Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
'u l'm';d M Dn SA z a Kü * Holivup ğ 4 ta hafif mesrep rollerde çok beğenilen tandıktan sonra © l'nuy.l“ i harfin ben- tırnlud,:_ Nîî_ B Şi sev, a biz göfir geldiği liğe gittiğimiz va. deniz kıyafetinde desi'nler demesinler. Sonra kolleje gitmeğe başladım. Gündüzleri mektebe gider akşam- ları da balolara giderdim. Derken hiu_'p çıktı Amerika harbe iştirak ettiği zamanlar ben on dokuz ya- şında ve bir kıza âşık idim. Onun gözünde yükselmek için ben de Mmuharebeye girmeğe karar ver- dlm Mülâzım elbises'ni giydiğim gün mütareke ilân olundu. Ben de ransaya gidecekken Nev-Yorka döndüm. Val Street'te bir banka a çalışmağa başladım. Bankaya Z3irerken bütün ümidim Parise ya- hut.Shanghaî'ya acenta olarak gön derilmekti. Eğer bu ümit olmasa i- di bankadaki hep biribirine benzi- yen hesapla geçen günlere zor ta- hammül ederdim. Brooklyn'de möble bir odada Oturuyordum. Akşam karnımda bir sancı bir sancı.. Hemen bir dok- tor çağırttım.. Apandisit.. Hemen ameliyat lâzım., Çabuk bir sedye ha—â_fah_aneye kaldıracağız. Sedye gelinciye kadar ev sah bim basu- cumda benj oyalamağa, ağrılarımı Mnuttur a çalıstı.. E-kiden ar- tist imiş.. Bana hep tiyatrodan, . beğr YAi Saa ai : bir Fransız yıldızı.. Aşağıda: Norma Shearer edric Marchı evvelce nasıl girdigini ve görtist oldugunu anlatıyor şum ama oku | mesleğinden bahsetti. Ameliyat masasında kendimden geçtikten sonra bile kafamın içinde sahne- ler, dekorlâr resmi geçit yapıyor- du. İşte ayılır ayılmaz ben de ar- tÜst olmağa karar verdim. Hastaha nede yattığım müddetçe hep buna dair kitaplar okudum. Ayağa kal- kar kalkmaz da ilk işim bir çok resmimi çıkarttırıp impresario'la- ra göndermek oldu. Bir daha da bankanın semtine uğramadım. Ba- bam bu işe epey içerledi ama ben bir kere karar vermiştim. Derken b'r gün bir davetiye aldım bir filmde — figüranlık — yapacaktım günde yüz frank.. Ayda eder üç bin frank bir servet... Amma ev- deki hesap stüdyoya olmadı.. Ay- da bir iki saat çalışıyordum... Hayatımı kazanmak için de başka bir yerde kâtiplik ediyor - dum. Nihayet figüranlıkta beni cok beğendiler ve ufak tefek rol- ler vermeğe başladılar. Buralarda da fazla muvaffak olmuş ve her - kesin nazarı dikkatini üzerime cel betmiştim. Artık hayatırmı bol bol kazanmak imkânını bulmuştum. Nihayet kademe kademe bu - günkü mevkie çıktım,. Sinemayı bı ü gee FD RR LAĞ Tn L mzsmerlerin en güzeli Lupe Velez yeni bir filmde... Burun Müsabakası Hollyvood'da bir - müsabaka yapmışlardı: Ne müsabakası bilin bakalım! Güzel vücut, güzel sırt, güzel göz.. Ovv!.. Bunların hepsi iflâs et- ti. Hepsi eskidi. Şimdi — yapılan müsabaka hepsinden şayanı dik - kattir. Hepsinden daha mühimdir. Bu müsabaka güzel burun müsa- bakasıdır. Bu müsabakaya birçek — genç kız birçok artist iştirak etmiştir. Bunların içinde burnunun tepesi havaya kalkık; gagasburun, çen- gel burun, alagreki" kloto- paza burnu olanlarsda vardır. Bu- mun için bütün bu: burunların a- rasından en güzel burnu seçmek o kadar kolay olmamıştır. Ve jüri heyeti burunları üç kategori- ve ayırmıştır: 1 — Düz burunlar, 2 — Havaya kalkik burunlar, 3 — Kancalı burunlar. Ve demiştir ki: Her burunun kendine göre bir güzelliği bir hususiyeti var - dır. Binaenaleyh bütün bu burun- lar içinde yalnız bir cinsinin gü- zel olduğuna karar vermek hatalı olur. Aman bu hataya düşmiye - lim ve hepsine ayrı ayrı mükâfat verelim. Çünkü jüri heyeti bir tek buru- na mükâfat vermekle o burun ka- tegorisinin burunlarının büyüyece- ğine zahip olmuştur. Müsabaka gayet eğlenceli bir şekilde devam etmiştir. Fakat bu- na iştirak edenler arasında o ka- dar sakil büyük burunlulara rast gelinmiştir ki jüri azası gülmek - ten kendilerini 'alamamışlardır. Fakat kendisini en güzel bu - runlu olmak için namzet göste- ren bir kadın bu alaya fena halde hiddetlenmiş ve jüri- - reisine de- miştir ki: ; — Ne gülüyorsunuz, bilmiyor- musunuz, ki büyük bir burun çeh- renin güzelliğini asla bozmaz. Jüri reisi tekrar gülmüş ve şu tevabı vermiştir : — Evet söylediğiniz çok doğ- rudur. Fakat büyük burunlu çeh- re zaten hiç bir zaman güzel de- ğgildir ki, o koca burun çehrenin güzelliğini bozsun! 8 inci Hanrinin karıları Bir sinemada 8 inci Henri'nin husust hayatı oynuyordu. Bir müş teri geldi: Bilet alacaktı. Bunun için sordu: — Film — başlayalı çok oldu mu? S apıcı cevaj; : ı.îpHıyn', kı:ıl Hz. henüz al- tıncı karısını almaktadır. Clark Gable Valantino'dan beri hiç bir ar- tist kadınlar nezdinde Clark ka- dar büyük bir şöhret yapmamış ve heyecan uyandırmamıştır. Bu artistin son zamanlarda Amerika dahilinde yaptığı seyahat bilhassa bu noktayı daha ziyade tebarüz et- tirmiştir. Clark'ın her gittiği yer dolup dolup boşalmış, zavallı, genç ka- dınlar arasmdan yakasını her de- fasında çok güç kurtarmıştır. Es- kiden katolikleri arslanların ara - sına atarlardı, şimdi — Clark ka- dınların arasına düşmüştür ki; bu ötekinden daha tehlil(elirlir. * * Kadımlar sivri sinek gibi, ka- rınca gibidir. Her yerden geçebi- Hrler ve istedikleri yere Üüşüşür- ler. İşte sevimli artist te bu se- yahati esnasında her yerde yüz- lerce kadınla karşılaşmıştır. Locasına, otomobiline ve hat- tâ odasıma bile kendi haberi ol- madan giren kadınlar görmüştür. Bereket versin ki Clark'a bütün bu seyahati esnasında karısı refa- kat etmekte idi.. Fakat karısında da geniş yürek, Hazreti Süley- man sabırı varmış doğrusu.. İşte bu kadın her hangi bir hâdisenin önüne geçmek için ko- casının halk arasına çıkmasını me- netmiş fakat her yerde âksi te- zahüratla karşılaşmıştır. Halk Clark'in bulunduğu ote- Hin önüne toplanmış: — Onu sinema yıldızı yapan biziz! O bize aittir. Neden elimiz- den alıyorsunuz diye' haykırmış - tır.. Ş Sevimli artist bütün bu heye- cana dayanamamış ve birçok de- fa halk arasına çıkmak gafletinde bulunmuştur. Clark'ın bu karga- şalıklar içindeki zayiatı nedir bili- yor musunuz? 27 ipek — mendil, 33 elbise düğmesi, bir — gömlek kolu, bir ceket — yakası, bir çift terlik , bir pijama ceketi, bir kol .nthı.ı.ınlırm hepsini takdirkârları bir hatıra olarak çekip koparıp al- dır. Ş mlşlı'î:nl; bir tanesi, 'dıyınun.. mış ve makasla Clark'ın saçların- dan bir tutam kesmiştir. Bir de kadınlara cinsi lâtif derler. * & * Clark zorla da olsa elinden a- lmnan bütün bu küçük şeyler için hiç müteessir olmamıştır. Yalnız yandığı şey kol saatinin elinden gitmesidir. Çünkü bu saati izdi- vaçlarının birinci senesinde karı- rakmak hiç istemiyorum, Ömrüm olduğüu kadar film çevirmekte de- vam edeceğim, Bugünkü vaziyetim den çok memnunum. sı kendisine hediye etmiştir. Onun için bunun birçok ma- nevi kıymeti vardır. İşte bunun üzerine Clark — gazetelere ve şu mealde bir ilân vermistir: Zavallı artistin başına kadınlar yüzünden me- ger me belâlar gelmiş Eğer bu saat kendisine iade e- dilirse, bunu getiren kimseye bu saatin aynen bir kopyası verilecek- tir. Ve ayrıca 50 dolar takdim o- lunacaktır. Artist saati getirene hiç bir sual sormamayı taahhüt e- der. Fakat bütün bunlara rağmen saati geri getiren olmamıştır. Hiç şüphesiz bunu çalan kadın sene- lerce Clark'ın kolunda taşıdığı bir saati kârla da olsa geri venmeği arzu etmemiştir. CA MA New - York'ta Clark, çok zen- gin ve kibar bir aileye — mensup bir genç kızdan çok — garip bir mektup almıştır. Bu mektupta genç kız Clark'a şu teklifi yapmaktadır: Ne birinci ve ne de ikinci iz- divacınızdan bir çocuğunuz olma- dı. Zevceleriniz sizden daima da- ha yaşlı kimselerdi. Hiç şüphesiz siz de çocuk sahibi olmak istersi- niz. Müsaade ediniz de bu çocu- ğun annesi ben olayım. Bunu ye- tiştirmek için kâfi miktarda paramr da vardır. Ailem de buna muhale- fet etmemektedirler. Bu teklif İsadora Duncon'un d'Annunzio'ya yaptığı bir teklifi hatırlatmaktadır. Malümdur ki İ- sadora gayet güzel bir kadındı. d'Annunzio ise gayet çirkindi. İsadora şaire bir mektup yaz- miş ve hülâsaten demişti ki: — Sizinle evlenelim — bizden hasıl olacak çocuk ideal bir ço- cufk olacaktır. Çünkü sizin zekâ- nızı ve benim güzelliğimi ihtiva edecektir. Z d'Annunzio buna şu cevabı ver: mişti: — Aman dikkat ediniz ma- dam, ya çı::ık sizin zekânızı ve- benim güzelliğimi haiz olursa.. * Dahası var: Genç kız Clark'a yazdığı mektuba şu satırları ilâve etmekten de çekinmemiştir: Bu mektubu Madam Gable'e göstere bilirsiniz. Eminim kendisi de bir kadın olması dolayısile bu arzumu iyi anlıyacak ve buna mümaniat etmiyecektir. Clark hakikaten bu budalaca mektubu karısına göstermiş fa- kat genç kadının umduğu netice- yi alamamıştır. L AL Bunun gibi —daha nice nice misaller zikretmek kabildir. Clark in başına gelen hâdiseler daima, Ramon Novarro'nun Ândre R_oo— nne'in de başından geçmektedir - ler.. Ne demeli? Sinema? Gölgenin verdiği heyecanlar, hakikatte çıl - gınlıklar yaratmaktadır. Ve bu - Z İ t ti nun geç görülmektedir. |