Nikâhta aldandığımı daha ilk günlerde anlamıştım. Ne yazık ki, beni anlayamıyan ve anlayamıya- cak olan bir adamla ölünceye ka - dar biribirimizi bağlayan “evet,, i geri almanın zamanı çoktan geç - mişti, Kocamın gittiği gündenberi ilk defa dışarda yemek yiyecektim. Bir defa daha aynaya bakıyo - rum, bir defa daha dudağımın bo- yasını düzeltiyorum ve arkamda güzel müge kokusu bırakarak çı- kıyorum. İçimde kalabalık gör - mek, kalabalığa karışarak avun - mak arzusu var. Kocam senenin on aynı seyahatle geçirir. Bu, his- siz adamın, uzun zaman beni yal- nız bırakmasından adeta yorgun bir haldeyim, Gelince de seyaha - timin uzun ve sıkıcı | hikâyelerini anlatır, durur. Benim de eğlen - ceye, şefkat ve ihtimama ihtiya - cım var. Yirmi beş yaşını henüz bitiren bir kadının her şeyden evvel aşka ihtiyacı vardır. Ona, iki sene sa- dık kaldım. Çünkü, kocamın çir- kin tabiati beni bütün erkeklerden nefret ettirdi. Fakat sekiz senedenberi artık sükün içinde değilim! Bir zaman- lar sevdiğim ve babamm arzusile terkettiğim adama bir ogün, rast geldim. Fakat, yaklaşmak ce- saretini bulamadığım için saklan - dım. Eski günlerimizin hatırası ba- | şımı döndürüyor.Bu sekiz gün zar- fında kaç defa ona telefon etmek, kaç defa ayrılır ayrılmaz pişman olduğumu itiraf eden mektuplar yaz mak istedim. Onu arayıp bulmak, felâketimi anlatmak, yalvarmak is- tedim, Bu arzularıma beni unut. | ması ihtimali mani oluyor. Bunun için projelerimi günden güne teh ediyordum. Fakat, bu akşam aş kat'i karar vermiş gibiyim: Yazıhanesinin kapısı önünde bekliyeceğim. Sonra... Sonra, ken dimi talihin cereyanıa bırakaca - ğım. Kalbim şiddetle çarpıyor . Bu- güne kadar vazife ve fedakârlık yolundan başka hiç bir yol bilmi- yordum. Fakat, bu gün önümde bir baş- e gi açıldığını hissediyor - Onu, bekliyerek ağır ağır do- laşıyorum. Yol bom boş. Nadiren geçenler beni görmek için dönüp bakıyorlar, Bazen geçen otomobil asfalt yol üstünde sessizce kayıp gidiyor. Her halde boş yere bekleme- 'diğime eminim. Çünkü o, bu saat. 4e muhakkak yazıhanesindedir. Za. ten kepının önünde bekliyen gri renkli otomobilini de tanıyorum. , Bekliyorum. Vakit pek ağır ge siyor, Nihayet, bir zalim şüphe ba- na musallat oluyor. Eğer yanımdan geçerken beni tanımıyormuş gibi yaparsa? Bu düşünce beni adeta çıldırt- tı. Yaptığım hareketten pi: larak evime dönmek için Yi kii Lapinlei kapali bir gi tım ki apıdan karşıma bir gi ge çıktı; bir dakika biribirimize be- kıştık. O haykırdı: o “Nermin!., Aman yarabbi, ne tesadüftü bu Elini sıkmağa cesaret edemedim, fakat gayri ihtiyari ben de haykır. dım: “Tarık!,, Bir müddet biribirimize bakış- Tarihi roman :119 tıktan sonra cesaretimi topladım, dedim ki: — Bu bir tesadüf değil Tarık. Bilhassa seni beklemek için gel - dim. Kalbimin seyrini okumaya çalı- şıyor gibi gözlerimin içine dikkat- le baktı. Sonra çocuk gibi elimden tutarak otomobiline götürdü. İsyan etmiyorum. Arzusuna mu ti otomobiline biniyorum ve yanı- na oturuyorum. İkimiz de konuş- | muyoruz, Bir dakikanın tatlılığile, bir zarsanki güzel hatıralarla mes- Bir gün Tarikle karşılaştım tiz. Gri otomobil asfalt yol üstün- le son süratle ilerliyor. Yavaş yavaş (heyecan bende galebe çaldı, boğazıma bir düğüm tıkandı, göz yaşlarımı zapta mu - yaffak olamadım. Yanaklarımı 1- latan sıcak yaşlar göğsümün üs- tünde kavuşturduğum ellerime ses sizce düştüler, Otomobil durunca kimsesiz bir yolun üstünde olduğumuzun far - kına vardım. Tarık bana doğru eği- lerek biraz şaşkın ve mahcup sor- du: “Buraya geldiğine nadim mi- sin yavrucuğum ?,, Heyecandan se- sim çıkmadığı için derhal cevap ve yemedim; yaşlı gözlerimle sessizce ona bakıyordum. — Seni tekrar bulduğuma ne kadar memnun olduğumu bilsen!. O, gözlerini gözlerimden ayır- madan konuşuyordu: Kocama ve evlendiğime dair bir kelime bile söylemiyordu. Hiç şüphesiz Tarık, bakışlarımdan, göz yaşlarımdan hayatımın faciasını okumuştu. Biribirimize o kadar ya- kındık ki onun nefesini yüzümde hissediyordum. Okşanmak, tatlı ke Jimeler, aşk kelimeleri işitmek ar- zusile yanıyordum. İşte o gün, kocamın yalnız bı- raktığı yoldan ayrılmağa ve detler vadeden başka bir yolu ta- kibe başladım. Mektep pan iyonları ANKARA, 22 (Telefonla) — İhtiyat paraları ayrıldıktan sonra mektep pansiyonlarının senesi zar- fında sarfolunmıyan paraların er- tesi seneye devredilmesi hakkında meclise bir lâyiha gelmiştir. Yeni tuz lâyihası ANKARA, 22 (Telefonla) — Yeni tuz kanun lâyihası o meclise verilmiştir. Orman fakültesi ANKARA, 22 (Telefonla) — Yüksek Orman mektebi o Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsüne merbut olmak üzere Orman Fakültesi hali- ne kalbedilecektir. “ Güneşin Oğlu — Baykut kendini öldürecek ka- 'dar budala bir adam değildir. Ben .onun bir kazaya kurban gittiğini zannediyorum. İzini bulmak için bu ihtiyara yalvarmıştım... or Çok iyi düşünmüşsün, Hitay! Bugün ben de buraya uğramıştım. İhtiyara selâm verdim. başı ucun- da bekledim. Yüzüme bile bakma- dı. Hiddetlendim.. ayağımla önün- deki ateşi yere devirdim... ve son” adan anladım ki, bu ateş onun i- çin yanıyormuş. İhtiyar bu sırrı ba- na ateş yere döküldükten ve tılısı- mı bozulduktan sonra söyledi. Şim- di Baykut'un nerde olduğunu yıl- dızından sorup anlıyacakmış. Ba- kalım Baykut'un yıldızını bulacak mı?! Fazla konuşamadılar. : İhtiyar sihirbaz başını kulübenin kenarındaki delikten dışarıya çı - kardı.. ve gökteki yıldızları tetkik etmeğe başladı. İkisinin de yürekleri çarpıyor- a? Yazan: İskender FAHREDDİN Sihirbaz Baykut'un yıldızmı bu- lamazsa, ne olacaktı? Bu endişe en ziyade Hitay'ın “beynini tırmalıyordu.. Çünkü beş ön gün evvel ayni sihirbaz, çoban kızmın yıldızını bulamamıştı. de Hitay heyecan ve telâş ttiriyordu. Sihirbaz kendi kendine bir şey- ler okuyarak başını göğe kaldır. maştr. Bora ümidini kesmeğe başlamış tı. — Şimdi anladım ki, Hamat ha- kikaten bir( esrar beldesi)dir. Diye söyleniyordu. Sihirbaz birdenbire başını içeri- ye çekerek: — Onun yıldızı çok uzaklarda. gördüm... Diye haykırdı. Bora birdenbire sevinçle çoban kızının yüzüne baktı: — Boş dönmiyeceğiz galiba..? 'T PAZARTESİ 23 NISAN 1934 vi Fanaf bankası sulisümali tehii Beklenen kongre yapıldı Istanbula seyyah bu sene neler yapılacak? Türkiye Turing ve otomobil kulübü * heyeti umumüyesi dün saat 16 da Beyoğ- lu Kaymakamı Sedat Beyin riyasetinde toplandı. Dünkü içtimada idare heyeti intihabatı yapılmadı. İdare heyetinin se- | nelik faaliyet raporu okunarak tasvip e- dildi. Rapora göre geçen sene kulübün bir sene evvelkine nazaran 2713 ladır. Aza aidatı ve hükümetin | | yardımı fazlalaşmıştır. Bundan başka 10 - 25 kuruşluk mektup pullarının se - yabat vizelerinde isimali için hükümet müsaade etmiştir. Gelecek sene kulübün varidatının daba ziyadeleşeceği ümit e- dilmektedir. Son bir sene içinde İstanbula vapurla 14200, trenle 15878 seyyah gelmiştir. | Bu miktarlar, evvelki senelere nazaran | fazladır. Göçen seneye nazaran fazlalık 7302 dir. Kulüp propaganda nesriyatına ebemmi © Kemalettin Sami (Başı İ inci sahifçde) dün Almanyadan şehrimize geti - rilmiştir. Merhumun © cenazesini karşılamak üzere Sirkeci İstasyo - Buna Gaziantep mebusu Kılıç Ali, | Cümhuriyet Halk Fırkası vilâyet i dare heyeti reisi Cevdet Kerim, | Halkevi reisi Ali Rıza , Beylerle | bir çok zevat, Alman sefaret ve konsoloshanesi erkâni, şehrimizde bulunan Hitlerciler ve daha yüz - lerce Türk ve Alman gelmişti. Merkez kumandanı Fehmi Pa - şa merasime nezaret ediyordu. Mer humun meslek arkadaşlarından bir şokları gelmişlerdi. Askeri ve polis müfrezesi mev- kilerini almıştı. Saat 10,20 de kon- yansiyonel treni Sirkeci garına a- ğer ağır girdi ve durdu. 3 Merhumun cesedinin konduğu büyük cenaze vagonu fürgondan sonra geliyordu. Kemalettin Sami © Paşanın hastalığı üzerine Berline hareket eden ve fakat ölümüne yetişemi - yen biraderi Hamdi Bey de kon - vansiyonel ile gelmişti. Merhumun vefatında Berlinde | bulunup evvelki gün şehrimize gel- miş bulunan hemşiresi Hayriye Hanım ile Hamdi Bey, merhumun vagonu önünde kucaklaşarak ağ- lam başladılar ve bu iki kar- deşin ağabeylerinin tabutu önün - de ağlamaları herkesi ağlattı. Vagonun kapısmdaki mühürlü bağ memurlar müvacehesinde ke- sildi. Ve kapı açıldı, Vagonun içi çelenkle doluydu. Çelenkleri as - kerlerimiz birer birer aldılar ve belki elliye yakın çelenk vardı. Bu meyanda Alman hükümeti, Alman Reisiciümhuru, Alman Başvekili, Hariciye nezareti, Türk sefareti, Türk tebeası, Hamburg İş ban. kası şubesi, Türk talebesi, mer - humun dostlarma ait O muazzam çelenkler vardı. Merhumun , tabutu Türk bay- rağma sarılmış olduğu halde el - ler üstünde vagondan © çıkarıldı. Herkes cenazeyi büyük bir matem içinde selâmlıyordu. Bu esnada ihtiyarca bir hanım tabuta doğru atıldı: — Oğlum, oğlum! Diye hıçkıran bu ses, Kemalettin Sami Paşanın kederli annesinin fizanı »idi. Bu, kelpten, ciyerden kopan ses ve göz y: 'arı karşımda © ağlamıyan kalmamı Tabut, belediyenin cenaze otomobi- Wine yerleştirildi ve bir kısım çelenkler de tabuten üstüne , otomobilin önüne ve üstüne kondu. Diğer çelenkler önde olduğu halde cenaze otomobili hareket Hitay ağzmı ağmadan, sihirbaz gülerek mırıldandı: — Şimdi gördüklerimi söyliye- <eğim.. Beni iyice dinleyiniz! ü bulutlar arasında be- bir yıldıza dikerek an- latmağa başladı; — Şehrin cenup sokaklarından birinde.. Önü bahçeli küçük bir ev. Semiranm evi. Loş bir oda.. Bay- kut baygın bir halde burada yatı yor.. Yıldızına sordum: “Baykut yaşıyacak mı?,, yıldız cevap veri- : “Bir saatlik ömrü kaldı.. Çı buk yatişip kurtarırlarsa, yaşaya- bilir... Delikanlınm yattığı evde kendisinden başka kimse yok. Hepsi kaçmış.. Baykutu zehirleyip yola çıkmışlar. İşte, onları da görü- yorum: Hibar yolunda.. 148ız dağ yamaçlarına tırmanarak gidiyorlar, Bora, ihtiyardan bu malümatı alınca derhal odadan dışarıya çık- ti: — Haydi, Hitay.. Sen de bizimle beraber gel.. Onu elbirliğile kurta- ralım. . İhtiyar sihirbaz, reisin arkasın- dan sesleniyordu: — Onu bülürsanız ayaklarının altından ve boynundan kan akıtı- nız! Çabuk ayılır... Bora, kapıda bekliyen muhafız- larma: , Paşanın cenazesi ba günü yapılacaktır. Merasim için ga- kül edecek olan merasim alayi söğü isi, Almanya başkensolosu, kâleti mamma Şevki Ber, müdürü, göre İstanbul i edecektir. Cenazenin iki getirmek için Kongreden bir köşe.. Raporda, Istanbul matbuatına bilhassa teşekkür edilmekte, kulüple olan alâka kaydolunmaktadır. Memleketimize fazla seyyah celbi için önümüzdeki sene birçek yeni tedbirler almacaktır. Bu meyanda Adada, Floryat da asri plajlar vücuda getirilecek, Ada. ları güzelleştirme Cemiyeti | ile teşriki mesai edilecektir. etti. Asker ve polis müfrezesi iki taraf- k olarak cenazeyi takip ediyordu. Böylece Gülhane hastahanesine gi - dilerek merhumun cenazesi oraya alın dı. Cehaze 16 mart şehitliğinde defnolunacaktır Merhum vefatından evvel babasının metfun olduğu Sinopta defnedilmesini hemşiresine vasiyet etmişti; fakat mer- bumun silâh arkadaşları kendisinin 16 mart İstanbulun işgalinde şehit düşen 10 uncu Kafkas fırkasına mensup a8 - kerlerimizin metfun bulunduğu Eyüpte ki şehitliğe defnedilmesi arzusumu iz - har etmişler ve buna ailesi de muva - fakat eylemiştir. Malümdur ki, Kemalettin Sami Pa- şa, o vakit 10 uncu Kafkas ferkası ku- mandanı idi ve bu fırka İstanbul muha- fızı olarak bulunuyordu. On beş martı on altı marta bağli - yan gece de 10 uncu Kafkas fırkası - nom Şehzade karakolu düşmanlar tara- fından sarılmış, askerlerimiz tarafından mukavemet görmüş ve kasım as - kerlerimiz yataklarmda şehit edilmiş - lerdi. Bu hücum dolayısile Kemalettin Sa- mi Paşayi da istihdaf ediyordu. Merhumun cenazesi çarşamba günü büyük merasimle kaldırılacaktır. > Merasim programi Almanya büyük elçimiz Kemalettin Sami Paşanın cenaze merasimi çarşam - yet büyük bir program tertip edilmiş- bir. Cenaze evveli Ayasofyaya getiri - lecek mamazı kılmacak ve orada teşek» Salkım Sile sine bir Haliç vapurile Eyübe götürülecek ve orada 16 mart şehitlerinin yanma def- nedilecektir. İ Merasim alayi şu şekilde tesbit edil | miştir: Önde askeri süvari kıtası, bando, ve piyade, bir polis müfrezesi, onu mütea- lekleri defne dallarile süslenmiş ve ya- ğrz atlar koşulu tabutu hamil top ara bası ahzi mevki edecektir, Tabutu taşıyan top arabasının ii ve merkez ku - kıdemlerine konsolosları ve cenazeye iştirak edecek olan diğer zevat bu - lunacaktır. Sonra bütün bu zevatın arkasından gene bir polis müfrezesi cenazeyi takip tarafında kısa Ğr ve siyah ayakkabi giymiş bulama > — Cenup sokaklarma gideceğiz. Diye beğirdi Gecenin alaca karanlığına dal- dılar... Yıldırım gibi koşarak gidiyor- lardı. © : ... Hitay yolda reise sordu: — Baykut ölürse, Kral Oşaserin karısı idam edilmiyecek mi? — Hayır.. Halka karşı onun şe- hadeti lâzım. Herkes, bu kadının beni öldürmek istediğini Baykutun ağzımdan işitmeli. — Oşaserin karısı sizi öldüre- cek,öyle mi? — Şüphesiz.. Baykut yetişme- miş olsaydı... Oşaserin karısı bugün de ayni fikirde mi acaba...? — Beni öldürmek için karşıma çıkan bu kadın beş on gün sonra kararmı değiştirecek değil ya!, Ko- casının saltanatını iade etmek eme lile elbette bu fikrinden son daki- kaya kadar vazgeçmiyecek- Biraz yürüdüler... Önündeki gözcüler kenar sokak- ları arayarak koşuyorlardı.. Reis, çoban kızile konuşarak yan yana gidiyordu. Hitay: — Yasamızda kadın öldürmek günah değil mi? dedi «hem de bu “kadın ei (Başı 1 inci sahifede) belki de son bir safhaya dahil ol- muştur. Bir taraftan bankanın mey dana çıkan vaziyeti fırka grupuna ve oradan da millet meclisisne ak sederken diğer taraftan İktısat vekâleti de bankayı iflâs ve tasfi: | ye kararı almak için Adliyeye mü- racaat etmektedir. Aldığımız malümata pazaran İktisat vekâletinin Esnaf Bankası- nın vaziyeti üzerindeki tahkikatı neticelenmiştir. Vekâlet tahkikatı iki cepheden yapmıştır. Birincisi, vekâletin Anonim şirketler üzerin- deki devlet mürakabesi hoktai na- zarından, ikincisi bankanın devle- te olan paraları ve mevduatı ziyaa uğratması noktasmdandır. Vekâ - letin tetkikatı Esnaf bankasının ni- zami sermayesi olan 100 bin lira - dan maada 250 bin liralık muhte - lif devlet ve halk mevduatını ziyaa uğrattığı neticesini vermektedir. Bu şekilde vekâlet bankanın dev - let namına mürakabesi heyetinden istifade ederek banka hakkında if- lâs ve tasfiye kararı verilmesi için Adliyeye müracaat edecektir. Elde ettiğimiz malümata nazaran vekâlet şekli ziyam hileli ve suiniye- te müstenit bulunduğu kanatinde ol duğundan banka ile yakından, uazk- tan alâkadar olmuş, müdür, meclisi idare azası ve mürakıplerin derece derece mesul addedilmeleri icap etti- ği neticesine varmıştır. Mesul kim? Bu banka işinde Faik Beye veya di ğer bir şahsa kababati inhisar ettir - mek caiz olmadığı kanaati vardır. Belki bankanın yedi seneden beri vam eden kötü idaresinde vazife al - mış olan bilümum müdür ve idarelerin ve bankanm mürakabesile pek yakından alâkadar olam ve za - man zaman memurlarını baka mecli- &i idaresine veya mürakıpliğine tayin etmiş olan belediyenin de kanuni ta - kibata maruz iü va- Adi Esnaf Bankasının vaziyeti hukuki- yesinin tayini içim vilâyetten banka- nm develt müessesesi ve memurları nn da devlet memuru addedilemiye - ceğini bildirmiştir. Şimdi ortada cü - bg olmadığı tetkik edilmekte - dir. Takibatı müstelzim cürüm olup ol madığı anlaşılmadıkça meseleye müd- dekumumilikçe inkişaf verilememek — tedir. Bu cihetin anlaşılması için müd deiumumilik belediyeden, belediye en Gümenince yapılan tahkikat neticesi ve bu hususta hazırlanan rapor sure tini istemiştir. caklardır. 5 Merhumun son sözleri Merhum midesindeki kanserden a « meliyat için hastahaneye giderken: Bu sefer yabila kurtulamıyaca ÜN Demiştir. Haluk muhtelif harp çep- helerinde bir çok yaralar alan, kolu - nu kaybeden bu kağıraman asker hiç bir vakit yaşamaktan ümidini kesmemiş - vw. Vefatı günü refikasına: — Sen üzülme, kızım da üzülme - sn, sen şimdi kızmın yanma git, ye- a A na Vm m Başmdan ayrılmayan refikası Hanm- efendi, zevcinin sözlerini yerine geti - gelmek üzere gitmişür. Hemşiresi Hayriye Hanım yanımda kalmıştır. LE Kemalettin Sami Paşa bir müddet sonra kendisini kaybeder gibi olmuş ve: — Vatan, Dumlupınar, harp, ileri, marş, marş, allah allah. İİ Diye vakit vakit kendi kendisine söy» lenmiş, ve merhumun son sözleri büm- lar olmuş, kahraman asker, muvaffak diplomat gözlerini ebediyete kapamış - tar. Cenaze Belgrat'tan geçerken BELGRAT, 22 (A.A.) — Türkiye nin Berlin sefiri Kemalettin Sami Pa - şan cenazesi, bugün Belgrat istasya yer. imize düşmüş “bir tutsaktır. Ka- natsız bir kuşa ben çocukken bile sapan atmadım. Ona çok acıyo- — Ya beni öldürseydi? — Saraya gelince üstünü ârama- ıdiniz! Kabahat sizde. Onu neden serbest bıraktınız? Düşman, el- bette hasmini yenmek için, her yol dan yürüyecek, her aklıma geleni yapacak. -— Kurultay karar verdi, Hitay! Oşaserin karısı ölüm cezası göre- cektir. — Yasamızı unutuyorsun...? — Yasayı unutan sensin! Ben mi? — Öyle ya.. Yasamızda: “Türk yurdunda kargaşalık çıkaranlar ve Türk ulularını öldürmek istiyenler ölüm cezası görürler,,, diyor. Bu kadın beni öldürmek istemiştir. Ö- İüm cezası görecektir. — Bu kadın sizi çok severse... Ve sizin için kocasmın ve saltana- tını terkederse,. z Bora, çoban kızının sözünü kesti. — Bırak bu e a eği tay! Bir taşımızı ölümden kur- tarmağa m bana cin bakış lr ve içi boş bir kadının sevgisin- den ahsetme! bir kral karısıdır. Bizim e | Aften istifade edebilirli Alâkadar mahafilde 400 b liramn ziyama eebebiyet aften istifade etmelerine im rülememektedir. Çünkü bal kikaya kadar alacaklıların inkâr etmemiş ve faiz yü Borçlular ile de bugüne kadı muhafaza edilmiş hattâ bi anlaşmalar yapılmıştır. Bur suç müsbet safhaya gi tir. Ve evvelce parayı ten istifade etseler bile şi den beri bankayı idare ed nun tayin edeceği “suçu mecburiyetinde kalacaklard Tahlisiye de alaca Bankanın alacaklıları meji tahlisiye idaresinin de bul dana çıkmıştır. *Tahlisiye id eski tahlisiyeden devren ve W valar neticesinde alman 42 bİ da bir suitesadüf olarak bu bal ve tabii bu paralar'| İsra karışmıtşır. Bu noktadı tin bankadan alacağı Milli kasının tasfiyesinden müte ile birlikte 80 bin lirayı geçmi Banka aleyhinde bu mesele bir dava açılmız ve para 5 Alacaklıları için lâkayıt kal larını vermemek için de iresi bankadan alacaklıların mi istemiş, "banka bunları da bildirmekten istinkâf etmiştir Derece derece mesul Hukukçulara nzaran borç nunun 41 inci maddesi bu sü rek kasden, gerek ihmal ve veva tedbirsizlik ile zarar ik şahıs veya şahısların'o 2 minine mecbur tutulmalarını Binaenaleyh banka nizamatın ma müğâyir olarak teminatı? rymeti olmayan teminat mu de para vererek veyahut her retle olursa olsun alacaklı piniyerek tahsilsiz kalm anm sermayesinin şunun bi de bitip tükenmesine sebep derece derece cümlesinden 3i rayan hukukun tamamını dav$| ğe lüzum yardır. Mahkemerlin karar Esnaf Bankası tahlisiye # açtığı davaya mruk nim edilmiştir. İstanbul asliye birinci Ticaret dairesi banköf mukabi Idava ve iddiasmı 8-1) tarihinde verdiği bir kararla "9 miştir. Mahkeme kararında İcra dosyasının celp ve tetki le vicahen cereyan eden muhakemede icra takibinin hesabı cari varakası ile bul mektubuna müstenit rilen mektup olduğunu ikrer € ne, buna nazaran borç mi gezen ve müddei Bankanın ilkinde bulunduğu binnetice 1 icrariyeni vu tahakkok, subustiyeyi, binaen reddine ve masarifi muhahfi müddeiye tahmiliine ve taksi nan elli lira avukatlık deiden alınarak müddeialeyh* mesine kabili temyiz olmak 8-11-933 tarihinde vicahen #€ ile bir güna esabbı rin bulunmamasına bun eller. Basina aa — Gn histesini çıkarmaktadır. Tevfik Talât Bey $' Esnaf Bankası Vasiyetini çin emir alan mülkiye müfetöj fik Talât Bey dün Çorluda xe gelmiştir. Tevfik Tl vaz'ıyet iii pi li şekilde tetkikta baslayaca Muhsin Bey bekleni Ankarada Esnaf Bankasi gul olan Muhsin Beyin bugü?” ze dönmesi muhtemeldir. Baykut ölümü kurtuluyor mu? Önü bahçeli bir evi 3 da durdular. Burası Sem viydi. y İçeriye herkesten ön€ mişti. Reisin arkasında Hitay ve muhafızlardan * tereddütle odaya gir Hitay çok ümitsizdi- Hi sağ bulacağını tahmin et Güneşin Oğlu odanıf şesinde yatan Baykut'U derhal üzerine atılmıştı” Bora delikanlınm gildi.. Ve yavaş yavas ” ğın görünce: Diye haykırdı. Sihirbazın tavsiyesi”. yaktılar. Ateşte demir çi lar.. Ve Baykutun ay#f, tindan kan akıtarak Muhafızlardan biri? — Baykutu afyon mişler.. Bahçeye çıkar” alsın. di Diyordu. Baykutu lar.. Bahçeye çıkardılMi suya soktular.. Vüct j turmağa başladılar.