pe . HABER — Akşam Postası 11 Nisan 1934 İnkılâg kürsüsün&&vMaİ;rı;ut Esat . Ömer ağlamıştı, Gült kin “yaptık,, diyor.. cak işleri yapmış ve hesabı Hakikaten bu iki vak'a i BÜ A Li (Baş tarafı 1 nci sayıfada) şekküllerinin her adımının her ha- tanın yeni filmleri Bu haftaki sinema programları, | oldukça, cazip denilebilir. Melek sinemasında “Madam Butterfiy,, filminin yıldızı Silvia Sidney ta- rafindan temsil edilmiş “Jenni Gerhart filmi gösteriliyor. Ameri- kalı hikâyeci Theodore Dreiser'in çok meşhur eserinden alınan bu film Avrupada alâka ile karşılan- | muş bir eserdir. Saray sineması “Şerlok Hol- mes,, filmini yarın akşımdan iti- baren göstermeğe başlıyacak. . Filmde Şerlok Holmes rolünü Ciive Brook yapıyor İpek sinemasında Pazar günün- | denberi “Şeytan kız,, isimli — film gösteriliyor. Filmin —baş artisti *“Paprika,, ve “Veronika,, filmleri- r.n mümessili Franziska Gaal'dır. | Sumer sinemasına gelince; bu- * rada da “Süzan banyoda!,, isimli | bir komedi filmi bu akşamdan iti- Faren gösterilmeğe baş!znacak- tır. Magda Sehncider tarafından | i Conchita Montanegre temsil edilen bu filmin şöyledir: mevzuu sebun fabrikatörü Santoriüsün S zıdır, Bir gün güzel san'atlar ıkıı- demisinde kendisini model zanne- den genç ressam Kurt Bah'la — ta- nışır. Kız ona - mödellik €tmeğe razı olur. Bah bir akşam Mariyon- | dan randevu almağa muvaffak ©- lur, Kızı, amcasına (Köpüren kalp ler) sabunundan mühim bir parti satacak olan babası randevusuna gitmesine mâni olur. Bah ta Mari- yonu uzun zaman bekledikten son- ra, gündüz yanında uşaklık, gece gartonluk etmekte bulunan — Bre- melin çalıştığı bara gider. Babası | ve amcasile orada bulunan Mari- yenu görerek bir koko! zanneder. | Rochelle Hudson C B Ha e A Mariyonun bunlardan para aldığı- nı görmesi de bu zannına kuvvet verir, Bah Bremele tabloyu Mari- yona götürmesini emreder. Bremel tabloyu Santoriüsün adamına sa- tar. Tablodan (Köpüren kalpler) sabunu için on binlerce reklâm bastırılır. Bunun kızının resmi- - ol- duğunu gören Santoriüs kızının ressamla evlenmesini ister. Kız da izahat vermek üzere Bahm evine kaşar. O esnada oraya gelen San- toriün, Bremelin yardımı ile — res- samla kızının barışmış ve seviş- mekte olduklarını görür. İki genç evlenirler.,, Çalınmış aşk Greta Garbonun yakında bir fil- mini göreceğiz: “Çalınmış aşk,, » Istanbulda bu isimle gösterilecek olan bu film İtalyan edibi Piran- dellonun bir piyesinden sinemaya | | alınmıştır. Mevzuu şudur: “Budapeştenin bir gece kaba- resinde çalışan Zara, ahlâk düşkü- nü, Salter isminde birinin edeta e- | siridir. Bu adamım zalimane halleri ta- hammül olunmaz bir şekil alınca Zara Toni'ye meylediyor. O, Za- ra'yı on seneden beri kaybolan Kont Bruno Varelli'nin — zevcesi Maria zannetmektedir. Zara Kont Bruno'nun evine gi- diyor, O da Zarayı zevcesi zanne- derek kabul ediyor. Bununla bera- ber bu hileden canı sıkılan Zara, K : ... BB henüz lamamhile Maria'nın yerini | işgal etmek istememektedir. Fa- kat, tatlı aşk dakikaları, ona, | P** Bruno'yu mes'ut etmekte devama karar verdirir, Salter, hiddetle, hakikt Maria'- | Jürbr meseli değil, cihan tarihinin | şaşmaz bir hakikatidir. Haksızlık nmn kız kardeşinin evine gidiyor. Bu kadın da bir şeyden şüphelen- mekte ve Maria'nın ölümü kanu- nen sabit olduğu takdirde onun verasetinde istifadesi bulumakta- dll'ı Yealar Zara ile Bruno'yu karşı- laştırırlar ve Zara'nın hilesini is - pat ederler. Zara da Salter'in ha- kikf Kontes Varelli diye tanıttığı kâdinın kendisi de Maria'nın — öl- müş olduğu “Hücum,, — esnasında kazaya uğrayan bahçıvanın kızı | Luçiya'dan başka kimse olmadığı- nı ispat eder. Bundan sonra, mahcup bir va- ziyette olan Zara, Bruno'ya karısı olmadığını itiraf eder ve şatoyu terketmek istediğini söyler. Fakat Bruno, ondan maziyi unutarak kendisile yeni bir istikbal — yarat- masını ve artık ne Zara, ne de Ma- ria olmadığını: “Kendisinin — onu istediği gibi,, olmasını rica eder.., S. Bedri Beye: İstediğiniz adresleri - bildiriyo- ruz: Paramount: 545, Marathon | Street, Hollywood, California—U. S A, Pathâ Nathan — 6 Rue Fran- | cocur — Paris 18 eme. Metro Galdwin Mayer: Cul- ver — City, California — U. S. A. ““Takas işleri Çekoslovak mahsulâtı ihraç e- den ticarethanelerle Türk mahsu- Jâtı ihraç eden ticarethaneler ara- larındaki iş münasebatında husu» si surette takas yapabileceklerdir. Hususi takas on bin liradan aşağı olmamak şartları dahilinde yapı- labilecektir. Hususi takas, zey- tin, zeytinyağı, fıstık, uvilı, ba- m, yumurlta, maden, palamut ::u...’: kereste, gülyağı, tiftik | ve yapağı, halı, kilim gibi mad- deler üzerinde olacaktır. Yunanlı misafirler — Şehrimizde bulunan Atina üni- versitesi talebeleri ile Romanya ta ve telgraf idaresi memurları dönecek- bugün memleketlerine lerdir. reketinin en ufak faaliyetinin iza- hı lâzımdır. Buna yalnız icrai ve- adli faaliyetler değil.. Teşrit teşek- küller de dahildir. Osmanlı mec - lisi meb'usanı buna riayette istical göstermedi, Veli Beyi dinlemedi. Fakat hain Vahdettinin idaresine baş eğerek takılmak — ıstırarında | kaldı. Dağıldığı gün kimseyi mü- tecssir etmedi. Vahdettin gibi bir vatan ve millet haininin fesih ira- desi kanunu esasiye uygun düştü. İşte mes'uliyeti idrak etmiyenler günün birinde bir hain eliyle de olsa uğradıkları akıbetten kimseyi müteessir etmezler. Hain bile hak kazanır. Ne hazin akıbet değil mi?!. Düşünebiliriz. ki mes'uliyet | mefhumu yalnız modern hukuku esasiye rejiminin bir icabı değil- dir. İstibdadin bile günün birin- de bir mes'uliyeti vardrı. Bu; müs- ! tebidin bir ihtilâl ile alaşağı — edi- lerek başının kopatılmasıdır. Kimsenin yaptığının yanma kât kalmaması yalnız bir Türk mes'uliyet mefhumunu ediyor. kadar, isâl edilen maddi hesaplar, cesinde gülebilir. Mes'ut ola Timsalleştiriyor, unutmayımız ki göz yaşı bil değildir. Nedir? Göz yaşı: Milletler göz yaşı değil, isterler.. Bir millet ancak Size Türk tarihinden devlet mes'uliyetini kavrıy sembol daha tesbit edeyim Büyük Nuretti Tarihte şehit Nurettin a şıyan bir devlet adamımı: Suriye Selçukilerindendir. salip) kova kova nihayet tıkadı. Muhasara etti, 0: nizlere dökeceği bir sıra vefa etmedi, Bu son işi cağı yetiştirmeyi Salâ yuübiye bıraktı. O d. arzu eltiği neticeyi a yı yenen bu büyük ideali: hanımı çok rahatsız gün ölüverirse çoluk ço€ çinecek bir şey bırakmı eden başları, koparırlar. Bunda şüphe edilmemelidir. Nerede Ne- ron? Hani XVI inci Lui? Ab- dülhamit nerede? Rus çarlarının kül olup savrulan cesedi nerde ve nerelerde?... Bunu tarihe sorunuz.. O size diyecek ki, milletlere karşı mes'uliyeti tanımıyan bunların ne- | vede olduğunu, nerelerde kaldı- gint ben de bilmiyorum ! Size mes'uliyetinm münasını müd- rik efsane haline inkılâp etmiş ol- sa bile bir iki vak'a anlatmak iste- rim. Ömer ağladı Bir gün halife Ömer ağlıyor- muş— Bu zatı çok severim, Çün- kü idealist bir milliyetçidir. Temiz yüksek seciyeli bir adamdır. Bü- yük bir adamdır. (Medeniyeti is- lâmiye tarihi Corci Zeydan) — neden ağladığını sormuşlar. le" ağlamıyayım, halifeyim.. İslâm mülkü çok büyüktü. Fırat boyun- da ıssız bir gecede çobanın koyu- nunu bir kurt kapsa bunu da ben- den soracaklar demiş. Ve artık mes'uliyeti kaldıramıyacak kadar zayiflediğini ağlıya ağlıya anlat- | mış!.-Kasası Enbiya Cevdet Paşa- Gene Ömerin son nefeslerinde oğ- luna: Halife intihabına sen de iştirak et fakat halifeliğe intihap edilirsen kabul etme, demiş. — Bu- nun sebebini soranlara: — Bir aileden bir kurban kâfi- dir. İşte o kurban da benim — de- miş! Milli Türk tarihimizde de böyle nımların zi larından şikâyet edermiş, rı kendisi için de istermi, (Nurettin şehit) — Iırii niyle ismini söylüyorum. na kat'i cevabını vermiş, v ben şunları söylemiştir: “Millet hazinesi bize ğildir. Onu istediğim gibi demem, Devlet Mfı:undâ muharebelerde kılıç payt (Humus) da hisseme birer üç dükkân düştü. Öldüği man senin ve çocuklırınıiı sı bundan ibarettir. Bizin mız budur fazlası değil!.-, Hanımlar, Beyler!, Şehit Nurettinin bu ceş den bir kitabedir. Büyük dir. Nurettinin bu cevabı, kin sütunları Türk hukuk kilerine göre devlet mefk devlet idaresi mefhumunu dar ince ve yüksek bir $e) ğunu bize bütün mânasıy mağa kâfidir; sanırım, Hanımlar, Beyler!. Uzaktan bakanlara pel gelen devlet idaresi müm da işlerin başında buluna; lr adamlara sorulsa, bun cıdan başka, fakat bir ül ideal yolunda 'çekilen bir başka bir şey olmadığını 1 ta zorluk çekilmezdi. Bu; senbolist vak'alar az değildir. Gültekin iş gördü Meşhur (Gültekin sütunları) baştan başa millete verilmiş he- sapla doludur. Bu sütunlarda de- niyor ki: Millet topraksızdı. Top- rak sazibi oldu. Millet fakirdi. Zengin oldu. Milletini hakları gö- zetilmiyordu. Hak yerine getiril- di. Milletin giyeceği yoktu. — Üst baş edindi. Karnı açtı. Tok ol-| du, ilâh:.. (Türk tarihi Rıza Nur). | Burada Arap ve Türk devlet adamı arasındaki bir farkı — teba- rüz ettirmek isterim: ağlamağa başlamış! — Şaşırmış gi- | bi bir vaziyete düşmüş bizimki ağ- | yi v L viçrenin bazı kanton sasilerine göre devlet vazifelerini kabul mecb tinkâf cezayı mucip olur Hakikaten ülkü saiki | dı devlet, millet işleri; ceza tehditlerine rağmen nır yüklerden olmazdı. | pahasına olsa da.. veveresc n dese Bevenen, Bursada balk Hilâliahmer ve Hima Cemiyetlerinin Bursa me leşerek yarın akşam belediyesi salonlarında tertip etmişlerdir. Balo eğlenceli olacağı anlaşıl N A AĞ