ği —.— 2” ge Ky e . < F 3 : Kk t Mm > e gm e NN ee m e | MUTEFERRIK HABERLER | MAHKEMELERDE Tilki Recep 3 sene hapis yatacak, m sene de nezaret altında kalacak.. Aynalı Kavakta Raşit efendinin evinden bir çok eşya © çalmaktan suçlu Tilki Receple © Mehmudun muhakemeleri dün birinci ceza mahkemesinde neticelenmiştir. Tilki Recebin cürmü sabit ol- duğundan 3 sene müddetle hapse konulmasına, cezasını bitirip çık - tıktan sonra da 3 sene (o müddetle emniyet umumiye nezareti altında bulundurulmasına karar verilmiş - tir. Mahmudun cürmü sabit olma- 4, beraet etmiştir. tir yankesici mahküm oldu Tophanede Mehmet kaptanın saatini çarpmaktan suçlu yankesi- ci Hayatinin de muhakemesi ikmal edilmiş, onun da bir sene hapse konulmasına ve bir sene emniyeti umumiye nezareti altında bulun - durulmasına karar verilmiştir. Yeni vazifelerine başlıyan hâkimler İstanbul Asliye mahkemesi aza lığma tayin edilen Murat Hulüsi Beyle Adalar sulh hâkimliğine ta- yin edilen başmüddelumumi mua - vinlerinden Niyazi Beyler dün şeh- rimize gelmişler ve vazifelerine bağ lamışlardır. Ateşten, -sağlam çıkan yegâne kasa Adliye yangın yerindeki son ka- sann dün açılmasına teşebbüs edil- miş , fakat akşama kadar uğraşıl- dığı halde kasa çok sağlam olduğu için açılması kabil olamamıştır. Kasa bugün oksij caktır. Bu vaziyet d muhteviyatının ateşten müteessir olmamış olarak çıkacağı ümit edil mektedir. Adliye yangını maznnnları N Adliye yangını dav: rüyet e- dildiği esnada evvelki gün İzmit- te tahliye edilen maznunlardan o- | dabaşı Mehmet ağa ile kapıcı Ah met dün İstanbula gelmişlerdir. ,Maznunlardan Etemin de dün “ istida müracaat derek tahliye talebinde bulanduğu, fakat mahkemenin henüz bu tsle- 3 cevap vermediği söylenmekte - ir, Mahkemenin bugün cevap ver- mesi muhtemeldir. İstanbulda din- lenecek şahitler için de henüz İs tanbul adliyesine talimat gelme - miştir. Altın kaçakçısı Allın ihracı maddesinden maz - Dun Abidin Efendi ihtisas mahke - mesince 4200 kuruş ağır para ceza- sına mahküm edilmiş ve altınların da müsaderesine karar verilmiştir. Mahkemelerin nakli ütef ».r.k mahallerde ça- lişan adliye daivelerinin mümkün olduğu kadar bir araya toplanma 8ı için henüz adliys vekâletinden bir emir gelmemiştir. Bilhassa ce- za mahkemelerinin müddetumu - milikten ve istintak dairelerinden uzakta bulunması tatbikatta bazı müşkül lâtı mucip olduğundan bu dairelerin bir an evvel buraya top “Tarihi roman :169 DAVETLER Akil Muhtar Beyin konferansı Profesör Dr. Aki Muhtar Bey cu- ma günü saat 15te Halkevinde bir konferans verecetkir. İstanbul kadın - lar birliğnin tertip ettiği bu konferans tan sonra genç sanatkarlar tarafım - dan bir de konser verilecektir. Kongreye davet Kasımpaşa Fıkaraperver Cemiye « tinden: Kasımpaşa Fıkaraperver hayir mü- esesesinin 934 senesi topla 13-44- 934 tarihine müsadif cuma ü saat 10,5 da icra edileceğinden azayi muh teremenin toplantıya gelmeleri rica © Tunur. Nakiye “Hanımın konferansı Önümüzdeki cuma günü, Şehremi- ni yeni nahiye binası salonunda şehir wmumi meclisi azasından Nakiye Ha- am tarafından Türk kadınlığı mev - zuu etrafında bir konferans verilecek tir. Dr: İsmail Kenan Bey Doktor İsmail Kenan Bey mü- him bir hastalık için yapılacak konsültasyonda bulunmak üze- re Viyanaya çağrılmış ve dün hare- ket etmişti Doktor İsmeti Kenah Bey bu fr sattan istifade ederek kısa mevceli diyatermi hakkında tetkikatta bu- hunduktan sonra on beş güne kadar şehrimize dönecektir. Kari ilime Edirne erkek muallim mek- tehinin bir tavzihi Kari sütunumuzda Edirnede hasta bir talebenin bize gönderdiği mek- tuptan bahsetmiştik. Dün mektep i - daresinden aldığımız şu tavzihi ayni sütuna dercediyoruz: Gazetenizin 23-2-934 tarih ve 2888 numaralı nüshasının yedinci sayıfasın 1) başlığ altında meşret- tığiniz mektebimiz taleb>snden Saip Hfendinin imzasını laşyan O meklup muhteviyatı tavzih ve tashihe o nfühtaç görülmüştür. 1 — Saip Efendide iddia ettiği gi bi sari veileri bir hastalık yoktur. Olan idi mektepte bulundurulması ca iz olmazdı. Z — Yalnız doktorlarca o prevantor yonda istirahatma lüzum gösterilmiş olduğundan raporu vekâlete takdim kılınmıştır. Bu müessesenin kadrosu t olduğundan sıra beklemesi ilesinin olmadığ: doğru de - ğildir. Malkarada annesi ve ailesi var dir. 4 — Bu efendiye mektepçe her tür Tü'yardım yapılmış ailesi nezdine gön derilmekle iktifa edilmesi mümkün İ- ken masrafı mektepten verilerek mü - kerreren İstanbula roniken muayene- lanması icap etmektedir. Önümüzdeki hafta zarfında ceza mahkemelerinin müddeiumumi - liğin bir katını işgal etmekts ol- duğu postahanenin üst kat'na nak- Hi için teşebbüsler yapılmaktadır. | Bir tavzih 9 nisan tarihli sayımızın üçün. cü sahifesinde (Deli mi değil mi?) serlâvhası altında Amasyada bir arkadaşını öldürmekten © mazmun Süreyya hanımdan bahsediliyor - da. ,, Adli tep işleri umum müdürlü. ünden aldığımız bir | tezkerede, müessesenin adli işler & hakkında MIELLİYEL LAKŞAMDA ii MiSAN 1954 Bartında Gazi günü BARTİN, 10 (A.A.) — Dün Bartınlıların Gazi günü idi, Şehir, | baştan başa donandı. Gece cüm- İ huriyet halk fırkasının tertip etti- İ ği toplantıya binlerce halk iştirak etti, Muallim Hakkı'Bey büyük inkılâbımızın tarihçesini yaptı. Orta mektep müdürü Veli oğlu İhsan bey, pek heyecanlı bir hi- tabede bulundu. Halk, bu günü derin bir sevinç içinde tesit etti. Efgan elçisi Bursada BURSA, 10 (A.A.) — Efgan elçisi Ahmet Han, dün, Balıkesir yolu ile şehrimize gelmiğtir. Balıkesir idare şefleri kongresi BALIKESİR; (Milliyet) — Kon grenin devamı - müddetince idare şeflerinin idari meseleler üzerinde- ki izahat ve münakaşalarından son ra bu celsede Vali Salim Bey köy kanununun tatbikine daha fazla gayretle devam edilmesini izah et- miş, bu tatbikat için nahiye müdür- lerinin mütemadi kontrol yapması icap ettiği nazarı dikkate almarak bunun için bir miktar tahsisata ih. tiyaç olduğu anlaşılmış, son ce!se- de hazır bulunan vilâyet meclisi u- mumi azaları bu tahsisatın memnu | niyetle vazedileceğini beyan etmiş- için lâzım olan bu tahsisatın kon- masına umumi meclis azala'nının ta raftar oluşları Vali Beyi memnun bırakmış vaziyeti merkeze bildire - ceğini ifade etmiştir. Köy kanunu, köy bütçesi üzerin- deki geçmiş müzakerelerde hemen her müşkül cihet sinceden inceye gözden geçirilmişti , Bu müzakerelerin o bitamında halkeki vilâyet idare reislerile, i dare şeflerine bir ziyafet vermiş ve bu arada da nutuklar söylen- miştir, Kongre son celsesini de yapmış ve celse Vali Salim Beyin bir nut- kile kapanmıştır. Küçük itilâf ta Sovyetleri:» Tanıyacak: (Başı 1 inci sahilede) Moskovaya tayini muhtemeldir. M. Titulescu da Cenevrede BELGRAT, 10. A.A, — Havas ajansı muhabirinden : M. Titulescu, dün buraya geldi, Yugoslavya hariciye nazırı M. Yev tiç ile görüştü. Akşam © üzeri Ce- nevreye hareket etti. M. Titulescu Paris ve Cenevre- de küçük itilâfı temsil edeceği için M. Yevtiç ile mülâkatı büyük bir anlaşma olduğunu bu vesile ile bir kere daha teyit etmektedir. Yevtiç Titülesko mülâkatı BELGRAT, 10 (A.A.) — Zag reyde çıkan Novosti gazetesi dün iki saat süren Yevtiç - Titülesko mü lâkatında , iki hariciye nazırmın küçük itilâf devletlerini alâkadar eden bütü- meseleleri tetkik ettik- lerini yazı; *r. . Gazete M. Tituleskonun Cenev- hiç bir şey söylememek esaslı pren siplerinden olduğu bildirilmekte - Güneşin Oğlu Hitay ne yapacağını ve nereye gideceğini bilm'yordu. O gün odasında kendi kendine Mn dn — Hele bir akşam olsun.. Orta- lık kararsm.. o Yıldızlar doğsun. Bu gece de taliimi ve geleceği gök- lerden soracağım. kk Akşam oldu.. Ortalık karardı. Yıldızlar doğdu. Gökte ağlayan ışıklar vardı. Hitay'ın gözleri mavi kubbede kendi yıldızmı arıyordu. Çoban kızı, Hamat semasını kap yan yıldızlar arasında uçuyor gi- biydi. Ay, gökte ışıyan bir ateş kayna- ğına benziyordu.. Gecenin koy- nundan sıyrılıp çıkmıştı, ği Gökteki yıldızlar ona sanki: — Aradığın yıldız bizim # mızda kaldı.. Onu görmek iç'n sa- bah: bekliyeceksin! Diye fısıldamıstı. Yazan: İskender FAHREDDIN iy ömütli bakışlarla, başı yu- ağını bulmağa çalışıyor- Bekliyecekti... Sabah oluncaya kadar.. Gece ile gündüz öpüşünceye kadar bekli- yecekti, Saatler geçiyordu. Ve saatler geçtikçe solgunlaşan yüzü üm ve neşenin yarattığı renklerle bezeniyordu. Gözünün önünde yükselen yal- çın dağların tepelerine bir bas makta çıkıp dünyayı seyretmek... Yıldızını yükseklerden elile tutup çıkarmak istiyordu. Başı yukarda.. Bekledi. Sabah oluncaya kadar.. Gece ile liği vedalaşıncaya kadar bek- li. Asılar kadar uzun saatler geç- ti “Güneş doğarken ve yıldızlar bi- pideler b birer kayoluri ibi e ETA rede M. Benes ile de ayni mesele- ler hakkında gö: imi ilâve et- in rüşeceğini ilâve yapraklar gibi sarartmışlı. O, artık gözünün önünde yükse len yalçın dağların tepelerinde do- Taşmıyordu. Yerde:. Toprak üstünde ve yıl. dızlardan çok uzaklarda bulundu- Öksüz bir çocuk gibi dudakları- nı büktü; — Sertelli'de başımı kaldırdı- ğım zaman yıldızımı çabuk görür- düm. Bu (esrar beldesi)nin kubbe- si o kadar küçük mü ki, Tanrım, benim yıldızım oraya sığışama- mış?! Hitay ağlıyordu, b “O, bir damla zehirle ölür mü sanıyorsun?,, Gece yarısı... Sarayın bahçesinden yılan gibi süzülüp giden bir. gölge, Oşaser'in karısını yattığı oda kapısı önün- de durmuştu. Kapı dışından sürmelidi, Gölge birdenbire ortadan kay- boldu. Kapının sürmesini açan adam, kraliçe ile odada yavaş yavaş ko- nuşuyordu: — İstediğin zöhir şü böynuzun içinde, — Bunun içinde bir şey yok. lerdir. İdari işlerde muvaffakıyet | Trakyada hayvan ırkı | Inanlı ayğır deposu Trakyada hay- van ırkının ıslâhına çalışıyor Solda aygır deposu müdiriyet binası, sağda memur evleri, solda ay- gır deposunun dahili ve harici manzarası, ortada baytar müdürü Şevki Bey, aşağıda damızlıklar. TEKİRDAG (Milliyet) — Bu mektubumda Trakyanın çok müte- kâmil bir müesresesinden vilâye - timizin Muratlı nahiyesinde İnanlı ayğır deposunda bahsedeceğim, Trakya vilâyetleri at ve sığır - * but gökteki yıldızlar larının ıslahı için 931 senesi için - de vilâyetin İnanlı mevkiinde bir aygir deposu ve yüz ineklik İnek - hane vücude getirilmiştir. Aygır deposu için 931 senesi Fransadan 7 baş Ardenne aygırı ile diğer yer lerden daha iki aygır mübayaa e - dilmişti. 932 senesi Damızlık gır mevcudu 17 ve 933 senesi ise 21 başa iblâğ edildi. Ayrıca vilâ - yetimiz hususi muhasebesi tarafın dan yarış ve ıslah encümeni mari- fetile Fransadan iki baş İngiliz ay gırı ve ayrıca bir baş Arapp aygırı ile iki Kıbrıs merkebi mübayaa e - dildi. Vilâyetimiz sığırların bü - yük bir kısmı Plevne sığırları esa- smda çift hayvanları olduğunu ve kuvvet ve metanet itibarile tanın- mış bulunduğu söyleniyor. Köylü- müzün ve ziraat ve nakliyat işlerin de en ziyade istinat ettiği hayvan- lardır. Bu hayvanlarımızın da at- larda olduğu gibi cüsse ve kameti gittikçe küçülmüş, kuvvet ve sair verim kabiliyetleri o nisbette azal mış bir vaziyette idi. Bu ciheti na- zarı itibara alan hükümetimiz Trak ya sığırlarının ıslahı için vilâyeti « | miz İnanlı mevkiinde 100 inek is- tiap edecek bir İnekhane tesisini | lüzumlu görmüştür. Bundan mak - sat damızlık boğa yetiştirmek ve sağlam olarak köylere tevzi etmek ten kerim İnekhanemiz bu tev - ziata iki seneden beri başlamışlır. Ayrıca vilâyetimiz tarafmdan da. mızlık boğalar mübayâa edilerek köylere tevzi olunmuştur.Bunlarda — Yavaş.. Dikkat et.. Dökersin! — İçinde e yz yok dedim- . Bomboş bir keçi boynuzu. ve Dibine çökmüştür. İç'ne bi- raz su koyarsan meydana çıkar. — Bu zehir yetmez. — Kaç kişiyi zehirlemek isti: yorsun? — Yalnız onu... — Bu zehir çok bile. Tamam beş damla.. — Beş damla mı dedin?! Ben fa re öldürecek değilim. Koskocaman büi arslan zehirleyeceğim. Haydi git, bu boynuzu doldur da gel! Erkek sesi sertleşti: — Bunun bir damlası beş can soğutur. (Kuvvet ilâhı) yirmi beş insan kuvvetini taşır, dediler. O. | nun için beş damla getirdim. Ba. | na itimat et, Ben bu kadarcık ze. hirle bir orduyu öldürürüm. — Pek âlâ.. Hançer nerede? —— Kral hançere lüzum olmadı- ğını söyledi. — Yanımda bir çivi bile yok. O- | nun etsafındaki adamların belle- rinde uzun palalar sallanıyor. Ya- rm bana mutlaka bir hançer getir- melisin? . — Öteki hançer ne oldu? — Ya rüzgârların eli kaptı.. Ya- ö i çekti. Ne ol- duğunu bilmiyorum.. Bir hançere «ilifiyecım ver. (S1) baştan ibarettir. Hülâsa: Sal. tanat devrinde hayvanlarımızın tek sir ve ıslahı işlerinde gösterilen bü yük alâkasızlığa karşı Cümhuriyet hükümeti bu işe lâyik olduğu kıy- met ye ehemmiyeti vermiştir. Bu sayede vilâyetimiz dahilinde de başlık hayvan hastalıklarına kar - ş yapılan esaslı mücadelelerle hastalıkların mikdarıtahdit edile - rek hayvanlarımız seneden seneye artmakta ve yetiştirme ıslah işle - rinde de tekâmüle doğru emin a - dımlarla gidilmektedir. temsil heyeti vardır. Her hafta mü kik akla 2) Vel ALi TRABZON, (Milliyet) — T rabzon spor kulübünde Tekirdağdan ihrat TEKİRDAĞ, (Milli manımıza gelen Alman bir vapura iki yüz elli to rında mısır yüklenmiştir. zin 933 senesi istatistiği! ran Tekirdağ limanından ihracat bir milyon yedi ra, ithalât ise bir milyon kuz bin lira ki ihracatımı! yüz bin lira gibi bir f: çarpmaktadır. Geçen mevsiminde ihracat mah <e stok mallar sevkedili Halbuki bu sene hâlâ bo camlı bir faaliyet müşah mekte, âdeta harman me! bi borsaya zahire gelmel iki üç ay içinde 80 - 90 raddesinde mısır ihracati tır, Geçen sene havaların desizliği mütemadiyen mesi dolayısile bazı m döğülmemiş saplar muh mektedir.'Havalar ısınd de bu sapların döğülmesi nacağı anlaşılıyor. Bandırmadan ihrat BANDRMA, (Milliyet. bancı memleketlere zah bubat ihracı devam etme hafta içinde İtalya band reso vapurile Yafaya, buğday, Alman bandralt purile Anvers ve Hambul kilo kaplıca 41,000 kilo nan bandralı Namikos Reyiyo, Katanyo ve Malti larma 125,090 kilo yulı seksen bir bin yedi yüz kil ihraç edilmiştir. Muazzam bir kışi TRABZON, (Milliyet) da halkın yardımı ile m kinci bir kışla yapılmak huriyet Halk fırkası vilâyöi * reisi Ruhi Beyin büyük gö, rinin inzimamile inşaatı dj mekte olan yeni (o kışlar resmi yakında yapılacaki Ayrıca iki yüz hayvan racak yeni bir tavla da inin cektir. Trabzon spor klubünün temsil kö ler veren. bu kulüp (Sancağın şerefi) adındaki piyesi temsil etmiştir. Bütün kış mevsimi boyunca devam eden bu haftalık omüsasf kulübün alaturka ve alafıranga saz heyeti de iştirak etmek! (Sancağın şerefi) banımlar arasında en çok heyecan ran piyeslerden biri olmuştur. — Oşaser soruyor: Yarm bu iş bitmiyecek mi? Genç kadın, ümitsiz, sözüne de- vam etti: — Yarın ummam... — Öbür gün? — Belki... ; — Kralın tahammülü Kalmadı: (Kurt ağzmdaki kuzuyu nasıl kur- tarmalı?) Diyerek başını taştan ta- şa vuruyor. Onu yarın zehirleme- ğe çalış! — Ya ölmezse...? — Bu zehiri içip te ölmemek kabil mi? — Boğayı yenen adamdan kor- — Zehiri de yenemez ya? — Ondan mı? — Evet.. — Korkmak, acımak demektir. O halde ona acıyorsun..! Hayır. Acımıyorum.. -— İnsan sevdiğine acır.. O bal de onu seviyorsun..! Haydi, itiraf et..l Kadın cevap vermedi. Zehiri getiren adam, genç ka- dın boynuna a. — Çabuk söyle.. seviyor- san bu zehiri sana içireceğim! Yılan başlı kad (Hamat) kralın ke! geliren adama söz veri neş'in oğlunu öldürecek getiren adam, kralı en hafızlarından biri idi. yanından âyrılırken: — Eğer Bora'yı iki öldürmezsen, iki gün zünde yaşayamıyacaksın* Demişti. Kral Oşaser, karısını vasrtasile tehdit etmel dr. Çünkü kraliçe Tü: ni öldürmek üzere sarafi ğe muvaffak olduğu h tadan beri hiç bir şey yaf tr, Acaba kralın karisi 5 dürmek istemiyor mıydı Oşaser karısından çok Mubhafızına: — Karım bu işi kendi pi tini gözeterek b'ran e ğe mecburdur. Taç ve 185 den alnan bir kral zeve& lan saltanatına elbette vuşmak isterdi. Ve Oşaser bunu dü: tusından şüphe etmeyi geçirmiyordu. A ,