M. Piyos Zi İzahat veriyor (Başı 1 inci sabifede) bir munvenste intizar eyliyemeyecek- tim, 10 Ağustos 1914 tarihinde İstanbula avdet ederek Ünyonun idaresini ele al dım, Tecili düyun kararı çıkmıştı. Bu kar rardan hiç bir veçhile istifade etmedim. Bilâkis esnayi gaybubetimde muallak kal tnış olan bütün hayat sigortası tazmi- öyle tediye ettim. Ve gortalılarımız arasmda isteyenlere gerek avanı vermekte ve gerek poliçalar'nı sa tin almakta devam eyledim. Halbuki bir gok kumpanyalar bu tecili düyun kara» rından bilistifade İstanbuldaki acentala rmi kapayarak taahhütlerini harbin bit» ine bıraktılar. esine a Vaktaki 30 teşrinisani 1914 tarihinde çirketlerin teftşine dair olan kanun neş redildi, Ticaret nezareline davet edil dim. Orada Ticaret Müdiriyeti Umumi. yesi bana iki şık teklif etti. Bunlardan biri ya kanuna tevfik hareket etmek için icap eden muamelâtı ifa etmek yani bil- bassa bir teminat akçesi yatırmak ve ya- hut acentanın muamelitına hitam vermek ten ibaretti, Bu teklif Ünyon O kumpanyasının ra- kiplerini sevindirdi. Bunlar kumpanya- nın teklif edilen bu mecburiyeti ifa et- aysel Hani sllallanıkdan Yrm ceği rte Aanz taksim etmeğe ha- Böyle bir hal önünde lâkayt kalamaz- dım. Sigortalılarımm gayet mühim olan hukuk ve menafii ve kumpanyann hay- siyet ve yeni müşkilâtı berta raf etmeğe beni mecbur ediyordu. Bi- nasnaleyh kanunun emrettiği teminat sk.zesini teşkile muvafakat etmesi iç.n Di rektör Baron (Cerise) Serisden hararet- le istedim, Bu Direktörün verdiği c5- vap katiyyen menfi bir mahiyeti haizdi. Direktör beyanı teessüf etmekte ve an- cak harbin bitmesinden sonra Teminat akçesinin dört mizlin vermeğe #made ol duğunu beyan eylemekte idi . Şu halde bir karar vermek iktiza & diyordu. Ya herçehatabat (O kanuna uy- mak veya acentayı kapamak. Bir müd. det tereddüt ettim. Bu iki şıkkın ilüincisi Paristeki Müdiriyetimizin noktai maza- sının şöhreti mahvolacak, rakip kumpan- yalar onun yerine geçecek, otuz sene do kazanılan şöhret kayp olacak ve harbin hitamından sonra yeniden işe başlar mak iktiza edecekti. Büyük bir müellifin dediği gibi kıhıf Içinde bir fırtına vukua gelmişti aksü- tezayüt eylemektedir. Mukereke Bilye Araya Sa yonden ta başlanır başlanmaz harbin meni a Gİ ene ait evrak ile Pe MİLLİYET PAZAR 24 KANUNUEVVFL 19335 . Karada, denizde fırtına ve kar (Başi 1 inci sahifede) taşyan trasıvay.az çıkarürak rayları te mizletmiştir. Otomobiller, kâmilen te « kerleklerine zincir , Birçok yer lerde kar buz Juttuğundan dün solak larda sık sık kayarak düşenler görülü- yodu. Kardan şehir civarında aç kalan İri çoban köpeklerinin gece tenha saat- lerde konar semtlere indikleri görülmüş tür, Uzak semtlere kurt indiği rivayetle ri de vardır. Dört gün mütemad; yağan kardan birçok eski evlerin dam - ları dolmuştur. Bu fazyik altında Kuz - guncuk civarında ufak tefek bir ki ku- lübe ve birkaç dıvar kısinen yıkılmıştır, Muhtelif kenar semtlerde de inmdana meyyal bazı çürük çarık, ahşap binalar da te'k'kat yapılmaktadır. Bunlardan tehlikeli oldukları görülenler tahliye et rilmiştir. Anadolu ve Trakya Kar, İstanbul civarmda olduğu gibi Anadolu ve Tralıyada da bülün şiddeti” le devam etmektedir. Üsküdar » Şile yo lu kardan kapanmış, otomobiller Kışıllıdan ileri gidememişlerdir. Nal ra, Eskişehir, İzmit, Sivas, Sinop ve Kon yea mebel mika har yağdı be Le ekimi. Da aki olak ekspres yarım saat teahhürle gelmiş- Dünkü hava vaziyeti Kandilli rasathanesinden aldığımız malümata göre, dün saat 7 de ve 14 te yapılan rasatlarda tazyiki nesimi 761 mi limere olarak kaydedilmiştir. Hararet, dün sabah saat yed de — 4,8, en az — 8.2, saat l4 de dışarıda — 4,8, azami — 3,8, asgari — 6,8 idi. Rüzgâr dün de şimalden esmiş ve azami sürati saat 14 te saniyede 12 metreyi bulmuştur. Dün sast 14 e kadar yağan karın irtifa 13 sanimetreyi geçmişi. Kar fortması denizlerde de bütün şid detile devam emckedir. Ayın 20 snd Ayvalığa gitmesi İzmmgelen Vanırcu'uk görketinin Saadet vapuru, kar tipisi yü idaresinin Cümhuriyel vapurile Mudan- yadan gelecek olan v şirketi - nin Tayyar vapura fırtmadan geleme- miştir Perşembe gecesi imanımızdan Ka - raden'de hareket eden Devlet Denizyol- ları idaresinin Karadeniz vapuru kavak Tecavüzün tarifi hakkında imzaladığımız mukavele | dere önünde beklemektedir. Fırtma- nın devam etmesi ve seferdeki vapurla- rın vaktinde gelememesi yüzünden dün sinin Seyyar vapuru da bu meyanda Bü- yük; biraz hafiflemesine inlzar.m tnilıs mus liyesine başlayamamıştır. Fırtına Akdenizde de devam etmek- E ve seferdeki vapurlar çok müşkülât . Marmarada da, deniz çok Şiddetli ve dalgahdır. Boğazda bir çarpışma Fırtına yüzünden limanımızda ra bir muş, itfniye efradmdan Ahmet Efendi ağırca bastaha- nesine kaldırılmış, Alsmduh onbaşı ve Hüseyin efendiler de hafifçe mecruh ol muşlardır. Odun ve kömür meselesi Kışın şiddetle büküm sürmeğe başla ması üzerine, belediye odün ve kömür ihikâri olup olmadığını ehemmiyetle ettirmektedir. Henüz bir neice <a kâfi mahrukat istoku bulunduğunu tesbit etm şi. Bununla beraber, kömür acirlerinden bazıları tcaret müdürlüğü vasıtasile İktısat vekâletine müracaat ede gek şehirde islok olmadığı için bir b. k çuk milyon kilo kömürün kontenjan rici ithaline müsaade istemişlerdir. ya yimlncaktır. Memlekette sa al nasıl iyor! ANKARA, 23 (A.A.) — Zirant Ve- meteoroloji müesseseşinden aldı- funız malümata göre, cenup ve cenubi ki Are yi ne ve Ka- mıntakaları eee ei İryme lm tane Türkiyeyi kaplama İz ball oldağun > zl Tarihi roman: 8 Güneşin Oğlu lora, anasından ne istiyor?) Güneşin oğlu, olim den kendi yurduna dönünce, der- bir çoban kızıle evlenecekmişim, dedi, Asu yalan söylemezmiş. Aca- ba, bu çoban kızı, senin bulduğun kız mıdır? Belki de o kızdır, oğul! Kim Şimdi nerde oturduğunu söyle- medi mi? — Bir akar suyun başında uyuk- tayıp Benimle döğüşecekmiş.. Ve ben onun ayağına düşecekmişim.. Gü- peşin oğlu, kadın ayağına düşer mi anacığım? Ulen hatım, oğlunun bahsettiği kızın Hitay olduğunu anlarsıştı. İ- çini çekerek: — Öyle kızm ayağına herkes Si > ale. Yazan: İskender FAHREDDİN düşer, oğul! Dedi. Umarım ki (A- su)nun söylediği kız, oHitay'dır. kaçan" ve anası ölen — Ocal kendi büymsis bökirvak, istemiştir. Hariciye Vekilinin beyanatı öciye Vekili Doktor Tevfik Rüştü Bey bu sünllere cevap vererek demiştir ki: “ Arlındaşlar, hepiniz çok eyi biliyor sunuz ki bir çok devletler | aralarmda mütemadiyen senelerden beri birbirimi- ze tecavüz etmiyeceğiz diye kâh iki ta- raflı ve kâh bütün umuma şamil olmak üzre beynelmilel muahedeler aktettiler. Bu meyanda bu muahedelere en çok iş- tirak eden ve bellsi en çok aktedenlerden birisi Türkiye cümhuriyetidir. Bu devletlerin arzulariyle, rizalariyle, insani his ve emelleriyle memnu yap- mak istedikleri bu tecavüz tenhbütlerin de daima eksik kalan, boş kalan bir yer toplantılarında bir çok defalar meşgul olmuşlardır. Senelerce bu nokta hukuk alimlerini ve siyasi devlet adamlarını ve mütchassıslarn hepsini ayrı ayrı meş- gul etmiştir. Gerek tecavüzü mana ve tarifin tayini hususunda serdedilen görüş tehalü'ün- den gerek devletlerin içinde bulunduk- ları şartların ve yahut mantıkların ken- di menfaat ve icaplarından dolayi ken- “lerini tatmin edebilecek bir tarife ve v Kımu tatmin edebilecek bir tefehhüme varılamadıZından dolayi adeta Cenevre yi muhtelif ziyaretlerde kendi kulağ'm- İn işittiğim gibi bu tarif © olunmaz bir şeydir diyecek kadar moyus ve nevmit bi- #ald-, bunun içinden çıkılmaz bir me seledir diye kabul edecek surette ümit bahgolmıyan bir netice kabul olunmuş gibi bulunuyorlardı. Fakat diğer taraftan oda yine gerek beynelmilel, milletler cemiyeti mücssese- si ve gerek devletler ayrı ayrı halâ ha- 9alunmıyan bu işin halli çarsini ara « alta hiç şüphesiz ısrar ediyorlardı. Son seneler zarfında biliyorsunuz silâk- ları birakmak ve azaltmak Oko-fersnsi ibzari devresinden çıkmış, bütün dün- ya milletlerinin iştirakiyle toplanmıştı. İş te o konferansın emniyet komitasında em niyet bahisleri konuşulurken 932 sene- sinde büyük komşumuz ve dostumuz Sov yetlerin çok kıymeti: Hariciye vekili Wi Ltvinoff tecavüz ini, mütecavizin tarifinde aramak suretiyle bir yenilik gösterdi ve derhal dostu, Türkiye Hari- Sye vekili eawrtasiln haberdar etti, Güzel bir buluş Hakikatcu nerk'sin senelerden beri “rayap an meoelesi şekli dağ zi bir bala e ile bir yol tecavüzün e yerine mütecav'zin a rifini bakiyim Vİ buluşu ile line savaştığından dolayı kendis'ni hel tebrik eitik ve konferansta ayni nok larak tanman Erzurum ve Karsta bu sa bahki suhunet zait bir olarak kaydedil- en fazla Trabzonda sıfırın üstünde altı derecedir. Ankarada yağan kar 7 santi metre yöksekliğindedir. Gece sühuneti sıfırın altında 7, gündüz söhuneti de s1 forın altında 3 olarak rasat edilmiştir. tsiricen kalkaca # . İdetini Hereke ve şid ÇANKIRI, 23 (AA) — 24 santi beri yağan kar dindi. Fırtma ve soğuk başladı, tnal günden beri kar yağıyor. m Vapurlar limana uğrama - maktadır. Kara ve deniz nakliyatı dur- muştur. Şiddetli kar devam eömektedir. çoban kızı kızının sürülerini ku kışkarttığı- nı hatırlamıştı. Fakat kızın haya- ini gözünün önünde canlandıramı- yordu. Uzun boylu, etli, canlı bir kızdı. İşte o kadar... Başka bir şey hatırlayamıyordu. Gözlerinin rengi nasıldı? sert miydi? Yoksa (Sert - elli) kız- ları gibi şımarık bir yosma mıydı? Annesinin ve Asu'nun dediği gibi, sahiden, erkekle döğüşmesini bi- len bir kızmıydı? Hele bu son dedikleri doğru ol- döğüşecemiş.. Beni nerden tanıyor. | yavrum! Benim her zaman oralara | saydı, ie oğlu ne kadar sevi- Ben ona ne yapmışım...? Ulun hatun oğluna her şeyi an- bunu unutmamış. Senden öç almağa ah- detmiş. — 6 halde benimle nasıl evle- necekti? — Senin kimin oğlu olduğunu bilmiyordu. Burada gördü. Tanı- dı.. “Ben bu delikanirile ( evlene- mem!,, Dedi.. Ve bir gün ortadan kayboldu. Güneşin oğlu anasının boynuna sarıldı: vi — Ben bu kızı bulmak istiyorum, anacağım! Asu'nun anlattığına ba- kılırsa, tam benim istediğim gibi dühülmmkznini gitmeğe, onun peşinden koşmağa gücüm yetmez. Sen at üstünde her yeri dolaşıyorsun! Onun köyüne git.. Derelerde, yaylalarda, dağ &- teklerinde ara ve: “Hitay!,, Diye bağır.. Bu, onun adıdır. Arandığı- irse, ses verir ve < böylelikle buluşur, görüşürsünüz | Hitay adı (Bora) nın hoşuna git Mütemadiyen onun adını söyli- ypr, onu nasıl bulacağını düşünü- yordu. Bora o güne kadar hiç bir kadın sevmemiş, hiç bir kızla (o başbaşa kalmamı. Şimdi, bu döğüşçü ço- ban kızile meşgul oluyor; yüreği, onu bir defacık olsun görmek ar- zusile çarpıyordu. Bir gün yayladan geçerken bir necekti. Annesine: — Ben onun köyüne gidiyorum. (Hitay)ı arayıp bulacağım... Dedi ve atmı kamçıladı.. Tekrar yola düzüldü. £. ... Frat kabile reisinin kızı.. Türklerin kurdukları şehirden biri de (Ur) mıntakasıydı. Bu ha- valide Türklerden ziyade yerliler- hâkimdi. Hattâ yerlilerin bir de reisleri vardı. (Frat kabilesi) ün- esini birler yayılan ve bu- ral i i izaç etmeğe lıyan yerliler, (o son ii (Ur) şehrindeki o Türkleri tehdit ederek mallarını ve paralarını yağ- ma ediyorlardı, mü e e Bm me zakere safhalarında kala tahmin © dersiniz ki Türk murahhasları bu tari - “ ilâve etmişlerdir. Bu ilâve emni- olunmuştur. O Taldeki gelecek günlerde ve gelecek erin tarihlerinde daima Sovyetler şeref teşkil edecek olan bu müvecavi tarifi teklifi neticede bu hususta her manya, Yeçeleşi mavahhasları da bü tün kuvvetleriyle bu tarifi korudular ve bir neticeye varması için ellerinden ge- len gayreti gösterdiler. Hiç şüphe yok ki böyle açık ve sarih olarak mütecavizi tarif edenler bu Üecavüz filini istemedi leri ve tecavüz filin başkalarından ö renmel arzu etmedikleri ve kendileri » 'nin de yapmamayı kararlaştırdıkları sa- ribtir. Ve ayri zamanda hukuku düvele bir çok devletlerin imza eimesiyle bu tecavüzün tarif; bir müsbet iş ve beynel milel hayatta sulbün harbe zaferini 0 min edici bir muvaffakıyet olarak miştir. Fakat bu demek değildir ğer devletler sulh ve barp meselesinde muülaka mahal £ düşünüyorlar. Hayır, onlar da sulhün kimseyi burada ayırmak maksadiyle söz söylemediğimiz ve bir delile malik olmadğımız içim diğer dev letl: hepsi sulhün - takarrürüyle te- cavüzün tarif olunmasını ist'yorlar, An- cak bir kısım devletler dcavüzün tarifi ni bu kadar kat'i nasl diyeyim, bu ka - dar tarih olarak her taratın kx* alanlkidanı snikinaii özlerini e Dale serdolunarak kabulünü doğru bulmuyor lar. Böyle içtihat edenler var. Halbaki bu vesilkayı imza edenler b'lâkis bu Oşri fi tamamiyle doğru, kat'i ve kabe bir şüp- heye me an e surette vazıh ol masını sulh için İüzamlu olduğu kanaalinde buhema yorlar. İşte biz de o kanaatte bulunan- İarın ön safında Silâhları bırakma konferansında emniyet kom'to- si reisi akadaşım M. Politis'in gel ve himmeti Londrada bunun bir e m in a ME Yunanistanın vaziyeti Dostumuz ve komşumuz Yunan dev- etinin bu beynelmilel ahde iştiraki hü- susuna gelince, hiç şüphe yok ki, biz da başında dostumuzu her Zaten bu tarafeynin kendi murahhasları e My m keleş eri Sükklerı bakıma konferansının imti- mıştır. Dostlarımız bu vesikaya henüz imza koymamışlarsa yine i dostumuzun bazı mmtakavi husu- kendi namma İmza mızı ve böyle bu suretle bir vekâleti varit da açık ça iş oluyorum. Bu maruzatımla reisile görüşmeğe geldiği zaman, sonra atına binip memleketine dön müştü, Fakat, reisin kızı, Bora'yı unutmuyor, aradan yıllar geçtikçe işindeki ateş büsbütün derinleşiyor, leşiyordu. (Mersâ)ya kendi kabilesi (Frat incisi) adını vermişti. Reisin kızı hakikaten eşsiz gözellerdendi. Si- yah iri gözleri, kıvırcık saçları, (Frat incisi)ni bir (defa görüp te sevmemek kabil değildi. Mersâ, kendisini seven erkeklerin hiç biri- ne iltifat etmiyordu. Kabile reisi, kızının evlenmesini kendi reyine bırakmıştı. “— Benim kızım akıllıdır. Ki- mi arzu ederse ona varacaktır! diyordu. Mersa, Ur kasabası civarındaki babasının muhteşem çadırda o- turuyor, haftada bir defa sırtına güzel bir arap maşlahı giyerek su iniyordü. le vakit bütün yerliler yolla muzda tenvir ettiğimi zannederim. (AF kışlar). e Bu rep erer kanun reye larak kabel sti 3 temmuzda imzalanan mukacele “lürmiye ie Afganistan, (o Estony& ran, Letonya, Lehistan, Roza wi kez yet Sosyalist şurakır cümhüriyetlerie,. hadı hükümetleri arasında 3 temuz de Londrada imza olunan mukavelesi tasdikin& ait kanunun müzekeresi mü” sebetile de Hai Vekilimiz şu izabâ ta vermişlerdi Ğ Efendim, derinki maruz-t—a veni şey ilâve etmiş olmak için, değil biraz ©“ vel tasv'binize iltiran eden mütecavisin mukavelenamesinin komşunuz V dostumuz Sovyet Rusyanın komgularl beraber akdedilmesi, bir | gün evvel temmuz 1933 tarihinde Londrada teka” rür etmiş ve yapılmış olduğunu beyi” için söz istedim. Bu muahedede biz d* imza sahibi bulunuyoruz. Beş dek — vel tetkiknizden geçen muahedenin A” ndir, Burada imza eden devleri ede bi yük İnhişle bu mütecavizin tarifinin t* bit edilmesi arzusunu göst Bunların isimleri alfebe surss'vin keyf edildiği gibidir. Efganistan, Estonya ran, Letonya, Lehistan, o Romanya Sovyet Sisyalist şuralar Bariz ittihadi devletleri arasmdadır. Muhterem heystinizin dilkent nazar” wızı celbeden bir şey vardır ki Türki?? her ikisinde de ayrı ayrı imza sahibidir” Bunun sebebi gayet basittir. Onu da zetmiş olmak için söyleyorum. Bu ru” hede sirf mıntakavi yapılmıştır. Rusya ile komşuları arasmda yapılmış” Tahii Sovyet Rusyanın dostları arasınd &n başta Türkiye geldiği gibi rr arasında da bulunduğ bedede isa Yuğoslavya, Romanya , *£ Çekoslovakya ile Sovyet Rusva ve Tüf kiye arasında muahede akdedilmiş V* diğer arzu eden devletlerin imzasına # gık bırakılmıştır. 4 Sind tssvibinize arzedilen muahed? ise yalnız mıntakavi olarak yapılmış” Kastamonuda Yeni zelzeleler (Başı 1 inci sahifede) 3,20 de üç saniye devamlı ikinci bir zele olmuştur. Hasarat yoktur. ÇANKIRI, 23. AA. — Dün gece selzeleden sonra bu sabah da snat 220 de yine oldukça şiddetli bir zelzele old” Ve herkesi uyandırdı. Zelzele İlgaz, ©" gelen haberlere nazaran son yirmidört saat zarfında burada yirmi zelzele 9k muştur. Bağçe divarları ve bir kasım ©” lerin bacaları yıkılmıştır. Zelzele, tel8” mektep ve diğer resmi binalar” da da tahribat yapmıştır. Telgraf işleri işletme müdürü ANKARA, 23 (Milliyet) — rel ta ve Telgraf Umum müdürlüğü tek graf işleri işletme müdürü İhsan Ce- mal Beyin memurin kanununun sit mışmcı maddesi mucibince vekâlet emrine alınması Âli taadike iktörnn ©“ miştir, Müfettiş vee ANKARA, 23 (Milliyet) — pu ve kadastro müfettiş ne hukuk mezunlarından Zeki “yer tayin edilmiştir. Diştabipleri cemiyeti içtima Türk Diş tabipleri Cemiyeti um” kâlipliğinden: 5 ikincikânun 1934 cuma günü saat (10) da ağaloğlumda 8 aki Di yünümümüye karşımdaki Etbba O" 'dası binasmda umumi heyet içtim$! aktolunacağından bilümum meslek” tadar her halde teşrifleri rica ol” | ra dökülüyor, Mersâ'ya uzaktan ok biribirlerini sun görebilmek şiğniyerek koşuşuyorlardı. (Frat incisi)ne bir mabude gibi KE güzelliği ve o cazil hakkında methiyeler yazanların 8 ordu. li için radı, seneler geçtikçe, tehdit edecek kadar artmıştı. rin üç tarafı yüksek surlarla kaps” tılmıştı.. Diğer tarafı Frat nehrine bakıyordu. (Ur)lular nehir tarafın” im etmemişlerdi. Frat kabilesi efradı açlıktan $i” ili ğa eki aıt. — ye Ur şehrini bası De delim.. Yahut aradan dala seli ii mahsuldar yerlere göç ed& Diyorlardı. Mersâ babasını kandırmıştı. — Ben nehir boyundan uzakl?" şırsam, ölürüm. Diyerek, gece gündüz (Bora)ni” yolunu bekliyordu. Ona: — Sevdiğin delikanlı elbette bif gün gene (Ur) şehrine gelecektir (Bitmedi)