i ı ı ) “M Mussoliniye « cevap “İyi geçinmekisteriz,fakat korkumuz da yoktur,, ————-2e--——— İtalya Başvekilinin nutku hakkında takrir ve- | ren Mahmut Esat Beyin Mecliste söyledikleri Meclisin evvelki günkü içtima- da İzmir Mebusu Mahmut Esat Beyin verdiği takrir üzerine, Hari ciye Vekili Tevfik Rüştü Bey İtal- ya Başvekilin'n son nutku ve ver- diği teminat hakkında izahatta bulunmuş ve bu izahatı dünkü nüs hamızda neşretmiştik. Hariciye Vekilinin izahatından sonra Mah- mut Esat Bey kürsüye gelmiş ve ezcümle demiştir Muhterem Beyefendiler, bu kendi namı hesabıma Hı , Vekili izi ve .Cümhuriyet hükümeti, kuran teşebbüslerden — ve aldığı izahı kabil neticelerden dolayı tebrik ederim. (iştirak ederiz sesleri) Temenni ederim ki, bundan sonra dahi her hangi bir ha- rici meseleden bükümet böyle milletin, Türk milletinin vekariyle mütenasip bir tarzda hareket etsin. O böyle hareket et- tikçe Millet vekillerinin ve büyük Türk milletinin her vakit ve daima itimadını haiz olacağında şüphe etmemelidir. Ha- viç bilmelidir ki, Türk milleti harici ve dahili meselelerde hükümetin yani be- şındadır. Ve onunla beraberdir. Muhterem Beyefendiler, itiraf etmeli» iciye vekâleti ve Cümhuriyet Türk milletini vakar ve 46 refinin ve menfaatlerinin yüksek dere- cede malıfuz tutulmuş olması için Türk devletinin ve Türk Cümbhuriyetini Bü- yük şefinin iltizam ettiği. tarzda hare- ket etmiş olmasını büyük memnuniyetle karşılarım, Fakat neye saklayayım: Ha- riciye Vekilimizin izahatını dinlemeden önce, billümetimizin hattı hareketini an lamadan evvel muztarip idim. Münfeil ve nahoşnut idim, Muhterem Beyefendiler, müsade bur yurursanız, fikirlerimi esaslı bir ili mol ta üstünde bir Türk milliyetçisi, Türk mebusu sıfatiyle anlatayım ve bunları am “ıkıça söyliyeyim. Bir defa siyasi nutuk- larda bazı bazı gördüğüm tarihi haklar- dan ve vazifelerden buhsedilmesine te- maas edeceğim. Tarih moktaj sazarından Türk #villeti bütün milletin çocuklar; bilmelidirliler ki, bilmektedirler ki, bağ. ka tarihlerle ölçülemiyecek yüksek bir ta rih varlığına kendileri sahiptirler. “Şid- detli ve sürekli alkışlar.” Eğer tarih menkibeleri bir millet için hak bahşediyorsa Türk gençliği çok iyi biliyor ki, bu davada en haklı kendir çıkar (Bravo sesleri alkışlar). Hatıraçı bir çok ümitlere mesnet teşkil ettirilmek istenilen Roma imparatorlukları, gereki şarki, ve gerek garbisi, Türk tarihinin tanımadığı yerler Türk gençliğine mara- 8 meçhul yerler değildir. (Bravo sesle. "). Demek istiyorum ki, tarih | delilleri Türk milleti aleyhine | kullanılacak hiç bir kuvvete haiz olamazlar, Yakın bir tarih olarak şunu söyliyeyim ki, Türk in- kılâbı en müşkül anlarında, en namüssit şartlar altında dünyanın büyük devlet- lerile boy ölçülerek yeni Türkiyeyi kur- mak kabiliyetini göstermiş bir inkılâptır. (Bravo sesleri, alkışlar). Türk milleti bu iktidarı elbette on sö- pe evvelkinden daha kati ve - daha seri Türk milletine verdiği hedeflerdir. Mü- saadenizle bunları kısaca tekrar etme- liyim,. Bunlar benim öz bir Türk ola rak anladığıma göre : yy a yaptığı va- 1 — Türk gençliği sana ve senden son ra bütün Türk nesillerine nasihatımız ve ülkü vediamız şudur; Milli hudutların dahilinde maddi ve manevi mütemadiyen kuvvetlenmek ve mütemadiyen yüksel- mektir. 2 — Milk hudutlar dahilindeki Türk toprakları mukaddestir. Milli hudutlar dahilindeki Türk toprakları çok mukad- destir, Bu topraklara ayak basmak cüre- tinde bulunacakların mutlaka belini ka- racaksın (Çok güzel sesleri). Üçüncü mülâhazam gene benim anladı sma göre beynelmilel siyasetin temeli olarak ifade etmekten kendimi alamıya- cağım cihet şudur: Dostane münasebet- te bulunduğumuz şartlar içinde bile ken- di maddi büviyetimizi ve milli birliğimi- Zi her ihtimale karşı mütemadiyen tak- viye etmek lüzumudur. Beynelmilel ha- yatta pek az olmakla beruber devletlerin hatta müttefiklerine karşı tam zamanın. da hücum etmiş oldukları maalesef gö- | rülmüş şeylerdir. Hatta müttefiklerine karşı, (Doğrudur sesleri). Biz tarihimiz ve milli riyle dostluk sözü canımızı vermek için ciddi olarek taah- hüt alıyöruz. Böyle bir tabiatın nihayet muzaffer olacağında ve her oynaklığa ga ebe edeceğinde şüphem yoktur. (Alkış- ar, bravo bizim de yoktur). Fakat bu- nun için muhtemel vefasızlıklara karşı son derece müvesvis ve müteyekkiz ol mak vazifemiz bir kat daha ehemmiyet kesbeder, Bu şardlar içinde meşru yaşa- manın çaresi maddi ve manevi kuvvet mefhumana ehemmiyet vermektir. Ha- riciye vekilinin sözleri beynelmilel şart- ların benim bu endişeme bugün her za- mandan fazla hak verdiğini göstermek- tedir, Vefa vadeden dostluklara | kıy- met vermek samimi ve sağlam sulh için- de memleketin ve milletin inkişafına lışmak fakat daima silâhlz ve daima si- Jâhl: ve hazır bulunmak bugün emniyet telkin edebilecek şartların (en başında gelir, Muhterem beyefendiler, bu mülâhaza- larımı içinde bulunduğumuz umumi va- için duyduğum gibi, samimi olarak nak- Tediyorum, Hariciye Vekilimizin tahsisen bugün iştigal ettiğimiz mevzu üzerinde kocuşularımıza karşılıklı iyi geçinme ar- usumu ve imkünmne bildiren beyanatınm. kıymetini pek âlâ anlarım, İyi geçinmek imkânı elbette kolaylaştırılacak ve teğ- geçinmeyi severiz, isteriz ve istiyoruz. Bu, bizim için samimi bir ideal prensipi- dir .Ancak böyle bir arzumuzda korku” »un yeri olmadığına kimsenin şüphesi olmasın. (Alkışlar). Bizim, Türk milletinin dünyada kim- seden, ama, hiç kimseden korkusu yok- tur... (Alkışlar...) Şefler sağ... Türk milleti ayaktadır. Dost ta, düşman (da böyle bilmelidir. o senleri, şiddetli ve sürekli alkış- Bereketli yağmurlar Güneşin Oğlu Kadını kolundan çekerek ayağa kaldırdı. Reis sordu: — İleride ne var? Sen kimsin? Köylü kıyafetli kadın cevap ver- ii: — Hibar yolunda Türklere tu- zak kurdular. Köye girecek yolla- rm hepsi tehlikelidir. Güneş'in oğlu atından atlamış tı. Köylü kadın zeki bakışlarile re- isin etrafında toplanan akıncıla- Yı birer birer gözden geçirdikten sonra: — Boğanın sırtını yere getire- miyen yeğit nerede? Diye sordu. Bora Suriye kadınları arasmda ilk defa olarak bu kadar güzel ve sevimli b'r kadın görüyordu. Ya- nına sokuldu. Elile çenesini kaldı. Yazan: İskender FAHREDDİN rarak gözlerinin içine baktı: Sen nerelisin? yün yollacını ei gördüm. — Şimdi ne yapacaksın? — Tekrar Hamat'a dönüyor- dum.. Size rastladım. Dündenberi am... Şehirde kimsen var mı? — Hayır... — Türkler çok temiz yürekli in. sanlar.. Boğa döğüşünden sonra, sizlere boyun eğmemek mümkün mü? Gittikleri yere elbette gelirim.. Fakat, beni çabuk doyuracaksınız, değil mi? Kö kadın masumane bir ta- yırla reisin sözlerine cevap verir- ken, akıncılar, bu sevimli mahlüka çok acımışlardı. Bora, muhafızlarından birini Hi- bar civarmı tarassut etmeğe gön- imle beraber gelir misin? | MILLIYET CUMARTESİ / 5... ağağa kal HABERLER Dün Darüşşafaka mezunları İstanbul kendilerini alâkadar eden meseleler etrafında görüşmüşlerdir. Yuka- riki resim Darüşşafaka mezunlarının dünkü içtimaları esnasında alın- maştır. Semplon ekspres kaldırılmayacak Şark demiryolları işletici kum- panyası bir müddet evvel şirketin ve hattm umumi vaziyetinden bah sederek Semplon ekspresinin kal- dırılmasına müsaade © edilmesini Nafia vekâletinden istemişti. Nafia vekâleti şark demiryolla- rına bu talebin is'afına imkân ol- Irmak - Filyos hattı ANKARA, 6.A.A. — Aldığı mız malümata göre, İrmak - Filyos hattı üzerindeki . 43 kilometrel'k onuncu kısım 700 küsür bin liraya ihale edilmiştir. 1935 senesinde ikmal edilecek olan bu kısım ile İrmak - Filyos hattı bağlanmış olacaktır. Deniz yolları müdürü İskenderiyeden geldi Deniz Yolları idaresinin İsken- deriye acentesini teftiş için İsken- deriyeye gitmiş olan Denizyolları müdürü Sadettin Bey dün İzmir vapuriyle şehrimize gelmiştir. Kapalı çarşı Kapalı çarşının talâiri için ya- kında tetkikata başlanacaktır. An- cak çarşınm vaziyeti şehrin müs- takbel plân ile de alâkadar görül- mektedir. Halkevinde | toplanarak Amerikalı banker (Başi linci sahifede) Avukatlarının tahliyesi, Atinada ve Londrada bulunan larının kendisi hakkında vaki olan teşeb- büslerinin neticesini beklemekte - dir. İnsull Amerikaya iadesi hak- kmdaki kararın, henüz emri vaki haline geldiğine itimat etmiyerek, vaziyetin lehine bir inkişaf göste. receğini ümit etmektedir. Bankerin en büyük ümidi İngi- liz tabiiyetinde bulunduğu hakkın- da ileriye sürdüğü iddiadır. Filha- kika İnsull İngilterede doğmuş- tur, İngiltere mucibince İngilterede doğan bir kimse İn- giliz yi addedilir. Halbu- ki Amerika hükümeti, İnsull sene- lerdenberi Amerikada yerleşmiş olduğu için, Amerika (o tabiiyetini iktisap etmiş olduğunu iddia et - mektedi i hükümet arasında mesele ise de İn- sull İngiliz tabiilyetini i suretile Amerika adliyesi pen çesinden kurtulacağını ümit etmek tedir. İngiltere hükümetinin İnsullün İngiliz tabiiyetinde bulunduğu i- gi yolunda hükümetimiz nezdinde bir teşebbüste bulunduğu beyan edil Bu noktadan çarşının olduğu gibi muhafaza edilip edilmiyeceği katiyen anlaşılmadan esaslı suret- te tamirine başlanması'doğru gö- rülmemektedir. ———— ———— nmda yağan bu yağmurdan çok memnundurlar. vw. RİZE, 6. A.A. — İki gündenberi yağan yağmurlar kuralıktan bulu- nan köylüleri biraz sevindirmişse de tatmin etmemiştir. Geçen sene mahsulün iyi olmaması yüzünden bazı köylerde yiyecek © ve ekecek ihtiyacı fazladır. Bu il'iyaç Artvin Şavşet havali- sinde d: "a ziyade kendisini hisset- tirmektedir. Hilâliahmer ve ziraat bankası tarafından bu mmtaka hal kına yardımda bulunması için te- sebbüsatta » bulunulmuştur. dagi — Yollarda göreceğit tuzaklara işaret koy.. Yakayı ele vermeden ve kimseye sezdirmeden şehre dön! Türk binicisi atını sürerek uzak- laştı.. Güneş'in oğlu da köylü ka- dını mubafızlardan birinin atma a- larak şehre döndü. ... * Köylü kadın dev masalı anlatırken Bora (Esrarlı belde)yi zaptettik- ten sonra, Hibar köyü etrafında söylenen hikâyelere kulak vermi- yordu. Hamat şehrini zapt ve işgal eden kuvvetlerin ufacık bir köyü müş görünmemek için; Hibar köyü hakkında köylü kadından biraz faz la malâmat almak istemişti. Güneş'in oğlu, Kral © Oşaser'in Hibar köyünde saklandığını bili- yordu. Genç kadını yanına çağırdı: Ey, anlat bakalım, dedi, Oşaser'i nasıl ve nereye sakladınız? Köylü kadın ezildi, büzüldü.. ö- hüne bakarak: — Ben Oşaser'in yüzünü e görmedim - diye çevap verdi - köyün arkasındaki dağlarda Da kümete teslim etmeğe, hükümeti” İngiliz tabilyetinde olduğunu iddia eden İnsull miş ise de bu habar teeyyüt etme- miştir. Bununla beraber, İnsull Ameri- ka ve İngiliz t etinde olsun veya olmasın, mücrim olduğu ih- bar ince kara , tam biiyetinde # bir ecnebi devletin bayrağını hamil bir vapur dan alınıp, iadesini talep eden hü- Kadın sözüne izcem İN i — Biz, köyümüzde akşam olun- ca dışarıya » Gece devle- rin dağdan köye indikleri zaman herkes yatağıma © girmiş bulunur. (Yedi başlı devler) gece sokakta gördükleri e yutaılar,. Fakat, — Bu devler ii neden yutma» mışlar?! — Yedi başlı devlerin oğlunu kral bir gün bir canavarm ağzın: | dan kurtarmıştı. Devler o günden | beri Os-xer'i severler ve her isteği- ni yaparlar. — Demek ki şimdi kralı dağda onlar himaye ediyorlar, öyle mi? — Evet. Onların mağarasında oturuyor. — Zavallı kral! Ordularmdan, memleketinden. sarayından ayrıl- | dıktan sonra, ömrünü dağda devler arasında mı geçiriyor..?! — Siz devlerden korkmaz mısı- nız? — Bizim ordumuz içinde o ka- dar çok dev var ki. iz birer le İT sacuk sel (eek Bulgaristan sulh Bizde matbaacılık Bee bizde 1740 tarihin , Halbuki, Jean Guten- İ Sn matbaacılığı 1430 senesinde kurmuş, bazı arkadaşlarile müte- barrik hurufat bile kullanmıştı. Bizde bu kadar geç başlayışi o Za- manki Osmanlı devletinin Avrupa ile gayet dar münasebette bulun- masından ileri gel'yordu. Bizde matbaacılık ihtiramdan kaç asır İ sonra, üçüncü Ahmet devri saltana tında 1740 ta memleketimize gir- İlk matbaayı açan Basma- imdir. İbrahim, “Van ko- lu” isminde bir bugat ile Nu- man ve Raşit tarihlerini, Kâtip Çe lebi, Nazmi zade, Seh'l gibi o za- manın yazı yazanlarının eserlerini neşretmişti. ra halefi Küçük İbrahim “Van Ko lu” nu ikinci defa olarak bastı, seler gene yazma kitaplar arama- ğa başlamışlardı. Daha sonraları 1784e doğru matbaacılık tekrar canlanmıştır. Kâğıda gelince, 650 tarihlerine Salma ll yap 8 da Ar ad - YAA “Arap Mekkede pek yerine pamuk kullandı. Pa- muk veya Şam kâğıdı denilen bu kâğıt Avrupada hemen duyuldu. Yunanlılar pamuk kâğıt imalini cenubi İtalyada yaptılar. Napolide ki Norman kralları bu kâğıdı dip- lomalarda istimal ederdi. Araplar ayni kâğıdı İspanyaya ii et- mişlerse de, İspanyada keten ve ge- nevir fazla yetiştiği için bez kâğıt tercih edilmiş, bu çeşit kâğıtlar İs panyadan Avrupanın her tarafına yayılmıştır. Hattâ parşemen deni- len tirşe kâğıt sağlamlığından do- layı uzun zaman mevkiini muhafa za etmiş, hattâ mühim vesikalar. da bu kâğıdm istimali kanunlarla emredilmiştir. On birinci asır sonlarında mat- baacılık epeyce ilerleyince, ucuz kâğıt tedarikine ihtiyaç hâsıl ol- muş ve bu ihtiyaç" karşısındadır ki, ucuz kâğıt yapmak miyesser ol muştur. Bugün büyük edip ve muharrir lerimiz en güzel yazılarını bir iki kuruşla tedarik edilecek kâğıtlara yazıyorlar. En çok okuyan memleket Almanya olduğunu söylerler. Al manyada 160 kütüphane ve bu kü- tüphanelerde 30 milyon kitap var- dır. Ondan sonra Fransa gelir. 110 kütüphane ve 20 milyon o kitap.. Ingiltere yüz kadar kütüphane ve i üncü geliyor. mizin hakkı ve salâhiyeti vardır. ç Bahusus İnsull'e atfedilen cü- hattı hareketini değiştirecek bir nokta yoktur. Banker dün de tevkifhanedeki odasmda tercümanı Mösyö Ta- rangana ile gö ü . Bir ara ve avukatı M. Mango ziyaret ederek bir ihtiya- cı olup olmadığını sormuştur. Düne kadar kız kulesi açığında bulunmakta olan Maiotis vapuru Salıpazarı açıklarma alınmıştır. ün pür acentesi, vapurun transit deti olan 24 saat zarfında sr almadığından dolayı, usulen: ver- mesi İâzım gelen yüz lira para ce- zasını tesviye etmiştir. dün mü? — Görmez olur muyum? Onlar bizim köyümüzün bekçileri ve mu- hafızlarıdır.... Güneş'in oğlu, oköylü kadınla konuşmaktan yordu. — Sizin köyün kadınları hep £e- nin gibi güzel midir? Diye sordu. Köylü kadın — gözlerini süzdü.. yim. Bizim çi iz kadmları bile güzeldir. — O halde erkekleriniz de gü- zel olacak.? — Bilâkis. Erkeklerimiz çok çir- kin.. — Kral nerelidir.? — Bizim köyden, — O da çirkin mi — O kadar çirkin Yüzüne bakanın kırk yil ömrü gider. — Karısı çok güzelmiş, öyle mi? — Hem güzel.. Hem de cesur bir kadın. — Çok âlâ, Hükümdar zevceleri cesur olmalı. — Siz cesur kadınları sever mi- siniz? — Bayılırım.. Benim yanımda da cesur bir kız var... Köylü kadın, reisin sözünü kes- İbrahim öldükten son-| Müsalmet için Ne istiyor? Balkan misakı, Bulgarli ümit ve imanını sarsan bir akit mi SOFYA, 6 (A.A.) Ajansı bildiriyr: Mustakil (Mir) gazetesi, gar tadil siyasetinden bah Nöyyi muahedesinin zalim leri malüm olur olmaz, Bul; letinin bu muahedenin hi rımin düzeltileceği ümidini etmiş olduğunu hatırlatıyor yor ki: “O zamandanberi Bulgar bunda hakkın nihayet m İacağı ümidiyle bir tadil hi şekkül etmiştir”. Bu his, bütün ecnebi tesi den âri idi. Müteakiben Nö; ahedesinin şiddetli hükümler ğer bir unsur inzimam etti: Bu muahedenin bilhassa lardenizinde bulunan mahrei Bulgar ekalliyetlerinin himoj bi hükümlerinin galipler ti dan tetbik edilmemesi. Bulgar hükümetleri, mu: hükümlerini yorulmaz bir tatbik ederek galipler tar: kendilerine ait olan taahhü infazını istediler. Bulgar » her şeye rağmen müsalemet fi den hiç bir suretle ayrılm bir takım heveslere kapıldı. Bulgar tadil siyaseti bu şart! çinde doğdu. Müsalemet hissimiz, diğer lerden bizzat kendi taahhütl yapmalarını istemek için m denin hükümlerini elimizden ği kadar tatbik için olan kat mimiz içinde, Bulgar tadilö adaletin nihai zaferine sarsı bir inan mahiyeti kesbetmel dir. Diğer taraftan bir gün kının 19 uncu maddesi derek Bülgaristana karşı , edilen bir çok haksızlıkları mek cesaret ve imkânını cek olan milletler cemiyetine gar milletinin beslediği men kabili izahtır. seti Bulgar mi d ep see imkânını vermektedir. Balk: sakı, bu ümidi manı sarsmayı İ: Bulgar - Yunan hud dunda bir hadise SOFYA, 6 (A.A.) — Bul jansı bildiriyor: Evvelki gece geç vakit D yakininde Bulgar - Yunan hi nu gizlice geçmek teşebbü bulunan meçhul kimselerden rekkep bir grup Bulgar hudu hafızları tarafından görülm durmaları için yapılan iht; teşle cevap vermişlerdir. Bunun üezine Bulgar m e bir iii hançerle kalb rabilir mi? Di — Denemedim dedin vurabilir misin? — Kalbinden vurulacak dam bulsam, daha uzaktan bi şan alırdım... Hançerin var m:? öylü kadm koynundan i bir hançer çıkardı. taşırım.. Köyde re inerken yanıma almıştım, Bu sırada odanın içinde ie garip bir boğuşma b “Köylü kadın, elindeki j ve Bora'nın göğü şan alarak atacağı sırada, K8İ eline, pencerenin arkasınd hül bir el uzanmıştı. Bu el ©j hançeri kaptı ve pendöred