N/ - v i z — . ZOO VE EDEBİYAT | Londra Hayvanat Bahçesi LONDRA, 15 - 4 - Hemi İki üç gündür “Zoo,, yu görmel için fırsat arıyordum.. Faruk Na- - fiz'in getirdiği bir moda ile “ lar, canavarlar ve parslar,, yüzün den bazan bir hayvanat bahçesini andıran kaç senelik şiirlerden bir ikisini dilime dolamıştım. Hat- tâ orayı kimseye sormadan rehber le kendim bulmayı ve oraya bura! mısraları tekrarlamayı aklıma koy- muştum: X Sokaklar, damar gibi; küreyve- ler, adamlar; mikrop gibi geçtim ben damardan. . Ben, bir tek kaplanıyım sirk ise şehir yolu... Yirmi kişilik bir talebe grupu ile Paris'e kadar gel, i kadaşile Londra'yı bir Türk dostum, “Zoo” yu görmek istediğini söyleyince “İşte; Lon- dra!,, demiş ve güldürmek için ir- ticalen il etmiştim: Buna, büyük bir “Zoo,, dur: yarı tilki, yarı kaz; ğu zürafe boylu... aslan, boz ve kurt bulunmaz! Bu, en sinsi tilkinin en modern lan ini. . Zoo'yu ziyarete gelen Ameri- kalıların ve içinden (o baftada'bir uğrayıp ta saatlerce çıkmıyan İngi- lizlerin tehacümünden bir sabah saatinde gezmeğe muvaf fak olduk.. İlk defa hiç kimseyi dinlemeden, hiç bir yana bakmadan, doğruca aslanların bulunduğu yere gittim.. Şöyle bir defa dolaştım: On onbeş çift aslan gördüm; uyuyan, bekle- yen, oturan, sabırsızlanan, aranan Bir azgın aslan.. Bir geçişte aslanların ha- yatından birçok intibalar almış bu: İunuyordum.. Altında dişisinin bir kemik parçasile oynadığı şimşir bir peykenin üstünde tabtındaki Atilâ gibi kurulan erkek aslanı adete ul- vi bir heyecanla seyrettim: Arka- daşlardan biri, gayri ihtiyari, “as- lan gibi kurulmuş !,, dedi; hak ver- dik ve sonra gafletimizin farkında olarak gülüştük. Gibisi fazla, asla- nın kendisi bu; aslanm karşısında- yız ve sokuluyoruz ve gülebiliyo- ruz.. Beşerin dişi zekâsına esir o- lan bu erkek aslanın pençesine ba» karak “ne yumuşak görünüyor!,, diye gülen bir kadına kızdım.. Bir vakit, biz de, Türk milleti de böyle demir kafese girmiş bir aslan gibi idik.. “Sevr” le kafeslemişler ve Mondros'la kilitlemişlerdi diye dü- şündüm.. ve artık, kaplanlara bak mayı istemedim bile... Bir pars'ın i ği lerine ri nemli iin mir kafesin aralığından uzanan 'pençesinin farkında olmuyordum; çekildim ve Yahya Kemal'in mısra. mr mırıldandım: Gördüm, dişi bir parsın elâ gö: leri vardı. Ötede geniş bir kafesin içinde boyuna koşuşan kurtlara gözüm i- lişti ve ondan sonra burada ne ka- dar kurda rastladımsa hepsinin ha- rekette olduğunu, krmıld. la kalmayıp koşmayı denediğini gör- düm.. demek ki: Aslan uyuşunca tam uyuşur; (o halbuki kurt.. Ve Bozkurt efsanesini andım. İşte; maymunların dairesinde - yiz.. İşle; şuracıkta iki goril, çok azap çeken iki kürek mahkümunun şukluklar, hallerindeki ayni sefil- lik ve feylesoflukla, - seyredenler- den braz yiyecek koparabilmek i- Le? olanca maskaralığı yapıyorlar. İşte; yegâne gülmesini bilen ve be- ceren hayvanlar. Gülmek te konuş- mak kadar insanın mümeyyiz va - sıflarından değil midir?... Arka - daşlardan birine, dün gece de bi- zim kırk sene evvel artık bayat ve alelâde sayarak bıraktığımız keli- me oyunlarına ve tekerlemelere ka- tılırcasma güldüklerini gördüğ müz İngilizleri ve bize tiyatro saat- lerimizi zından eden hokkabazı ha tırlatârak maymunu (o gösterdim; hak verdi: Bu, ondan daha zeki ve bu tenevvu daha zengin. . . Bu bahçede dünyada yaşıyan bü tün hayvanlardan sade birer tane değil, her nevinden, ber istihalesin den beşer onar tane var. . İşte, hay yanların İngilizi, uzun boylu, felerin önünden geçiyoruz; işte; güzel gözlerine inen dağınık yele- sile kafes ardından Jozefin Bey - kerleşmiş bir Arap balayığını an - dıran bir siyah yabani at,. İşte; Hint fakirlerini taklit ettiğimi iddi- a ettiğim ıslığıma gelen ve başını di mdik havaya kaldırarak bir kıv- rak acayip raksa hazır duran yeşil bir yılan. . İşte boynuz da kıvrım- İh ve uzun; yılan da.. Biri taassup gibi sert ve çirkin, öteki fezahat gibi kıvrak ve korkunç.. Biri tam cansız, biri tam harekette... İhtimal ki, eşlerinin sırtlarında taşıdıkları mihracaların halkın ver gilerine ve imparatorluğun mükâ- fatlarma daima açık duran ellerin- den öğrenilmiş muhteşem bir dilen cilikle her geçene hortumunu bir defa uzatan ve yalanan filler. . İn- gilterede yalnız filler namuslarile, çalgı çalmadan veya kibrit kutusu taşımadan dilenebiliyorlar. . . İşte; Alfred Müse'nin palikanla- ri “Gündelik ıstırap, intizar ve te- felsüflerden sonra;okurlarına kalp lerini parça parça veren şairler gi- bi yavrularına göğsünden etini ko- parıp ikram eden,, pelikanlar.. Ve işte; ötede, rengârenk papağanlar birer Cenap gibi, üslüplari yerine, tüylerini parlatmakla meşguller... Ve ilerideki havuzun başında ku- hmet Haşim'in muhayyele- İgelerin oyununa dalmış görünüyorlar.. Geride hasta gibi kıvranan ve bir yanını duvarlara dayamış bir büyük timsahım az ile- risinde Avrupa'nın önünde ve bü- yük denizin içindeki Britanya Ada. sı gibi duran bir orta timsah maz- lüm milletlerin kanını emen peryalizm gibi sinmiş duruyo: B. Osmanlı Bankası o 5 Faizli, 1918 tarihli Dahi- li İstikraz tahvilleri hamillerine 1 Mayıs 1934 vadeli ve 33 numaralı kupon bedelinin 1 Mayıs 1934 tarihin. den itibaren OSMANLI BANKASI'nın Galata ve Ankara İdareleri ile Vilâyet merkezlerindeki bilümum şubeleri gişele. rinden tediyosine başlanacağı ilân olu- nr, 20 Türk lirası itibari kıymetli beher tahvil kuponuna mukabil kâğıt para o larak 50 kuruş verilecektir. Küponların, numara bordroları ile bir. likte ibraz ve tesliminde OSMANLI BANKASI tarafından hamillerine, tedi- ye için 5 (beş) gün sonra getirilmesi yüzlerindeki ayni çizgiler ve buru- yunda duran kotrayı gezmeğe git- tik. Neşide, pek beğendi; hemen yelkenleri açıp gezmek istiyor. — Daha tamiri bitmedi, yavrum. Bir kaç gün sabret. Genç kız, kotranım tamirini Ya- pan ustaya soruyor; — Yarm biter mi? Zavallı adam, şaşkın şaşkın ba- kıyor: — Daha bir haftalık iş var, kü- çük hanım! Neşidenin yüzü burüşuyor, ko - lumu tutuyor, beni sarsıyor: — Bir kaç usta daha getirtelim, hep birden çalışıp, iki günün içinde bitiriversinler! iyor: üçük hanım,. Boyalar ku- .. Elin göreceği işten ziya- de, vakit, zaman işi bu! Kotranın tamiri uzadıkça, Neşi- denin sinirleri bozuluyor : - — Çok uzadı, cici amca! — Artık bir iki günlük iş kaldı.. Neşide ile birlikte, Kalamış ko- | et'in edebi tefrikası: 55 KANLISIR şmuktazi bir makbuz verilecektir. Yazan: Mahmut YESARİ — Sen, ihmal ediyorsun, Hüs- rev amca! Kollarımı yanıma sarkıtıyorum: — Benim elimde ne var, kızım? — Bu tembel adamları defet... Tekrar Kalamışa gittik.. Sırı Nevres te orada idi. Neşideye tak- dim ettim: — İşte, kotrayı bulan Sırrı Nev- res Bey.. Sırrı Nevres, Genç kızın önünde hürmetle iğilmişti. Neşide, heyecanla elini uzattı: — Size, çok müteşekkiriz, Be- yefendi. Sirri Nevres, genç kızın elini neza- ketle öpmüştü; — Size, küçük'bir hizmette bu- lun muş olmakla müftehirim, ha- nimefendi. — Beybabam, sizden çok muhab betle bahsetti. Genç adam, memnuniyetle elle- rini uğuşturuyordu: ai Teveccüh buyururlar, efen- ima... 3 üncü sergisini açıyor Abidin Dino, Cemal Sait, Elif Naci, Nurullah Cemal, Zeki Faik, heykeltraş Zühtü Beylerden teşek- kül etmiş olan “D ü- | “D,, grupu mayısın ilk hafta- ğ ergisinin de ö- anat muhitimiz- a uyandıracağını şimdiden tahmin ederiz, “D,, grupunun bu sergisi kom- pozisyon sergisi olacakti inde tak- dirle karşılanmış olan “D,, grupu san'atkârları sık sık sergiler tertip etmekle ne kadar hummalı bir faa- liyetle çalışmakta olduklarını isbat ettikten sonra bu sergilerile mem- leketimizde senede ancak bir defa sergi aşan diğer meslektaşlarına karşı güzel bir teşvik hareketi gös- termiş oluyorlar. Teşekkül edeli henüz bir sene bile geçmemiş e e bize ü ri vermiş olan “D,, sanat - Nm bir kaç ay sonra Moskovada da bir sergi daha açacaklarını memnu - niyetle haber aldık. Gerek resim teşhir etmek, gerekse muhtelif ga- zete ve mecmualarda neşriyat yap- mak suretile yeni resmi memleke- timizde tanıtmak için gösterdikleri bu gayretleri ve ecnebi memleket. lerinde de Türk resminin takdirine vesile olmaları büyük bir hizmet ve muvaffakıyettir. “D,, san'atkâr- larmı tebrik ederiz. ISTANE 18,15: Plâk meyi muhtelif neşriyat ta. (Kaman Reşat Vezibe H. Muzaffer Ajans ve borsa haberi siri hanımın iştirakile bütün Türklerin göğüslerini VATANDAŞ: 7AM> 15 Nİsan (Perşsmbe akşamından itibarın o Beyoğlunda “TÜRK ve SUMER SINEMALARINDA fl ANKARA Türkiyenin Kalbidir | iftiharla kabartacak Türkçe sözlü bir Büyük Gazinin yüksek rehberliğile Türkün yarattığı eserleri bu filimde görecek ve alkışlayacaksınız. ve çocuklarına göster; —'Bu filmi gör şaheser! imaline mahsus Türk Bü'ün taşra sinemaları müdürlerine: Fılmin gösterme tarihini tespit için ( Haka Film ) e telgrafla müracaat ediniz. MNAMEEME) Hali Kâmil Film Yün 8 Pamuk İpliği ve Akmişe ve saire Anonim şirketinden: 14 Mart 1934 tarihinde adi surette toplanmış olan hissedarlar umumi heye- nde 23 numerolu kupona ait olup heyetçe tasvip olunan temettü hissesinin tedi- yesi tarih veya tarihlerinin tayin ve tesbitinin Meclisi idareye bırakılması karar altına alınmış olduğundan işbu karar mucibince 1 Mayıs 1934 tarihinden itibaren kuponlar delinerek hamillerine iade edilmek suretile beher kupona isabet eden hissei temettüa mahsuben (491) dörtyüz doksan bir kuruşun tasfiye edileceği ve mütebaki hissei temettüün de delinmiş kuponlar mukabilinde tediyesi tarihi- nin bilâhara gazetelerle ilân olunacağı şirket hissedarlarının ittilama vazolunur. Harik Hayat Müessif Bir Ölüm etli zabıta erkânmdan sabık faiz Dele müdürü Ömer Bey kalp sekteninden vefat etmiştir. Cenazesi bugün öğleden soora Şişi Hanmoğlu sokağındaki 38 numaralı hanesini kaldırılarak Feriköy camli gerilinde eda edildikten sonra Feriköy ezailiğma defnedilecektir. Cenabı Hak milei kederdidesine sabru cemil ihsan buyursun. VARŞOYA, 148 m. 18: Müsahabe, 18,18: Polonya şarkıları. 19 40: Harmonistlerin kameri. 204 ten neçeli Dans musikisi, — Müsahabe, — Dans musi- kini, BUDAPEŞTE,550m. 18430; Futbol maçını orkestrası; 20,30: Konferanı kılarından mürekkep kar berleri. 23: Nandol Reksinin i open orkestrasının konseri, 245 Royal ötelindeni: damı swesikisi. TE, FLORANSA parçaları; “18; Spor ve sir haberler, 21,10: Komser, 22: Shakesperin erlerinden bir temsil. Müteakiben son ha VIYANA, Sö m. e el — Hafif musiki, Zi; “Caz ve aşk, isimli halk | par, Büyük oporadan, alçak HAMBURG,33Z m. 19; Taganaili konser, 19,55: Piyes. 201,40: Spor haberleri, 2055; o Hava haberleri, Zi: e e LGRAT,4M3i m. 17, Plâk. 1730: Yuposlevya şarkıları 18 peer ağlara 2 Müsnhaba, 20: Me, « davanavi tarafından . keler 2050; Müralake, 21tl Kirin piyano refakatile Mozartım eserlerinden kon ser. 2130: Reklanlar: 2140: Rad 22.30: Popüler Sırk mun Muht Mütsskibem ROMA, NAPOLİ, BARI 7495; Marla Ceştanın eserlerinden üç perde: . haberler. (Ayai programı 25,45: metrelik kma dalgalı istasyon da meç- reder.) : ş Neden bilmem, Sırrı Nevresin Ne- | şide ile konuşması, bana eza veri- yordu! Neşidenin teveccüh ve alâ- ka göstermesi, nedense, hoşuma gitmiyordu: leşide, Sırrı Nevrese tatlı tatlı gülümsüyordu: — Kotra ile gezmelerimize işti: râk edersiniz, değil mi beyefendi? Sırrı Nevres, nezaketle boyun kırmıştı: — Minnet ve şükranla fendi, —Denizcilikten anlar mısınız, Beyefendi? — Biraz... < Neşide, bana, dönmüştü: — Hüsrev amcaya sormuyorum. Çünkü onun bilmediği, elinden gel. miyen yoktur. Kesik kesik güldüm: — Münlesef yavrum, bu ,kayık değil, kotra! Yelken kullanmak ay- rı bir hünerdir. — Onu da öğrenirsin, Hüsrev amca! hanıme- Evvelâ, bir kaptan bulma - Tıyız. Kotra büyüktür. Kolay idare edilmez. Neşide, elile omuzunu okşuyor- du: — Sen, çabuk onu da öğrenir- sin. Sırrı Nevres, beni dikkatle sü- Bakırköy Barut Fabrikala- Fı muhafız efradını iaşeleri i- çin Haziran 934 iptidasından Teşrinisani 934 nihayetine ka dar altı ay zarfında “alınacak “aşağıda cins ve mıktarı yazılı Et, Ekmek ve yeşil sebze ay- “r ayrı açık münakasaya “ko- nulmuştur, Taliplerin şartna- meleri görmek üzere pazartesi ve perşembe günleri ve müna- kasaya girmek için 10 Mayıs 934 perşembe günü saat 14 de Fabrikada Satmalma Komis- yonuna müracaatları. (486) Kaza (15941) Otomobil ve Sigortalarmızı Galatada Ünyon Handa Kâin ÜNYON SİGORTASINA yaptırınız. Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan ÜNYON Kumpanyasma bir kere uğramadan sigorta yaptırmaymız. Telefon : Beyoğlu 4.4888 1830 3 üncü kolordu ilânları | M.M.V. Sa. Al, Kom. dan: Hava kıt'atı için Diyarbe: kir'de Ali Pmarde yapılacak olan bir efrat paviyonu inşası kapalı zarfla münakasaya kon muştur. Ihalesi 15-5.934 salı günü saat 10,30 dadır. Talip- lerin şartnamelerini görmek i- çin her gün öğleden sonra ve münakasaya iştirak içinde o gün ve vaktinden evvel teklif ve teminat mektuplarile An kara'da M. M. V. Sa. Al. Ko- misyonuna müracaatları. (3502) (1780) 2176 Kullanmakta olduğum © mühürümü gayip — etdim kimseye * borcum ok madığndan hükmü olmadığını ilân e- derim. Gedik paşada tiyatro eaddesin- de 19 numarada Kefeli Zade merhum Haci Mehmet Efendi Refikası Fatma, Bakırköy sulh hakimliğinden < Muhittin Beyle Atam Efendinin şa- yian mütesarrif oldukları sakız ağacında Yali sokağında Eski 84 ve yeni 2 numa- ralı ve 5500 ira kiymeti muhammeneli malumelmikdar bahçeyi havi dokuz o da iki sofa iki halâ bir matbah bir sar. nıç ve bir mahzen ve tulumba ve meza- reti fevkalâdeyi havi bir bap hanenin i- zalei suyu zımnında paraya çevrilmesine karar verilmiş ve mayism 14 üncü pazar. tesi günü saat 15 te birinci artırması ic- ra kılınıcağından bermucibi kanun kıy meti muhammenesinin e yüzde 75 şini bulduğu takdirde ihalei katiyesinin icra kılımacağı ve aksi halde artırma tarihin- den itibaren 15 inci günü ikinci artır- ması icra kılmacağından talip olanların ve şartnamesini görmek arzu edenlerin kıymeti muhaminesin yüzde 7,50 nispe- tinde pey akçesile müracaatları ilân ©- lunur. (15134) | | : İttihat Değirmencilik #| Türk Anonim Şirketinden Şirketimizin 11 Mart 1934 tari inikat eden heyeti umumiyesinde haz olunan mukarrerata tevfikan 198 senesi devrel munmelâti için faiz ve mettü olarak işbu şehri Mayın birini gününden itibaren Osmanlı Bankasi ile Doyçe Oryantbank ve Banka Komerçir. yale İtalyana gişelerinde hisse mizin 24 numerolu kuponuna yüz altmış beş kuruş ve müessis b rimizin 24 numaralı kuponuna mukaPi iki yüz elli altı kuruş tediye edileci ve icabeden bordrolar balâdaki isin Galata gişelerinde alâ emrine amade bulundurulduğu ilân nur. (15950) Meclisi İl Istanbul dördüncü icra dan : Tamamına yeminli ehli vukuf dan üçbin üçyüz yetmiş lira kıymet tir edilmiş olan İstanbulda Hi Sofular mahallesinin bakkal sokağt! &ski 22 ve 22 mükerrer ve yeni 9-11 maralı iki bap ahşap hanenin rr açık © artılmaya çıkarılmış 9-4-934 tarihinde şartnameyi div: ye talik edilerek 24-5-934 tarihine sadif perşembe günü saat ondörttem © iltiya kadar İstanbul dördüncü dairesinde satılacaktır. Artırmaya # rak için #üzde yedi buçuk teminat *« alınmaz, Müterakim vergi / vakıf icaresi müşteriye aittir. Arl bedeli muhammen kıymetin yüzde miş beşi bulduğu takdirde ihalesi Iacaktır, Aksi halde en son artıran” hüdü baki kalmak üzere artırma 08 İ gün daha temdit ettirilerek 9-6-934 hine müsadif cumartesi günü ayni | te en çok artırana ihale edilecektir. # No. İu icra kanunun 126 ıncı mad tevfikan ipotek sahibi alacaklı ile alâkadarların ve irtifak hakkı nin dahi gayri menkül üzerindeki rint ve hüsusiyle faiz ve masarife olan iddialarını evrakı müsbetelerile gün içinde icra dairesine bildiri Tâzımdır. Aksi halde hakları tabi laşmasmdan hariç kalırlar, Alâkada”” No. lu dosyasile memuriyetimize caatları ilân olunur. (15936) anı Asrın ümdesi “ MİLLİYET” Gelen evrak geri | verilmez. — geçen nüshalar 18 kuruştur. — matbasya ait işler için müdüriyete cast edilir. Gazetemiz ilânların met” timi kabul etmez. (1863) Kilo Cinsi 1300 Sığır Eti 9000 o Ekmek 300 Patates 200 Kurusovan 60 Taze Bakla 60 Ispanak 210 , Sakız Kabağı 300 (o Tazeayşekadmfa- sulyesi 200 Kırmızı Domates 360 Patlıcan 150 oTazeBamya 60 Pırasa 60 Lahana zü; yor: — Çok çevik bir vücudünüz var, Beyefendi.. Bu müdahaneler, iltifatlar, beni sıkıyor. Bu manasız konuşmanın da bir tadı yok. Neşidenin usulca kolundan çekiyorum: e — Yavaş yavaş , biz gidelim, Bu, Neşidenin keyfini kaçırır gibi oldu: — Neye acele ediyorsun, Hüs- rev amca? e e yapacak bir işimiz İma Genç kız, ağlayan bir bakışla gözlerimin içine bakıyor: — Körfezde, tecrübe için kü * çük bir tur da yapamaz mıyız? Yavaş mıza rağ - men Sırrı Nevres, bizi duyabiliyor. du: — Maalesef hanımefendi. Ha- va imbat.. 'Neşide, anlamamıştı, sordu: — İmbat mı? Sırrı Nevres, elile gök yüzünü ok.. Rüzgâr esmiyor. rin bu illeti vardır. Neşide, Sırrı Nevresin izahını, adeta hürmetle dinliyordu: — Siz, bavadan da anlıyorsu - nuz, Beyefendi. | Sırrı Nevres, mahiyete ben ziyen bir boyun büküşle gülümsü. yordu. Kotrada çalışan usta, Neşi- deye yaklaşmıştı: — Yarın, hazır, küçük hanim. Neşide, pek sevinmişti: — Bahşişiniz benden.. Usta, bana, yan yan bakıyor « du — Bâhşişimi evvelden aldım, küçük hazım. 'Neşide, sağ topuğu üzerinde çarh eder gibi süratle dönmüş - tü: — Sahi mi, Hüsrev Amca? Omuzlarımı kaldırdım: — Bilmem.. Öyle olacak... Usta, elinin tersile bıyıklarını sıvazlıyordu: de , bahşışını hem hiç söyletmeden verir. - Neşide, muhakkak kendi tara- fından bir hediye vermek, mile göstermek niyetinde idi — Benimki, sizin pazarlı; hil değil.. Sizin iki ayağınızı bir pabuca soktum, hattâ işinize bile ET oldum. sta, mahcup önüne belek > — Estafurullah küçük hanım.. Ben, gayri ihtiyari Sırrı Nevre- i se “dikkat etmeğe başlamıştı Neşide ile ustanın garip bir alâka ile dinlem Sırrı Nevres, bu rü cihetten, ne noktadan di lenmeğe değer buluyordu: aüieğ aa cömertliği mi onu alâkadar yordu? Sırrı Nevres, kumar# kün bir gençti. Kumarbazla” mertliği, tabii görürler. Yo genç kızın, veya bir minnet, bir vicdan borc“ girmeği istememesine, i na fahammül i şıyordu? Bir ihtimali, daha kuvvet luyordum. Sırrı Nevres, Nef babası Halim Sireti, tan lim Siret gibi kararsız ve sız bir babanın kızından, sil kararlar, asil alâkalar be yor muydu? z Neşide, yüzü hafifçe rak sordu: — Evli misiniz? Usta, bu, birden cevap veremedi, du: : — Evet, küçük hanım” ğunuz var mi? — Allah cümleninkini b*'4 sın; sekiz yaşında bir kızı? — Bitmedi ği