekli o olmadığımız, yaygaralarınıza aldırış etmediği. mizden de belli. Balkanlarda ba. rışıklığı ve dirlik düzenliği bozma mak işinde bütün Avrupaya örnek olduk. Verdiğimiz söze bağliyız. Siz ise durup durup Trakyanın lâfını ediyorsunuz. Trakya, bir kaya parçası.. Siz ise kuru bir yel.. Yel kayadan ne alır a benim gospodinciklerim? - Sevgili komşular, iy: biliniz ki biz, gürül. tüye pabuç bırakanlurdan değiliz. Susuyorsak inanın ki söz sırası gel- mediğindendir! M. SALÂHATTIN Van gölü işletme ida. resi müdürlüğünden: Deniz ve kara motörlerini mohte, tamir ve işletmeye | muktedir bir makine Mühendi- sine ihtiyaç vardır. ! Ayda 200 İkiyüz lira maktu ücretle kanuni harcirah veri- lecektir.Bu evsafı haiz taliple- ! rin ihtisas vesikalarile berâber fotoğrafları yapışık istidaları- nı Ernis Van Gölü Gemi'işlet- me Müdürlüğüne göndermele- | ri. (4901) ri stanbul 4 üncü icra memurluğun- dan: Bir borcun ödenmesi için mahcuz bo- vil markalı biri büyük iki Burulksel kasası 228-934 çarşamba günü saat 10 dan 12 ye kadar Beyoğlunda İstiklâl caddesinde 312 No. hu kuyumcu mağa- zasmda açık arttırma suretile bilmü- zayede pöşin para ile satılacaktır. Da- ha ziyade tafsilit almak © istiyenlerin memuruna 934-3444 No. ile müracant. ları ilân olumur. 1979) gümrükçülerimiz de çok erken ge- len yolculara karşı azıcık sabırsız ve bazan da nezaketsizdirler. Edir- ne - Sofya yolu bizi çok yorduğu için hem dinlenmek, hem de hasa- ra uğrayan dış lâstiği tamir ettir. mek için ertesi gün yola çıkmadık. 5 Temmuzu Sofyada geçirdik. A.Ş. — Benim babam vardr, hep böy- le çenemi tutardı, hep böyle senin | gibi konuşurdu. Ve başmı köşeye yaslayıp uzun uzun ağladı. Yarım şişe o rakı, bir. baş sovanla keyfini çatan asker $0- före de bir şeyler oldu. Çene ke- m kleri ağrımağa, kirpiklerinin dip ! leri yanmağa başladı. Çocuğa çak- | tırmadan yazma mendili ile gözle- rini sildi. — Hadi doğrul! ağlamakla iş bit mez. Erolan çalışır, dünyaya mete. lik vermez. Sen daha © çocuksun. Dur bakalım. Hem sen türkü bilir misin? Bilirsen bir söyle, Gaf anam, garip anam! jarip um, dayanamam! Bu yotlar, çok uzun yollar Anam anamı. — Aferin Süleyman! — Koyun gelir yata yata Tırnakları bata bata. Suya düştü gelin Ayşem Fışkınları tuta tata, Yıkık köprülerin © yanlarından, viran köylerin önlerinden, kızgın çakıllı kıraç yarların aralarmdan | e ye — Sen kamyona geldin Sü'eyman! Bak üç a mo- töre bir şey olmadı. Yeni gibi çalı. şıyor. Akşam üstü bir köye geldiler. | müAvETIİZ | Kendi kendime “fena değiI” diyor - Sıska yolcu Kampana çalındı. Tekerlekler ray ların üzerinde yuvarlandı. Tren Kum kapı istasyonunu geçiyor. Etrafta bos tanları iyorum. Güzel bir yaz akşamı, Bakırköyüne yeni taşmdım. dum. Her akşam bu tren yolculuğu pek bıktıracak gibi görünmüyor. Kar sımda sıska bir madam oturuyor. O kadar tuhaf giyinmiş o kadar garip hareketleri var ki etraftaki | manzara yı bıraktam da bu sıska, ihtiyar mada imi seyre koyuldum. Amma ne tuhaf bilseniz. Geniş kapar deil bir horoz tüyü. Mübalâğa etmiyorum. Fantezi değil, Bu tastamam bir baba- can horozun kuyruk tüyüdür. Yünlü bir atkı arkasında. Ağustosun bunaltı cı sıcağında bu koyu kahve renkli yün aikmın yalnız manzarası İntim içine fenalık vermek için kâfi geli. yor. İkide birde sıska madam silkini- yor. Burnundan acaip sesler çıkarıyor. Velhasıl her dakika bir başka man - azra. — Alâ dedim. Eğlenceli. Samatyaya geldik. Madam koca - man bir torba kadar geniş olan siyah yünden örülmüş örgü çantasından bir küçük şişe çıkardı ve bir yadum içti. Biraz sonra bir yudum daha, Biraz sonra bir yudum daha, Sıska madam, durmasıya bu şişeden yudum yudum içiyor, — Allah Allah, bu da me. > Neyse Bakırköy istasyonuna gelin- ceye kadar hep böyle bu küçük şişe- den yudum yudum içti, — Zahir hasta. dedim... Bakırköyüne inerken baktım. Bi- zim sıska Madam da indi, Demek bi- zim köslü. Ertesi gün gene altıyı İsrk beş tre- ninde karşılaştık. Galiba bir yerde ça işiyor ve böyle birkaç gün hep eltiyr | kırk beş trenile bereber dönüy: Sabahları kaç trenile indiğini bilmi - yorum. Ona hiç sabahları rastlama - dım. Ve her tesadüfümde karşımda oturuyor ve gene o silkinmeler, bur - | nundan acaip sesler ve gene o ma - but şişe, Şişeden yudum yudum içi - yor. Bu şişe bana dehşetli bir merak vermeğe başlamıştı. Ne olursa olsun bunu öğrenecektim. Kendisine sor - mak istedim. — Affedersiniz Madem. ile başlı - yarak şişenin muhteviyatını öğrenmek kolay. Kolay smma, mıdam insana bunu sormak cesaretini verecek gibi 'dağil, Gayet asık bir suratı var, İnsa- nı âdeta tersliyecek imiş g bi geliyor. Şişenin içinde yeşil renkli bir ma- yi vardır. Ne olabilir. İlâç, icki, esans. Ne bileyim. Bin türlü şoy aklıma ge- iyor. Meraki ediyorum. Meraktan çat Jayacağım. Birisi dese ki “efendi sa» na n6?,, doğrusu ona verecek cova- bım yok. Yok amma! Merak ta öyle bir şeydir ki tatmin olunmayınca in Ga Hele benim gibi san rahat edemez. münasebetsiz bir meraklı olursa. Ev- yolki gün gene sıska Madamla karşi karşıya köye dönüyoruz. Tren Samat- ya istasyonuna geldiği zaman Ma dam şişeyi pencerenin yanına koydu, ayağa kalktı. Öbür pencereye gide » rek istasyonda birisine seslendi. — Vartanoş, Vartanaş!, Inçbesek? Vartanoş Hanım da cevap verdi. Başladılar konuşmağa. Sıska Mada - mın arkasmı dönmesinden bilistifade sişeyi yakaladım, tpasmı açtım, Kok İadım. Hiç bir şey kokmuyor. Kabil nu nasıl içer? Hem de yüzünü hiç bu ruşturmaksızın yudum yudum, rahat rahat içiyor, Madam koyu bir ermenice ile konuş malta berdevam. Şişeyi diktim ve mü fassal bir yudum aldım. Bu öyle bir sey ki lezzetinden de birşey anla - mak kabil değil. Hafif tuzluca bir şe; Çatlayacağım, Merakımı hâlâ tatmin etmiş değilim. Ee!. Ne olursa olun Madama bunu sormağa karar verdim. Tren kalktı. Madam yemine otu: sitesini gene eline alarak yudum yu- dum içmeğe devam etti. Birdenbire doğruldum. — Affedersiniz Madam. Ben sinir. Benzin alacaklardı. Burada köy | muhtarının idaresine bırakılmış kü. çük bir benzin deposu vardı. Muh. tar odadan çıktı. — Hoş geldin Mustafa efendi. — Hoş bulduk satılmış ağa. — Benzin alır almaz O gidecen mi ki? kal da yemekten sonra gi- ders'n, Bu çocuk kim? Mustafa efendi Sansarosun hikâ- yesini kısaca anlattı, Küçük köyün muhtarı, çocuğun saflığına güldü. Hele iş bulmak için Ankaraya git- mek istediğine büsbütün güldü. — Burada kal! Bizim (o davarı güdersin, Sana yılda altı kayma ve- ririm, Yemek içmek çarık kepenek neyi de benden. — Danalı ineği bulamazsam ge- lirim, Ama anamın haberi yok ki. — Ona mektup yollarız. Sansaros ses çıkarmadı. Akşam yemeğini orda yediler. Kamyon şehirde hiç durmadan çe- kip gidecekti, — Burada yatın Mustafa efendi. Sabah erden yola çıkarsınız Ma- dem ki o şehirde durmıyacaksın. Sansaros rahat ve tok bir uyku uyudu. Daha alaca aydınlıkta kalk- tı, Haklınm karnını doyurdu. Rad. yatöre su e listikler'ni yıkadı. Şoför — ağasını bekledi. Bugünkü prorağm İSTANBUL: Beli barın haberleri. hanıman iştirakile caz ve 21,20: Reklüm- Pucinini “MADAME lar. 280: i BUTTERFLY, oparus. 7150: Haberler. 21,12:7 Umum İşarbin a parçaları, 30: kahvehane kon 785 Khr. LEPZİĞ, 382 m. 10,20: Karışık seşriyat. 20,35: Murakabe. 20, $ö: Külüir propagandası, 21: Sergiden nakil 23,0: Haberler, 713 Khz. 2145: Ci konseri 22,45: Musabnbe, 24 Son ha: berler. ŞIMALI İTALYAN GRUPU, 20,30; Karışık konaer. — Musnhebe. —Plâk 2 8: Opera parçaları, 21.50| 230 Dane piöklare ANA, 50 Tem, e. 213 Kumar müteskiben 174 Kir, MOSKOVA, 1714 m il: Sabah kanseri. © 16,15: Mesikili çöduk habe. 20 htelif dillerde meşri (Stali) 361 m. Dan Dr. İHSAN SAMİ ÖKSÜRÜK. ŞURUBU Öksürük ve nefes darlığı boğmaca ve kızamık öksürükleri için pek tesirli ilüşter, Her eczanede ve ceza depo larında bulunur. 822 azman 4 İbtira ilânı “Ufak taneli maddelerin hacim ve kesafetlerini tayin sdici alet,, hakkımda istihasl olunan 16-3-1931 tarik ve 116) numaralı ihtira berati bu defa mevki file konmak Üzere ahere devrüferağ ve- ya icar edileceğinden talip olanların Galntada, Çinili Rıhtım benmda Robert | Ferriye müracaat etineleri ilân olunur. | (1983) (Tayyare piyango Müdürlüğünden: Şartnamesi veçhile 135,00 0 Türkçe, 15,000 Fransızca, Pm yango plânı 10,000 Afiş Tab ettirileceğinden taliplerin A.- ' ğustosun 29 uncu Çarşnba günü saat 14 buçukta komisyona müracaatları. Anka:a Jandarma , . Satınalma Komisyonundan: Nümune ve evsafıma uygu n olmak şartile 2039 çift yeme" »s müsadif Çarşamba günü saat on dörtte * satm almacaktır. İsteklilerin nümüne ve eve her gün ve pazarlığa karışmak için de ilk * e» mezkür gün ve saatte Ankara Müstakil Tabur karargâhında müteşekkil Komisyonumuza müracaat « ni5-9-934 ta- kapalı zarf usul safını görmek i teminat makbuzu ları, bunu benim münasecbisizliğime ba - ğrşlaymız. Bu küçük şişeden içtiği - niz şey nedir?. dedim. Kadın gülümsedi. Belki bu tebos- süm hayatımda ille gölüşüydü.. Bir şey değil Mösyö. İçmiyorum. Motir işlemeğe başlayınca, muh- tar Satılmış ağa köşesine kurulan Sansarosla şakalaştı.: — Danalı ineği bulursan bura- dan geç sütümü sağalım- Bulamaz- san gene buraya gel, bizim dava- rın sütünü sağarsın. Sansaros ciddi cevap verdi: — Olur. Söğüt ağaçlarının, yıkık kale du varlarının arkasından şehir görün- dü. Şoför Mustafa efendi kenar mahallelerin önünde durdu: — Ey, geldik işte. Seni burada bı rakacağım. İneği bulamazsan bir denbire çekip gitmeğe £ kalkışma. ün ya biz kamyonla bir buçuk e gelebilirken sen kaç günde yaya dönersin.Bir hesapla.Belki bu rada inek yerine bir iş bulursun. Asker şoför Sansarosun çenesi- ni okşadı. Sansaros bu sefer ağla- madı. Demindenberi (o büzüldüğü köşede kıpır kıpır edip duruyordu. İçinde bir sevinç vardı. Şoför bu se- vinci, çocuğun şehre gelişine veri- yordu. Halbuki Sansarosun sevin. ci başka idi. Köyde gecelerlerken kasığı ile apış arasına (o bağladığı elmas çıkınmı çıkarıp sağ cebine koymuştu. Yola çıktıkları vakit çı- kını gizlice çikardı o ve oturduğu inderi, z Satılık kâğıtlar ivAPUR CULUKE| İ STANBUL ACENTALIĞIĞ | Asrın wmdesi “MİLLİYET” tir. ABONE ÜCRETLERİ : ye için Hariç için a Müddeti Gazete ve rak geri verilmez. — nlar 10 kuruştur — işler için müdiriyete mürar Gazetemiz ilânların mas'uliye- 1 Doğum Ankara Amerika sefareti türkçe İş lerini etüd eden ve yazı arkadaş dan Hilmi Malik Beyin bir erkek ço cuğu dünyaya © geldiğini haber aldık. Enver ismi verilen çocuğa uzun ömür” ler diler uğurlu olmasını temenni ede- Tiz. YENİ NESRİYAT Yeni Adam gün çıktı. Çok kıymetli yazıları ihtiva eden bu nüphayı hararetle tavsiye ede” eriği lm mİ) na an 70x100 ebadında kaplık şevyot | 70x100 ebadında maruken tals- Vidi kahverengi mücellit kâğıdı. 50x65 ebadında maruken tak- lidi pembe ve krem ve yeşil renkte mücellit kâğıdı. H Yukarıda cins ve boyları göste rilen kâğıtlar toptan ve perakende satılıktır. Arzu edenlerin nümune- lerini görmek ve fiatlarını öğren- mek üzere matbaamıza “müracaat ları, 5090 TURK ANONİM ŞİRKETİ Liman Han, Telefon: İl İzmir ve Mersin SÜRAT YOLU | mir, Antalya, Mersine gidecek, Dönüşte bunlara ilâveten Alam > Küllük, Çanakkaleye uğrıya- i tur, ..... 4 (4910) 8 Ge Bu küçük şişe benim tükürük hak kamdır. 'Az kaldı bayılacaktım. di. Kıpırdayışı ve sevinci bundand. Şoför çıkını göremiyecekti. Şeb- ri geçecek, kim bilir nerelere vara" cak, minderi kaldırdığı gün çıkını. | bulacaktı. Fakat sahibine 1 için Sansarosu bulamıyacaktı, San saros ta babası gibi çenesini okş” | yan, ona e re ral ve Ten adama ir karşılık yapmış olacaktı. Sansaros indi. Şoför Mustafa © fendi şöyle birân düşündü, sonra koynundan kahve renkli bir kâğt | yirmi beş kuruşluk uzattı. ei i m Muavini gene sıtma nöbeti için de ve çuvallar üstünde uzanmış YA” tuyordu. Kamyon yürüdü, çarşıdı” | ki menzilde defterini imzalattı “© | bir kahve içtikten sonra gene dağ” lara, ovalara daldı gitti. Şehrin kenarında köpeği ile ya” kalan ?!

Bu sayıdan diğer sayfalar: