Silik para hikâyesi — Hahtanın Yazısı — Gün görmüş adamlar insana ibret alacak hikâyeler, vı an latırlar. Yaşlı başlı ve hoş sohbet insanlarla görüşmesini onun için severim, Vakıa bunların içinde bir Az çenesi düşenleri, bir anlattığını bir kaç gün fasıla ile tekrar eden- leri bulunur amma, artık bunu da yaşlarının ilerlemiş olmasına ba- gıslar geçerim. Asmaaltmda Hacı Fethi Efen- di isminde bir baba dostum var. dır. Yaşı altmışı çoktan geçmiş, beyaz sakallı ve güzel yüzlü bir tüccardır. Zeytinyağı, sabun gibi Asmaaltı malları satar, Toptancı- dır. Süleymaniye taraflarında bir evi ve İç Erenköyünde de bir köş kü vardır. Torunlarını okşamış mes'ut bir adamdır. Allah nazar- dan saklasın. Geçenlerde ziyaret için dükkâ- nına gitmiştim. Her zamanki gibi beni hoş kabul etti. Çay ısmarladı. Hattâ yazıhinesinin alt gözünden bir de anasonlu gevrek çıkarıp verdi. Güzel güzel konuştuk. İşler den, mallardan, havadan, sudan, bu sene portakalların ek$iliğin. den, kömür, odun fiatlerinden bahsettik. Bazı yeni haberler hak- kında lâf ettiğim zaman ademi malümat beyan etti. Gazetelerin yazdığını söyledim: okumıyorum, dedi. Sebebini sordum. — Tesadüf! Cevabını verdi. Biz böylece ürken içeri bir müşteri girdi.. Bilmem ne kadar sabun aldı. Para alış verişi sırasın da Hacı Fethi Efendinin. verdiği ufaklıklar içinde bir çeyrek mi, on luk mu müşterinin hoşuna gitmedi. — Şunu değiştirin. Pek silik! Dedi.. Hacı Fethi Efendi hemen parayı aldı: — Allah eksik etmesin Beye- fendi! Paranm siliği olur mu hiç?, bir başkasını verdik- ten ve müşteriyi böylece memnun ettikten sonra dedi — Kırk sene var ki; lâkırdısını etmedim ve silik para verdikleri zaman bir başkasını a- lamazaam hiç ses çıkarmam. — Neden? — Çünkü; vaktiyle bu yüzden bir vakaya şahit olmuştum. Size anlatayım: Genç idim. Gene Asmaaltmda Hüseyin Efendi isminde birinin dükkânmda çırak olarak çalışıyor dum. Ramazandan bir iki gün evvel, herkesin erzak düzdü; ralarda dükkâna eeri gel- di. veriş etti ve elini meci e emeli ve ufaklık olarak tes viye etmtek istedi. Ustam Hüse- yin Efendi müşterinin verdiği çey reklerden birini beğenmedi. Ben de gördüm, hakikaten para pek si lik idi. y — Beyefendi! Şu çeyreği de- be iniz? «— Biraz bozuk ta. — Ne?.. Seni edepsiz herit se- ni; Sen Şevketmeâp Efendimiz'n üzerinde turası olan paraya haka- ret ediyorsun ha! li Efendim, turaya bir şey söy iyorum. Lâkin para — Hâlâ söyliyor hain herif! Ben şimdi sana gösteririm... peniz hatırımda kaldığına öre uzun ve kırmızı fesli, sakalı yığı boyalı, kalıplı kıyafetli biri- si idi. telâşla oradan uzak- laştı ve bir saat sonra bir takım 2- damlar asi geldiler ve bi- zim usta; ıp götürdüler... İn adamcağız harıl bari: — Efendim, fena bir şey deme 'dim. Para biraz . Değiş- tir. Dedim.. 3 Tamam kırk beş gün adamdan haber alamadık. Kırk beş gün son ra korkudan benzi uçmu$, eli aya ğ titrek, bitap bir halde dükk döndü ve bu çeyrek bahsini kimse ye açmadı. Vakadan ancak altı ay sonra macerayı öğrendim.. Hüsnü Efen- diyi evvelâ Zaptiye nezaretine gö türmüşler. Orada bir istnitak et mişler: On gün kadar orada kalmış; | sabah akşam sopa yemiş. Oradan Beş'ktaşta Hasanpaşa karakoluna gitmiş.. Orada da istintak edilmiş. a tekrarlamış. Fa- ikçe istiktak €denlerin gözü faltaşı gibi açılıyor mus, Orada da dövmüşler. Niha- Yet Yıldıza sevketmişler. Orada tintak edilmiş. Lâkin bu sefer bizim ustanın aklı başına gelmiş. Paraya lâf ettikçe işin büyümekte *İ me muhteviyatının kısmen Cemal Nadirin Karikatür sergisi Mü —— Dün yüzlerce takdirkâr sergiyi gezdi Karikatürist Cemal Nadir karikatür sergisi dün saat beşte Hı kevi Güzel sanatlar şubesinde açıldı. Serginin açılmasnda bulunan yüzler ce kişi Cemal Nadirin karikatürdeki kudretini ve onu sevenlerin çokluğu” türcülük hakkında bir konferans ve- rildi. Bizde karikatür ve Cemal Na- dirin bundaki muvaffakiyetinden ve karikatürün tarihçesinden bahseden Nurullah Cemal Beyin konferansın- ” Sergi dün geç vakte kadar yüzler ce kişi tarafından getirilmiştir. Sergi- de 300 e yakın karikatür vardır. Dün | kü küşat resminde hazır bulumanlar- | dan ve gösterilen alâkadan Cemal Nadirin sergisinin halk üzerinde bü- bir tesir ve alâka uyandırdığı gö rülmekte idi. BELEDİYEDE Noksan ölçüler Kullananlar Müddeiumu- miliğe tevdi edilecekler Esnafın kullandığı ölçülerden nok- lere emir verilmiştir. Tozkoparanın tezleri Şişhane yol uşundan tepesindeki Toz koparan caddesinin malüm toz fırtına- smın önüne geçmek üzere katranlattı- nlması takerrür etmiştir. Sur haricindeki kablo Sur haricinde yeniden yaptırmak - ta olan büyük caddenin Topkapı kıs mmda tam yol ortasında bulunan elek» irik muhavvele merkezi ile elektrik kablosunu değiştirmek lâzım geldiğin- den buradaki kablo sökülerek yolun kenarına alınmağa başlanmıştır. Hileli yağlar Bazı köylülerin piyasaya getirdikle- ri ve halis tereyağı diye sattıkları e e a EKONOMI — Türkiye - Italya ticaret mukavelesi İtalyan tcaret mümessili evvelki gün Ankaraya hareket etmiştir. Alınan ma lümata göre ticaret mümessili, Türkiye- İtalya arasındaki ticaret muahedesi selesile alâkadarlarla temas edecekti -, Mahsubu yapılan kontenjawar | Taksim olunan kontenjanların szlığı dolayisiyle gümrükten çekilmesi gecik- tirilen eşyalara ait kontenjanlar, beyan- mamelerden tenzil ve gümrükler umum müdürlüğüne iade olunmıyarak bir beyan name üzerinde yapılan mahsubun aynen bırakılması ve bu suretle o beyanname- nin hissesine daha sonra isabet eden kontenjanların da mahsubu ile beyanna- veya tamamen gümrükten geçirilebilecek bir hale gel- mesina müsaade olunması gümrüklere gamim edilmişti. Bu kabil mahsubu yapı” lan kontenjanların, mahsup edildiği dev- re hitam bulsa dahi istirdadı cihetine git doğru olmıyacağından tatbikatta olduğunu anlamış, Yıldızda şu deyi vermiş: — Efendim! B'r müşteri geldi. Şu kadar yüz kuruşluk mal aldı. Parasını hep çeyrek, ikilik, kuruş gibi ufaklık olarak vermek istedi. Ben de bu kadar bozuk para ala- mam, dedim. Yoksa Şevketmeâp Efendimizin üstünde turası olan Paraya hiç bozuk demeye benim | dilim varır mı?.. — Demek, para bozuk deme | din. Bozuk para dedin, öyle — Evet efendim! Çocukları- mın ölüsünü öpeyim ki; böyle de- im... Yirmi gün kadar da bu menval üzere her gün bir başkası tarafın- dan istintak edildikten sonra salı- verilmiş... Bu vaka bana ders oldu. Hâlâ kulağımda küpedir. Hamdolsun Hamit devri geçti; böyle vakalar olmasına imkân yok. Yalnız sene- lerin verdiği alışkınlık ve yılgınlık neticesi bendeki ik paraya ses çıkarmamak itiyadı değişmedi git ti. FELEK MİLLİYET CUMARTESİ 24 MART 1934 Kurban bayramına hazırlık , Her sene olduğu gibi bu sene de Kurban bayramı İstanbulun çeh- resinde hususiyetini gösterdi. Son günlerde hemen her meydanda, her cami avlusunda kurbanlık koyun sürüleri ve etrafında toplanan alıcı- lar göze çarpıyor. Caddelerde sık, sık hamalların sırtında zl o kadar ucuzdur ki, na göre hiçbir sene bu kadar düşük olmamıştır. Kurban fiatleri beş liradan başlamakta, bazı hususi beslenen koyunlar 20 liraya ka- Bu sene kurban fiatleri dar satılmaktadır. Maamafih bu sene kurbanlık koyun satışı çok azdır. Kurban kes- mek istiyenler, daha ziyade bedelini Tayyare tercih etmektedirler. Şimdiye kadar Tayyare Cemiyetine yüzlerce kurban bedeli verilmişti ir, Dün Darüşşafaka talebelr;'nden Mudanyaya müteveccihen harek-* etmiştir. Darüşşafakalılar bayramı Bursada geçirecekelr ve b. xam ertesi şehrimize avdet edeceklerdir.. Vali Bursaya gitti e ve Belediye #eisi Muhittin , reisi bulunduğu Dağ sporları klübü tarafından bayramda Uludağa tertip edilen kayak tenezzühüne işti yak etmek üzere, dün sabah ailesile birlikte Bursaya gitmiştir. Biz böyle düşünüyoruz, Siz acaba ne dersiniz? Bugün şehrimize gelen bir seyyah, Türkiyenin resim öle- mini görmek, tetkik etmek iste- se veya nesliâiü kendinden ev- vel gelmişlerin . eserlerini etüt etmek arzu etse, bunların hiç birin'n Türk resminin terakki ve inkişaf salahatını, tarihini öğrenebilme:ine imkân yoktur. Çünkü bu hususu temin edebi lecek bir “galeri” miz yoktur. Gerçi resmin Türkiyede elli se- nelik | ek Bu elli sene içinde çol lışılmış, çok eserler vücude getirilmiştir. Fa hat bu gelip geçen nesillerin mahsullerinden ortada şöyle toplu bir meşher kalmamıştır. Sergiler açılıp kapanmış, beledi yeler bu sergilerde teşhir olu- nan eserlerden bir a vuç dolusu para sarfederek sa- tın almış ve bunlar şuraya, bu- raya dağıtılmıştır. Bunlardan Başka elimizde gerek kopya ve gerek asil ola- rak bir çok ecnebi ressamları- nın da eserleri vardır. Bunlar- dan bir kısmı Askeri müzede, bir kısım mühimmi de Ankara- da Etnografya Müzesinde bu- lanmaktadır. Diğer bir kısmı isç Güzel Sanatlâr Akademisinde “tedris kıymetini haizdir” düşüncesile ta lebenin ist fadesine arzolunmuş tur. Topkapı, Dolmabahçe, Yıl- dız gibi saraylarda da Şeker Ahmet Para, Syit Bey, Zonaro Biz böyle düşünüyoruz, Siz acaba ne dersiniz? Na , len koyunlar gö yor. alâkadarların iddiaları- Cemi vermeği —*-ekkep* bir telebe grapa vapurla İbrahim Tali Bey İcinci umumi müfettiş İbrahim Ta- W Bey, dün Ankaradan şehrimize gel miştir; Romanyalı talebe geliyor gibi bazı ressamların eserleri mevcuttur, Diğer taraftan İstanbul ve Ankara.. belediyesinin, Maarif Vekâletinin satın aldığı br çok tablolar şuraya buraya saçılmış bir haldedir. Yani elimizde, yahut daha doğru tabiriyle ellerimizde, ol- dukça zengin bir hazine vardır. Fakat bunlar bir çatı atlına top lanmış değildir. 930 senesinde Ressam Elif Naci bu meseleyi karcaladı ve tsrarla bazı neşriyatta bulundu. Bu neşriyatın © zaman bazı a- kisler yaptığını görmüştük. Me- selâ eski Müze müdürü Halil Akademi müdürü Namık İs- mail, Askeri müze müdürü Şük- rü ve Âsaratika müzesi müdü- rü Aziz Beyler gazeteler beya- natta bulundular. Ve hepsi de bu eserlerin toplanıp bir “Gale- ri” tesis edilmesi ve bu işin a- lelacele, derhal en son süratle yapılması ve temini lâzım geldi ğinde ittifak ettiler... Ne oldu?.... Hiç! Aradan bu kadar zaman geç- ti. Hâlâ bir “Galeri” miz mev- cut değildir. Güzel Sanatlarımı- zın inkişafını temin etmek isi yorsak bu işe lâzım gelen ehem miyeti atfetmeliyiz ve derhal faal yete geçmeliyiz.. Tahrilât İstikrarı dahili | 96 $ T. mekeriye © BTS Çirkin — Büfe e arm İZ an 2800 Mümessil ban Gümrükler : MM se Dağdan ui . M © ESHAM İş Bankas Nama 16 $ Reji “10 lime © 105 Telefon " Müasin o 108 $ Terkos 1050 Türkiye Cümhüri O$ Çimente 1240 yet Bankası ©3525 $ Herihat der, 19 Tramvay 3s $ Şark der. 165 Anadolu Hisse 2035$ Balya 185 Sir. Hayriye (185 Şark m oca 4 i Kurban bayramı ( — o—- i Dün Ankaradan bir çok kimseler şehrimize geldi Dün Ankaradan gelen eks ve muhtelif trenler , bayramı İstanbul. da geçirmek istiyenlerle, kâmilen do- i uydu, Bazı mebuslarımız da şehrimize gel miştir. Mahtelit katar da 50 dakika te ahburla gelmiştir. Ankara Kız Lisesinden bir kafile geldi. Ankara kız hilesi muallimlerinden on ve talebeden yirmi beş kişilik bir ka- file dün Ankaradan şehrimize gelmiş- tir. Bu kafile Haydarpaşa istasyonunda İstanbul kz muallim mektebi muavi- mi İsmet Ramiz hanımla birlikte gi- den talebe tarafından karşılanmıştır. Kabataş erkek hizesi talebesi, arkadaşlarıma bir buket vermiştir Talebe kız reuallim mektebine mi - | safir edilmiştir. Bayramı şehrimizde gesirecekler ve müzeleri gezecekler - Münhal kürsüler Bu sene içinde yerli veya ecnebi Pr.ler getirilecek Üniversitenin bazı fakültelerinde münhal kürsüler vardır. Bunlardan bir kısmı tasarruf maksadile, bir kısmı da benüz münasip bir profesör bulunma- dığı için münhal bulunuyor. Meselâ edebiyat fakültesinde arke- balde henüz muvafık bir zat ile bu kürsü için anlaşılamamıştır. Üniversitede münhal bulunan kür- sülerin daha uzun müddet boş kalma- ları doğru görülmediğinden bu sene İ- çinde bütün münhal kürsülere yerli veya ecnebi prolesörler tayin edile - cektir. Mevsim hastalıkları Vilâyet srhhiye müdürlüğü mevsim hastalıklarının önüne geçmek için şim- diden bazı tedbirler alacaktır. Bu maksatla ilk mekteplerde mu- alimler talebeye mevsim hastalık'arın. dan korunmak için nasıl hareket ede- ceklerini izah edecekler, bilhassa ço cuklara yıkamadan mevya yememele- rini telkin etmeğe çalışacaklardır. Erzurum lisesinden yetişenler Erzurum lisesinden yetişenler ce - miyeti dün halkevinde kongrelerini ak- tetmişlerdir. Kongrede senelik rapor olunmuş. tur. Bundan sonra bir yurt açılma - sına, yardım sandığı | teşkiline ve 23 temmuz 1919 Erzurum kongresi gü- nünün kutlulanmasma karar verilmiş ve yeni heyeti idare iştir oloj “a sevenim Matbuat umum müdürlüğü İki gün evvel İstanbula gelen mat- buat umum erüdürü Vedat Nedim Bey Ankaraya gitmiştir. Bakırköy doğum evi Bakırköyde Hazinedar çiftliği sa - hibi Hüseyin beyin teberrüatı ile in - şasma karar verilen doğum evinin temel atma merasimi dün yapılmıştır. İbrahim Necmi Bey Türk diki tetkik cemiyeti kâtibi u « mumisi İbrahim Necmi Bey dün An - karadan şehrimize gelmiştir. (iş Bankasından alman cetveldir) 22 Mart 1934 Akşam Fiyatları ÇEK FİATLARI Prj Viyana Berlin 10,08,75 ağ An Om 1 Posta . 1 Merk “ 1 Zeleti 2340 20 Lay 21 20 Diner “ 1 Çern e 1 Alm 1 Mecidiye 3512 Banknot 237 Bursa!, Bursa Belediyesi İstanbulu Çe- kirge kaplıcalarma (o biraz daha yaklaştırmak için oOMudanya ile Sarayburnu arasında sür'atli purlar işletilmesini Vapurculuk inhisar hususi bir imtiyazla Denizyolları İşletme İdaresine verilmiştir. Bursa Belediyesi haklı bir endişe ile Mu- danya ve İstanbul arasında işl yen vapurların halkı tatmin etme ni, bu hatta ayrılan gemilerin pek lâgar ve köhne oldukları görerek kendisi bir şirket tesis etmeyi dü- yor, il şekli altında şünüyor ve bunun için bütçes'nden İİ fedakârlık etmeyi de göze alıyor. Denizyolları nak bir idareye verildiği nun yerini bulmasına kanunen im- kân yoktur. Meğer ki hükümet Bur sanın hususiyetini göze alarak ka- nunda küçük bir değişiklik yapsın. Denizyolları İşletme İdaresi ba- zı hususi vapur sahiplerinden gemi ! kiralıyarak yakın hatlarda seferle- ri temin ed'yor. Bu vaziyete bakı- ırsa bugün ve yarın için Bursa yo- lunu kısaltacak süratli ve yeni va- purlar alımması ihtimali yoktur. Şu halde Bursa yolu gene bütün bir gün süren uzun bir seyahat olmağa mahkümdur. İşte Bursalıları endişeye düşü- ren nokta burası. Bursa yalnız İs- tanbulun, yalnız Türkiyenin değil Türkiyeyi bilen bütün Avrupalıla- rm hoşlarma giden bir yerdir. Tabiat Bursa dağlarına, Bursa Bahçelerine, Bursa ovalarına öyle bir nimet vermiş ki şairin: Bir senkine Oyekpare Acem mülkü fedadır! 4 dediği İstanbul bile yanında kav- ruk ve biçare kalır. Fransızların bir servet membaı ha line getirmek için milyonlarca ser- ** döktükleri (Vichy) kaplı Bursa sularından çok fakirdir. na rağmen Fransız belediyeleri fi ve Fransa i Vichy'ye müş teri getirmek için her mevsim ye- ni yeni fırsatlar icat ederlor. Oraya doğru ha.eket eden ekspresler yet- miyormuş gibi son senelerde bir de mavi tren icat ettiler. e Ve bütün dünya yalnız Vichy sularını de ğil bu meraklı (o değişiklikleri de görmek için oraya akın ediyor. Bi- zim Bursa yolu eskiden daha kısa idi. Sabahleyin İstanbuldan vapu- ra bindiğimiz zaman öğle yemeği- ni Bursa'da yemek kabil oluyordu. Şimdi Bursayı ancak akşamın mor- lukları içinde görebiliyoruz. Demek Bursa gittikçe uzaklaşı- yor, Öyle aileler vardır ki Avrupa- ların İngiliz haftası dedikleri cu- martesinden başlayıp pazartesiye, kadar süren üç günlük tatiller gibi perşembe sabahından başlayıp cu- © martesi akşamına kadar devam 6- decek bir istirahat müddetini Bur- sada geçirmek isterler. Fakat bu arzu bütün bir günü kaplıyan vapur ” yolculuğu der. Ve tabiidir ki Bursa birçok yaretçiden mahrum kalır, Bursa için bir şeyler düşünmek zamanı gelmiştir. Memleketin bu tabii servet'ni işletmek için | her şeyden evvel onu nüfus kesafeti o- İan muayyen merkezlere bağlama- lıdır. Meselâ Ankaradan, İzmir- den Karaköy istasyonuna kadar birer süratli mavi. Yahut pembe ti- ren. İstanbul Mudanyaya iki buçuk saatte bağlıyacak bir (Beyaz ge- mi) seferi tesis etmeli ve b'raz da halkın hevesini, heyecanmı, tece:- süsünü harekete getirmeli, Yoksa yeşil Bursa, kurşuni Nilâ- fer diye sayıklamak Edebiyatı Ce- dide şairlerinin pembe hülya, tu- runcu rüya masallarından (farklı olmaz. (Bursa) yı yalnız bir şehir dava- sı gibi değil, bir memleket mesele- si şeklinde mütalea etmek zamanı iştir. SE Burhan CAHİT POLİSTE Balkon çökünce Beyoğlunda Kalyoncuda ikikapılı 40- kakta 11 numaralı evde oturan Ma - dam Despina evin dördüncü katında- ki balkonda çamaşır asmakta ilen bal- kon çökmüş ve Despina yere düşe - rek ağır surette yaralanmıştır. Ka - dın hastaneye kaldırılmıştır. Dayak Samatyada * Kazhçeşmede Mehmet Paşa akaretlerinin bekâr odalarında 0- turan i€ ve Rasim ile ayni odada 0- turan levlüt ve Cemal arasında kav- ga çıkmış, neticede Mevlüt ile Ce « mal Rasimi dövmüşlerdir. Yangın başlangıcı Beşiktaşta o Akarçeşme sokağında kunduracı Mahmut ustanın 3 numa - rah dükkânmdaki bölmeden aleş cık- tığı görülmüş, ve bir yatağın atılan sigarm ri ndan yandığı görülerek söndürül « müş!