Roma mülâkatı: Uç haftadanberi bir takım zi, retlerle zemini hazırlanmakta ol. Roma mülâkatı nihayet yapılmak! dır, Bu satırları yazdığımız dekika Italyan Başvekili Mussolini, Avustur- ya Başvekili Dollfuss ve Macaristan Başvekili Gocmbocs orta Avrupanın Harptenberi sürüp gelen vaziyetine çare aramkla meşzuldürler. Bu, orta Avrupanın re bulmak için yapılan değildir. Evvelâ Fransa maruf Tardi- eu projesiyle ortâ Avrupayı Fransız hâkimiyeti altına olmağa teşebbüs etti. Bu teşebbüs, İngiltere, İtalya ve Almanyanın itirazları karşısında suya düştü. ra Almanya Avusturya ile bir güm- yük ittihadı aktederek orta Avrupayı mü- fuzu altına almağa çalıştı. Bu da Fransa, İalya ve İngilterenin itirazlarına heduf oldu. Şimdi İtalya ayni meseleyi kendi men- faati noktai nazarından , halletmek isti- yor. Bu da Almanyanın ve Küçük İtilâfın itirazlarına hedef oluyor. sebbüs dalma bu meseleyi büyük devlet- ler noktai nazarından halletmek gayesini istihdaf etmiştir. Bu. wtakada evvelâ Fransa, sonra Almanya hakimiyetlerini çe etmek istemişler. Şimdi de İtalya yni şeyi yapınak istiyor. İhalya mumallık olacak 3. — Hain yanu söylemek lâzımdır ki geniş politika Boktai nazarından, yani büyük devletler urasındaki münasebetler bulamından va- ziyet daha evvel yapılan iki teşebbüsten daha müsait görünüyor. Çünkü Alman- pada o Hitler rejiminin kuvvetlenmesi, Fransayı korkutumuştur. Fransa, orta Avrupada İtalyan nüfuzunun kuvvetlen- wsesine eskisi kadar aleyhtar değildir. Mi de Italyan projesine daha evvel i iki 3 ri şudur: ye orta Avrupada Frami., Almanya vsyahut İtalyadan biri mutlak nüfuz te- vis edecekse, sonuncusunun tesis etmesi sor halde müreccahtır. Ancak hiç bir bü- yük devlet nüfuz Cesis edemez de küçük mlrirel bir kombinezonu meydana ge- 30 daha İşte şimdi orta Avrupa meselesinin. i talya noktai nazarma göre halli için yapı» lan bir teşebbüse şahit oluyoruz. Bu iti- barladır ki Roma (o mülâkatının neleri büyük merak ve alâka ile beklenmekte- dir. .. İtalya « Almanya: İtalya tarafından takip edilen bu siya satin en şümüllü safhalardan biri, Al ınanya ile İtalyanın arasını açmasında- i Esasen bu noktadandır ki o Fransa 'nin orta Avrupa leri u ra seyrediyor, a Avrupada Al manyanın yoyâna dostu Mike yi turya meselesinden dolayı ter. Binnetice kin e tamamile ELİ kalıyor, Ancak bunu telâfi edecek bir nok- ta Küçük İtilâf devletleri arasmda gene »7ni orta Avrupa meselesi yüzünden çık» wası beklenen anlaşamamazlıktir. Yugos- Iavya ve Romanya orta a İtalya- nın hüfuz kazanmasına Fransa kadar lâ- kayt kalamıyorlar. Bu itibarla Almanlar Paris ile Belgrat arasında bir ihtilâf çık- Haasını ümit ediyorlar. Fransa'nın ehem- e amel Belgrat ile de araları açıla- cak olursa, Fransanın harp sonu emniyet amilleri birer birer sarsılıyor Almanlar bunda bir teselli noktası görü- yorlar. Maamafih her şey Roma mülüka- (ının neticesine bağlıdır. ve Silâhsızlanma: Berlin ve Romayı ziyaret ettikten sonra Londra'ya döndü. Anlaşılıyor ki Eden'- in ziyareti, müsait bir netice vermiş olsa konferansın MİLLİYET CUMA 16 MART 1934 Almanyayı iki seneye kadar harp tayyar resi inşa etmemeğe imale etmeğe çalıştı; muvaffak olamadı. Fransızlar Almanya- nun yarı askeri teşkilâtından korkuyorlar, Bunların dağıtılmasını istiyorlar. Silâhsızlanma (| etrafındaki en büyük sürpriz, Belçika Başvekilinin hafta arası söylediği bir nutuktur. Brocgueville bu nutkunda silâhsızlı hakkındaki Fram- 81 noktai mazarından ayrılmaktadır. Bu, Fransada çok elim bir intiba hasıl etti. Gerçi bu nutuk tevil ediliyor. Fakat Fransa Hariciye Nazırı M. Barthou'nun Belçikayı ziyareti arifesinde bu nutkum iyareti © yapmaktan vazgeçmesi de manidar telâkki ediliyor. Acaba ( harpten beri Fransanın en sadık müttefiki olan Belçika başka siyasi cere- yanlara mı kapılıyor? Fransızların endi- şe ile sordukları sual budur? ... Yarış başladı mı? Silâhsızlanmı silâhlarını artırmağı nesinde © her devlet silâh sarfediyor. Amerika büyük bir silâhlan- ma programı tatbik etmeğe karar verdi. İngiltere hava kuvvetlerini artırıyor. Do- nanmasına fazla para sarfediyor. Fransa büyük bir harp gemisi yapıyor. Japonya asla geri kalmıyacağını bildiriyor. Bina- enaleyh silâhsızlanmak sözde kalıyor. Si- lâhlanmak Ca fül sahasma intikal etti. Bu vaziyette İtalyan Başvekili Mus30- lini'nin realist bir devlet adamı olduğu bir defa daha anlaşıldı. Mussolini bu si- si vazgeçip te silâhların artırılmamasına tavsiye ediyor, Yeni başlıyan lanmak davası da bu yeni şartlar altında kuvvet buldu. Cümhurreisi Roosevelt hafta arası, ik» tidara geçmesinin yıldönümünü idrak et- 4. Bu vesile ile bir senelik (mesainin blânçosu yapıldı. Filhakika bir sene evve- İisine nazaran Amerikanın iktisadi vazi- yetinde büyük bir salâh eseri Bir sene evvel Bankalar işsizlerin miktarı on üç milyonu bulmuş. Ticaret durmuş ve daha fenası, Amerikalıların maneviyatları bozulmuştu. Bu vaziyet ile şimdiki zaman arasında (hayli fark vardır. Bankalar açılmış. Kredi vaziyeti düzelmiş. bir kaç milyon işsize iş bulua- muş. Ancak henüz iktisadi kalkınma ba- reketinin muvaffak olduğu £ iddia edile- mez, Hâlâ işsizlerin miktarı on milyonu geçiyor. Dolar kıymetinin sukutile çiftçi- lerin borç yükleri olabilir, Fa- kat çiftçiler sattıkları malların — parasını da kıymetten düşmüş dolar ile alıyorlar. İş hacmi artmamıştır. .Cümhurreisi bazı tedbirler almak niyetindedir. lerle ticaret mukaveleleri yapabilmek is için meclisten salâhiyet isti Meclis Cüm- isine çok geniş salahiyetler vermiş beraber, bu sonuncu noktada müşkülpesent davranmaktadır. Günl ti- csret mukaveleleri yaparken, gü v eyreyakileceğinden rifelerile istediği bir takım me: leri ihlâl edebilir, Güm- rük tarifeleri Arin iş hayatımın çok hassas bir noktasıdır. Bununla beraber Cümhurreisi her istediği salâhiyeti alabi- lecek derecede kuvvetlidir. Çünkü Ame- rikalılar, bir sene evvelki yeis ve ümitsiz- lik içinde : — Fransızcadan — Pirene dağların eteklerinde küçük bir köyde oturan ihtiyar bir ameam var. her sene yazın bir köye | gider, birkaç hafta amcamin yanmda misafir kalırım. Amcam yaşmın alınışı geçmiş olmasına rağmen yimdiye kadar evlenmemiştir. Akraba nama! iy için elinden geleni yapar, zi etler verir, av âlemleri öder, es. ki zamana ait hikâyeler anlatır, hülâsa köyde geçireceğim günlerin bende hoş hatıralar çalışır. Amcamın altmış yaşına geldiği halde neden evlenmediğine merak © ederdim. Onu da öğrendim. Gençken bir kızı sev- miş ve tevilmemiş. Komşularındin Mat- mazel Rabek isminde bir kızg üşik ol- müş ve kızla evlenmek istemişti. Matma- zel Rabek köyün zenginlerindendi. O za- manlar amcamın serveti azdı. Tarlaları ancak kendisini geçindirebiliyordu. Bu sebepiten matmazel Rabek amcamla ev- lenmeğe razı olmamış ve sebebini de açık- tan açığa söylemişti, Fakat amcam inatçı bir adamdır. Sev- diği lızdan bu cevabı alınca zengin ol- mağa karar vermiş ve bunun için büyük bir gayretle çalışmağa başlamıştı. En son sistem makineler getirtiyor, tohumun iyi- i seçiyor, mahsulünü bizzat uğraşarak il olduğu kadar pahalıca satıyordu. Diğer taraftan tasarrufa da son derece ya Bu sayede az zaman zarfında serveti epeyce artmış yeni yeni tarialar sâtm almıştı, a Fakat maatteessüf kendisi para birik- tirmekle uğraşırken Matmazel Rabek te başka birisile © evlenmişti. Genç kızın, amcamın servet toplamasını beklermeden. evlenmesi bittabi zavallı adamın canin sıkmıştı. Fakat bu, bizzat düğünde bulu- narak geli ag temenni etmesine mani , Amcam düğünden av- det ederken Bile düşünmüştü: İşte sev- diği kız sn? İlk hiç beklemeden bir başka kızla evlenmesi olmuştu. Fakat kalbini o budakladıktan sonra buna imkin olmadığını anlamıştı Matmazel Rabek'i hakikaten ciddi bir aşkla seviyordu, Amcam bütün gece u- yumıyarak düşündükten sonra, nihayet $u kararı vermiştir ri kimse ile evlen- miyecek, sevdiğinin dul kalınasına intizar düecelek, Eğer kendisi daha evvel ölürse, hakiki bir âşık ve kahraman gibi terki hayat etmiş olacaktı. Amcam bütün vekayii bana anlatmıştı. larını kefalet altına alıyor. yük devlet- MB a bu ihtirazi elini İnra şamil bir pr eye oldu lüm bir keyfiyeti. Alesi Sm etmemiştir. Yunanistanın en. kork- tuğu İtalyadır, İtalya ile Yupaslarya ara sında bir muharebe çıkarsa <ek, Almanya diğer sebeple iştirak #decek. Böyle bir harp, 1914 senesinde Misakın tastik için meclise tevdi edildiği bildirili- Atinadan verilen habere göre, üç hafta devam eden o münakaşadan sonra Hariciye Nazırmın misak hakkında şöyle bir ihtirazi kayıt dermeyan etmesine ka- rar verilmiş imiş: A km ek de bp kindedir , Çünkü hükümetin mecliste pore dee le İml ekl . Ayân © meclisin etili eğilme Lira GAR o zaman Bibaht olanın.. Her sene köye gidince kendisine sorar- — Eh amca, hâlâ ümit yok mu? O da kendisine mahsus ; tabirlerle he- rifin başı bile ağrımadığımı, ahret için pa- saport almağa henüz niyeti olmadığını söylerdi. Maamafih bu mükâlemelerin sonu ekseriyetle şu sözlerle biterdi: — Karnım fena halde acıktı, yemek yi- yelim mi? Aradan seneler geçti. Bir gün amcam- dan müjdeli bir mektup aldım: Matma- zel Rabek'in kocası bir kaza neticesinde ölmüş, kadm dul kalmıştı. Artık bu ka- dar senelik emel tahakkuk edecek, niha- yet sevdiğine (o kavuşacaktı. Amcamın roektubu üzerine düğünde bulunmak için köye hareketi tacil ettim. Yengem için de hediyer alarak yola çıktım. Köye geldiğim zaman amcamı memu- lün fevkinde kaşları çatılmış ve kedesli buldum, Beni bermutat muhabbetle karşı- Neden canının sıkılıdğına merak et- anlayınca, başından geçenleri an lattı, — Matmazel Rabek dul kaldıktan #on- ra kendisini ziyarete başladım. Bir hafta havni şeylerden bahsettim. Bir hafta s0n- ra da eski hatıralardan bahsederek hâlâ kendisini sevdiğimi söyledim ve izdivaç Rabek teklif ettim. Sertık ihti- yarladığımızı, izdivaçtan vaz geçerek iki dost gibi ye söyledi. uğraştığım halde kendisini iknan muvaf- fak olamadım. Bunun üzerine kendisine Li ezkinb yazdım: “ Aziz Madam Rabek, “Size pek mühim bir ser tevdi edece: ğim, Bu sir o kadar mühimdir ki ancak tenha bir yerde kulağınıza söyleyebili- rim. Bu gece yem: sonra saat dokuz- da köyün dışmda#nehir kenarındaki çı- har ağacının altına gelmenizi rica ederim. Eğer gelmiyecek olursanız, size pek görmeli niyetler ter terettüp edecek ve bun- dan mütevelkt vicdan © azabını ömrünüz oldulıça çekeceksiniz... Mektubu gönderdikten sonra hizmet- çim Selâsteni çağırdım. Selâsten kırk yaş- İarında iri yarı bir köylüdür, Kendisine © akşam nehir kenarında Madam Rabek ile görüşeceğimi ve icap ederse gösteriş için kendimi nehre atacağımı söyledim. Böyle bir ihilmal karşısında çınar ağacı- ins cikma bala Gi; ölkisi dl size bü unmasını, şayet kendimi o suya atarsam hemen imdadıma yetişmesini tenbih et- ğe — Anladım efendim dedi, siz müste- rih olan, Al saatte Madam Rabek çet Time kl Pak Pek müteheyyiç görü- nüyordu: — Ne var, beni niçin çağfırdıntz. çabuk Milliyet'in edebi tefrikası: 23 KANLISIR Françoise. Mestureye © kadar benziyor ki... Çizgisi çizgisine, ren gi rengine Mesturs değil; fakat öy Je müşterek hatlar, müşterek mâ- nalar varki bazan Mesture mi Françoise'a; Françoise mı Mest: reye benziyor? diye düşünüyo - rum. Françoise'ın babası ava merak lı... Fakat gülünç derecede acemi, sakar bir avcı... Benimle ava çıkmak, dolaşmak istiyor. Lâkin yarı yolda kesiliyor, soluyor, mola vermeğe mecbur olu- yoruz. Bazan Françoise da bizimle be- raber geliyor. Beyoğlunun kapa - pık taş apartımanlarından kurtu - lan bu kızcağız, henüz kafesinden azat edilmiş bir yavru kuş gibi cı - vil cıvıl ötüyor, kanat çırpıyor. Babasının hayretle bahsett'ği be nim avcılımı, maalesef Frainçolle, bir kere bile göremedi. Çün- kü onun beraber bulunduğu gün - ler, elim titriyor, silâhım hedefini Yazan: Mahmut YESARİ şaşırıyor. Françoise'in babası M, Raymond benim sakarlığıma kızıyor, kolları- nı açarak bağırıyor: — Mahsus yapıyorsunuz, Hüs - rev v Bey! Françoise'ın yanında be- ni mahcup çıkarmak için mahsus İnanmam, dün; Or. O kadar dostken M. Raymond ile düşman olacağız galiba? Ağustos 14 Bugün çok korktum. Hâlâ tit- riyorum, kendime gelemedim. Ni- çin bu kadar korktum? Bunu ken A kendime itirafa utanıyorum. Françoise bir ölüm tehlikesi ge- çirdi. Fakat bu ölüm tehlikesi geçi- ren Françoise muydı? Hayır! Mes- | ture ölecekti, Ben, Françoise'r değil, Mestureyi görüyordum. Ah, bu sahnesi, ölece- ğim anda bile gözlerimin önünden gitmiyecek. Hüsnü pare ie e oturuyoruz. Hava, boğucu Eğer rüzgâr esmese bayılabiliriz. M. Raymond, İstanbuldan gelen pen okuyor. oFransovaz resi mecmualara, moda gazete- lerine bakıyor. Bir açılır kapanır iskemleye uzandım, ellerimi ensemde kilitle- dim. Önümde göz alabildiğine u- zanan ovaya bakıyorum. Güneşin kızğımlığı, ovanın çatlak ere tında, soluk yeşilliklerinde; pelte pa akan Nilüferin bulanık sula- kâh yakamuzlar yapıyor, kâh Ea sırtı gibi kamaşarak ya- BEYOK un. Bu uzun yaz gününü nasıl geçi- receğiz? Otele gidip yatmak ta işkence... Ter içinde, yapış yapış istirahat değil, âdeta bir istirap o- luyor, M. Raymond çe oku- maktan bıktı, bir açılır er İS- kemleye uzandı, gözleri kapandı. Françoise da moda resimleri ne, figürinlere bakmaktan yorul. du, mecmualarını katladı, masa- Françoise, bana soruyor ? ? — Ne yapalım, Hüsrev Bey? Hafifçe doğruluyorum: — Yapacak bir şey yok... Otu- ruyoruz. — Oturmaktan da yoruldum. —Bu sıcakta gezilmez ki... — Çok bunaldım. — Bir banyo alınız... Françoise gülüyor : — Peki sonra? Omuzlarımı oynatıyorum: — Hiç! Françoise, sinirleniyor : —— Böyle durmayınız. Bir şey icad ediniz. : Ben de onun kadar yorgunum, bezginim. Bu bezgin, yorgun ka- fadan ne çıkar ki? Onu işletmele in de bir gayret, kuvvet lâzım- “Ri ise, ayağa kalktı Pe me zerinizde... Hayret ve merakla bakıyorum: — Siz, ne yapmak fikrindesi- niz? ge” Biraz dolaşacağım. i — Nerede? Elile set bahçesinin önünden a- şağıya inen yokuşu gösteriyor: — Buralarda... — Pek cazibeli manzaralar gö GÜLEN İPEK w> Bugün MELEK Sinemasında <8 Vicdan ve şehvetin mücadelesini ve büyük bir aşk va kah- ramanlık maceresını tasvir eden Fransızca sözlü Denizaltında Cehennem (AŞK VE Bugünkü program İSTANBUL 1230 Alaturka plâk neşriyatı, 18 Plâk meş” riyatı, 19 Muhtelif meşi Ajans haberle 19,30 Türk Musiki neşriyatı, (Eliza H. İci H. Ülkü H. Sevim H.) 71,20 Ajanı haberleri. 2130 Necip Yakup Bey orkestrası. VARŞOVA, Ilim. 1740: Mösahabe. 17,55: Caz orkastramı ta- ralmdan konser. sahabe. 19: Mektepli için konfarana. 1920: Tagamnili kon- ser, 19440. Pik (Hafif musiki). 20: Muhtelif müsahabeler, 21,06: Senfonik konser. 0: 2405: Dimi musikisinin devamı BUDAPEŞTE,SS0m. 18 Kohser, 18,301 Konferans. 19: Lem Baker cazı, 18,30: Siteme dersi, | 19,85: Spor. 20,10: Karışık konser ve müsamareler. 22,301 Buda peşte musiki heyeti en konser. (Operet parçaları). 245 Sipan VİYANA m 18,05: Kadın santi, 18,30: Piyano parçaları. 1908; Seyahat ve ecnebi meyriyatı. 10,20: Haf- ta sporları, 19,30; Konteranılar, 20/05: İlkha- bar zamanlarına ait şarkılar. 21,15: Haberlen, 210: Aktünlüte, 21,45: Askeri konser. 2250) Akşam haberleri 23/08: Akşam konseri, ZPgrafio ReŞHTE Pödimd em vb cn Ebeler BÜKREĞŞ, MH ve 1875.m. 13: Boran, w-Plâk. Me Haberler. MA29:. Piük KM e Himayetetfal vilâyet kongresi Himayeletfal İstanbul vilâyet kon- gresi 24 mart cumartesi günü saat 15 te cemiyet merkezinde toplanacaktır, Konferans Galatasaraylılar Cemiyeti salonun- martın 18 inci pazar günü saat 1830 da Ferit Assco Bey tarafından “İkti - sadi dünya buhranı, mevzuu etrafın na idi Ben deo kirleri ha... Yol kenarın- vat elle ağaçlar da fazla gölge vermiyorlar. 7? Di Françoise, yapacak iye Li Ben de kalktım. koşacak ili ola e fi dr dr e ya kaldırarak tekrar çığlık pr bağırmağa başladı. Genç kız, ne görmüştü? Neden korkmuştu? Daha ona yaklaşma- dan yokuşun ya Yeli bir azgın mandanın bü- tün irki çıktığını gördüm. ii hayvan, başını öne eğ- rı ileride, gözlerin- Örn kanlı alevler saçılarak ilerli- yordu. Ben, Françoise yaklaşma dan, daha fazla yaklaşmıştı. Her zamandan şen - Her zamandan neşeli MAURİCE CHEVALİER Pek Yakında şehrimize geliyor: Güzellik ilâhesi BİLLİE DOV tarafından göz kamaştırıcı bir zenginlik ve mizansen içerisinde çevrilen AŞK MELİKESİ Lüks ve ihtişam filmi SİNEMASINDA Ayrıca: Sporculara mahsus getirttiğimiz nefis bir spor filmi ve Deniz Kızı Eftalya Hanımın türkçe şarkılı filmi Bugün sıat 11 de tenzilâtlı matire Harikulâde filmini takdim ediyor. Metro- Goldwyn - Mayer filmidir. İlâveten: PARAMOUNT JURNAL Çok ği» Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine BN (14542) <Ci mx» Baş rolleri PARİS ? (14482) VAZİFE) GABRİEL GABRİO — JEAN TOULOUT tarafımdan temsil edilen SEFİLLER muazzam file, 16 kişilik bir orkestra- nın iştirakile Tamamı Bir Arada Pek yakında SUMER sinemada gösterilecektir. (14548) İSTANBUL BELEDİYESİ Şehir Tiyatrosu Bumin Saat 14 de 1212 Dr. Hafız Cemal Dahiliye mütehassısı Cumadan başka günlerde saat (2/30 dan 6 ya) kadar Istanbul Divanyolu No. 118. Kabina tele- fon: 22398. Kışlık ikametgâh Telefon 42519. zı! (ömliyer ABONE OÇRETLERİ 3 ayhği | 6 elleriyle yüzünü pamıştı, ürkek, titrek bir sesle: — Hüsrev Hüsrev Bey» İmdat... 9 Diye bağırıyordu. Bu ses, Françoise'ın değil, Me#* turenin sesiydi. GİR bari mağa da kurtu yem karşısına çıkan b defi görünce süratini arttırmıştı. Bu hâdise o kadar ani olmuşt” ki, ne bahçedekiler, ne karşı bal” ıcadakiler, kimse, imdada koşm* mıştı. Beynimin içinde bir Klan si tı, arka cebimden kardım ve azgın Ke nişan g larak ateş ettim. Tabancamı çıkarmam, nişan * İp ateş etmem, kaç saniye içind? oldu, bilmiyorum. Yalnız, ateş © derken, kalbim kızğın bir elle t& tulup sıkılmıştı. Elimin hafif bif titremesi, yanlış nişan almam, bif felâket olurdu. Azgın hayvan, yanık, acı bir büğürme ile yere yıkılmıştı. O ye” de debelenirken bir daha ateş e” tim, (Bitmedi)